26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Pazartesi 9 Ekim 2017 EDİTÖR: ŞEHRİBAN KIRAÇ TASARIM: SERPİL ÜNAY büyüYkazzarsaaragtieintiarddiıByelEüeŞzkdateyrid6k.a3tyüükektsiemldii Hükümetin Danıştay’ın dur dediği kalıcı yaz saati uygulamasında inat etmesi enerjideki israfı artıracak. Geçen yılki inadın elektrik faturası 2.8 milyar TL olmuştu Enerji tasarrufuna değil tam tersine israfa yol açan yaz yunca kalıcı olarak uygulanması kararının yürürlüğe girmesinin ar saati uygulamasının hu dından geçen 5 aylık sü kuka da aykırı olduğu da reçte Türkiye’nin elekt ortaya çıktı. Danıştay yaz saatini ka ŞEHRİBAN KIRAÇ rik tüketiminde 7.1 milyar kilovat saatlik ar lıcılaştıran Bakanlar Ku tış yaşandı. 5 ayda rulu kararının yürütmesini dur Türkiye’nin toplam enerji tü durdu. Adalet Bakanı Abdulha ketimi yüzde 12.6 arttı. mit Gül, “Danıştay’ın vermiş olduğu bir karar, Meclis’in yasama Tasarruf yok asliliğini ve tekelini ortadan kal 2016 Ekim’den itibaren kalı dırmaz” diyerek kalıcı yaz saati cı hale getirilen yaz saati uygu uygulamasının bu yıl da devam lamasının enerji tüketim verile edeceğinin sinyalini verdi. rine göre tasarruf sağlamadığı Yurttaşın ve meslek odala ortaya çıktı. Elektrik Mühendis rının yoğun şikâyetlerine kar leri Odası’nın (EMO) resmi ola şın, hükümetin “Ciddi tasar rak açıklanan enerji tüketim ruf sağlayacağız” diyerek vaz verileri üzerinden bir önceki geçmediği ‘kalıcı yaz saati uy yılın aynı ayına göre yaptı gulaması’ geçen dönem 2.8 mil ğı hesaplamada; 2016’nın yar TL’lik masraf çıkardı. Dün Kasım ayında yüzde 6.66, yanın kış saati uygulamasın aralık ayında yüzde 5.97 da olduğu 30 Ekim 2016 26 elektrik tüketim artışı Mart 2017 arasında yaz saatin kaydedildiği ortaya ko de olan Türkiye’nin elektrik tü nuldu. Aralık 2016 ve ketimi yüzde 6.3 arttı. Bakanlar Ocak 2017’de Türkiye’nin Kurulu’nun yaz saatinin yıl bo elektrik ihtiyacının karşıla namadığı doğalgaz ve elekt Dayatmadan rik üretim krizi yaşanmıştı. Bu nedenle bu aylarda vazgeçilmeli EMO Başkanı Hüseyin Önder, yargı kararı gereği yaz saatinin kışın da uygulamasının ortadan kalktığını belirterek, iktidarın bir an evvel yaz saatini kalıcılaştırma dayatmasından vaz ki tüketim artışları, elektrik verilemediği için baskılandı. Buna rağmen elektrik tüketim artışı Ocak 2017’de de yüzde 5.75 oldu. Artış oranı Şubat 2017’de yüzde 6.22, Mart 2017’de ise yüzde 6.43’e çıktı. geçerek, ekim ayının sonlarında saatleri 1 saat geri alması gerek Fatura katlandı tiğini vurguladı. Önder, İstanbul ve Ankara Valiliği okul çocukları için sorunu çözmek için okulların başlangıç saatine sınırlama getiren karar aldığına işaret ederek, “Ancak bu kararlar da çeşitli lobilerin müdahalesiyle uy Enerji Bakanlığı verilerine göre Türkiye’de 2016 Kasım’da toplam enerji tüketimi 2015’in aynı ayına göre yüzde 17 arttı. Aralıktaki artış yüzde 3 oldu. 2017 Ocak toplam enerji tü gulatılmamış, örneğin Ankara’da ketimi 2016’nın aynı ayına gö pek çok okulda tam gün olmayan okulların başlangıç saati valilik kararında belirtilen 8:30 yerine 8:00’e geri çekilmiştir. Sorunun yaz re yüzde 10 yükselirken, 2017 Şubat ayı toplam enerji tüketimi 2016’nın aynı ayına göre yüzde 17 artarken, martta tüketim de yüzde 16’ya çıktı. Bu rakamlar saatinin kalıcılaştırıl kalıcı yaz saatinin uygulandığı masından kaynaklandığı açıktır” diye ko Hüseyin Önder nuştu. 5 ayda Türkiye’nin toplam enerji faturasının yüzde 12.6 oranında arttığını gösteriyor. Doğalgaz tüketimi katlandı Kalıcı yaz saati uygulaması doğalgazda da faturayı katladı. Hava daha karanlıkken kalkan yurttaşlar, çocukları okula gönderirken evi ısıtmak için daha fazla doğalgaz faturası ödemek durumunda kaldı. 2016 Kasım ayındaki kişi başı doğalgaz tüketimi 2015’in Kasım ayına göre yaklaşık olarak yüzde 7.6 artarak 59 stdm3 olarak gerçekleşti. 2016 Aralık ayındaki kişi başı doğalgaz tüketimi 2015’in Aralık ayına göre yüzde 2 artarak 75 stdm3’e çıktı. 2017 Ocak’ta kişi başı doğalgaz tüketimi 2016’nın aynı ayına göre yüzde 11 artarak 80 stdm3’e yükselirken şubat ayındaki tüketim yüzde 25 artış göstererek 67 stdm3’e fırladı. Mart 2017’de ise kişi başı doğalgaz tüketimi geçen yılın aynı ayına göre yüzde 19 artı. İstanbul Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) Başkanı Hikmet Tanrıverdi, “Kalıcı yaz saati uygulaması ile 540 milyon TL, bir başka deyişle 150 milyon dolar civarında tasarruftan söz ediliyor. Biz hem maddi hem de psikolojik olarak kaybettiklerimizin daha fazla olduğunu düşünüyoruz. AB ile saat farkımız yeniden açılmaz ise biz bu rakamın daha fazlasını ihracat ile ülkemize kazandırabiliriz” ifadelerini kullandı. Tanrıverdi, yaz saati uygulamasının kalıcı hale getirilmesinin Türkiye’nin imajına olumsuz yansıdığını vurgulayarak, “Türkiye, Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı’nın verilerine göre 2016’da toplam 278.4 milyar kWh elektrik tüketti. Bu ortalamada 110 milyar TL’lik bir bedele karşılık geliyor. Tasarruf olarak ifade edilen rakam ise bu tutarın sadece yüzde 0,5’i. Bu kadar küçük bir tutar için ülkemizin yeniden bir tartışma girdabına sokulmasını doğru görmüyoruz” dedi. Zor bir yıla hazır olalım Ekonomist Dr. Murat Üçer, 2017’nin kredi ve maliye politikası tarafından teşviklerin çok yoğun olduğu bir yıl olduğunu belirterek “Bu tarz yoğun desteğin önümüzdeki yıllarda tekrarlanmasının zor olduğu düşünüldüğünde, işimiz pek kolay gözükmüyor” diye konuştu. HSBC Premier Ekonomi Sohbetleri’nde konuşan Üçer, “İçeride siyasi gündemin yoğun olacağı, dışarıda ise ‘parasal normalleşme’nin devam edeceği varsayımı altında büyümede belirgin bir yavaşlama olması en olası senaryo. Bunun tersine, daha olumlu bir büyüme senaryosunda ise, malum kırılganlıklarımızın ‘yüksek enflasyon ve cari açığımızın’ kontrol altına alınması daha da zorlaşacak gibi duruyor. Ki buna piyasalar olumlu tepki vermeyebilir. Bütün bunlar bir arada düşünüldüğünde 2017’den daha dalgalı ve muhtemelen daha zorlu geçecek bir yıla hazır olmamız gerekiyor” dedi. l Ekonomi Servisi Yurtdışındaki zengin sayısı arttı Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre, yurtdışı yerleşik mudi sayısı bu yılın 8 ayında 3 bin 748 kişi arttı. Yurtdışındaki milyonerlerin sayısı ağustos sonu itibarıyla 10 bin 780’e ulaşırken, hesaplarındaki para miktarı da 68 milyar 580 milyon lira olarak hesaplandı. 2012’de hesabında 1 milyon lira ve üzeri mevduat olan yurtdışı yerleşik mudi sayısı 2 bin 300 civarındaydı. l Ekonomi Servisi PRDOEJSETYEEKVVEERRİLİMSİLNİ rdTiszbnlirynddemüçeaMusaaageadateerrrarnnMlğaykiıenamedinymğalvkliisiirDaaıyokllı5eçityyiaıgknokekairoe’ıvrTyoçeöiiselçllinspagekevaimnrairneoyreİlerlaemkupheaMadlaünkki,İmrrşklDkegemokiuaıaoakktrkleüsdbrknicaailjacmrtiieeonçimnadeelenaiKparlleyltatsaetknmeo(utaaçalnttMlrga2msyııeiSmaİidğl.Dtmyüua1Aılavk5nuMeııaırcesn.nlelİaiııesBkaçübİDğad6alryhBltainn)imkiineyaen0eümnritma“ireaEirdns.zğüyUilyS4lklickctdeeeeiDğzaiillaineaoiuişmünelkyiltkenistiekin”sodniBıyçreaami5krlopldnMipaaeıyyrkmr.rima9letşerfmlmiaitaoatiaıiyke’ksödSrrrneaimrdeaımamtlreinraTSaerl.kientüalhrsknıLeaaireMaeılas,tıyitdiklrşrcAzVaptgöpAFvTüsiaıiiinridodeeerhniraaaszmİısoBeünı.i Çimentoda kapasiteler şişti Dünya Çimento Birliği’ne göre, Türkiye’de hiç yatırım yapılmasa bile 20 yıllık ihtiyacı karşılayacak çimento üretim kapasitesi mevcut Dünya Çimento Birliği (World Cement Association) Başkanı Emir Adıgüzel, Türkiye çimento sanayinin ciddi bir kapasite fazlası problemiyle karşı karşıya kaldığını söyledi. Adıgüzel, hiç yatırım yapılmasa bile 20 yıllık ihtiyacı karşılayacak çimento üretim kapasitesinin mevcut olduğunu belirterek, “Bu yüzden dünyanın en düşük çi mento fiyatları Türkiye’dedir. Türkiye ihracata yönelerek Avrupa’nın çimento üretim merkezi olmalı” dedi. Adıgüzel’in verdiği bilgilere göre, Türkiye, 20’den fazla uluslararası ve ulusal şirketi, 12 binden fazla çalışana istihdam sağlayan yapısı ve 75 milyon tonluk çimento üretimiyle Çin, Hindistan ve ABD ile birlikte dünyanın en önemli çimento endüstri lerinden birine sahip. Sektörün 10 milyon tonu aşan ihracat hacmi, Afrika ve Ortadoğu ülkelerinin gelişmesinde ve şehirleşmesinde büyük rol oynarken, ABD ve Avrupa gibi gelişmiş ülkeler için de Türkiye’yi en önemli tedarikçi konumuna getiriyor. Kâr yüzde 30 eridi Adıgüzel, “2015 ve sonrasında ekonomik büyümedeki gö rece yavaşlama, altyapı yatırımlarındaki düşüş ve mevcut kapasitenin 130 milyon tona bir başka deyişle yıllık tüketimin yaklaşık olarak 2 katına ulaşması, sektörde önemli derecede atıl kapasitenin oluşmasına yol açtı. Bu dönemde kârlılık oranları artan maliyet baskısıyla yüzde 3 oranında azalırken, kurdaki zayıflamayla kârlar yüzde 30 oranında eridi” dedi. l Ekonomi Servisi ekonomi 9 Evet ama yetmez! Geçen hafta gelişmeler bir kez daha gösterdi: Evet, otoriterlik ve neoliberalizm kavramları ülkedeki siyasi, ekonomik modeli açıklamaya yardımcı olabilir ama yeterli değil. AKP projesine direnmeye kararlı olanların, taktik ve stratejilerini bu iki kavramın dışına taşarak düşünmeleri gerekiyor. Tepeden, tırnağa... Geçen hafta İki önemli gelişme, hem AKP’nin ne kadar özgün bir parti olduğunu, hem de bu partinin toplumu tepeden tırnağa, yeni kuşakların yetişmesi sürecinin ilk basamağına kadar denetleme, dönüştürme kararlılığını bir kez daha gösterdi. Aslında, Cumhurbaşkanı’nın önceki hafta yaptığı saptamadan başlamak gerekiyor: “AKP kaybederse tüm Türkiye kaybeder”. Böylece, bir siyasi partinin kaderiyle tüm ülkenin kaderi özdeşleşmiş oluyor. Bu özdeşliğe göre ülkesini sevenlere de, gelecek genel seçimleri AKP’nin kazanması için gereken her şeyi yapmak düşüyor. Malum “söz konusu vatansa gerisi teferruattır” filan... Bu “AKP= Tüm Türkiye” iddiasından, AKP’nin geçen hafta sıkça vurgulanan bir özelliğine geçebiliriz. Cumhurbaşkanı, gelecek seçimlere hazırlanırken süreci, kaynakları daha yakından denetlemek amacıyla, başta Ankara olmak üzere kimi önemli yerel yönetimlerin başkanlarının istifalarını istiyor. Bu başkanlar o mevkilere seçilerek (!?) geldikleri için ve de yerel yönetimler önemli siyasiekonomik arpalıklar olduğundan bu isteğe sıcak bakmıyorlar. Bu “tatsız durum” karşısında, Erdoğan gerekçeyi şöyle açıklıyor: “Bizim siyasi partimiz, aynı zamanda bir davadır. Bu davaya inanmış olanlar gerektiğinde genel merkeze gelir istifasını teklif eder... Bir makama getirilirken her şey iyi güzel, ama benim metal yorgunluğu dediğim durumlarda makamın boşaltılmasının istenilmesi niye yadırganıyor?”... Hükümet Sözcüsü Bozdağ’a göre de seçimle gelen seçimle gider ama (!), “AK Parti bir dava hareketi... Herkes davanın çıkarını öncelemeli...” Özetle, AKP (= Türkiye) bir dava partisi ve hareketidir; getiren liderliğin iradesidir, götüren de o irade olacaktır. Seçilmiş olmak bu davanın, iradenin karşısında önemsizdir. Arapçada “Da’va” sözcüğünün, İslama çağırma, çağrıya cevap vermeyenlerin kâfir anlamına geldiğini de anımsamakta yarar olabilir. Merkezi devletin şiddet uygulama, yargılama ve cezalandırma aygıtlarını, yürütme organını kendi iradesi altında, Meclis’i etkisizleştirerek toplayan AKP liderliği, yerel yönetimleri de bu iradeye doğrudan bağlamaya kararlıdır; başarılı olduğu takdirde, liderpartiülke özdeşliği tamamlanacaktır. Bu organik bütünlük projesi, toplumun yarısının onayını alamıyor. LiderlikAKPhareket de bu sorunu önce baskıyla, uzun dönemde de bir “ruh mühendisliği” ile aşmayı amaçlıyor. “Ruh mühendisliği” projesinin medya kısmı büyük ölçüde tamamlandı. İkinci kısmı, eğitim sistemi imam hatipleştirilirken geçen hafta, anaokullarının Diyanet’e bağlanmasına ilişkin karar, çok daha kökten bir atılımın gündemde olduğunu gösteriyor. [“Evrim konusu müfredattan çıkarılsa ne olur ki?” diyenlerin kafalarına dank etti mi acaba?] AKP iktidarının ekonomik keserinin sürekli sermayeden yana kestiği, emekçi haklarını tırpanladığı doğru ama, “1725 Aralık” gibi bir boyutunun olduğu da doğru. Devletin zirvesinin, ekonomik artığın üretim, paylaşım süreçlerine doğrudan müdahale ederek, piyasa sinyallerini (faiz, fiyat vb.,) sürekli saptırdığı, bu zirveyle uyum içine girmeden ekonomik faaliyetin yürütülemediği (hatta mülkiyetin bile korunamadığı), bir ahbap çavuş kapitalizminin varlığı da doğru. Bunlar da bize neoliberalizmden öte, korporatizme benzer bir şeyle karşı karşıya olduğumuzu düşündürüyor. Şimdi bize, “otoriter + totaliter + dava/ hareket + milliyetçilik yağına bulaşık, kadına ve çocuğa yönelik şiddete duyarsız İslamcı bir yönetim ideolojisi + korporatist ve rantiye bir ahbap çavuş kapitalizmi = X” denkleminde “X”in anlamını düşünmek kalıyor. Evet, genel seçimlere Meclis’in bir anlamı varmış gibi hazırlanmak anlamlıdır. Ancak bu sınırlar içinde kalmak yetmez! Ve bu bağlamda, “X”in anlamını düşünmek yaşamsal bir öneme sahip! Limonun fiyatı uçtu Türkiye’nin yıllık ortalama 4 milyon tonu bulan narenciye üretiminin yüzde 25’ini karşılayan Adana’da, dalında 1.5 liraya satılan limonun marketteki kilo fiyatı, 5 liraya ulaştı. Adana Ziraat Odası ikinci Başkanı Cahit İncefikir, hasadı devam eden limonda, düşük rekolte ve yeni yasayla mecburi hale gelen paketleme nedeniyle fiyatların yükseldiğini söyledi. İncefikir, narenciye bahçelerine her yıl yapılan bakımların, üretici açısından girdi maliyetlerini yükselttiğini dile getirdi. l Ekonomi Servisi C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear