26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cuma 13 Ekim 2017 EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: ZARİFE SELÇUK Adalete paspas haber 11 ALBAYRAK’IN MESAJLARI Gazetecilere destek çağrısı Ben Gazeteciyim İnisiyatifi, “Enerji Bakanı Berat Albayrak epostaları” davasından 292 gündür tutuklu olan ve 24 Ekim’de ilk hez hâkim karşısına çıkacak olan gazeteciler Tunca Öğreten, Ömer Çelik ve Mahir Kanat’ın duruşmasına katılım çağrısı yaptı. Red, Hack tarafından ele geçirilen ve Enerji Bakanı Berat Albayrak’a ait olduğu iddia edilen epostaları haberleştiren Dicle Haber Ajansı (DİHA) Haber Müdürü Ömer Çelik, Diken eski editörü Tunca Öğreten ve BirGün gazetesi çalışanı Mahir Kanaat’ın tutuklu bulunduğu davada 6 gazeteci “örgüt üyeliği” suçlamasıyla 24 Ekim’de hâkim karşısına çıkacak. Ben Gazeteciyim İnisiyatifi ve bir grup gazeteci, tutuklu gazetecilerin serbest bırakılması çağrısında bulundu. Ben Gazeteciyim İnisiyatifi’nin yaptığı “Gazetecilik Bu Değilse Ne” başlıklı açıklamada, “Haber alma ve verme hakkına sahip çıkan herkesi 24 Ekim’de saat 11.00’de, Çağlayan Adliyesi’nde, meslektaşlarımızın yanında olmaya çağırıyoruz” dendi. l Haber Merkezi THE TIMES’TAN TEPKİ Türkiye’de baskı artıyor Britanya’nın The Times gazetesi, ABD’nin Wall Street Journal gazetesi muhabiri Ayla Albayrak’ın gıyabında hapis cezasına çarptırılmasını ve Ayla Albyarak tutuklu gazeteci ve çevirmen Meşale Tolu’nun yargılandığı davanın önceki gün yapılan ilk duruşmasını dünya haberleri sayfalarından duyurdu. Gazete, İstanbul Muhabiri Hannah Lucinda Smith’in imzasını taşıyan haberde, iki çifte vatandaş gazetecinin terör suçlamalarıyla itham edilmesinin ardından, “Türkiye’nin gazetecilere yönelik baskıyı arttırmakla suçlandığını” bildirdi. Haberde görüşlerine yer verilen Albayrak ise “Bu karar, otoritelerin Türkiye’nin güneydoğusunda olup biten operasyonların haber olmaması için neler yapabileceklerini gösteriyor” dedi. l Dış Haberler ZONGULDAK’TA PANEL ‘Gökyüzü bile görünmüyor’ Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) ile Karaelmas Gazeteciler Derneği’nin Zonguldak’ta düzenlediği “Medya ve Geleceğe Bakış” panelinde, basın özgürlüğü masaya yatırıldı. Panelde konuşan Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç, Türkiye’de medyanın baskı altında olduğunu belirterek, tutuklu gazetecilerin cezaevlerinde zor koşullarda yaşadığını anlattı. Türenç, “Gazeteciler gerçeğe ulaşmak isterken gözaltına alınıyor. Cezaevlerine atılıyorlar. Küçük betonların arasında gökyüzünü bile görmeden yaşıyorlar. Son 10 yılda yaşadığımız tablo bu. Demokrasilerde basın baskı altına alınmaz” dedi. ÇGD Zonguldak Şube Başkanı Ali Ayaroğlu ise basına yönelik baskıların sonlandırılması gerektiğini kaydederek “Yerel demokrasinin güçlenebilmesi de ancak güçlü bir yerel basının varlığı ile mümkün olur. Doğru, meslek etik ilkelerine bağlı bir yerel basın aynı zamanda demokrasinin sağlıklı bir zeminde yürümesine de aracılık edecektir. Basın meslek ilkelerinden uzaklaştıkça çürüme ve yozlaşma alabildiğince derinleşmektedir. KHK’lerle basınyayın kuruluşlarını kapatan ‘baskıcı’ anlayış, basının evrensel özgürlük ilkelerini yok etmektedir” dedi. l Haber Merkezi Adalet Nöbeti’nin tutulduğu Çağlayan Adliyesi’ndeki alan ‘kimyasal malzeme döküldüğü’ gerekçesiyle kapatıldı. Temizlik bitmeyince alanı avukatlar temizledi Adalet Nöbeti’ne gazetemiz yazarlarından Ataol Behramoğlu da katıldı. Silivri Cezaevi’nde tutuklu, gazetemiz İcra Kurulu Başkanı Avukat Akın Atalay’ın ser li Sezgin Tanrıkulu, yazarımız Ataol Behramoğlu, avukat Şeref Kısacık da destek verdi. best bırakılması talebiyle her hafta perşemge günü İstanbul Adliyesi’nde Saldırılar olağanlaştı tutulan “Adalet Nöbeti” dün temiz Avukat Şeref Kısacık, hukukun lik bahanesiyle engellenmek istendi. yurttaşları koruyamayacak kadar Avukatların, bir saat boyunca sessiz güçsüz bir hale düştüğünü belirterek ce beklediği, adliyenin C giri “Bırakın yurttaşları görevini ya şindeki Themis heykellerinin pan avukatları, hâkim ve savcı bulunduğu alan kapatıldı. Du ları bile koruyamaz hale geldi. ruma tepki gösteren iki avu Avukat, hâkim ve savcının sal kat, paspasla temizlik yapar dırıya uğramasının olağan ha ken meslektaşları da alkışlar le getirildiği bir süreçten geçi la uygulamayı protesto etti. Adalet Nöbeti’nin 28. haf ZEHRA ÖZDİLEK yoruz. Özellikle son yıllarda, kamuoyuna mal olmuş birçok da tası için toplanmaya başla vada bunun yansımalarını çok yan avukatlar, nöbet tuttukları alan açık bir biçimde gördük, yaşadık ve da temizlik çalışmasıyla karşılaştılar. yaşamaya devam ediyoruz” dedi. Avukatlara, ‘kimyasal malzeme döküldüğü’ gerekçesiyle, alanın kapatı Olmayan şeyin nöbeti larak temizlemeye alındığı söylendi. Şair ve yazar Ataol Behramoğlu ise Avukatlar, bantla çevrili alanın dışın nöbete gelirken ‘Adalet Nöbeti’ kav da beklediler ancak temizlik bir saat ramı üzerinde düşündüğünü belirte boyunca bitirilmedi. Avukatlar da her rek, “Nöbet varolan bir şeyi korumak hafta nöbet tutukları alanda nöbet tu için yapılır. Olmayan bir şeyin nö tamadı. İki avukat, “Bunu bizim için beti tutulmaz. Bu adalet için bir mü yapıyorlar, bir ucundan da biz tuta cadeledir, savaştır. 157 gazeteci ve rız” diyerek yeri paspaslamaya baş medya çalışanı şu anda cezaevlerin ladı. Temizliğin bir türlü bitmeme de. En başından en sonuna kadar ik si üzerine de C kapısı önündeki basın tidar yalan söylüyor. Siyasetçiler içe açıklamasına geçildi. Dışardaki açık ride... Çoğunluğu düşünce suçu deni lama yapılan alan da polis bariyerle len ama suç olmayan şeylerden ötü riyle çevriliydi. Avukatları, köpekli rü içerideler. Hukuk, adalet kavram polisler takip etti. Açıklamaya, gaze ları üzerine birkaç şey söylemek is temizin avukatları Bülent Utku, Mus tiyorum. Adalet bir vicdan meselesi tafa Kemal Güngör, Yayın Danışma ama bu kişisel bir olaydır. İnsanları nımız Kadri Gürsel, CHP Milletveki vicdanlı olmaya zorlayamazsınız” de di. İhraç edildikleri işlerini geri alabilmek için açlık grevi yaparken tutuklanan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’ya da selam gönderen Behramoğlu 12 Ocak 2012’de yazdığı ‘Kara Bir Rüzgâr’ isimli şiirini okudu. En anlamlısı 7. nöbetti Avukat Gülsün Sop ise 28. haftadır Adalet Nöbeti’nde neler yaşandığını anlatarak, “Nöbetimizin aslında en anlamlısı 7’ncisiydi. Bu nöbeti 20 ilde, yüzlerce meslektaşımızla birlikte tuttuk. Geçen çarşamba günü Mersin’de meslektaşlarımız Mustafa Altıntaş ve Sebahat Gençtarih gözaltına alındı. Sorguda, “Adalet Nöbeti adı altındaki protesto eylemini gerçekleştirdiniz mi?” gibi sorularla karşılaştılar. Sonuçta, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldılar” diye konuştu. l İSTANBUL / Cumhuriyet Savunmayla dayanışma Avukatlar, Halkın Hukuk Bürosu’nu açma nöbeti başlattı SEYHAN AVŞAR Avukatlarının neredeyse tamamı tutuklanan Halkın Hukuk Bürosu, meslektaş dayanışması sayesinde kapısına kilit vurmadı. Hukuk örgütleri, dayanışma kampanyası başlattı. Kâğıthane’deki Halkın Hukuk Bürosu’nu önceki gün Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İstanbul Şube Başkanı avukat Gökmen Yeşil açtı. Özgürlükçü Hukukçular Platformu üyesi avukat Sinan Zincir ise görevi dün devraldı. Sabahın erken saatlerinde büroya gelen Zincir, 15 meslektaşın tutuklanması üzerine kampanya başlattıklarını söyledi. Zincir, “Operasyonları savunma mesleğine ve devrimci avukatlık pratiğine bir gözdağı vermek için yapılıyor. Bundan kaynaklı tutsak meslektaşlarımızla dayanışmak bu toprakların devrimci avukatlık pratiğine ve geleneğine sahip çıkmak için Halkın Hukuk Bürosu’nun ve meslektaşlarımızın yanında yer aldık yer almaya devam edecegiz” dedi. ‘Avukatsız bırakmayız’ Halkın Hukuk Bürosu’nu her gün bir avukatın açacağını vurgulayan Zincir, “Faşizmin bürolarımızı, derneklerimizi kapatmasına izin vermeyeceğiz. Avukatları tutsak ederek, yoksulları ezilenleri avukatsız bırakma çabalarına karşı mesleki dayanışmayı çok önemsiyoruz. Tutsak etseniz de, rehin alsanız da bürolarımız açıktır. Açık kalacak. Derneklerimiz açıktır ve açık kalma Halkın Hukuk Bürosu’nu dün Özgürlükçü Hukukçular Platformu üyesi avukat Sinan Zincir açtı. Bürodan 15 avukat tutuklu. 1 stajyer avukat ise dün gözaltına alındı. ya devam edecek” diye konuştu. Tutuklu meslektaşlarının müvekkillerini ve dosyalarını sahiplendiklerini aktaran Zincir, “ÇHD ve ÖHP olarak onların adına duruşmalara giriyoruz. Devrimcileri avukatsız bırakmamaya çalışıyoruz” diye konuştu. Güç katma çağrısı Dayanışma çağrısı yapan Zincir, özetle şunları söyledi: “Halkın Hukuk Bürosu avukatları açlık grevindeki akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça’nın duruşmasından 2 gün önce tutsak edildi. Bizler o davayı sahiplenerek, devletin tutsak alma operasyonunu boşa çıkardık. Bundan sonra da dayanışmayı en güçlü şekilde yükselteceğiz. Güncel ve tarihsel haklılığımızdan aldığımız güçle ezilenlere ve tutsak meslektaşlarımıza verdiğimiz sözü tutacağız. Ne arkadaşlarımız yalnız kalacak, ne de ezilenler savunmasız. Bu vesile ile duyarlı, savunma mesleğine sahip çıkan, faşizme karşı duran tüm meslektaşlarımızı Halkın Hukuk Bürosu avukatları ile dayanışmaya çağırıyor, başlatmış olduğumuz büroyu açma nöbetimize güç katmaya davet ediyoruz.” l İSTANBUL Mutlu kız çocuğu fotoğrafları İki gün önce Dünya Kız Çocukları Günü’ydü. O gün boyunca sosyal medya, kız çocuğuyla fotoğraflarını paylaşan ebeveynlerle doldu taştı. Anne babasının kollarında huzurla gülümseyen... Ve belli ki hayatı nispeten de olsa, çağdaş bir aile ortamında erkek çocuklarıyla eşitlikçi bir yaklaşımla şekillenen o kız çocuklarına bakarken... Muhtemelen siz de kendi kız çocuğunuzu düşündünüz. Ve bir kızınız olduğu için onlar gibi sevindiniz. Hatta hemen kendi çocuğunuzla fotoğraflarınıza gitti eliniz. Altına güzel cümleler yazarak siz de sosyal medyada benzer fotoğraflar paylaştınız. Ama hata yaptınız. Dünya Kız Çocukları Günü’nde... Özellikle bu ülkede paylaşılması gereken, yüzleşilmesi gereken durum bu değildi. Çağdaş ortamlarda, eşitlikçi bir eğitimle büyütülen mutlu kız çocuklarının yerine... Onlar gibi olmayan, olamayan... Bambaşka ailelerde, kültürlerde, olumsuz ortamlarda sizin çocuğunuzunkine hiç benzemeyecek bir kadere doğru büyüyen... Ve büyüdükçe varlığı tehlikeye giren kız çocuklarının fotoğraflarını paylaşmalıydınız. Mesela daha anaokulu çağında okula başı bağlanarak gönderilen bir kız çocuğu fotoğrafı... Ya da daha ergenliğe yeni girmişken evlendirilen bir kız çocuğu fotoğrafı... Okula gönderilmeyen, eve hapsedilen, işe koşulan bir kız çocuğu fotoğrafı... Aile içi cinsel tacize uğrayan bir kız çocuğu fotoğrafı... Okulda istismar edilen bir kız çocuğu fotoğrafı... Evde şiddet gören bir kız çocuğu fotoğrafı... Kendisini dış dünyadan sakınmaya tembihlenmiş bir kız çocuğu fotoğrafı... Kız olduğu için kendisini günahkâr sanan, bedensel ve ruhsal varlığından ölesiye utanan bir kız çocuğu fotoğrafı... Bunları paylaşmalıydınız. Ve biz o gün hep birlikte kendi çocuklarımızın değil o çocukların fotoğraflarına bakmalıydık. Böyle yaralı iklimlerde kız çocuğu olmanın ne anlama geldiği üzerine düşünmek ve düşündürmek için bu günü bir fırsat olarak kodlamalıydık. Evlerimizde üzerine titreye titreye büyüttüğümüz.... Ve güçlü bir birey olabilmesi için her türlü ayrımcılıktan sakındığımız kız çocuklarımızın bu ülkede artık hızla küçük bir azınlık olacağını, içimiz titreyerek idrak etmeliydik. Bizimki gibi muhafazakâr coğrafyalar, sadece kız oldukları için, adaletten uzak, tehlikelere açık, gözden çıkarılmış hayatlar yaşayacak çocuklarla dolup taşıyor. Üstelik durumları şu politik kaosta kolayca daha iyiye gidecek gibi de görünmüyor. 11 Ekim tarihi kız çocuklarıyla ilgili sorunlara farkındalık yaratmak için bundan beş yıl önce Dünya Kız Çocukları Günü ilan edilmiş. Bu beş yıl içinde, özellikle geri kalmış ülkelerde çocuk olmak ve kadın olmak arasında bir de kız çocuğu olmanın ağır yükünü taşıyan nesillere dikkat çekmeye çalışılırken; Biz bu ülkede kız çocuklarımızı... Kendi uygarlığını en hassas yerlerinden bıçaklayarak kan kaybından ölmeyi devlet politikası ilan eden... Eğitim sistemini en başından kız çocuklarının kişisel gelişimlerini engelleyecek içeriklerle tasarlayan... Anaokullarına kadar sokulan dini eğitimle çocuklara toplumdaki yerlerini belirli bir inancın katı ve eşitliksiz yaptırımlarıyla belleten... Kız çocuklarının kişiliklerini daha belirginleşemeden silen, silikleştiren bir devlet politikasının berbat hesaplarına kurban verdik. O yüzden artık mutlu kız çocuğu fotoğrafının bu ülkede hükmü yok. Ama mutsuz çocukların hükmü, tehlikeli bir şekilde çok. Terzi Fikri için sempozyum Fatsa’nın efsanevi belediye başkanı Fikri Sönmez adı na yerel yönetimler sempozyu mu düzenleniyor. Yeşil Sol Par ti tarafından düzenlenen sem pozyumda Fatsa’dan Bugüne Fikri Sönmez Yerel Yönetimler, Yerel Yönetimler ve Toplumsal Siyaset, Katılımcı Belediyecilik gibi oturumlar düzen lenecek, Fikri Sönmez için hazırlanan belge sel gösterilecek. Fikri Sönmez’in Fatsa Belediye Başka nı seçildiği gün olan 14 Ekim’de Taksim Hill Otel’de yapılacak sempozyuma Ovacık Bele diye Başkanı Fatih Mehmet Maçoğlu, Berlin Mitte Belediye Başkanı Stephan Von Dassel, Berlin KreuzbergFriedrichshain Belediye Baş kanı Monika Herrmann, HDP milletvekili ve eski Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir gibi isimler de katılacak. Terzi Fikri olarak da tanınan Fikri Sön mez, 11 Temmuz 1980’de düzenlenen operasyonda tutuklandı, 4 Mayıs 1985’te cezaevinde geçirdiği kalp krizi sonucu ya şamını yitirdi. l Haber Merkezi C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear