28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
EKONOMİ 8 EDİTÖR: PELİN ÜNKER TASARIM: SERPİL ÜNAY İthal satışlar yerliyi üçe katladı Türkiye pazarında 2016’da satılan 983 bin 720 otomobil ve hafif ticari aracın yüzde 68.40’ı (672 bin 856) ithal, yüzde 31.60’ı (310 bin 864) ise yerli üretimle karşılanırken, otomo bil satışlarında ise ithaller yerlileri üçe katladı. Geçen sene otomobil satışlarında ithal oranı yüzde 74.65’i bulurken, hafif ticari araçlarda yerli üretim ithalleri solladı. Pazartesi 9 Ocak 2017 Büyük ikramiye Varlık Fonu’na çıktı Türkiye Varlık Fonu (TVF) geçen ağustosta kuruldu. Yetki ve imtiyazları hayli genişti. İstenen her tür kamu varlığının buraya devri mümkündü. Bu yüzden, kimileri “ikinci Hazine” dedi ona, kimileri de “ikinci Merkez Bankası”. AKP, “200 milyon dolar toplayacak” denilen TVF’yi, Sayıştay denetimi dışında bıraktı. Aslında hepten denetim dışında kalacaktı ama Meclis’te tartışma büyüyünce, “bağımsız denetim” maddesi eklendi. Gelgelelim bu, Fon hesaplarının bütçede gösterileceği, ne olup bittiğinin görünür olacağı anlamına gelmiyordu. İşi bilenler, “Türkiye’nin petrolü, değerli madenleri, gelir fazlası yok. Maksat fon yaratmaksa, önce mevcut borcu düşürün” dedilerse de işe yaramadı. Zira lafta parlak cümleler edilse de asıl niyet, teklifin “gerekçe”sinde yazılmıştı: “Otoyollar, Kanal İstanbul, üçüncü köp rü ve havalimanı, nükleer santral gibi büyük altyapı projelerine kamu kesimi borcu artırılmadan finansman sağlanması.” Yani? Her vesile cebimizden beş kuruş çıkmadığı söylenen, lütuf gibi sunulan Yap İşlet Devret (YİD) modelli projeleri yapan müteahhitlerin mali sıkıntısını çözmek. TVF bu işi nasıl mı yapacaktı? İktidarın “verilsin” diyeceği her türlü kamu varlığını, menkul kıymet haline getirip piyasalarda satışa sunarak. Beklenen an, beş ay sonra geldi. TVF’nin “kâğıt” haline getireceği ilk kamu varlıkları OHAL kararnamesiyle belirlendi. Ganyan kuponu Cengiz, Kolin için Binlerce insanın yaşamını eksilten son OHAL KHK’si müteahhitlere yaradı. Milli Piyango’nun, Türkiye Jokey Kulübü’nün lisans hakları ve at yarışlarının yapıldığı arsa araziler TVF’ye verildi. (İşin ilginç yanı, Milli Piyango zaten özelleştirme portföyündeydi.) Artık şunu söyleyebiliriz: Oynanacak her kupon, satın alınacak her bilet, kazınacak her kart, YİD projelerine bir yol olacak. Siz bunu, millete küfreden Cengiz’in de aralarında yer aldığı az sayıdaki müteahhitler olarak da okuyabilirsiniz. Döviz rezervleri eriyor “Dolar bozdur” kampanyaları, dolardaki tırmanmayı, dolayısıyla TL’nin değer kaybını durduramadı. Dolarizasyon arttıkça, döviz rezervleri de eriyor. Merkez Bankası’nın brüt döviz rezervi, bir haftada 3 milyar 683 milyon dolar azaldı. Bu azalışla rezervler de 92 milyar 51 milyon dolara geriledi. Altı aylık ithalatı karşılamayan bir düzeyden bahsediliyor. Hamaset nutukların arttıkça dolarizasyonun azalmadığı artık net biçimde ortada. Peki, bu sonuçta, bir hafta içinde iki terör saldırısı yaşamamızın, ölüp parçalanmamızın da bir payı olabilir mi? İktidar mensupları, soruyla ilgileniyormuş gibi görünmüyor. Ama anlaşılmaz bir akıl tutulmasıyla anmadıkları bu gerçeği bildiklerinden de ben eminim: Can güvenliği ile ekonomiye güven arasında sanıldığında daha güçlü bir bağ bulunmakta. Katliam, terör saldırısı, linç, toplumsal kutuplaşmayla yayılan şiddet dalgasını, bunun büyüttüğü can korkusunu azaltamazsanız enflasyonun çift haneye gitmesini önleyemezsiniz. Bankalar her şeyi affeder mi? Meclis’te bir torba kanun görüşülüyor. Emekli aylıklarına zam diye başlayıp, 19 kanunda değişiklik yapan bir tasarı bu. Esnafın, KOBİ’lerin bir süredir beklediği sicil affıyla ilgili madde de bu “torba”da. Fakat söz konusu maddede öyle bir gramer ayrıntısı var ki, getirilen sicil affının boşa çıkması riski içeriyor. Madde, sicil affından yararlanan kişi ve işletmelerin tekrar kredi için başvurduklarında “Bankalar, kredi kuruluşları ve finansal kuruluşlar tarafından dikkate alınabileceği...” ifadesini içeriyor. Bu risk, genel kurulda tar tışıldı. CHP’li Bülent Kuşoğlu, o ifadenin bankalar ve finans kuruluşları açısından “zorunluluk” hükmü taşıması gerektiğini, aksi halde Risk Merkezi’nin, pekâlâ kendi kayıtlarını dikkate alabileceğini söyledi: “Tavsiye niteliğinde kanun yapma anlayışı söz konusu olamaz. Bunun esnafa, KOBİ’lere hiçbir faydası yoktur.” Maliye Bakanı Naci Ağbal’ın cevabı “Tasarının arkasındayız endişe etmeyin” oldu. Bu arada, anlattığımız görüşmenin AKP’li vekillerin sahte pusula kullandığı tasarı oturumu olduğunu da not düşelim. Bülent Kuşoğlu Başkanlık hesabı OHAL KHK’sinde OHAL rejiminde güvenlik önlemlerinin artırıldığı varsayılır değil mi? Böyle bir rejimde gerçekleştirilebilmiş Reina katliamının faili hâlâ ortada yok. Buna karşın, katliamın ardından “Mahallemize cihatçı çeteleri sokmayacağız” diyen gençler cezaevinde. Son üç OHAL KHK’si, 15 Temmuz kanlı darbe girişiminin sonuçlarına yönelik tedbirlerle zerrece ilgisi olmayan maddeler içeriyor. Hâkim ve savcı alımında 70 puan koşulunun, uzman çavuş alımında eğitim koşulunun kaldırılması, kamudan ihraç edilenlerin emekli ikramiyelerine el konularak mutlak yoksulluğa mahkum edilmeleri de öyle. İhraç edilenler arasında görme, yürüme engelli kişilerin bulunması da imza sahiplerine pek dert olmamışa benziyor. Bir KHK’de de Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun bir maddesi yeniden düzenlenmiş: “Yerleşim yeri adresi yurtdışında olan Türk vatandaşlarının adres kayıtları, yaşadıkları ülkede kullanılan adres verilerine veya o ülke ve bağlı olduğu temsilcilik bilgisine göre tutulur.” Böylece yurtdışında yaşayan Türk vatandaşlarının yurtdışı seçmen kütüğüne adres beyanı zorunluluğunu kaldırılıyor. Maddenin, bugün görüşmeye başlanacak, baharda da referanduma sunulması düşünülen Türk tipi başkanlık ile bir ilgisi yoktur tabii. (!) Sahi OHAL kimin içindir? Fatura 150 milyon dolar TEPAV’a göre Organize Sanayi Bölgeleri’nde görülen elektrik kesintilerinin 30 Aralık 4 Ocak arasındaki altı günlük maliyeti 149.1 milyon doları buldu 2016’nın son, yeni yılın ilk günlerinde özellikle Kocaeli, İstanbul ve Tekirdağ’da etkisini gösteren elektrik kesintileri ciddi tartışmalara yol açtı. Elektrik olmadığı için birçok fabrikada üretim durdu. Organize sanayi bölgelerinin (OSB) yüzde 90’ına elektrik verilemedi. Elektrik kesintileri sanayide üretim kayıplarına yol açıp rekabet ortamını olumsuz etkilerken, kesintilerin temel nedenleri arasında soğuk kış koşullarının yanı sıra enerjide kaynak kullanımı ve yönetimdeki plansızlık öne çıktı. Yeni bir soğuk hava dalgasının Marmara’yı teslim aldığı bugünlerde, Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV), 30 Aralık 4 Ocak tarihleri arasında OSB’lerde yaşanan elektrik kesintilerinin ekonomik etkilerini hesapladığı bir rapor yayımladı. Buna göre elektrik kesintilerinin yaşandığı Kocaeli, İstanbul ve Tekirdağ OSB’lerinde ortaya çıkan ekonomik kayıp 150 milyon doları buldu. l Ekonomi Servisi Her ilİN YARATTIĞI değer farklı 1 kilowatt’ı 2.83 dolar getiriyor Hesaplamalarda OSB’lerin 2015 ya da 2014 Aralık ve Ocak ayı için elektrik tüketim değerleri ve yaşanan kesintilerin ne kadar sürdüğüne ilişkin bilgiler kullanıldı. Kocaeli ve İstanbul’dan sekizer, Tekirdağ’dan iki OSB hesaplama ya dahil edildi. Türkiye’de tüketilen 1 kW elektriğin ortalama 2.83 dolarlık gelir akımı yarattığı hesaplandı. Bu kat sayı (2.83 dolar) elektriği kesilen OSB’lerde elektrik kesintisinden kaynaklı gelir kaybını bulmak için kullanıldı. 30 Aralık4 Ocak tarihleri arasında OSB’lerde toplam tüketilemeyen elektrik ise 48.9 gWh olarak hesaplandı. Buna göre kW başına 2.83 dolarlık katsayıyla çarpıldığında söz konusu dönemde elektrik kesintilerinin neden olduğu toplam ekonomik değer kaybı 138.9 milyon dolar olarak ortaya çıkıyor. Diğer yandan her bölgedeki OSB’nin yaptığı ekonomik katkı birbirinden farklılaşıyor. TEPAV’a göre İstanbul’da bir kW başına 6.27 dolarlık bir değer üretilirken, ekonomik değer Kocaeli’de 1.1 dolar, Tekirdağ’da da 0.91 dolar olarak gerçekleşiyor. OSB’lerin bulundukları illere ait katsayılar kullanıldığında toplam ekonomik değer kaybı 149.1 milyon dolara çıkıyor. Trafikte en önemlisi can güvenliği Güvenli seyahat için araçlar, mutlaka bakımları yapılarak kışa hazır hale getirilmeli. Tüm Türkiye’de kar ve soğuk alarmı verildi. Kar, yağmur, buzlanma gibi çetin kış şartları, araç sürücüleri için kaza ve yolda kalma riskini artırıyor ancak alınan basit önlemlerle bu riskleri minimuma indirebilirsiniz. Güvenli sürüşün en temel ilkesin can güvenliğidir. Uzmanlar, güvenli seyahat için, araçların mutlaka bakımlarının yapılarak kışa hazır hale getirilmesi gerektiğini vurguluyor. Kullandığınız araç her yönden bakımlı ve iyi olmalı. Her aksamı çalışır durumda olmalı. Motorun ilk çalışmasında akünün zayıf olmaması çok önemli. Akü yola çıkmadan kontrol edilmeli, şarj tutmuyorsa yenisiyle değiştirilmeli. Aracın periyodik bakımları zamanında ve yetkili servislerde uzman personel tarafından yapılmalı. Soğutma suyu ve cam silecek suyunun kontrolleri yapılmalı, antifriz (motor soğutma suyu) değerlerinin kış koşullarına uygun olması sağlanmalı. Araç ısınana kadar yüksek devirde çalıştırılmamalı. Ateşleme ve elektrik sitemindeki parçaların mutlaka kontrolleri ve ayarları yapılmalı. Bunun gibi küçük kontroller sizi daha emniyetli bir sürüşe hazırlayacaktır. Sürüş güvenliği ve yolda kalmamak için dikkat edilmesi gereken konuların başında kış lastiği geliyor. Kış lastiği mutlaka takılmalıdır. Kış lastikleri, sanıldığının aksine sadece karda ve buzda değil, yağmurda ve kuru hava şartlarında da yaz lastiğinden iyi performans gösterir. Karda emniyetli sürüş için öneriler 4 Karlı ve buzlu zeminde düşük hızda seyir edin. Kışın lastiğin yol tutuşu normal hava şartlarına göre daha düşüktür. 4 Otomobilinizi donatacağınız kış lastiklerinin aynı marka ve desen olmasına özen gösterin. 4 Kış mevsimi şartlarına uygun olarak aracınızın lastik hava basıncını düşürün. Hava basıncının araç üreticisinin belirttiği ölçüde olmasına özen gösterin. 4 Güvenliğiniz için, orijinal dış çapa mümkün olduğunca uygun ebatlar seçin. En iyi sürüş kalitesini sağlamak için jant genişliğinizi değiştirmeyi düşünebilirsiniz. Ancak bu kararı vermeden önce bir uzmandan destek almayı ihmal etmeyin. 4 Kış mevsimi yol şartlarında takip mesafesine, yüksek hızda seyir etmemeye, ani fren ve hızlanmadan kaçınmaya ve kısa farları sürüş esnasında sürekli açık tutmaya dikkat edin. 4 Karlı bir zeminde 50 kilometre hızla seyreden bir araç yaz lastiğiyle yaklaşık 63 metrede, kış lastiğiyle 32 metrede durmaktadır. Aradaki 31 metre aşağı yukarı 2 TIR uzunluğundadır. Yağışlı ve 7 dereceden daha soğuk havalarda kış lastiği kullanan araç 34 metrede, yaz lastiği kullanan araç ise 40 metrede durabilmektedir. Aradaki 6 metre bir servis aracı uzunluğuna denk gelmektedir. Bu nedenle takip mesafesi iyi ayarlanmalı. Mitsubishi ASX modelini yeniledi Piyasaya sürüldüğü 2010 yılından bu yana 900 binin üzerinde üretilen ASX, günden güne büyüyen CSegmenti SUV pazarında Mitsubishi için başarıyı beraberinde getirdi. ASX, Avrupa pazarında Outlander’den sonra Mitsubishi’nin ikinci en çok satan aracı. Yenilenen ASX modelinde “Dynamic Shield” ön tasarım konsepti kullanıldı. ASX modelinde krom detayların eklendiği yeni ön tampon, köpekbalığı yüzgeci görünümlü anten, yenilenen daha fazla destek sağlayan arka koltuk ve yeni döşemeler bulunuyor. Skype for Business, Volvo 90’da Volvo, yeni 90 serisi otomobillerinde Microsoft’un iletişim uygulaması “Skype for Business”a yer vereceğini açıkladı. Skype for Business, iş hayatında, tüm dünyada milyonlarca insan tarafından kullanılıyor. Şimdi, Volvo 90 Serisi otomobillerde yaklaşan toplantı ları ve katılımcıların detaylarını görmek ve geniş ekran üzerinden bir dokunuşla toplantılara katılmak mümkün olacak. Volvo’nun Microsoft ile gerçekleştirdiği bu işbirliği kapsamında ayrıca akıllı kişisel asistan Cortana’nın kullanılması da yer alıyor. İbrahim Aybar emekliye ayrıldı İbrahim Aybar, 16 yıldır çalıştığı ve yönetim kurulu başkanlığını yürüttüğü Renault Mais’ten emekliye ayrıldı. Renault Mais Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Aybar, cuma itibarıyla emekliye ayrıldığını duyurdu. Aybar, 2 Ekim 2000’den 29 Ağustos 2016’ya kadar Renault MAİS AŞ genel müdürü olarak, o tarihten itibaren ise yönetim kurulu başkanı olarak otomotiv sektörünün Türkiye’deki gelişiminde aktif rol almanın gururu ile dolu olduğunu belirterek, “Elbette üstlendiğimiz görevlerin bir başlangıcı olduğu gibi bir de sonu var. Ben de herkes gibi görevlerimin sonuna geldim” dedi. İbrahim Aybar C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear