24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Salı 3 Ocak 2017 EDİTÖR: PELİN ÜNKER TASARIM: SERPİL ÜNAY ekonomi 9 Organize kesinti Elektrik kesintisi üretimi de vurdu. Türkiye sanayisinin kalbi İstanbul, Kocaeli, Tekirdağ ve Sakarya’daki OSB’lerin çoğunda elektrik kesintileri nedeniyle üretim durdu Doğalgaz ve elektrikteki kesinti krizi derinleşiyor. Elektrik olmak ke sintileri nedeniyle, birçok orga nize sanayi bölgesinde üretim durdu. Kesintinin faturası ise her geçen gün kabarıyor. Havaların soğuması dışında olağanüstü bir gelişme olmama sına rağmen bugün Türkiye, uy gulanan enerji politikaları nede niyle her geçen gün karanlığın eşiğine sürük ŞEHRİBAN KIRAÇ leniyor. Elektrik üretiminde başlayan sıkın tı, hem periyodik bakım adı altında yapılan ke sintiler hem de elektrik kesin tilerinin gezdirilmesi yoluyla yönetilmeye çalışılıyor. Tüketim dipte Marmara Bölgesi’ndeki Organize Sanayi Bölgeleri’nde (OSB) Aralık 2016’da elektrik ve doğalgaz tüketimi dip yaptı. Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın OSB Bilgi Sitesi verilerine göre Türkiye sanayisinin kalbi Marmara Bölgesi’ndeki OSB’lerde 2016 Ocak ayında 826 milyon 133 bin 558 kWh olan elektrik üretimi yılın son ayında 2 milyon 63 bin 960 kWh’a geriledi. Aynı dönemde bölgedeki doğalgaz tüketimi de yon Avro’nun üzerinde kaybı 156 milyon 526 bin 812 metre var ve bu kayıp her geçen saat küpten 64 milyon 324 bin 599’a artmakta” dedi. Ağırlıklı ihracat Yurttaşa ek yük geldi indi. Bu rakamlar Marmara Bölgesi’ndeki OSB’lerde yılın son ayında kesintilerin de etkisiyle üretimin dramatik şekilde düştüğünü gösteriyor. Kayıp artıyor Elektrik olmadığı için birçok fabrikada üretim durdu. Özellikle organize sanayi bölgelerinde (OSB) kriz büyüyor. Elektriğin tüm gün gelmeyeceğini öğrenen birçok şirketin sabah işe gelen personeli evlerine geri gönderdiği belirtiliyor. Taşıt Araçları Yan Sanayicileri Derneği (TAYSAD) Başkanı Alper Kanca, Gebze ve Kocaeli’ndeki beşinci gününe giren elektrik kesintisi nedeniyle bölgede yerleşik taşıt tedarik sanayisinde üretimin durma noktasına geldiğini ve 300 milyon Avro üzerinde kayıp oluştuğunu söyledi. Kanca, 29 Aralık sabah 04:00 itibarıyla Gebze’de birçok üreticinin elektrik alamadığını belirterek, “İşçilerimiz makinelerin başında bekliyor. İhracat şampiyonu olan otomotiv sektörünün böyle bir durumla karşı karşıya kalması sonucu, sadece Gebze bölgesindeki otomotiv tedarik sanayi firmalarının 300 mil için çalışan taşıt üreticilerine parça sağlayan tedarikçilerin ara stoklarının bittiğini vurgulayan Kanca, “Ürettiğimiz parçalarla çalışan, dünyaya araba ihraç eden Türkiye’nin büyük araç üreticileri var. Bu nedenle Türkiye’nin araç üreten, ihracat şampiyonu büyük firmaları durmak zorunda kalacak” dedi. Yüzde 90’ı elektriksiz Dünya’ya açıklamalarda bulunan İstanbul İkitelli OSB Yönetim Kurulu Başkanı Şaban Gülbahar, cuma gününden bu yana elektrik verilmediğini, durumun çok ciddi boyutlara ulaştığını söyledi. Gülbahar, “Arızaların halen giderilmediği bilgisini alıyoruz. OSB’lerin yüzde 90’ında elektrik yok. Bilgisayarlarımızı bile açamıyoruz. PTT, noter, kargo şirketleri gibi hizmet sektörüne ait şirketler bile hizmet veremiyor” diye konuştu. Alper Kanca Elektrik Mühendisleri Odası (EMO), elektrik faturalarındaki dağıtım bedeli kalemi artırılarak, enerji bedelindeki düşüşün tüketiciye yansıtılmadığını açıkladı. EMO’dan yapılan açıklamada, EPDK’nin geçen yılbaşında elektrik tarifesini “sadeleştirme” adı altında kararttığı vurgulandı. EPDK’nin 2017’deki tarife düzenlemeleriyle dağıtım şirketlerine kaynak aktarımları sağladığına işaret edilen EMO’nun açıklamasına göre konutların elektrik faturasındaki enerji kalemi yüzde 3.1 azalmasına karşın, dağıtım kalemi yüzde 6.3 oranında zamlandırılarak, faturaların aşağı çekilmesinin önüne geçildi. EMO’ya göre dağıtım bedeline yapılan zamlar, enerji bedelindeki ortalama yüzde 3’lük indirimi yok etti. Şirketlere ödenen genel aydınlatma tarifesine ise yüzde 21.3 ile diğer kalemlere göre çok yüksek bir oranda zam yapıldı. Dağıtım şirketleri için devlet üzerinden garantili tahsilat anlamına gelen bu kalemdeki artış, yurttaşların üzerine yıllık 192.5 milyon lira ek yük getirdi. Avrupa’yı solladı EPİAŞ’ın yayımladığı Elektrik Piyasaları Haftalık Raporu’na göre, 19 Aralık25 Aralık 2016 tarihleri arasında (51. hafta) Türkiye’de elektriğin gün öncesi fiyat ortalaması Avrupa’daki gün önce si fiyat ortalamalarının yüzde 69 üzerine çıktı. Avrupa piyasalarında oluşan referans fiyatları incelendiğinde, Batı Avrupa spot piyasalarında oluşan fiyat ortalaması 48.48 Avro/MWh, Doğu Avrupa spot piyasalarında oluşan fiyat ortalaması 49.63 Avro/MWh iken, Türkiye Pozitif Dengesizlik Fiyatı (PTF) ortalaması 85.44 Avro /MWh seviyesinde gerçekleşti. Bakanın önünde ‘el pençe divan’ Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın damadı, Enerji Bakanı Berat Albayrak, İstanbul’daki yaşanan elektrik kesintileri nedeniyle AYEDAŞ ve BEDAŞ’ı ziyaret etti. Albayrak Twitter hesabından BEDAŞ’ta çekilen bir fotoğrafı “Eksiklikler konusunda ciddi uyarılarda bulunduk” notuyla paylaştı. Fotoğrafta BEDAŞ yöneticisinin bakanın karşısında ‘el pençe divan’ durması dikkat çekti. ‘Siyasetin reformlara engel olması sürecek’ Siparişler ve üretim geriledi. İmalat sanayinde JCR Eurasia Başkanı Ökmen’e göre yapısal reformların önündeki en büyük daralma hızlandı engel olan iç karışıklık ve gerilimli iç siyaset 2017’de de devam edecek Türkiye imalat sanayi satın alma yöneticisi endeksi (PMI) aralık ayında 47.7’ye gerileyerek sektördeki daralmanın hızlandığına işaret etti. Üretim, yeni siparişler ve ihracat siparişleri endeksleri daralmaya işaret ederken şirketlerin ankete cevapları enflasyon baskılarının yükseldiğini gösterdi. IHS Markit tarafından İstanbul Sanayi Odası için hazırlanan imalat PMI, kasımda 48.8 değerini almıştı. Endekste 50’nin altındaki değerler daralmaya, üzeri ise büyümeye işaret ediyor. Üretim alt endeksi 47.9’dan 45.7’ye geriledi. Yeni siparişler alt endeksi de 47’den 45.6’ya indi. Yeni ihracat siparişleri kasım ayında 11 ayın zirvesi olan 52.2 düzeyini gördükten sonra aralıkta 49.1’e geriledi. Yılın son çeyreği olarak bakıldığında ise endeks 48.8 değerini alarak, ekonominin daralma kaydettiği üçüncü çeyrekteki ortalama değer olan 47.6’nın üzerine çıktı. l Ekonomi Servisi Dolar 3.54 TL’yi geçti Dolar/TL, Reina’daki terör saldırısının ardından artan güvenlik endişelerinin etkisiyle 2017 yılına yükselişle başladı. Küresel piyasalardaki tatiller kısmen devam ederken kur 3.54 TL’yi geçti. Kur, cuma günü akşam saatlerinde 3.52 ci varında işlem görüyordu. Bugün aralık ayı enflasyon verisi açıklanıyor. Öte yandan 20 Ocak’ta Donald Trump’ın ABD başkanlığını devralması, 27 Ocak’ta Fitch’in kredi notu değerlendirmesi izlenecek önemli gelişmeler olacak. Japan Credit Rating (JCR) Eurasia Başkanı Orhan Ökmen, 2016’dan sarkan negatif ekonomik risk mirasını 2017’de değiştirecek herhangi bir dinamik göremediklerini söyledi. Ökmen, yaptığı yazılı açıklamada, “İç karışıklık ve gerilimli iç siyaset, Türkiye ekonomisinde istikrarsızlığın ana unsurları ve yapısal reformların üretilmesinin en büyük engeli olarak 2017 yılında da devam edecek gibi görünüyor” dedi. Acil ‘iç barış’ şart Orhan Ökmen’in açıklamasında öne çıkanlar şöyle: 4 Ortadoğu kargaşasının içerisine fiilen girilmiş olması ve iç barışının bozulmasıyla şiddete daha fazla açık hale gelen ve politik kutuplaşmasının artmasıyla daha da gerginleşen Türkiye’nin en acil ihtiyacı, siyasette yumuşama, iç barış, güvenlik ve özgürlük. 4 Türkiye, doğrudan yabancı yatırımlarda kaybettiği cazibesine politika değişikliğiyle tek rar ulaşabilir. 4 İlave kredi genişlemesi uy gulamalarına gidilmesi, 2017’de büyüyememe sorununa karşı en etkili çözümlerden biri olacak. 4 TL’de 2016 yılında yaşanan değer kayıpları ve enerji fiyatlarındaki toparlanma daha çok 2017’de fiyatlara yansıyacak. Bu nedenle bu yıl çift haneleri aşacak şekilde daha yüksek bir enflasyon oranı bekliyoruz. 4 Özel sektörün döviz borcu, 2017’de Türkiye’nin en önemli kırılganlık yaratacak noktası. 4 Ekonomik aktivitenin zayıflaması banka risklerini artırabilecek 4 Bölgeye ve Türkiye’ye özgü güvenlik riski algıları yüksek. Bu, turizm sektörünü etkilemeye devam ediyor ve Türkiye’yi 2016 yılının dahi gerisine itiyor. 4 2017 risk primlerinin ve faizlerin yükseleceği, TL’deki değer kaybının süreceği bir yıl olacak. 4 Veri kopukluğu nedeniyle 2017’ye ilişkin tüketim, tasarruf, büyüme gibi konularda istatistiki tahmin yapılması zorlaştı. l Ekonomi Servisi Kaderciliğe boyun eğmeden.. Önce Gazeteciler Cemiyetimizin yıl sonu raporundaki başlığa takıldım... Yeni yıla 143 yargılanmadan tutuklu gazeteciyle giriyorduk ki, dünya çapında mahkum olmuşlar da içinde 348 gazeteci hapisteydi. Yıl içinde yıllardır basın kartı taşımış 780 gazetecimizin basın kartları iptal edilmişti. Hâkim karşısına çıkarılan gazeteci sayımız 839’du. Fiziki saldırıya uğramışların sayısı 189’a ulaşmıştı. 14 toplumsal olayda yayın yasağı konmuştu.. Doğal olarak yıllık raporumuzun başlığı, “1917 yılında gazetecilik yapabiliyor olmayı diliyoruz..” olmuştu. Bu yazıya başlamadan önce annesini kaybettiğini öğrendiğim bir dosta başsağlığı dilemek istiyordum. Telefonla başsağlığı dilemeyi hiç sevmeyen biri olarak, son günlerde sık sık bilincime takılan bir vurguyla söze girme gereğini duydum.. “Eskiler boşuna mı herkes için yatağında, hayırlı, kolaylıklı ölüm dilemişler..” Dostumu arayamadan telefonum çaldı. Yaşamımda çok özel bir yeri olan, çok sevdiğim bir yakınımı kaybetmiştim. Daha bir gece önce keyifle telefonda görüşmüştük. Yemeğe hazırlanırken hiçbir şey anlamadan son nefesini vermiş. İlk bilincime yazılan acısız ölümü oldu. Gözümden yaş bile akmadığının ayırdına vardım. Oysa o kadar çok sevdiğim bir insan ki.. Bu taş kesilme hali neyin nesi? Sabahtan akşama meslek deformasyonu gereği de haber kanalları arasında dolaşmak zorunda olan biri olarak, sürekli ortalama 25 yaş altı şehit olan gençlerimizin yaşamöykülerini soluksuz dinlemek, sık sık gözyaşına boğulmaktan olabilir mi? HHH Kendi kendime 50 yıllık gazetecilik yaşamımın bir muhasebesine geçtim.. 12 Mart’lar öncesi, sonrası; 12 Eylül’e geçişin sosyal travmalarında öğrenciişçi olaylarının bütün çatışmalarının içinde, acımasız cezaevleri, işkence günlerine tanıklık etmiş olarak.. Kanlı Pazar’lar, 1 Mayıs’lar, 1516 Haziran’lar, idamlar, ne çatışmalar, ne ölümler, ne acılara tanıklık etmiştik.. Doğru gazetecilik refleksi hiç kaybolmaz, haberleri doğru yansıtmak, anlatabilmek, kamuoyuna ulaştırabilmek tutkusu içinde sağduyulu iç denetim eksiksiz işlerdi.. Öncelik, haberciliğin eksiksiz yapılabilmesiydi. Saatlerle o dönemin sert daktilo tuşlarıyla, her baskıya ayrı ayrı uzun haberler yetiştirebilmenin boğuşması hiç eksilmez, uzun saatleri alırdı. Ancak işlerin bitmesi sonrasında iç dünyanızda sorgulamaya geçebilirdiniz.. Sistematik en insancıl tepkilerimden biri, sızmış uyuyakalmışken şiddetli bir mide bulantısı, kusmaishal refleksleriyle uyanmak olurdu.. İnsanlık dışı hiçbir fiile alışıp boyun eğme noktasına düştüğümü, o yıllar için anımsamıyorum. 12 Eylül sonrası yaşananlara reflekslerimde bilinçli, örgütlü tepki verme arayışlarım öne çıkmıştı. SendikaCemiyet tüm meslek örgütleri içinde etkin görev alma çabalarımdan hiç pişmanlık duymadım. Yetmedi, nereden insan hakları, demokrasi, hukuk devleti düzeni, laik Cumhuriyet değerlerine katkı niteliğinde bir çağrı alsam, gönüllü koşturma sorumluluğu duydum. Çoğunluk elbette Türkiye içinde, uluslararası çağrılara da kulak tıkamadan, meslek örgütü, sendika, sivil toplum örgütü, siyasi parti, amatörprofesyonel medya örgütlenmeleri, üniversiteler, toplumsal örgütlenmelerden söyleşi, toplantı, panel çağrısı alsam tüm meslektaşlarım gibi koşturdum. Ülkemizde dünyada örneği olmayan bir biçimde gazeteciler sadece yazan değil konuşanlar oldular. Tanıklıklarımızı herkesle paylaşmak bize özgü, daha doğrusu ülkemizin toplumsal sorunlarının sonucu bir sorumluluk geliştirmişti. Nadir Nadi ışıklar içinde yatsın, önceleri İlhan Selçuk, Uğur Mumcu gibi arkadaşları için sık sık yaptığı “yazmaktan çok konuşan gazeteciler” şakası bir gerçeklik halini almıştı. Önceden hiç aklımdan geçmeyen böylesi bir paylaşımı yeni yılın ilk yazısına niye mi taşıdım? Çünkü iki doğal sevgili, eceli ile ölüm olayı karşısındaki tepki halimden, duygularımdan çok korktum.. Yaşlanmak, yaşanmışlıklar insanı kaderci olmaya sürükleyebilir mi? Bu ülkede en çok kaderci toplum yaratılması öğretisinden çekmedik, korkmadık mı? Bu ülkenin çoğunluğu en çok ezilerek, çektirilerek, çaresizliğe, örgütsüzlüğe, eğitimsizliğe çekilerek, “Öğretilmiş çaresizliğe, teslimiyete, biat kültürüne..” mahkum edilmediler mi? Sevgili kayıplarımız için, eceliyle, acısız ölüm dilemek, haklı, çok insani bir duygu olsa bile yılgınlığa, kaderciliğe akış olabilir mi? 25 yaş altı şehitliğe isyan duygumuzu yitirmezsek, asla değil mi? Otogaza zam geldi Otogaza bugünden itibaren geçerli olmak üzere 14 kuruş zam geldi. Duyuruyu Petrol Ürünleri İşverenler Sendikası (PÜİS) yaptı. Açıklamada zamlı fiyatların dün gece yarısından itibaren geçerli olduğu belirtildi. Bu zamla İstanbul’da otogaz fiyatı 2.84 TL’den 2.98 TL’ye yükseldi. Ankara’da ise zam sonrası fiyat 3.05 TL oldu. Benzin ve motorinde ise şimdilik fiyat değişikliği yok. Benzin 22 Aralık’ta 10 kuruş, motorin de 1 Ocak’ta 12 kuruş zamlanmıştı. Otogaza ise en son 3 Kasım’da 7 kuruş zam gelmişti. l Ekonomi Servisi C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear