Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Cuma 13 Ocak 2017 EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: SERPİL ÜNAY İddianame nerede? haber 11 Tutuklu gazetecileri TBMM gündemine getiren CHP ve HDP’li vekillere, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ‘Kimse gazetecilik yaptı diye içeride değil’ yanıtını verdi TBMM’deki anayasa değişikliği görüşmeleri sırasında CHP ve HDP mil tığı hatayı gösterdiler, dediler ki: ‘Ey Türkiye, Suriye’ye silahlar gönderiliyor.’ Son dört lu veya hükümlü bulunan, mesleği gazetecilik olan kişilere isnat edilen suçlara baktığımızda, ana letvekilleri tutuklu gazetecile yılda 16 milyar TL’lik örtü yasal düzeni zorla değiştirmeye ri gündeme getirdi. Adalet Ba lü ödenek var. Oysa, Abdul kalkışmak, silahlı terör örgütüne kanı Bekir Bozdağ’ın tepkiler lah Gül’ün döneminde yıllık üye olmak, yağma, kasten öldür üzerine, “gazetecilikten dolayı 50 milyon liraydı. İyi biliyo me, mühür bozma, silahlı tehdit, tutuklanmadıkları”nı söylemesi Yarkadaş ruz ki bu örtülü ödenekler, Paylan hakaret, uyuşturucu madde tica gerilimi artırdı. CHP Milletveki Suriye’ye giden silahlardır. reti, örgüt propagandası yapmak, li Barış Yarkadaş, Bozdağ’a “Ahmet Şık Yıllardır desteklediğiniz muhalif güçle tehlikeli maddeleri taşımak...” Bozdağ’a terörist mi? Akın Atalay’ın suçu ne? Hüs re giden silahlardı. Ne oldu? Suriye’deki tepki gösteren Yarkadaş “Hüsnü Mahal nü Mahalli neden tutuklu? Neden iddia yangına benzin döktük” diye konuştu. li gazeteci değil mi Sayın Bakan? Hüsnü nameleri hazırlanmıyor’’ diye sordu. Eleştirileri yanıtlayan Adalet Bakanı Mahalli’nin iddianamesi bile yok. Ahmet Anayasa değişikliği görüşmeleri sıra Bozdağ, “Türkiye cezaevlerinde salt ga Şık terörist mi? Gazeteci, Sayın Bakan” sında CHP ve HDP milletvekilleri tutuk zetecilik yaptı diye tutuklu hiçbir kim dedi. Bozdağ’ın “Hiç kimse gazetecilik lu gazetecilerin sorunlarını gündeme ge se yoktur. Adam öldürmekten içeride ya yaptı diye içeride değil. Suç isnadı var” tirdi. HDP’li Garo Paylan, gazetemizin tan gazeteciler var ama onları kimse di yanıtını vermesi üzerine Yarkadaş da eski genel yayın yönetmeni Can Dün le getirmiyor” dedi. CHP’li Ali Şeker bu “Ahmet Şık’ın suçu ne Sayın Bakan?” dar ile Ankara temsilcimiz Erdem Gül’ün nun üzerine “Ne alakası var?” diye ba diye sorusunu yineledi. Bozdağ ise MİT TIR’ları haberleri nedeniyle yargı ğırdı. Bozdağ ise konuşmasına şöyle de “Bunları soruşturan savcılar var” yanı landığını anımsatarak “Yürütmenin yap vam etti: “Türkiye cezaevlerinde tutuk tını verdi. l Haber Merkezi NAZİRE GÜRSEL: YETER! YETER! YETER!.. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın “Türkiye cezaevlerinde salt gazetecilik yaptı diye tutuklu hiçbir kimse yoktur” açıklamasına tepki gösteren Gazetemiz Yayın Danışmanı Kadri Gürsel’in eşi Nazire Gürsel, “Keşke bu açıklamayı hiç görmeseydim. Duymasaydım. Tansiyonum bir anda 19’a çıktı. İnmiyor da. Sayenizde hastanelik de oldum” dedi. Kadri Gürsel’in eşi Nazire Gürsel, Bozdağ’ın açıklamalarına Twitter hesabın dan tepki gösterdi. Nazire Gürsel, “Bozdağ ‘tutuklu gazeteci var ama hiçbiri gazetecilikten değil’ diyor. İnanılmaz. Zaten gazetecileri hapse atan ülkelerin hepsinde bu böyledir. Yani hiçbir gazeteciye ‘Biz seni gazetecilikten içeri attık’ denmez. Mozambik bile olsa. Duruma göre bir suç isnat edilir” dedi. “Yıllar önce Amanpour, gene böyle diyen bir Türk yetkiliye programında ağzının payını vermişti. Dünyada alay konusu olmuştu” hatırlatmasında bulunan Nazi re Gürsel şu mesajları paylaştı; “Herkes bilsin. Bu suçlamaları kabul etmediğimiz gibi bu açıklamaları da kabul etmiyoruz. YETER. YETER.YETER. Eğer bir kez daha bu tarz bir açıklama duyarsam, yok terör örgütü yok bilmem ne iyice çileden çıkacağım. YETEEEEEER Yok efendim adam öldüren gazeteci varmış. Bana ne? Cumhuriyetçiler adam mı öldürdü? Bu nasıl laf? Ya da cevap? Keşke bu açıklamayı hiç görmeseydim. Duymasaydım.” l Haber Merkezi Hâkim aynı karar TGC’DEN SİLİVRİ’YE ZİYARET Bahanelere sığınılmamalı Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Hukuk Danışmanı avukatı Gökhan Küçük, Silivri Cezaevi’nde 70 gündür tutuklu olan gazetemiz yazar ve yöneticilerini ziyaret etti. Küçük, cezaevinde tutuklu bulunan yazarlarımız Hakan Kara, Güray Öz, Önder Çelik ve avukat Bülent Utku’yla görüştü. Küçük, ziyaret ile ilgili şunları söyledi: “Hakan Kara, Güray Öz ve Önder Çelik ile avukat Bülent Utku’yu 06 Ocak 2017 tarihinde kameralı bir ortamda kayıt altında ve aynı zamanda bir cezaevi görevlisi eşliğinde ziyaret ettim. TGC Başkanı Turgay Olcayto’nun ve yönetim Kurulu’nun selamlarını kendilerine ulaştırdım. Hepsi moralli, dirençli, haklılıklarının verdiği özgüvenle içeride yatıyorlar. Bu haksız tutuklamalar karşısında daha da güçlenmişler. Kendileri iddianamenin delillendirilemeyeceğinin farkındalar. Bu hukuksuzluğu içeriden izliyorlar. Kendilerine hukuka aykırı bir şekilde mektupları verilmiyor. Bu uygulama derhal kaldırılmalı. İddianame ise hiçbir bahaneye sığınmadan hemen hazırlanmalıdır. Cezaevindeki Cumhuriyet gazetesi yazarlarından tüm gazetecilere ve okurlarına selam getirdim.” l İSTANBUL / Cumhuriyet farklı Gazetemiz muhabiri Ahmet Şık’ı Twitter paylaşımları nedeniyle tutuklayan hâkim, Today’s Zaman gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Bülent Keneş’i tahliye etmiş Haberleri ve Twitter paylaşımları nedeniyle gazetemiz muhabiri Ahmet Şık’ı tutuklayan İstanbul 8. Sulh Ceza Hâkimliği yargıcı Atila Öztürk’ün, Twitter paylaşımlarıyla Cumhurbaşkanı’na hakaret ettiği gerekçesiyle 2015’te tutuklanan kapatılan Today’s Zaman gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Bülent Keneş’i karartılacak delil bulunmadığı gerekçesiyle tahliye ettiği ortaya çıktı. Öztürk’ün kaçma şüphesi olmadığı gerekçesiyle yurtdışı çıkış yasağı koyarak tahliye ettiği Keneş’in yurtdışında olduğu iddia ediliyor. Odatv’nin haberine göre, Gülen cemaatine yakınlığıyla bilinen kapatılan Today’s Zaman gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Keneş, Twitter’daki paylaşımları nedeniyle Cumhurbaşkanı’na birden fazla kez hakaret ettiği iddiasıyla 8 Ekim 2015’te tutuklanma talebi ile İstanbul 4’üncü Sulh Ceza Hâkimliği’ne sevk edilmişti. Tutuklama tedbirinin ağır olacağı gerekçesi ile yurtdışına çıkış yasağı konularak serbest bırakılan Keneş, savcılığın itirazı üzerine 9 Ekim 2015 günü tekrar gözaltına alınmıştı. İstanbul 7. Sulh Ceza Hâkimliği’nce tutuklanan Keneş’in avukatları karara itiraz etmişti. İtirazı değerlendiren İstanbul 8. Sulh Ceza Hâkimliği yargıcı Atila Öztürk, Keneş’i yurtdışı çıkış yasağı koyarak tahliye ettiği kararında suçun delillerinin toplandığını, karartabilecek bir delilin bulunmadığını belirtmişti. Keneş hakkında kaçma şüphesini gösterir somut olguların bulunmadığına dikkat çeken Öztürk, Cumhurbaşkanı’na hakaret suçunun tutuklama tedbirini gerektirecek katalog suçlardan olmadığına dikkat çekmişti. Yargıç Öztürk, adli kontrol tedbiri ile tutuklamadan beklenen amacın sağlanabileceğini kaydetmişti. Şık için yeter görmedi Öztürk, Ahmet Şık’ın tutuklama kararında ise kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösterir delillerin olduğunu öne sürerek, adli kontrolün yetersiz kalacağını ve tutuklamanın orantılı olduğunu iddia etmişti. l İSTANBUL / Cumhuriyet CUMRZSHİYFU’ADRREİYENTET’E Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün yöneticileri gazetemizi ziyaret ederek destek mesajlarını iletti. ‘Cumhuriyet direnen gazete’ Gazetemizi ziyaret eden Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF) Genel Sekreteri Christophe Deloire, “Bilmelisiniz ki, uluslararası medya ve duyarlı çevrelerde ‘Cumhuriyet’ kelime anlamından önce Türkiye’de direnen bir gazete olarak biliniyor ve bu nedenle burada bulunmaktan gurur duyuyoruz” dedi. RSF’nin Fransa’daki merkez yönetiminden Genel Sekreter Christophe Deloire, Başkanı Eric Chol, yönetim kurulu üyeleri Jean Maria Boissier, Jean Pierre Getti, Paul Stephane Manier, Alain Mingam, Avusturya Temsilcisi Rubina Möhring, Batı Avrupa Merkez Avrupa Masası Yetkilisi Johann Bihr ve Almanya Temsilcisi Jens Uwe Thomas’ı gazetemiz yazarı Aydın Engin karşıladı. Gazetemize yapılan operasyon ve baskılar hakkında heyete bilgi veren Aydın Engin 11 yazar ve yöneticimizin cezaevinde olduğunu belirterek gazetemizin patronu olmayan çok az gazetelerden biri olduğunu söyledi. Engin, gazetenin sahibinin vakıf olduğunu dile getirerek, “Cumhuriyet Vakfı’nı ele geçirmek isteyenler bir dava açtı. Reklam ambargosu var. Cumhuriyet’e reklam veren firmalar aranarak ‘herhalde bir yanlışlık oldu’ deniyor. Bizi üç koldan kuşattılar susturmak istiyorlar. Şimdilik ayaktayız yıkılmadık. Okurlardan başka dayanacak kimsemiz yok. İki gündür Türkiye’de satılan en pahalı gazeteyiz. Gazete satışları hakkında bilgi veren arkadaş ‘tirajımız artmış’ dedi, herhalde biz yenilmeyeceğiz” ifadelerini kullandı. Kelime anlamından önce RSF Genel Sekreteri Christophe Deloire ise gazetemizde bulunmaktan son derece memnun olduklarını belirterek 2015’te gazetemize Basın Özgürlüğü ödülünü verdikleri zaman Can Dündar’ın orada yap tığı konuşmayı hatırlattı. Deloire, “Can Dündar orada ilk defa, daha sonra yaygınlaşan bir söylemle aslında penceresinin bir bölümünün mezarlığa bir bölümünün adliyeye baktığını bize ifade etmişti. Buraların gazetecilerin uğrak yerlerinden olduğunu söylemişti. Şimdi hep birlikte bu ortamı teneffüs ediyoruz” dedi. Gazemizin binasına girerken yazar ve yöneticilerimizin duvardaki fotoğraflarını gören Deloire, “Burada yönetim kurulu olarak Cumhuriyet’in Cumhuriyet gazetesi anlamına geldiğini sonradan anladık. Cumhuriyet gazetesinin bizim gönlümüzde bir başka yerinde Charlie Hebdo katliamından sonra Ceyda Karan ve Hikmet Çetinkaya’nın dayanışma olarak fotoğrafları köşelerine basma cesareti göstermeleridir. Umarız aşağıda isimleri ve görüntüleri olan arkadaşlarla bir akşam yemeğini beraber yeriz” diye konuştu. l İSTANBUL / Cumhuriyet PEN’den Ahmet Şık için kampanya PENİngiltere, Şık’ın serbest bırakılması için imza kampanyası başlattı. Şık’ın tutuklanmasının darbe girişimi sonrasında artan baskıcı tutumun altının çizildiği ifade edilerek yalnızca ifade özgürlüklerini kullandıkları için tutuklu bulunan bütün gazetecilerin serbest bırakılması çağrısında bulunuldu. PENİngiltere’nin internet sitesinden yaptığı açıklamada Şık’a yöneltilen suçlamalar anımsatılarak, “Ahmet Şık’a yöneltilen suçlamaların siyasi olduğuna inanıyoruz. Avukatları ve ailesiyle görüşmesinin sağlanması ve kötü muameleye maruz bırakılmaması konusunda Türk makamlarını uyarıyoruz” denildi. CHP’den ENİS Berberoğlu’na destek açıklaması Müebbet istemi, hukuk devletinin idamıdır CHP TBMM grubu, İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu’na istenen müebbet hapis istenmesine ilişkin açıklama yaptı. “Berberoğlu’nun kamuoyunun da yakından izlediği MİT TIR’ları davasına dahil edilmesi ve ömür boyu hapsinin istenmesi Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı hukuksuzluğun, dikta rejimine gidişin somut bir örneğidir” denen açıklamada, gazeteci kökenli milletvekili Berberoğlu’na yönelik hukuk görünümlü saldırı yapıldığını, içinde bulunulan durumun fiili darbe orta mının aynası olduğu kaydedildi. Berberoğlu’nu yargılandığı İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi heyetinin iki duruşma arasında tamamen değiştiğine dikkat çekilen açıklamada, şunlar kaydedildi: “Davanın bütün aşamaları sakattır. Yeni savcı ani bir kararla mütalaa hazırlamış, önceki aşamaların tümünü hiçe sayarak, dosyaya hiçbir yeni delil girmediği halde suçu ağırlaştırılmıştır. Biz CHP TBMM Grubu olarak ülkemizin geleceği, demokrasinin güçlenmesi için her türlü özveriye hazırız. Bu karar lılığımızı arkadaşımız Berberoğlu da duruşma sonrası en güçlü şekilde dile getirmiştir. Ancak bu yargılamanın Ortaçağ engizisyon mahkemelerinde bile görülmemiş ölçüde ilkel olduğunu ve kabul etmediğimizi vurgulamak zorundayız. Berberoğlu’na ömür boyu hapis istemi hukuk devletinin idamıdır. Mahkemelerin dikta kılıcı haline getirilmesine izin vermeyeceğiz. Böylesi davaların sanıkları geleceğin mimarlarıdır. Berberoğlu, hukuk devleti mücadelemizin sembolüdür. l ANKARA/Cumhuriyet Milletvekillerinin ısırılmazlığı Meclis’teki ısırmalı, itişmeli, küfür kıyamet kavgalara; Ve cumhurbaşkanından iktidar milletvekillerine kadar gücü elinde tutan herkesin yasaları rahatça hiçe saymasına bakarsanız; sanki demokrasiden hiç ama hiç nasibini almamış bir ülkeyiz. Sanki edebiyatımız, sanatımız, kültürümüz, siyasi bir geçmişimiz, devrimlerimiz, anayasalarımız, seçim sistemlerimiz falan hiç olmadı. Sanki parlamenter sistemden zerre anlamıyoruz. İlkeliz, azgelişmişiz, okuma yazma oranımız düşük, kültürümüz kavruk. Bir sinemamız, tiyatromuz, operamız, balemiz, sporumuz yok. Dilimiz lal sanki; aklımız yarım. Şairlerimiz, hikâyecilerimiz, romancılarımız, düşünürlerimiz çıkmıyor. Oy nedir, anayasa nedir, hukuk nedir, hak nedir, sanki hiç bilmiyoruz. Bir Allah’tan, bir de başımızdaki iktidardan korkuyoruz. Sanki bu dünyaya öyle mal gibi geldik, mal gibi gidiyoruz, tepemize inene eyvallah diyoruz. Sanki. Türkiye böyle bir ülke olsa anlaşılır. Böyle bir ülkede tabii ki milletvekilleri anayasayı ihlal ederek oylama yapmaya cesaret ederler. Böyle bir ülkede tabii ki bir cumhurbaşkanı, yıkmaya çalıştığı cumhuriyeti kuran liderle kendi gücünü kıyaslar. Böyle bir ülkede tabii ki muhtarlar onu elleri patlayana kadar alkışlar. Ama burası o ülke değil. Bu ülkenin uzak tarihinde köklü bir imparatorluk, yakın tarihinde önemli bir aydınlanma süreci var. İçi boşaltılmış olsa da dünya standartlarına yaklaşmaya çalışan bir hukuk düzeni var. Yok edilmeye çalışılsa da temeli çağdaş bir eğitim sistemi var. Akademisyenleri atılsa da üniversiteleri, akademileri, kürsüleri var. Bu ülkenin artık yok sayılan bir aklı hâlâ var. Bu aklı kendisini aşmak için kullanacağı yerde, şu olağanüstü dönemde, kendisini yıkmaya çalışanlara direnmek için kullanmak zorunda. Kalabalıkların hoyratlığına direnmek zorunda. Bunu o kalabalıkların iyiliği için yapmak zorunda. Cevabı verilmemiş sorularla dolu şaibeli bir darbe girişiminin gölgesindeyiz. Bunu bahane ederek uzattıkça uzattığı olağanüstü hali kendi menfaati için kullanan iktidar temsilcileri, korkunç bir anayasayı Meclis’e dayatıyorlar. Bu dayatma sırasında her türlü hukuksuzluğu da yapıyorlar. Bu ülke, anayasayla ilk sınavını 60’larda veren ve o sınavda fena halde çuvallayan bir ülke. 1923 Anayasası’yla kurulan bu cumhuriyeti gerçekten bağımsız ve çağdaş bir zeminde geliştirebilecek o anayasayı Türkiye bundan yarım asır önce elinin tersiyle itti. Şimdi elinin kiriyle anayasa hazırlayan iktidarın korkunç niyetine kurban gidiyor. Tek adamlığa oynayan Cumhurbaşkanı, hile ve hurdayla önce meydanı boşalttı. Şimdi o boş bulduğu meydanda tek başına cirit atmak istiyor. Ve Meclis’te birbirini itekleyen, küfürleşen hatta birbirinin bacağını dişleyen milletvekillerini bir çocuğu azarlar gibi azarlıyor. “Herkes haddini bilecek, sandığa saygı duyacak” diyor. Herkes dediği, anayasaya aykırı oy kullanan, sandık başına cümbür cemaat giden, oyunu ötekine berikine gösteren iktidar milletvekilleri değil; Onun kastı bu milletvekillerinin suçunu deşifre eden, bu milletvekillerinin suçunu belgeleyen muhaliflere; Çıkan arbedede kendi partisinin milletvekilini bacağından ısıranlara... Onlara çatıyor ve ülke mümkünse tam anlamıyla sahipsiz kalsın istiyor. Dokunulmazlıkları rahatça kaldırdı; Anayasayı da her fırsatta bizzat hiçe saydı ya... Tüm yetkileri elinde topladığında, muhtemelen başta kendisine ve partisinin milletvekillerine ısırılmazlık getirmeyi planlıyor. 9.5 YILA KADAR HAPSİ İSTENİYOR Hasan Cemal: Sadece gazetecilik Gazeteci Hasan Cemal, T24 internet sitesinde 11 Temmuz 2016’da yayımlanan “Fehman Hüseyin” başlıklı yazısı nedeniyle örgüt propagandası ve suçu ve suçluyu övme suçunu işlediği iddiasıyla 9.5 yıla kadar hapsinin istendiği dava kapsamında hâkim karşısına çıktı. İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dün görülen duruşmaya gazeteci Hasan Cemal ve avukatı Fikret İlkiz katıldı. Duruşmada savcılık ifadesini tekrar ettiğini belirten Cemal, savcılıkta, 1993 yılında Bekaa Vadisi’nde Abdullah Öcalan ile görüşmesinin o Sabah gazetesinde, 2009 yılında görüştüğü Murat Karayılan ile görüşmesinin de Milliyet gazetesinde yayımlandığını anımsatarak, bu görüşmelerine herhangi bir soruşturma açılmadığını söyledi. Bütün faaliyetlerinin gazetecilik faaliyetleri kapsamında olduğunu aktaran Cemal, “Gazeteci bir gün dağ başında devlete silah çekmiş bir örgüt lideriyle görüşür, daha sonra Başbakan ile görüşür, daha sonra denizde tatil yapar. Gazetecinin yaşadığı bu mesleğin bir cilvesi ve çelişkisidir. Bu yazımda da bir gazeteci olarak mesleğimle ilgili duygu ve düşüncelerimi açıklamaya çalışmıştım” dedi. l İSTANBUL/Cumhuriyet C MY B