26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
EKONOMİ DOLAR AVRO 2.9090 2.2 kuruş 3.2110 0.3 kuruş FAİZ BORSA ALTIN CUMHURİYET ALTIN 24 AYAR 8.44 0.04 puan 78.020 0.068 puan 845.50 16.52 lira 126.40 2.5 lira 8 EDİTÖR: PELİN ÜNKER TASARIM: SERPİL ÜNAY bulDmoakuta’dzaoörlarneıytomreunzMSPGİÜANEDGRNLÜEEARRLKÜ: ğ ğ Türkiye’de faaliyette bulunduğu 100 yılı aşkın süredir son Türkiye’de Singer; üretim aracından bir tüketiciye dikiş öğretmek üze direnişin simgesine de re 12 kişilik bir eğitim kadrosu ile çalışan şirket, son beş yıldır dönüştü. Osmanlı’dan Cumhuriyet’e ekonomik, sosyal ve siyasal alanda Doğu’da kadın öğretmen bulamamaktan şikâyetçi. önemli değişimlere, dönüşümlerle tanıklık ederek ulaştı bugünlere. Özellikle ekonomik durgunluk dönemlerinde aile bütçesine önemli bir katkı unsuru olması nedeniyle kullanı mı ve dolayısıyla satışı artış gösteren dikiş makineleri, Türkiye’de de son yıllarda hız lı bir yükselme eğilimi gösteriyor. Yaklaşık on yıl önce yıllık 35 bin satış adedinin yıllık 300 binlere ulaştığı ülkede, dikiş makineleri öyle anlaşılıyor ki özellikle fason çalışan ka dınların evlerdeki üretim aracı olarak hâlâ varlığını koruyor. Bir yandan yoksullukla mücadele öykülerine ko nu olan bir yandan ev eko nomisine katkı sağlayan ev tipi dikiş makinelerinin OBülcyaüyktaş satışı için sürekli bir eğitim kadrosu ile çalıştıklarını anlatan Singer Türki Bir dikiş makinesi markası olmanın ötesinde siyasal ve sosyal anlamlar kazandı. Osmanlı’da ABD’ye karşı yükselen boykot eylemlerinin, Türkiye’nin 68’inde de antiemperyalist mücadelenin hedeflerinden biriydi. Singer’de 3 önemli işçi eylemi yer aldı. İkisi dikiş makinesi üretilen Kartal’daki fabrikasında, bir diğeri de Singer’in satış mağazalarında yapıldı. Bunlardan, 1964 Kartal fabrikası ve 1967 satış mağazalarındaki eylemler ve grev, 1969’da Kartal fabrikasındaki ise işyeri işgaliydi. ye Genel Müdürü Sinem Kınran Parlak, çatışmaların yeniden arttı ğı Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde son beş yıldır kadın öğretmen bulmakta zor landıklarını dile getirdi. Türkiye’de 114 yıldır faaliyette bulunan Singer’in hedefleri, üretimi, satışı ve sosyal sorumluluk projelerini konuşmak üzere bir araya geldiğimiz Sinem Kınran Parlak’ın, sorulara verdiği yanıtlardan öğreniyoruz ki Dikiş atölyeleri özellikle büyük kaos ve ekonomik durgunluk dönemlerinde satışları artış gösteren ev tipi dikiş makineleri Türkiye’de de benzer bir güzergâh izliyor. gelir sağlayacak Çeyiz listelerinin ilk sırasında idi Örneğin 11 Eylül saldırıları ardından eve kapanan ABD halkının patchwork (yama) modasına sarılması gibi Türkiye’de de ekonominin yavaşlaması ile ev tipi dikiş makinesi pazarının yüzde 95’ine sahip Singer, son yıllarda yüzde 30’luk büyümeler kaydetti. Kadının yerine eşi Sinem Kınran Parlak’ın verdiği bilgiye göre, nihai tüketiciye dikiş öğretimi yapmak, modellerin yeni özellikleri konusunda eğitim veren kadro Türkiye’nin her köşesine gidiyor. Toplam 50 kişilik çalışanla daha çok kadınlara eğitim veren şirket, bazı illerde verilen eğitimlere ne yazık ki kadınların katılamaması nedeniyle sıkıntı yaşıyor. Hatta eşini eğitime gönderen kadınlar bile var. Eskiden Halk Eğitim’ler ile yoğun olarak çalışılırken valiliklerin izinler konusunda zorluk çıkarması üzerine kursların büyük kısmı belediyelere kaydırılmış durumda. Zaten Doğu’da da korku ve tedirginlik yaşandığı için son beş yıldır öğretmen bulunamıyor. Gençler meraklı Fiyatları 229 liradan başlayarak, 15.000 TL’ye kadar çıkıyor. Markanın yaptığı araştırmalarda tüketicilerin 1845 yaş aralığında yoğunlaştığı, özellikle de 1825 yaş arasında ciddi oranlarda satış olduğu gözlendi. 1825 yaş arası, tüketicilerin yüzde 40’ını oluşturuyor. Diyarbakır’da Hakan Akkaya’nın belirleyeceği modeller doğrultusunda halka ekstra geçim kaynağı yaratmak amacıyla üretim yapılabilmesi için dikiş atölyeleri planlanıyor. Daha sonra 27 ile yayılması düşünülen bu projede yerel halk tarafından dikilecek ürünler eticaret sitelerinde satılarak gelir elde edilecek. Atölyelere katılacak kadınların en az bir aylık temel dikiş eğitimi almaları sağlanacak. Onun dışında Türkiye’nin farklı illerinde pek çok üniversiteyi ziyaret ederek, dikiş atölyeleri kurmayı sürdürdüklerini anlatan Sinem Kınran Parlak, belediyelerin açtığı meslek kurslarına da seminerler ile destek olmaya çalıştıkları bilgisini verdi. Fabrika kapandı Türkiye’de Singer 1956‘da fabrika kurdu, burada yalnız demir döküm bacaklı modeller üretiliyordu. 2004’te İstanbul Cevizli’deki fabrika kapandı. Dünyada bu makine modeline talep azaldığından dolayı fabrika kapatıldı. Üretim ağırlıklı olarak Çin, Brezilya ve Vietnam’a kaydırıldı. Herkes artık daha hafif, taşınabilir modelleri tercih ediyor. Yıl 4 Dünyada UNESCO tarafından lar içerisinde döküm makineden, hafif makine pazarına kaydı. Şu an Singer’in 26 farklı model dikiş makinesi mevcut. Sinem Kınran Par koruma altına alınmış, 10 markadan biri Singer. 4 Türkiye’ye ilk giriş yapan yabancı marka özelliğine sahip. 4 Türkiye’deki marka bilinirliği yüzde 95. lak, kendilerine farklı ve özgün olma şansı sağladığı için gençlerin annelerinden daha fazla ilgi duyduğunu anlattı. Ayrıca Singer son iki senedir ütüleme ürünlerini de Türkiye pazarına sun Sl4isint1ge9el5er0rdin1i9kini8şi0lmk’lesarıkriaanlraearlseınınrdid,aşayuçeearnyaizlan hobi pazarı ile atakta. d4a Asamreanrik“ad’odaitnysoornursaeAlfv” rupa’yı (Kendin yap) trendi ile ürünleri kişiselleştirmeye yönelik dikiş çalışmaları geçen gün kadınlar arasında yaygınlaşıyor. her 4 Patchworking çılgınlığı son hızla devam ediyor. Bir de yurt dışında paça boyu aldırmak, ufak tadilatlar çok pahalı olduğundan, hemen hemen herkes kendi evinde yapıyor. du. 4 Elektronik makinelerde, iliği kendisi pek çok farklı modelde skaieçznasbdaiirlmiarckizaekankç, emmnae,lkıeyalıenzk.ikİtprmoliğnaikikiiğnneeleyrede olan kendisi takabiliyor. Nakış konusunda da elektronik olanlarda inanılmaz bir zaman stüasrearnrubfirueslöbziskeonnauksışul.aGnmünalseırncı,e Telefondan bayramlaştıkSinemKınranParlak saatlereindirebiliyorlar. Operatörler arife ve ramazan bayramı boyunca şimdiye kadarki en fazla iletişim trafiğini yaşadı Dileeptoiştiempeçsinadğeı Muş’a 30 km. uzaklıktaki Çiçekli Köyü’nde yaşanan şebeke sorunu nedeniyle köylüler, akrabalarının bayramını cep telefonuyla kutlamak için 1.5 km. uzaklıktaki tepeye gitmek zorunda kaldı. Orada bulunan su deposuna çıkarak yakınları ile görüşen köylüler, evleri ile tepe arasında gidip geliyor. Köyün gençleri ise arkadaşları ile sosyal medya üzerinden iletişim kurabilmek için gece yarılarına kadar tepeden inmiyor. Köy Muhtarı Saadettin Sağın, köylerinde hiç telefon görüşmesi yapılamadığından yakındı. l MUŞ/ DHA Arife ve bayram günleri de dahil olmak üzere dört günlük ramazan bayramı boyunca Turkcell aboneleri toplamda 7 milyon GB data kullanırken Vodafone aboneleri ise 3.9 milyon GB data kullandı. Turkcell aboneleri 1.3 milyar dakika konuşup 769 milyon SMS gönderirken, Vodafone aboneleri 823 milyon dakika konuşarak, 639 milyon SMS gönderdi. Vodafone’a göre internet kullanımı geçen yıla göre 2 kattan fazla arttı. Ses, SMS, data kullanımının en fazla olduğu ve iletişimin en fazla yaşandığı il ise yine İstanbul oldu. Vodafone abonelerinin en çok interneti kullandığı beş il İstanbul, Ankara, İzmir, Balıkesir, Antalya şeklinde sıralandı. Turkcell abonelerinin ise İstanbul, İzmir, Muğla, Antalya, Ankara oldu. Bayramda en çok telefonla konuşulan iller ise Turkcell aboneleri için İstanbul, İzmir, Ankara, Antalya ve Bursa şeklinde sıralanırken, Vodafone aboneleri için İstanbul, Ankara, İzmir, Şanlıurfa, Antalya oldu. 4 bin yıl konuştuk Aboneler bayramda yine en çok Almanya’yı aradı. Turkcell verilerine göre bayram boyunca yurtdışıyla toplam 5 milyon dakika konuşan Turkcell aboneleri, yurtdışından Türkiye’deki sevdiklerini en çok Yunanistan’dan aradı. Vodafone abonelerinin ise en çok aradığı ülke Almanya, Fransa, Hollanda oldu. Bu bayramda iki operatörün toplam konuşma süresi 2.1 milyon dakikayı geçti. Bu süre de 1 milyon 458 bin 333 gün ederken 3 bin 992 yıl ediyor. l Ekonomi Servisi Cumartesi 9 Temmuz 2016 Parsel parsel kapandı Eski bir Türk masalı, hukuk önünde herkesin eşit olduğunu anlatır. Türkiye’de yaşamak, hepimize bu ürkünç masalın farklı versiyonlarını dinlemek için 7/24 fırsat sunar. Bugün, aklınızda “parsel parsel” sözüyle kaldığından emin olduğum o masalın sonunu anlatacağım size. Ceza avukatlığıyla birlikte, uzun siyaset kariyerine, milletvekilliği, Adalet bakanlığı, Meclis başkanlığı, başbakan yardımcılığı, hükümet sözcülüğü görevlerini sığdırmış olan Bülent Arınç’ın ne dediğini hatırlayalım önce. Arınç, bir Bakanlar Kurulu toplantısından (23 Mart 2015) sonra, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek için, ekran başında kendisini izleyen herkesi, ama istisnasız herkesi şoke eden şu sözleri söyledi: “Ankara’yı parsel parsel satmıştır. Yurt yerleri vermiştir, zengin işadamlarına okullar yaptırmıştır. İmar planlarında değişiklikler yaptırmıştır. Kanunen vermiş olduğu yerlerin hepsini iptal etme kaygısındadır. Mahkemelerle boğuşmaktadır. Biz hiçbir zaman Ankara’yı veya devletin imkânlarını bu yapı için onların eline, kucağına bırakmadık. Seçimlerden sonra açıklayacağım.” 16 ay geçti. Arınç o dosyaları açmak bir yana ustaca kapattı. Hakkını teslim edelim. 7 Haziran seçimlerinden sonra, Hakan Çelik’in CNN Türk’teki yayınında, dosyaları nasıl açıklamayacağını anlattı: “Yolsuzluk dosyası açıklayacağım demedim, bildiklerimi söyleyeceğim dedim” dedi. HHH Dönelim, “hukuk önünde herkes eşittir” masalımıza. Arınç’ın sözlerinden sonra, bazı kişi ve kurumlar dava açılması istemiyle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Meraklısı bilir, bizde memurlar ve “diğer” kamu görevlileri, yargı önünde çok güçlüdür. Milletvekillerinden, bakanlardan bile güçlü. Bakın şimdi onlarca milletvekili palas pandıras cezaevine atılma tehdidi yaşıyor değil mi? Ve bu, AKP’nin anayasaya aykırı bir maddeyi, muhalefet desteğiyle Meclis’ten geçirmesi sayesinde mümkün oldu, değil mi? Eller havaya kalktı, “kabul edenler, etmeyenler, kabul edilmiştir.” Bitti. Oysa bir polis memurunun, bir belediye başkanının yargılanabilmesi için, savcılığa suç duyurusunda bulunmak yetmiyor. Savcılar, o dosyayı doğrudan bağlı bakanlığa göndermek zorunda. Dosya haftalarca yolculuk yapıyor. Bakanlık müfettişlerinin soruşturma yapması, sonuçları da bakan onayına sunması gerekiyor. Avukat Gökçe Bolat’ın savunmahareketi.org sitesinde yayımlanan yazısından öğreniyoruz ki, Mülkiye Müfettişleri bir yıl önce “müşteki vekili” olarak ifadesine başvurmuş. Sonrasını Bolat’ın yazısından okuyalım: “Konu hakkında elde olan bilgi ve belgeler sunularak tüm delillerin Bülent Arınç’ta olduğunun defaten beyan edilmesi karşısında Müfettişlik, Bülent Arınç’ın ifadesine dahi başvurmadı. Müfettişlik, nihayetinde bir rapor hazırladı ve İçişleri Bakanlığı bu rapor doğrultusunda soruşturma izni vermedi. Ülkenin siyasi gündemi itibarıyla İçişleri Bakanlığı’nın soruşturma izni vermemiş olması da ne yazık ki şaşırtıcı olmadı.” Şimdi de gelelim dosyanın Danıştay aşamasıyla ilgili kısmına. Bolat, İçişleri Bakanlığı’nın soruşturma izni vermeme kararına itiraz ediyor. Ve Danıştay 1. Dairesi, Mimarlar Odası’nın itirazını reddediyor. Başka söyleyişle Danıştay, İçişleri Bakanlığı’nın Gökçek hakkındaki “yargılama izni vermiyorum” kararını doğru buluyor. Danıştay, Ankara’nın nasıl parsel parsel satıldığını hiç merak etmiyor. Danıştay, bir başbakan yardımcısının, başkentin büyükşehir belediye başkanı hakkındaki ithamlarını araştırmaya değer bulmuyor. Danıştay, bu kadar önemli bir dosyayı parsel parsel kapatıyor. ‘Sahte balcı, cinayete teşebbüsten yargılansın’ Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği Başkanı ve Muğla Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Ziya Şahin, sahte bal üreten tağşişçi firmaların ruhsatlarının iptal edilmesini, firma yetkililerinin de ‘cinayete teşebbüs’ suçundan yargılanmasını istedi. Şahin, Avrupa’da olduğu gibi sahtekârlık yapan işletmelerin işletme ruhsatlarının tamamen iptal edilmesi gerektiğini savundu. 38 bin yabancıya çalışma izni Türkiye’de çalışma için farklı uyruklardan 45 bin 375 kişi Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na başvurdu. Bakanlık, 38 bin 261 yabancıya çalışma izni verirken, bin 395 başvuruyu reddetti. Başvuranlar arasında 6 bin 586 kişiyle Suriyeliler ilk sırada yer alırken, bunu 4 bin 450 kişiyle Gürcistan, 4 bin 100 kişiyle Ukrayna, 2 bin 355 kişiyle Kırgızistan, 2 bin 220 kişiyle Türkmenistan, 2 bin 101 kişiyle Çin takip etti. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear