26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Pazartesi 25 Temmuz 2016 EDİTÖR: ŞEHRİBAN KIRAÇ TASARIM: BAHADIR AKTAŞ ekonomi 9 Darbe girişimi bayrakTürk bayrağı siparişlerini karşılamak için üreticiler gece gündüz çalışıyor. Yoğun siparişlerden sonra bayrak fiyatları ise yüzde 100 zamlandı. üreticilerini ihya etti 15 Temmuz 2016 Cuma akşamı yapılan darbe girişimine karşı halkın sokağa inmesiyle Türk bayrağı satışları zirve yaptı. Şu ana kadar 100 milyon bayrak satıldığı hesaplanıyor FIRAT CEM KARATAG Darbe girişimine karşı halkın sokağa inmesi ile Türk bayrağı imalatında rekor artış sağlandı. Bayrak imalatçıları talebe karşılık verebilmek için fazla mesai yaparken, kısa sürede ülke genelinde 100 milyon bayrak üretilip satıldığı öğrenildi. Bayrak üreticileri, bayrak imalatı için ham kumaş bulamadıklarını söyledi. Zam geldi Beklenmedik bir taleple karşılaşan bayrak üreticileri stoktarını da tüketti. Şu anda 7/24 çalışıp talepleri karşılamaya çalışan üreticiler, günde bin olan üretim miktarlarını da 100 bine kadar çıkardı. Bayrağa en fazla talep İstanbul, Ankara, İzmir’den olurken Konya, Antalya, Gaziantep ve Kayseri’de de büyük talep söz konusu. Depoları dolu olan hiçbir bay rakçı da bayrak kalmadı. Talepten dolayı fiyatta yükselme oldu. En küçük boyutlu bayrağın fiyatı darbe girişiminden önce 1.5 TL’yken 15 Temmuz’dan sonra halkın sokaklara dökülmesiyle fiyatlar yüzde 100 artışla 3 liraya çıktı. Fiyatlar yükselmesine rağmen talebe yetişmek mümkün görünmüyor. Bayrak üreticileri önceden satılmayan elde kalan ürünlerle ilgili olarak genellikle tercih edilmeyen boyut ve kalitedeki bayrakların dahi satıldığını ifade etti. Karanfil Bayrak’tan Selahattin Afşar, stoklardaki bayrakların tüketildiğini ve sektörün hazırlıksız yakalandığını belirterek, “Üç depomdaki stoklar tükendi, gelen siparişlerin yarısını yoğunluktan dolayı geri çeviriyoruz, imalatımızı 10 kat ar tırdık” dedi. Afşar, stoklar eridiği için, talepten kaynaklı ölçüm dışı kalitesiz baskıların bile satıldığını söyledi. Sıraya girdiler Dijital baskı teknolojisini kullanan Defne Bayrak’tan Hasan Aydoğdu, “Satmaya bayrak bulamıyoruz. Fabrikalardan araya sıra almaya çalışıyoruz. Darbe girişiminden önce günde 20 bayrak satarken bir hafta da 40 bin bayrak sattık. Çorum’dan 40 binlik sipariş aldık, yetişemiyoruz” dedi. Bayrak imalatçılarından Doğuş Bayrak’tan Meltem Kılıç ise normal günlerde satış bile yapamadıklarını, bazı bayramlarda siparişin bile olmadığınıbelirterek, geçen hafta içinde binlerce Türk bayrağı sattıklarını ve en çok siparişin belediyeler tarafından verildiğini ifade etti. Tüm gün tam kapasite imalat Promosyon Ürünleri İmalatçıları Ve Satıcıları Derneği (Promotürk) Yönetim Kurulu Başkanı Ercan Güler, sektörün normalde tatile çıkması gereken sezonda olduğuna dikkat çekerek, “Darbe girişimi ve son zamanlarda yaşadığımız olaylardan kaynaklı tam gün, tam kapasite çalışıyoruz. Türkiye genelinde belediyelerin, sivil toplum örgütlerinin, siyasi partilerin toptancı mağazaların yoğun talepleri neticesinde büyük bir taleple karşı karşıyayız. Darbe girişiminin ilk iki gününde 810 milyon arası Türk bayrağı siparişine cevap verildi” dedi. 5 liradan başlıyor Bayrak üreticilerinden alınan bilgilere göre şu anda sokakta en çok satılan bayrağın boyutu 50x75 bunların fiyatı 10 liradan başlıyor. Kurumlar ise daha çok 100x150 ebatlarındaki bayrakları tercih ediyor. Bunların fiyatları da 20 TL civarında. Telebin artmasıyla bayrak fiyatları da boyutlarına göre 5 ile 50 TL arasında değişiyor. Bayrak satıcılarına göre alan 5 tane 10 tane alıyor. Şu an nüfusun çok üzerinde bayrak üretimi yapılıyor ama yetmiyor. İnsanlar hâlâ talep ediyor. Bedava ulaşımın dokuzüTcorpeltusitzaçşıamlıaştı günlük maliyeti 264 milyon TL Brexit büyüme için bir risk Çin’de dünyanın en büyük 20 ekonomisinden liderleri bir araya getiren G20 Zirvesi’ne Brexit damgasını vurdu. İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden ayrılma sürecinin (Brexit) küresel büyüme üzerinde risk oluşturduğunu vurgulayan G20 üyeleri, büyümeyi artırmak için tüm politika araçlarını kullanacaklarına söz verdi. G20 liderleri, kapsayıcı ve dengeli büyüme için yapısal reform vurgusu yaptı. Dünyanın en büyük gelişmiş ve gelişen ekonomilerinin temsilcileri bu hafta sonu Çin’in Çengdu bir araya geldi. G20, Brexit referandumunu, küresel ekonomideki belirsizliklere ekledi. Bildiri taslağında “Küresel ekonomik ortam zorlayıcı ve dalgalanan emtia fiyatları, düşük enflasyon, jeopolitik anlaşmazlıklar, terörizm ve mülteci dalgalarıyla belirginleşen aşağı yönlü riskler devam ediyor” denildi. l Ekonomi Servisi Darbe girişiminin ardından yurttaşların rahat yolculuk yapabilmesi için İstanbul ve Ankara’da toplu taşıma 9 gün boyunca ücretsiz yapılırken bu hizmetin maliyeti 264 milyon lirayı geçti. İETT’nin 2015 verilerine göre İstanbul’da günlük 6 milyon 714 bin kişi toplu taşıma araçlarını kullanıyor. EGO’da kazançlar sıfırlandı Aynı hesapla Ankara’da da ücretsiz toplu taşımanın maliyeti 22 milyon lirayı geçiyor. Ankara’da ulaşım hizmeti veren Elektrik Gaz Otobüs (EGO) Genel Müdürlüğü verilerine göre, 580 araçlık filosu bulunan EGO ile günde 638 bin yolcu seyahat ediyor. Böylelik le EGO günde yine kişi başı dört liradan yaklaşık 2 milyon 554 bin lira kazanıyor. Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı Melih Gökçek’in talimatı ile EGO Genel Müdürlüğü aldığı kararla bir haftalık ücretsiz ulaşım daha sonra 25 Temmuz Pazartesi sabahına ka dar uzatıldı. Bir haftalık ücretsiz toplu taşımanın EGO Genel Müdürlüğü’ne toplam zararı, günlük kişi başı 4 liradan 17 milyon 864 bin lira olarak hesaplanıyor. Maliyetin ücretsiz ulaşımın biteceği 24 Temmuz gece 23.59’a kadar en az 22 milyon 986 bin lira olması bekleniyor. Darbe girişiminin ardından İstanbul ve Ankara’da toplu taşıma araçları 24 Temmuz’a kadar ücretsiz hizmet verirken bu hizmet, dokuz gün toplamında kişi başı gidişgeliş minimum 4 liradan hesaplandığında, Ankara’da 22 milyon 986 bin lira, İstanbul’da 241 milyon 704 bin liralık zarara yol açıyor. İki il için toplam maliyet ise 264 milyon 690 bin lirayı buluyor. Darbe girişiminin ardından ilk etapta İstanbul’da 2 gün boyunca İETT’nin toplu taşıma araçları İstanbullulara ücretsiz hizmet verirken, bu karar en son 24 Temmuz’a kadar uzadı. 6 milyon yolcu 3060 otobüsü ve 535 metrobüsü filosunda bulunduran İETT’nin 2015 verilerine göre İstanbul’da günlük 6 milyon 714 bin yolcu toplu taşıma araçlarını kullanıyor. Her yolcunun en az bir gidişdönüş için 4 lira ödediği varsayıldığında, İETT’nin kasasına günde yaklaşık 26 milyon 856 bin lira giriyor. Bu varsayımla bir haftalık ücretsiz ulaşımın İETT’ye toplam zararı 187 milyon 992 bin lira. Dokuz günlük ulaşımın toplam zararı 241 milyon 704 bin TL’ye çıkıyor. l Ekonomi Servisi Tehlikeli ve sürdürülemez! Bir darbe girişiminin ardından “temizlik” sürecinin gelmesi anlaşılabilir. Ancak burada iki olasılık var. Ya bu “temizlik” süreci devleti, gelişmiş bir kapitalist toplumun gereksinimlerine cevap verecek, gelecekte bir darbe tehlikesini ortadan kaldıracak yönde yeniden düzenlemeye yönelir. Ya da darbenin hedefi olan kesim paranoya düzeyine ulaşan bir korkuyla, gelecekte ortaya çıkabilecek tüm tehlikeleri önleyebilmek için devleti tüm organlarıyla bir kişinin (grubun) elinde toplayacak, “her şeyi” yakından izlemeye olanak verecek yönde yeniden yapılandırmaya yönelirler. Ben birinci olasılığın demokratikleşmeye, istikrara yol açabileceğini; ikinci olasılığın ise “ölümden korkarak intihar etmeye” benzediğini düşünüyorum. Kapitalist devlet üzerine bir hatırlatma Kapitalist toplum da devletin işlevi, karmaşık sınıf çıkarlarını düzenlemek, toplumsal çelişkilerin düzenin sınırları içinde kalmasını sağlamak, ekonomiyi piyasa ilişkilerini stabilize etmeye çalışmaktır. 19. yüzyılın son çeyreğinde gelişen kapitalist emperyalizmin, kimi çevre ülkelerde devletlerin içine ek bir iktidar odağı olarak nüfuz etmesi süreci iyice karmaşıklaştırmıştır. Kabaca: Kapitalist devlet farklı sermaye fraksiyonlarına (bazen uluslararası sermayeye) özgün siyasi, ekonomik hatta kültürel talepleri doğrultusunda devlet politikalarını etkilemek için birbirleriyle rekabet edebilecekleri, pazarlık yapabilecekleri bir platform sunabildiği oranda sağlam; bu pazarlık, rekabet sürecine emekçi sınıfların, etnik dini azınlıkların temsilcilerini katabildiği oranda demokratik olacaktır. Kapitalist devlet, bu işlevler doğrultusunda, çok parçalı, çok güç merkezi barındıran, parçaların güçlerini denetleyen ve dengeleyen bürokratik, yasal organlara sahip çok karmaşık bir yapı (hatta “network”) olarak gelişmiştir. Zamanla, sermayenin merkezileşmesi ve yoğunlaşmasıyla devletin içinde rekabet edebilen fraksiyonların sayısı azalmış, demokrasinin sınırları da daralmaya başlamıştır. Ancak bu genel “model” geçerliliğini, olağanüstü ve geçici (savaş, denetlenemeyen bir toplumsal muhalefet vb.) dönemler dışında korumuştur. Darbeden sonra Türkiye Son yıllarda ülkenin en önemli konularından biri Kürt sorunu idiyse, diğeri de, devletin denetleme dengeleme organlarının (güçler ayrılığının) işlevsizleştirilmesi, devletin içindeki güç (karar) merkezlerinin bir bireyin elinde toplanmaya başlaması, giderek bir kurumsal çöküş riskiydi. Böylece devlet partilider “bir”leşiyor devletin içindeki rekabet, pazarlık noktaları kayboluyor, açılan boşluğu bir kişinin iradesionayı dolduruyor; devletin yapısı basitleşiyor, ekonomik süreçler siyasileşiyordu. Bu, sürdürülebilirliği kuşkulu bir süreçti; bir anlamda darbe girişimi de bu duruma tanıklık ediyordu. Şimdi darbeden sonra gündeme gelen “riskli unsurları” tasfiye süreci, farklı olanın tasfiyesine doğru genişlerken sokaklar sala okunarak Sünni olmayan vatandaşları yok sayarak harekete geçiriliyor. Böylece sokaklardaki çokluğun simgesel bedeni ile liderin simgesel bedeni (başkomutan) “bir”leşmeye başlıyor. Bu, devlet, iktidar, toplum ilişkisini daha da basitleştiriyor, sermaye grupları arasındaki rekabet ve pazarlıkları lidere bağlıyor, piyasanın işleyişini çarpıtıyor. Bu basitliğin korunabilmesi için farklılıkların yadsınması, daha çok baskı, denetim gerekiyor, sokak şiddetine başvurmak kaçınılmaz oluyor. Bu “moment”, yalnız sınıflar matrisi anlamında değil, etnik dini farklılıklarıyla, özgün dış politika sorunlarıyla karmaşık bir toplum oluşturan Türkiye’yi son derecede tehlikeli, sürdürülemez bir kurumsal çöküş sürecine sokuyor. ‘Halk demokrasiye sahip çıktı’ Amerikan Türk İş Geliştirme Konseyi, Türkiye’de demokrasiye karşı yapılan darbe girişimini en ağır şekilde kınadığını açıkladı. Konsey, “Bir demokrasi ülkesi olan Türkiye Cumhuriyeti’nde, seçimle başa gelmiş bir hükümet dışında hiçbir iradenin meşrutiyeti kabul edilemez” ifadesi kullanıldı. Eti Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Firuzhan Kanatlı da “Millet iradesine ve demokrasiye karşı yapılmış olan bu kalkışmaya, hükümetimiz, muhalefetimiz ve halkımız, tüm sivil toplum kuruluşları ve basını ile birlikte büyük bir direnç göstermiştir. Bu durum Türk halkının demokrasiye olan bağlılığını ortaya koymaktadır. Halkın kenetlenerek birlik ve beraberlik ruhu ile tam bir dayanışma içinde demokrasimize ve devletimize sahip çıkmış olması bu zor günleri daha hızlı aşacağımıza olan inancımızı arttırmıştır” dedi. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear