26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Perşembe 9 Haziran 2016 14 yorum TASARIM: SERPİL ÜNAY Dini bütünlere doğum kontrolü Tam altı defa doğum yaptım. İkisi öldü, dördüyle daracık bir evde yaşamaya çalışıyoruz. Çocuklarımın hepsi iri doğdular; ben çok yıprandım. Bu gelirle bu kadar çocuğa bak, emzir, temizle, peşlerinden koş; öyle kolay değil. Bundan sonra gebe kalırsam, çocuk doğurursam ölürüm gibime geliyor. Kocam da “Bu kadar yetsin!” diyordu ama geçen mevsim yeniden gebe kaldım, iki ay sonra düştü. Çareyi galiba ben düşünmeliyim. Doğum kontrolü hapları kullanılırmış ama Cumhurbaşkanı, Müslüman aileler doğum kontrolü gibi yollara başvurmaz, dedi. Bu hapları herhalde Ermeniler, bir de Rumlar kullanıyorlardır. Herhalde içinde domuz eti vardır. Cumhurbaşkanı her şeyi bilirmiş, her şeyi, herkesten fazla anlarmış: Öyle ise doğum kontrolü uygulasak Müslümanlığımız sarsılacak. Son çocuğumuza, belki sesimiz duyulur da bize değil, çocukları olmayanlara bebek yollanır diye düşünüp “Yeter” adını verdik ama pek yaramadı. Yeter’den sonra iki kez gebe kaldım. Amcamın kızı bana çare öğretti: “Evde dekolte gezme. Akşam yemekten sonra ortalıkta dolaşma, git mutfakta oyalan, yatmaya yakın lavaboya gir. Orada kocan uyuyuncaya kadar çıt çıkarmadan bekle. Lavabonun kapısını önceden iyi yağla ki açılırken gıcırdayıp herifi uyandırmasın. O adamakıllı uykuya dalınca, en iyisi horlamaya başlayınca usulce git yat yatağına. Bu şekilde doğum kontrolü, dinimizle ters düşmez. Ben de böyle bir usulle korunmaya başladım ama ne kadar işe yarayacağından pek emin değilim.” Komşum Çiçek de, “Askerlerin yemeğine şap katarlarmış nefislerini bastırsın diye. Bu usul İslamla bağdaşmasa askerlere vermezler. Ben abime sorayım da şapın içinde ne varsa kocana verirsin. Belki faydası dokunur” dedi. Abisi askerde levazımcı imiş; gitti, sordu. Kaya tuzu imiş. Yemeklere bol bol koydum. Ne bana yaradı, ne de kocama. Zaar sadece çoluk çocuğa iyi geliyor. Bir başkası da, “Adama antepfıstığı, fındık, kereviz, yeşil acı biber vermeyeceksin; bunlar cinsel isteği artırır” dedi. Ne kadar yarar bilmem. Aile planlaması, doğum kontrolü olmaz, dine sığmaz diyenlerin öyle fazla çocukları yok; Müslümanlıkla bağdaşan hangi usulle korunduklarını bizlere açıklasalardı bari. Ben günahkâr olmak, dinimden sapmak istemiyorum. Kocam da istemiyor ama bir yol, bir çare de bulamıyoruz. Cumhurbaşkanı’na kulak asmayıp doğum kontrolü uygulamak mı daha günahtır yoksa bakamayacağım, besleyemeyeceğim, büyüyünce sokaklara salacağım, tinerci mi, hırsız mı, terörist mi olduklarını polis kapımı çaldığında öğreneceğim çocukları doğurmak mı? Her şeyi bizden iyi bilenler, hiç olmazsa Diyanet bir cevap verse de dinimizden olmasak. 9 HAZİRAN 2016 SAYI: 33118 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Tahir Özyurtseven Yayın Koordinatörü Murat Sabuncu Yazıişleri Müdürleri Bülent Özdoğan Baydu Can Reklam ve Pazarlama Direktörü Ayşe Cemal Reklam Grup Koordinatörü Deniz Tufan Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Haber Merkezi Müdürü: Aykut Küçükkaya l Dış Haberler: Pınar Ersoy l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Kültür Sanat: Evrim Altuğ l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven editor@cumhuriyet.com.tr Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Can Dündar, Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. lMuhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 03.25 03.17 03.50 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 05.25 13.10 17.08 05.13 12.55 16.50 05.40 13.17 17.10 Akşam 20.43 20.24 20.43 Yatsı 22.33 22.10 22.23 Türkiye’nin içinde bulunduğu “kaos” ve çıkmaz CHP’deki değişim isteğini de şekillendirmeye başladı. Haliyle seçimli olağanüstü kurultay istemine yönelik sesler yükselirken, en yakın tarih olarak “sonbahar” denilmeye başladı. Parti içinde kendisini “değişimden ve barıştan yana” diye tarif eden isimlerin il ve bölge toplantıları son sürat sürüyor. Bir kadro ve ideoloji hareketi olarak çıkış yapmaya hazırlanan grup “sıcak” günlerin hemen ardından açıklanacak bir deklarasyonla ortaya çıkacak. Malum yaz aylarına girdik, yasama yılının tatili yakın ama buna bir de “güvenlik” ve siyaset alanında yaşanan sıcaklıkları eklemek lazım. İşte tüm bunları düşünen parti içi muhaliflerin yaptığı hesaplamalara göre, eylül ayı en uygun zaman. O zamana dek MHP’nin durumu açıklığa kavuşacak, bir erken seçimin söz konusu olup olmayacağı da netlik kazanmış olacak. Hareketin adı tam konulmamış olsa bile “isyan” vurgusu dikkat çekiyor. “Biz parti aleyhine bir hareket değiliz. Ama gözümüzün önünde parlamenter sistem yok edilirken Kemal Bey neden sessiz duruyor, harekete geçmiyor. Biz, hukuka, adalete, insan haklarına yani Türkiye’ye karşı yapılan bu darbeye karşı bir isyan hareketiyiz. Bir kadro ve ideoloji hareketiyiz” diyor. Bu kadro hareketinin liderliğini sürdürecek isimde aranan temel özellikler ise “Kılıçdaroğlu’nun CHP’de kurultayın işaret fişeği atıldı ardından Alevileri küstürmeyecek, Kürtlerden de oy alabilecek ve barışçıl bir çözümden yana olan bir isim” diye sıralanıyor. En önemlisi de partide çift başlılık yaratmamak için bu ismin milletvekili olması gerektiğinin altı çiziliyor. Geçen hafta bu özellikleri taşıyan en uygun isim olarak Fikri Sağlar’ın adının ön planda olduğunu yazmıştık zaten. Her ne kadar Fikri Sağlar bu konudaki sessizliğini korusa da “dokunulmazlık” meselesini Anayasa Mahkemesi’ne götürmek için 110 imzayı toplama hareketini başlatması bu çıkışın ön adımı, işa ret fişeği olarak yorumlanıyor. Ancak bu adım belki de eylül ayı gelmeden Sağlar ile genel merkez arasında gerginliğe yol açabilecek. Fikri Sağlar, “Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu dokunulmazlıklarla ilgili düzenlenen anayasa değişikliği için ‘Anayasaya aykırıdır’ dedi. Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nu da haklı çıkarmak için böyle bir çalışmanın yapılması gerekiyor. Bizler hukukun üstünlüğüne inanırız!” diyerek parti aleyhine bir tavır içinde olmadığını vurgulasa da genel merkez yaklaşımının farklı olacağının işaretlerini veriyor. Önceki akşam CNN’de konuşan Kılıçdaroğlu, Anayasa Mahkemesi için imza toplayan milletvekilleri konusundaki tavrının net olduğunu bir kez daha tekrarladı ve “partimizden ayrılırlar” diye konuştu. Önümüzdeki süreçte Fikri Sağlar hakkında “disiplin” süreci işler mi bilinmez. Ama işlemesi halinde MHP benzeri bir durumun ortaya çıkacağı ve bunun da genel merkeze daha fazla zarar vereceği konuşuluyor. Bu durumda parti içi muhalefetin seçimli olağanüstü kurultay istemini hemen gündeme getirebileceği endişesinden söz ediliyor. Muhaliflere göre genel merkez, haziranda yapılması planlanan tüzük değişikliği kurultayını bile sırf bu nedenle belirsiz bir tarihe erteledi... Tetiğe basıldı, CHP’de seçimli olağanüstü kurultayın ilk işaret fişeği Fikri Sağlar’ın çıkışıyla atıldı. Bütün ülkeyi olduğu gibi CHP’yi de sıcak bir yaz bekliyor. Gezi güneşine tanıklıkOlaylar ve GOrUSler EDİTÖR:ÖZGÜRMUMCUveSİNEMUSERKARA posta@cumhuriyet.com.tr ALİ TURGAY KARAYEL Yazar Buna karşılık duyarlı, aydın insanlar ağır sonuçlar doğuracak yanlışları önceden fark ettiklerinden ne pahasına olursa olsun yapılanlara karşı durmaktan çekinmezler. Kendi çıkarları için uğraşanlar ile buna izin vermek istemeyenlerin çatışmasına bu yüzden zaman zaman tanık oluruz. Üç yıl önce demokrasiden yana olanlarla, özgürlükleri, halkın yaşam alanlarını ele geçirmek isteyenlerin çatışmasına Gezi’de tanık olduğumuz gibi. Asıl mesele… Gezi şöleninden ders almak zorunda kalanların “mesele üçbeş ağaç değildi” sözü doğru ancak eksik. Çünkü mesele, yalnızca üç beş ağacın değil, yüzlercesinin kesilerek parkı rantçıların beton mağazalarına dönüştürmesine engel olmaktı. Bununla birlikte insanların ne söyleyeceğine, ne giyeceğine, kaç çocuk yapacağına kimsenin karışamayacağını; topluma ait olan meydanlar, parklar ve ağaçlarla ilgili kararlarları yine toplumun kendisinin alacağını; birilerinin seçilmiş olmasının onlara her şeyi yapma hakkını vermediğini; bazılarının çıkarları uğruna yasalara, çevrenin korunmasına aykırı uygulamalarına halkın göz yummayacağını öğretme meselesiydi söz konusu olan. Gezi’de şahit olunanlar Bir yanda güzelliklerin diğer yanda ise gücünü hukuksuz kullananların olduğu yerde nerede durulmalıydı? Umutsuzluğa kapılıp zulümler Son yıllarda demokrasiye, hukuka, özel yaşama, özgürlüğe, barışa, basına vs. büyük darbeler vuruldu. Vücutta oluşan sinsi kanserin ilkin anlaşılamaması gibi bu darbeleri de aymazlar ya görmüyor ya görmek istemiyor. Gezi Direnişi’nde demokrasiden yana olanlarla, özgürlükleri ve yaşam alanlarını ele geçirmek isteyenlerin çatışmasına tanıklık ettik. görmezden mi gelinmeliydi yoksa bir şeyler yapılabilir miydi? Bu soruları kendilerine soranlar yanıtını Gezi’deki eylemleriyle dünyada örneği görülmemiş bir görkemle verdiler. Ne mutlu bana ki milyonlarca insandan biri olarak orada ben de vardım. Şairin sözünü değiştirerek o günleri “Neler gördü şu gönül söylesem efsane olur” diye özetleyebilirim. Orada Kubilay’ın, Hasan Tahsin’in, Şerife Bacı’nın, Pir Sultan’ın, Mustafa Kemal’in, Şeyh Bedrettin’in torunlarının karanlığa karşı isyanı nı gördüm. Ayrı anlayışların, ırkların, dinlerin, renklerin kardeşliğini gördüm. Yardımlaşmanın, paylaşmanın güzelliğini, davranışlara sinen inceliği gördüm. Hepsinin gözlerindeki ışıltıyı, aydınlık günlere inanan kararlı bakışları gördüm. Yurdumuzun zeki, yaratıcı, mizah gücü yüksek gençlerinin varlığına tanık oldum. Özgürlük tutkusunu onlarla birlikte ben de duydum. Güzel bir kitabı okumak, güzel bir filmi izlemek, güzel bir türküyü dinlemek gibiydi orada geçen zaman. Cesur insanlar Kendi çıkarlarını toplumun çıkarlarından üstün tutanlar, paradan, makamdan, zorbalıktan yana olanlar var olduğu sürece; emekten, özgürlükten, çevreden, barıştan, insandan yana olanların “Gezi ruhu” da sürekli var olacaktır. Bir ülkeyi büyük yapan onun yüzölçümü, parasal durumu, yolları ya da köprüleri değildir. Ülkeleri yücelten, eğitimli, duyarlı ve cesur insanların varlığıdır. Acıyla yoğrulan bu topraklar, o elleri öpülesi analar ve babalar, Ali İsmail’ler, Berkin’ler, Ethem’ler, Abdullah Cömert’ler gibi nice değerli evladı yetiştirmiştir. Bu ülke karanlığı bu saygın evlatlarının güneşiyle yok edecektir. Yazımı edebiyatımızın devlerinden Melih Cevdet Anday’ın “Telgrafhane” adlı şiiriyle bitirmek isterim. Bu şiir onlarca yıl önce yazılmasına karşın, içinde gençlerin, öğrencilerin, sanatçıların, gazetecilerin, bilim insanlarının da olduğu Gezi’nin milyonlarca kahramanını çok iyi anlatır. Telgrafhane Uyuyamayacaksın / Memleketin hali / Seni seslerle uyandıracak / Oturup yazacaksın /Çünkü sen artık o sen değilsin / Sen şimdi ıssız bir telgrafhane gibisin / Durmadan sesler alacak / Sesler vereceksin / Uyuyamayacaksın / Düzelmeden memleketin hali / Düzelmeden dünyanın hali / Gözüne uyku giremez ki... / Uyumayacaksın / Bir sis çanı gibi gecenin içinde / Ta gün ışıyıncaya kadar / Vakur metin sade / Çalacaksın. (Melih Cevdet Anday/1952) KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr Grammeşin davası: ‘Ben bakmam İstanbul baksın’ HİLAL KÖSE 31yaşındaki öğretmen, ÖDP üyesi Bahadır Grammeşin’in, 9 Mayıs 2015 akşamı, Kadıköy’de, asker uğurlamasından dönerken bıçaklı saldırıyla öldürülmesi davasında, olay görüntülerini inceleyecek birim bulunamadı. Mahkemenin yazısı, birkaç kez İstanbul Ankara arasında gitti geldi. Son olarak, İstanbul Emniyeti Olay Yeri İnceleme Şube Müdürlüğü’ne yazı yazıldı. Grammeşin ailesinin avukatı Ayhan Erdoğan, adliye önünde yaptığı açıklamada, adalet talep eden herkese çağrıda bulunarak, “Davanın sonucunu, toplumsal desteğin sürmesi etkileyecek. Takip etmediğinizde avukatlar yetersiz kalır” dedi. Davayı ÖDP Genel Başkanı Alper Taş ve üyeleri izledi. l İSTANBUL ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com.tr Alanya Merkez, denize 50 metre mesafede satılık ev dükkânlar TEL: 0532 120 29 72 Antalya Güzeloba 4+1+2 banyo satılık dublex daire TEL: 0532 799 11 99 C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear