24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
DUNYA Perşembe 9 Haziran 2016 Hoffer sonuçlara itiraz etti Hoffer Avusturya’da geçen ay yapılan cumhurbaşkanlığı seçimini çok az bir farkla kaybeden aşırı sağcı FPO, seçim sonuçlarına itiraz ett. Seçimi yüzde 1’lik oyla kaybeden FPO lideri Norbert Hoffer ile seçimi kazanan solcu Alexander Van der Ballen arasında sadece 31 bin oy fark vardı. dishab@cumhuriyet.com.tr TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN Obama Babalık görevi ağır bastı ABD Başkanı Barack Obama, efsane boksör Muhammed Ali’nin cenaze törenine katılamayacak. Obama aynı gün büyük kızı Malia’nın lise mezuniyetine katılacak. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın da katılacağı törende Beyaz Saray’ı Valerie Jannett temsil edecek. 13 Sarraf’ın ortaokul nilgun@cumhuriyet.com.tr karnesI delIl oldu Rıza Sarraf’ın ABD’deki kefalet duruşması İngilizce bilgisine kilitlendi. Sarraf’ın avukatı İngilizce bilmediğine kanıt olarak karnesini sundu ABD’de mart ayında tutuklanan Rıza Sarraf için hâkimin bu hafta kefalet kararını vermesi beklenirken İranlı işadamının avuka tı Benjamin Brafman sa lı günü 6 sayfalık bir di lekçe ve 19 sayfalık ekler sunarak son bir kez mü vekkilinin serbest yargı lanmasını talep etti. As İLHAN TANIR lında Brafman’ın argümanları 2 Haziran’daki celsede gündeme getir diklerinden çok farklı de ğildi. Ancak aralarında Sarraf’ın ortao kul karnesinin de olduğu kanıtlar dik kat çekti. Avukat Brafman’ın ye ni dilekçedeki ana ar gümanı Sarraf’ın as lında İngilizceyi iyi bilmediği, tutuklan masının akabinde kendisine yasalar tarafından garanti altına alınan hak ların tanınmadığı oldu. Brafman ay rıca savcılığın mü vekkiline kefaletle serbest kalma imkânını engelleyecek şekilde “çifte kanıt” ge ti remediğini ileri sürdü. Yani New York Güney Böl gesi Başşsavcısı Preet Bharara’nın Sarraf’ın kaçma riskini ispat edemediğini savun du. Avukat müvekkilinin kefaletle ser rak gösterdi. Başsavcılığın bu notları best bırakılması için şu dört gerekçe görmezden geldiğini vurguladı. yi sıraladı: 4 Sarraf’ın FBI mülakatında danış 4Brafman ilk olarak, bir kez daha, ma veya avukatlık hizmeti istemesine Sarraf’ın İngilizce bilmediğini, bu ne rağmen bunun sağlanmadığını savun denle tutuklandıktan sonra kendisine du. Sarraf’ın bu süreçte mal varlıkları mütercim tercüman verilmemesinin ve işyerleri ile ilgili sorulara kendisin kanuni hakkından mahrum bırakılma den talep edildiği kadar cevap verdi sı anlamına geldiğini ileri sürdü. ğini ifade etti. Sarraf’ın Florida’da tu 4 Başsavcılığın Sarraf’ın İngilizceyi tuklandığında FBI yetkililerine gayri profesyonel düzeyde konuştuğunu ve menkullerini yazdığını söylediği bir el anladığını ispat edemediğini iddia et yazması listeyi de mahkemeye sundu. ti. Bunu kanıtlamak için Sarraf’ın or 4 Brafman son olarak başsavcılığın taokul üçüncü sınıf karnesini kanıt Sarraf’ın Farsçayı okuyup yazabildiği olarak sundu. Buradaki İngilizce notu ni ispat edemediğini kaydetti. Başsavnun ortalamadan düşük olmasını İn cılığın bu yönde gösterdiği kanıtların gilizce bilmemesine delil ola yetersiz olduğunu savundu. dgSeaayryrraaimyf’ııemnnlyakanuzdldlıi.ısğtıesi SARRAF’IN KARA KUTUSU: ADEM Başsavcılık tarafından 3 Haziran’da Hâkim Richard M. Berman’a sunulan ve Rıza Sarraf’ın iddia ettiği gibi İngilizcesinin kıt olmadığını kanıtlamayı amaçlayan belgeler salı günü yayımlandı. Toplam 18 değişik dosyada bulunan ve Sarraf’ın telefonundan alınan WhatsApp mesajları ile hem İngilizce hem de Farsçayı iyi derecede konuştuğunu ve yazdığı ispatlandı. Belgelere göre Sar raf, Adem isimli bir kişiyle yaptığı yazışmada İran’da görülen davayla ilgili ‘hoş olmayan haberler’ okudu ğunu yazdı. İran’daki dava ile kendisi arasında bağlantı kurulabileceği yönündeki endişesini dile getirdi. Adem ise bunun önemli olmadığı yorumunu yaptı. Adem daha sonra Türkiye’den bir siyasetçiyi aradığını ve onun da gün içerisinde araştırma yapıp kendisine döneceğini iletti. Bu Acun o Acun mu? Bir belgede ise Sarraf’in Adem’le Kasım 2015’te yapacağı Dubai ziyareti ile ilgili konuşurken yanında Acun’un da geleceğini söylediği görülüyor. Ancak Acun’un soyadı yazmadığı için söz konusu kişinin Acun Ilıcalı olup olmadığı anlaşılamıyor. Yazışmalarda ABD planları da orta ya çıktı. Belgelerin 121’inci safyasında Sarraf, Adem ile ABD ziyareti ile ilgili planlar yapıyor. Adem’e Miami’de scuba diving yapma planından, savaş gemisinin bulunduğu bir alanda dalış yapmak isteğinden bahsediyor. Sarraf’ın tatil planlarında NASA ziyareti ve Disneyland gezisinin de olduğu görülüyor. Yazışmalara göre Sarraf ABD biletini 17 Mart’ta aldı. Sarraf ile Adem, 19 Mart’ta uçağa bindiklerinde ve hatta uçakla ABD’ye gelirken dahi konuşmaya devam etti. Son mesajlaşma ise 19 Mart günü akşamı 20.50’de yapıldı. Amerikalı yetkililer, Sarraf’ın 19 Mart günü yakalandığını açıklamışlardı. TÜRKİYE Barış endeksinde Avrupa sonuncusu Ekonomi ve Barış Enstitüsü tarafından yayımlanan 10. Küresel Barış Endeksi’nde 162 ülkenin toplum güvenliği, dahil oldukları iç ve dış çatışmalar incelendi. Buna göre Türkiye, Avrupa’da sonuncu, dünya sıralamasında ise 135’inci sırada yer aldı. Rapora göre, dünyada sadece 10 ülkede çatışma ortamı yok. IRAK IŞİD başkaldıran Ezidi kadınları yaktı IŞİD militanları Irak’ın Musul kentinde seks kölesi olmayı reddeden 19 Ezidi kadını kafeslere kapatarak diri diri yaktı. ARA haber ajansına göre, militanlar ile birlikte olmayı reddden kadınlar bir meydanda yüzlerce kişinin önünde infaz edildi. Görgü tanıkları, “Kimsenin onları kurtarmak için yapabileceği bir şey yoktu” dedi. İSRAİL Gezi skandalı derinleşiyor İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun gezilerinin yabancılar tarafından karşılandığı iddialarına bir yenisi eklendi. İsrailli Fransız vekil Meyer Habib’in Netanyahu ailesinin pek çok yurtdışı seyahatini finanse ettiğine dair belgeler yayımlandı. Netanyahu önceki gün bu yöndeki bir başka iddiayı doğrulamak zorunda kalmıştı. AVRUPA BİRLİĞİ Tek sıkılan Britanya halkı değilmiş Britanya, Avrupa Birliği’nden (AB) çıkmayı tartışırken dünyaca ünlü araştırma şirketi Pew tarafından yapılan son anket, AB üyesi 10 ülkede daha benzer trendler olduğunu gösterdi. Ankete katılanların yüzde 42’si ulusal yönetimlerin daha baskın olması gerektiğini savundu. Yunanistan’da halkın yüzde 71’i olumsuz bakıyor. IŞİD sınırda köşeye sıkıştı IŞİD’in Mare kuşatması delinirken Mınbiç’te de ABD destekli kuvvetler kasabaya girmeleri için artık hiçbir askeri engel kalmadığını açıkladı Suriye’de ABD destekli muhalif gruplar, IŞİD’in Mare kuşatmasını kırarak Türkiye sınırıyla olan bağlantı yolunu açtı. Muhaliflere yakın Suriye İnsan Hakları Gözlemevi, Mare’yi Azez’le birleştiren yolda bulunan, Azez’e 20 kilometre uzaklıktaki Kafr Kalbin köyünün alınmasıyla IŞİD kuşatmasının kırıldığını bildirdi. Twitter’da muhaliflerin Kafr Kalbin köyünü ele geçirdikten sonra çektiği selfieler olduğu öne sürülen fotoğraflar paylaşıldı. Özgür Suriye Ordusu’nun (ÖSO) kontrolü tamamen ele aldığı belirtildi. IŞİD yaklaşık iki hafta önce Azez ile Mare arasında bulunan bazı köy ve kasabaları ele geçirerek ilk bölge arasında bağlantıyı kesmişti. IŞİD tehdidi altında bölgede binlerce sivil mahsur kalmış, ABD muhalif gruplara havadan silah ve mühimmat yardımında bulunmuştu. Öte yandan Suriye Demokratik Güçleri’nin IŞİD’in elindeki Mınbiç’e girmeye hazır olduğu ancak sivillerin varlığı nedeniyle dikkatli davranıldığı belirtildi. Mınbiç Askeri Konseyi’nden Şarfan Derviş, doğru zaman geldiğinde kente gireceklerini ifade etti. ‘İstediğiniz her şey olabilirsiniz’ ABD’nin ilk ciddi kadın başkan adayı olan Hillary Clinton, adaylığı kadınlara mesaj vererek kutladı ABD’de Demokrat Parti’nin baş “Avukatlıktan first lady’liğe, senatörkan adaylığını garantileyen Hil lükten dışişleri bakanlığına, şimdiyse lary Clinton, ülkenin ilk kadın başkan ülkenin en büyük partilerinden biri adayı unvanını da kazandı. nin başkan adaylığına uzanan sıradışı En son California, New Jersey, New yolculuğundaki en büyük geceyi yaşa Mexico ve Güney Dakota’daki ön se dı” yorumunu yaptı. ABD’de daha ön çimleri kazanan ve direkt aday ol ce marjinal partilerden kadın başkan mak için yeterli delege sayısını topla adayları olmuştu ancak iki partili bir yan Clinton, adaylığını resmen ilan et sistem üzerine kurulan Amerikan si ti. Clinton, New York’taki mitinginde yaset sahnesinde seçilme şansları yok “Önemli bir kilometre taşını aştık. Bü tu. Clinton ise ülkenin iki büyük par yük düşünen her küçük kıza söylüyo tisinden birinin başkan adaylığına se rum: İstediğiniz her şey olabilirsiniz. çilen ve dolayısıyla Beyaz Saray’a git Başkan dahi olabilirsiniz” dedi. New mek için gerçekçi bir şansı olan ilk ka York Times gazetesi ise Clinton için dın siyasetçi oldu. Almanya’nın Yalan Labirenti Almanya’nın, sıklıkla bir “ahlaki üstünlük” olarak önümüze sürülen soykırım yüzleşmesini ne kadar zor yaptığını biliyor muydunuz? Ben bilmiyordum. Bu kış gördüğüm “Yalan Labirenti” filmi vesilesiyle öğrendim. “Ermeni tehciri”ndeki gibi henüz badireden asır geçmemiş... Holokost’u yapanlar hayatta... Toplumun tüm hücrelerine sinmiş yaşıyorlar... Tanıklıkları da zor erişilen arşiv belgelerinde değil, yaşayan insanların belleklerinde muhafaza ediliyor... Ama adı konmamış bir “anlaşmaya” imza atmışçasına kimse konuşmuyor ve herkes unutmayı yeğliyor. Birikiüçbeş yıl değil... Neredeyse yirmi yıl boyunca “Biz ne yaptık?” demeyen Alman halkı Auschwitz’e şal örtüyor. Ta ki Johann Radmann isimli genç ve tecrübesiz bir savcı, bir eski Auschwitz komutanının Frankfurt’ta bir okulda hocalık yaptığını haber alana kadar... O güne dek “trafik ihlalleri” gibi sıradan ve önemsiz davaları kovalayan Radmann, kendisinin de bihaber olduğu “Auschwitz olgusu” ile ilk kez böyle karşı karşıya geliyor. Bedeli ne olursa olsun, karşısına kimi alırsa alsın, sonuna dek gitmeye ve “gerçeği araştırmaya” karar veriyor. ‘Auschwitz mi? O ne?’ ’60 lı yıllardayız. 194546’da iki düzine “Nazi şefi”ni yargılayan Nüremberg’in üzerinden nerdeyse 20 yıl geçmiş. Ve Almanya bu mevzuyu unutmuş. “Yeniden inşa” ve “ekonomik mucize yıllarının” vur patlasın çal oynasın keyfini yaşıyor. Toplu neşeye kimse limon sıkmak istemiyor. İyi güzel... Ama Hitler zamanındaki “10 milyon Nazi”ye ne oldu? Bir günden diğerine Naziler nereye gitti? Tebahür edip uçtular mı? İşte İtalyan yönetmen Giulio Ricciarelli’nin “Yalan Labirenti”, Almanya’da bugün dahi çok hassas olan bu soruları soruyor: “Nazi yöneticilerinin ötesinde toplumun sorumluluğu neydi” sorusuna odaklanıyor. “Soykırım ile yüzleşme” üzerinde yapılan bu çok çarpıcı ilk filmin, bir Alman sinemacı yerine bir İtalyan tarafından gerçekleştirilmesi, başlı başına zaten çok şey söylüyor. Ricciarelli’nin, “gerçekler labirenti”ne dalan genç savcısı, her kapıdan savuşturuluyor. Meslektaşları kendisine elini “arı kovanına sokmamasını” salık veriyorlar. Küstahlıkta sınır tanımayan bir yargı üyesi kendisine “Karıma söyleme ama kamplarda yemekler daha iyiydi!” diyor. Başkası “Yapmak istediğin nedir?” diye üsteliyor: “Gençler ‘Babam katil miydi?’ diye mi sorsun?” Yüksek siyasetin kaypaklığı En çarpıcı ifadeler, Almanya’daki tüm Nazi arşivlerinin başında bulunan ABD komutanının sözleri. II. Dünya Savaşı’nda yenik düşen Almanya’nın resmi kayıtları Amerikalıların elinde. Ama süper güç Almanya’yı Nazi dönemiyle yüzleşme için cesaretlendirmiyor. Washington’un tavrı “Nüremberg’i yaptık! Önümüze bakalım!” şeklinde. “Hakikat” uğruna “arşivlere” girmek isteyen savcıyı bu yüzden ABD görevlileri de engellemeye uğraşıyor: “Sen neyin peşindesin?” diyorlar: “Hepiniz Naziydiniz. Ne öğrenmek istiyorsun? Bırak bunları. Şimdi düşman komünistler!” “Soykırım siyasetinde”, “ahlaki değerler” yerine politik çıkarın belirleyici olduğunu bundan net gösteren bir söylem olamaz. Türkiye’yi “Ermeni soykırımını tanı!” kampanyası ile sıkıştıran “reel politika”nın, o dönemde “komünist tehdit”ten başka hiçbir şeyi önemsemediğini görüyoruz. Herkese karşı tek başına yürüttüğü “Frankfurt davaları” sonunda savcı Radmann “mutlak gerçek” aşkıyla Auschwitz’i gün yüzüne çıkartıyor. Bu da aramızdaki çarpıcı bir fark... Bizim coğrafyamızda gerçekler daima görecedir. O sebeple buradan bizim bir “Radmann kıssası” çıkarmamız çok zor. Ama “Yalan Labirenti”ni kaçırdıysanız mutlaka görün. Hele şimdi Berlin ile bu kıyasıya “soykırım krizi”nin yaşandığı sırada size Almanya hakkında çok şey anlatacaktır... İncirlik üssü dava konusu oldu Independent gazetesinin Ortadoğu muhabiri Robert Fisk, 1915 olaylarında hayatını kaybedenlerin soyundan gelen üç ABD vatandaşı Ermeninin İncirlik Üssü’nün bulunduğu topraklarda hak iddiasıyla dava açtığını yazdı. Kaliforniya 9. Gezici Temyiz Mahkemesi tarafından ağustos ayında görülmeye başlanacak olan mahkemede, davacılar Alex Bakalian, Anais Haroutounian ve Rita Mahdessian üs ve çevresindeki 493 bin 734 metrekarelik alanın kendilerine iade edilmesini talep ediyor. 2010 yılında açılan ilk dava 2013’te düşmüştü. Davacılar bunun üzerine temyiz başvurusunda bulundu. C MY B nilgun@
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear