26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Perşembe 16 Haziran 2016 4 haber EDİTÖR: MÜNEVVER OSKAY/ASLAN YILDIZ TASARIM: ZARİFE SELÇUK Mustafa Aşkar –  Donald Trump IŞİD dur durak tanımıyor. Orlando’da 11 Eylül’den sonraki ABD tarihinin en büyük terör saldırısının ardından, örgütün eylemi, Avrupa Kupası finallerine ev sahipliği eden Fransa’da gerçekleşti. Bu kez Paris yakınındaki Magnanville’de polis memuru Jean Baptiste Salvin ve karısı, IŞİD’e bağlılık yemini eden, 25 yaşındak Larosi Abdalla tarafından öldürüldü. ABD yetkilileri, Orlando’daki büyük katliamı gerçekleştiren ve IŞİD’e bağlılık yemini eden, Ömer Sıddık’ın, eylemini merkezden aldığı emirle değil de kendi inisiyatifiyle gerçekleştirmiş olması olasılığının güçlenmekte olduğunu belirtiyorlar. Larosi Abdalla’nın durumu hakkında ise şu ana değin herhangi bir açıklama yapılmış değil. Ama bu iki eylem ister merkezden örgütlenmiş olsun, ister serseri mayınların kendi başlarına verdikleri kararların sonucu yaşama geçsin, arkalarındaki saik değişmiyor: Kin ve nefret. Nitekim, ABD Başkanı Obama, Orlando katliamı sonrasında yaptığı açıklamada olayı bir kin ve nefret saldırısı olarak nitelemiştir. Kin ve nefret şu anda dünyada en çok bulunan ve gittikçe de artan iki öge. IŞİD namına ama kendilerine sorarsanız İslam adına cinayet işleyenlerin eylemlerinin kin ve nefretle beslendiği herkesin malumu. İşin en korkutucu yanı ise bu kin ve nefret ortamının gittikçe yoğunlaşması. Artık şu gerçek açıkça bilinmelidir: Kin ve nefret ortamını keskinleştirecek veya bağnazlığı kışkırtacak söylemlerde bulunanlar, öyle bir amaçları olmasa bile, teröre suç ortağı olmaktadır. HHH Olaya bu gerçeğin ışığında baktığımızda, “Namaz kılmayanlar hayvandır” diyen Mustafa Aşkar da terörü kışkırtanlardan biridir. Üstelik bu zatın sokaktan geçen herhangi bir cahil kişi olmayıp Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde ders veren, bir profesör olması olayın vahametini artırmaktadır. Kim bilir, bu adam derslerinde neler anlatmaktadır? Böylelerin yol gösterici olduğu toplumlarda, insanlar nerelere yönelirler? Nitekim, Ramazan sohbetleri sırasında, bir konuşmacıya “namaz kılmayanın katlinin vacip olup olmadığının” sorulması insanın kanını donduruyor. Bugün namaz kılmayanın hayvan olduğunu söyleyen zihniyetin yarın bu soruya ne cevap vereceğinden nasıl emin olabilirsiniz ki? Bizatihi sorunun akla gelip sorulabilmiş olması dahi çok büyük bir tehlikedir. İçinde bulunulan ortamda, ağızlarını açanlar, çok ama çok dikkatli olmak zorundadırlar. Çünkü dikkatsizce edilmiş bir sözün, hiç umulmadık bir yerde çarpık bir biçimde algılanması ve durumdan vazife çıkaran bir şaşkını teröre itmesi kaçınılmazdır. HHH Hemen belirtmek gerekir ki, İslam adına konuştuğunu ileri sürenlere yönelik tek taraflı uyarı da yetersizdir. Aynı zamanda, İslamofobinin etkisiyle, İslamı tezyif ve tahkir edenlerin de kin ve nefret ortamını keskinleştirmekte, teröristlerden daha az sorumlu olduklarını söyleyemeyiz. Hangi taraftan olurlarsa olsunlar, nefret söylemini kullananlar, aynı yolun yolcusudurlar. Olaya bu gerçeğin ışığında baktığımızda görürüz ki, Donald Trump ile Mustafa Aşkar aynı yolun yolcusudurlar. Birinin bağnazlık, öbürünün emperyalizm adına jargonlar kullanıyor görünmeleri bu gerçeği değiştirmez. Bu durumda “Bunların hepsi son tahlilde IŞİD’ci” saptamasına kimsenin söyleyecek bir şeyi olamaz. Evet, her yerde kin var ve masum değiliz, hiçbirimiz!  MERKEL’İN BAŞDANIŞMANI ‘Erdoğan’ınki kabadayılık’ Amerikan gazetesi Politico’nun AB edisyonu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sığınmacı anlaşmasıyla ilgili tehditlerinin AB tarafından “havlayan köpek ısırmaz” şeklinde yorumlandığını belirtirken, buna kanıt olarak Britanya’nın diplomatik yazışmalarını gösterdi. Britanya’nın Berlin Büyükelçisi’nin Britanya Dışişleri’ne gönderildiği sanılan günlük notlara göre, Almanya Başbakanı Angela Merkel’in başdanışmanı, Erdoğan’ın vize muafiyeti sağlanmazsa sığınmacı anlaşmasından çekilme tehditlerini “Kuru gürültü edip kabadayılık taslıyor” diye yorumlayarak ciddiye almıyor. Politico’nun ele geçirdiği ve 13 Mayıs’ta Londra’ya gönderilen belgede Merkel’in başdanışmanı Uwe Corsepius’un şu sözleri aktarılıyor: “AB’nin telaşlanmasına mahal yok. Teoride Erdoğan’ın sığınmacı akışını yeniden artırma kabiliyeti hâlâ olmasına karşın, sözleri boş yaygaradan ibaret. AB ile ilişkilerin yürümesi stratejik açıdan Erdoğan’ın çıkarına.” Danışman Uçum kendi adındaki Ata’yı bile atmış Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Mehmet Uçum’un, “Atatürk’ü anayasadan atacağız” sözlerini dün gazetemizde okudunuz. Dün öğrendik ki, aynı zamanda Akil Mehmet Uçum İnsanlar arasında da bulunan avukat Mehmet Uçum, kendi adından da Ata’yı atmış. Mehmet Uçum’un asıl adı, Mehmet Ata Uçum’muş. Ancak ailesinin Atatürk’e atfen koyduğu “Ata” adı, meğer başından beri Mehmet Uçum’u rahatsız edermiş. Mahkemeye başvurmuş ve bu adı mahkeme kararıyla kaldırtmış. Sonra da rahatlamış haliyle. Ve bunu İstanbul Barosu’nda bilmeyen yokmuş. Kendi adındaki Ata’ya tahammül edemeyen bir kişi, anayasada nasıl tahammül Recep Tayyip Erdoğan edecek? Şimdi oradan da atmak istiyor tabii ki. Ama sorun şu ki, Mehmet Uçum milletvekili değil, yasa koyucu değil. Kendi patronu olan Cumhurbaşkanı da yasa koyucu değil, milletvekili değil. Ne hakla “anayasayı değiştireceğiz” diyorlar bilemiyoruz. Herhalde kendilerini Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin de üzerinde görüyorlar. Ama değiller ve hadlerini bilsinler. Bakanımız Myanmar’da geziyor AB vizeyi kaldıracaktı yattı. Rusya ile ilişkiler düzelecekti, olmadı. Suriye ile savaşa devam. ABD, Cumhurbaşkanımızı kızdırıp gezisini yarıda kestirdi. Almanya “soykırım”ı tanıdı, elçiyi çektik. Bu arada ülkenin bütün büyükelçileri değiştirildi. Tüm bunlar olurken Dışişleri Bakanımız ne yapıyor diye merak ederseniz söyleyelim. Mevlüt Çavuşoğlu önce Myanmar’a gitti, sonra da Sri Bakan Çavuşoğlu Sri Lanka’da memnun gözüküyor Lanka’ya geçti. Lanka’dan, turist bulamayan kendi Bol bol Seylan çayı içip, Türkiye’yi memleketi Alanya’ya turist gelsin çok güzel temsil ediyor. diye uğraşıyor. Ayrıca Myanmar’dan ve Sri Haksızlık etmeyin. Melih Gökçek’in pembe treni aile birliğini temelden bozacak Ankara’nın değişmez belediye başkanı Melih Gökçek’in ne kadar muhafazakâr olduğu malum. Kendisi alkol düşmanı ve namus bekçisidir, aileye çok önem verir. Ancak bu “pembe tren” uygulamasıyla, aileyi temelden sarsacak işler yapıyor. Düşünün ki, Ankaralı bir AKP seçmeni karıkoca çıkıp, Gençlik Parkı’na gitmek istedi. Koca, Pembe Tren’e binemeyeceği için eşinden ayrılmak zorunda kalacak. Sonra da eşinden önce ulaşacakları istasyona gidip beklemek ve onu bulmak zorunda kalacak. Ya bulamazsa, facia, aile dağıldı... Ya da bir anne düşünün, ergenliğe yeni geçmiş oğluyla Anıtkabir’e gitmek istedi, (Pardon değiştirelim Anıtkabir’e gitmek istemeyebilir.) Çukurambar’a gitmek istedi. Oğlu ergenliğe ulaştı diye, pembe trene almayacaklar. Oğlan istasyonda yolunu şaşırıp kalacak. İkinci facia. Ya da bir baba, iki kızıyla AVM’ye gitmek istedi. Kızlarıyla aynı trene binemeyeceği için iki kız kaldı mı ortada, yine aile dağıldı. Melih Bey bu sorunları nasıl çözecek, merak ediyoruz. Yoksa Gökçek AKP’nin o kadar önem verdiği “Aile Birliği”ni bozmak için çalışıyor da haberimiz mi yok! zGaamzeanteölelmr heizçbir 20yıldır gazeteler ölüyor, bugün bitti, yarın bitecek deyip duruyorlar. Dün Ertuğrul Özkök Güney Amerika’daki Dünya Yayıncılar Birliği’nde yayımlanan raporu yazdı: Dünyada hâlâ her gün 2.7 milyar kişi günlük gazeteyi kâğıttan okuyor. Gazeteler 168 milyar dolar satış ve reklam geliri elde ediyor. Gazete ve dergiler hâlâ dünya kültür ve yaratıcılık ekonomisinde üçüncü grup. Gazeteler ölmeyecek, herkes böyle bilsin. Eski sağ kolu noktayı koydu: Diploma iki yıllık AKP’nin kurucularından Abdüllatif Şener’in, Erdoğan’a bir zamanlar ne kadar yakın olduğunu anlatmaya gerek yok. Partiyi beraber kurdular, bakanlık yaptı. Sonra yolları ayrıldı. Kısaca Erdoğan’ı en yakından tanıyanlardan biri Abdüllatif Şener’di. Şener, Halk TV’deki programda, Erdoğan’ın üniversite A. Şener diplomasına değinirken, şöyle dedi: “Erdoğan’ın diploması iki yıllık.” Haydaaa! Eğer Şener’in dediği doğruysa, Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olamaması lazım. Neyse yandaş hukukçular zorlanmasın, biz karşı görüşü de verelim. “Seçimle geldi, müktesep hak oldu” deyin geçin. Yalım Eralp artık CNN Türk’te değil Size bir de medyadiplomasi haberi verelim. Emekli büyükelçi Yalım Eralp, 17 yıl önce Mehmet Ali Birand döneminde CNN Yalım Eralp Türk’te başladığı dış politika yorumculuğundan ayrıldı. 76 yaşındaki Eralp’in, emekliliğin üzerinde 17 yıl süren yorumculuğu bitmiş oldu. Vali de AKP’li çıktı Sunucu ‘İşte Ak kadrolar’ deyince Kütahya Valisi Şerif Yılmaz da elini kaldırdı Başbakan Binali Yıldırım la madencilerin 43 yaşında emekli olabile Kütahya’nın Tav ceğini söyledi. şanlı ilçesine bağ Türkiye Kömür lı Tunçbilek belde İşletmeleri’nin sinde önceki gece iptal ettiği iş kömür ocağında iş çi alımını tek çilerle iftar yaptık rar açmaya ka tan sonra Tavşan rar verdiğini ifa lı Meydanı’nda konuşma yaptı. Ma Şerif Yılmaz de eden Yıldırım, ilk etap den işçilerinin 55 ta Kütahya’dan olan emeklilik yaşını 50’ye 100 kişinin işe alınacağını indirdiklerini belirten Baş açıkladı. Yıldırım’ın konuş bakan, yıpranma hakkıy masının ardından bakan lar Süleyman Soylu ve Berat Albayrak ile AKP milletvekilleri, Kütahya Valisi Şerif Yılmaz, belediye başkanları ve AKP il başkanının isimleri anons edildi. İsimleri okunanlar, Başbakan Binali Yıldırım’ın yanında toplandı. Bu sırada sunucu anonslara “İşte Ak Parti, işte ak kadrolar” diye devam etti, Vali Şerif Yılmaz da Başbakan, bakanlar, milletvekilleri ve belediye başkalarıyla birlikte elini havaya kaldırdı. l KÜTAHYA/DHA SALON YETMEDİ120 masa, 1500 kristal bardak TBMM Başkanı Kahraman 3 bin vekile Tepki çeken iftariftar verdi. CHP ve HDP protesto etti Bülent Arınç, Başbakan Yıldırım’ın masasında oturdu. TBMM Başkanı İsmail Kahraman’ın mevcut ve eski 3 bin milletvekiline verdiği iftar tartışmalara neden oldu. Meclis’te cenaze ve resmi törenlerin yapıldığı açık alanda konuklar için 120 masa kuruldu. Kahraman, iftar davetiyesinde Atatürk’ün “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” sözüne yer vermediği için tepki çekti. CHP ve HDP, protesto ederek iftara katılmadı. Kahraman, Meclis’te ilk kez bir uygulamaya imza attı. Meclis’in lokanta ve tören salonu 3 bin kişilik iftar için yetersiz kalınca şeref kapısının önündeki alana masalar kuruldu. İftara Başbakan Binali Yıldırım, çok sayıda bakan, eski ve yeni vekiller katıldı. MHP’den Ekmeleddin İhsanoğlu ile Erkan Akçay iftara katıldı. CHP ve HDP’den protesto CHP’li Özgür Özel, “Kahraman’ın fakir fukara yerine vekillere, bakanlara, kamu kay naklarını kullanarak davet vermesi doğru değil” dedi. İftar davetiyelerinde Meclis logosundan Atatürk’ün sözünün çıkarılmasına da tepki gösteren Özel, “Salonlara sığmayan iftar yemekleri uzun yıllardır içinde biriktirilen duyguların bir yansıması olmalı. Yetki kibri kabartıyor, kibir yetki aşımına yol açıyor. Baştan aşağı yanlış, etik dışı davranışlar bunlar. Davetiyedeki logoyla ilgili açıklamaları da bir yanlışlık değil kasıt sonucu kullanılmadığını ortaya koyuyor” diye konuştu. HDP’li İdris Baluken, “Saray ve AKP eliyle partimize yöneltilen her türlü saldırı, milletvekillerimizi parlamento dışına atma çabalarına karşın en küçük bir tavır ortaya koymayarak, demokratik siyasetin tasfiyesine seyirci kalan Kahraman ve AKP Grubu’nun sahte bir algı yaratma çabasına alet olmayız” dedi. TBMM Başkanlığı, açık alanda verilen iftarı muhabirlere yasakladı. İftarı AA, TRT ve TBMM TV izledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, büyükelçilere verdiği iftarda konuştu. Rus elçisi Saray’da Türk elçisi Kremlin’de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Saray’da Büyükelçiler ve DEİK İş Konseyi Başkanları’na verdiği iftara Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov da katıldı. Erdoğan’ın ‘Rusya Milli Günü’ nedeniyle Rusya Devlet Başkanı Putin’e bir mektup yazarak “İki ülke ilişkilerinin yakın gelecekte hak ettiği düzeye gelmesini diliyorum” ifadeleri ile attığı adımın ardından, Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov da Erdoğan’ın Saray’daki iftar programına katıldı. Bu arada Türkiye’nin Moskova Büyükelçisi Ümit Yardım da Rusya Günü vesilesiyle Putin’in ev sahipliğinde Kremlin’deki İvanovskaya Meydanı’nda verilen resepsiyona katıldı. Erdoğan’ın iftardaki açıklamalarından satırbaşları şöyle: Silahları gömüp koordinat verecekler: Terörizme karşı so nuna kadar mücadele edilecek. Ya olacak ya olacak. Bu teröristler silahlarını gömecek, betonu dökecekler. Koordinatlarını verecekler. Bunları yapmıyorlarsa, bu ülkeyi terk edip gidecekler. Başka çıkışı yok. Vize için hazırlıklar bitme aşamasında: Türkiye’nin AB’ye üyeliğini stratejik bir hedef olarak görüyoruz. AB’nin zaman zaman Türkiye karşıtı olması bizi üzüyor. Vize serbesitisi konusunda hazırlıkları sürdürdük, aslında bitme aşamasında. Güvenlik Konseyi doğru çalışmıyor: Terörizm karşısında sergilenen ikircilikli tavır, bize umut vermiyor. Bunun en ağır bedelini biz ödedik. BM Güvenlik Konseyi doğru çalışmıyor. ‘Dünya beşten büyüktür’ diyorum. 20 tane daimi üye olmalı ve bunlar kendi arasında değişmeli. l ANKARA/Cumhuriyet Rusya: Tazminat VE özür talebi baki Türkiye’nin Suriye hava sahasında Rus savaş uçağını düşürmesinden beri Moskova ile kopan ilişkileri düzeltmek amacıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım’ın gönderdiği mektuplara Kremlin’den soğuk yanıt geldi. 12 Haziran’da kutla nan Rusya Günü nedeniyle Rusya Devlet Başkanı Putin’e gönderdiği mektuplarla ilgili Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, “cevap verilecek özelliklere sahip olmadıklarını” söyledi. Resmi olarak özür dilenmesi ve tazminat ödenmesi taleplerini tekrarladı. l Dış Haberler Peskov C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear