26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
EKONOMİ DOLAR 2.9270 0.3 kuruş 8 EDİTÖR: ŞEHRİBAN KIRAÇ TASARIM: SERPİL ÜNAY AVRO 3.2780 0.1 kuruş FAİZ BORSA 9.33 0.05 puan 75.760 774 puan Başka bir tarım mümkünSefeRİhisar Belediye Başkanı Tunç Soyer: Küçük üretici can çekişiyor ALTIN CUMHURİYET ALTIN 24 AYAR 810.81 8.26 lira 121.00 1.25 lira Çarşamba 15 Haziran 2016 Türkiye’nin ilk sakin şehir unvanını 2009’da alarak Cittaslow ağına ka tılan İzmir’in Seferihisar ilçesi “Başka bir tarım mümkün” pro jesiyle jeotermal kurutma yönte miyle ilk kez mandalinaları ku ruttu, yerli tohum için Can Yü cel Tohum Merkezi kurdu. Seferihisar Belediyesi’nin bu alandaki çalışmaları da son hızla devam ediyor. HAZAL Seferihisar Beledi OCAK ye Başkanı Tunç So yer, “Köylü sofrası ile kentlinin masasında bir bağ ol malı. Türkiye’de insanlar tarım ve hayvancılıktan koparıldı. Küçük üretici can çekişiyor. Tarım kü çük üreticinin eline bırakılmaya cak kadar değerli anlayışıyla ha reket ediliyor. Biz de bu politika lara karşı doğayla uyumlu, küçük üreticiyi destekleyen başka bir ta rımın mümkün olduğunu göster mek istedik” dedi. Küçüklere destek Seferihisar’da küçük üreticiyi destekleyen, köklerine sahip çıkan bir tarım uygulanıyor. Proje kapsamında her hafta üreteci pa zarı kuruluyor, jeotermal kurutma yöntemiyle dünyada ilk kez mandalinalar kurutuluyor, yerli tohumlar için ise Can Yücel Tohum Merkezi var. Tohumlar takas şenlikleri ve kargoyla Türkiye’nin 4 bir yanına dağıtılıyor. Soyer, hikâyenin Cittaslow ile başladığını belirterek “Önce Seferihisar’ın haritasını çıkararak bir analiz yaptık. Bu bizi başka bir tarımın mümkün olduğu noktasına getirdi. Bizim yaptığımız yerel kalkınma modeli, bir yaşam modeli. Küreselleşmenin dezavantajlarına karşı başka bir model öneriyor” diye konuştu. 16 bin köy kapatıldı Bütünşehir yasasıyla 16 bin köyün kapatıldığına dikkat çeken Soyer “Bu köylerin kapatılması Türkiye’de çok ağır bir travmadır. Çünkü bu köyler tarım ve hayvancılıktan kopmak zorunda kalmıştır. Köylünün tarımdan vazgeçmesi, küçük üreticinin yok olması, Türkiye’nin başına gelebilecek en büyük belalardan biridir. Tarımı sadece büyükler yapsın. Küçükler bu işten vazgeçsin. Gitsinler madenlerde inşaatlarda işçi olsunlar. Böyle bir pespektifte tarım politikaları oluşmaya başlayınca biz de isyan ettik. Geleceğin köyleri diye bir hareket başlattık. Köy düğünü, köy sofrası... bunları torunlarımıza masal olarak anlatmak istemiyoruz. Biz onla övünüyoruz.” Küçük üreticilerin topraklarını terk etmemelerinin sağlanması gerektiğini anlatan Soyer, “Bunun için politikalar ürettik. 4 basamaklı bir politika. Birincisi üretici pazarları. İkincisi üretici birlikleri, kooperatifler, tek tek üreticileri aracıyla muhatap olmaktan kurtaran birlikler. Üçüncüsü ürünü işlemek, tarım ürününü bir sanayi ürünü haline getirmek. Dördüncüsü, yerli tohuma sahip çıkmak. Can Yücel Tohum Merkezi’ni açtık. Merkezde roka, dereotu, köklü turp, kıvırcık, marul gibi birçok yerli tohum mevcut” dedi. Proje gelişiyor Projeyi geliştirme adına yaptıkları çalışmaları anlatan Soyer, “Zeytinyağı müzayedesi yaptık. Doğa okulu kurduk. Mandalina paketleme tesislerini kurup devrettik. Lavanta üretmeye başladık” dedi. l SEFERİHİSAR Tunç Soyer 72 inşaat şirketi iflas erteleme istedi Alarm veren iflas erteleme rakamları Ünlü & Co analistlerine göre bu yılın ilk çeyreğinde artış gösteren iflas ertelemeler sorunlu kredilerin yükselmesine yol açacak. Ünlü & Co iflas ertelemelerin bilançosu ve bankacılık sistemine etkileri ile ilgili bir araştırma yayımladı. Araştırmaya göre 2016’nın ilk çeyreğinde iflas ertelemeler bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 63 artarak 184 oldu. 2016’da şimdiye kadar 246 iflas ertelemesi gerçekleşti. Araştırmaya göre 2016’daki 246 iflas ertelemenin 72’si inşaat ve gayrimenkul sektörü ile ilgili. Analistlere göre gayrimenkul sektörünün sorunlu kredilerdeki payı şimdiden sektörün toplam kredilerindeki payından daha yüksek bir seviyeye yükseldi. Diğer deyişle sektör finansal problemlerle karşı karşıya. İflas erteleme başvurusu yapan 246 şirketin 36’sı imalat sanayisi şirketlerinden oluşurken, 31’i de tekstil şirketlerinden oluştu. Analistler turizm sektöründe de iflas ertelemelerde olum suz bir tablo bekliyor. Yaz sezonunun zayıf geçmesiyle sektörde iflas ertelemeler ar tabilir. l Ekonomi Servisi LinkedIn hamlesinde şüpheli işlem iddiası Microsoft’un Linkedln’i 26.2 milyar dolara satın almak için anlaşması birtakım iddiaları beraberinde getirdi. Fortune’dan Dan Primack, cuma günü Linkedln hisselerinde oluşan bazı şüpheli opsiyon hareketleri gözlemlendiğini açıkladı. Primack, Microsoft, Linkedln hisseleri için hisse başına 196 dolar ödeyeceğini açıklamışken, birilerinin 600’ün üzerinde hisse alım opsiyonu satın aldığını ya da ağustos itibarıyla Linkedln’in 600 bin hissesi için hisse başına 160 dolar ödemek için sözleşme aldığını bildirdi. Linkedln’in hisselerinin cuma günü 130 dolardan işlem gördüğü göz önünde bulundurulduğunda söz konusu opsiyonlar ucuz kalıyor. Adı açıklanmayan işlemcinin değeri 2 milyon dolar olan opsiyonlar için 135 bin dolar ödediği iddia edildi. l Ekonomi Servisi 18 Haziran’da Seferihisar’da Lavanta Hasat Şenliği yapılacak. Seferihisarlılar lavantalı sabun yapacak. Mandalinayı kurutup sanayi ürünü haline getirmeyi de başardı. Kışa hazırlık kursları var Seferihisar’da bu tarım modelinin parçası olarak Seferihisarlı kadınlar da Hıdırlık Tarımsal Kalkınma Kooperatifi’ni 2010’da ürettiklerini satmak için kurdu. Üretici kadınlar yemek yapmanın markette değil, doğada başladığını söylüyor. Kooperatif Başkanı Neptün Soyer, “Kadının sosyal ve ekonomik anlamda ayakta durmasına liderlik yapmak istedik. Sefertası adı altında bir lokanta açtık. Seferihisar’ın yöresel mutfağına sadık kalarak tencere yemekleri ve ot yemekleri pişirdik. Binamız kaymakamlık oldu ve projeye virgül koyduk. Sefertasını tekrar devam ettireceğimiz günler olacak. eticaret yapaya başladık. Kooperatifte ayrıca tarhana yapım kursu, ege otları kursu, erişte yapımı ve kışa hazırlık kursu da veriliyor” dedi. Doğaya dönme okulu Ayrıca Orhanlı köyünde, sadece duvarları kalmış tarihi okul binasının belediye tarafından restore edilmesiyle Doğa Okulu ku ruldu. Doğa Derneği ve Okulu kurucusu Dr. Güven Eken, okulda doğanın kendisini anlatmasına izin verdiklerini belirterek eğitime katılanların ise doğayla uyumlu olmayı öğrendiğini söylüyor. Okulda tüm eğitimler 3 gün sürüyor. Eğitim usta çırak ilişkisiyle sürüyor. Eğitimler arasında , Kuş Okulu, Yeryüzü Okulu, Yavaş Tarım Okulu, Kerpiç Okulu ve Su Okulu gibi seminerler veriliyor. Doğa Derneği ve Okulu kurucusu Dr. Güven Eken de, eğitimin ücretsiz olduğunu belirterek okuldaki düzeni şöyle anlattı: “Eğitim için bedel alınmıyor. Burada dünyaya başka bir pencereden bakmayı öğretiyoruz. Bildiklerini unutmalarını sağlıyoruz. Bizlere ezberletilmiş doğrular var ama bu doğayla her zaman uyumlu değil. Kerpiç evde yaşamak tehlikeli denir ama doğru inşa edildiği zaman sağlıklı olduğu ortaya çıktı. Başka bir yaşam olduğunu gösteriyoruz. Buraya ilk gelip başlayan yamak oluyor, devam ettiği zaman çırak oluyor, kalfa olabiliyor” dedi. İzmir’de mültecilerin yoğun olduğu Basmane semtinde işyeri bulunan Suriyeli esnaf işler bitme noktasına gelince kepenk indirmeye başladı. Suriyelilerin Türkiye’de 1.2 milyar TL parası var Suriyelilerin Türkiye’deki bankalarda yılın ilk çeyreği itibarıyla 1 milyar 199 milyon 632 bin liralık mevduatı bulunuyor. Ülkelerindeki iç savaştan kaçarak Türkiye’ye gelen Suriyeli sayısındaki artışa paralel olarak Suriyelilerin Türkiye’deki yatırımları da artıyor. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerinden derlenen bilgilere göre, Suriyelilerin Türk bankalarındaki mevdu at tutarı 2012’de 311 milyon 258 bin lira iken, 2013’te 694 milyon 369 bin lira, 2014’te 733 milyon 875 bin lira ve geçen yıl yüzde 63.8’lik artışla 1 milyar 201 milyon 987 bin liraya yükseldi. Suriyelilerin, Türk bankalarındaki tasarrufları bu yılın ilk çeyreği itibarıyla da 1 milyar 199 milyon 632 bin TL oldu. Mevduatlarını Türk bankalarına aktaran Suriyelilerin yanı sıra gayrimenkule yatırım yapanlar da var. l Ekonomi Servisi FT’den Türkiye’ye borç uyarısı İngiliz Financial Times gazetesi Türkiye’de şirketlerin borçlarının kriz seviyesinden birkaç şok uzakta olduğunu belirtti. FT haberinde, Türkiye’nin şirket borçluluğu açısından Çin’den sonra en kötü ikinci gelişen ülke olduğu belirtilirken, bazı analistlerin Çinli şirketler gibi Türk şirketlerinin de borçlarını geri ödemesi ile ilgili endişe duydukları vurgulandı. BGC Partners Başekonomisti Özgür Altuğ’a göre bu durum Türkiye için büyük bir problem ve Türkiye’nin bir sonraki krizi özel sektör borçlanmasındaki dev artıştan kaynaklanacak. Öte yandan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından yapılan açıklamaya göre, nisan sonu itibarıyla, özel sektörün yurtdışından sağladığı kredi borcu gelişmeleri incelendiğinde, 2015 yıl sonuna göre uzun vadeli kredi borcunun 8.9 milyar dolar artarak 204.5 milyar ABD Doları, kısa va deli kredi borcunun (ticari krediler hariç) ise 1.4 milyar ABD Doları azalarak 19.2 milyar dolar düzeyinde gerçekleştiği gözlendi. l Ekonomi Servisi Bir istifa ve kelimeler AB Türkiye Temsilcisi Hansjörg Haber’in istifa ettiğini Güven Özalp’in Hürriyet’teki haberiyle öğrendik. Ankara görevine Ekim 2015’te başlayan Büyükelçi, böylece selefleriyle kıyaslandığında, sekiz ay ile bu pozisyonda en kısa süre kalan isim oldu. İstifasına gerekçe olarak, vize muafiyeti sürecinde, bir grup gazeteciye verdiği brifingde sarf ettiği, özellikle iki cümle gösteriliyor. “Bir atasözümüz var, Türk gibi başlayıp Alman gibi bitirmek. Burada tersi oldu.” “Biz bireylerle değil, devletlerle anlaşma yaparız.” (Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın süreçle ilgili eleştirilerine karşılık) Büyükelçi, bu sözlerin yayımlanmasının ardından Dışişleri Bakanlığı’na çağrılarak, duyulan rahatsızlık kendisine iletilmişti. Fakat o brifingin üzerinden, tam bir ay geçmiş bulunuyor. HHH İstifanın tarihi ile gerekçesini sormak üzere aradığım AB Temsilciliği, sadece istifayı teyit ettiklerini iletti. Belli ki krizin nüksetmesi istenmiyordu. “Belli ki” dedim. O sözleri yerinde dinleyen gazetecilerden biri olarak, bu krize, istifaya, zincirleme bir iletişim kazasının yol açtığı kanısındayım. O gün aldığım notlara, kayıtlara yeniden baktım. Büyükelçi’nin sözlerini, konuların birbirine bağlanışını, sorulara yanıtlarını, zaman akışını gözden geçirdim. Hemen belirtelim ki; “Türk gibi başlayıp Alman gibi bitirmek. Burada tersi oldu” cümlesini bir diplomatın, üstelik ilişkilerin hassas olduğu bir dönemde telaffuz etmesini sorunlu bulabilirsiniz. (Kaldı ki sözün orijinali böyle de değil.) Ancak gazetecilik adına şu da kayda geçmeli: Büyükelçi’nin bu ifadesi ile Erdoğan’a cevabı olarak yansıtılan, “Biz bireylerle değil devletlerle anlaşma yaparız” sözü arasında, hiçbir nedensonuç ilişkisi bulunmuyor. Ayrıca o sözün söyleniş tonunda bir “meydan okuma” da yoktu. Açalım: Olmuşla ölmüşe çare yok Simultane çeviri yapılan o brifingde Büyükelçi, uzun uzun vize serbestisi anlaşmasının 2013’e dayandığını anlattı. Yol haritasının o tarihte belirlendiğini söyledi. Haber’in sorun yaratan ifadesinin geçtiği bölüm şöyle: “O zamandan bu yana kriterlerin karşılanması konusunda anlayış muhafaza ediliyor. (...) Fakat bir zaman baskısı oluştu. Türk makamlarına ve meslektaşlara saygım sonsuz. Ama kendi kendime sorduğum şöyle bir şey var: Bu süreç 2013’te başlamasına rağmen, neden tamamlayamadık? Son dönem niye böyle sıkıştırma ortaya çıktı? Bir atasözü var. Türk gibi başlamak Alman gibi bitirmek, denir ama burada tam tersi oldu Alman gibi başlandı. Bitişi Türk gibi oldu. Fakat olmuşla ölmüşe çare yok diye bir söz de vardır. Şimdi bize düşen, yol haritasındaki gereklerin karşılanması.” Büyükelçi’nin atasözünden sonraki yapıcı ifadesine dikkat. Fakat kendisi “açıklık” getirmeyi tercih etmediği için krizde kayboldu. Dahası “Biz bireylerle değil, devletlerle anlaşma yaparız” cümlesini, on beşyirmi dakika süren kendi sunuşu bittikten sonraki soru cevap bölümünde söyledi. Bir meslektaşımız, mevcut terör tanımını bile hükümete göre yetersiz olduğunu, Erdoğan’ın söyleminin de belli olduğunu anımsatarak, “Bu süreç nereye gider?” diye sordu. Haber’in yanıtı özetle şuydu: “Bu konunun nasıl bir mevzuat gerektirdiği Brüksel’de tartışılıyor. Türkiye’nin AB’ye katılım için uzun vadede çok derin değişikliklerin yapılması gerekecektir. Ama kısa vadede kritik bir noktaya ulaşılmaya çalışılıyor. Biz anlaşmalarımızı şahıslarla değil, devletlerle yaparız. Hatırlatayım ki vize yol haritası Cumhurbaşkanı henüz başbakanken Ekim 2013’te kabul edilmişti. Bu süreç içinde bakıldığında herhangi bir değişiklik olmadı.” Parlamenter rejimden, anayasadan sonra AB ile ilişkilerin de askıya alınma niyetinin açıklandığı bir iklimde, gazetecilik adına kayıt düşmek istedim. Sanayi ciro endeksi azaldı Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış toplam sanayi ciro endeksi, nisanda bir önceki aya göre yüzde 1.3 azaldı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), nisana ilişkin sanayi ciro endeksi verilerini açıkladı. Sanayinin alt sektörleri incelendiğinde; nisanda marta kıyasla madencilik ve taşocakçılığı endeksi yüzde 8.9, imalat sanayi sektörü endeksi yüzde 1.1 geriledi. Takvim etkisinden arındırılmış toplam sanayi ciro endeksinde, geçen yılın nisan ayına göre yüzde 4.4 artış görüldü. Sanayinin alt sektörlerine bakıldığında, nisanda madencilik ve taşocakçılığı sektörü endeksi, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 8.8 azaldı, imalat sanayi sektörü endeksi ise yüzde 4.8 arttı.l Ekonomi Servisi C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear