24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Çarşamba 15 Haziran 2016 Köşemen Eskinin değerini bilmeyen ‘ecdat’tan söz edemez! Birkaç yıl önceydi. Sezer Duru ve Rabia Çapa ile Berlin’de, Kurfürstendamm Caddesi’nde yürüyoruz. Dünyanın en pahalı caddelerinden biri. Yeni bir bina dikkatimizi çekiyor. Almanya’da bitmeyen inşaat tutkusu ve kentsel dönüşüm diye bina yıkıp daha yükseğini yapmak anlayışı yoktur. O nedenle kent merkezinde yeni bir bina görmek pek mümkün değildir. Bina yenilenmiş ama altındaki dükkânlar aynı kalmıştı. Küçük çay dükkânı da vitrinindeki onlarca çeşit çayla yenilenmiş yüzüyle eski yerinde duruyordu. Sezer Duru, binalar yıkılsa da kural olarak yeni yapılan binada esnafa eski dükkânını vermenin zorunlu olduğunu anlattı. Eğer esnaf dükkânı yeniden açmak istemezse aynı meslekte başka bir esnafa dükkân verilmek durumundaymış. Kurfürstendamm’daki çaycının yerine yeni bir çaycı açılmış, fırsattan istifade yüksek kira ile zincir mağazalara verilememiş dükkân. Reşad Ekrem Koçu’nun “Tarihte İstanbul Esnafı” (Doğan Kitap) adlı kitabının yeni baskısını okurken Berlin’deki çay dükkânını anımsadım. “Eski toplum hayatımızda, geçim yolunu devlet kapısı dışında arayarak ticaret ve zanaatla meşgul olmak, bir dükkân açmak, imalathane kurmak serbest değildi. ‘Gedik’ denilen bir sınırlamaya tabiydi” diyor Koçu. “Mesela, İstanbul’da 200 terlikçi dükkânının bulunduğu 18. yüzyılın ortalarında ne bir yeni terlikçi dükkânı açılabilir, ne de mevcut dükkânlardan biri kapanabilirdi. Terlikçiler 200 dükkândır, 201 olamaz, 199’a inemez.” Çemberlitaş’ta bulunan bir terlikçi dükkânı Çarşıkapı’ya da taşınamazmış. Bu nakil için devlet izni, ferman gerekirmiş. “Gedik”in ortaçağdan kalmış bir usül olduğunu belirtiyor Reşat Ekrem Koçu. Berlin’deki çay dükkânının yeni bina yapılmasına rağmen yerinden edilememesinin nedeni de bu gedik usulünün Almanya’da halen uygulanması mıdır, bilemiyorum. Ama bizim her fırsatta geçmişi yaşamak ve korumaktan söz eden hükümetimizin esnafı korumadığını, aksine yerinden etmeyi kolaylaştırıcı yasalar çıkardığını biliyorum. Borçlar Kanunu’nun 10 yılını dolduran kiracının tahliye edilebileceği maddesi ile afet riski altındaki alanların dönüştürülmesi hakkında kanunlar gerekçe gösterilerek esnaf tahliye ediliyor. Yüz yıllık dükkânlar yok oluyor. Esnaf işinden oluyor. Meslekler yok oluyor. Esnafı çıkarıp dükkânı yüksek kira ile zincir ya da yabancı markalara kiralama uygulaması en yaygın şekilde Beyoğlu’nda yaşanıyor. İstiklâl Caddesi gözle görünür şekilde değişiyor. 1936 yılından bu yana İstiklal Caddesi üzerinde faaliyet gösteren Kelebek Korse’nin başına gelenler basına yansıdı. Kelebek Korse tek örnek değil. Tahliyeler tüm İstanbul’a ve Türkiye’ye yayılıyor. Beşiktaş’taki 120 yıllık Kaymakçı Pando da kapandı. En son Kadıköy’deki Brezilya Kahvecisi’nin yerinden edildiğini duyuyoruz. Yerinden edilip beşinci kata replikası yapılan Emek Sineması’nın da bulunduğu Cercle d’orient (Serkildoryan) binasının “restorasyon”u bitmiş. “Grand Pera” adı verilen bina cadde tarafından bakıldığında “aslına sadık” yapılmış gibi görünüyor. Kapılar açılıp içine girdiğimizde ne kadar restore edilmiş ne kadar yeniden yapılmış göreceğiz. Beyoğlu yemek kültürünün simgelerinden olan ve 1944’ten beri hizmet veren profiterolü ile ünlü İnci Pastanesi yerine dönememiş. 1930 tarihli, aynı binadaki Rüya Sineması’nı ise kimse anımsamıyor. İnci’nin vitrininin yerinde herhalde tepkileri azaltmak için şimdi bir “sanat eseri” yer alıyor. Yani zarf benzer ama içerik değişik. Şimdi o binada bir AVM, 8 sinema salonu, restoranlar ve Balmumu Müzesi yer alacak. Yani yaşam kültürü değiştirilmiş olacak. Kaymakçı Pando Sestakof, “Bizim gibi eski şeylere artık değer verilmiyor” demiş. Eskinin değerini bilmeyen, esnafını korumayan ecdattan söz edemez! 15 HAZİRAN 2016 SAYI: 33124 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Tahir Özyurtseven Yayın Koordinatörü Murat Sabuncu Yazıişleri Müdürleri Bülent Özdoğan Baydu Can Reklam ve Pazarlama Direktörü Ayşe Cemal Reklam Grup Koordinatörü Deniz Tufan Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Haber Merkezi Müdürü: Aykut Küçükkaya l Dış Haberler: Pınar Ersoy l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Kültür Sanat: Evrim Altuğ l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven editor@cumhuriyet.com.tr Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Can Dündar, Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. lMuhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 03.23 03.16 03.48 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 05.24 13.12 17.10 05.12 12.56 16.52 05.40 13.19 17.11 Akşam 20.46 20.27 20.45 Yatsı 22.37 22.14 22.27 Son günlerde beni en fazla mutlu eden haber Güneydoğu’nun on hanelik bir mezra köyünden 14 yaşında bir kızın TEOG (Temel Öğrenimden Ortaöğrenime Geçiş) sınavında kazandığı olağanüstü başarı haberiydi. Haberi okuyunca yaşadığım semtin çocuklarını düşündüm… Sabahın erken saatlerinde izliyorum onları. Şık giysiler içinde, anneleri yanlarında kendilerini alıp okullarına götürecek servis araçlarını bekliyorlar. Derslerinin bitiminde aynı araçlarla evlerine geri dönecekler. Bu gidiş gelişlerinin dışında onları sokakta görmek olası değil. Bırakın sokakta oynamayı sokağın köşesindeki bakkala bile gitmiyorlar. Birine rastlayıp arka sokağın adını sorsanız alacağınız yanıt mutlaka “bilmiyorum” olacaktır. Bindikleri araçların üzerinde gittikleri okulların adları yazıyor. Tümü de pahalı ama çok pahalı kolejler. Bizim çocukluğumuzda hepimizin gittiği Moda İlkokulu’na (şimdiki adı Moda İlköğretim Okulu) gidiyor olsalar “kendileri gibi olmayan/yaşamayan” yaşıtlarıyla birlikte olacaklar, onlardan çok şey öğrenecekler, biraz olsun yaşanan başka hayatları tanıyabilecekler. Ama hayır! Aileleri bunu istemiyor. Kapıcı çocuklarıyla mı, esnaf çocuklarıyla mı, memur çocuklarıyla mı, emekçi çocuklarıyla mı? Hayır! Ken Ezgi’nin öyküsü dileri gibileriyle birlikte olsunlar, “konserve çocuklar” olarak yetişsinler isteniyor. HHH Ezgi Beytaş da kendisi gibi çocuklarla bir arada okuyor. O da her pazartesi sabahı taşımalı okul sistemi gereği Muş’un Varto ilçesine bağlı Dağlıca köyünün 10 hanelik Seyit Kamer mezrasından 5 km uzaklıktaki Çaylar köyündeki Yatılı Bölge Ortaokulu’na gidiyor. Cumaları ders bitiminde geri dönüyor. Mezrada beş öğrenci var. Kış bastırınca yollar aşılamıyor, o zaman babası yorum 13 onu atlı kızakla okuluna götürüp getiriyor. Ezgi, ileride hekim olmayı düşlüyor. Bunun için de derslerini düzenli çalışıyor. Geri kalan zamanında hayvan güdüyor, ev işlerinde annesine yardımcı oluyor. 14 yıllık yaşamında Muş ilinin dışına hiç çıkmamış. Özellikle amcalarının ve kuzenlerinin yaşadığı İzmir’i merak ediyor, tiyatroya gitmek istiyor. Bilmem, İzmir’in değerli Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu bu yazıyı okur da dört kişilik Beytaş ailesini kentine davet eder mi? Böyle bir daveti Ezgi de, anne babası ve kendinden bir yaş küçük kız kardeşi Eda da hak etmişler. Ezgi, TEOG sınavında sorulan 120 sorunun tamamını doğru bilerek Türkiye birincileri arasına girmiş. Bu başarısında okuldaki özverili öğretmenleri kadar ailesinin de payı var. HHH Varsıl semtlerde yaşayan çocuklarımızla mezralarda yaşayan çocuklarımızı hayat karşısında eşitlemek sorumluluğu topluma düşüyor. Mutlaka “bir şeyler” yapmak gerekiyor. Ezgi’nin en çok matematik ve fen derslerini sevdiğini biliyorum. Ama yine de ona edebiyat ağırlıklı 100 kitaplık bir seçki göndereceğim. Dilerim ileride de Ezgi’den güzel haberler alırız. Olaylar ve GOrUSler EDİTÖR: ÖZGÜR MUMCU ve SİNEM USER KARA posta@cumhuriyet.com.tr ‘Önce Demokrasi Hareketi’ Av. KEMAL AKKURT Sosyal Demokrat Avukatlar Derneği Başkanı Geçen günlerde, AnayasaDer, SODEV, TÜSES, Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği gibi sivil toplum kuruluşları, “Önce Demokrasi” başlıklı bir hareket başlattılar. Türkiye’nin içinde bulunduğu hukuktan ve demokrasiden uzak bu durumda, neden yeni bir anayasanın yapılamayacağının gerekçelerini kamuoyu ile paylaştılar. Çoğu öğretim üyesi 27 uzmanın hazırladığı, soru ve cevaplardan oluşan “Türkiye’nin Anayasa Gündemi” isimli kitabı da ilgilenenlerin bilgisine sundular. Böylece rahmetli Uğur Mumcu’nun söylediği gibi: “Fikir sahibi olmadan bilgi sahibi olma”nın engellenmesini sağlamaya çalıştılar. Neden yapılamaz? ‘Önce Demokrasi Hareketi’, bu ortamda neden yeni bir anayasa yapılamayacağının nedenlerini şöyle sıraladılar: İktidar eliyle “anayasasızlaştırma” sürecine, devlettoplum ilişkisinde “hukuksuz alanlar” yaratılmasına, mevcut anayasanın ve tarafı olduğumuz uluslararası sözleşmelerin yok sayılmasına, din ve mezhep bakışı temelinde yaratılan baskıcı ve totaliter yönetim anlayışına, ülkenin yurtiçinde ve yurtdışında savaş ortamına sürüklenmesine “itiraz ediyoruz” denilerek, Türkiye’nin içinde bulunduğu kaos ortamına dikkat çekilmiştir. Özgürlükçü, demokratik, laik, eşitlikçi, sosyal bir anayasa konusundaki kazanımlarımız korunarak, hak ve özgürlükleri insanlığın evrensel kazanımları düzeyine taşımaya istekli, kalıcı ve adil bir barış kurmaya kararlı tüm kurum ve Anayasalar, toplumsal sözleşmeler olarak da tanımlanırlar. Yani anayasalar, toplumun tüm kesimlerinin içinde kendilerini buldukları ve içselleştirdikleri, kimsenin kendisini dışlanmış hissetmediği metinler olmalıdır. Önce Demokrasi Hareketi; ifade, basın ve örgütlenme özgürlükleri üzerindeki baskılar kaldırılmadan dayatma yoluyla anayasa yapma çabalarını gayrimeşru bulduklarını ifade etmektedirler. kişilere demokratik değerler etrafında en geniş birliği inşa etmenin acil önem taşıyan bir yurttaşlık görevi olduğu anımsatılmıştır. ‘Önce Demokrasi’nin amacı Önce Demokrasi Hareketi, parlamenter rejime karşı fiili durum yaratarak keyfi bir yönetim kuran, kuvvetler ayrılığını yok eden, temel hak ve özgürlükleri ihlal eden, dokunulmazlıkları kaldırarak yasama organını doğrudan yürütmenin (daha doğrusu Saray’ın) tahakkümü altına almaya yeltenen zihniyetin, “yeni ve katılımcı anayasa yapıyoruz” söylemiyle yarattığı bilgi kirliliğine “hayır” demek suretiyle, kamuoyunu doğru bilgilendirmek için yola çıkmıştır. Yol temizliği yapılıp ifade, basın ve örgütlenme özgürlükleri üzerindeki baskılar kaldırılmadan, bu ortamda oldu bitti ve dayatma yoluy la (Parti Genel Merkezi ve Saray’da kotararak) anayasa yapma çabalarını gayrimeşru bulduklarını ifade etmişlerdir. Ülkede yaratılan kutuplaşmanın giderilmesi yerine, baskıcı yönetimi pekiştirerek bir başkanlık rejimi zorlamasına, bu amaçla tek yanlı propaganda aygıtı olarak kullanılan medya yapılanmasının ve devletin bütün organlarının partizanca seferber edilmesine karşı çıktıklarını kamuoyu ile paylaşmışlardır. Ne öneriyorlar? Önce Demokrasi Hareketi, bu dönemde yapılması gerekenleri de önerdiler: TBMM ve demokratik mekanizmalar işletilerek, hak ve özgürlükleri ihlal eden antidemokratik yasaların ayıklanmasını, baskıcı ve hukuk dışı uygulamalara son verilmesi talep edilmiştir. İn san hakları, demokrasi ve hukuka karşı saldırıların durdurulması amacıyla; yasama, yürütme ve yargı organlarının görev, yetki ve sorumluluklarının gereğini yerine getirmesini, toplumsal barış sağlanmadan anayasa yapım koşulları yaratılamayacağından, barışçı, nefret söyleminden arınmış ve kucaklayıcı bir iklim oluşturulması önerilmiştir. Önce Demokrasi Hareketi, bu saik ve öncelikler konusunda hemfikir olan herkesi, her yerde “Önce Demokrasi” forumları ve anayasa kürsüleri oluşturarak, “bu ortamda anayasa yapılamaz; önce demokrasi” fikri etrafında en geniş birliği sağlayacak, anayasal dayatma karşısında seçeneksiz olmadığımızı ortaya koyacak, demokratik tartışma ve mücadele zeminini yaratmaya ve güçlendirmeye çağırmaktadır. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI behicak@yahoo.com.tr 56 yaşındaki kadından çocuğa cinsel istismar Kayseri’de 56 yaşındaki kadının 9 yaşındaki erkek çocuğuna cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla tutuksuz yargılandığı davada savcı, kadının ‘çocuğun cinsel istismarı’, ‘kişiyi hürriyetinden yoksun kılma’ ve ‘tehdit’ suçlarından cezalandırılmasını talep etti. Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada tutuksuz yargılanan sanık N.A. suçlamaları reddederek, “Ben namazında, niyazında olan, Allah korkusu olan bir insanım. Eşim öleli 30 yıl olacak, ben böyle bir şey yapmadım” diye konuştu. Mağdur E.K. ise ifadesinde, “Önce beni soydu, daha sonra kendisi soyunup, beni yere yatırarak üzerimde zıpladı. Çok ayıp şeyler de yaptı, söyleyemiyorum” dedi. Dava ertelendi. l Haber Merkezi kamilmasaraci@gmail.com.tr Mehmet Bölük için anma Ukrayna’da 2007’de geçirdiği trafik kazasında yaşamını yitiren eski CHP İstanbul İl Başkanı Mehmet Bölük, dün mezarı başında ve Büyükada’da düzenlenen törenle anıldı. Karacaahmet Mezarlığı’ndaki törene CHP İstanbul İl Başkanı Cemal Canpolat, İstanbul milletvekilleri Oğuz Kağan Salıcı ve Mahmut Tanal, Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu katıldı. Büyükada’da yapılan törene Adalar Belediye Başkanı Atilla Aytaç, CHP İstanbul Milletvekili Selina Doğan, Hasan Fehmi Güneş, Ali Topuz ve CHP Adalar İlçe Başkanı Hıdır Delipınar da katıldı. l Haber Merkezi Nüfus cüzdanımı, sürücü belgemi, Passolig kartımı kaybettim. Hükümsüzdür. AHMET KALYONCU C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear