Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Cumartesi 21 Mayıs 2016 haber Meclis ‘dokundu’4 EDİTÖR:SERKANOZANTASARIM:MÜGEKAYGUSUZ Partili başkanın ülkesinde... Paris Birkaç gündür Fransa’nın başkenti Paris’teyim. Bir zamanlar bir süre eğitim gördüğüm kenti de, yarım yüzyıldan ziyade birçok bölgesini ziyaret ettiğim ülkeyi de az çok biliyorum. Şu sıralarda, başkanlıkçı anayasal sistemi yüzünden Fransa’dan ülkemizde bilir bilmez çokça söz ediliyor. Burada klasik başkanlık diyemeyeceğimiz, başkanlıkla parlamenter sistem arası kendine özgü sistem yürürlükte. Sistem, bazı değişikliklerle 1958 5. Cumhuriyet Anayasası’na dayanıyor. Cumhurbaşkanı halk tarafından seçiliyor. 1958’de General De Gaulle, çeşitli yerel temsilcilerden oluşan 81 bin 764 büyük seçmenin oyuyla seçilmişti. Ama daha sonra 1962 değişikliğiyle cumhurbaşkanı doğrudan halk tarafından seçilir oldu. Cumhurbaşkanının 2000 yılına kadar 7 yıl olan süresi bu tarihten sonra 5 yıla indirilmiştir. “General De Gaulle’ün bedenine uygun özel biçilmiş olduğu” ileri sürülen sistemin, en etkili anahtar kişisi, 1958 Anayasası’nın mimarı Michel Debre’ye göre, yürütmenin başı olan cumhurbaşkanıdır. Ama bu halk tarafından, seçilmiş cumhurbaşkanının, parlamento çoğunluğunun desteğine de sahip olması ile mümkündür. Peki, ya parlamentoda cumhurbaşkanından ayrı çoğunluk oluşur ve oradan başbakan çıkarsa ne olacaktı? HHH Siyasal gözlemciler, bu durumun düzenin sonu olacağını, sistemin De Gaulle’den sonra çok yaşamayacağını söylüyorlardı. Korkulan durum 1986 1988’de Sosyalist Cumhurbaşkanı Mitterrand ve parlamentoda oluşan sağcı çoğunluğun desteğine sahip Başbakan Jacques Chirac ile yaşandı. Ama rejim yıkılmadı. Sosyalist Mitterrand aynı olguyu ikinci defa merkez sağcı Edouard Balladur ile 1993 1995’te yaşadı. Üçüncü kez aynı tecrübeyi bu defa başbakan koltuğunda oturan Chirac, sosyalist Lionel Jospin ile 1997 2002 yılları arasında denedi. Cohabitation (birlikte var olma) denen üç dönemi de rejim kazasız belasız atlatırken Debre’nin ünlü 1958 konuşmasında belirttiği gibi, Fransa’yı temsil eden cumhurbaşkanının dış politikada son söze sahip olması, parlamento çoğunluğuna dayanan başbakanın iç politikayı yönetmesi yöntemine dayandılar. Ama kriz doğurabilecek durumun aşılmasının ana etkeni Fransız toplumunun demokratik birikimi ve politikaya da yansıyan uzlaşma kültürüydü. Her şeyden önce 5. Cumhuriyet’in halk tarafından seçilmiş partili cumhurbaşkanlığı kurumu salt “otoriter” eğilimli De Gaulle’ün kişisel güç tutkusunun değil, önce üçüncü (1875 1940), sonra dördüncü (1945 1958) Cumhuriyet dönemlerinin, savaşta bozguna da neden olan, kurumların sağlıklı çalışmalarını engelleyen, yürütme erkinin denetimi tamamen elinden kaçırdığı koalisyonlar batağına saplanmış, kronik siyasal istikrarsızlıklarına (ki Türkiye’nin yaşadıklarının bunlarla uzaktan yakından ilgisi yoktur) duyulan tepkinin ürünüdür. Bu tepkilere ve özellikle, “Cumhuriyet’in kurumları veya ülkenin bağımsızlığı ciddi ve yakın tehdit altına girdiğinde” diye başlayan ve cumhurbaşkanına çağdaş bir diktatörün gıpta edeceği her türlü yetkiyi veren anayasanın ünlü 16. maddesine karşın De Gaulle, demokrasiden otoriterliğe sapmadı. Ve general, halk oyuna sunduğu kanun teklifi halk oyunda yeterli desteği sağlamayınca parlamento çoğunluğuna karşın, aksi yönde ısrarlara aldırmadan “bu bana hayır demektir” dedi ve istifa edip çekildi. De Gaulle cumhurbaşkanı iken ünlü yazar Sartre ile sert bir tartışmaya girişmişken bir ara yazara “Üstadım” diye hitap etti. Sartre’ın yanıtı aşağılayıcıydı: Bana bizim mahallenin garsonları üstadım diye hitap ederler. Bunun üzerine çevresindekiler kendisine telkinde bulundular. Siz ki Fransa’nın temsilcisi, simgesisiniz, buna nasıl katlanıyorsunuz, neden dava açmıyorsunuz?? Telkinlere kulak asmayan De Gaulle’ün yanıtı kısadır: Evet ama Mösyö Sartre da Fransa’nın simgesidir. Seçilmiş partili cumhurbaşkanının ülkesi Fransa’dan bakınca, 2016 Türkiyesi ne kadar çağ dışı görünüyor... DİYARBAKIR’DA HAYAL KIRIKLIĞI Bu kadar mı kör oldular! Diyarbakır’da Ofis semtinde bir kıraathanedeyim. Yurttaşlar televizyondan olan biteni izliyordu. Dokunulmazlıkların kaldırılması kabul edildiğihde ise kahvehanedekilerin mırıldanması başlıyor. Büyük bir hayal kırıklığı yaşayan Recep öfkeyle, “Bu karar Erdoğan’ın başlattığı darbenin yeni bir aşaması. Artık Kürt sorununu çözmek için kiminle konuşacak ki” diyor. Abdullah ise “CHP çark etti, referanduma götürseler bölge halkı hayır oyu verecekti. Halka güvenmediler” diyor. Mehmet bey ise “Bu ülkenin yöneticileri Kürt sorununun çözümünü 20 yıl daha ötelemek istedi” dedi. Bir genç var ona soracak oluyorum “Halkların arasındaki köprüleri bir kez daha dinamitlediler. Erdoğan ve iktidar bu kadar mı kör oldular? Neden çözümsüzlükte ısrar ettiler?” diyor. l MAHMUT ORAL TBMM’DE YAPILAN OYLAMADA 367 SINIRI GEÇİLDİ, VEKİLLERE YARGI YOLU AÇILDI TBMM Genel Kurulu’nda, AKP’nin dokunulmazlıkların kaldırılmasına ilişkin anayasa değişikliği önerisi, 376 ‘kabul’ oyuna ulaşarak, referandumsuz kabul edildi. AKP ve MHP’nin tam kadro ‘kabul’ oyu verdiği varsayılırsa CHP’den en az 20 milletvekilinin öneriye ‘kabul’ oyu verdiği belirtiliyor. Böylece 1994’te DEP’lilerin dokunulmazlığının kaldırılmasından 22 yıl sonra bu kez Meclis, geçici anayasa değişikliği ile hakkında fezleke olan milletvekillerine yargı yolunu açtı. Birinci turda referandum aralığında oy alan anayasa önerisi, ikinci turda referandumsuz kabul edildi. 1. madde üzerine yapılan oylamaya 531 milletvekili katılırken, 373 kabul, 138 ret, 8 çekimser, 9 boş, 3 de geçersiz oy çıktı. 2. maddenin oylamasına 526 milletvekili katlırken, 374 kabul, 136 ret, 4 çekimser, 1 geçersiz ve 11 boş oy kullanıldı. Önerinin tümünün oylamasında 531 vekilden 376’sı kabul, 140’ı ret, 5’i çekimser, 7’si boş, 3’ü de çekimser oy kullandı. Böylece tümünün oylamasında referandum gerektirmeyen 367 sayısının üzerine çıkılarak anayasa önerisi kabul edildi. İkinci turda ortaya çıkan sonuçta CHP’nin tavır değişikliği belirleyici ol du. AKP ve MHP’nin tam kadro kabul oyu verdiği varsayıldığında CHP’de en az 20 milletvekilinin ilk tura göre tercihini değiştirdiği sonucu ortaya çıktı. CHP’nin ikinci turdaki tavır değişikliği AKP ve MHP içindeki fireleri de görünmez kıldı. Onay için Erdoğan’a Öneri onay için Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a sunulacak. Onayın ardından anayasa değişikliği Resmi Gazete’de yayımlanacak. Bu aşamadan itibaren Adalet Bakanlığı, Başbakanlık ve TBMM’de bulunan dokunulmazlık fezlekeleri ilgili mercilere gönderi lecek ve yargı süreci başlayacak. Yargılama sonucunda milletvekille rinin hüküm giymesi durumunda vekilliklerinin düşürülmesi gündeme gelebilecek. Anayasaya göre, 28 milletvekilliğinin boşalması halinde ara seçime gidiliyor. Yargılamalar sonucunda verilen mahkeme kararlarının TBMM Genel Kurulu’na bildirilmesi durumunda vekilliklerin düşmesi gündeme gelecek. Bu sayının 28’e ulaşması durumunda bir ara seçime gidilmesi kaçınılmaz olacak. Ancak yargılama sürecinin kısa zamanda sonuçlanmasına olasılık tanınmıyor. AKP’lilerin oyunu gözetlediler Oylamalar sırasında AKP’li milletvekilleri Ali İhsan Yavuz, Ramazan Can, Hilmi Bilgin, Hakan Çavuşoğlu ve Murat Alparslan, AKP’lilerin oylarını gözlemlemek için oy kabinlerinin önünden bir dakika bile ayrılmadı. AKP’li ve killer, kabinlere girmeden bu “gözlem heyetine” zarfın içine attıkları pulları göstererek, oylarını kullandı. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, AKP Genel Başkan adayı Binali Yıldırım, Ekonomi Bakanı Mustafa Elitaş’ın da kabinlere girmeden oy kullandıkları görülürken, muhalefet bu duruma itiraz ederek, Meclis Başkanı’nı sık sık uyardı. TBMM Başkanı Kahraman, sık sık gizlilik kuralına uygun oy kullanılması uyarısında bulundu, ancak değişen bir şey olmadı. Bazı muhalefet milletvekillerinin durumu videoya çekmeleri üzerine de gerilim yaşandı, HDP ve CHP’liler ile AKP’li milletvekilleri arasında itiş kakış yaşandı. HDP’li Önder, AKP’lileri eleştirerek “Bana gılgıllanacağınıza şurada parti komiserleri ‘Ne oy verdiniz’ dediğinde çocuklar gibi gösterme zilletine düşmemeyi tercih edin, çocuklar gibi...” dedi. Laiklik tartışmasıyla başladı ÖNDER: Mahkemede konuşacağız Önergeler üzerindeki görüşmeler sırasında AKP’lilerin, kürsüdeki HDP’li Sırrı Süreyya Önder’e “Terörist, film çevirmeye benzemez bu işler” diye bağırınca gerilim yükseldi. Önder, “Sayın Cumhurbaşkanı o zaman Başbakan’dı, beni aradı, ‘Kandil’e gittiniz, ne oldu’ dedi. Bunun devamını mahkemelerde söyleyeceğiz. Kandil’den talimat alan kimmiş, Kandil’e haber gönderen, ricacı gönderen kimmiş, kaldırın dokunulmazlığımızı, bütün bunları mahkemelerde konuşacağız” dedi. TBMM Genel Kurulu’ndaki tarihi ikinci tur görüşmeleri laiklik tartışmasıyla başladı. TBMM Başkanı İsmail Kahraman, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nı kutlayan bir konuşma yaptı. CHP’li Levent Gök, Kahraman’ın bir süre önce yaptığı “Laiklik anayasadan çıkarılmalıdır” sözünü anımsatarak, “Bu bakımdan biz bu oturumu sizin yönetmenizi uygun görmüyoruz” dedi. Genel kurulda tansiyon yükselirken HDP’li İdris Baluken de Gök’e destek verdi. Kahraman, tartışmalar üzerine “Anayasaya aykırı bir durum mevzubahis değildir. Ben ‘Tarif yapılması lazım’ dedim. Belki aksettirenler yanlış aksettirdi. Sözlerim doğrudur” dedi. Bu sırada sırtlarını dönen CHP’liler, sıra kapaklarına vurarak Kahraman’ı protesto etti. Gök, “Laik cumhuriyete bağlı mısınız, açıklayın” derken, Kahraman, “Bir bardak suda fırtına koparmayın. Ne diyeceğime ben karar veririm. Siz dikta mısınız?” dedi. CHP’liler “Türkiye laiklik, laik kalacak” diyerek salonu terk etti. CHP’liler, oylamalar sırasında ise genel kurula geri döndü. Erdoğan: Milletim terör örgütünün desteklediklerini parlamentoda istemiyor ‘Bedeli neyse ödesinler’ ÖMER ŞAN Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, dokunulmazlıkların kaldırılmasının ardından memleketi Rize’de cami önünde miting yaptı. Erdoğan, “Benim milletim bu ülkede suçlu olan parlamenterleri, bu parlamentoda görmek istemiyor. Hele hele bölücü terör örgütünün desteklediklerini bu parlamentoda görmek istemiyor. Bedeli neyse ödesinler” dedi. Memleketi Rize’ye giden Erdoğan, cuma namazını kıldığı Sahil Camisi önünde konuşma yaptı. “Bu gençlik seni başkan yapacak” sloganı üzerine Erdoğan, “Ülkemiz ve milletimiz için hayırlısı olan neyse o olsun” dedi. Kalabalığın, “İşte ordu, işte komutan” sloganlarını kesen Erdoğan, “Burası ordu değil. Bi zim bir ordumuz var. O da Türk Silahlı Kuvvetleri. Bu bir davanın, bir hareketin mensuplarıdır. Bir davanın, bir hareketin mensupları olarak inanıyorum ki sizler bir ümmet bilinci içerisinde yürüyeceksiniz” diye konuştu. Ülke üzerinde oynanan oyunlar olduğunu savunan Erdoğan, “Her gün şehitlerimiz var. Bu topluluk şahadete susamış ve şahadet için koşan bir topluluktur. Allah yolunda öldürülenlere ölüler demeyiniz. Tabii ki o aileler nasıl üzülüyorsa biz de üzülüyoruz. Bölemeyecekler bizi” dedi. “Çıkmışlar ne söylüyorlar; paralel devlet, paralel yapılanma. Devlet içerisinde devlet olabilir mi?” diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Tabanı ibadet, ortası ticaret, tavan ise ihanet. Halk, onlara gönül verenler samimi. Ama ortada tüccarlar var. Onların sırtından neleri götürdüler neleri. Zekât, sadaka, himmeti her şeyi götürdüler.” TBMM’deki dokunulmazlık oylamasına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Erdoğan, “Bugünkü oylama ile inşallah hayırlı bir netice çıkarsa, bütün bu fezleke dosyalarını nereye gönderecekler? Yargıya. Bedeli neyse ödesinler. Olması gereken o değil mi?” diye konuştu. İsim vermeden CHP lideri Kılıçdaroğlu’nu eleştiren Erdoğan “Önce evet oyu vereceğiz dedikleri halde hayır oyu kullananlar ikiyüzlüdür, riyakârdır, sahtekârdır” dedi. l RİZE HDP’LİLER DİRENECEK Mücadele yeni başlıyor TBMM Genel Kurulu’ndaki oylamanın ardından HDP grubu, Eş Genel Başkanlar Selahattin De mirtaş ve Figen Yüksekdağ başkanlı ğında toplanarak süreci ele aldı. Yük sekdağ, “Darbeci siyasetin son per desi oynandı. Bizim açımızdan müca dele yeni başlıyor, on lar bu yüzkarasıyla, de mokrasiyi katledenler olarak tarihe geçecek ler” dedi. Demirtaş da HDP’lilerin savcıların davetine gönüllü icabet etmeyeceklerini ifade etti. Demirtaş, “Ya tu MAHMUT LICALI tuklama ya da yakala ma kararı çıkaracaksınız” değerlendir mesini yaptı. HDP’li vekillerin Anayasa Mahkemesi’ne başvuracağını söyleyen Demirtaş ayrıca düzenlemenin ipta li için 52 “cesur” vekilin desteğine ihti yaç duyduklarını söyledi. Demirtaş ve Yüksekdağ, HDP’li vekil lerle bahçede sohbet etti. Demirtaş’ın yanına 1994’te dokunulmazlığı kal dırılan dönemin DEP milletvekili Sır rı Sakık da geldi. Sakık, cezaevi fotoğ raflarını Demirtaş’a göstererek anıla rını anlattı. Gazetemiz Ankara Temsil cisi Erdem Gül de sohbete dahil olur ken, gazetecilerin fotoğraf çektiğini gö ren Demirtaş, “HDP 10 yıldır burada. 10 yıl sonra da bu fotoğrafı son fotoğ raf olarak yayımlayamayacaksınız” de di. CHP’li Muharrem İnce’nin gelme si üzerine Demirtaş, “Dikkat et Muhar rem gazeteciler burada” diye espri yap tı. İnce ise Demirtaş’a “Nasıl olsa aynı koğuşta kalacağız” diye yanıt verdi. De mirtaş “Biz de burada koğuş düzenini oluşturuyoruz. (Erdem Gül’e işaret ede rek) Cezaevi deneyimlerini dinliyoruz” diye konuştu. l ANKARA KAÇTI DENEN HDP’LİLER: Bireysel kaygı yaşamayız Kuzey Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesud Barzani’ye yakınlığıyla bilinen Rudaw, HDP milletvekilleri Faysal Sarıyıldız ve Tuğba Hezer’in, dokunulmazlıkların kaldırılıp gözaltına alınma ihtimaline karşı dönmemek üzere Avrupa’ya gittiğini ileri sürdü. Gazetemize açıklamalarda bulunan Sarıyıldız, Cizre’de yaşananlarla ilgili İngiltere’de temaslarda bulunduğunu belirterek “İnsanlar yakıldı, bireysel kaygılara girmemizi beklemesinler” dedi. l SELİN GÖRGÜNER ün Meclis’teki en mutsuz mil D Bir 22 yıllık tekerrür hikâyesiletvekilleri CHP’lilerdi. Dokunulmazlık oylamaları nedeniy le Meclis’e mutsuz gelmişlerdi. Oylama CHP’lilerin kulis bahçesindeki kalaba kanlar Selahattin Demirtaş ve Figen lar sırasında muhalefet kulisinde ilk so lığı ikinci madde oylamasında Yüksekdağ’ın da aralarında olduğu nuçları CHP’lilerle beraber bek sürekli arttı. Bunların tümü ha HDP’liler göründü. 1994’te dokunulmaz ledik. Salı günü yapılan oylama yır oyu kullanan CHP’lilerdi. Ni lıkları kaldırılan zamanın DEP milletvekili larda sonuçlar referandum ara tekim beklerken sonuç geldi. ve halen Ağrı Belediye Başkanı olan Sır lığında kalmış, en fazla 357 oy İkinci madde de 374 oyla geç rı Sakık da vardı. Sırrı Süreyya Önder, çıkmıştı. Ama referandumsuz ti. Ama CHP’liler umutluydular. İdris Baluken ve başka milletvekilleriyle dokunma sayısına kala kala 10 Daha doğrusu “Allah’tan umut bahçede masa genişledi. Üçüncü oyla oy kalmıştı. kesilmezdi” ve CHP’den evet ma sonuçlarını HDP’lilerle sohbet ederek CHP’lilerde bu korku var oyları geri dönerse AKP’den de beklemeye başladık. dı ve AKP’den esen, “referandum” korkutmacası doğrultusunda evet oyuna yönelenler oldu. Bunlar konuşuluyordu EGRÜDLEM fireler olursa son oylamada sayı düşecekti. CHP’liler üçüncü oylamaya girdiler ama sonucu bek O sırada Sırrı Sakık, siyasi tarihe “2 Mart darbesi” olarak geçen 1994’teki dokunulmazlık sürecini anlattı. Hatta birlikte hapse gittikleri DEP’lilerle daha ki ilk oylamanın sonucu geldi: lemeden Meclis’ten ayrıldılar. sonra yattıkları Ulucanlar Cezaevi’nden 373 kabul. Referandum sayısı aşılmış Meclis’ten ayrılma nedenlerini, “Antal fotoğraflarını paylaştı. 3 HDP yöneticisi tı. CHP’lilerin mutsuzlukları giderek artı ya’daki kampa gidecekleri, uçağa yeti Demirtaş, Yüksekdağ ve Baluken ilgiyle yordu ama iki oylama daha yapılacaktı. şecekleri” gerekçesiyle açıkladılar. Ama Sakık’ı dinlerken, hiç hapse girmedikleri Belki ikinci maddede de 367’nin üzerin yüzlerinden düşen bin parçaydı. Mutsuz ni vurguladı. de oy çıkardı ama asıl teklifin tümü üze başladıkları günü mutsuz Antalya yolcu Masada şimdi AKP iktidarı tarafın rindeki üçüncü oylama vardı. 367’nin al luğuyla tamamladılar. dan yapılanın benzerinin o zamanki ik tında gelirse referandum aralığına düşü CHP’lilerin terk ettikleri muhafet kuli tidar DYP tarafından yapıldığı da konu lecekti. sinin bahçesinde bu kez Eş Genel Baş şuldu. Sohbette, “O zaman da dokunul mazlık meselesi CHP’ye fatura edilmişti. CHP o zaman SHP olarak iktidar ortağıydı. SHP’liler dokunulmazlığın kaldırılmasına karşıydılar ama SHP, DYP ile koalisyon ortağıydı. Parti yönetimi hayır diyemiyordu. Eski liderleri Erdal İnönü, çok sıkı bir muhalefet şerhi yazmıştı. Ama parti yönetimi buna rağmen ortağına karşı çıkamadı. Ve SHP tartışıldı” diyalogları da geçti. Ve nihai oylamanın sonuçları çıktı. Demirtaş ve Yüksekdağ sonucu gazetecilerden öğrendi. 2 oy daha fazla çıkarak 376 oyla referandumsuz sonuç alınmıştı. Demirtaş, “Biz kalkalım, kendi aramızda konuşalım. Sonra açıklama yapalım” dedi. Onlar toplantıya girerken ben görüşü hiç merak edilmeyen bir kameraman emekçi arkadaşımla ayaküstü sohbet ettim. O da benim gibi 22 yıl önceki süreci Meclis’ten izlemişti. Şu cümleleri kurdu: “İsimler, iktidardaki insanlar değişiyor, ama hayatımız ve kayıplarımız değişmiyor. Bu kadar bedel ödeniyor, biz bir arpa boyu yol alamıyoruz.” C MY B