28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Pazar 24 Nisan 2016 EDİTÖR: CAN DOKER Gazetemiz, Meclis’in İPTAL ETTİĞİ 23 Nisan’ı resepsiyon vererek kutladı Cumhuriyet’e sahip çıktık haber 13 Cumhuriyet, TBMM’nin terörle müca Demirel, Eski SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın, eski CHP Ge delede verilen şehit nel Başkanı Altan Öy ler gerekçesiyle ip men, HDP milletveki tal ettiği 23 Nisan li Dilek Öcalan de katıl Ulusal Egemenlik ve dı. MHP Genel Başkan Çocuk Bayramı re adayı Sinan Oğan da ka sepsiyonuna alter tılımcılar arasında yer natif bir resepsiyon aldı.   verdi. “Cumhuriyet, CHP lideri Kemal Kı Cumhuriyet’e sahip çıkıyor” sloganı ile Hilton Oteli’nde dü MHP genel başkan adayı Sinan Oğan, Ankara temsilcimiz Erdem Gül’le sohbet etti. lıçdaroğlu gazetecilerin sorusu üzerine DündarGül davası ile ilgili ola zenlenen resepsiyona siyaset, yargı, diplo rak, “Doğru haber yaptı diye bir gazetecinin masi, sanat camiası, üniversiteler, sivil top tutuklanması, hapse atılması, demokrasimiz lumdan çok sayıda isim katıldı. Cumhuri açısından büyük bir ayıptır. Umarım bu ayı yet Gazetesi İmtiyaz Sahibi ve Yayın Kurulu bı bir daha yaşamayız” dedi.   Başkanı Orhan Erinç, Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Resepsiyona yoğun katılım Gül, konukları kapıda karşıladı. Gazetemiz Eski Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şe İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, Yayın Ku ne, CHP’liler Bülent Tezcan, Engin Altay, rulu üyeleri Hikmet Çetinkaya, Hakan Kara Uğur Bayraktutan, Özgür Özel, Zeynep Atı ve Güray Öz, yazarlarımız Çiğdem Toker ve ok, Barış Yarkadaş, Şenal Sarıhan, Orhan Ahmet Tan, gazetemiz Karikatüristi Musa Sarıbal, Gülay Yedekçi, HDP milletvekili Kart gecede konukları ağırladılar. Mehmet Adıyaman, TTB Başkanı Bayazıt İl Gazetemizin Genel Yayın Yönetmeni Can han ve Genel Sekreteri Özden Şener, Hal Dündar, davetlilere yaptığı konuşmada, kevleri Genel Başkanı Oya Ersoy ve Kadın “Tek adam rejimi dayatmasına karşı özgür Sekreteri Dilşat Aktaş, Yalçın Karatepe, Bas lükçü parlamenter demokrasiyi, ulusal ira kın Oran, eski Anayasa Mahkemesi Başka deyi, ilk Meclis’in heyecanıyla savunacağız. nı Yekta Güngör Özden, Yargıtay Onursal ‘Siz kutlamıyorsanız, biz varız; siz susarsa Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, Belçika Büyü nız biz konuşacağız’ diyeceğiz” ifadelerini kalçisi, Yunanistan ve Fransız Siyasi Ataşe kullandı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçda si, ODTÜ Rektörü Ahmet Acar, Ankara Cum roğlu, “TBMM’nin yapmadığını Cumhuriyet huriyet Savcısı Bülent Yücetürk, Yenima Gazetesi yapıyor” dedi.  halle Belediye Başkanı Fethi Yaşar, 10 Ekim Resepsiyona HDP Eş Genel Başkanı Figen Dayanışması’ndan Mehtap Coşkun katılan Yüksekdağ, HDP Grup Başkanvekili Çağlar lar arasındaydı. l ANKARA / Cumhuriyet NECATİ SAVAŞ CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu, resepsiyon girişinde Can Dündar ve Dilek Dündar karşıladı. HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ da Cumhuriyet resepsiyonuna katıldı. ŞEHİT ÇOCUĞUNDAN GÖZYAŞI Anıtkabir’de düzenlenen törende, TBMM Başkanı İsmail Kahraman, Başbakan Ahmet Davutoğlu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli hazır bulundu. 23Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı nede Çorum’dan gelen şehit çocuğu Necip Can’ın gözyaşları vurdu. Can, niyle ilk tören, devlet erkânının “Ülkemizde terör olayları oluyor ve Anıtkabir’i ziyaretiyle başladı. Tö bazı insanlar evlerinden oluyor. Te rendeki dikkat çeken bir ayrıntı rörü bitirmek için neler yapmaya ise Karaman’daki çocuklara taciz çalışıyorsunuz?” derken hıçkırık olayıyla ilgili “Buna bir kere rast Şehit çocuğu larla ağladı. Çocuk cumhurbaşkanı lanmış olması kurumu karalamak Necip Can Tahan, başkanlık sistemi ilgili so için gerekçe olamaz” diyen Aile ve ru üzerine “Cumhurbaşkanımız ge Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramaza rekeni yapıyor. Bu nedenle bunu tartış noğlu ile bu sözlere, “Ensar’ın önüne yat mak bana düşmez” dedi. HDP, Anıtkabir tı” tepkisini gösteren CHP lideri Kemal ve TBMM’deki törenlere katılmadı. HDP’li Kılıçdaroğlu’nun protokolde yan yana düş Sırrı Süreyya Önder, “Meclis Başkanı’nın mesi oldu. resepsiyonları iptal etmesi ve 23 Nisan’a Başbakan Ahmet Davutoğlu, başbakan yaklaşımındaki ciddiyetsizlik; çocuk is lık koltuğunu Reyhan Nur Ünlü’ye dev tismarı konusundaki riyakârca yaklaşım retti. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, lar nedeniyle grubumuzu törenlere katılı koltuğunu, 11 yaşındaki Başak Tahan’a lıp katılmama konusunda serbest bıraktık. devretti. Ancak kutlamalara damgasını Biz de katılmadık” dedi. l ANKARA Ergenekon Dersleri Kitaptan biliyoruz; yargı, tıpkı öteki güçler, güç kaynakları gibi iktidar kavgasının olmazsa olmazıdır. Devletlerde, devletler arası ilişkilerde kendine sürekli alan açmaya, ötekiler üzerinde egemenlik kurmaya ya da egemenliğini pekiştirmeye çalışan iktidarlar, iktidar ortaklıkları, koalisyonlar kendi iç kavgaları olmaksızın varlıklarını sürdüremezler. Kendilerini sürüp giden kavganın içinde, yığınların eyleminden hep korkarak var ederler. HHH Ergenekon arşive kaldırılmak istenen davanın fotoğrafıdır artık. Peki, o fotoğrafta arka planda görünen yığınları ne yapacağız. Onlar iktidar kavgasının yazgısını değiştirmek için meydanları doldurmuşlardı. Cumhuriyet mitinglerinden, Gezicilerden, Haziran günlerinden; kavganın dışına sürülmek istenen, her suça ortak iktidar koalisyonunun devre dışı bırakmak için kanlı işbirliğine giriştikleri milyonlardan söz ediyorum. HHH Aslında işin eğlenceli kısmındayız da denilebilir. Repertuvardan çıkartılan, trajikomik, can yakan oyunun “kullanışlı figüranlarının” kendilerini kenara çekme, yaptıklarında haklılık payı arama, “evet, ama, işte, falan filan...” gibi işe yaramaz cümlelerden medet umma hallerini seyrediyoruz. Önemsizdirler artık. “Askeri vesayet kalksın istemişler” de, “sivil vesayete karşıymışlar” da, “darbeyi önlemişler” de... Bilmedikleri derslerin, okumadıkları kitapların dipnotlarından çaldıkları cümlelerle ahkâm kesmeyi sürdürmek niyetindeler hâlâ. Ne devrim biliyorlar ne darbe. Oysa tarihe bakmayı bilseler; devrimle darbe arasındaki farkın, ilişkinin, sokaklara çıkan, siyasi hedeflerle kendini var eden, kavgaya el koymaya niyetlenen yığınlara bağlı olduğunu, kitapların bunu böyle yazdığını da bilirlerdi. HHH Hiç anlayamadıkları zamanlarla ilgili “hatırat” yazarken, Yön’ü de, Devrim’i de devrimci TİP’i de anlayamadıklarını, sokaktaki halkı, tankların üstünden aşan işçileri, 1516 Haziran’ı, gencecik bedenlerine kıyılan gençleri kavrayamadıkları, devrimin darbeden büyük olduğunun farkına varamadıkları ortaya çıktı. Kendilerine açılan sahnede paylarına düşen repliği okumak, “olup bitene yön verdikleri” yanılgısına kapılmak iyi geldi onlara. HHH Ergenekon, laik bir Cumhuriyet için meydanları dolduranlardan korkanların telaşla harekete geçtikleri, kendi aralarındaki iktidar kavgasının cephanesini biriktirdikleri zamanın davasıdır. Aydınları tutuklayarak, halka korku salarak, yılgınlığı yaygınlaştırarak giriştikleri büyük tasfiyenin hikâyesidir. Sonunda dava tamamlandı; biri ötekini tepelemiş görünüyor. Ama korkuları sürüyor hâlâ; “Gezi, paralelden daha tehlikelidir” diye mırıldanıp durmaları bundan. HHH O karanlık yılların yazıcıları ise bölündüler; bir kısmı iktidar medyasında iş buldu, öteki kesim ne yapacağını bilemiyor... Gerçekleri görüp, darbe devrim meselelerini, halkın devreye girdiği zamanlarda devrimin her alanı kapsadığını, o zaman darbecilerin devrimi halktan çalmak için hızla harekete geçtiklerini anlatan tarihi mi okusun, yoksa anayasa tartışmasını bekleyip şansını bir kere daha mı denesin? Tarih okumaları daha iyi olurdu kuşkusuz; ama tarihin doğru okunmasının, görünen ile öz arasındaki farkı kavramaya bağlı olduğunu anlamadıkları, sürekli görüntüye takılıp kaldıkları için umutsuzdur durumları... EXPO açılışı kutlanabilir, 23 Nisan kutlanamaz 23Nisan 2014. Ankara’da Meclis resepsiyonundayım... Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Tayyip Erdoğan, ana muhalefet lideri Kemal Kılıçdaroğlu, MHP lideri Devlet Bahçeli, BDP’liler, davetliler... Herkes birbiriyle sohbet ediyor. Gecenin ilerleyen saatleri... BDP’li Sırrı Sakık ve Hasip Kaplan o günlerin Başbakanı Tayyip Erdoğan’a selam vermek üzere yanına gidiyor. Sakık, “Size grup olarak bir merhaba diyelim” diyerek söze giriyor. Bunun üzerine Başbakan Erdoğan ve BDP’liler arasında TBMM’nin özel oturumunda, BDP’nin yanı sıra HDP Eşbaşkanı Ertuğrul Kürkçü’nün de konuşma yapmasının esprisinin de yapıldığı şöyle diyaloglar geçiyor: Sırrı Sakık: Grup olarak size bir merhaba diyelim dedik. Başbakan Erdoğan: Grubunuz değil, grubunuzdan biri... Hasip Kaplan: Merhaba... Sakık: Biz zaten hepimiz bir yerde duruyoruz... Hasip Kaplan: Büyüdük büyüdük iki parti birleştik... Başbakan Erdoğan: Yine birleştiniz de, niye ayrıldınız niye birleştiniz anlayamıyorum yani. Hasip Kaplan: Biri yedek dursun dedik, devlettir ne yapar bilinmez... Başbakan Erdoğan: Veya bugün bir 10 dakika kazanalım dediniz. Hasip Kaplan: Onun da esprisini sizinkiler yapıyordu. Bölelim 5’e... Başbakan Erdoğan: O zaman 50 dakika olur ya... Ardından hep beraber Meclis’in bahçesine çıkılıyor. Görkemli dış cepheye 3 boyutlu olarak Kurtuluş Savaşı’nın, Atatürk’ün, beraber mücadele verdiği arkadaşlarının görüntüleri yansıtılıyor, ses, ışık gösterisi yapılıyor. O gün o resepsiyondan, o bahçeden herkes mutlu ayrılıyor. Aradan 2 yıl geçti. Başbakan, Cumhurbaşkanı oldu “başkanlığa” heves etti. Fiilen öyle de yönetmeye başladı. İktidarın yayın organı Sabah’ın Ankara Temsilcisi’nin deyimiyle “Erdoğan Oscar’daki en iyi erkek oyuncu, ondan başka herkes ‘en iyi yardımcı’”... “Oscar’lık Erdoğan”, başkanlık yolunda önünde engel gördüğü herkesle “mücadeleye” başladı. Siyasetçilerden gazetecilere, akademisyenlerden sivil toplum örgütlerine... Ortam o kadar gerildi ki... Bugün Meclis’te başta iktidarla ana muhalefet neredeyse tüm partilerin birbirleriyle ko let Meclisi’nin açılışının gele nek olduğu üzere resepsiyon la kutlanarak olası bir diyalo ğun önünün açılması şansı ya ratılabilirdi. Ama Meclis Baş kanlığı ülkenin “en hassas” ko nusuna bir gönderme yaparak dünü iptal etti: “Önceki yıllardan farklı ola rak bu yıl yaşanan terör hadi seleri ve şehitlerimizin aziz ha tıralarına hürmeten kamuoyu nun da hassasiyeti dikkate alı narak Meclis’te resepsiyon ya pılmamasına karar verilmiştir.” Nedense konu Cumhuriyet Antalya’da görkemli gösterilerle EXPO açılışı yapıldı. ve kazanımları olduğunda iktidarda bir “hassasiyet” or nuşacak zemini kalmadı. Erdoğan o günlerde diyalog kurduğu, şakalaştığı çoğu Kürt kökenli milletvekillerinin bugün cezaevine yollanması için çaba içinde. Gazetecilerin, akademisyenlerin hedef gösterilmesi, hapse atılması sıradanlaştı, beraat olmadan tahliyeler bile kutlanmaya başladı. Aylardır ülkenin doğusundan her gün çatışma ve ölüm haberleri geliyor, insanların evleri yıkılıyor, 1990’lardaki güvenlikçi konsept yeniden inşa ediliyor. Böyle bir ortamda 1920’nin birleştirici ruhunun, sivil siyasetin ve tüm bunların merkezi Meclis’in daha aktif çalıştırılması, Mil taya çıkıyordu. Günler önceden dünü iptal eden AKP’liler önceki gece ne yaptılar peki? Cumhurbaşkanı’ndan bakanlara hatta iptalde başrolü üstlenen Meclis Başkanı İsmail Kahraman dahil topluca Antalya’ya gittiler. EXPO açılışını hep beraber yaptılar. Açılışta; yüzlerce havai fişek atıldı, yöresel oyunlar oynandı, ses ve ışık gösterileri yapıldı. Bir yandan botlarla gösteri yapacakları alana yöresel kıyafetlerle götürülen ekipler her yöreden folklör oynadı, öte yandan modern dans gösterileri yapıldı. Oysa günlerdir olduğu gibi cuma gü nü de sabah saatlerinde “üç şehit” haberi gelmişti. Aynı günün akşamı Antalya EXPO’nun müziklihavai fişekli açılışı için “şehitler” görmezden gelinmiş, ama sıra 23 Nisan resepsiyonuna gelince günler öncesinden “iptal” gerçekleşmişti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Antalya’da yaptığı konuşmada, “Toprak, uğrunda ölen varsa vatan, yoksa tarladır” da diyecekti. Siyasetçinin en önemli görevinin ülkedeki insanların ölümünü, acısını değil yaşamını kutsaması olduğunu defalarca olduğu gibi yine unutarak... Dün T24’te Oya Baydar bu konuda şunu yazdı: “İster şehit, ister ölü ele geçirilmiş olsun, insanların her gün yaşamlarını yitirdiği bir yer siz ne kadar edebiyatını ve hamasetini yaparsanız yapın orada yaşamaya çalışanların yüreklerinde vatan değildir ya da yitik vatandır. Toprak; ancak insanlar barış ve güven içinde, bir arada özgür, eşit ve kardeşçe yaşadıklarında vatan olur. Gerisi hamasi palavradan ibarettir.” Hayatın her alanında giderek daha da yaygınlaşan çifte standart, “ben dedim olduolacak zihniyeti” ortak 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı sevincini bile kursağımızda bıraktı. Antalya’da EXPO açılışı kutlandı, Meclis’te 23 Nisan resepsiyonu yapılmadı... Ama Cumhuriyet dün bu geleneği devam ettirdi. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear