23 Mayıs 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Dündar, Gül ve Aykal’a Onur Ödülü Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği ve Balçova Belediyesi işbirliğiyle düzenlenen ve dün başlayan “Nasıl Bir Eğitim Reformu?” başlıklı sempozyum bugün sona erecek. İzmir Ekonomi Üniversitesi konferans salonunda gerçekleştirilen sempozyumda bugün Gürer Aykal’a “Aydınlanma Onur Ödülü”, Can Dündar ile Erdem Gül’e de “Basın Onur Ödülü” verilecek. Pazar 17 Nisan 2016 EDİTÖR: HAKAN AKARSU TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN 19 Köy Enstitülerinin 76. yıldönümü kutlanıyor M E Z U Öğretmensiz okulsuz köy kalmasın diye N MEHMET MENEKŞE L Anadolu’da okulsuz ve öğretmensiz köy kal A maması için 2. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün talimatıyla, Milli Eğitim Bata R nı Hasan Ali Yücel ve İsmail Hakkı Tonguç’un çabalarıyla 17 Nisan 1940’ta kurulan Köy Enstitüleri, 76. yıl dönümünü kutluyor. Tarımdan havyancılığa bilimden sanata birçok alanda eğitim veren, 17.251 köy öğretmeni yetiştiren Köy Enstitüle ri, Fakir Baykurt, Ümit Kaftancıoğlu, Talip Apaydın, Mahmut Makal, Mehmet Başaran, Pakize Türkoğlu, Hatun Birsen Başaran, Ali Dündar, Mehmet Uslu ve Dursun Akçam’a da okul oldu. Karanlığa karşı “çoban ateşi” yakan Köy Enstitüleri, gerici baskılarla Demokrat Parti döneminde 27 Ocak 1954’te kapatıldı. Akpınar Köy Enstitüsü’nün son mezunları günden bu günü değişimi gazetemize anlattı. Bozkırın senfonisi Köy Enstitüleri, başka bir eğitimin olabileceğini gösteren bir çağdaşlaşma tasarımı ve Türkiye’nin 200 yıllık modernleşme hareketinin önemli kazanımıdır “Köy Enstitüleri, bu ülkenin vicdanı öğrenciler için “pozitif ayrımcılık” yapan  Köy Enstitüleri,  eğitimin demokratikleş dır, bir kültür devrimi mesini sağlayan, yoksul halk dir, özgün bir eğitim sis çocuklarının hayatlarını eği teminin adıdır. Başka bir eğitimin, başka bir FİGEN ATALAY tim yoluyla dönüştüren ilerici eğitim kurumlarıydı. Ço okulun olabileceğini gös ban adayı 17 bin 341 yoksul teren bir çağdaşlaşma köy çocuğundan, bilinçli bir tasarımı ve Türkiye’nin 200 yıl aydın, gerçek Cumhuriyet öğret lık modernleşme hareketinin en meni ve köy sağlık memuru yara önemli kazanımıdır. Evrensel pe tan Köy Enstitüleri, bir özgürleş dagoji dünyasına ülkemiz eğitim me eylemi olarak da nitelendirilir. cilerinin armağanıdır’’ diyor Ye YKKED Genel Başkanı Prof. Dr. ni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği Kocabaş, Köy Enstitüleriyle ilgili (YKKED) Genel Başkanı Prof. Dr. şu soruları soruyor: “Köy Enstitü Kemal Kocabaş. leri, kuruluşlarının 76. yılında, ta Köy Enstitüleri kuruluşlarının mamen kapatılışlarının 62. yılın 76. yılı, tamamen kapatılışlarının da tüm ülkede aydınlık bir kaza 62. yılında hâlâ ülke gündemin nım olarak neden kutlanıyor? Ka de ve esin kaynağı olmaya devam patılan bir eğitim kurumunun öz ediyor. lemle anımsanmasının altında  17 Nisan 1940 yılında kurulan ki nedir? Köy Enstitüleri son 76 ve sayıları 21’e ulaşan Köy Ens yılda aşılmış olsaydı bu kutla titüleri,  1946 yılında amacından malar günümüze taşınır mıydı? saptırılmaya başlanmış ve 1954 Türkiye’de eğitimin sorunları var yılında da kapatılmıştı. mıdır? Eğitim niteliğini kaybetmiş Ülkenin yoksul çocukları ve kız midir? Nitelikli öğretmen yetişti rebiliyor muyuz? Eğitim sistemi adaletsizlik ve eşitsizlik üretiyor mu? Eğitim bir insanlık hakkı olarak algılanıyor mu? Evrensel pedagojinin neresindeyiz? Eğitim laik, demokratik ve bilimsel midir? Ülkenin vicdanı Köy Enstitülerini, “ülkenin vicdanı’’ olarak nitelendiren Kemal Kocabaş, şöyle devam ediyor:  “Enstitü ışığı, çözümlenemeyen eğitim sorunları nedeniyle, yüreklerde, belleklerde canlı bir “saklıkent” olarak yaşamaya, aydınlık bir esin kaynağı olmaya devam ediyor. Enstitüleri mekânsal olarak kapatanlar, enstitü düşüncesini, felsefesini beyinlerde, yüreklerde yaşamasını engelleyemediler, 76. yılda da engelleyemeyecekler. Köy Enstitülülerin hemen hemen hepsi, “Köy Enstitüsü olmasaydı, okuyamazdım” diyerek eğitim hakkı vurgusu yaparlar. Onlar da köye öğretmen, sağlıkçı olarak döndüklerinde pek çok köy çocuğunu eğitimle buluşturdular, hayatlarını değiştirdiler... Köy Enstitüleri, özgün bir eğitim ve öğrenme süreçlerinin yaşama geçtiği eğitim kurumları, toplumsal dönüşüm merkezleriydiler. Eğitim süreçleriyle öğrencilerin tüm boyutlarda gelişmesini sağlayan, nitelikli eğitimin hayata geçtiği, “Biz Yaparız, Biz Başarırız, Biz Üretiriz” diyen bir özgüven destanıydı. Köy Enstitüleri eğitim sistemi, öğrenmeyi hayatın gerçek problemleri üzerinden gerçekleştiren ve üretime, beceriye dönüştüren bütünsel bir eğitimin adıdır. Enstitüler, yaparak, yaşayarak, üreterek öğrenilen bilgilerle deneysel pedagojiyi hayata geçiren, doğayı iş ve emekle dönüştüren kurumlardı. Enstitülerde öğrenciler, “özgüven ve özgürleşme” süreçlerini geliştirerek Cumhuriyetin “fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür” kuşakları ütopyasını hayata geçirdiler. Özgürleşme, enstitü eğitiminin temel hedefiydi ve bunu da başardılar.’’ Fotoğraflar: Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği arşivi. Kuruluşunun 76. yılında ‘ÖğretmenliğinKöy Enstitüsü mezunları arasında zencisi oldular’araştırma SİNAN TARTANOĞLU Köy Enstitülerinin kuruluşunun 76. yılında, enstitü mezunları arasında yapılan ve 20 yıl süren bir araştırmanın sonuçları, enstitü sisteminin farklılıklarını gözler önüne seriyor. Eski Milletvekili Mustafa Gazalcı tarafından yapılan araştırmaya göre, enstitüler “Ailelerinden kaçarak”, “ırgat olmamak için” girdikleri enstitülerden mezun olduktan sonra Milli Eğitim Bakanlığı içinde “öğretmenlerin zencileri” oldular. Neredeyse hepsi sendikalı oldu, örgütlendi. Aralarında “solcu öğrenci yetiştirmek”ten soruşturma geçirmeyen yok. Hepsi bir siyasi partiye üye. Cumhuriyet tarihinde en beğenmedikleri siyasetçisi ise Süleyman Demirel. Bugün Köy Enstitüleri sisteminin 76. kuruluş yıldönümü. 76 yıl önce bugün, 17 Nisan 1940’ta Köy Enstitüleri Yasası TBMM’den geçti. Daha önce eğitim veren 10 Köy Öğretmen Okulu’nun adı yasa ile birlikte Köy Enstitüsü olarak değiştirildi. Öğrencileri okullarını kendileri inşa etti, sebzesini meyvesini kendisi yetiştirdi. Enstitüler 17 bin 346 öğretmen, 8 bin 675 eğitmen, 1599 sağlık memuru, 213 Köy Enstitülü yetiştirdi. 1947 yılında Yüksek Köy Enstitüleri kapatıldı, enstitülerde karma eğitime son verildi. 1954 yılında da temelli kapatılan Köy Enstitüleri klasik okullar durumuna getirildi. Eski CHP milletvekili, eğitimci Mustafa Gazalcı, Hasan Âli Yücel ve İsmail Hakkı Tonguç döneminde açılan 20 enstitüden 165 enstitü mezunu ile anket yaptı. 20 yıllık çalışmanın sonuçlarını “Köy Enstitüleri Sistemi: Mezunları Üzerine Bir Araştırma” adıyla kitaplaştırdı. ‘Kurtuluş’a kaçış Mezunların birçoğu enstitülere ailelerinin karşı çıkmasına karşın kaydolduklarını anlattı. Enstitülülerin çoğu bu okullara gitmeyi ve bitirmeyi bir kurtuluş gibi düşündü. Yaşadıkları koşullar karşısında eğitimleri için tek seçeneğin bu okullar olduğunu anlattılar. Enstitü mezunları, okullarına yöneltilen 3 eleştiriye yanıt verdi: 1. İdeolojik değil normal okul müfredatı: Enstitülüler, okullarına yöneltilen eleştirilerden biri olan “müfredatın ideolojikliği” tezine de karşı çıktı. Enstitülüler, kültür derslerinin normal bir lisedeki kültür derslerinin müfretadından farklı olmadığını özellikle vurguladı. Aradaki tek fark, kültür derslerinin içeriği değil, işleniş biçimiydi. 2. ‘Gücümüzün üstünde çalıştırılmadık’: Sık sık dile getirilen eleştirilerden biri de öğrencilerin iş eğitimlerinde güçlerinin üzerinde ağır işlerde çalıştırıldıkları oldu. Mezunların çoğunluğu ise bina yapımında ya da iş eğitimi dersleri sırasında güçlerinin üzerinde ağır işlerde çalıştırılmadıklarını söylediler. 3. Flört bile yasak: Eleştirilerden biri de yatılı nitelikteki okullarda kızerkek birlikte eğitim görmeleri, yani eğitimin karma nitelikte olmasıydı. Bu eleştiri zaman zaman saldırı boyutlarına kadar ulaştı. Mezunların çoğu okullarda kız ve erkek öğrencilerin yatakhaneler dışında bütün alanları birlikte kullandıklarını aktardı. Ancak disiplin, enstitülerin en görünen özelliklerinden biriydi. “Flört yasaktı.” Bir kız arkadaşla, okul haricinde gezmeye çıkmak yasaktı. ‘Kızlı erkekli halay çekerdik’ Vahit Pehlivantürk: “Köyde ki halay çekmeyi, horon oynaimkânı iyi olmayan köy çocuk mayı zina yapmak olarak gö ları buradan alınıp, ren bir zihniyet var. eğitilip, tekrar köyle Demek ki 75 sene rine hizmet etmele geriye gitmişiz. Köy ri için gönderiliyordu. Enstitülü her bir öğret Fakat Enstitülerin de men aydınlanma ne vam etmesini engel feriydi, köylerin ay lediler. 75 sene evvel dınlanmasından kor biz Köy Enstitülerin kanlar, halkı oy depo de kızlı erkekli olarak su olarak görenler Köy horon oynardık, halay Enstitülerinin yaşama çekerdik. Şimdi zihniyete bak sını engelledi.” ‘Türkiye bataklığa saplandı’ Hüsamettin Çıtır: “Köy Enstitülerinin amacı çağdaş düşünen, düşündüğünü özgürce ifade eden, kimseye biat etmeyen, doğruları savunmayı bilen bilinçli, yürekli adam gibi adamları yetiştirmekti. Ülkemizde geldiğimiz noktaya bakarsanız Köy Enstitülerinin niçin kapatıldığını açıkça görürsünüz. Eği tim günümüzde tamamen bitmiş durumda. Eğitim bilimsel, Atatürkçü, laik, halkçı çizgisinden tamamen uzaklaştı. Türkiye gelinen noktada adeta umutsuzluk batağına saplandı. Ancak Türkiye’nin aydınlık yüzü bu gerici, bağnaz yapılanmaya, ortaçağ zihniyetine asla teslim olmayacaktır.” ‘Ahlâk yoksa ne olacak?’ Mehmet Aksoy: “Ben fakir, kimsesiz bir köy çocuğu olarak okuyabildiysem, öğretmen olduysam bunu Köy Enstitülerine borçluyum. Bugün Atatürkçü, çağdaş, demokratik bir düşünceye sahipsem bunu da köy enstitülerine borçluyum. Köy Enstitülerinde öğrenci yaşamda karşılaştığı her sorunu çöze bilecek şekilde eğitiliyordu. Biz dine karşı değiliz, dinimizi de daha doğru öğreniyorduk, bağnaz yetiştirilmedik. Bu günkü eğitim düzeyi sıfırın altında. Cinsel istismar olayları almış yürümüş, ahlak sıfıra inmiş, dini vakıflar çığ gibi büyüyor. Dindar insan yetiştireceğiz diyorlar, ahlâk yoksa ne olacak?” ‘Enstitüler bozkırı aydınlatmıştı’ Kadir Kavuk: “Köyde öğretmen zuraatçıdır, veterinerdir, tarımdan, hayvancılıktan anlayandır, yerine göre doktordur, köylüye yol gösterendir, köylünün danıştığı önemli bir kişidir. Başı ağrıyan, dişi ağrıyan, kentte bir işi olan önce öğretmene gelirdi, şimdi imama gidiyor. Şimdi köylü öğretmeni tanımı yor, bilmiyor. Eğitimdeki taşımacı sistem eğitime vurulan en büyük darbedir. Köy enstitülerinin kurulduğu yerlere baktığımızda buraları verimsiz topraklar, susuz alanlar, geri kalmış bölgelerdir, hepsi bozkırdır. Köy enstitüleri buralarını yeşertmiş, üretime katmış, insanları nı aydınlatmıştır.” ‘Medrese eğitimine özlem’ Mehmet Tanış: “Cumhuriyet, bu toplumu kulluktan vatandaşlığa getirmiştir. Bunun topluma aktarılmasında Köy Enstitülerinin büyük bir yeri olmuştur. Köy Enstitüleri kapatıldıktan sonra hem öğretmenlik mesleği hem de eğitim sistemi giderek dibe vurdu. Gelinen noktada bırakın bilimsel, laik, demokratik eğitimi, neredeyse medrese eğitimini hayata geçirmenin yollarını arıyorlar. Şimdiki eğitim sistemiyle biat eden insanı yetiştirmeye yönelik bir sistem.” C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear