28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
KULTUR Pazar 27 Mart 2016 27 Mart Dünya Tiyatro Günü’nüz kutlu olsun Her yıl 27 Mart’ta kutlanan Dünya Tiyatro Günü’nün bu yılki ulusal bildirisini tiyatro sanatçısı ve öğretim görevlisi Zeliha Berksoy kaleme aldı. Berksoy’un bildirisi “Karanlık bir çağda yaşıyoruz. Nasıl bir çağ bu? Oyu Zeliha Berksoy EDİTÖR: EZGİ ATABİLEN TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN nun adı: ‘İnsanlık Dramı.’” ifadeleriyle başladı. Uluslararası Bildiri’yi ise bu yıl tiyatro yönetmeni Anatoli Vassiliev kaleme aldı. Vassiliev yazdığı bildiride, “Tiyatronun her çeşidine ihtiyacımız var” dedi. kultur@cumhuriyet.com.tr Anatoli Vassiliev 17 Umut insanları (1) Şimdi de ‘Dost Meclisi’ŞafakSezer Engin Altan Düzyatan Yavuz Bingöl KİMLER KATILDI İsmail Acar, Rahmi Aksungur, Umut Akyürek, Alev Alatlı, Alişan, Beşir Ayvazoğlu, Fatma Barbarosoğlu, Hikmet Barutçugil, Yavuz Bingöl, Mehmet Bozdağ, Mustafa Ceceli, Sinan Ceceli, Metin Celal, İpek Çalışlar, Hikmet Çetinkaya, Çiyager (Mehmet Karakuş), Elif Dağdeviren, Şafak Sezer, Ferhat Göçer, Çiçek Derman, Uğur Derman, Devrim Erbil, Cengiz Erdem, Deniz Erdem, Tülin Ersöz, Oktay Ertuğrul, Yusuf Esenkal, Serdar Gökhan, Necati Şaşmaz, Osman Sınav, Perihan Savaş, Tan Sağtürk, Sadettin Ökten, Serdar Öğretici, Buziki Orhan, Züleyha Ortak, Serdar Ortaç, Erol Olçak, Gani Müjde, Garo Mafyan, İsmail Filiz, Engin Altan Düzyatan, Zafer Kayaokay, Ömer Karaoğlu, Zeo Jaweed, Özhan Eren, Ediz Hun, Doğan Hızlan, Ahmet Güneştekin, İsmail Güneş, Metin Günay, Erhan Güleryüz, Hasan Kaçan, Üzeyir İlbak, Görgün Taner, Aylin Şengün Taşçı. ‘Eleştirebilirsiniz’ deyip dinledi... Gani Müjde: “Çok yumuşak üsluplu bir toplantıydı. Davutoğlu, ‘Hepimizin aynı görüşlerde olmadığını biliyorum. Ama bana her şeyi söyleyebilir, beni her şekilde eleştirebilirsiniz’ dedi. Herkesi de uzun uzun dinledi. Karşılıklı görüşlerin, eleştirilerin dinlendiği bir toplantıydı.” Erdoğan’ın başlattığı kültür sanat dünyasıyla buluşma gecelerini Davutoğlu sürdürüyor. Bu kez adı ‘Dost Meclisi’ Başbakan Ahmet Davutoğlu, kültür ve sanat dünyasından, müzikten gele yapıldı. Toplantı için davetliler saat 18.30’dan itibaren Başbakanlık Ofisi’ne gelme neksel sanatlara, resim ve tiyat ye başladı. Başbakan Davu roya kadar birçok alandan çok toğlu ise saat 20.10 sırala sayıda isimle bir araya geldi. Önceki akşam gerçekleştirilen “Dost Meclisi Yemeği” başlık EZGİ ATABİLEN rında giriş yaptı. Toplantıda, sanat ve kültür dünyasının gündemi, beklentilerinin ya lı buluşma, Dolmabahçe’de bu nı sıra mevcut Türkiye gün lunan Başbakanlık Çalışma Ofisi’nde demi de değerlendirildi. Yemeğe, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu, Çevre ve Şehircilik Bakanı Fatma Güldemet Sarı, Kültür ve Turizm Bakanı Mahir Ünal, AKP Genel Başkan Yardımcısı Çiğdem Karaaslan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Davutoğlu’nun kızı Sefure ve eşi Sare Davutoğlu ile kültür ve sanat dünyasından yaklaşık 70 davetli katıldı. NELER KONUŞULDU ‘AKM konser salonu olacak’ Görgün Taner: “Toplantıyı Başbakan’ın danışmanı olarak İskender Pala yönetti. Bilgi alıyoruz dediler ve dinlediler. Bayağı da uzun sürdü. Biz daha önceden söylediklerimizi tekrar ettik, Kültür Bakanı da not aldı. Kültür politikalarının düzenlenmesi gerekliliği, AKM’ye ne olacağı sorusu gibi konular üzerinde duruldu. Kadir Topbaş, AKM konusunda ortak bir adım atılacağını söyledi. ‘AKM’nin olduğu yere yepyeni bir modern konser salonu yapılacak’ dedi. Kültür ürünlerinde KDV indirimi, telif hakları meselesi de gündeme getirildi. Kültür sponsorluğu yönetmeliği üzerine konuşuldu. Doğan Hızlan, İstanbul’un yeni ve büyük bir kütüphaneye ihtiyaç duyduğunu söyledi. Metin Celâl, madem artık beyaz bir sayfa açılmak isteniyor, o halde, bütün akkara ayrımlarının bir kenara atılıp, herkes eşit davranılması gerektiğini vurguladı.” ‘Dost Meclisi Yemeği’ Dolmabahçe’deki Başbakanlık Çalışma Ofisi’nde yapıldı. ‘Avrupalıyız’ demesi şaşırttı li sözler etti. Ama beni en çok şaşırtan Ediz Hun: “Davutoğlu’nun konuşmaları çok olumluydu, çok hoşuma gitti. Ben Atatürkçüyüm. Kendisiyle herhangi bir bağım yok, ilk kez buluşmada karşılaştım. Benim gördüğüm kadarıyla dolu ve sıcak bir insan. ‘AKM’nin açılması için elimden geleni yaparım’, ‘İstanbul kültürün merkezidir’, ‘Taksim ‘Biz Asya kültüründen gelmiş insanlarız ama aslında Avrupalıyız’ demesi oldu. Sanatın hak ettiği desteği hemen görmesi gerektiğini ifade etti ve bunun için süreci hızlandıracağı mesajını verdi. Hangi konu açıldıysa, ‘olamaz’ demedi. Ankara’dayken de görüşlerinize ve ziyaretlerinize her za en iyi şekilde düzenlenmeli’ gibi önem man açığım, dedi.” ‘Sanat özgür ve özerk olacak’ Devlet Tiyatroları’nın eski genel müdürleri 27 Mart Dünya Tiyatro Günü için bir bildiri yayımladı. Devlet Tiyatroları’nın eski genel müdürleri Raik Alnıaçık, Yücel Erten, Faruk Günuğur, Lemi Bilgin, Mehmet Ege ve Tamer Levent 27 Mart Dünya Tiyatro Günü için bir bildiri yayımladı. Bildiride, Dünya Tiyatro Günü’nün yeryüzünün dört bir bucağında şenliklerle kutlandığını ancak bu yurdun sanatçılarının ise şenlik düzenlemek bir yana, kaygı ve isyan duygusu içinde oldukları vurgulanıyor. Nedeni ise bildiride şöyle özetleniyor: “Tiyatroların kapatılmak, tüm sanat ortamının piyasa koşullarına terk edilmek istendiği bir yılda Dünya Tiyatro Günü’nü kutlayabilir miyiz? Çok iyi biliyoruz ki, mevcut durumdan sanatçılar da hoşnut değildir. Ve çözüm üretmek için çalışmaktan geri durmamış, emek vermiş, öneriler ortaya koymuşlardır. Ne var ki iktidardaki zihniyet, bu birikime kulaklarını tıkamıştır. Kurumları onaracak, iyileştirip geliştirecek rasyonel tedbirleri almak yerine, yıkımcılık yolunu; halkın sanat ihtiyacını uygun şekilde karşılamak yerine de, kâr ve ge tirim yolunu seçmiştir. ‘Halkın tiyatrosunu, halkın operasını; halkın balesini, halkın orkestrasını, Cumhuriyet Türkiye’sinin bu aydınlanmacı kurumlarını; yalnız kendimizin değil, halkımızın da haklarını yok sayamazsınız!’ diye haykırdık. Biz sanatçılar, ustalarımızdan el aldık. Er ya da geç, yurdumuzda bilim ve sanat özgür, kurumları özerk olacaktır!..” Güneş Hızlılar ve Cansu Sezal. Bombalar, ölümler, taciz ve tecavüzler, haksızlık hukuksuzluk, ucuz skeçlere dönüşmüş demeçler, rezilliğe bürünmüş mahkemeler, bugün uzak durun benden! Bugün pazar, bugün bu güzelim memlekette kötülükler arasından sıyrılabilip boy veren güzelliklerden, değerden, benim “umut insanları” diye nitelendirdiğim sanatçılardan söz edeceğim. Almanya’dan gelen birincilik ve ikincilik ödülü “Merhaba Sayın Zeynep Hanım, Benim ismim Güneş Hızlılar, genç bir arp sanatçısıyım. Yaşadığımız şu günlerde her gün bir terör, patlama, ölüm haberiyle sarsılıyoruz. Bu kötü günlerde bizi ayakta tutacak tek şey sanat; bununla ilgili güzel bir haberi paylaşmak istiyorum sizlerle...” Güneş Hızlılar’ın mektubu böyle başlıyordu. Alçakgönüllü ve kadirşinas mektuptaki güzel haber aynı zamanda onur ve gurur vericiydi. 1520 Mart’ta Bremen, Almanya’da düzenlenen “7. Uluslararası Arp Akademileri Yarışması”nda, Güneş Hızlılar birinci, Cansu Sezal ikinci olmuşlardı. Yarışmanın ilk elemesinde, Alman, Hollandalı, Çinli, Polonyalı ve Hırvat yarışmacılar arasında iki genç Türk, finale hazırlanırken Türkiye’deki bomba haberleriyle sarsılıyorlardı. “Biz de finalde çalacağımız eserleri patlamalarda hayatını kaybeden masum insanların ruhu için çalmaya karar verdik. Normalde yarışmalarda böyle anonslar yapılmaz ancak bir şeyler yapmalıydık, ben de bu anonsu yaptım... Performanslarımızın ardından ben birincilik ödülüne, Cansu Sezal da ikincilik ödülüne layık görüldü. Ülkemizi yurtdışında en iyi şekilde temsil etmeye ve sanatımıza sarılarak güçlü kalmaya çalışıyoruz. Bu kötü günlerde ülkemize umutlu bir haber verebilmek bizi mutlu etti.” Her iki genç de arp eğitimine İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda Ümit Tunak ile başlayıp, Avusturya’da Mozarteum Üniversitesi’nde Prof. Stephen Fitzpatrick ile devam etmişler. Daha önce her ikisinin de uluslararası çeşitli ödülleri var. Eskişehirlilere sesleniyorum: Güneş Hızlılar’ın solist olarak 22 Nisan’da Eskişehir Belediyesi Senfoni Orkestrası eşliğinde konseri var, kaçırmayın! Bu gençlere iyi ki varsınız diyorum... Başarılarını, öykülerini paylaşıyorum ki, başka gençlere de esin olsun, umut olsun! Yarın New York’ta bir Türk besteci: Mehmet Ali Sanlıkol. muratbeser@muratbeser.com Gökçe Kılınçer, ‘Kalbimde İzi Var’, DokuzSekiz Müzik Yılın en iyilerinden olabilir Bir ayağı Londra’da, öteki İstanbul’da, çiçeği burnunda şarkıcı Gökçe Kılınçer. İlk albümü “Kalbimde İzi Var”ı başarılı kılan en önemli etmen, (yarısı Yeliz’den Erol Büyükburç’a yorum, kalanı ise özgün beste olmak üzere) dağarındaki 10 şarkının keskin çizgilerle birbirinden ayrılamayacak kadar bir bütünlük ve uyum içinde (barış içinde bir arada) yaşaması. Eski şarkılar ile yeniler (düzenlemesinden sounduna ve kaydına kadar) retro köprüleriyle bağlı. Şarkılar zekice seçilmiş; Gökçe’nin sesinin rengine, tınısına ve aksanına uygun olarak. Sesli harfleri ezen gurbetçilere has bir aksanı ve telaffuzu var Gökçe’nin. Çoğu kez bir engel olarak görülen bu özellik, burada ustaca avantaja çevrilmiş. O yüzden çok isabetli bir tercih Dario Moreno ile hafızalarımıza kazı nan “Her Akşam Votka Rakı ve Şarap”ı yorumlaması. İlk kez 2012 yılında Roxy Müzik Günleri’ne katılarak ikinci olduğunda duymuştuk adını, ardından da peş peşe çıkardığı (ve hep sini albümüne aldığı) üç single’ı ile. Bu albüm onu besbelli gündeme getirecek, övgü dolu ifadeler eşliğinde. Yılın en iyi albümlerinden biri olacağı şimdiden kesin. İzleği ile “Kalbimde İzi Var” retropopun yeni Kill Bill’i, Gökçe ise görüntüsüyle tam bir Gelin. Kalben, ‘Kalben’, DMC Tomris Uyar hikâyelerinden fırlamış Bu kez tuhaf isimli değil. Çıkışını internette yapan yeni kuşak müzisyenlerden biri Kalben; alternatif müzik sahnemizin şarkıcı/söz yazarı kadınlarından. Yazarlık, senaristlik, reklamcılık; epeyce iş denemiş, geride bıraktığı işlerin artılarını notalara çevirerek müzikte karar kılmış. İlk kez müzik keşif platformu olarak bilinen Sofar’da çıkan bir videoyla duyurmuştu adını. Derken başka mecralar ve Taksim’in küçük yerlerinde elinde gitarıyla yaptığı mütevazı performanslar izledi bunu. Yaşından büyük bir sese ve şarkı içeriğine sahip Kalben. Cesur ve biraz da edepsiz sözleriyle kalın sesi kusursuz bir ikili. Şarkı literatürünün kadın argosu bölümüne ait; seksenlerde “özgürleşen” kadın imajının kuşaklar sonrası. Kadının gücüne ve acizliğine ilişkin çok şey var onun şarkılarında. Tomris Uyar hikâyelerinden fırlamış Kalben. Sokakta yürüyen gözlüklü kızın, evin önünden geçen makyajsız kadının, bakkaldan sigara alan komşunun, kapıya çöp çıkaran teyzenin, bahçede oynayan sümüklü çocuğun, gündelik hayatta yuvarlanıp giden sıradan insanın ta kendisi. Kendini olduğundan başka başka hallerde pazarlamaya çalışan sayısız ve vasıfsız topçununpopçunun arasında çektiği ilginin en büyük nedeni bu olsa gerek. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear