28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
KULTUR Sezen Aksu Gençler en çok pop, en az cazı ‘tıklıyor’ Motto Müzik, geniş çaplı bir müzik eğilimleri araştırması ile 35 bini aşkın öğrenci ve çalışan gencin, 2015 boyunca Twitter platformunda paylaştıklarını inceledi. Sosyal medya araştırma şirketi Gonzo Insight tarafından yapılan araş tırma, gençlerin en çok ilgilendikleri müzik türünün yüzde 50 ile Türkçe pop olduğunu ortaya koydu. Gençler bu araştırmada ortaya çıkan sonuçlara bakılırsa, sırasıyla en çok Sezen Aksu, Ahmet Kaya, Teoman ve Gülşen şarkılarını paylaşıyorlar. Cuma 25 Mart 2016 kultur@cumhuriyet.com.tr EDİTÖR: EVRİM ALTUĞ TASARIM: FUNDA YAŞAR ERDOĞDU Aşkı somutlaştıran 17 bir romanın filmi Nobel’li yazarımız Orhan Pamuk’un, varlıklı aile çocuğu Kemal’in, İstanbulÇukurcuma’da orta halli ailesiyle oturan, uzaktan da akrabası olan Füsun’la 1975’in bir bahar gününde başlayıp 1984’de direksiyondaki Füsun’un ölümüne neden olan elim bir araba kazasıyla sonuçlanan hazin aşk hikâyesini, aşk, evlilik, mutluluk, dostluk konularını bireyseltoplumsal boyutlarıyla da ince ince işleyerek anlattığı “Masumiyet Müzesi” (2008) adlı tuğla gibi romanından beyaz perdeye uyarlanıp son Venedik ve İf festivallerinde gösterilmiş, İngiliz yapımı “Innocence of MemoriesHatıraların Masumiyeti” (2016) bugün gösterime giriyor. Erkekler ve köpekler en önde Bu unutulmaz aşka dair Füsun’un içtiği sigara izmaritlerinden giydiği ayakkabılarına, iç çamaşırlarından mayolarına kadar uzatılacak çeşitli objelerin sergilendiği Masumiyet Müzesi’ni 2012’de İstanbul’da açan Pamuk’un kendi kitabına dayanarak senaryosunu İngiliz yönetmen Grant Gee’yle birlikte yazdığı “Hatıraların Masumiyeti”, bir başka İngiliz sinemacı Ben Hopkins’in 2 hafta önce beğenerek seyrettiğimiz, İstanbul güzellemesi “Hasret”i de çağrıştırdı bize. Şu farkla ki “Hasret” 8.5 bin yıllık bir geçmişe sahip kentimizi kedilerle özdeşleştiriyordu, “Hatıraların Masumiyeti”yse erkeklerle birlikte İstanbul gecelerinin hâkimi köpekleri öne çıkarıyor. Sanat tarihçisi Simon Schama’nın ‘Dünyadaki en insani ve etkileyici çağdaş sanat eseri’ diye nitelediği Çukurcuma’daki bu sıradı Orhan Pamuk’un romanından perdeye aktarılan “Hatıraların Masumiyeti” başlıyor şı masumiyet müzesinin de hikâyenin bir parçası olageldiği “Hatıraların Masumiyeti” filmi, belgeselle kurmaca türleri arasında gidip gelen, şiirsel ve zarif bir yaklaşımın, başarılı bir ürünü. İstanbul’un, Masumiyet Müzesi’yle O.Pamuk’un baş karakterlerini oluşturduğu, yer yer Füsun’un Kemal’den gizlediği yakın arkadaşı Ayla ile O.Pamuk’un kişisel ifadelerine başvuran, romanla müze, yazarla kadim kentimiz ve gerçekle kurmacanın sınırlarında dolanarak ilerleyip sonuçlanan, 1.5 saatlik bu kendine özgü film, arşivlerden çıkarılmış eski haber görüntüleri, gazete kesikleri, röportaj, fotoğraf ve özel alıntılardan, Yeşilçam filmlerindeki nostaljik İstanbul manzaralarından da yararlanıyor, canlandırma, müzik, seslendirme öğelerini de kullanarak. Gizemli İstanbul’un labirenti Boğaziçi meyhaneleri, Hilton oteli, sokaklar, yokuşlar, meydanlar, çöp toplayıcıları, gece mesaisi yapanlar ve hüsranla bitecek KemalFüsun aşkının geçtiği mekânlarla müzede sergilenecek kişisel nesneler arasında gide gele hikâyesinin örüldüğü, büyük bölümü de geceleyin geçen filmde kamera habire alışık olunmayan, gizemli bir İstanbul’un labirentle rinde dolanıyor, Leyland Kirby imzalı, başarılı müzikler eşliğinde. Yer yer bir dönem filmi atmosferini duyumsatan filmin yazar Orhan Pamuk, fotoğrafçı Ara Güler ya da oyuncu Türkan Şoray gibi İstanbul’la özdeşleşmiş, ünlülerin de boy gösterdiği katılımcıları arasında Mehmet Ergen’le Pandora Colin de öne çıkıyor. 1998’de Radiohead grubu hakkında çektiği “Meeting People is Easy”le adını duyurup 2007’de de bir başka önemli İngiliz müzik topluluğu olan Joy Doivision üstüne yaptığı belgeselle John Grierson en iyi belgesel ödülüne layık bulunan, 2012’deyse gizemli yazar W.G. Sabald’ı konu edinen “Sabır”la belgesel türündeki başarısını sürdüren İngiliz yönetmen Grant Gee’nin Orhan Pamuk’la işbirliği yapıp insanlarla eşyaları mekânları bir araya getirerek ve seyirciyi de aşk, tutku, aile, arkadaşlık bağlamında düşündürmeye sevkederek çok katmanlı, hüzünlü bir geziye çıkardığı “Hatıraların Masumiyeti”nde kamerayı da bizzat kullanmış yönetmen. Başarılı belgeselci Grant Gee’nin özetle hazin bir aşkla İstanbul’u, gerçekle kurmacayı iç içe geçirdiği bu belgeselimsi olağandışı filmi, tüm sinemaseverlere salık verilecek nitelikte ve beylik deyişle kuşkusuz kaçırılmayacak nitelikte. Güreli’nin ‘Film Noir’ı Paris yolcusu Mehmet Güreli Ressam, yazar, yönetmen ve müzisyen Mehmet Güreli’nin ‘Film Noir’ temalı yeni eserleri Paris’teki Da Vinci Art galerisinde, 17 Nisan tarihleri arasında sergilenmeye hazırlanıyor. Güreli sanat tarihine göndermeler yapan eserleriyle bu kez Parisliler için kendi dünyasının kapılarını aralayacak. Güreli’nin yeni resim serisi var olma üzerine eserleri bir araya getirirken ressamın yaşamın içinde var olma alanlarına da işaret ediyor. Güreli, yazılarında ve yaşamında her kelimenin altını doldurmaya çalışırken, resimlerinde de varoluşunun ağırlığını yansıtmaya çalışıyor. l Kültür Servisi BRIDGET Bebeğiyle dönüyor Sakarlığıyla ve şekerliğiyle sinema izleyicisinin gönlünü çalmayı başaran, aklı karışık muhabir Bridget Jones geri dönüyor. Üstelik bu kez bir de bebekli olarak. Filmin 15 saniyelik ilk fragmanı yayımlandı. Renée Zellweger, Colin Firth ve Hugh Grant’ın üstlendiği, 2001 yılında Sharon Maguire’ın yönetmenliğinde sinemaseverlerin hayatına giren Bridget Jones bu kez karşımıza daha büyümüş ancak değişmemiş olarak çıkıyor. Helen Fielding’in çok satan roman serisinden uyarlanan beyazperde serisinin yeni filmi Bridget Jones’ Baby’nin başrolünde, elbette serinin yıldızı Renée Zellweger yer alıyor. Oyuncu Colin Firth Jones’un büyük aşkı Mark Darcy rolüyle geri dönerken kadroya dahil olan Patrick Dempsey de Jones’un hayatına dahil olacak. Filmin hayranlarını en fazla üzecek haber ise Hugh Grant’ın bu devam filminde yer almayacak olması. Film 16 Eylül’de Amerika’da vizyona girecek. l Kültür Servisi Beyaz Gölge’nin ‘Koç’u veda etti Aktör Ken Howard, ABD’nin Los Angeles kentindeki evinde önceki gün yaşamını yitirdi. 71 yaşındaki Howard’ın ölüm nedeni henüz açıklanmadı. Howard, 2009 yılında “Boz Bahçeler” filminde oynadığı rol ile Emmy Ödülü’nün sahi bi olmuştu. Howard 1970’lerde “Beyaz Gölge” adlı televizyon dizisinde canlandırdığı “Koç Reeves” karakteriy le dünya çapında üne kavuşmuştu. Howard, bu seride sakatlık nedeniyle NBA kariyerini genç yaşta bırakmak zorunda kalan eski bir basketbolcuyu canlandırmıştı. 54 bölüm çekilen dizi, 1980’li yıllarda Türkiye’de de yayımlanmıştı. l Kültür Servisi Ken Howard İKSV Film Festivali biletleri gişelerde İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) imzalı 35. Uluslararası İstanbul Film Festivali’nin biletleri yarın satışa çıkıyor. Sinemaseverler biletlerini 10.30’dan itibaren Biletix satış kanalları ile Atlas ve Rexx sinemalarında açılacak gişelerden satın alabilecek. Biletler bu yıl ilk kez hizmet bedeli eklenmeden, tüm satış kanallarında aynı ücretlerle satışa sunulacak. 717 Nisan tarihlerinde yapılacak festivalin programında 187 uzun metrajlı, 10 kısa ve 24 deneysel film yer alıyor. Festival kapsamında söyleşilerden sinema derslerine birçok özel etkinlik de var. ‘Otoportre’sine güvenen gelsin Geleneksel sergi hazırlama süreçlerine alternatif bir öneri olarak, sanatçı, küratör, koleksiyoner, galerici ve izleyicinin internetteki etkileşimini galeri ortamına taşımayı hedefleyen arayuzgaleri.com, bu sene “sanaldan fiziksele sergi” serisinin dördüncüsünü gerçekleştiriyor. Küratörlüğünü Argun Okumuşoğlu’nun yapacağı arayuzgaleri.com SAYI NO.4’ün teması Otoportre. Başvuru için, arayuzgaleri.com’a ücretsiz üye olunması ve eserlerin 29 Nisan 2016’a kadar siteye yüklenmesi gerekiyor. Seçilen eserler, 44A Sanat Galerisi’nde izlenecek. (Soldansağa) Deniz İncedayı, Sami Yılmaztürk, Doğan Hasol ve Özgen Acar. Konferansta Acar’a teşekkür plaketi sunuldu. Cumhuriyet dönemi tarihi miras yağması tartışıldı Yunus Aran’ın anısına oluşan Yunus Aran Birlikteliği ve Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi (MSGSÜ) işbirliğiyle gerçekleştirilen konferansların 57’inci buluşmasına yazarımız Özgen Acar konuk oldu. Sadece ülkemizde değil İtalya ve Rodos’ta da eserlerin geri getirilmesine yaptığı katkılardan dolayı ödüller almış olan Özgen Acar, konferansında Anadolu’daki kaçak kazılardan ve onlara karşı verdiği “Karun Hazinesi”nin geri getirilmesi gi bi pek çok mücadeleden örnekler verdi, soruları yanıtladı. MSGSÜ Sedad Hakkı Eldem Oditoryumu’nda önceki gün gerçekleşen “Tarihi Miras Yağması: Cumhuriyet Dönemi” başlıklı konferansta “Geçmişimizi yeniden yaratamayız. O halde geçmişimize bugünden sahip çıkalım” sözünü hatırlatan Özgen Acar, eğitim ile farkındalık yaratılmasının şart olduğunun altını çizdi. MSGSÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Deniz İncedayı, Özgen Acar’a teşekkür etti. Umberto Eco’dan ‘şaka gibi’ vasiyet İtalyan yazar, filozof, göstergebilimci ve eleştirmen Umberto Eco’nun ilginç bir vasiyeti ortaya çıktı. ANSA haber ajansında yer alan bilgilere göre, 19 Şubat’ta Milano’da 84 yaşında yaşama veda eden Eco, önümüzdeki en az 10 yıl boyunca ne kendi ne eserleri adına ne de düşünceleri üzerine konfe ranslar, buluşmalar ve akademik etkinlikler gibi şeylerin düzenlenmesini istemedi. Eco’nun, ölümüne kadar uzun yıllardır çalıştığı Bolonya Üniversitesi Rektörü Francesco Ubertini, “Bu fikir, Eco’nun dahiliğinin bir ürünüdür. Bu kararı gülümseyerek ve anlayışla karşıladım” dedi. l Kültür Servisi C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear