26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cuma 25 Mart 2016 10 İstismar ve iktidar Şu anda bu ülkede iktidar, ayyuka çıkmış bir çocuk istismarı meselesinin tam ortasında dimdik duruyor. Eğilmeye, bükülmeye, utanmaya, üzülmeye, sinirlenip gürlemeye hiç niyeti yok. Konuyla ilgili yükselen sesleri, doğrudan kendi varlığına bir tehdit olarak algılıyor. Çocukların ne yaşadığı umurunda değil. Gözünün nuru bir vakfa toz kondurmamak uğruna böylesine önemli ve hassas bir konuyu bir kalemde harcamak ve suskunluk sarmalına dolamak istiyor. Meclis’te konuyla ilgili bir komisyon kurulmasına ite kaka, zar zor ikna oldu. Bu kadar kıyamet kopmasa gözü ne mağdur edilen çocukları görecekti, ne de kanatları altına aldığı vakıfta dolaşan o tehlikeyi. İktidar adına konuşup, “Bir kereden bir şey olmaz” diyen ve sadece başı değil gözleri ve aklı ve vicdanı da belli ki adalete sıkı sıkıya kapalı olan bu bakan, cüretini iktidarın meydanlarda nicedir sarf ettiği çirkin dilden alıyor. Bu toplum ortaya “Kızlı erkekli” diye laflar atılmasına; “Benim başörtülü bacımaaa...” hamasetiyle kürsülere çıkılmasına; su yolunda kırılan su testilerinden bahsedilmesine; “Kız mıdır, kadın mıdır” diye cümleler kurulmasına; çocuk gelinlerin olağan gösterilmeye yeltenilmesine; babaların kızlarına şehvet duyması durumunda karılarıyla nikâhlarının düşüp düşmeyeceğinin tartışılmasına alıştı, katlandı diye... Cahil cesaretini bakan sıfatına sarıp sarmalayarak aklınca topluma yol gösteriyor; o çocuklara yapılan istismara da alışılır, katlanılır diye düşünüyor. Daha da fenası herkesi kendisi gibi sanıyor. Bu iktidarı kuranlar ve destekleyenler, İslami önceliklerle bezedikleri iktidar dilini daha en baştan cinsellik üzerinden öğreniyorlar... Özgürlüklerinden vazgeçmeye öncelikle cinselliklerinden vazgeçerek başlıyorlar. Bastırılmış duyguların saldırganlık hakkını erkeğe tanıyan, kadını da erkekten köşe bucak saklayan bir mantık üzerine inşa edilen ahlak kulesinden kendilerini aşağıya ata ata mevcudiyetlerini de un ufak ediyorlar, akıllarını da. O un ufak olmuş mevcudiyet ve akılla ülke yönetmeye kalkıyorlar. Diline ve beline hâkim olamayan ruh hastaları tarafından kuşatılmış olmaktan gocunmuyorlar. Konu cinsellik olduğunda her seferinde çuvallıyorlar. Laiklik, sadece din ve devlet işlerini birbirinden ayırmak değildir; din ve ahlak işlerini de birbirinden ayırmaktır. O yüzden ahlaklarını sorgulayan laikliğe ilk günden beri olanca güçleriyle saldırıyorlar. Bu saldırıda da silah olarak toplumsal zaafları kullanıyorlar. Biz şu anda ne yazık ki hep birlikte öncelikli olarak o çocukların mağduriyetini değil; ikiye bölünüp, iktidarın bu mağduriyet meselesi karşısında kazık gibi dikilmesini, eğilip bükülmemesini tartışıyoruz. Zaten tabu olan cinselliğin, nicedir bir devlet politikası olarak meşrulaştırılan suskunluğun kıskacında, kapalı kapılar ardında farklı cinsel tercihi olanların, kadınların ve çocukların tabutu olması gerçeğiyle en sert biçimde yüzleşiyoruz. İktidar, dayattığı toplumsal ahlaka uymayan, bu ahlakın hedefinde olup cinsel saldırıya uğrayan her türlü mağduru ölü ya da diri bakmadan hızla o tabutun içine gömmek ve ortalıktan yok etmek istiyor. Çünkü suçluyu çok iyi tanıyor ve kendi ahlakı gereği kolluyor. Hepimiz biliyoruz... Şu anda bedeni kadar ruhu da derinden yaralanan küçük bir çocuk, başını yerden kaldıramadan ve psikoloğunun gözünün içine bakamadan, tedirginlikle soruyor: “Bu olanlar benim suçum mu?” Onun alacağı cevap belli; cevabın onu iyileştirip iyileştirmeyeceğiyse şaibeli. Biz artık kendi sorularımız ve cevaplarımızla yüzleşmeliyiz. Ülkedeki bir çocuk istismarı davasında bile kendi iktidarının sağlamlığının peşine düşen ve bakanından yandaş gazetecisine kadar suçu ve suçluyu görmezden gelmeyi önerenlerle kuşatılan bir iktidarı, hatalı tercihlerimiz ve sağduyu yoksunu güvenimizle iktidara biz getirdik. Ve aklımızı başımıza toplayıp hâlâ oradan indiremedik. Bu yüzden o soruyu asıl biz kendimize sormalıyız. Çünkü tüm bu olanlar baştan sona bizim suçumuz. Savcı Bharara, 7 İranlı hacker’ın peşinde Sarraf’ı tutuklatan Başsavcı Preet Bharara’nın da katıldığı bir basın toplantısıyla ABD Adalet Bakanlığı 7 İranlı hacker hakkında tutuklama kararı alındığını açıkladı. İddianamede İran’da yaşayan söz konusu 7 hacker 201113 arası ABD’de onlarca banka ve New York’ta Bowman Avenue Barajı’na siber saldırılar düzenlemekle suçlanıyor. Hackerlardan birinin barajın kapaklarını açma girişimine odaklandığı belirtildi. Savcı Bharara “Suçlular dünyanın neresinde olursa olsunlar, İran’da da olsalar, onları yakalayacağız” dedi. haber EDİTÖR: CAN DOKER TASARIM: ZARİFE SELÇUK Işte ‘ekonomikRIZA SARRAF ABD’DE TUTUKLANINCA GÖZLER PARA TRAFİĞİNE ÇEVRİLDİ cihadın’ belgeleri Cumhuriyet, Sarraf’ın kuryesi Karahan’ın şirketi aracılığıyla İran devlet bankasından gelen para transferi belgelerine ulaştı. Bankanın hesa bından şirkete 175 milyon TL ve 223 milyon Avro havale yapılmış Üstü örtülen 1725 Aralık yolsuz luk dosyasının ki lit ismi Rıza Sarraf’ın ABD’de tutuklanmasının ardından göz ALİ AÇAR ler para trafiğinde ki şirketlere çevril di. Savcılık, Sarraf’ın banka sahtekârlığı ve kara para akla mayla ilişkili tüm malvarlığı na el konulmasını isterken, id dianamedeki en çarpıcı deliller den biri Sarraf’ın İran Merkez Bankası Başkanı’na hitaben kendi adına hazırlattığı Sar raf Ailesi’nin yaptırımlara kar şı ‘Ekonomik Cihat’a hazır ol duğunu belirten mektup olmuş tu. Cumhuriyet, Sarraf’ın kur yesi Adem Karahan’ın şirketle ri aracılığıyla, İran’da bir dev let bankası olan Bank Mellat ta rafından gelen para transferle riyle ilgili belgelere ulaştı. Söz konusu bankanın hesabından kurye Adem Karahan adına ku rulan Deniz Kıymetli Maden ler Sanayi ve Dış Ticaret LTD. ŞTİ’ne toplamda 175 milyon 169 bin 350 TL ve 223 milyon 342 bin 784 Avro havale yapıl dığı belirlendi. New York Güney Bölge Sav cısı Preet Bharara, tarafından hazırlanan 21 sayfalık iddia namede İran’a uygulanan ABD yaptırımlarıyla ilgili geniş bir arka plan bilgisi verildiği basına yansımıştı. Yaptırımların ne zaman ve neden hayata geçirildiği konusunda 1979 İran Devrimi’ne uzanan üç sayfalık tarihsel bir perspektifin ardından Sarraf ve diğer iki zanlı hakkında kişisel detaylar aktarılıyordu. İranlı Bank Mellat Türkiye ve Birleşik Arap Emirlikleri’nde İran yaptırımlarını ihlal etmek için kendine bir şirketler ağı kurduğu belirtilen Sarraf dışında, sahibi olduğu Royal Holding’de Sarraf için çalışan İranlı Camelia Cemşidi (29) ve Zarrab’ın finansal işlemler yürütmek için kullandığı, İran Devleti’nin kontrolündeki Mellat Exchange’de üst düzey yönetici olan yine İranlı Hüseyin Necefzade’nin (65) ne tür suçlara karıştıkları sıralanıyordu. Sonra da halen aranmakta olan Cemşidi ile Necefzade’nin ABD yasalarını ihlal eden para transferlerindeki rolleri aktarılıyordu. Cumhuriyet kurye adına kurulan şirketlerden 10 özel bankanın kamulaştırılmasıyla İran devlet banka sı Bank Mellat’ın Türkiye’deki kurye Adem Karahan’ın şirketlerine gelen havale transferlerine ulaştı. Kurye Adem Karahan adına kurulan Deniz Kıymetli Madenler Sanayi ve Dış Ticaret LTD. ŞTİ’nin hesaplarına çok sayıda havale akışı görülüyor. Şirketin 2010 yılında Aktif Bank’taki vadesiz Türk Lirası hesabında 17 işlem dikkat çekiyor. Mellat Bank İstanbul Şubesi ve Tahran’dan şirkete toplamda 175 milyon 169 bin 350 TL havale yapıldığı görülüyor. Şirketin yine aynı bankadaki Avro hesabına ise Bank Mellat tarafından 29 işlem§de 223 milyon 342 bin 784 Avro havale yapıldığı belirlendi. Adem Karahan Sarraf adına Farsça mektup yazılmıştı Sarraf hakkında hazırlanan iddianamenin en çarpıcı bölümlerinden biri 3 Aralık 2011’de Rıza Sarraf ve Hüseyin Necefzade’nin eposta hesaplarında tespit edilen, Sarraf adına İran Merkez Bankası Başkanı’na yazılmış Farsça bir mektuptu. Sarraf’ın imzalaması için yazılan mektupta şöyle deniliyordu: “Ruhani Lider (Ayetullah Ali Hamaney) ve (İran) Merkez Bankası’nın saygıdeğer yetkilileri ve çalışanlarının yaptırımlara karşı oynadıkları rol, yaptırımları akıllı bir biçimde etkisiz kılıyor, hatta özel yöntemler kullarak bu yaptırımları fırsatlara dönüştürüyor. Eğilimin yaptırımları yoğunlaştırmak ve artırmak yönünde olduğu bir sır değil ve İran İslam Devrimi’nin bilge li deri bu yılı ekonomik cihat ilan ettiğinden Türkiye, Birleşik Arap Emirlikleri, Rusya ve Azerbaycan’da şubeler açarak dış ticarette yarım asırlık bir deneyim edinen Zarrab Ailesi, yaptırım karşıtı parasal ve dış ticaret politikaları uygulamak için her türlü işbirliğine girme isteğimizi bildirmenin bizim milli ve ahlaki görevimiz olduğunu düşünüyor.” Sarraf’a koruma tartışması Türkiye ve kişilerin menfaatının ciddi zarar göreceği durumlarda yurtdışına kişisel verilerin aktarılmasına sınırlama getirilmesi düzenlemesi ise ABD’de tutuklanan Sarraf’a koruma tartışmalarına neden oldu ‘Bilal oğlan’ gerilimi TBMM Genel Kurulu’nda, kişisel verilerle ilgili yasa tasarısının görüşmeleri sırasında CHP’li Serkan Topal’ın, terör saldırılarına değinirken “Bilal oğlanın vakfı TÜRGEV de tıpkı o yabancılar gibi kendi öğrencilerini uyarıyor” demesi tartışmalara neden oldu. CHP’li Topal, “Bu ülkenin yurttaşı, AKP hükümetinden daha fazla yabancıların gözünün içine bakıyor, bundan utanın” deyince AKP’li Adnan Boynukara “Sen utan lan” diye bağırdı. ‘Pembe diziler gibi’ AFP, Sarraf olayını “Hızla yükselen, harcamalarıyla göze batan işadamı, süperstar eşi ve Türk siyasetinin karanlık yüreğine uzanan bir entrika” şeklinde tanımladı. Türkiye’de 1725 Aralık soruşturmalarının kilit ismi Rıza Sarraf’’ı ABD’de sürpriz biçimde tutuklatan savcı Preet Bharara’nın Twitter’da Türkiye’den çılgın bir hayran kitlesi kazanması üzerine Fransız haber ajansı AFP sebeplerini analiz etti. “Türkiye’de skandallarla lekelenmiş zengin işadamının ABD’de tutuklanması, Erdoğan tenkitçilerini mest etti” başlığını atan AFP, arka planı şöyle aktardı: “Türklerin müptelası olup haftalarca takip ettikleri pembe dizilerin tüm öğeleri mevcut. Hızla yük selen, aşırı harcamalarıyla göze batan genç bir işadamı, süperstar şarkıcı eşi ve Türk siyasetinin karanlık yüreğine uzanan bir entrika.” AFP “Türkİranlı altın imparatoru” diye nitelediği Sarraf’ın “En çok izlenen yetenek yarışmasında jürilik yapan Ebru Gündeş’le evli olmasının olayı daha da ilginç kıldığını” kaydetti. ABD’de tutuklanmasının Erdoğan’ın muhaliflerince “keyifle karşılandığını” ve “hükümet hakkında utanç verici yeni ifşalar ortaya çıkaracağı beklentisi yarattığını” vurguladı. l Dış Haberler Sarraf ve eşi Ebru Gündeş TBMM’de görüşülen kişisel veri na neden oldu. AKP’nin getirdiği ve kabul edilen lerle ilgili yasa tasa önergeyle kişisel verile rısında kabul edilen rin uluslararası sözleş önergeyle yeni kuru me hükümleri saklı kal lacak Kişisel Verileri mak üzere Türkiye’nin Koruma Kurulu’nun veya ilgili kişinin men üye yapısı silbaş faatının ciddi bir şekilde tan değişti. Önergey zarar göreceği durum le kurulun üye sayı larda, ancak ilgili kamu sı 7’den 9’a çıkarılır Sarraf kurum veya kuruluşu ken, kurul üyeleri nun görüşü alınarak ku nin belirlenmesinde TBMM’de rulun izniyle yurtdışına akta söz sahibi oldu. Yedi üyeli ya rılmasını düzenleniyor. ABD’de pıda dört üyenin Bakanlar Ku dolandırıcılık ve kara parayı ak rulu, üç üyenin de Cumhurbaş lama suçlamalarıyla tutuklanan kanlığı tarafından belirlenme Sarraf hakkında Türkiye’de iş si düzenlenirken, yapılan deği letilen yargı sürecine yönelik şiklikle dokuz üyeden oluşacak bilgilerin bu düzenleme kapsa kurulun 5 üyesinin TBMM’de mında ABD’ye gönderilmeyece siyasi parti gruplarının oranla ği yorumları yapıldı. rına göre, 2’şer üyenin ise Ba Ancak kişisel verilerin yurt kanlar Kurulu ve Cumhurbaş dışına gönderilmesini düzenle kanlığı tarafından seçilmesi be yen madde “kanunlarda açıkça nimsendi. öngörülmesi” ve “Türkiye’nin Önerge AKP’den taraf olduğu uluslararası sözleşmelerde düzenlenmesi” duru Tasarıda kişisel verilerin munda kişisel verilerin yurtdı yurtdışına aktarılmasını dü şına gönderilmesini düzenliyor. zenleyen maddede yapılan de Sarraf’a koruma tartışmalarına ğişiklik ise ABD’de dolandırı neden olan önerge gerekçesin cılık suçlamasıyla tutuklanan de de uluslararası sözleşme hü Türkiye’de de 1725 Aralık yol kümleri bulunması halinde ki suzluk operasyonunun bir nu şilerin menfaatlarının ciddi şe maralı ismi olan Rıza Sarraf’a kilde zarar görmesinin nazara koruma getirildiği tartışmaları alınmayacağı belirtiliyor. Ömer Çelik: İbretle izliyoruz AKP Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik ABD’de tutuklanan Rıza Sarraf ile ilgili soruya yanıt verdi. Çelik, “Amerika’daki bir savcının tasarrufu” değerlendirmesini yaptı. ABD’deki bir tasarruf üzerinden Türkiye’nin iç siyasetini dizayn etme gayretlerini ibretle izlediklerini kaydeden Çelik, “Sayın Cumhurbaşkanımıza ve bazı arkadaşlarımıza karşı nasıl karşıtlık üretilebileceğine dair hastalıklı bir faaliyet var. Oradaki bir savcının bir tasarrufu ola rak değerlendirilmesi gereken bir olay. Türkiye’nin neredeyse iç siyasetini, Türkiye’nin içindeki bazı olayları dizayn edecek bir tasarrufmuş gibi, hatta aynı kişiler Türkiye, İran ve ABD ilişkilerini şekillendirecek bir uluslararası ilişkiler teorisi bile buradan üretmeye kalktılar” dedi. Çelik, ayrıca “Bu olaylarla Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı’nın ya da AK Parti’nin herhangi bir şekilde yan yana anılması dahi söz konusu olamaz” ifadelerini kullandı. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear