26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumartesi 19 Mart 2016 TASARIM: SERPİL ÜNAY yorum 15 Trumbo’yu seyredin Türkiye’yi anlayın Yıl 1940’ların sonu. Amerika’da komünist avcılığı had safhada. Komünistler “hain” diye nitelenir. İnsanlar, önüne geleni komünist diye ihbar ederler. Adı komüniste çıkan ise iflah olmaz. İnsan haklarına duyarlı, sendikadan söz eden bir grup senaryo yazarı da hedef haline gelir. (Günümüzün akademisyenleri, gazetecileri gibi.) İçlerinde gerçekten komünist olanlar da vardır. Bu atmosfer Hollywood’u da etkiler. Adı çıkanın işten atılması için ağır baskılar yapılır dönemin etkili isimlerine. Ancak o yılların en büyük film şirketlerinden biri olan MGM’nin başında Louis Mayer vardır ve baskılara rağmen senaristlerin işten çıkarılmasına yanaşmaz. Onu ikna etme görevi, dönemin sözüm ona gazetecisi Hedda Hopper’e düşer. Los Angeles Times’te en etkili film eleştirmeni köşesine o sahiptir çünkü. İşbirlikçidir; etkili Cumhuriyetçilerle iç içedir, iktidar nimetlerinden faydalanıp önüne geleni biçmektedir. (Günümüzde kimlere benzediğini artık siz tahmin edin.) Hedda Hopper, MGM patronu Louis Mayer’e gider, açık açık “Bu komünist senaristleri işten at, yoksa seni mahvederim” der. Mayer, kabul etmez, onu odadan kovar. “Sözde gazeteci” odadan çıkarken, “Gençliğimde beni kanepelerde becermeyi severdin, şimdi sıra bende. Onları işten atmazsan, bu kez ben seni becereceğim” der, adamın eski bir Yahudi göçmeni olduğunu, ilk ismiyle hatırlatarak bunu kullanacağını ima eder. Eski defterlerin açılacağını anlayan Mayer, çaresiz istenileni yapar, senaristleri kovar. (Tıpkı, Füsun Demirel’in bir röportaj yüzünden işinden olması gibi.) Senaristlerin işten atılması için destek veren John Wayne gibi çok ünlü aktörler de vardır. (Günümüzde de benzerleri var.) Bir de tabii arkadaşlarını ihbar eden tipler. (Tabii ki günümüzde de kim olduklarını bilmiyoruz ama varlar.) Sonuçta, 10 kadar senarist işini kaybeder, parasız kalır, perişan olur. Aralarından bazıları kanserden ölür. (Tıpkı ölen kumpas davalarının kurbanları gibi.) Ancak senaristlerden biri, Dalton Trumbo pes etmez. Arkadaşlarını toplar, çalışmalarını sürdürecek yöntemler yaratır, kendilerine uygulanan ambargoları bu yöntemlerle deler. Bunca kötü arasında Kirk Douglas gibi cesur insanlar da vardır. Bu cesurlar onlara sahip çıkarlar. (Aktör Michael Douglas’ın babası Kirk Douglas’ın cesareti de takdire şayan.) Aradan 10 yıl geçer, atmosfer dağılır, Trumbo ortaya çıkar. Başka isimler altında yazdığı senaryolarla kazandığı iki Oscar’ına kavuşur. İşte tüm bu hikâye Trumbo filminin konusu. Ama yaşanmış, gerçek bir öykü. Trumbo filmi, Türkiye’de gösterime girmedi, gireceği de yok gibi. Ama bu bence büyük kayıp. Sinemacılar, bu filmi hemen Türkiye’de vizyona soksunlar. Her izleyen, “Aaa bu film yaşadıklarımıza ne kadar benziyor” diyecek hemen. Size biraz filmi anlatmış oldum ama daha çok fazla sürpriz var; eğer siz de “Trumbo” filmine rastlarsanız, kaçırmayın. Bugün yaşadıklarımızın, 1950’lerin ABD’sinde birebir yaşandığını görün, şaşırmayın. Tarih hep tekerrür ediyor. 19 MART 2016 SAYI: 33036 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Tahir Özyurtseven Haber Koordinatörleri Murat Sabuncu Ayşe Yıldırım Başlangıç Yazıişleri Müdürleri Bülent Özdoğan Baydu Can Reklam ve Pazarlama Direktörü Ayşe Cemal Reklam Grup Koordinatörleri Hakan Çankaya Deniz Tufan Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Haber Merkezi Müdürü: Aykut Küçükkaya l Dış Haberler: Pınar Ersoy l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Kültür Sanat: Evrim Altuğ l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven editor@cumhuriyet.com.tr Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Can Dündar, Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. lMuhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir NAMAZ VAKİTLERİ İmsak Güneş Öğle İkindi 04.36 06.02 12.19 15.40 04.22 05.47 12.03 15.25 04.47 06.09 12.26 15.49 Akşam 18.23 18.07 18.30 Yatsı 19.43 19.26 19.47 Orman talanı Köşemizde, Tarım Ormanİş Sendikası Başkanı Şükrü Durmuş’un, İklim Sempozyumu’nda verdiği bilgilere dayanarak, 180 yıllık Orman Genel Müdürlüğü’nce 1 Ocak 2015 tarihine kadar toplam verilen maden izninin 20 bin olduğunu, yalnızca 2015 yılının sonuna kadar, bir yılda verilen maden izninin ise 9 bini bulduğuna değinmiştik. Orman Genel Müdürlüğü açıklama gönderdi. “Araştırmalardan uzak peşin hükümlere dayalı bilgi verdiğimize” değinilerek deniyor ki: “Köşenizde iddia edildiği gibi 2015 yılında 9 bin değil, 1284 adet maden izni verilmiştir.” Haydi diyelim, bu konuda Şükrü Durmuş yanıldı. Orman Genel Müdürlüğü’nün resmi istatistiklerine ulaştık. Verilere göre, 20122014 yılı arasında, orman alanlarında 8 bin 537 maden izni verilmiş. Buna, Orman Genel Müdürlüğü’nün 2015 için belirlediği 1284 izin rakamını ekleyelim. Ne eder? 9 bin 821 eder. Yani... 180 yıllık Orman Genel Müdürlüğü tarihinde 20 bin izin verilmiş. Bunun yarısı kadar izin ise son 4 yılda verilmiş. Savımızı bir kez daha yineliyoruz: Varın, yandaş talanının ne düzeyde olduğunu anlayın artık! O vakıf kapanır mı? Karaman’da “öğretmen” kılığına girmiş bir sapkının Ensar Vakfı ve Karaman Anadolu İmam Hatip Mezunları Derneği’nce kiralanan evlerde kalan 45 çocuğa tecavüzden tutuklanması üzerine CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, Ensar Vakfı için Meclis’te araştırma önergesi verdi. Gericiliğe Karşı Aydınlanma Hareketi de, Ensar Vakfı’nın “Türkiye Değer Ödülleri” adı altında yürüttüğü projeye ortaöğretim çocuklarının başvurması için Milli Eğitim Bakanlığı’nca çaba gösterildiğini, okullara ilanlar asıldığını belirterek, “Değer diye öğrettiğiniz şey küçük çocukları istismar etmek, akıllarını ve bedenlerini karanlık emellerinize alet etmek ise bilin ki sonuna kadar karşınızdayız” açıklamasını yaptı ve vakfın kapatılmasını istedi. Hiç kuşkunuz olmasın. Önerge kabul edilmez, vakıf araştırılmaz ve kapatılmaz. Çünkü Ensar Vakfı, yöneticileri ile birlikte AKP’nin arka bahçesidir. Çünkü Ensar Vakfı, Emine Erdoğan ile birlikte “enkaz kaldırmak”la meşguldür. Ankara’nın taşına bak 1919 koşullarına geri döndük. İşbirlikçi kavimci tealiciler ile Rahip Fru’nun muhipleri hilafetçiler yine işbaşında. Sevr’i imzalayanlar ile Sevr’in özerkçileri, ülkeyi yine yangın yerine çevirdiler. Bir Gazi Paşa yok, Ankara’nın taşına, gözlerimizin yaşına baksın. Düşman almış sağı solu, uyanacaksın, sen bulacaksın artık tek başına doğru yolu. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com.tr Ali İsmail anmasına müdahale Ali İsmail Korkmaz Ali İsmail’in doğum günü etkinliğinde öğrencilere polislerden sert müdahale. Kocaeli Üniversitesi’nde bir grup öğrenci Gezi Direnişi sırasında Eskişehir’de polisler ve eli sopalı kişilerce dövüldükten sonra beyin kanaması geçirerek yaşamını yitiren üniversite öğrencisi Ali İsmail Korkmaz’ın doğum günü nedeniyle Umuttepe Kampusu Sosyal Tesisleri önünde anıldı. Polis ekipleri kampus içersinde geniş güvenlik önlemi aldı. “Hepimiz Ali’yiz öldürmekle bitmeyiz”, “Katillerden hesabı gençlik soracak” sloganları attı. Aynı saatlerde Anadolu Gençlik Derneği (AGD) üyeleri de Çanakkale Zaferi nedeniyle yürüyüş yapmak istedi. Ali İsmail’i anmak isteyen grup ile AGD’li grubun geçeceği yol üzerinde oturma eylemi yapınca polis ve öğrenciler arasında arbede yaşandı. Polis öğrencilere sert bir şekilde müdahalede bulundu. Öte yandan Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi İngilizce Öğretmenliği Bölümü öğrencisi Ali İsmail Korkmaz’ın doğum günü nedeniyle üniversitedeki arkadaşları kampusta duvara siluetini yaptı. l Yurt Haberler 111gün sonra keşif MAHMUT ORAL Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi’nin 28 Kasım’da öldürülmesi ne ilişkin soruşturmada 3 kez yarım bı rakılan olay yeri incelemesi önceki gün yapıldı. Diyarbakır Cumhuriyet Baş savcısı Ramazan Solmaz ve Baro yetkililerinin de katıldığı incelemede Tahir TAHİR ELÇİ Elçi’nin ölümüne neden olan ve bulunamayan mermi çe kirdeği arandı. Bazı tabanca ve uzun namlulu silahlara ait deforme olmuş mermi çekirdekleri toplandı. Türkiye İnsan Hakları Vakfı Diyarbakır Temsilcisi Barış Yavuz, “Bu, dosyaya ‘olay yeri incelemesi yapıldı’ notu düşmek için yapılmış bir incelemedir” dedi. l DİYARBAKIR Çukur The Atlantic dergisinde çıkan yazıya bakılırsa, ABD Başkanı Obama, Libya için yakın çevresine “bok çukuru” tanımını yapıyormuş. Sanırsın; Libya’ya, Irak’a, Suriye’ye, Türkiye’nin güneydoğusuna çukurlar kazıp içine eden bir başkası... Bağımsız ABD işgali sonrası Irak’ın kuzeyinde kurulan mandater yönetimin bir benzeri, Suriye’nin kuzeyinde “federasyon” adı altında ilan edildi. Böylece; dünya efendilerinin Akdeniz’den Asya’nın içlerine doğru güvenlik, enerji, su ve egemenlik koridoru açma girişimleri son aşamaya geldi. Ne uğruna? Sömürgeciliğin ve emperyalizmin gölgesinde “bağımsız” olunacağını sanan bir halk ile çevresindeki halkların birbirini kırıp geçirmesi uğruna... ‘Korkmayın’ Ankara’da, Atatürk Bulvarı, önceki gün öğle saatlerinde trafiğe kapalıydı. Bulvardan geçmek isteyen yurttaşların araçları, trafik polislerince bekletiliyordu. Kırmızı plakalı resmi arabalar, park yasağına uymamış, bulvara çift sıra durmuş, tüm yolu kapatmışlardı. Niye mi? Başbakan, bir “koruma ordusu”yla Ankara halkına “Korkmayın” çağrısı yapıyormuş da, ondan... ABTürkiye zirvesi üzerine Perşembe günü Ankara’da Federal Almanya Büyükelçiliği ile Alman Okulu, İstanbul’da da Federal Almanya Başkonsolosluğu, Alman Lisesi ile Alman Kültür Enstitüsü kapalıydı. Alman yetkililer bunun nedenini aldıkları ciddi bir istihbarat olduğunu açıkladılar. İstanbul Valisi ise bunun ilgili Türk makamlarına danışılmadan alınmış “fevri” bir karar olduğunu, dolayısıyla onaylamadığını belirtti. Türkiye’de azgınlaşan terörle birlikte Federal İstihbarat Servisi’nin (Bundesnachrichtendienst) çalışmalarını yoğunlaştırdığı biliniyor. Ne yazık ki ülkemiz IŞİD, PKK, DHKPC ile çeşitli uzantılarının cirit attıkları bir alan haline geldi. Terör, İstanbul, Ankara gibi büyük kentlerimizin merkezlerinde can alıyor. 12 Ocak 2016 günü İstanbulSultanahmet’te Suriyeli bir intihar bombacısının saldırısında can veren 13 turistin tümü Alman uyrukluydu. O halde Alman makamlarının kendilerine iletilen istihbarat bilgileri doğrultusunda aldıkları önlemleri anlayışla karşılamak gerekiyor. Keşke benzer duyarlılığı bizler de gösterebilsek. HHH Dün Brüksel’de Avrupa BirliğiTürkiye zirvesi başladı. Zirvede Türkiye’nin en büyük desteği Angela Merkel. Almanya Başbakanı çarşamba günkü hükümet açıklamasında 2 milyon 700 bin Suriyeli mülteciyi topraklarında barındırması nedeniyle Türkiye’ye övgüler düzdü. AB’de mülteci sorununa uzak duran, ellerini taşın altına sokmayan ülkeleri ise eleştirdi. Merkel’e göre 28 üyeli, 500 milyon nüfuslu AB’nin bu sorunun üstesinden gelebilmek için el ele veremeyişi anlaşılabilir bir durum değildi. “Zengin bir kıta olarak bir meydan okuyuş olan böyle bir sorunu birlikte çözmeliyiz” dedikten sonra ekliyordu, “unutmamalıyız ki uzun erimde Almanya’nın iyiliği Avrupa’nın iyiliğine bağlıdır; çünkü Avrupa bir bütündür.” Büyük olasılıkla Türkiye, AB ile karara varılmış olan 3 milyar Avro’nun dışında bir miktar daha mültecilere ilişkin barınma, eğitim ve sağlık gibi projelere katkı alacak. Bu katkının ikinci bir 3 milyar Avro olup olmayacağı henüz kesin değil. Miktarın ne kadar olacağı Merkel’in manevra yeteneğine bağlı, yoksa “Kayseri pazarlığı” gibi alaturkalıklarla Avrupalılar karşısında bir şeyler “koparmak” pek olası değil. HHH Schengen ülkelerinde Türklerin serbest dolaşımının başlaması için öngörülen haziran ayı AB cephesine bakıldığında gerçekçi görünmüyor. Serbest dolaşım için Türkiye’nin yerine getirmesi gereken 72 maddelik bir koşullar listesi var. Bu koşullardan teknik içerikli olanların yerine getirilmesi nispeten kolay fakat köklü bir anlayış dönüşümü gerektirenlerin haziran ayına yetişmesi oldukça zor, hatta olanaksız. Türkiye bugüne kadar bu koşullardan ancak 19’unu yerine getirebildi, geriye 53 koşul kaldı. Örneğin, 64. maddede belirtilen koşullar köklü bir anlayış dönüşümünü gerektiriyor: “Vatandaşların serbest dolaşımının; cinsiyet, ırk, etnik veya sosyal köken, kalıtsal özellik, dil, din, inanç, herhangi başka bir fikir, bir azınlığa mensubiyet, engel, cinsel yönelimi veya ayrımcı nitelikteki başka bir sebepten ötürü sınırlamalara maruz kalmamasının garanti altına alınması. İhtiyaç halinde, gerekli tüm soruşturmaların yerine getirilmesi.” “Başka bir fikre mensubiyet” bizde iktidardan farklı düşünmek anlamına geldiğine, çoğu kez “düşünce suçu” oluşturduğuna, bu nedenle haklarında dava açılanlara yurtdışına çıkma yasağı konduğuna göre bu kafa iki ayda nasıl değişecek? İşimiz hiç de kolay değil. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear