26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Pazartesi 5 Aralık 2016 yorum 13 Neye dönüşüyor? Türkiye, devletiyle ve ekonomi politikasıyla tarihsel ve derin bir dönüşüm geçiriyor. Ancak bu dönüşümün niteliği, demokratik süreçler işlemediğinden toplum tarafından yeterince ve doğru görülemiyor. Devlet dönüşüyor! Ülkenin kamu yönetimi yapısının köklü bir biçimde dönüştürülmesi süreci 1 Aralık’ta AKP ve MHP’nin üzerinde anlaştıklarını açıkladıkları, ancak ayrıntılarını bir türlü bu susturulmuş kamuoyuna bile açıklama duyarlılığını gösteremedikleri anayasa değişikliğiyle tamamlanıyor. Tamamlanıyor diyoruz çünkü devletin dönüştürülmesi özellikle 12 Eylül 2010 anayasa değişikliği; uydurma Ergenekon ve Balyoz davalarıyla büyük bir ivme kazanmış, 14 Ağustos 2014’te cumhurbaşkanının halkoyuyla seçilmesi ile de fiilen tamamlanma dönemine girmişti. Sonrasında devlet, hukuku, eğitim ve yönetimiyle öyle hızla dönüştü ki, sosyal devletin yerini tarikat ve cemaatlerin mutlak egemenliği aldı; 15 Temmuz darbesi böyle geldi. O kadar ki devlet, geçen hafta 11 çocuk ve bir eğitmenin cemaat yurdunda yandığı Aladağ’da, ailelerden çocuklarını tarikat yurtlarına göndermelerini isteyecek kadar onlara bağımlılık noktasına gelmişti. Devletin nereye doğru evrildiğini, 2 Aralık günü akademik yılının açılışı Cumhurbaşkanı tarafından yapılan Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nin öğretim üyesi Prof. Dr. Musa Kazım Arıcan’ın 29 Kasım’da Yeni Şafak’ta yazdığı İslami düşünce açısından başkanlık sistemi başlıklı yazısı açıklıyor: Türkiye için en iyi çözüm olabilecek ve kendimize özgü diyebileceğimiz Başkanlık sistemi, halkın genel başkan gibi olduğu bir Başkanlık sistemidir. Bu... erdemli bir yönetim anlamında, Hikmet Başkanlığı olarak da ifade edilebilmektedir. Böyle bir Başkanlık siteminde halk, devletin ve Devlet Başkanının Dostları olarak görülmektedir. ... bu tarz bir Başkanlık sisteminde Başkan, Dünya ve Ülke sorunlarıyla başa çıkabilen bir Doktor olarak değerlendirilmektedir... Başkan, aynı zamanda, tüm insanlığı ve mahlukatı yaşatmak isteyen, insana can veren, ruh üfleyen ve yeni bir diriliş muştulayan Diriliş Başkanı olacaktır... Bilge Başkan, Hakîm Başkan veya Hikmetli Başkan olmuş olacaktır. Yorum az sonra! Ekonomi politikası da dönüşüyor! Kendisinden önce hazırlanmış olan bir ekonomi programını virgülüne dokunmadan uygulayan AKP iktidarı, zamanla, başta kamu ihale düzeninin delik deşik edilmesi; bağımsız düzenleme ve denetleme kurumlarının tamamıyla hükümete bağlanması; Sayıştay’ın yetkilerinin budanması ve Merkez Bankası’nın bağımsızlığının devamlı saldırı altında tutulması yoluna giderek o programın öngördüğü kurumsal yapıdan ve hukukun üstünlüğü kavramından tamamıyla uzaklaştı. Bu uzaklaşma sendikal hakların, basın özgürlüğünün ve üniversite özerkliğinin yokluğu ile tamamlanıyor. Bütün bunlar yetmiyormuş gibi ülke içinde yoğunlaşan terör; Suriye’deki savaş; önce Rusya şimdilerde de AB ile girilen gerginlikler, her zaman güven ortamı arayan yabancı sermayeye endişe veriyor. Yalnızca sermaye sahipleri için değil giderek sıradan yurttaş için de korkutucu olan bu durumda, yine teğet geçecek, merak etmeyin; dolarlarınızı bozdurun, TL’ye ve altına geçin çağrılarının yapılması hiç de etkili olmuyor. Dolar 3.50 TL’yi de arkada bırakarak uçuşa kalkıyor. Dolar uçtukça halkın alım gücü yere çakılıyor. Devletin ve ekonominin dönüşümünün mimarı Cumhurbaşkanı tam bir çaresizlik içinde faizi düşürmekten başka çaremiz yok diyecek noktadadır. Bu nokta Prof. Arıcan’ın başkan tanımına hiç ama hiç uymuyor! Sonuçta devlete de, ekonomiye de, yurttaşa da çok yazık oluyor. Olaylar ve GOrUSler EDİTÖR:NAZANÖZCAN posta@cumhuriyet.com.tr Kadının seçilmesi 5 Aralık 1934’te kadınlara milletvekili seçme ve seçilme hakları tanındı. Ama bugün Türkiye’nin hâlâ kadınerkek eşitliği karnesi kırıklarla dolu. NEŞE DOSTER/Yazar Bugün 5 Aralık! Yani Türk kadınına seçme ve seçilme hakkının verildiği tarihin yıldönümü. Yani 82 yıl önce Türkiye’de, kadınların siyasal anlamda yurttaş olduğu tarih. Yani 82 yıl önce Türk kadınlarının Batılı kadınlardan çok daha önce “seçme ve seçilme” hakkını kazandığı tarih. Yani kadınların hayatına eşitliğin, seçme ve seçilmenin kazındığı tarih. Yani vatanı vatan yapan kuşağın kadına verdiği değeri “altın harflerle” yazdığı tarih. Yani 1930 yılından itibaren çıkarılan bir dizi yasa ile önce belediye seçimlerine katılma, sonra köylerde muhtar olma ihtiyar meclislerine seçilme hakkı tanınan kadınların milletvekili seçme ve seçilme hakları, 5 Aralık 1934’te Anayasa ve Seçim Kanunu’nda yapılan yasa değişikliği ile tanındı. 82 kadın vekil yeter mi? Yani yedi düvele meydan okuyanların, hayatlarını cömertçe yiğitçe ortaya koyanların kan ve can pahasına çizdikleri yol haritasında kadını, Cumhuriyet projelerinin temeline oturttuğu tarih. Yani 1.5 milyarlık İslam coğrafyasında kadının yazgısını değiştirebilen tek laik ülke olan Türkiye Cumhuriyeti’nin, kadınlarına verdiği değeri dosta düşmana göğsünü gere gere ilan ettiği tarih. 82 yıl sonra bugün bu hakkımızı Atatürk’ün amaçladığı, tanımladığı, istediği gibi bağımsız, özgür, özgüveni tam kullanıyor muyuz? Bu soruya yanıtım hayırdır! Beni Kars’ın karlı dağlarından, seni Trakya’nın sıcak yaylalarından, bir diğerini Urfa’nın tozlu yollarından alıp getiren ve birey haline getiren bu yasayı, önünü kesen her şeye, herkese karşı bi Kadınların 1934’teki anayasa değişikliği sonrası oy kullandıkları ilk seçim. linçli, kesintisiz sürdürmek, sahip çıkmak ve korumak konusunda başarılı mıyız? Bu soruya da yanıtım ne yazık ki hayırdır! Şiddetin sokak, cadde, metrobüs, ev, işyeri tanımadığı, tekmelerin havada uçtuğu günde ortalama 5 kadının yakınları tarafından öldürüldüğü, 82 yıl sonra 82 kadın milletvekilinin bulunduğu TBMM’de sesimizin pek çıkmadığını söylemek zorundayız. Bu işler öyle göstermelik iki sözle, Meclis kürsüsünde şov yapmakla olmaz. Yıllar önce verilen bu haklara, yıllar sonra bazen iç çekerek, bazen hayıflanarak, bazen geçmişe özlem duyarak sahip çıkılmaz, çıkılamaz... 82 yıl sonra 82 kadın milletvekiline evet. Ama yetmez... Eşitlik sağlandı mı? İş güvencemiz var mı? Kadınerkek eşitliği sağlandı mı? Eşit işe eşit ücret alıyor muyuz? TBMM’de eşitlik sağlandı mı? Eğitimde, iş hayatında, mirasta, okulda, yurtta, evin içinde, toplu ulaşım araçlarında haklarımız güvence altında mı? Bu sorulara da yanıtım maalesef hayırdır... Ne acıdır ki kadını 1930’lu yıllarda aydınlan ma atılımlarının temeline oturtan bir ülkenin 2016 karnesi kırıklarla dolu. Kadınlarımızın aradan geçen 82 yılda getirildiği ve götürüldüğü yer ortadadır. Bir İngiliz atasözüne göre, “Elinde çekiç olan, herkesi çivi olarak görürmüş”. Bizde çekiç erkeğin elinde, çivi de kadınlar olduğuna göre, çekiçle çivinin uzun ve hazin yolculuğu bir başka yazının konusu olacak uzunlukta ve derinlikte. Unutmadık Ancak söz buraya gelmişken ülke kan ve barut kokuları içinde kurtuluş mücadelesi verirken kadını cumhuriyet projelerinin temeline oturtan dev ve devrimci lider Atatürk’ü bir kez daha minnetle, özlemle anmadan geçemem. Yine ilk kadın parti başkanı Behice Boran’ı, ilk kadın bakan Prof. Dr. Türkan Akyol’u, ilk kadın Anayasa Mahkemesi Başkanı Tülay Tuğcu’yu, ilk kadın vali Lale Aytaman’ı ve Türkiye Bilimler Akademisi’nin ilk kadın başkanı Prof. Dr. Ayhan Çavdar’ı anmadan geçemem... “Beş çocuk doğur!” talimatının verilmediği 5 Aralık’lara... KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr 5 ARALIK 2016 SAYI: 33297 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni MURAT SABUNCU Yazıişleri Müdürü Bülent Özdoğan Haber Koordinatörü Aykut Küçükkaya Yayın Danışmanı Kadri Gürsel Reklam ve Pazarlama Direktörü Ayşe Cemal Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Reklam Grup Koordinatörü Deniz Tufan Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Görsel Yönetmen: Hakan Akarsu l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Dış Haberler: Mine Esen l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven editor@cumhuriyet.com.tr Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 06.33 06.16 06.37 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 08.06 13.02 15.22 07.48 12.46 15.10 08.06 13.09 15.36 Akşam 17.45 17.32 17.59 Yatsı 19.11 18.57 19.21 ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com.tr ‘Ben’in sorumluluğu 1 Mustafa Kemal Atatürk’ün 29 Ekim 1923’te kurduğu Türkiye Cumhuriyeti, asla yıkılmayacak. Yıkamayacaklar. Bu söylediğime kendimi çaresizlikten kurtulmak için kaptırdığım bir yanılsamaya dört elle sarılmak için değil, fakat bir gerçek olduğu için inanıyorum. Sözünü ettiğim gerçeği de kutsal bir miras niteliğiyle sahipleniyorum. Geçen yüzyılın ilk yarısında, yedi yüz yıllık, can çekişmekte olan bir imparatorluğun başkentinden Karadeniz’in hırçın dalgalarına yelken açan bir tekadam, ama gerçek anlamda bir tekadam, Samsun’da karaya artık modern çağda bir eşine daha rastlanmayacak bir Cumhuriyet’in kurucusu olarak ayak basmıştı. Evet, o günlerde Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna daha dört çetin yıl vardı. Milli Mücadele gibi, modern çağda emperyalizme ilk karşı çıkışın simgesi olacak, daha sonra da dünyada daha nice Kurtuluş’lara, Kuruluş’lara ve devrimlere örneklik edecek inanılmaz bir süreç vardı. Cumhuriyet’in gerçek kuruluş tarihi… Ancak kuruluşu “resmi” olarak 29 Ekim 1923 günü ilan edilen Türkiye Cumhuriyeti, gerçekte o tarihten yıllar önce 19 Mayıs’ta Samsun’a çıkan Mustafa Kemal’in, kendi efsanesini Çanakkale Boğazı’nın sularında ve topraklarında çoktan kaleme almaya koyulmuş bir Osmanlı paşasının kafasında yıllar önce hem de gerekli olacak bütün devrimlerle birlikte çoktan kesin çizgilerine kavuşmuştu. Bu nedenle, 19 Mayıs’ta Samsun’a çıkmış olan “Sarışın Kurt”, İzmir’in işgalini haber aldığı gün “Anadolu’ya geçiyoruz!” dediği anda, artık bitmiş bir imparatorluğun tarihi ile hesabını çoktan kesmiş ve bütün planlarını kafasında hazır olan bir “Devrim Projesi”nin temelleri üzerinde inşa etmeye başlamış bir “Devrimci”ydi. Milli Mücadele’nin hemen ardından bu Devrimci’nin ilk işi, kurduğu Cumhuriyet’in başına geçmesiyle birlikte, o Cumhuriyet’in sürekliliğinin tek güvencesi olacak “Yeni Türk İnsanı”nın ve “Yeni Toplum”un temellerini atmaya başlamak oldu. ‘Yeni İnsan’, ‘Yeni Toplum’ ve ‘ben’lik sorunu… Mustafa Kemal Atatürk’ün gerçek anlamdaki devrimciliğinin özü, işte tam da bu noktada belirginleşir. Bu öz, aynı zamanda O’nun gerçekçiliğinin ve kendini en kritik noktalarda hemen açığa vuran ödün tanımazlığının yeterince kavranabilmesinin de tek anahtarıdır. Çünkü bu TekAdam’ın kafasında oluşturduğu Devrim Projesi, ancak Anadolu insanının çok uzun sürmüş bir kapıkulu zihniyetinin egemenliğinin ardından yeni bir ben’lik kazanmasıyla, başka deyişle her şeyden önce “ben” olabilme ve bundan böyle dünyada olup bitenlere bu “ben”in süzgecini kullanarak bakma ihtiyacını duymasıyla gerçekleşebilir. Ben’in bu bağlamdaki en önemli temel taşları ise eleştirel düşünmeyi hiç elden bırakmayacak bir akılcılık ve hayatın hiçbir ayrıntısı bağlamında önemi yadsınmayacak bir bilimsel tutum olabilir. Atatürk’ün bu “Anadolu insanına benlik kazandırma” devrimini onun ölümünden sonra hangi noktalarda yarıda bıraktığımızı haftaya, yazımın ikinci ve son bölümünde açıklayacağım. seçmeseçilme hakkının 82. yılı Gülsün Bilgehan: Çare kadınlar “Milletvekil Seçme ve Seçilme Hak kının” anayasada değişik lik yapılarak kadınlara ta nındığı günün 82. yıldönü münde CHP Ankara Mil letvekili Gülsün Bilgehan, “Çare kadınlar. 1935 se çimlerinde 18 kadın milletvekili ile dünya ikin Gülsün Bilgehan cisiyken, bugün 82 milletvekili ile 193 ül ke arasında 127. sıradayız. Dünyada yüzde 22 olan kadın temsili ortalamasının da yüz de 14.8 ile çok gerisindeyiz” dedi. Kadınların gücünün parlamentoya geçmişle aynı oran da yansımadığı kaydeden Bilgehan, “Son olarak TBMM’de cinsel istismara af getir me girişimiyle de ortaya çıkmıştır. Kadınla rın eşit biçimde temsil edildiği bir parlamen toda bu önerge ‘teklif dahi edilemezdi.’ Fa kat genç kızları korumaya kararlı kadınlar, gereğini yapmıştır. Tüm kadın STK’leri ve Türkiye’nin dört bir yanından kadınlar aya ğa kalkmışlar, tamamı erkek olan yasa tekli fi imzacılarına geri adım attırmışlardır. Tüm kadınları ve eşitliğe inananları ‘Tek adam’ tartışmalarına karşı eşitlik hedefiyle parla mentoda ve yönetim kademelerinde ‘çok ka dın’ söylemi geliştirmeye davet ediyorum. Bugün, çare kadınlardadır” diye konuştu. l İSTANBUL\Cumhuriyet C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear