26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumartesi 31 Aralık 2016 EDİTÖR: SERKAN OZAN / ASLAN YILDIZ haber 11 Bir hukuk garabeti dahaFETÖAKP ORTAKLIĞININ KİTABINI YAZAN MUHABİRİMİZ AHMET ŞIK, FETÖPKK PROPAGANDASINDAN TUTUKLANDI Haberleri ve sosyal medya paylaşımları nedeniyle sulh ceza hâkimliğince cezaevine gönderilen Ahmet Şık ‘Yargılanması gerekenlerin başında Erdoğan geliyor. Tek örgütüm var: Hakikat’ dedi Haberleri ve Twitter paylaşımları nedeniyle savcılığın tutuklama talep ettiği gazetemiz muha ti. Türkiye’nin çeşitli noktalarında meydana gelen bombalı eylemleri dile getiren Öztürk, “Devlet yetkililerinin savaş çıkar ni yaşamıştık. O dönem iktidarı paylaşan iki suç ortağı Gülen cemaati ve AKP için kullanışlı sözcüğünün adı Ergene biri Ahmet Şık sevk edildiği İstanbul 8. dığı ve bu bombaları patlattığı şeklinde kon idi. Bu iki suç ortağı cemaat ve AKP Sulh Ceza Hâkimliği’nce PKK ve FETÖ/ paylaşımlar yapılarak terör örgütlerinin ele geçirdikleri devlet iktidarının bölü PDY örgütlerinin propagandasını yaptı propagandasının yapıldığını” savundu. şümünde savaşa tutuşunca kanlı sonuç ğı iddiasıyla tutuklandı. Yargıç Atila Öztürk, bu kararında iki örgütün birbirinden farklı olması nedeni ile çelişki gibi görüldüğünü belirterek, “15 Temmuz darbe girişimi sonrasındaki soruşturmalar ve kamuoyuna yansıyan bilgiler gözetildiğinde dış destekli bu örgütlerin birbiri ile darbe sürecinde ve sonrasında koordineli olarak hareket ettiklerinin ortaya çıktığı” tespitine yer verdi. İstanbul 8. Sulh Ceza Hâkimliği yargıcı Atila Öztürk, Şık’ın soruşturmaya konu edilen Twitter paylaşımları ve haberlerini sıralayarak, bunların PKK ve FETÖ/PDY silahlı terör örgütü üyelerince de dile getirildiğini öne sürdü. Şık’ın Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni ve yetkililerini terör örgütlerine destek veren ülke olarak gösterdiğini iddia eden yargıç Öztürk, silahlı terör örgütü olduğu yargı kararları ile sabit olan terör örgütlerinin eylemlerinin savaş ve mücadele gibi legal terimler kullanmak suretiyle meşru gösterildiği öne sürdü. Propaganda suçlaması Yargıç 15 Temmuz’u çözdü Şık’ın gazeteci olmasına karşın basın özgürlüğü ve ifade özgürlüğünün sınırı olduğunu kaydeden yargıç Öztürk, “Şüphelinin PKK ve FETÖ/PDY silahlı terör örgütlerinin propagandası niteliğindeki açıklamalarının iki örgütün birbirinden farklı olması nedeni ile çelişki gibi görülse bile 15 Temmuz darbe girişimi sonrasındaki soruşturmalar ve kamuoyuna yansıyan bilgiler gözetildiğinde dış destekli bu örgütlerin birbiri ile darbe sürecinde ve sonrasında koordineli olarak hareket ettiklerinin ortaya çıktığı, bu nedenle şüphelinin her iki örgütün propagandası niteliğindeki açıklamalarının bir çelişki teşkil etmediği ve aynı amaca hizmet ettiğini” ifade etti. Şık’ın savunmasında devleti ve devlet yetkililerini suçlayıcı nitelikte açıklamalarına devam ettiğini ileri süren yargıç Öztürk, kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösterir delillerin bulunduğunu kaydetti. Şık’ın herhangi bir pişmanlık göstermediğini ifade eden Öztürk, sorgusu lara yol açan 15 Temmuz kalkışmasına kadar gelindi. Darbe gerçekleşseydi yaşanacak ne varsa şu anda yaşandı. Hal böyle olunca bu dönemin kullanışlı sözcüğü de FETÖ oldu. Yakın geçmişte suçlarına göz yuman, destekleyen, arkasındaki siyasi güç olan iktidar ve zulmü meşrulaştırmaya çalışan medya soytarıları adıyla söz etmekten dahi korktukları Gülen cemaatine FETÖ demeye başladılar. Şu açık ki Gülen cemaatinin FETÖ olmasında AKP iktidarı baş sorumludur. Bugün burada yargılanması gerekenlerin başında ‘Ne istediniz de vermedik’ ve ‘Ben de bunlara çok yardım ettim, Allah’ın ve milletim beni affetsin’ diyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan gelmektedir.” Güneydoğu’daki çatışmalı illerde örgüt üyelerince açılan hendekleri anımsatan yargıç Öztürk, Şık’ın devlet ve kolluk görevlileri hakkında “katil, mafya, şiddet” gibi terimler kullanarak, “Devletin terör ile mücadelesinin yasadışı hatta terörist Gazeteciye yinebir faaliyet olarak gösterildiğini” iddia et sırasındaki beyanlarının örgüt üyelerinin açıklamaları ile aynı mahiyette olduğunu iddia etti. ‘Baş sorumlu AKP’ Şık, hâkimlik sorgusunda ise şunları söyledi: “5 yıl önce bir komplo ile şimdi sahnelenen bir senaryonun benzeri ‘Her devrin kötüsü’ “27 yıllık gazeteciyim. Mesleğe başladığım ilk günden bugüne hakikati aramaya çalıştım. Çünkü halkın hakikati bil haber sordular mesinin bir hak, gazetecinin kendisine bir emanet olarak teslim edilmiş olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla eğer ki hakikati tahrif etmişsem mesleki faaliyetleri sorgulama eden mahkemeler değil bizatihi halkın kendisidir. Bugüne dek legal ya da illegal addedilen herhangi bir parti, örgüt ya da bir yapı ile herhangi bir bağım olmadı. Tüm meslek yaşamın boyunca siyasi rengi ne olursa olsun her türlü iktidar ve güç odağını gazetecilik yaparak rahatsız etmeye çalıştım. Gazetecilik faaliyetlerim nedeni ile her devrin kötüsü olmayı başardım. Ahmet Şık’a savcılıkta haberleri, yandaş medyadaki iddialar ve tweet’leri soruldu Ahmet Şık’a, savcılık sorgusunda yöneltilen sorulardan bazıları: l Twitter isimli sosyal paylaşım sitesinde, @sahmetsahmet adlı hesaptan, ‘Tahir Elçi’yi tutuklamak yerine katletmeyi tercih ettiler. Katil sürüsü bir mafyasınız’, ‘Katil devlettir deyince bozuluyorsunuz’, ‘Sırrı Süreyya Önder’e isnat edilen fiil suçsa, sarayda oturandan başlayarak daha bir dolu sanık olması gerekmez mi’, ‘Cizre’de evinin bodrumlarında yakılanlarla, İstanbul’da bombayla parçalananları kıyaslayacağına, ikisine de itiraz et. İkisi de şiddet’, ‘Savaş, PKK ile ülkenin belirli bir bölgesinde arada kesintiler olsa da 1984’ten bu yana var’, ‘Suikastçının Nusra’cı değil FETÖ’cü olduğunu kanıtlama gayretindeki iktidar ve yancıları katilin polis olduğu gerçeğini ne yapacaksınız’ şeklindeki paylaşımlar tarafınızca mı yapılmıştır. l ‘Ya Apo Kandil’e Ya Biz İmralı’ya’ başlıklı, 14 Mart 2015’te yayımlanan yazıda terör örgütünün üst yöneticilerinden olan Cemil Bayık ile yapılan röportaj ‘terör örgütü propagandası’ suçu kapsamında değerlendirilmiş olup, konuya ilişkin ifadenizi veriniz. 301. madde suçlaması l www.cumhuriyet.com.tr’de 8 Temmuz 2016’da yayımlanan MİT TIR’ları soruşturmasında tutuklu savcı Özcan Şişman’ın ‘MİT Reyhanlı katliamını biliyordu ama polisle paylaşmadı’ şek lindeki açıklamasının haberleştirildiği yazı TCK’nin 301. maddesi kapsamında değerlendirilmiş olup konuya ilişkin ifadenizi veriniz. l Heybeliada’da düzenlenen çalıştayda, ‘PKK için çalışanlar da gazetecidir’ şeklinde açıklamalarda bulunulan yazılar terör örgütü propagandası olarak değerlendirilmiştir... ‘Neyi kastediyorsun?' l Twitter hesabınızda, ‘Tanrısı değişir, kendisi değişmez tek din faşizmdir’ şeklinde paylaşımla neyi ve kimi kastediyorsunuz? Açıklayınız. l www.cumhuriyet.com.tr sitesinde göreviniz nedir? Hangi tarihten itibaren bu görevi yerine getirmektesiniz?” l Sabah gazetesi muhabiri Nazif Karaman’ın adı geçen gazetenin internet sitesinde yazdığı ‘MİT TIR’ları kumpasının başrolündeki FETÖ’den tutuklu Savcı Özcan Şişman’ın mektubunu Cumhuriyet’te yayımlanan Şık’ın bu şekilde saldırıyı MİT’in üzerine yıkmak ve olaydaki FETÖ etkinliğini karartmaya çalışmakla suçlanıyor” şeklindeki beyan ve iddiaları konusunda ne düşünüyorsunuz? l Cumhuriyet Savcısı Şehit Mehmet Selim Kiraz’ın öldürülmesi öncesinde olayı gerçekleştiren kişilerle herhangi bir şekilde görüşmeniz oldu mu? Röportaj yaptınız mı? Bu kişilere siz mi ulaştınız, yoksa bu kişiler mi size ulaştı, bu kişilerle ilginiz nedir? ‘Ben bu senaryoyu daha önce yaşadım’ Ahmet Şık savcılığın tüm sorulara “Ben bütün soruları ve paylaşımları görüp öğrendikten sonra beyanda bulunup bulunmayacağıma karar vereceğim, şimdilik bu soruya cevap vermek istemiyorum” yanıtını verdi. Şık, savcının sorusu bittikten sonra soruşturmayla ilgili genel değerlendirme yaptı. Şık, “15 Temmuz başarılı olsaydı, şu an yaşadığımızı yaşamış olacaktık, yani darbenin engellenmiş olması bir cuntanın iktidarda olduğunu değiştirmiyor. Böyle bir dönemde, zaten geçmişten beri sorunlu olan yargının kendisinin hukukla bağının bu kadar zayıf olduğu bir süreçte, mesleki faaliyetlerimin soruşturma konusu edilmesini meslek ahlakıma hakaret sayarım, kimsenin de haddine değildir. Bu sorulara yanıt vermek istemiyorum. Yargı bağımsız, tarafsız ve adil olabilseydi o zaman ifade vermek isterdim. Zaten bu soruşturma olmazdı” dedi. Nazif Karaman’ın haberinden yola çıkılarak yöneltilen soruya dikkat çeken Şık, “Soru bizzat haber metninde yazan konu ile ilgilidir. Soruşturmayı Adalet Bakanlığı’na bağlı savcılık makamı mı yürütmektedir, yoksa bir medya çalışanı mı yürütmektedir? Şu anda sahnelenen senaryoyu daha önce ben yaşadım” diye konuştu. 2011’de AKP ve Gülen cemaati taht kavgasına tutuşunca, şu anda yaşanan savaş günlerine gelindiğini dile getiren Şık, şöyle devam etti: ‘Pespayelik sürüyor’ “Ergenekon sürecinde, poliste, yargıda örgütlenmiş bir suç örgütü olarak çalışan Gülen cemati kadroları ve bu çetenin siyasi onay makamı AKP hükümeti, hedef aldıkları her kim ise öncelikle kendilerine yakın medya organlarında asılsız suçlamalarla itibar suikastına uğratılırdı.” İki eski iktidar ortağının savaşa tutuşmaları sonucu, Gülen kadrolarının, polis teşkilatı ve yargıdan tasfiye ediliyormuş gibi göründüğünü dile getiren Şık, “Ancak o dönemde karşımıza çıkan hukukun paspas edilmesi süreci yeni figüranlarıyla ve daha pespaye bir biçimde sergilenmeye devam ediyor. 5 yıl önceki Ergenekon bağlamında suçlandığımda mesleki faaliyetlerim soruşturma konusu olmuştu. Şimdi de mesleki faaliyetlerim başka bir isimle soruşturma konusu edilmeye çalışılıyor, bu aşamada söyleyecek başka bir sözüm yoktur” dedi. Bu benim için onur nişanıdır. Buradan bakarsanız haklısınız, bir örgütüm var, adı hakikat. Sırtımı dayadığım bir güç var, onların adı da hakikati bilmesi gerektiğine inandığım halkın kendisi. Beni hedef gösteren tetikçiler kumpası hazırlayan polisler, tutuklayan savcı ve hâkimler ve yargılıyormuş gibi yapan mahkeme üyelerinin birçoğu bugün tutuklu, kaçmasına göz yumulanlar ise firari sanık olarak aranmaktalar. Güç hiç kimse için baki değildir, kimseye kalmaz. Bugün kibirden gözleri körelen, güç sarhoşluğundan her türlü hukuksuzluğu yapanlara da kalmayacak. Propaganda değil, gazetecilik Cemil Bayık ya da aynı örgütün başka herhangi bir yöneticisi ile söyleşi yapmak suç ise bu kişiler ile hükümet ve devlet adına görüşmeler yapan, masaya oturan, MİT üst düzey yöneticileri, iddia olunan bazı bakanların, kamu güvenliği müsteşarının ve şeffaf yürütülmediği için kimler olduğunu bilmediğimiz diğer yöneticilere de benzer suçlama yöneltilecek mi merak ediyorum. Bir örgütün yönetici kadrosuyla görüşme yapmak mesleki faaliyettir, gazeteci faaliyetidir, suç değildir. Habere kaynaklık eden bazı soruşturma ve dava dosyaları ile bizzat geçmişte savcılık yapan, daha sonra açığa alınıp tutuklanan ve sanık olan bir savcının beyanlarının aktarımlarından ibarettir. Buna örgüt propagandası denilmez, gazetecilik denir.” l İSTANBUL/Cumhuriyet ‘hiç kimse enseyi karaRtmasın’ mesajı Ahmet Şık’a destek olmak isteyen meslektaşları, arkadaşları, ailesi ve milletvekilleri de adliyeye akın etti. TGS, DİSK Basın İş, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün de aralarında bulunduğu basın örgütleri de sonucu adliyede takip etti. Ahmet Şık’ın tutuklanmasının ardından CHP Milletvekili Barış Yarkadaş, “Ahmet Şık tutuklanırken dışarıdaki basın mensuplarına mesaj verecek misin?’ diye sordum. Şunu söyledi: Hiç kimse enseyi karartmasın bu güç, bu iktidar bugün burada bu kararı verenlere de kalmayacak. Türkiye mutlaka aydınlığa kavuşacak. Eşine, ‘Kızıma iyi bak’ dedi” diye konuştu. CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da, “2016 maalesef karanlık bir yıl oldu ve şimdi de Ahmet’i kelepçeli cezaevine gönderdik. 25 yıl avukatlık yaptım ama bir şahsın 3 ayrı terör örgütünün propagandasını yapmaktan tutuklandığını ilk defa görüyorum. Tamamen hukuksuz bir karar” diye konuştu. l İSTANBUL AVUKAT pekin: 301. madde izni yok Ahmet Şık’ın avukatlarından Tora Pekin, TCK’nin 301. maddesinden soruşturmanın Adalet Bakanlığı izniyle yapılabileceğine dikkat çekti. Pekin, “Soruşturmanın yeni başlamış olması nedeniyle soruşturma izninin olmadığı söylendi. Sorulardan suçlamanın ne olduğu kesinlikle belli değil. ‘Ne düşünüyorsunuz, ne kastettiniz’ gibi sorularla sadece niyet okunabilir, herhangi bir suç soruşturması yapılamaz” dedi. Avukatı Can Atalay da gözaltına alma işleminin hukuka aykırı olduğunu belirterek, gazeteciliğin bir kamu görevi olduğunu anımsattı. Atalay, Şık’ın gözaltına alınmasından sonra AKP yandaşı Sabah gazetesinin muhabirlerinden Nazif Karaman’ın yazdığı bir haberin internetten alınan çıktısının doğrudan okunarak sorulmasının hukuksuz olduğunu vurguladı. l İSTANBUL / Cumhuriyet ÖROGRÜBTAATLKSEINÇRİANĞDRENI ‘Tutuklu gazeteciler serbest bırakılsın’ Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), DİSK Basınİş ve Çağdaş Gazeteciler Cemiyeti (ÇGD) gözaltına alınan gazeteciler için yaptıkları ortak açıklamada bir an önce serbest bırakılmalarını talep etti. Diken Yazarı Gazeteci Tunca Öğreten, DİHA Diyarbakır Haber Şefi Ömer Çelik, DİHA Muhabiri Metin Yoksu, BirGün Gazetesi Çalışanı Mahir Kanaat ve Gazeteci Ahmet Şık’ın gözaltına alınmasına ilişkin dün meslek örgütleri TGC binasında basın açıklaması düzenledi. Burada konuşan TGS Genel Başkanı Gökhan Durmuş, Türkiye’nin basın özgür lüğü konusunda son aylarda karanlık günlerden geçtiğini ifade etti. Önceki gün tahliye edilen Aslı Erdoğan, Necmiye Alpay ve Zana Kaya’yı anımsatan Durmuş, aynı gün Ahmet Şık’ın gözaltına alındığına dikkat çekerek, “Bir sevinç haberi aldığımızda yeni gözaltılarla karşılaşıyoruz” dedi. 650 gazeteciye daha soruşturma açılacağı yönünde bir söylentinin dolaştığını aktaran Durmuş, artık sadece gazetecilerin değil haberlerin tutuklandığını belirtti. TGS olarak basın ve ifade özgürlüğünü sonuna kadar savunacaklarını vurgulayan Durmuş, gözaltına alınan 7 gazetecinin bir an önce serbest bırakılmasını istedi. Ağır sansür duvarı DİSK Basınİş Genel Sekreteri Özge Yurttaş ise Ahmet Şık’ın geçmişte Gülen cemaatiyle ilgili yazdığı kitaplardan dolayı bugün ise yine gerçekleri söylediği için gözaltına alındığını belirterek, “Birilerinin söylediği yalanlar hakikatin sesini kısamayacak. Bu ağır sansür duvarından geçmek hepimizin görevidir” dedi. ÇGD İstanbul Temsilcisi Uğur Güç de “Gazeteciliğin karşısında dikilmiş bir iktidar var. Gazetecilik suç değildir” dedi. l İSTANBUL C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear