26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Pazar 25 Aralık 2016 4 EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ haber ‘Başkan’dan önce ‘muhtar’a bak!ir toplumun aklı ne kadar kıtlaşırsa, onunla alay etmek de o kadar Bmubahlaşır. Eğer toplum, şu sıralarda “başkanlık” sisteminin tartışıldığını sanıyorsa aşk olsun! Aslında, Türk tipi başkanlık diye sunulan, “Reis sisteminin” klasik başkanlıkla, uzaktan yakından ilgisi yok. Tabandan tavana, zincirleme bir baskı ve denetim mekanizması olan modelin tabanında, devletin vatandaşla ilk temas merci olan, yurttaşın devletle, ete kemiğe bürünmüş şekliyle, somut biçimde ilk tanıştığı kişi olan muhtar bulunuyor. Sistemin tabanındaki kilit kişisidir muhtar. Başbakan Binali Yıldırım, “Biz Türkiye’yi Ankara’dan değil, yerinden yöneteceğiz” derken muhtarlık kurumunu kastediyordu. Tayyip Bey sistemin tabanındaki aktarma kayışları konumunda olan muhtarları, düzenli aralıklarla, sürekli Beştepe Külliyesi’nde topluyor. Aralık başında otuzuncusu yapılan, şu ana kadar otuz ikisi gerçekleşen muhtarlar toplantıları ile şimdiye dek 4800 muhtar ağırlandı. Türkiye’de 50 bin köy ve mahalle muhtarı bulunduğu göz önünde tutulursa, 125. toplantıda bütün muhtarların ağırlanmaları tamamlanmış olacak. HHH Cumhurbaşkanı muhtarlara terör ile mücadelede önemli roller düştüğünü de söz konusu toplantılar sırasında açıklamıştı. Türkiye’nin demografik ve ona bağlı olarak da idari yapısının değişmesiyle, köy muhtarlarına oranla ikincil konumda olan mahalle muhtarlarının da önem ve işlevleri de artmaktadır. Son olarak İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, bunların da ayda bir kez kaymakamlarla, bir kez de il valileri ile doğrudan toplanacaklarını açıklamıştır. Kaymakamlarla yapılacak toplantıda jandarma komutanı, ilçe emniyet müdürünün yanı sıra, sivil toplum örgütleri de hazır bulunacaklardır. Demokrasilerde, siyasi otoriteye karşı, yurttaşın, bireyin özgürlük alanlarını arttırmak ve güvenceye almak işlevini gören STK’lere, “Reis sistemi”nde, otoriterden de öte, yaşamın beşikten mezara tüm evrelerini ve alanlarını yönetim ve denetimi altında tutmaya yönelik totaliter yapı içinde, orijinal amaçlarının tam tersine bir misyon yüklendiği görülmektedir. Reis sistemine yönelen pratiğin gelişme süreci içinde, Türkiye’ye has özgün kurumlardan biri de mahalle baskısıdır. Rejimin ideologlarından “din âlimi” Hayrettin Karaman’ın özenle altını çizerek, önemini vurguladığı mahalle baskısı, sivil toplum örgütü olarak sunulacak, sıkı sıkıya iktidar partisinin denetiminde olan ve para militer yapılarla da organik ilişkiler sürdüren kuruluşlar ile muhtarlar tarafından el birliğiyle totaliter rejimin temel yapı taşlarından biri olarak kullanılacaktır. HHH Böylelikle, siyasal yaşamın dışında kalan ve otoriter rejimlerde bile bireyin kendi tasarrufuna bırakılmış olan yaşam alanlarının da mahalle bazında gelecekte, cismani ve ilahi iktidarı tekelinde tutması öngörülen, siyasi erkin denetimine girmesi planlanmaktadır. Kuşkusuz, mekanizmanın en tepesinde bir zamanlar Latin Amerika ülkelerinde revaçta olan “Başkan Baba” kurumuna benzer bir başkanlık olması öngörülmektedir. Klasik başkanlık sistemlerinin tersine iktidar partisini ve dolayısıyla yasamayı yakından kontrol ederken, artık bağımsızlığı kalmamış yargıyı da sıkı sıkıya denetimi altında tutan bir başkan, sistemin en üst noktasını oluşturacaktır. Tabii ki sistemin en üst noktası olan başkan çok önemlidir. Ama totaliter “Türk tipi başkanlık sistemi”nin tabanındaki muhtarı ve işlevini tam olarak anlamadan düzenin tümünü kavramak imkânsızdır. Çünkü “muhtar” sistemin otoriter yapısının temelini mahalle bazında oluşturan anahtar kişidir. Muhtar olmadan, sistemin totaliter yapısının temelinde, mahalle bazında bazı çatlak ve kaçaklar olması kaçınılmazdır. O yüzdendir ki, gözünü sadece başkana dikmiş olan ve sistemin ondan başka kurumlarını gözden kaçıran yurttaşa “önce muhtara, sonra başkana bak!” demek gerek. KESK: BOYUN NECATİ EĞMEYECEĞİZSAVAŞ KESK’in ‘Emek Yürüyüşü’ Ankara’da sona erdi. Konfederasyonun talepleri ise OHAL’in kalkması, KHK’lerin iptali ve hukuksuz ihraç edilenlerin göreve iadesi Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’nun (KESK) 21 Aralık’ta İstanbul’dan baş lattığı, İstanbul başta olmak üzere bir çok kentte de engelle melerle karşılaşan “İşi mi, Ekmeğimi Geri İsti yorum” başlıklı yürüyüş Ankara’da sona erdi. Öğle saatlerinde Mit MUSTAFA hatpaşa Caddesi’nde ÇAKIR toplanan KESK üyele ri buradan sloganlar eş liğinde Sakarya Caddesi’ne yürü dü. Polis önce yürüyüşe izin verme di. KESK üyelerinin önü kesildi. An cak daha sonra KESK’lilerin Sakar ya Meydanı’na kadar yürümelerine izin verildi. Üzerinde, “İşimi, Ekmeği mi Geri İstiyorum. İhraçlarınıza, Açığa Almalarınıza, Baskılarınıza Teslim Olmayacağız Emekçi Yürüyüşü” yazan pankart açan KESK üyeleri, sloganlar eşliğinde yürüyüş yaptı. Polis, Sakarya Meydanı’na açılan bütün sokakları barikat ile kapattı. Meydana girmek isteyenler üzerleri aranarak alındı. ‘Direnişimiz sürecek’ KESK üyeleri de üzerlerinin aranmasının ardından meydana girdi. KESK Eş Genel Başkanı Lami Özgen meydanda yaptığı konuşmada, kanun hükmünde kararnamelerle (KHK), “zulüm ve zorbalıkla faşizmin kurumsallaştırılmaya çalışıldığını” savundu. “Bizim korkacağımıza güveniyorlardı. Dün olduğu gibi bugün de KHK’lere, TOMA’lara, gazlara rağmen buralara geldik” diyen Özgen, “Biz emekçiyiz. Engellemelere, yasaklara rağmen kendi işimize, geleceğimize sahip çıkacağız. Direnişimizi sürdüreceğiz” dedi. Özgen, KHK’lerle 10 binlerce kamu çalışanının açığa alındığını, mücadeleleri sonucunda büyük çoğunluğunun görevlerine geri dönmesini sağladıklarını ifade etti. Hükümetin verilerine göre toplam 86 bin kamu çalışanının ihraç edildiğine işaret eden Özgen, bunların içerisinde 2 bin 77 KESK üyesinin de olduğunu söyledi. İhraçların hukuksuz, keyfi olduğunu savunan Özgen, “Biz haksız, hukuksuz ihraç edilen kamu emekçilerinin mücadelesini sürdüreceğiz. İhraç edilenler geri dönene kadar mücadeleye devam edeceğiz” dedi. Özgen, OHAL’in yeni bir sisteme döndüğünü, derhal kaldırılmasını da istedi. Bütün KHK’lerin iptal edilmesini talep eden Özgen, ihraç edilen kamu emekçilerinin de göreve iade edilmelerini istedi. ‘Maraş’taki zihniyet’ Maraş katliamına dikkat çeken Özgen, 38 yıl önce Maraş’taki zihniyetin bugün de aynen devam ettiğini söyledi. “Tek adam rejimi hedefleyenlerin savaş bataklığına saplandıklarını” da belirten Özgen, “Korkmayacağız! Boyun eğmeyeceğiz! Biat etmeyeceğiz! Çünkü biz KESK’iz” dedi. KESK’in yürüyüşüne HDP milletvekilleri Erol Dora ve Meral Danış Beştaş ile CHP Ankara Milletvekili Murat Emir de katıldı. l ANKARA 5 günlük demokrasi ‘Millet bu kadar şaşkın mı ya?’ Anayasa Komisyonu’nda söz isteyen milletvekilleri olmasına rağmen, AKP’li üyeler oylamaya geçmek isteyince kavga çıktı. Gizli oyun kalkması gündemde EMİNE KAPLAN TBMM Anayasa Komisyonu’nda, AKP, anayasa önerisinin geneli üzerindeki görüşmelere 5 gün dayanabildi. Görüşmelerin 5. gününde 130’a yakın milletvekili söz istemesine karşın ‘müzakerede yeterlilik’ önergesi verilerek maddelere geçildi. Bunun üzerine iktidar ve muhalefet milletvekilleri arasında kavga çıktı, vekiller birbirine su bardağı fırlattı. Anayasa Komisyonu’nda, anayasa önerisinin geneli üzerindeki görüşmelerde AKP’li milletvekilleri, 130 kadar milletvekilinin daha söz hakkı olmasına karşın ‘müzakerede yeterlilik’ önergesi verdi. Önerge verilmeden önce çok sayıda AKP’li milletvekilinin salona akın etmesi dikkat çekti. CHP ve HDP’li milletvekillerinin tüm itirazlarına rağmen Komisyon Başkanı Mustafa Şentop, önergeyi oya sundu. Şentop, önergenin AKP oylarıyla kabul edilmesinin ardından maddelere geçildiğini açıkladı. ‘Siyasi eşkıyalık’ CHP ve HDP milletvekilleri ayağa kalkarak Şentop’a itiraz etti. CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, geçmişte 4+4+4 düzenlemesinde de iktidarın bu taktiği uyguladığını belirterek, “Kanunlar her yerde çiğnenebilir, ancak hiç çiğnenmeyecek yer Meclis’tir. Yaptığınız siyasi eşkıyalıktır” dedi. AKP’li Kemalettin Yılmaztekin, Altay’a tepki gösterirken yumruğunu masaya vurmaya başladı. Bunun üzerine Altay, Yılmaztekin’in kendisine küfür ettiğini belirterek, “Bana lan deme” diye bağırdı ve önündeki plastik su şişesini Yılmaztekin’e fırlattı. ‘AKP, MHP’yi yutuyor’ tartışması CHP’li Ali Şeker, faşizme geçiş dönemlerinde dikta hevesli iktidardaki partilerin rakiplerinin siyasi varlıklarını ortadan kaldırdığını ve bir bir yuttuğunu belirterek, “En son olarak da şu anda MHP’yi yutmaktadır. Biz tıpta ‘fagositoz’ diyoruz. Bir hücre gelir, onu çevreler, yutar ve eritir. İşte Süleyman Soylu’nun, Numan Kurtulmuş’un, Tuğrul Türkeş’in gelişi. En son da MHP yutuluyor” diye konuştu. MHP’li Parsak’ın Şeker’e itiraz etmesi üzerine CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, “Yenir yutulur tarafınız yok zaten” diye laf at tı. Parsak, partisine yönelik suçlamalara misliyle yanıt vereceğini söylemesi üzerine CHP’li Özel, MHP’nin kurucu genel başkanının çizgisi konusunda geçen yaz ciddi tartışmalar yaşandığını anımsatarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 7 Haziran’dan sonra kurduğu seçim hükümetine bütün partilerin “Bizden çivi bile sökemezsiniz” demesine karşın Tuğrul Türkeş’in girdiğine dikkat çekti. Özel, “Geçen yaz neler konuştu, bugün ne noktaya savrulduk. Bu konuda en son söz söylenecek parti CHP’dir” yanıtını verdi. Tartışmalar sırasında CHP’li vekiller, AKP’lilere “Parmak milletvekillerisiniz”, MHP’lilere de “İşte görün AKP demokrasisini, bunun vebali sizin boynunuzda kalır” diye tepki gösterdi. Şentop da, “Bu parmaklar kendisi çalışmıyor akılla karar veriyorsun. Bazıları kendiliğinden kalkabilir ona itirazım yok” diye konuştu. ‘Gizli oy’ kalkabilir AKP’li Ahmet İyimaya, dünyada anayasaların gizli oyla değiştirilmesi ilkesinin olmadığını belirterek, “Kurucu iktidar yetkisini millet adına kullanan milletvekillerinin oyunun rengini, oy vermemesini bilebilmeliyim. 1987 yılında askeri vesayetten yasamayı korumak için geliştirilen formdur. Bence bu parlamento tarafından kaldırılabilir, bir sürpriz yapabilir” dedi. MHP’li Parsak ise fesih yetkisiyle ilgili eleştirilere yanıt verirken, mevcut anayasada da Cumhurbaşkanı’na Meclis’i feshetme yetkisi verildiğini savundu. Muhalefet milletvekillerinin “Orada şarta bağlı” itirazları üzerine Parsak, “Şarta bağlı, şurta bağlı” diye bağırdı. Önerideki fesih yetkisinde Meclis’in beşte üç çoğunlukla seçim kararı almasına ilişkin düzenlemenin eleştirildiğini kaydeden Parsak, “Neden beşte üç denebilir, salt çoğunluk denebilir. Oran tartışılabilir” dedi. ‘Aceleniz ne?’ CHP’li Bülent Tezcan, genel görüşmeler tamamlanmadan önergenin oylamasının geçersiz olduğunu belirterek, “Aceleniz ne, ver önergeyi kaldır indir ondan sonra devam etsin, böyle bir şey olur mu? Sıkıldıysanız kapatın Meclisi, Divanı Hümayun’u kurun” diye konuştu. Milletvekilleri arasındaki karşılıklı atışmanın dinmemesi üzerine Komisyon Başkanı Mustafa Şentop, görüşmeleri pazartesi gününe erteledi. CHP’li milletvekilleri ise bir basın toplantısı düzenleyerek komisyon çalışmalarında küfüre, cebire, şiddete ve hakarete maruz kaldıklarını belirterek bu durumu kınadıklarını belirtti. l ANKARA Eski CHP Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal, Suriye’de yanlış bir politikayla başlangıç yapıldığını ve o dönemde desteklenen grupların şu an Türkiye’ye karşı savaştığını söyledi. Bunun Türkiye’ye yakışmayan bir tutarsızlık olduğunu kaydeden Baykal, “Türkiye boş laf etmez. Bir şey söyledi mi arkasında durur. FETÖ’yü geliştiren sensin. PKK’yi himaye edip Baykal bu kadar kökleşmesine sebep olan sensin. PKK’den hatalar ortada, FETÖ’den ortada. Senin verilecek bir hesabın yok mu? Adam diyor ki şimdi ‘Arkadaş bunların çaresini sizlere söylüyorum’. Nedir çare? ‘Başkanlık rejimi’ diyor. Ya kardeşim bu kadar hata yapan adam sen bir de çıkacaksın böyle bir şey istiyorsun ve bu millet bu kadar şaşkın mı ya? Böyle bir şey olabilir mi Allah aşkına?” diye konuştu. l DHA Cesur ve namuslu bir kahramanCHP lideri Kılıçdaroğlu, İsmet İnönü için mesaj yayımladı: CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, 2. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün karşısında durabildiğini söyledi. Lozan’da diplomasi tarihinin en bü yaşamını yitirmesinin 43. yılı nedeniyle yük zaferine İnönü’nün imza attığını yayımladığı mesajda, “İsmet İnönü, hak belirten Kılıçdaroğlu, İnönü’nün elin sızlıklar karşısına dikilen milletin, ce deki güçleri her zaman daha fazla de sur ve namuslu bir kahramanıdır” dedi. mokrasi ve özgürlük için kullandığını, İsmet İnönü’nün yaşamını yitirmesi çok partili demokrasiyi getirerek, çağ nin 43’üncü yılı nedeniyle yayımladığı mesajında Kılıçdaroğlu, “Bir memleket Kılıçdaroğlu daş uygarlık seviyesine erişme yolunda önemli bir adım attığını ifade etti. Kı te namuslular, namussuzlar kadar cesur lıçdaroğlu, “Büyük Atatürk’ün silah ar olmadıkça o memlekette kurtuluş yoktur” sö kadaşı, Kurtuluş Savaşı Kahramanı, Genel Baş zünün İnönü’nün hayat hikâyesinin özeti oldu kanımız ve Cumhurbaşkanımız Sayın İsmet ğunu belirterek, İnönü’nün hayatı boyunca na İnönü’yü, vefatının 43’üncü yılında rahmetle mus timsali olduğunu, cesaretle haksızlıkların anıyorum” dedi. l DHA ANMA C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear