26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
EDİTÖR: TELEVİZYONDEMET YALÇIN Yayın Akışı 06.00 Haber 09.45 Özel Sektör 10.00 Haftasonu 11.05 Şeffaf Oda 14.10 Yeşil Doğa 16.00 Haber Bülteni 17.00 Haber Bülteni 18.00 Fark Yaratanlar 20.00 Para Dedektifi 21.00 Gündem Özel 01.00 Gece Haberleri 06.00 Haber Bülteni 09.00 Burası Haftasonu 12.00 Haber Bülteni 12.10 Airport 16.00 Haber Bülteni 17.30 Spor Bülteni 18.00 Ana Haber Bülteni 21.00 Teke Tek Özel 24.00 Haber Bülteni 01.15 Teke Tek Özel 08.40 Spor 09.15 Canım Doktor 10.00 Haber Bülteni 11.15 Bildiğiniz Gibi Değil 12.15 Yaşasın Hayat 13.00 Haber Bülteni 17.00 Haber Bülteni 19.10 Tam Zamanı 20.00 Ana Haber 21.10 Avrupa’dan Anadolu’ya 02.00 Gece Haberleri 08.00 Film: Feryat 10.00 Tülin Şahin ile Moda 11.00 Vahe ile Mutluluk 12.00 Kadınca 14.00 Film: Muppets 16.30 Cesur ve Güzel 19.00 Star Haber 20.00 Hayat Bazen Tatlıdır 23.45 Kiralık Aşk 02.15 Yüksek Sosyete 06.00 Kanal D Çocuk Kulübü 07.00 Akasya Durağı 09.45 Magazin D 13.00 Film: Şevkat Yerimdar 15.00 Akasya Durağı 16.15 Poyraz Karayel 18.45 Haber Bülteni 20.00 Bodrum Masalı 23.15 Kısmetse Olur 02.00 Yeşil Işık 09.00 En Komik An 10.00 Pazar Sürprizi 13.00 Lezzet Yolculuğu 14.00 Slikon Vadisi 15.00 Demet Akbağ ile Aramızda 17.15 Çocuktan Al Haberi 18.45 Ana Haber 20.00 Demet Akbağ ile Aramızda 22.00 Film: Takiptekiler 24.00 TV’de Film 08.00 Lale ile Kahve Tadında 11.00 Şimdiki Zaman 14.00 Öğle Haber Bülteni 15.00 Sanat Gündemi 17.00 1 Yer 4 Teker 19.00 Ana Haber Bülteni 21.00 Cüneyt Akman ile Zamanın Ruhu 24.00 Gece Bülteni 08.00 Çalar Saat 10.00 Kalbimdeki Deniz 13.00 Benden Söylemesi 14.00 Gardırop Savaşları 16.30 Dizi: No: 309 19.00 Ana Haber 20.00 O Hayat Benim 00.15 Umuda Kelepçe Vurulmaz 03.30 Familya 07.30 Haftasonu 10.00 Kuran ve Sünnet 11.30 Film: Şirinler 13.35 Film: Sümela’nın Şifresi 15.30 Kırgın Çiçekler 19.00 Ana Haber 20.00 Seviyor Sevmiyor 23.45 Gözüm Sende 02.05 Sümela’nın Şifresi 03.10 Kırgın Çiçekler Pazar 25 Aralık 2016 16 EDİTÖR: CEREN ÇIPLAK kültür Onlar bilir ki kendi çocukları asla savaşa gitmeyecek... Karlar içinde yarı bellerine gömülü sınır boyu nöbet tutmayacak... Çöllerde telef olmayacak... Mayınlı tarlalara sürülmeyecek.... Onlar bilir ki kendi çocukları sınır ötesinde ölmeyecek, tabutları bayrağa sarılı gelmeyecek... Onlar bilir ki şehit cenazelerinde onlar nutuk atarken anaların ağıt yaktığı çocuk, onların kendi çocukları değildir. O nedenle sesleri böyle rahat ve nutukları böyle anlamsızdır. Onlar bilir ki ateş düştüğü yeri yakar. Kendi çocukları, “işadamı” olurken garibanın çocuğu şehit olur. Meclis’te onun için rahat rahat “evet savaş isteriz” derler, savaşa onay verirler. İşin özü budur. Gerisi... Laf’ı güzaf... Gençler bilmeyebilir: Laf’ı güzaf “boş laf” demek. Bizler de Farsça kökenli bu sözü Nâzım Hikmet’in şiirinden öğrendik. “Ben içeri düştüğümden beri güneşin etrafında on kere döndü dünya / Ve aynı ihtirasla tekrar ediyorum yine  /‘Onlar ki; toprakta karınca, su da balık, havada kuş ka Laf’ı güzaf... dar çokturlar. /Korkak, cesur, cahil ve çocukturlar, /Ve kahreden yaratan ki onlardır, /Şarkılarda yalnız onların maceraları vardır’/ Ve gayrısı / Mesela, benim on sene yatmam / Laf’ı güzaf...” Yıl sonu yaklaşırken Katliamlar, bombalar, terör saldırıları, darbe girişimleri, yalanlar ve kışkırtmalarla dolu bir yılı daha geride bırakmak üzereyiz. 2016’nın son haftasına giriyoruz. Yılbaşında birbirine armağan vermek alışkanlık haline geldi. Armağanlarınızı kitap ya da müzik dünyasın dan seçin derim. Cehaletin kol gezdiği ülkemizde armağan işe yarasın... Ajandaları inceleyin. Birbirinden değerlileri arasından kendiniz en uygun olanı seçin. Her sayfası Atatürk’ün anıları, söyleyişleri ve fotoğraflarıyla dolu “365 Gün Atatürk 2017” masa takvimi, (Teşekkürler Tekfen) kendi başına bir hazine... Benden hatırlatması. Metis Yayınevi’nin “Hiçbir yerden” temalı; ütopya çeşitlemeli, hayalleri kışkırtan ajandası... Yeryüzünün en güzel gülüşlü Tarık Akan’ıyla Nâzım Hikmet’i buluşturan Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı’nın ajandası... Bütün bir yıl dostluk edebileceğiniz, yararlanacağınız ajandalar. Can Almanak Yılın şu son haftasında ise kucağımdan düşürmediğim, her fırsatta açıp açıp okuduğum bir armağan, Can Yayınları’nın her yıl hazırladığı “Can Almanak. Kültür ve Sa nat Yıllığı...” “Sanatın Sesi hafızamızdan si linmesin” diyerek yola çıkılmış ve 2016’nın bir panoraması çizilmiş. 2016, evet bombalar, katliamlar yılıydı, haksızlıkların doruğa taşındığı yıldı. Ancak sanat ve kültür yaşamımız durmadı. Türkiye’de ve dünyada yaşananlar, bir yılın aynası bu almanakta. Ah ne çok acı, ne çok sevinç, ne çok umut yaşamışız... Kültür ve sanat yaşamımızla politik ve toplumsal olayların iç içeliği... Harika fotoğraflar, harika yazılar, değerlendirmeler, yorumlar... Çok isabetli seçimler... Özenli, titiz ve çok dinamik bir mizanpaj... Tek tümceyle, tek fotoğrafla çok şey anlatma yeteneği... Can Almanak’ta onlar bir söylüyor; sizin yüreğinize ve aklınıza bin çağrışım, bin anı, bin sözcük, bin görüntü üşüşüyor. Yayına hazırlayan Yekta Kopan, Sibel Oral, Zeynep Miraç, Mehmet İren başta olmak üzere, emeği geçen herkesi kutlarım. Sanatın sesi belleklerimizden hiç ama hiç silinmesin... hANGİ GERÇEK? HANGİSİ GERÇEK BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Kredi mektubu. 2/ Kadınların ta 1 kındıkları süs iğnesi... Ticaret malı. 3/ 2 Ticaret mallarını saklamak için rıhtımda yapılan büyük depo... Çamaşırın az kirli ve köpüklü son suyu. 4/ Bir renk... 3 4 1944’te Bandırma açıklarında batan Türk 5 yolcu gemisi. 5/ Peru’nun başkenti... Leylak rengi, açık mor. 6/ Üzerine yapı yapılmak için ayrılmış yer... Konut. 7/ Güneydoğu Anadolu’da, tahtadan yapılan 6 7 8 ve “rahle” de denilen alçak oturak... Ka 9 dastro haritalarında parseller topluluğu. 8/ Pakistan’ın resmi dili... Tanrı. 9/ Bir 1 2 3 4 5 6 7 8 9 sigorta ortaklığının, sigorta ettiği paranın bir 1 P R A T İ K A G bölümünü, olabilecek zarara karşı başka bir 2 ortaklığa yeniden sigorta ettirmesi işi. 3 YUKARIDAN AŞAĞIYA: 4 1/ Gezgin derviş... Yabancı paraların ulusal para cinsinden değeri. 2/ Bir konu ya da nesnenin başlıca özelliklerini yansıtacak biçimde hazırlanmış taslağı... Sakarya iline özgü bir tür tatlı. 3/ Satrançta özel bir hareket... Iskarta mal. 4/ Hayat arkadaşı... Mersin’in bir ilçe 5 6 7 8 9 ROTA OVER EBAB İ L LA JELAT İ N N ÜRE İ VED İ J TABABET ES TA İ L ÜME R A GO ST İ L İ ST İ K si. 5/ Erbiyum elementinin simgesi... Asker. 6/ Afrika’da yaşayan bir antilop... Siper, hendek. 7/ Eyerin arka bölümü... Kırsal kesimde büyük toprakları olan, varlıklı ve sözü geçer kimse. 8/ İtici neden, güdü... Arıların kovandaki yarıkları kapatmak için salgıladıkları si yah ve koyu sıvı. 9/ Tuzak, kapan... Ödemelerin bir bölümünün süresinden önce yapılması. Asena Akan ‘Golden Heart’ (Z / Kalan Müzik) İstanbullu besteci, şarkıcı Asena Akan, ilk albümünde doğup büyüdüğü şehrin kendinde kalan izlerini sade ve basit bir üslup kullanarak anadilinde anlatıyordu. İkinci albümü “Golden Heart” ise tamamen başka bir istikamete direksiyon kırıyor. “Golden Heart” yine ilkinde olduğu üzere 11 özgün besteden oluşmasına karşın iki enstrümantal parça dışında baştan sona İngilizce. İlki gibi, aydınlık ve yaşama sevinciyle dolu bir müzik var içinde. Şehir yine ilham kaynaklarının ba şında. Yanı sıra farklı evrensel formlar da caz müziğinin kucaklayıcı çatısı altında bir araya geliyor. Şarkıların melodik yapısı kendini güçlü şekilde hissettirirken, sinematik hikâyeler film şeridi gibi akıyor gözlerinizin önünden. Bu kadar müzikal ve kültürel farklılığı, bu kadar esnek bir tarzda yan yana getirmek kolay değil. Mutlaka bu yapabilecek tecrübe ve yetenekte arkadaşlara sahip olmalısınız. Bu nedenle “Golden Heart” albümü güzelliğinin önemli bir kısmını müzisyen kadrosuna borçlu. Davulcu Cem Aksel, kontrbasçı Volkan Hürsever, trompetçi Şenova Ülker, tromboncu Bulut Gülen, saksofoncu Serhan Erkol, piyanist Adem Gülşen bunlardan birkaçı. “Golden Heart” ise İstanbul’dan çıkmış en iyi İngilizce albümlerden biri. Bi Şarkım Var (Things & Records) “Bi Şarkım Var” projesini davetli olduğum gecede tanımıştım, Mitanni’de. Kelle koltukta yapıyordu etkinliği Başak Yavuz ve en büyük destekçisi Ceyda Özbaşarel Gülşen, yokluklar ve fedakârlıklar tahtında. New York’ta öğrenci iken görmüştü bu açık sahne modelini Başak. Kafaya koymuştu memlekette de yapacaktı. Paçaları sıvadılar; amatör ruhu, ilk günün heyecanını ve masum hevesleri koruyan bir anlayışla. İlki 2014 yılının mart ayında gerçekleşmiş, yaz ayları hariç her ay yapılagelmiş ve bugüne değin sayısız insanı sahnede ağırlamışlardı. Bu sürecin sonunda ellerinde biriken demo sayısı yüzü geçmişti. İşin gelmişlerdi en çetrefilli aşamasına; albüm çıkarmak gerekiyordu bu birikimden. 29 Ekim 2016 gecesi bir yardım gecesi düzenlediler bu uğurda. Ortaya çıkan meblağ yetersizdi ve eksik kısım her zamanki gibi cepten karşılandı. Aynı isimle çıkan 14 şarkılık albüm, popüler olma hevesi taşıyanları dışarıda bırakan bir duyguyla derlenmiş, özellikle Türkçe söyleyenlerden. Yanı sıra her ne kadar hepsi farklı mesleklere sahip olsalar da, bir kısmı amatör, bir kısmı profesyonel isimlerden... Müzikal iddiadan ziyade, bir dayanışmanın ürünü. Ekonomik olarak akıl kârı değil, zaten bunlar akıl değil gönül işi... (muratbeser@muratbeser.com) Cem Uslu, yazıp yönettiği “Popüler Gerçek” ile ilgili olarak “Çoğunlukça kabul gören şey gerçek sayılıyor. Neyin gerçek olduğuna neye göre karar veririz? Bildiklerimize, inancımıza, baktığımız yöne göre değişiyor gerçek” diyor Tiyatro İstanbul ile EKİP Tiyatrosu ortak yapımı “Popüler Gerçek” 6 Ocak saat 20.30’da Torium Sahne’de sergile necek. Cem Uslu’nun yazıp yönet tiği aynı zamanda rol aldığı “Popü ler Gerçek”te ayrıca Kerem Atabe yoğlu, Almıla Uluer Atabeyoğlu, Emel Çölgeçen, Nihal Usanmaz rol alıyor. Oyun, ulus lararası bir bilişim firmasının Türkiye ofisinin açtığı ger çeklik oyunu yarış CEREN ÇIPLAK masını konu alıyor. Şirketin pazarlama bölümünde çalışan Çiğdem, Serhat ve Lalin yönetici leri Saadet Erenç’in görevlendir mesiyle yarışmayı kazananı ofis te ağırlıyor... Ofiste, sosyal med ya, plaza dili, gerçeklik üzerinden diyaloglar akıyor. Peki biz o ofiste yaşananlara “gerçek”ten seyirci Oyun, uluslararası bir bilişim firmasının Türkiye ofisinin açtığı gerçeklik oyunu yarışmasını konu alıyor. miyiz? Oyun sonrası sorularımızı Cem Uslu’ya yönelttik. re karar veririz? Sahte saydığımı şünebilirler. Dürüst, komik, din nılmaz malzemesi o. Meydanlar n Oyunda Serhat “Popüler olan gerçek oluyor” diyor. Popüler olan mı gerçek oluyor? Çoğunlukça kabul gören şey gerçek sayılıyor. Pisagor Dünya’nın yuvarlak olduğunu iddia ettiğinde tarih milattan önce 500’dü. Ne var ki iddiası büyük kitlelerce benimsenmedi. Çoğunluk tarafından kabul görebilmesi için aradan 2 bin senenin geçmesi gerekti. Bugün görmüyor muyuz? Daha birkaç yıl öncesinin kahramanları bugün vatan haini, dünün vatan hainleri bugün kahraman değiller mi? Hangisi gerçek?.. Ne değişti?.. Bilgi? Yaklaşım? İnanış?.. Değişmeyen ne peki? Kitlelerin bir şeye inanmaktaki ortaklığının o şeyi bir ya da bin yıllığına gerçek kılabildiği. n Oyunda gerçek ve sahte çoğu kez yer değiştirebiliyor. Gerçeğin sahtesi olur mu? Ya da sahtenin gerçeği var mıdır? “Gerçeğin sahtesi olur mu?” Olur. “Sahtenin gerçeği var mıdır?” Yoktur. Bu soruları tam tersi cevaplamanın da mümkün olduğunu kabul ettiğimiz müddetçe benim için sorun yok. Gerçeğin ne olduğundan nasıl emin olabiliriz? Neyin gerçek olduğuna neye gö zın gerçek saydığımız yerine geç dar, entelektüel, vatansever, sev meyeceğinin garantisini verebilir gi dolu ya da kibirli biri olduğunu miyiz? Bildiklerimize, inancımıza, za inanabilirler. Çünkü sadece si karakterimize, ideolojimize, psi zin gösterdiğiniz kadarını görü kolojimize, durduğumuz ye yorlar. Peki bu gerçek mi? O ki re, baktığımız yöne göre şi siz misiniz? Bir bakıma, değişiyor gerçek. O ora evet. Siz orada görünen si da. Hep orada. Mesele, zi göstermeyi tercih etmiş bizim onu ne zaman olan sizsiniz. fark edeceğimiz. Ama n Artık “Trend To fark etmediğimiz ve pic” olan duygular üze belki hiçbir zaman rinden mi birbirimize da fark edemeyeceği temas ediyoruz. “Nef miz– şeyin orada ol ret” TT olmuşsa, nefrete duğunu nereden bile mi hashtag açıyoruz? biliriz?.. “Gerçek” der Toplumda hangi duy ken bir olgudan mı söz ediyoruz, bir yafta mı yapış Cem Uslu gu revaçtaysa, toplum hangi duyguyla güdüleniyorsa, bi tırıyoruz, yoksa bir temennide mi rey de o duyguyla güdüleniyor. bulunuyoruz, ondan bile emin de Sosyal medyada “trend” olmuş ğilim ben. n Bugünün gerçekliği, insan ların izlemeyi ya da izlenilmeyi gerçek hayatta değil de sosyal medya üzerinden yapması mıdır? İnsan izlenilmeyi sevmez aslında. İzletmeyi sever. Sosyal medyayı kullanarak mutlu görünebilirsiniz. İnsanlar sizin çok okuyan biri olduğunuzu sanabilir. Kocanıza âşık, çocuğunuza düşkün ya da mesleğinizde usta olduğunuzu dü bir şey sokakta konuşulmuyor değil ki! Sokak sosyal medyayı, sosyal medya sokağı, işyerinde başınıza gelen şey o akşam evde konuşacağınız konuyu belirliyor. Sürekli bombaların patladığı, insanların birbirinin üzerine yürüdüğü, bağırmadan iki kelime konuşmanın mümkün olmadığı bir atmosferde neyin TT olmasını bekliyoruz? Sevginin mi? Barışın mı? Sanatın mı? Hayır, tabii ki savaş TT olacak, çünkü sohbetimizin kaçı da, parklarda, bahçelerde klasik müzik konserleri veriliyor da insanlar mı Brahms’tan konuşmuyor!.. Hayatında hiç deniz görmemiş birine yüzme bilmediği için nasıl kızarsın! n Oyunda, telefonunun kamerasından etrafı gözetleyip şirinleri avlayan Lalin de var. Siz de bu oyunla gerçek dünyanın içine işlenen sanal insanı mı avlıyorsunuz? Biz kimseyi avlamıyoruz. Biz bir şey paylaşıyoruz izleyicimizle. “Bizim birtakım meselelerle ilgili birtakım düşüncelerimiz var; siz ne düşünüyorsunuz?.. Biz şu durum karşısında şöyle hissediyoruz; siz nasıl hissediyorsunuz?” diye soruyoruz. Bizim yaptığımız, her şeyden ve herkesten önce kendimizi sağaltmak. Sahnede bahsettiğimiz hiçbir şeyden kendimizi soyutlamıyoruz. Aksine, bizim de içinde bulunduğumuz, bir parçası olduğumuz, etkilendiğimiz ve etkilediğimiz şeylere dair bir söz söylemek bütün gayretimiz. Dolayısıyla, “gerçek dünyanın içine işlenen sanal insan”dan söz ettiğimiz düşünülüyorsa eğer, bizim de o sanal insanlardan olduğumuzun gözden kaçmamasını dilerim. Orhan Pamuk ve Ece Temelkuran kitapları New Yorker listesinde The New Yorker’ın 2016’da “en sevdiği kitaplar” listesinde Orhan Pamuk’un “Kafamda Bir Tuhaflık” ile Ece Temelkuran’ın “Turkey: The Insane and the Melancholy” de bulunuyor. The New Yorker, düzenli yazar larının kapısını çalarak onlara “2016 yılında en çok hangi kitabı sevdiniz” sorusunu yöneltti. The New Yorker’ın düzenli yazarları arasında Etgar Keret, Elif Batuman ve Karan Mahajan gibi isimler de bulunuyor. Youtube’dAn sahneye Ece Mumay’ın YouTube’da elde ettiği başarı müzik piyasasının ilgisini çekti. Mumay, ilk konserini 27 Aralık Salı gecesi Beyoğlu Hayal Kahvesi’nde verecek. Genç yorumcu, Pasaj Müzik’le anlaştı. Çoğunluğu kendi bestelerinden oluşacak albümün çalışmaları sürüyor. Şirketin yeni yılın ilk ayında bir single ve şubat ayında da albümü piyasaya çıkartması bekleniyor. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear