14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Perşembe 1 Aralık 2016 EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: BAHADIR AKTAŞ Yangından maaş kaçırma haber 11 Adana’da öğrenci yurdunda çıkan yangında 11 öğrencinin yaşamını yitirdiği saatlerde, öğretim üyesi kökenli milletvekillerinin üniversiteye dönmeleri halinde hem emekli maaşını hem de öğretim üyesi maaşını almalarının önünü açan düzenleme AKP’lilerin oylarıyla Meclis’ten geçti. TBMM Genel Kurulu’nda, önceki gün Milli Eğitim Teşkilat Yasası’nda değişiklik öngören yasa tasarısının görüşmelerine devam edildi. Tasarının “Bir süre öğretim üyesi olarak çalışanlardan veya öğretim üyesi olarak çalıştıktan sonra herhangi bir sebeple kendi isteğiyle öğretim üyeliğinden ayrılanlardan Bakanlar Kurulu’na ve yasama organı üyeliğine seçilenlerin, Türkiye Adana’dan gelen haberlerle sarsılırken vekillerin üniversiteye dönmeleri durumunda çift maaş almalarına ilişkin düzenleme kabul edildi bu görevlerde geçirdikleri süreler hesaba katılmak ve buna göre aylık dereceleri yükseltilmek, meslek unvan ve sıfatlarını kazanma ile ilgili hükümler saklı kalmak şartıyla başvurmaları halinde, ayrıldıkları yükseköğretim kurumlarına kadro şartı aranmaksızın, bir başka yükseköğretim kurumuna ise uyun kadro olması halinde atamaları yapılır” hükmünü düzenleyen maddesi AKP’lilerin oylarıyla kabul edildi. CHP ve HDP’nin maddenin metinden çıkarılmasına ilişkin önergeleri ise kabul edilmedi. CHP’li Aytuğ Atıcı, üniversitelerden akademisyenlerin atılırken, milletvekili olan öğretim üyelerine ayrıcalık getirilmeye çalışıldığını belirterek, “Sayın bakan buradan çıkıp üniversitesine dönerse hem maaşını alacak hem emekli maaşını alacak ama herhangi bir sıradan öğretim üyesi emekli olup döndükten sonra tek maaşa talim olacak. Bu benim işime yarıyor, ben bir emekli öğretim üyesiyim, milletvekiliyim. Buradan çıkışta 2 maaş alırım ama bunu ahlaki bulmuyorum. Bu ahlaksız bir tekliftir” dedi. Düzenlemeye “Üniversitelerde yeteri kadar öğretim üyesi yok, üniversite ler kan kaybediyor, öğretim elemanı yetişmiyor” gerekçesinin gösterildiğini belirten HDP’li Mehmet Toğrul ise “Öğretim üyelerini bu ülkede eğitim hakkını savundukları, bu ülkede ‘çocuklar ölmesin’ dedikleri için aşından ekmeğinden edeceksiniz, sonra kalkıp üstüne ‘efendim üniversiteler kan kaybediyor, milletvekili olan öğretim üyeleri milletvekilliğinden sonra üniversiteye dönsün ve çift maaş alsın’. Üniversitede kan kaybediyorsa bunun biricik nedeni, sizin öğretim üyesini alıp sokağa bırakmanızdır” dedi. l ANKARA / Cumhuriyet Bunlar gençlerYurtlar yangın yönetmeliğinden çıkarıldı, EMO uyardı, devlet yanıtladı: Adana’ya 6.6 milyon liralık müftülük binası Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, facianın yaşandığı gün Adana’da 6 milyon 639 bin liraya mal olan 4 katlı müftülük binasının açılışını yaptı. Gece ise Aladağ ilçesinde çıkan yangında 12 can gitti. Bu durum sosyal medyanın en çok konuşulan konularından biri oldu. Yanan yurt binasının ve yeni Adana Müftülüğü binasının fotoğraflarını paylaşan sosyal medya kullanıcıları, devletin Aladağ’a niye öğrenci yurdu yapmadığını sorguladı. CHP heyeti inceleme yaparken gerilim çıktı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun isteği ile oluşturulan CHP heyeti yurt binası enkazında incelemeler yaptı. Elektrik Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Mehmet Mak heyete bilgi verirken bir kişinin “Bu adam yanlış bilgi veriyor” demesi üzerine tartışma çıktı, polis bu kişiyi enkaz alanından dışarı çıkardı. Daha sonra da bir polis görevlisi milletvekillerini dışarı çıkarmak isteyince tartışma büyüdü ve vekiller enkaz alanının dışına çıktı. Yarkadaş’tan yayın yasağına itiraz CHP Milletvekili Barış Yarkadaş, Adana’daki yangın faciasına ilişkin yayın yasağına itiraz etti. Avukatı aracılığıyla, Aladağ Sulh Ceza Hâkimliği’ne başvuran Yarkadaş, “Yayın yasağında kamu yararı yoktur” dedi. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Yönetim Kurulu da yayın yasağına tepki gösterdi. Yapılan açıklamada, “Toplumu etkileyen her olayda yayın yasağı getirilmesi halkın haber alma ve gerçekleri öğrenme hakkını engelliyor” denildi. Feyzioğlu: Partiler üstü yaklaşım gerek Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu ile Adana Baro Başkanı Veli Küçük dün yanan yurt binasında inceleme yaptı. Feyzioğlu, şunları söyledi: “Devlet, devlet yurdundan çocuğu çıkarıp özel yurtlara vermemeli, veremez. Öyle olursa işte böyle rezalet olur. Bu işe partiler üstü yaklaşmak, çözmek lazım. Devletin siyasi parti gözlükleri olmadan el atması lazım” dedi. Tekke ve zaviyeler 91 yıl önce kapatıldı Adana’da 12 kişinin cemaat yurdunda çıkan yangında yaşamını yitirmesi tekke, zaviye ve türbelerin kapatılmasının yıldönümüne denk geldi. Tekke, zaviye ve türbeler tarikat ve cemaatler tarafından halkın dini duygularını kullanarak çıkar elde etmeye çalışıldığı, tarikat ve cemaatler siyasi çalışmalar içine girdiği, dinsel sömürünün, yenilik karşıtlığının simgesi haline geldiği için 30 Kasım 1925’te çıkarılan yasa ile kapatılmıştı. CHP’nin önergesi 7 aydır Meclis’te CHP Adana Milletvekili Türkmen ve 20 CHP milletvekili, Ensar Vakfı’nda yaşanan cinsel istismar skandalının ardından 1 Nisan’’da Meclis’e araştırma önergesi verdi. Önergede vakıf ve derneklerin, kamu kurum ve kuruluşlarının açtığı yurtların araştırılması ve tespit edilmesi istendi. Ancak önerge 7 aydır Meclis Genel Kurulu’na getirilmedi. atlayıp kaçarlar NECATİ SAVAŞ Aladağ protestosuna müdahale Gençlik Muhalefeti, Halkevleri, sendika ve sivil toplum örgütlerinin çağrısı ile Adana Aladağ’da öğrenci yurdunda çıkan yangın sonrası “Tarikat Yurtları Kapatılsın” sloganı ile MEB önünde eylem yapmak isteyen üniversitelilere polis müdahale etti. Çevik kuvvet ekipleri ve sivil polisler tarafından eylemden yarım saat önce bakanlıklara giden bütün yollar kapatılırken, otobüs duraklarında bekleyen yurttaşlara bile “Burada duramazsınız” denilerek müdahale edilmesi gergin dakikalara neden oldu. Bütün yaya ve üst geçitlerin kapalı olması sebebiyle, MEB önünde basın açıklaması yapmak için Güvenpark metro çıkışında bir araya gelen üniversiteliler, bakanlığa yürüyüşe başlayamadan polis müdadahalesi ile karşılaştı. Çevik kuvvet ekiplerinin yolu kapatmasının ardından gençler birer birer ters kelepçe takılarak gözaltına alındı. Bir kısım genç yerlerde sürüklenirken, çevik kuvvet ekipleri kalkanları ile gazetecilerin görüntü almasına izin vermemek için uğraştı. Gözaltına alınan 25 genç, “Bizleri değil, tecavüzcüleri, tarikatları ve cemaatleri engelleyin” diyerek polislere tepki gösterdi. Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) 2007’de yayımlanan Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik’te yurt gibi binaların kapsam dışında bırakıldığını, yangın facialarına davetiye çıkaran yönetmeliğin iptali istemiyle açtıkları davada Danıştay’ın kendilerini haklı bulduğunu ancak yürütmeyi durdurma kararına uymayan idarenin, kararına itiraz ettiğini bildirdi. EMO’dan yapılan açıklamada, yangında kız çocuklarının yaşamını yitirmesinin sorumlusunun “iktidarın aymazlığı” olduğu vurgulandı. Yangının bir gün önce değiştirilen elektrik sayacından çıktığı ya da elektrik kontağı olduğu yönünde açıklamalar yapıldığına işaret eden EMO, elektrik kontağının önlenemez bir felaket kaynağı olmadığını belirtti. Açıklamada, şöyle denildi: “Bugün yangın yaşanan yurt gibi binaları kapsam dışında tutarak yangınlara geçit veren Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik 19 Aralık 2007 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Yönetmelik yayımlanmadan önce en üst düzey yetkililerle görüşmeye ve durumun vahametini anlatmaya çalışan EMO’nun karşılaştığı anlayış; ‘Bunlar genç adamlar, atlayıp kaçarlar. Yurtlara, okullara yangın algılama sistemi kurmaya ne gerek var’ olmuştur.” Yönetmeliğin iptali istemiyle dava açtıklarını anımsatan EMO, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun da 2009 yılında yürütmeyi durdurma kararı verdiğine dikkat çekti. Ancak 12 Eylül 2010 tarihinde yapılan anayasa değişikliği ile yargının idari davalardaki yetkisinin sınırlandığına işaret edilen açıklamada, mahkemenin de anayasa değişikliğini gerekçe göstererek “yerindelik denetimi” yapamayacağını bildirdiğini anımsattı. Açıklamada, buna karşın Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun bir kez daha EMO’nun haklı olduğuna hükmettiği, idarenin ise yürütmeyi durdurma kararını uygulamadığı gibi ısrarını sürdürerek karar düzeltme istediği ifade edildi. Davanın şu anda karar düzeltme aşamasında olduğuna işaret edilen açıklamada, “Halen karar düzeltme isteyerek idarenin muafiyet ısrarını sürdürmesi facianın ana nedenidir” denildi. l ANKARA / Cumhuriyet Saray değil yurt yapınMUHALEFETTEN AKP İKTİDARINA SERT TEPKİ CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Adana’daki yurt faciasının ardından 14 yıldır yurt sorununun çözülemediğini belirterek, “Koskoca Türkiye Cumhuriyeti, ‘Dünyaya meydan okuyoruz’ diye bağıranlar, acaba bu çocukların yurt sorununu neden çözmezler? 14 yıldır iktidardasınız yurt sorununu neden çözmüyorsunuz?” dedi. Yurdun yangın merdiveninin kilitli olduğu iddiasını değerlendiren Kılıçdaroğlu, “İçeriden açılan, dışarıdan açılmayan kapılar var. Neden bunlar yapılmaz? Neden bunun önlemi alınmaz? Neden ve hangi gerekçeyle izin verilir” diye sordu. CHP MYK toplantısının ardından açıklama yapan Genel Başkan Yardımcısı Selin Sayek Böke ise “Bin odalı saray yerine içinde binlerce çocuğumuzun oturabileceği yurtlar yapılsaydı, bugün bu acının yükünü üzerimizde taşımıyor olurduk’’ diye konuştu. CHP’nin bu acıları yaşayan ve hukuk arayan tüm aile lerin yanında olacağını söyleyen Böke, ‘’Buradan çağrıda bulunuyorum, bize ulaşın. Devletin yapmadığı denetimi gelin biz beraber yapalım’’ dedi. Bahçeli: Dehşet verici MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de yangın faciasının her yönüyle araştırılması gerektiğinin altını çizerek, “Sokak aralarında kurulmuş, sağlıksız, istismara açık ve güvensiz yerlerde çocuklarımızın heder olup gitmesine göz yummak, ses çıkarmamak, hatta örtülü olarak önünü açmak bu ülke ve millete yapılabilecek en dehşet verici kötülüklerden birisidir” dedi. Adana’daki yurt faciası TBMM’nin de gündemindeydi. Genel kurulda gündem dışı söz alan CHP’li Lale Karabıyık, “Bu yurdun denetimleri yapılmış mıydı? Denetimler yapıldıysa raporları nerede? Neden orada kalmaması gereken yaş grubundaki kız çocukları orada barınıyorlardı? Ve yine yangın merdivenine açılması gereken kapının standartları nasıldı, neden kapalıydı” sorularını yönelti. HDP’li Filiz Kerestecioğlu da “FETÖ yurtları denilen yurtların TÜRGEV’e devredildiğini” belirterek “Hakikaten sormak istiyoruz hükümete: Siz acaba yeni bir darbe olmasını mı bekliyorsunuz? Onlara nasıl tepki gösterdiyseniz bu cemaatlerde nasıl yapılanmaların olduğunu gayet iyi biliyorsunuz” diye konuştu. Hâlâ mı akıllanmadınız? CHP Milletvekili Fikri Sağlar, Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz’ın yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde “Gülen Cemaatine ne istedilerse verdiniz, yurtları da verdiniz. Hâlâ mı akıllanmadınız? Sıra yeni cemaat ortaklıklarında mıdır? Devlet olarak ne zaman çocuklarımızı koruyacaksınız” sorularını yöneltti. l Haber Merkezi Bu ülke bu yazılımla gitmez Adana Aladağ’daki bir kız öğrenci yurdunda çıkan yangın sonrasında birbirine sarılı halde bulunan kız öğrencilerin cesetleri, memleketin yıkım ve üst üste gelen facialar karşısındaki çaresizliğinin de sembolü oldu. Bu kaçıncı kaza, kaçıncı maden göçüğü, kaçıncı yangın, kaçıncı dram? Terör, IŞİD, iç çatışma, TürkKürt gerilimi, tutuklamalar, gözaltılar yetmezmiş gibi, bir de sürekli ‘kader’ denilen ve aslında insan beceriksizliğinden başka bir şey olmayan bir vasatlığa teslim oluyoruz. İsyan ediyoruz, bağırıyoruz, ‘Bu da oldu!’ diyoruz ve sonra yine hayatlarımıza devam ediyoruz. Öfkeliyiz. Ben de öfkeliyim. Ama sizi şaşırtmak pahasına söyleyeceğim; beni, bu öğrenci yurdunun bir tarikata ait olması ilgilendirmiyor. Tarikatlar, beğenmeseniz de mevcut iktidar ve yarattığı sosyolojinin bir gerçeği. Birini kapatıp diğerine yol veriyorlar. Beni bu facianın ardından asıl ilgilendiren, devletin bu yurtta denetim yapıp yapmadığı, bu tarikatın bu yurdu açarken kendini ailelere ve kamuya ne ölçüde şeffaf yansıttığı, hesap verilebilir olup olmadığı ve en önemlisi, neden yetersiz insanların istihdam edildiği... Farkında mısınız? Toplum ve devletin kesiştiği her noktada, vasatın altında, ‘yetersiz’ insanlar istihdam ediliyor. Sadece yurt müdürü değil, bürokratı, rektörü, maden müfettişi, savcısı, müsteşarı, valisi, hep aynı yetersizlikte... Nedenlerini iyi kötü hepimiz biliyoruz. Dün yangından birkaç saat sonra, devletin polisinin Türkiye’deki bütün çarpıklıkların üretim merkezi haline gelen ÖSYM’yi basıyor olması, hazin bir tesadüf. ÖSYM dediğimiz yer, ezbere dayalı ve istikrarlı olarak dünya ortalamalarının altında bir eğitim sisteminin devamını sağlayan yegâne kurum. Karşı karşıya kaldığımız bu vasatlık dükalığının kurgulandığı yer. ÖSYM dediğimiz yer, aynı zamanda sınav sistemi sayesinde kamuya eleman devşiren, yani yukarıda saydığım yurt müdürünün, rektörün, maden müfettişinin, valinin, savcının çıktığı yer. Artık ‘birey olmak’ gibi çağdaşlaşma ve modernleşme kavramlarını geçtik; yukarıda anlattığımız bu sistem, yeterli formasyonda insan da üretemiyor. Sadece yurt müdüründe değil, doktorda da, elektrikçide de, hâkimde de çuvallıyor. Kamuda istihdam ettiğiniz insanlar, ÖSYM sisteminin getirdiği bu eğitim kümesinden çıkıyor. Aslında vatandaşın, adına ‘Devlet’ denen ve hayatın her alanında kendi kendine yürüyen bu vasatlık karşısında beklentileri fazla da yüksek değil. Vergi veriyor, istihdam istiyor ve denetim istiyor. İnsanlar çaresiz. Kızlarını o yurda göndermeseler, gönderebilecekleri bir yer yok. İşin berbat yanı, zinciri kırmak mümkün değil. O vasatlık sistemi içinde atılan her adım, kazanılan her KPSS puanı, bulunan her iş o berbat sistemin devamını sağlıyor. Bu facia ne ilk, ne de son olacak. Bu tarz kazalar, birbirine bağlı zincirleme bir felaketler sistemi olarak devam ediyor. Her zaman bir köşesinde ‘Devlet’ var. Devlet denetim yapmamış; devlet atamış; devlet hesap sormamış; devlet yol vermiş. Cemaat yurtları, ÖSYM’ler, eğitimde cepheleşme, ideolojik takıntılar derken ortaya çıkan, tüm çıplaklığıyla bir çöküş tablosu. Ulusların düşüşü, işte böyle oluyor. İçten içe çürüyerek. Hadi artık açıkça konuşalım: Bu yeni yazılım, kötü. Bizlere vaat ettiği hiçbir şey yok. Türkiye’ye vasatlık dışında bir hediyesi yok. Bizler, o beğenmediğimiz eski yazılım sayesinde ayaktayız. Arada bir iyi bir şeyler oluyorsa, o beğenmediğimiz eski yazılım sayesinde oluyor. Belki de bu yüzden, yıllardır tanıdığım bütün antiKemalistler ‘Atatürk bazı konularda haklıymış’ diye sayıklar oldu. Aradan neredeyse bir asır geçti, yerine adam gibi bir şey koyulamadı. ‘Faciayı kınamaya’ mahkemeden tepki Kapatılan Özgürlükçü Hukukçular Derneği (ÖHD) ve Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) üyesi 15 avukat, Çağlayan’daki adliye önünde basın açıklaması yaptıkları için ‘toplantı ve gösteri yürüyüşleri yasasına muhalefet’ suçundan yargılanıyor. İstanbul 58. Asliye Ceza Mahkemesi’nde dün görülen duruşmada, Adana’daki yurt faciası tartışması yaşandı. Mahkeme başkanı, yurt faciasını kınayan avukatı, ‘suç unsuru olacak sözler’ söylememesi konusunda uyardı. ÇHD İstanbul Şube Başkanı Gökmen Yeşil, duruşmada Adana’daki cemaat yurdunda yaşanan yangın faciasının sorumlusunun, denetim görevini yerine getirmeyen devlet olduğunu belirterek, “Tarikatlar, polisler ve holdingler üzerine örgütlenmiş devlet her yerde çocukları katlediyor. İşçileri katledip, doğayı yağmalıyor. İtiraz edenleri de sokakta infaz ediyor” dedi. Mahkeme Başkanı, Yeşil’i, iddianame konusu olmayan konularla ilgili beyanda bulunmaması ve suç unsuru olacak sözler söylememesi konusunda uyardı. Dava, 17 Mart 2017’ye ertelendi. l Yurt Haberleri C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear