26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
KULTUR ‘Kozalar’ 8, 22, 29 Kasım Salı akşamları saat 20.30’da Zorlu PSM Studio Sahnesi’nde izlenebilir. 16 EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK kultur@cumhuriyet.com.tr Perşembe 3 Kasım 2016 Pangar’ın temmuzda Fransa’nın ünlü Avignon Festivali’nde oynadığı ‘Kozalar’ artık İstanbul’da. Demet Evgar, Binnur Kaya ve Esra Dermancıoğlu’nun rol aldıkları oyun gündemi tam 12’den Kozalardanvuruyor. kurtulma zamanı Demet Evgar, Binnur Kaya ve Esra Dermancıoğlu’nun güçlü performansları zaman zaman topyekun bir ‘duyarsızlık’ makinesine dönüştüklerini hissedeceğiniz kadar kenetli birbirlerine. Adalet Ağaoğlu “Kozalar”ı 1971’de yazmış. Ama bu bilgiden habersiz izleseniz oyunu, hele ki Pangar yorumuyla, yeni kuşaktan bir oyun yazarının kaleminden çıktığını düşünebilirsiniz. Üstelik Fransa’da da izleseniz, Türkiye’de de, ‘yabancı’ gelmez size. Çünkü hem Ağaoğlu zamansız ve mekânsız bir hikâyeyle anlatıyor dertlerimizi, hem de ne yazık ki ne Türkiye’nin ne de dünyanın dertleri değişmiş yarım yüzyıla yakın şu süreçte. Çoğumuzun “etliye sütlüye karışmasak” da musibetlerin bir gün kendi evlerimizin içine kadar girebileceğini anlamış olduğumuzu söylemek de güç. Adalet Ağaoğlu, soğuk savaşın hâkim olduğu dünya algısının Türkiye’deki izdüşümleri üzerine yazmış bu oyunu. Nerede ve hangi zamanda yaşandı ğına dair herhangi bir rinde birer oda vermek zo bilgi vermediğinden runda kalacaklarına da hikâye daha da evren ir haberler karşısında deh selleşiyor. O yüzden şete düşen orta sınıftan bu Avignon Festivali’nde üç kadın, fakirlerin, hele oynandığında, Fransızlar da kapılarını çalan Ortadoğu ve terör EZGİ ATABİLEN ki mültecilerin onlarla aynı masada yemek bile yiyemeyeceği, çünkü sandal olaylarının yansımalarını gör yeye oturmayı bile bilmedikle müş ve “Aa, resmen bizi anla ri üzerine tiksintiyle konuşup tıyor” demişlerdir içlerinden içlerine soğuk sular serpiyor hiç kuşkusuz. lar. Bir yandan da mal mülkle Duvardaki delik rini yarıştırıyor, sahip olduklarını kaybetmemek için kapıları Oyunda üç kadın var. Koca çift kilit yaptırıyor, pencerelere ları işten gelene kadar bir tane demir taktırıyor, ajans haber sinin evinde toplanmışlar. Bir leri geçen radyoyu kapatıyor, türlü demlenmeyen çayı bekler duvarda açılan ve daha sonra ken bir yandan birbirlerine gü muhtaç kalacakları küçük bir müşlerinden, kürklerinden, el deliği tıkamak için adeta bir maslarından bahsettikleri ben birleriyle yarışıyor ve endişe cil bir sohbeti sürdürüyorlar, içerisinde ‘kocalarının onları bir yandan da etraflarındaki ko kurtarmaya gelmelerini’ bekli zaları daha da sıkılaştırmak is yorlar... Oyun başta gerçek di tercesine örgülerini örüyorlar. yaloglarla başlasa da, kendi Mültecilere ve fakirlere evle lerini korumak isterken aslın da ‘tutsak’ etmiş bu üç kadının korkuları bomba ve çatışma seslerinin evin içine kadar girmesiyle artıyor ve böylece oyundaki dünya da giderek groteskleşiyor. Grotesk dil seçimi Ancak yönetmen Ayşenil Şamlıoğlu hikâyeyi topyekun grotesk bir dille anlatmayı seçmiş. Bunun sebebi, groteskin günümüzün akıl almaz deliliğini anlatan en iyi dil olduğunu düşünmesi. Cansu Sakız’ın makyaj tasarımı ve Tomris Kuzu’nun kostüm tasarımında yarattıkları etkileyici dil de Şamlıoğlu’nun grotesk seçimini destekler nitelikte. Murat İpek ve Yiğit Evgar oyunun gerçeküstücü bölümlerinde seyircinin hayalgücünü tamamen özgür bırakan bir dekor tasarımı hazırlamış. Kendimize ördüğümüz kozaları temsil eden ağlar la kurulmuş ve finalde sürprize evrilecek bir dekor bu. Cem Yılmazer’in sahnedeki boşlukları iyi kullandığı ışık tasarımı ise yine oyunun gerçeküstücü dünyasını besleyen türden. Demet Evgar, Binnur Kaya ve Esra Dermancıoğlu’nun güçlü performansları ise zaman zaman topyekun bir ‘duyarsızlık’ makinesine dönüştüklerini hissedeceğiniz kadar kenetli birbirlerine. Terör, iç savaş, kadın kimliği, mülteci sorunu, toplumsal konulara duyarsızlık gibi pek çok mevzuya parmak basan oyun gündemi tam 12’den vuruyor desek yeri. Yazıyı Şamlıoğlu’nun bir sözüne göndermeyle bitirelim: Zaten yaşamdan kaçarak yaşanan şeyin yaşam olduğunu kim söyleyebilir ki? (Bilgi için: www.pangar. com.tr) Gönül Ülkü Özcan yaşamını yitirdi Türk tiyatrosunun en önemli isimlerinden olan Gönül Ülkü Özcan 85 yaşında hayata veda etti Usta tiyatro sanatçısı Gö su Gazanfer Özcan’la evlenene nül Ülkü Özcan, dün akşam kadar Şehir Tiyatroları’nda ça Silivri’de bulunan evinde 85 ya lışan sanatçı, daha sonra eşiy şında yaşamını yitirdi. Sanatçı le birlikte Gönül ÜlküGazanfer nın ilerleyen yaşının verdiği sağ Özcan Tiyatrosu’nu kurdu. Öz lık sorunları olduğunu kaydeden can, 2002’deki rahatsızlığına ka torunu Tarık Ündüz, “Dede dar kendi tiyatrolarında çalış mi daha önce kaybetmiş tı. 2003’de yeniden sahnele tik. Orada buluştular re dönen sanatçı, az sayı herhalde. Nurlar içinde da sinema filminde de rol uyusun. Tabii çok üzün aldı. Kuruntu Ailesi adlı tülüyüz” dedi. bir diziyi eşi ve kadrosuy Tiyatro, sinema ve la birlikte 16 yıl oynayan dizi oyuncusu Öz sanatçı, “Avrupa Yakası” can, 28 Şubat 1931’de ve “Yalan Dünya” isimli İstanbul’da doğdu. son dönemin gözde di Ailesinin desteğiyle zilerinde rol aldı. Us 1947’de İstanbul Bü ta oyuncu, 2014’te, yükşehir Belediyesi Kültür ve Turizm Ba Şehir Tiyatroları Ço kanlığı Kültür ve Sa cuk Bölümü’ne gir nat Büyük Ödülü’ne di. 1962’de tiyatro, sinema ve dizi oyuncu Gönül Ülkü Özcan layık görüldü. l Haber Merkezi ‘Kalandar Soğuğu’na iki ödül Bu yıl Türkiye’nin Yabancı Dilde En İyi Film Oscar’ı için aday gösterdiği “Kalandar Soğuğu” 24 Ekim 1 Kasım tarihleri arasında Los Angeles’ta düzenlenen Asya Dünya Sineması Festivali’nde Jüri Özel Ödülü’nü aldı. Asya ülkelerinden Yabancı Dilde En İyi Film Oscar’ına aday gösterilen 20 filmin yer aldığı festivalde Mustafa Kara’nın imzasını taşıyan “Kalandar Soğuğu”nun başrol oyuncularından Haydar Şişman da En İyi Erkek Oyuncu ödülüne layık bulundu. Festivalde En İyi Film ödülü, Irak adına ya rışan ve Cristiano Ronaldo’ya bir çift terlik hediye etmek için yollara düşen iki Kürt’ün hikâyesinin anlatıldığı “El Clasico” adlı filme gitti. Festivalde ödül alan Oscar adayı yapımlar arasında, En İyi Kadın Oyuncu (Jimin Han) ödülünü alan Güney Kore filmi “Age of Sahdows”, En İyi Müzik ödülünü alan Nepal filmi “The Black Hen”, hikâye anlatmadaki cesareti nedeniyle Jüri Ödülü alan Malezya filmi “Redha” ve tüm oyuncu kadrosunun ödüllendirildiği Lübnan filmi “Very Big Shot” bulunuyor. l Kültür Servisi Siz kafayı mı yediniz? Neresinden başlasam ki: Zülfü Livaneli, Genco Erkal, Ataol Behramoğlu, Sunay Akın ve daha niceleri Köln’de Tarık Akan için düzenlenen anma törenine katıldı ya... Kendilerine gazeteci diyen kimi geri zekâlılar hemen kaleme sarılıp manşetler atmaya başladılar. Köln’de buluşup Türkiye aleyhine toplantılar yaptılar, yapıyorlar, yapacaklar diye... El insaf! Gazetecisiniz, siz hiç gazete okumaz mısınız? Bir aydır avaz avaz birçok gazete Köln’deki Tarık Akan anmasının haberlerini veriyor; programı açıklıyor; kimlerin katılacağını söylüyor... Ama hayır bu insanların Köln’de buluşma nedeni, Türkiye aleyhine toplantı yapmakmış... El insaf! Bu insanların kimliği, kişiliği, ne yapıp ne yapmadıkları ortada... Düşüncelerini açıklamak için taa Köln’e gitmeye gereksinimleri yok! Neymiş orada Can Dündar ve Akın Atalay da varmış!!! Siz kafayı mı yediniz?!! HHH “FETÖ ve PKK terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek” gerekçesiyle iki gündür Türkiye’nin en köklü gazetesine yapılan zulme yurtiçinden, yurtdışından tepkiler çığ gibi büyüyor. Darbelerin, darbe yaparak durdurulacağını sanmak gerçekten kafayı yemek değildir de nedir! Yıllardır tehlikenin farkında mısınız diyerek bu ülkeyi bekleyen tehlikeyi önceden haber veren kimdi? Bütün o Silivri cehennemi sürecinde, hak, hukuk ve adalet sistemimize küfreden, aşağılayan sözüm ona adına “duruşma” denen o rezilliklere karşı çıkan; Ergenekon, Balyoz, Sarıkız davalarında haksızlığa uğrayanların yanında duran kimdi? Bugünkü hükümet mi, Cumhuriyet mi? Uğur Mumcu’dan Hikmet Çetinkaya’ya FETÖ tehlikesine ilk uyanan; hatta on yıllardır hükümetler ve 14 yıldır bu ülkeyi yöneten hükümet “kandırıldığında” bile bıkmadan usanmadan uyaran ve deniz feneri görevi yapan kimdi? Musa Kart’tan Kadri Gürsel’e; Güray Öz’den Turhan Günay’a, Aydın Engin’e, yazıları ve kültür birikimiyle, eleştiri güçleriyle farklı görüşlerde olsalar da sadece yazan çizen bu insanlar mı örgüt adına suç işledi şu 14 yılda! Gerçekten kafayı yemiş olmalısınız! HHH Yıllar boyu Cumhuriyet gazetesi fazla ulusalcı diye suçlandı. Yok, yok, fazla Atatürkçü diye suçlandı. Komünist diye suçlandı. Sağa kaydı diye suçlandı. Devletçi diye suçlandı. Kapitalistlere kucak açtı diye suçlandı. Gereğinden fazla laik diye suçlandı. Sonra Ergenekoncu diye suçlandı. Sonra FETÖ’ye karşı diye suçlandı. Çok zaman PKK’ye karşı diye suçlanıp Diyarbakır’a sokulmadığı oldu. Suçlaya suçlaya bitiremediler bu gazeteyi. Bağımsız olduğu için, özgür olduğu için eleştiri hakkına sahip çıktığı için bitiremediler. Cumhuriyet kuruldu kurulalı, yazarları en çok öldürülen, yazar ve çalışanları en çok hapiste yatan, işkence gören gazete... Bu gazetede çalışmak bir ayrıcalıktır. Belki de bu nedenle iktidar yanlısı gazeteler adeta bayram ediyor Cumhuriyet’e yapılan baskılar ve gözaltılar karşısında. Başlıklara, manşetlere bakar mısınız: “FETÖ ve PKK’lı yapılanmaya soruşturma” (Sabah) “Terörün kalesine operasyon” (Güneş) “İhanetin bültenine operasyon” (Akit) “Teröre destek verdi, Darbeyi kışkırttı” (Yeni Şafak); “Kimin Cumhuriyeti” başlığı altında “... ihanet odaklarının operasyonlarına gönüllü ortaklık yaptı...” (Akşam) Bunlar sadece birkaç örnek... Hayır, onlara kafayı mı yediniz siz diye sormayacağım... Çünkü nasılsa yanıtı siz biliyorsunuz. Genco Erkal’dan mesaj var Tiyatro sanatçısı Genco Erkal, gazetemize ve okurlarına Nâzım Hikmet şiirlerinden iki alıntıyla dayanışma mesajı gönderdi: l “Bu işte insafsız olacaksın biraz da kibirli / Ne kahır, ne keder, ne zulüm / Seni ancak ölüm teslim alabilmeli.” l “İlerleyen aydınlığın içindeyim / Ellerim iştahlı, dünya güzel / İşte böyle karıcığım, işte böyle, / Mesele esir düşmekte değil, teslim olmamakta bütün mesele.” C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear