24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
DUNYA Kolombiya’da barışa yol uzun Kolombiya’da hükümet ile FARC arasındaki barış anlaşmasının referandumda reddedilmesinin ardından 13 Kasım’da varılan yeni anlaşmaya muhalefet kırmızı kart gösterdi. Hükümetle 6 saatlik görüşmenin ardından ret cephesi lideri Alvaro Uribe, istedikleri değişikliklerin anlaşmaya yansıtılmadığını ama diyaloğa hazır olduklarını söyledi. Çarşamba 23 Kasım 2016 Uribe Mursi’ye ceza temyizden döndü Mısır’da temyiz mahkemesi devrik Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi hakkında geçen hafta “hapishaneler baskını” davasında verilen idam cezasının ardından dün de “Hamas için casusluk” suçlamasıyla verilen müebbet hapis cezasını bozdu. Mursi hakkında başka davalar da bulunuyor. dishab@cumhuriyet.com.tr TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN 7 Kıbrıs’ta yine çözümsüzlük Tarafların, bu yıl sonuna kadar anlaşmaya va rılması hedefiyle İsviçre’de büyük umutlarla masaya oturduğu ikinci turdan uzlaşı çıkmadı Kıbrıs sorununa çözüm bulmak için Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile Kıbrıs Rum Kesimi lideri Nikos Anas İsviçre’de Birleşmiş Mil tasiadis başkanlığındaki heyetler ara letler (BM) arabuluculuğun sı görüşmelere ilişkin açıklama yapan da gerçekleşen ikinci tur gö BM sözcüsü Aleem Siddique, “Taraflar rüşmelerden de sonuç çıkma ellerinden geleni yapmalarına karşın, dı. KKTC ve Güney Kıbrıs Rum görüşmelerde son aşamanın yolunu Kesimi’nin liderler düzeyinde ka açacak, arazi mülkiyetleri konusunda tılımıyla geçen pazar günü başla ki ayarlamalar hakkında bir yakınlaş yan toprak konusu başta olmak ma sağlayamadı. İki taraf da Kıbrıs’a üzere zorlu maddelerin ele alın dönmeye ve konu hakkında biraz daha Çözüme yönelik umutlar için gözler İsviçre’deyken Kıbrıs’ta BM kontrolündeki ara bölgede son bir haftadır gerek KKTC gerekse Rum Kesimi’nden katılımlarla gerçekleşen gösterilerde barış çağrıları yükseldi. dığı müzakerelerde uzlaşıya varılamazken tarafların masadan yeni bir görüşme tarihi belirlenmeden ayrıldığı kaydediliyor. Mont Pelerin’de gerçekleşen, KKTC fazla kafa yormaya karar verdi” dedi. KKTC Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Barış Burcu, görüşmelerin, Rum tarafının “maksimalist tavrından vazgeçip makul çizgiye yanaşmaması” nedeniy le ileriye götürülemediğini söyledi. Tıkanıklığın nedeninin “Kıbrıs Rum tarafının dönüşümlü başkanlığı bile beşli konferansta bir pazarlık konusu olarak cebinde tutma” ve toprak konusunda “yüksek bir pazarlık marjıyla Kıbrıs Türk tarafının karşısında durma” tutumu olduğunu savundu. ‘ErdoğanÇipras görüşecek’ Müzakerelerin kapsamlı bir anlaşmayla sonuçlanabilmesi için, garantör devletler Türkiye, Yunanistan ve Britanya ile Kıbrıs Türk ve Rum taraflarının masada olacağı 5’li konferans için tarih belirlenmesi hedefleniyordu. Yunan Kathimerini gazetesi ise Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras’ın Kıbrıs’ta çözüm için gelecek ay masaya oturmak üzere anlaştığını iddia etti. Medyaya esti köpürdü ABD’de başkan seçilen Donald Trump’ın, seçim kampanyası döneminde kendisine muhalefet eden TV kanallarının yönetici ve sunucularıyla buluşmasında hakaretler yağdırdığı öne sürüldü Farage, Trump’ın seçim mitinglerine katılmıştı. Trump sınır tanımıyor Başka ülkelerin içişlerine karışmamayı vaat eden Trump’ın Britanya’nın Washington elçisi olarak UKIP lideri Farage’ı önermesi Londra’nın tepkisini çekti. ABD Başkanı seçilen Donald Trump, hızlı bir başlangıç yaptığı ekip ve politika şekillendirme sürecinde fırtınalar estiriyor. YouTube’da başkanlığının ilk 100 gününde gerçekleştireceği hedefleri anlattığı bir video yayımlayan Trump, çevrecilere kötü haber verdi. ABD’de enerji üretimine dair özellikle kaya petrolü ve “temiz kömür” sektörlerindeki bazı kısıtlamaları kaldırıp milyonlarca istihdam yaratacağını dile getirdi. Çalışma Bakanlığı’nı göçmen işçilere vize verilmesindeki suistimalleri soruşturmakla görevlendireceğini söylese de çalışmaoturma izni olmayan göçmenleri ülkeden atma ve Meksika sınırına duvar örme projesinden söz etmedi. Müstakbel ABD Başkanı’nın, kampanyası boyunca kapıştığı önde gelen TV kanallarının yöneticileri ve sunucularını pazartesi gecesi Trump Tower’da ağırlayıp “fırça attığı” iddia edildi. New Yorker’dan David Remnick ve New York Times’dan Michael Grynbaum’un haberlerine göre, Donald Trump, PBS, CBS, ABC, NBC, CNN’den Lester Holt, Charlie Rose, George Stephanopoulos ve Wolf Blitzer gibi en tanınan yüzlerin de olduğu 40 kadar önde gelen gazeteciyle “off the recordyayımlamamak kaydıyla” toplantı yaptı. ‘Düzenbazlar, yalancılar’ Demokrat rakibi Hillary Clinton’ın destekçisi olup açık ara kazanacağını öngören gazetecilere “Burası yalancılarla dolu bir oda. Siz yalancı, dolandırıcı, düzenbaz medya organları... hepiniz çok fena yanıldınız” minvalinde 20 dakika boyunca seslenen Trump, “En kötüleri de CNN ile NBC’ydi” diye çıkıştı. CNN’den “Yalancılar kanalı” diye söz edip CNN Başkanı Jeffrey A. Zucker’i isim vererek eleştirdi. NBC’yi çift gerdanlı çıktığı fotoğraflarını kullandığı ABD medyasının tanınmış isimlerinin toplantı girişçıkışındaki sıkın tılı ifadeleri kameralara yansıdı. için kınayıp “Niye daha güzel fotoğraflarımı kullanmadınız” diye sordu. ‘Aynı kabadayı...’ Kendisine yakın web siteleri ve sosyal medya hesaplarının yaydığı sahte haberler” sorulduğunda, Trump, “Baş suçlularının haber kanalları olduğu” yanıtını verdi. Toplantının ardından katılımcılardan biri “Trump kampanya dönemindeki aynı kabadayı, ABD Başkanı olacak diye bir değişiklik yok” derken, bir ikincisi “Davranışı iğrenç bir rezillikti” tepkisini verdi, bir üçüncüsü “Böyle bir şey medya ya yınlarını nasıl etkilemez? Bize gerçekten hakaret etti. Böyle bir davranışın bir benzeri yok” diye konuştu. NY Times’la gerilim Trump’ın en çok hedef aldığı gazeteyle görüşmesi de olaylı oldu. Önce Trump “Başarısız New York Times ile buluşmamı erteledim. Çünkü görüşmenin şartları son dakikada değiştirildi. Hoş değil” diye tweetledi. NYT ise kendilerinin hiçbir görüşme şartını değiştirmediğini, Trump ekibi “off the record” görüşme talep edince kendilerinin reddettiğini belirtti. Sonunda Trump, NYT ekibiyle büyük bölümü “on the recordyayımlanmak kaydıyla” görüşme gerçekleştirdi. Trump için Nazi selamı Şimşekleri çeken bir gelişme de Wahington’daki ünlü Ronald Reagan binasında muhafazakâr Ulusal Siyaset Enstitüsü Başkanı Robert Spencer’in Trump’ı “Heil Hitler” selamıyla kutlaması oldu. Spencer ırkçı konuşmasını “Yaşasın (Heil) Trump, yaşasın (heil) halkımız, yaşasın (heil) zafer” diye bitirirken taraftarlarının da elleriyle Nazi selamı verdiği görüntülendi. Clinton’ın peşini bıraktı Trump, başkanlık seçimindeki rakibi Hillary Clinton’ı dışişleri bakanlığı dönemindeki eposta skandalı sebebiyle soruşturma, yargılatma, hatta hapse attırma iddiasından ise vazgeçmiş gözüktü. Dün New York Times ekibiyle buluşan Trump, “Soruşturma konusunda çok güçlü hislerim yok. Clintonlar’ı incitmek istemiyorum” dedi. 68 bin kişi evsiz ‘Başbakan karşı...’ Ancak Trump, başka ülkelerin içişlerine karışmamayı vaat etmesine karşın, Britanya’nın Washington Büyükelçisi’nin UKIP’in geçici lideri Nigel Farage olması çağrısı yaparak müttefik Londra’yı kızdırdı. Twitter’dan Trump, Britanya’daki referandumun AB’den çıkmayla sonuçlanmasında başrollerden birini oynayan Farage için şöyle yazdı: “Çok kişi onun büyükelçi olarak Britanya’yı Washington’da temsil etmesini ister. Muhteşem olurdu!” 12 Kasım’da New York’a gidip Trump’ı tebrik etmiş Farage da Breitbart sitesine “elçiliğe hazır olduğunu, ama sürekli Britanya Başbakanlığı’nın olumsuz tepkileriyle karşılaştığını” söyledi. “2016’daki siyasi devrimlerin Washington’a yeni bir yönetim düzeni getirdiğini” belirterek “Devir değişti ve Britanya Başbakanlığı’nın da değişme vakti geldi” dedi. Ardından Başbakan Theresa May, “Bu görev boş değil. ABD’de şu anda mükemmel bir büyükelçimiz var” açıklaması yaptı. Irak’ın Musul kentinin IŞİD’den kurtarılmasına yönelik geçen ay başlayan operasyon sürerken BM’den bu zaman zarfında bölgeden 68 bini aşkın kişinin evlerini terk ettiği açıklaması geldi. Bu kişilerin insani yardıma muh taç olduğuna dikkat çekildi. Güvenli bölgelere ulaşmak için yollara düşen ancak yakınlarından ayrı kalan kimi sivil ise dün Erbil’de kurulan kamplarda gözyaşları içinde birbirine kavuştu. Bu arada ABD liderliğindeki ko alisyon güçlerinin hava saldırısında Britanya’nın inşa ettiği kentin en eski köprüsünü hedef aldığı bildirildi. Dicle üzerindeki köprünün vurulmasına gerekçe, IŞİD’in Musul’a militan giriş çıkışı engellemek olduğu savunuldu. CAR: IŞİD’in silahları Türkiye’den Çatışmaların Silahlandırılmasını Araştırma (Conflict Armament Research/CAR) isimli kuruluş, Batı ile Körfez ülkelerinin Suriye hükümetiyle savaşan silahlı gruplara gönderdiği ama sonunda IŞİD’in eline geçen silah ve ev yapımı patlayıcı malzemelerini çoğunlukla Türkiye’den sağladığını iddia etti. Irak’ta Musul operasyonu sürerken IŞİD’in geride bıraktığı silahları araştıran ekibi yöneten James Bevan, BBC’ye konuştu. “Geliştirilmiş silahlara ve ev yapımı patlayıcılara baktığımızda, büyük miktarlarda ediniyorlar ve bunları ilk olarak Türkiye pazarından alıyorlar” id diasında bulunan Bevan, IŞİD’in tedarik kanallarının Türkiye’nin güneyine uzandığını söyledi. “Bölgedeki bazı büyük dağıtıcılarla bir dizi güçlü ilişkilere sahip oldukları açık” vurgusu yaptı. Kimyasal fabrikasından CAR’ın bazı durumlarda 3 bin ila 5 bin çuval kimyasala rastladığını aktarıp “Bunun için birilerinin gidip bir fabrikanın stoklarının yarısını satın alması gerekiyor” saptamasını yaptı. Mühimmat kutularının Doğu Avrupa’daki fabrikalara uzandığını, ama üreticilerin malzemeleri “yasal” olarak ABD ve Suudi Arabistan’a sattıkları açıklaması getirdiğini anlatan CAR yetkilisi, “Bunlar Türkiye üzerinden gönderilmiş” dedi. “IŞİD’in eline geçmeleri amaçlanmasa da çatışma bölgelerindeki devlet dışı aktörlere silahmühimmat sağlarsanız, yanlış ellere düşme riski çok çok yüksek olur” uyarısı yaptı. 71 kimyasal saldırı Londra’da merkezli araştırma kuruluşu IHS Markit de 2014’ten beri IŞİD’in en az 71 kez kimyasal silah kullandığını rapor etti. Buna göre IŞİD SuriyeIrak’ta en az 52 kez, sadece Musul’da en az 19 kez kimyasala başvurdu. Şu ŞİÖ meselesi Artık alıştık. Türkiye’yi yöneten siyasi akıl, ne vakit Batı ile sorun yaşasa, bir tekerlemedir tutturuyor: ŞİÖ diye… Şanghay İşbirliği Örgütü’nü anlamayı da, yerli yerine oturtmayı da zorlaştıracak söylemler zerk ediliyor. Küresel kırılmaları okumakta hiç de mahir olmayan akıllar, mevzuyu “takım taraftarlığına” indirgeyiveriyorlar. Belki de “ideolojik genleri” memleketin güney hattınca belirlenenlerin meseleyi idrakta zorlanmasını tabii karşılamak lazım gelir. HHH Dünyamız küresel kapitalizmin sancıları eşliğinde çok kutupluluğa bir parça da doludizgin gitmekte. Bu yeni dünyanın hakikatlerinden birisi de ŞİÖ. Askeri öncülüğünü Rusya’nın, ekonomik öncülüğünü ise Çin’in yaptığı bu uluslararası örgütlenme 2000’lerde adım adım işbirliği tesis etti. Kısmen Batı hegemonyasındaki çatırdamanın tezahürü olduğuna şüphe yok. Ancak bugünden yarına “ABNATO (ABD) bir yanda, ŞİÖ öte yanda” denilecek bir karşıtlık tesis etmek zor. HHH ŞİÖ’nün temeli, 1996’da Çin, Rusya, Kırgızistan, Tacikistan ve Kazakistan tarafından atılmış Şanghay Beşlisi’ne dayanıyor. 2001’de ABD’de Bush yönetiminin ilk yıllarında Özbekistan’ı da katarak ŞİÖ’ye evrilen örgütlenmenin harcında “sınır güvenliği, ayrılıkçı ve aşırılıkçı yapılarla mücadele platformu” olmak var. Yani radikal İslamcı gruplara karşı... İlerleyen süreçte hedefler arasına ekonomi, bilim ve teknoloji, kültür ve eğitim, enerji işbirliği eklendi. ŞİÖ’de İran gibi gözlemci statüsündeki ülkelerin yanı sıra 2012’de Türkiye’nin de dahil olduğu diyalog ortaklarına yer açıldı. Ama en mühimi Asya’nın iki rakip nükleer gücü Hindistan ve Pakistan’ın 2017 itibarıyla üyeliklerinin onaylanması. HHH ABD’nin diplomasi gurusu Zbigniew Brzezinski, “Avrasya’yı kontrol eden küresel hegemonyayı belirler” buyurmuştu. Obama yönetiminin “Asya pivot” stratejisinin boşa çıktığına şüphe yok. ABD Asya/ Güney Asya’da ağırlığını yitirmekte. Ancak karşımızda kısa ve orta vadede “Doğu’nun AB”si yahut “Doğu’nun NATO”su yok. Bir kere ŞİÖ, AB gibi “uluslar üstü” bir yapılanma değil, “uluslararası” örgüt. Bu Ortodoks, Müslüman, Hindu ve Budist nüfuslara sahip ülkelerin, ulusal bağımsızlık, egemenlik hakları ve içişlerine karışmama, toprak bütünlüğü ve sosyal istikrarı temel alan girişimi. AB’nin sunduğu türden “idealleri”, yani “ulus üstü evrensel liberal demokrat” değerler dünyasını barındırmıyor. ŞİÖ çözümlenmemiş sorunlarla yüklü bir bölgenin tezahürü. Bu ekonomik çıkarlar üzerinden sorunların çözüm fırsatı olmayacağı anlamına gelmez. Belki iki rakip güç Hindistan ve Pakistan bir emsal teşkil edebilir. HHH ŞİÖ üyeleri ekonomik anlamda küresel angajmanlarına özen gösteriyor. Rusya’nın “Avrasya” algısı icabı Kuzey Akım üzerinden Kuzey Avrupa/Almanya ile tesis ettiği gibi... Güney Akım’ı zorlaması, Türk Akımı’nı Türkiye’nin “babasının hayrına” yapmıyor olması gibi… Çin’in nüfus ve ekonomik büyüklüğüyle bölgeyi irkiltse bile bu sene öncülüğünü yaparken Batı’yı da işin içine kattığı Uluslararası Kalkınma Bankası girişimi gibi... Hatta İran’ın dünya güçleriyle nükleer barışın ardından ŞİÖ üyeliğini zorlarken, Avrupa ve ABD ile ekonomik ilişkileri ihmal etmemesi gibi… HHH Rusya ve Çin ortak tatbikatlar düzenliyorlar, düzenlemesine. Başka ülkelerle de öyle. Zira Rusya, Doğu Avrupa üzerinden bir çevrelenme algısıyla var oluyor. Aynı şekilde Çin, Güney Çin Denizi’nden ABD ve müttefiklerinin çevrelemesi altında… Ancak karşımızda bir askeri pakt yok. Asya’da dengeler oynuyor. Filipinler’in yeni lideri Duterte eski sömürge gücü ABD’ye kafa tutarken, Pekin ile yakınlaşma çabası sergiliyor. Vietnam, bir yandan ABD ile kanlı savaştan kalma tarihi gerilimini dindiriyor: diğer yandan Donald Trump’ın yırtıp atacağı Trans Pasifik Anlaşması’nı parlamentosunda zaten onaylamayı erteliyor. Herkesin hesabı farklı. HHH Velhasıl ŞİÖ çok karmaşık dengelerin göbeğinde. Ama burası “Dünya 5’ten büyüktür” söyleminin yankılanacağı bir yer değil. “Bizi alın ve AB’ye veda edelim” denilecek bir yer hiç değil. Almanya’da vahşet Almanya, Hameln kentinde pazar günü ya şanan kadına şiddetin şokunu yaşıyor. Alman medyasına göre, Kader K. (28), 2013’te dini nikâh kıydığı Nurettin B. (38) tarafından bıçaklandıktan sonra boynuna ip geçirilip arabanın arkasına bağlanarak üç sokak boyunca sürüklendi. Bu sırada çiftin 2 yaşındaki çocuğu arabadaydı. Kader K.’nin Nurettin B.’den şiddet gördüğü için ayrıldığı, baba evine taşındığı belirtildi. Olay Nurettin B. oğlunu hafta sonu görüşmesinin ardından annesine bıraktığı sırada gerçekleşti. Genç kadının komada olduğu duyuruldu. Nurettin B., tutuklandı. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear