24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Çarşamba 2 Kasım 2016 G4 özaltıya itiraz haber EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: BAHADIR AKTAŞ Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu üyeleri Hikmet Çetinkaya, Hakan Kara, Musa Kart, Bülent Utku, Güray Öz, Mustafa Kemal Güngör, Önder Çelik ve yazarımız Ay Gazetemiz yazar ve yöneticileri hakkında gözaltı kararı veren mahkemelere verilen dilekçede, arama, yakalama ve gözaltına alma kararının hukuksuz olduğu belirtilerek gözaltındaki isimlerin serbest bırakılması istendi dın Engin, Kitap Eki Genel Yayın Yönet meni Turhan Günay, Yayın Danışmanı mız Kadri Gürsel, muhabese müdürümüz Günseli Özaltay ve eski muhasebe müdü rümüz Bülent Yener, “PKK/KCK ve FE TÖ/PYD terör örgütleri adına suç işlen diği” iddiasıyla, 31 Ekim’den bu yana gözaltında. Emniyet’e götürüldüklerin den beri de avukatlarıyla görüştürülme diler. Yazar ve yöneticilerimiz, avukatla rıyla görüşemedikleri için sağlık durum ları hakkında net bilgi edinilemedi an cak reçeteleriyle birlikte ilaçlarını kul lanmalarına olanak tanındığı öğrenildi. Öte yandan yurtdışında bulunan gazete mizin icra kurulu başkanı Akın Atalay hakkında yakalama kararı çıkarıldı. Gazetemiz avukatları Fikret İlkiz, Tora Pekin, Bahri Belen ve Abbas Yalçın dün müvekkillerinin durumunu öğrenmek üzere savcı Murat İnam ile görüşmek is tediler. İnam, bu görüşme talebini reddet ti. İnam daha sonra, avukat yasağı kara rını değiştirmeyerek dosyayı itirazı ince lemesi için görevli İstanbul 4. Sulh Ceza Hâkimliği’ne yollayacağı haberini gönder di. Ancak sabah gelen itirazı hâkimliğe göndermesi, saat 15.00’i buldu. Yazılı hiçbir şey verilmedi Gazetemiz avukatları, İstanbul 5. Sulh Ceza Hâkimliği’ne başvurarak, gözaltında Hukuksuzluk ortamıTürk Ceza Hukuku Derneği üyeleri, Cumhuriyet’i ziyaret ederek gazetemiz İmtiyaz Sahibi ve yazarı Orhan Erinç ve avukatımız Fikret İlkiz’le görüştü. ki yazarlarımızın ve yöneticilerimizin ser best bırakılmasını talep etti. Dilekçelerinde, gözaltındaki isimlere herhangi bir ev Türk Ceza Hukuku Derneği, Türkiye’yi bekleyen tehlikelere dikkat çekti rak tebliğ edilmediğini kaydeden avukat lar, “Ancak evlerde arama yapılıp polisçe fiziki özgürlükleri ortadan kaldırılarak, fiili denetim altına alınmışlardır. Bu aşamaya kadar, yakalanma sebepleri ve yapılacak işlemler yazılı ve tereddüde yer bırakmayacak şekilde bildirilmemiştir” dediler. Dilekçede, yapılan arama ve el koyma işleminin hukuka aykırı olduğu belirtilerek “Müvekkiller, ikametgâhı ve işyeri adresleri belli, toplumca tanınan ve saygınlığı olan kişilerdir. Savcılık tarafından davet edilmeleri durumunda, tereddütsüz bu çağrıya uyacak oldukları açıktır. Tebligat yapılmaksızın evlerinde arama yapılarak gözaltına alınmaları hukuka aykırıdır.” Avukatlar, “Müvekkillerimizin derhal adliyeye getirtilerek huzura alınması, anayasanın 90. maddesi gereği uyulması ‘Basının susturulduğu yerde demokrasiden söz edilemez’ Hukukçular, gazetemiz yönetici ve yazarlarına yönelik operasyona sert tepki gösterdi: Türk Hukuk Kurumu Başkanı Yaşar Çatak: Gazeteci, elbette eleştirir, toplumun haber alma hakkını kullanması adına kimilerini memnun etmeyen haberler yazaryorumlar yapar. Gazetecinin işi budur. Yazarlarıçizerleri, yöneticileri gözaltına alınarak Cumhuriyet Gazetesi fiilen (maddeten) yayımlanamaz duruma getiril Çatak gulanır. Bizim anayasamız, Türkiye Cumhuriyeti’nin niteliklerini saymıştır. Cumhuriyet gazetesi her zaman bu ilkelerin savunucusu bir gazetedir. Cumhuriyet’e yüklenen PKK ve FETÖ propagandası gibi suçlamalar asla doğru değildir. Bu yanlıştan dönülmesi gerekir. 5 günlük avukat yasağı, savunma hakkının ortadan kaldırılması demektir. Daha önce hiç düşünülmemiş işler Türkiye’de yapılmaya başlandı. Türk Ceza Hukuku Derneği üyeleri Prof. Dr. Duygun Yarsuvat, Prof. Dr. Köksal Bayraktar, Türk Ceza Hukuku Derneği Başkanı avukat Hasan Fehmi Demir, avukatlar Mehmet İpek, Salih Oktar, Yiğit Akalın, Burak Candan, İlkan Koyuncu ve Gizem Duygu Öcalan dün Şişli’deki binamızda, gazetemiz İmtiyaz Sahibi ve yazarı Orhan Erinç ve avukatımız Fikret İlkiz’i ziyaret etti. Yarsuvat, görüşmenin ardından, Türk Ceza Hukuku Derneği üyeleri adına yazılı açıklama yaptı. Yarsuvat, KHK’lerle, yasama yetkisinin fiili olarak büyük oranda yürütmeye devredildiğini, yargıda bağımsızlık ve tarafsızlığın zaafa uğratıldığını ve masumiyet karinesi, ceza mutlak bir kuraldır. Kişilerin itiraz hakla mek istenmiştir. Gözaltına alınan ga Avukat Turgut Kazan: Yapı ların şahsiliği gibi ceza hukukunun te rının etkin bir şekilde kullandırılmaması, tazminat nedeni sayılmıştır. Ortaya koyduğumuz açık hukuka aykırılık ve hukuki zorunluluklar karşısında, hâkimliğinizin özenli/özensiz tutumu, bugün, İstanbul’da hukukun yürürlükte olup olmadığını belirleyecektir” dediler. Avukat yasağına itiraz Gazetemiz avukatları, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na da dilekçe vererek, 5 günlük avukat yasağının kaldırılmasını talep ettiler. Kararın değiştirilmesi ya da geri alınması talep edilen dilekçede, aksi halde, kararın nöbetçi Sulh Ceza Hâkimliği’ne gönderilmesi istendi. Yazar ve yöneticilerin 31 Ekim’de gözaltına alındıkları ifade edilerek, “Bilindiği gibi 676 sayılı, 29 Ekim 2016 günlü Resmi Gazete’de yayımlanan KHK’nin 3. maddesine göre; 668 sayılı KHK’den sonra gözetim altındaki şüphelinin müdafii ile görüşme süresi ve kararının alınış şekli ‘hâkim kararı ile 24 saat kısıtlanacağı...’ şeklinde düzenlenmiş/değiştirilmiştir” AYM kararını yok saydılardenildi.lİSTANBUL/Cumhuriyet zetecilerin beş gün avukatlarıyla gö lanların hukukla hiçbir ilgisi yok. Bu yal rüşmelerine getirilen yasak da de nızca bir korkutmadır, baskıdır ve sus mokratik hukuk devletinde rastlanır Kazan turma arayışıdır. O yüzden bir hukuk bir durum değildir. çu olarak verebileceğim bir yanıt yok. Yargıtay Onursal Cumhuri Bunların hukuk ile en küçük ilişkisi yok yet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu: Bu sadece, basın özgürlüğüne tur. Ona karşı uyanık, karşı durmak, yapılanların ne kadar haksız olduğunu Cumhuriyet’e yapılmış bir şey de anlatmaya çalışmak gerekir. ğildir. Tek adam yönetimini gerçek Ankara Barosu: Cumhuriyet leştirmek için yapılan adımların son gazetesi, ülkemizde demokrasinin adımları olarak nitelendiriyorum bu Kanadoğlu ve özgür laik düşüncenin gelişmesi nu. Tehlikede olan sadece Cumhu ne büyük katkı sunmuştur. Operas riyet ve basın değil, cumhuriyet re yonun ardından Cumhuriyet gazete jimi tehlike altındadır. Ne Cumhuri sine kayyım atanma ve akabinde ka yet ne de Cumhuriyet’e ve demok patılma ihtimali, bu kaygıyı daha da rasiye inanmış hiçbir Türk yurttaşı arttırmaktadır. Anayasal bir özgür teslim olmayacaktır. lük olan basın hürriyeti çeşitli gerek Eski Adalet Bakanı Hikmet Sa çelerle ve ısrarla yok edilmeye çalı mi Türk: Cumhuriyet yazarlarının gözaltına alınması, yalnız onlara de Türk şılmaktaysa da insanlık var oldukça düşünme ve düşündüğünü ifade et ğil doğrudan Cumhuriyet rejimine yönelik me özgürlüğü de var olmaya devam bir saldırıdır. Basın özgürlüğüne, demokrasi edecektir. Basın özgürlüğüne getirilme ye yönelik bir karardır. Basının susturulduğu ye çalışılan engeller antidemokratiktir. Bası bir yerde demokrasiden söz edilemez. Tür nı özgür olmayan bir ülkede demokrasiden kiye, artık böyle bir döneme girmiştir. Dile de bahsedilemez. Ve gazetecilik, asla suç rim ki tutuklama kararı verilmez, hukuk uy değildir! l ALİCAN ULUDAĞ / ANKARA mel ilkelerinin ciddi biçimde ihlal edildiğini tespit ettiklerini belirtti. Tutuklama kararlarının gerekçesiz olarak verildiğini, Anayasa ile güvence altına alınmış çalışma hakkının ağır biçimde ihlal edildiğini gözlemlediklerini vurgulayan Yarsuvat, “Kişi güvenliği ve özgürlüğü güvencesini zaafa uğratan, devletin tüm kurumlarını yozlaştıran bu hukuksuzluk ortamının, yine hukuka dayalı meşru zeminde engellenmemesi, ülkemizin içine düşürüldüğü şiddet sarmalı ve sınırlarında yaşanan savaşlar nazara alındığında, Türkiye Cumhuriyeti Devletini ‘çökmüş devlet’ (Failed state) tehlikesine açık hale getirdiği endişemizi paylaşmak isteriz” dedi. Yarsuvat, şöyle devam etti: “Cumhuriyet gazetesinin yazar ve yöneticilerine yönelik, olağan soruşturma süreçlerine aykırı bir şekilde, toplu gözaltılarla gerçekleştiren operasyonların haklı, meşru ve savunulur bir yanının bulunmadığı kanaatimizi kamuoyuyla paylaşmak isteriz.” l İSTANBUL/ Cumhuriyet Batı’yla ipler koptu İki hafta önce, Cumhuriyet Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu’yu aradım. Bir dizi hayli üst düzey görüşmeden sonra Brüksel’den yeni dönmüştüm. “Murat kimse Avrupa işleriyle ilgilenmiyor artık ama ortada çok ilginç bir durum var. İnanmayacaksın ama hâlâ AB sürecini kurtarmak mümkün. Avrupa’nın vize serbestisine onay vermek için tek istediği, gazetecilerin hapiste olmaması. Diğer işler o kadar da önemli değil şu aşamada. Ama Avrupa kamuoyu ve parlamentosu için en büyük sıkıntı gazeteciler. Bizimkiler terörle mücadele yasasında ‘ifade özgürlüğüne’ dair 8 cümlelik bir değişiklik yapsa, şu an için yetiyor” dedim. Murat önce inanamadı. Anlamaya çalıştı. Anlattım kimlerle görüştüğümü ve neler dediklerini. “Abi çok önemli. Yazsana bunları” dedi. “Ama Avrupa işleriyle kimse ilgilenmiyor! Okur da ilgisiz. Zaten de Ankara yapmaz bu değişikliği” diye hatırlattım. “Olsun abi. Çok önemli bir konu bu. Ufak bir ihtimal olsa da yazmak lazım. Belki birilerinin kulağına kar suyu kaçar” dedi. Ne ironik! Trajikomik! Bu muhabbetin üzerinden iki hafta geçmeden, Murat, Hikmet Çetinkaya, Kadri Gürsel, Musa Kart, Aydın Engin ve Cumhuriyet gazetesinden toplam 12 arkadaşımız gözaltına alındı. Ve dünya ayağa kalktı. Dünkü gazetede Avrupa Parlamentosu’ndan ABD Dışişleri’ne kadar Cumhuriyet’e yönelik gözaltılara olan tepkileri okudunuz. Dışarıdaki tepkiler, içerideki iğdiş edilmiş medyadan daha yüksek sesli oldu. Nedeni basit. Bu, bir kırılma noktasıdır. Cumhuriyet gibi köklü ve sembol bir gazetenin “PKK/FETÖ üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek” gibi zihnisinir bir argümanla suçlanması, artık Türkiye’de ifade özgürlüğünün ve gazeteciliğin, yani demokrasinin olmazsa olmaz iki temel prensibinin tamamen tedavülden kalktığı anlamına gelir. Dün artık alenen açığa çıkan idam pazarlığı ve Türkiye’de OHAL sürecinde yaşanan diğer ihlallerle birlikte ele alındığında bu durum, artık Batı’yla ilişkilerin kopartılması yolunda bir irade beyanıdır. Ankara, kapıları kapatmaya ve Türkiye’yi karartmaya karar vermiş gözüküyor. Batı’nın da çok derdiydi! Onların canına minnet Ankara’nın havlu atması! ABD ve Avrupa artık Türkiye demokrasisinin AKP döneminde düzelebileceğinden umudunu kesmiş durumda. Türkiye’yi kazanmak değil sadece ilişkileri yönetebilmek ve ülkenin büyük bir istikrarsızlığa sürüklenmesini engellemek istiyorlar. Ankara’nın hesapsız kitapsız işlerle Türkiye’yi 70 yıllık Batı ittifakından çıkartıp bilinmeze sürüklemesine dur demek istiyorlar. Ve ayrıca Türkiye’nin yüzü Batı’ya dönük, demokrat, laik yeri geldiğinde Kürt kesimlerinin tamamen ezilmesini engellemek için istiyorlar. Tüm mesele burada. İşte Cumhuriyet, bu yüzden sembol. Bizim de artık ülkemizin geleceğini bu parametrelerle düşünmemiz gerekiyor. Her geçen gün bağırıp çağırmak yerine, artık kendi insanlarımızı korumak, dostlarımıza zarar gelmesini engellemek ve güçlü durmak durumundayız. Size boş yere umut tacirliği yapmak istemem. Demokrasi bu iktidar döneminde yeşermeyecek. Sonsuza kadar değil ama kısa dönemde sıkıntılı günler devam edecek. Bu kafayla Türkiye’nin daha derin karanlıklara sürüklenme ihtimali var. Bu ortamda artık iktidara konuşmanın, dert anlatmanın, yakınmanın bir anlamı yok. Bu süreçte sağlam duralım, az hasarla atlatalım, insanlarımızı koruyalım, kollayalım. Ama her şeyden önce arkadaşlarımızın bir an önce hapisten çıkması için birlik olalım... ALİCAN ULUDAĞ İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın gazetemiz yönetici ve yazarlarına yönelik soruşturmada haber ve köşe yazılarına “suç delili” olarak ortaya koyması, Anayasa Mahkemesi’nin Can Dündar ve Erdem Gül’ün MİT TIR’ları haberleri nedeniyle tutuklanmasına ilişkin verdiği hak ihlali kararına aykırılık oluşturdu. Yüksek Mahkeme, basın ve ifade özgürlüğü ihlali verdiği kararında, “haberler dışında somut olgular gösterilmeli” demişti. Ancak savcılık, son operasyonda yine haber, köşe yazıları ve Twitter paylaşımları dışında “FETÖ ve PKK adına suç işleme” iddiasına ilişkin delil açıklayamadı. Yaklaşık bir yıl önce Cumhuriyet’in MİT TIR’ları haberini soruşturma konusu yapan İstanbul Başsavcılığı, aradan geçen zamanda hukuku yine yok saydı. Gazetemiz yönetici ve yazarlarına yönelik operasyon yapan savcılık, açıklamasında “FETÖ ve PKK adına suç işleme” iddiasına dayanak olarak yayınları gösterdi. Anadolu Ajansı da savcılığa dayandırdığı haberinde o yayınların, 1725 Aralık, MİT TIR’ları haberleri ile 15 Temmuz öncesi ve sonrası yapılan bazı haberler ol İstanbul Başsavcılığı’nın, gazetemize yönelik operasyonu yayımlanan haber ve yorumlara dayandırması, Anayasa Mahkemesi’nin ‘haberler dışında somut olgular gösterilmeli’ kararına aykırı duğunu bildirdi. Anayasa Mahkemesi’nin Dündar/Gül kararı, soruşturma savcısını da bağlayan bir içtihat niteliğinde olması gerekiyordu. Dündar ve Gül, MİT TIR’ları haberleri nedeniyle tutuklandığında Anayasa Mahkemesi, bunun ifade ve basın özgürlüğünün ihlali olduğuna karar verdi. 25 Şubat 2016 tarihli kararda, kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine hükmeden mahkeme, terör örgütüne yardım ve casusluk için sadece haberlerin delil olarak göstermesini yeterli bulmamıştı. Kararda, şöyle denildi: “Ancak tutuklama kararının gerekçesinde söz konusu haberlerin “siyasal veya askeri casusluk maksadıyla” yayımlandığına ilişkin kuvvetli suç şüphesine başvuruculara isnat edilebilecek hangi somut olgulardan hareketle ulaşıldığı açıklanmamıştır. Tutuklama gerekçesinde “silahlı terör örgütüne üye olmaksızın bilerek ve isteyerek yardım etme” suçu na ilişkin kuvvetli suç şüphesi yönünden ise başvurucuların, yayımladıkları haberlerin “hakkında soruşturma devam eden terör örgütü ile ilgili olduğunu mesleki durumları itibarıyla bilmeleri gerektiği” kanaati dışında yardım etme suçlamasına dayanak teşkil edecek somut bir olgu gösterilmemiştir.” “...isnat edilen suçlamalara temel olarak gösterilen tek olgunun başvuruya konu haberlerin yayımlanması olduğu gözetildiğinde hukukilik şartını sağlamayan tutuklama gibi ağır bir tedbir, ifade ve basın özgürlükleri bakımından demokratik bir toplumda gerekli ve ölçülü bir müdahale olarak kabul edilemez. Başvuru konusu olayda tutuklama gerekçelerinde, yayımlanan haberler dışında herhangi bir somut olgu ortaya konulmadan ve tutuklamanın gerekliliğine ilişkin gerekçeler belirtilmeden başvurucuların tutuklanmış olmasının ifade ve basın öz gürlüklerine yönelik caydırıcı bir etki doğurabileceği de açıktır.” Aynı konuda tekrar Anadolu Ajansı’nın, savcılığın “suçlamaların dayanağı” olarak geçtiği haberlerde, Dündar’ın daha önce yargılama konusu olan haber ve yazıları da yer aldı. Dündar, 1725 Aralık ve MİT TIR’ları haberleri nedeniyle zaten yargılanıyordu. Aynı konuda tekrar soruşturma açılması, hukukun en temel kurallarının ihlali olarak yorumlandı. Savcılığın, Cumhuriyet’in iki manşetinin Zaman gazetesiyle aynı çıkmasını da suç olarak gördü. Fakat Sabah, Yenişafak gibi gazeteler, Balyoz, Ergenekon gibi soruşturmalarda Zaman’la çoğu kez aynı başlıklarla çıkıyordu. Savcılar, bugüne kadar bu durumla ilgili hiçbir “işlem” yapmayıp, Cumhuriyet’i soruşturma konusu yapması dikkat çekti. l ANKARA Özgürlük nöbeti Cumhuriyet için İnsan Hakları Derneği, Türkiye İnsan Hakları Vakfı, İstanbul Tabip Odası, Kamu Emekçileri Sendikası Konfederasyonu, Çağdaş Gazeteciler Derneği ve DİSK Basınİş üyeleri, Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi önünde, dün, dördüncüsü yapılan “Adalet ve Özgürlük Nöbeti”nde buluştu. “Saray’ın darbesine karşı bir araya gelen öğretmenler, öğrenciler, akademisyenler, sağlıkçılar, gazeteciler olarak” birlikte mücadele edeceklerini belirttiler. Gazetemizin yöneticilerinin ve yazarlarının serbest bırakılması için çağrı yaptılar. Kapatılan ajanslar içerisinde yer alan JINHA’dan Rojda Oğuz ve DİHA’dan Zuhal Altan da nöbetteydi. Nöbete katılan, Kocaeli Üniversitesi’nden ihraç edilen 19 öğretim görevlisinden biri olan Yücel Demirel “Baskı ve çıldırma politikaları çare değildir. Öğrencilerimize ve sınıflarımıza kavuşacağımızı biliyoruz” diye konuştu. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear