26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
DUNYA Bakan sığınmacılarla buluştu Alman İçişleri Bakanı Thomas de Maiziere, oturma izni olmayan sığınmacılar için açılan ilk uyum kursunu ziyaret etti. Sığınmacılarla aynı sıraya oturan Maiziere, öğretmeni dinleyip öğrencilerle şakalaştı. Suriye’deki savaşın yarattığı etkiyle geçen yıl doruk noktasına ula şan göç sırasında Almanya’ya 1 milyondan fazla sığınmacı ulaşmıştı. Berlin hükümeti, nisan ayında sığınmacıların topluma ve istihdama katılmasına yönelik önlemler içeren uyum yasasını kabul etmişti. Bu kapsamda yeni gelen sığınmacılar için Alman toplumuna entegre olmayı sağlayan uyum kursları zorunlu. Cumartesi 12 Kasım 2016 dishab@cumhuriyet.com.tr TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ Nusra için ‘ölüm emri’ nilwgun@cumhuriyet.com.tr 13 ABD Başkanı Obama’nın koltuktan ayrılmadan önce giderayak Pentagon’a, Suriye’de Kaide bağlantılı örgütün lider kadrosunun hedef alınması yönünde talimat verdiği iddia edildi Peşmerge, Başika bölgesinde operasyonlarını sürdürüyor. Moskova ile Washington arasında Suriye’deki baş anlaşmazlık olan ABD’nin Nusra’yı hedef almama politikasını Başkan Barack Obama’nın değiştirdiği ileri sürül dü. Washington Post, Esad hükümetiy le savaşın başını çeken ve uzun süre dir ABD tarafından görmezden gelinen Nusra’nın liderlerinin bulunup öldü rülmesi için Obama’nın birkaç ay önce IŞİD vahşeti hız kesmiyor Irak güçlerinin Musul’u kurtarma operasyonu ilerledikçe IŞİD’in sivillere yönelik vahşeti büyüyor. BM, IŞİD’in salı ve çarşamba günü Musul şehrinde 60 kişiyi katledip elektrik direklerine astığını duyurdu. IŞİD’in salı günü Musul şehrinin içinde Irak güçleri ile işbirliği ve ihanet suçlamalarıyla 40 sivili öldürdüğünü, “hainler ve Irak güçlerinin ajanları” yazılı turuncu tulumlar giydirilen kurbanların bedenlerinin şehrin çeşitli yerlerindeki elektrik direklerine asıldığını duyuran BM, 27 yaşındaki bir erkeğin sırf cep telefonu kullandığı için şehir merkezinde katledildiğini aktardı. Ardından çarşamba günü Musul’un kuzeyindeki Ghabat Askeri Üssü’nde 20 kişinin daha katledildiği, üzerlerine “cep telefonuyla istihbarat sızdırdıkları için infaz edildikleri” yazılan cesetlerin Musul’un kavşak noktalarına asıldığı belirtildi. Bu katliamlardan, ölü taklidi yaparak kurtulan bir kişinin BM personeliyle temasa geçmesi sayesinde haberdar olundu. AFP’nin telefonla görüştüğü Musul’un doğusundan Ebu Saif de direklere asılan katliam kurbanlarını doğruladı. Pentagon’a emir verdiğini yazdı. Haberin Esad ve Rusya ile işbirliğini savunan Donald Trump’ın ABD Başkanı seçilmesinin ardından duyulması dikkat çekti. Gazeteye göre Obama’nın verdiği emir, Ortak Özel Operasyonlar Komutanlığı’na (JSOC) Nusra liderliğinin peşine düşmesi için daha geniş yetki ve ilave istihbarat toplama kaynakları sağlıyor. “Terör” listesinden çıkma çabası kapsamında 28 Temmuz’da Kaide’den ayrılıp adını Şam’ın Fethi Cephesi olarak değiştirmiş Nusra’ya yönelik istihbarat faaliyetleri ile insansız hava araçlarıyla saldırılar artırılacak. Rusya ile işbirliği sinyali Obama’nın Avrupa’ya yönelik Kaide saldırıları için Nusra’nın kontrolündeki bölgelerin üsse dönüştürüldüğünden endişelendiğini aktaran gazete, Trump’ın da Nusra’yla savaşı muhtemelen Rusya ile doğrudan işbirliği halinde daha da tırmandıracağını belirtti. Başta Savunma Bakanı Ash Carter ve Pentagon’un üst düzeyinin, IŞİD’le savaşta kullanılan kaynakları Nusra’ya kaydırmak istemediği vurgulandı. Obama’nın ise Pakistan ve Afganistan’daki Kaide liderlerinin bugüne değinki en büyük üslenmelerini Nusra’nın kontrolündeki Suriye’nin kuzeybatısında (İdlib) gerçekleştirdiği TAŞ ÜZERİNDE DERS Suriye’de savaş eğitimi de vurdu, pek çok ço cuk okuldan mahrum. Bir kısmı muhaliflerin kontrolündeki Dera’da olduğu gibi ülkenin birçok bölgesinde derme çatma alanlarda eğitim verilmeye çalışılıyor. ve IŞİD’in kaybettiği bölgeleri Nusra’nın doldurabileceğine dair aylardır uyarı raporları almasına karşın Pentagon ve istihbarat servislerinin Nusra liderlerini öldürme çabasına girmemesine giderek daha çok sinirlendiği aktarıldı. Yeni emirle JSOC’un insansız uçakları İdlib’de operasyonlarını eylülden beri artırdı ve ekimde Mısırlı Ebu Ferec Masri, kasımda Türkiyeli Haydar Kırkan dahil Nusra’nın bir dizi en üst düzey lideri öldürüldü. Moskova’nın Washington’dan talebi, “ılımlı” addettiği silahlı grupların Nusra’dan ayrılmalarını ve böylece Nusra’nın tek başına kalması sonucunda Halep’ten çıkmasını sağlamasıydı. Obama yönetiminden yetkililer, Nusra liderliğini hedef alarak, CIA’nın eğittikleri dahil “ılımlı” gruplara “Nusra ile aranıza mesafe koyun” mesajı gönderdiklerini söyledi. Post’a göre Obama’nın kararına kar şı çıkan ABD’li yetkililer Nusra’yı zayıflatarak Esad’a hizmet ettiklerini, destek veren ABD’li yetkililer ise “şeytanla anlaşmaya” devam edemeyeceklerini savundu. Üst düzey bir yetkili “Obama eğer bir gün Esad düşerse Suriye’nin Nusra’ya miras kalmasını istemiyor. Bu geçerli bir muhalefet değil, Kaide’nin ta kendisi” dedi. Haberi, Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergey Ryabkov “Doğruysa memnuniyet verici” diye karşıladı. Trump faktörü Reuters’in haber analizinde ise Trump’ın ABD başkanı seçilmesinin Suriye’de gelişmeleri derhal değiştirdiği belirtildi. Esad’ı destekleyen askeri koalisyondan üst düzey bir yetkili, Trump’ın yeni bir faktör olduğunu ve onun getirecekleri üzerinden Rusya Devlet Başkanı Putin’in Suriye’ye farklı yaklaşım geliştireceğini söyledi. Kimyasal silah suçlaması IŞİD’in 6 Kasım’da Musul yakınında 6 militanını kafasını keserek öldürdüğü, patlayıcı yüklü kemer giydirilen çocuk ve ergenleri eski kent bölgesinde saldırı yapmaya gönderdiği de kaydedildi. Irak güçleri, pek çok katliam haberinin geldiği Hammam el Alil kasabasına girdiklerinde 100’den fazla ölünün gömüldüğü bir toplu mezar bulduklarını da hafta başında duyurmuştu. Daha pek çok “ölüm tarlası” haberini aldıklarını söyleyen BM, Kayyara’ya fosforlu füze atan IŞİD’in bazı amonyak ve sülfür stoklarına ulaşıldığını, Musul’dan da militanların sivil yerleşim yanına açtıkları çukurları sülfürle doldurdukları haberinin geldiğini aktardı. Öte yandan Irak’ın terörle mücadele özel kuvvetleri, Musul’a giriş yaptıkları doğu yakasında sokak sokak çatışarak ilerliyor. Musul’un batısındaki koalisyonun hava saldırısında Saddam’ın eski istihbarat subaylarından olan, IŞİD’in üst düzey isimlerinden “Şeyh Faris” lakaplı Mahmud Şukri el Nuaymi öldürüldü. Mezarı Şerif’teki saldırıda 6 kişi yaşamını yitirdi. Taliban Alman misyonunu vurdu Afganistan’ın kuzeyindeki Mezarı Şerif kentinde Almanya Başkonsolosluğu’na önceki gün bombalı saldırı düzenlendi. 6 kişinin öldüğü, 80 kişinin yaralandığı saldırıyı Taliban üstlendi. Saldırının bomba yüklü bir araçla gerçekleştirildiği belirtildi. Almanya’nın Afganistan’daki 1000’e yakın askerinin çoğu da bu bölgede bulunuyor. Bir NATO sözcüsü, konsolosluğun büyük hasar gördüğünü, içerdeki görevlilerin NATO güçleri tarafından tahliye edildiğini açıkladı. Saldırının geçen hafta NATO güçleri tarafından Kunduz’da düzenlenen hava saldırısına misilleme olarak yapıldığı belirtiliyor. NATO güçleri tarafından Taliban’a yönelik olarak düzenlenen hava saldırısında 30’dan fazla sivil hayatını kaybetmişti. Trump ilk iş medyaya çattıNew York, Los Angeles, Denver başta olmak üzere pek çok kentte önceki gece de Trump karşıtı protestolar düzenlendi. ABD’de seçim kampanyası boyunca nefret söylemleri ile tepki çeken Donald Trump’ın 45. başkan olmasına yönelik protestolar üçüncü gününe girerken Trump eylemler için medyayı suçladı. New York, Philadelphia, Denver, Baltimore, Dallas, Los Angeles, Oakland kentleri önceki gece de ayaktaydı. Oregon eyaletinin başkenti Portland’da 4 bin gösterici içinden kimi gruplar bazı vitrinleri, camları kırdı ve araçları ateşe verdi. Göz yaşartıcı gazla müdahale eden polis en az 26 kişiyi gözaltına aldı. Emniyet müdürlüğü, eylemleri “ayaklanma” olarak niteledi. Oregonlu ayrılıkçılar Trump’ın seçilmesi üzerine Kaliforniya gibi Oregon’da da ABD’den bağımsızlık hareketi hız kazandı. 2018’de Oregon’un bağımsızlığı oylaması yapılması için dilekçe verildi. WashingtonOregon eyaletlerinin birlikte Pasifik Kuzeybatı bölgesi olarak bağımsızlığı kampanyası da yürütülüyor. Trump ise protestoculara çattı. Daha önce Demokratların seçimde hile yapacağını öne süren Trump bu kez Twitter’dan “Şeffaf ve başarılı bir seçimi yeni bitirdiklerini, sokağa çıkanların medya tarafından kışkırtılan profesyonel protestocular olduğunu” söyleyip “[Bu] Büyük haksızlık!” dedi. Sanders: Kâbusun oluruz Bazı çevrelerin Hillary Clinton’ın yerine Demokrat başkan adayı yapılmış olsaydı seçimi kazanacağını ileri sürdüğü Bernie Sanders da Trump’ı uyardı. Sanders, çalışan kesimin hayat standartlarını yükseltmek için Trump’la birlikte çalışmaya hazır olduğunu, ama halkın öfkesini Müslüman, Hispanik ve Siyahilere yönlendirmesi halinde Trump’ın en büyük kâbusu olacaklarını söyledi. Kremlin sözcüsü Dmitri Peskov ise Trump ile Rusya Devlet Başkanı Putin’in dış politikaya bakış açılarının “şaşırtıcı şekilde birbirine yakın olduğunu” savundu. AB liderleri, Trump’la ilk telefon görüşmelerine başladı. Alman Başba kan Angela Merkel’in iki ülke arasında yakın ilişkilerin devam etmesi mesajını verdiği Trump’la Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande da IŞİD’le savaş, Ukrayna krizi ve Paris İklim Anlaşması’nı konuştu. Irkçılar sahnede Ku Klux Klan’ın (KKK) “Sadık Beyaz Şövalye ler” isimli kolu ise Trump’ın seçimleri kazanması şerefine 3 Aralık’ta North Carolina’da bir “zafer yürüyüşü” yapa cağını duyurdu. CLINTON KAFA DİNLİYOR Başkanlık koltuğunu Trump’a kaptıran Demokrat Parti adayı Hillary Clinton, seçim yenilgisini kabul etmesinin ardından ilk kez önceki gün görüntülendi. New York’a bir saat uzaklıktaki Chappaqua kasabasında eşi Bill ile çıktığı yürüyüşte Clinton çevre sakinleriyle fotoğraf da çektirdi. Trump: Türkiye’ye özel önem atfediyorum Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ardından Başbakan Binali Yıldırım da ABD Başkanı seçilen Donald Trump’ı telefonla aradı. DHA’ya göre Yıldırım’ın tebriğine teşekkür eden Trump, Türkiye’ye özel önem atfettiğini ve iki ülke ilişkilerinin, diyaloğunun gelecek dönemde daha geliştirilmesini öncelikli gördüğünü belirtti. Yıldırım, TürkiyeABD ilişkilerinin bugün her zamankinden önemli olduğunu, daha ileriye taşınması için ortak gayretin süreceğini söyledi. Sevgili Murat, Sevgili Turhan, Sevgili Musa, Sevgili Güray, Sevgili Kadri, Sevgili Hakan, Sevgili Mustafa Kemal, Sevgili Önder Çelik, Bülent Utku ve Akın Atalay…. Size bu satırları Akdeniz’in öbür ucundan, İspanya’dan yazıyorum. Silivri’de dünyadan hiç haber alamıyormuşsunuz… Okurların ve habercilerin peşini bırakmadığı, hepimizin gurur duyduğu Cumhuriyet nöbetlerini öyle ya da böyle takip ediyorsunuzdur. Dün dışarda yaşananları biraz Can anlattı. Bugün de onun kaldığı yerden halihazırda bulunduğum İspanya’dan ben devam edeyim. Önceki gece İspanya Kralı VI. Felipe’nin bulunduğu çok önemli bir ödül törenine katıldım. Ödül, her yıl basın özgürlüklerine katkı sağlamak amacıyla Madrid’in “Avrupalı Gazeteciler Derneği” (AGD) tarafından Eski Kıta’nın yazar ve gazetecilerine veriliyor. Ödülün bu yılki sahibi Avrupa’nın en önemli ve büyük yazarlarından Claudio Magris oldu. İş çevreleri, basın mensupları, hükümet temsilcileri ve İspanya Kralı ile bizzat kendisi eski bir gazeteci olan İspanya Kraliçesi önünde ödül sunulurken Avrupalı Gazeteciler Derneği Başkanı Diego Carcedo da bir konuşma yaptı. Kulaklarıma inanamadım. AGD Başkanı Avrupa’nın değerlerini hatırlatırken sözü anında bize, “Türkiye’nin tutsak gazetecilerine” getirdi... Ödül sahibi yazar Magris’le bu görkemli törenin arifesinde yapılan görüşmede de aynı derneğin genel sekreteri olan Miguel Angel Aguilar bu kez, “laik gazete Cumhuriyet tutuklamalarını” doğrudan bahis konusu yaptı. Miguel Angel çıkışını, çok anlamlı bir yerde, artık yayın hayatında olmayan eski bir Madrid yayın organının binasında gerçekleştirdi. Binanın duvarlarında Franco diktatörlüğü yıllarında, diktatöre “Artık görevi bırakmak zamanı gelmedi mi” dokundurması yapan ve bu nedenle jet hızıyla kapatılan gazetenin tarihi nüshaları asılıydı. İspanyol başkenti ile aynı ismi taşıyan “Madrid” gazetesinin duvardaki asılı son sayısında iri puntolarla “Adios/Elveda!” başlığı dikkat çekiyor, İspanya’nın çok trajik örneklerle dolu basın özgürlükleri mücadelesinin bir örneği olarak tam karşımda duruyordu. Gazetecilik yaşamına Franco’nun işte vaktiyle kapattığı bu “Madrid” gazetesinde adım atan Miguel Angel Aguilar, diktatör eliyle vahşice kapatılan bir gazete örneğini içerden bizzat yaşadığı için basın özgürlükleri konusunda son derecede duyarlı. İspanya’da bulunduğum son 10 günde bu yüzden Cumhuriyet tutuklamalarını her ortam ve vesilede kamuoyunun ilgisine taşıdı. “Cadena Ser” isimli ünlü radyo kanalında yaptığı programında örneğin Sevgili Murat Sabuncu… senin adınla damardan bir çağrı yaptı. “Türkiye’nin laik ve en eski gazetesi Cumhuriyet Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu’ya” sözleriyle başlayan çağrı, “dayanışma ve destek” mesajlarının yanı sıra “AB hükümetlerinden konuya eğilmelerini” istiyor. ‘En büyük gazeteciler hapishanesi’ Madrid Basın Derneği de bir deklarasyonla konuya ilgisini belirtiyor. “Türkiye’nin gazeteciler için dünyanın en büyük hapishanesi” olduğunu kaydeden dernek, gene senin isminle bizzat Cumhuriyet tutuklamalarının altını çiziyor ve “Ne kadar çok baskı varsa, o kadar az demokrasi vardır” beyanıyla bitiriyor. Bu basın derneğine ilaveten “İspanya Gazeteciler Dernekleri Federasyonu” da Rajoy hükümetinin çiçeği burnunda Dışişleri Bakanı Alfonso Maria Dastid Quecedo’dan Türkiye’de hapisteki gazeteciler için artık bir şeyler yapmasını istiyor. Sevgili Murat. Liste böyle uzuyor. Tutuklandığınız günden beri, Akdeniz’in öbür ucundaki meslektaşlarımız sizleri unutturmamak ve gündemde tutmak için her vesileyi değerlendiriyorlar. Franco dönemi hâlâ burada anılarda yaşadığı için, gazeteciler İspanya’da ifade özgürlüklerinden mahrum bırakılmanın ne olduğunu biliyor. Geldiğimden beri hemen nerdeyse her gün bu nedenle “serbest bırakılmanız” için yeni bir çağrı, yeni bir açıklama ile karşılaşıyorum. Kısaca İspanyol gazeteciler ayakta. “El Mundo” gazetesinde mesela bugün Can Dündar’la yapılmış uzun bir mülakat var. Her an, her dem aklımızda, yüreğimizdesiniz. Bu karanlık günlerin bir an önce son bulması, bir an önce sevdiklerinize, gazetedeki boş köşelerinize ve odalarınıza dönmeniz ümidiyle. Temer’e rüşvet suçlaması Brezilya’da, devlet bütçesinde usulsüzlük yapmakla suçlanıp parlamento darbesiyle ağustos ayında azledilen solcu Devlet Başkanı Dilma Rousseff, halefi Michel Temer’i rüşvet almakla suçladı. Rousseff’in avukatları, mahkemeye bir inşaat firması yetkilisinin Temer’e ve partisinin kampanya finansmanına 295 bin dolar rüşvet ödediğine dair belgeler sundu. Söz konusu firmadan bir yetkili daha önce söz konusu parayı Rousseff’e verdiğini iddia etmişti. C MY B nilgun@
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear