14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumartesi 26 Eylül 2015 EDİTÖR: MÜNEVVER OSKAY TASARIM: SERPİL ÜNAY haber 3 İstanbul Ankara İzmir Bursa Antalya Adana Trabzon Artvin Çanakkale 200 /2 7 0 150 /300 200 /290 180 /2 9 0 200 /280 220 /340 210 /2 5 0 170 /280 180 /270 Yağmurlu İKİ KENTTE KESİNTİ Ankara (Çankaya, Polatlı, Yenimahalle) ve Çankırı’da (Ilgaz, Yapraklı) bakım çalışmaları nedeniyle 28 Eylül’de elektrik kesintisi uygulanacak. Balıkesir 180 /270 Sivas 110 /2 8 0 Diyarbakır 160 /340 Mersin 240 /3 2 0 Erzurum 80 /240 Eskişehir 140 /3 0 0 Aydın 180 /31 0 Gaziantep 160 /320 Konya 140 /280 Gökgürültülü yağmur Atina 220 /270 Berlin 90 /1 7 0 Girne 220 /290 Londra 90 /170 Moskova 120 /250 Paris 100 /1 8 0 Madrid 120 /290 Amsterdam 130 /17 0 Roma 140 /250 Çok bulutlu TARİHTE BUGÜN 1932: Türk Dil Kurumu toplandı. Dil Bayramı ilk kez kutlandı. 2003: Tiyatro ve sinema sanatçısı Kerim Afşar, Ankara’da 73 yaşında yaşamını yitirdi. 35 30 26 22 20 16 14 10 8 4 Güneşli Parçalı Bulutlu Karla Karışık Yağmur üçüklüğümde, bize kurnazlık yapmaya çalışırken kendisi zor duruma düşen arkadaşlarımıza, “fazla zekâ, akıllara seza” diye takılırdık... Şimdi bu durum, 1 Kasım’da seçimleri tekrarlatmak isteyen Erdoğan’ın ve AKP’nin başına gelmiş gibi görünüyor... HHH 7 Haziran kampanyasını rejimi değiştirecek 400 milletvekili veya en azından hükümet kuracak çoğunluğu yakalayamazlarsa, anarşi ve terörün tırmanacağı, ekonominin darboğaza gireceği tehdidi üzerine kurmuşlardı... Sonuç malum: K ‘Fazla zekâ akıllara seza’ Hükümeti kuracak çoğunluğu bile alamadılar! HHH İlginç bir biçimde; gerçekten de AKP’nin mutlak iktidarı sona erince, ülkede terör, anarşi ve ekonomik darboğaz tırmandı! (Neden oldu, niçin oldu, nasıl oldu, kim tahrik etti; hepsi ayrı ayrı tartışma konusu. İlerde, büyüklerimizin “pişmanlık itirafları” başlayınca bu konular da aydınlanır sanırım.) CHP dışındaki muhalefetin, gerçek bir demokratik ve laik, sosyal hukuk devletine sahip çıkmak yerine, ırkçı ve milliyetçi kaygılara sahip bir görüntü vermesi... Ve buna ek olarak, kendilerine Cumhurbaşkanı’nca, parlamenter geleneklere göre gereken fırsatın yeterince tanınmaması sonunda... AKP dışındaki yüzde 60’ı temsil eden partiler, bir hükümet kuramadılar... Seçimin 1 Kasım’da yenilenmesi kararı alındı. HHH Seçime kadar Anayasa’yı, yasaları ve siyasal gelenekleri de zorlayan çeşitli manevralarla, AKP iktidarı sürdürülüyor. İşte tam bu noktada “fazla zekâ, akıllara seza” durumu ortaya çıkıyor: Hem 13 yıldır, hem de 7 Haziran’dan sonra, anar şi, terör, ekonomik darboğaz tırmanırken iktidar koltuğunda oturan AKP’liler, 1 Kasım’da hangi gerekçeyle, kimden nasıl oy isteyecekler? En azından 7 Haziran’dan sonra iktidarı bıraksalardı, “Bakın biz iktidardan ayrıldık, anarşi, terör ve ekonomik darboğaz tırmandı” diyebilirlerdi... Oysa şimdi bu tırmanış bizzat kendi iktidarları zamanında ve üstelik de 13 yıllık birikimlerinin üstünde gerçekleşiyor! Gel de bu durumun sorumlusu olan iktidarın başbakanı olarak seçmenden oy iste bakalım: İktidarı bırakmama hırsının ortaya çıkardığı, tam bir “Fazla zekâ, akıllara seza” durumu! Derinlik sarhoşluğu utin’le görüşüldü. Davutoğlu, New York’a Birleşmiş Milletler toplantısına gitmek üzere. Mesele haliyle Suriye meselesi. Şöyle mi düşünüyor Cumhurbaşkanı: “Biz başka devletlere, başka milletlere benzemeyiz. Biz dengeler adına, çıkarlar adına susacak bir devlet değiliz. Susan dilsiz şeytanlardan olmayacağız. Ey Beşşar Esed! Vallahi bunun hesabını vereceksin.” Yok, bunu 2013 Mayısı’nda söyledi. Artık şöyle düşünüyor: “Belki Esed ile gidilme gibi bir şey olabilir.” Şam’da Emevi Camii’nde namaz kılmaktan, Selahadin Eyyübi’nin kabri başında dua etmekten bahsederken birden işte “belki Esed ile...”, “gidilme gibi bir şey...” Böyle mahcup, kırık dökük kelimelere nasıl gelindi? İktidarın “Arap Baharı” ve ABD’nin bölgeden çekilmesiyle eline geçirdiğini zannettiği tarihi fırsatın bir fırsat değil, tarihi bir yanılgı olduğu ortaya çıktı. Kibri ve dayanaksız hayalleri iktidarın bunu kabullenmesine engel. Fakat sahadaki gerçekler mesnetsiz hayalleri, o hayallerin sahipleri istese de istemese de yıkar. IŞİD, Esad’a ve Irak’ta anlaşılması imkânsız hükümete zarar veriyordu, PYD’yi hırpalıyordu. Görmezden gelindi. Nusra’ya ise göz yumuldu. Ahrar ile kim bilir nasıl bir ilişki kuruldu! Bugün IŞİD’i ABD ile beraber usulen de olsa vurmak zorunda kalırsın. Rusya, Lazkiye’de kendine yeni bir üs açıyor. O üsse yerleştirilen helikopterler ve jetler de IŞİD’i vuracak. O helikopterler ve jetler, Nusra ve Ahrar’ı hedef aldığında ne olacak? Eğitdonat projesi artık insanların gülmeye bile üşendiği bir şakaya dönüşmüş, sahada “ılımlı” kimsenin kalmadığını herkes kabul etmiş. Türkiye’nin yatırım yaptığı kim varsa ya ortadan kaybolmuş ya da Selefilere asker yazılmış. O vakit Emevi Camii’ni unutur, Putin’in camisinde namaz kılarsın. Dün, peşmerge destek olsun diye sınırını açtığın PYD’yi bugün terörist ilan edebilirsin. Bu, ABD’nin PYD’yi resmen müttefik ilan etmesine engel oldu mu? IŞİD’in elindeki Cerablus ve çevresini “güvenli bölge” ilan etme hayaline hâlâ inanan var mı? Kim sağlayacak orada güvenliği? Kendi askerinizi mi sokacaksınız, yoksa uluslararası kamuoyuna mesela Ahrar’ı “ılımlı” olarak pazarlayıp, onları mı yerleştireceksiniz. Hadi bir şekilde oraya Suriyeli sığınmacıların bir kısmını göndermeyi başardınız. Yarın öbür gün, mesela IŞİD’in bölgeyi tekrar ele geçirip bir katliam yapmasının önünü nasıl alacaksınız? Türbeyi taşıdığınız gibi güvenli bölgeyi de mi taşıyacaksınız? Suriye politikanıza karşı çıkan herkesi Esadcılıkla, Baasçılıkla, PKK meftunu olmakla suçladınız. Nedense Ortadoğu’yu anlamak için ancak İslamcı olmak gerektiğini düşündünüz. Suudi Arabistan ve Katar’la kurulan ve bir süre Batı’dan destek alan oyun planı çökeli çok oluyor. Herhalde Kürtleri memleketten koparmak, memlekette bir Selefi tehlikesi doğurmak ve boyalı nutuklar atmak haricinde bir faydası olmayan bu politika bırakılacaktı. Sorun şu ki, artık size soran yokken politikanızı değiştirmenizin pek bir kıymeti yok. Stratejik derinlik sarhoşluğunun sonu vurgun oldu. P Hiçbir şey olmamış gibi uyudu BARAN MUTKİLİOĞLU nç kız e g n a y a r ğ eu İki kez taciz ını ise hâlâ ailesine iş lay tecavüz o aretini gösteremem s anlatma ce Lise öğrencisi Ü.E (15) lk önce ağabeyi gibi gördüğü eniştesi tarafından tacize uğradı, ardından okuluna fotoğraf çekimine gelen fotoğrafçının taciziyle karşılaşan M.C.G’ye son olarak sevgilisi tecavüz etti. 8 sene içerisinde zihniyet açısından değişikliğin olmadığını belirten M.C.G, ailelerden kimselere güvenmemelerini ve çocuklarını bastırmamalarını istedi. Erkek arkadaşının tecavü İ zünden sonra intihar girişiminde bulunan M.C.G, “Yüksek dozda ilaç aldım. Kendime geldiğimde başımda bir tek doktor vardı. Annem dışarıda bekliyordu. Hastane polisi ve doktor baM.C.G. şımda, neden böyle bir şey yaptığımı sordular. İlk başta anlatamadım. Doktora, size daha önce enişteniz ve bir fotoğrafçı taciz etti mi, diye sordum. Doktor da hemen savcıyı çağırmalarını söyledi. Tecavüz olayını anlatamamıştım korkudan. Bastırılmadan ötürü hep sustum. Tecavüz olayını ailemden hâlâ bilen yok” diyor. Halk diliyle bunlara cinsel sapıklık dendiğini ve tek tip olarak karşımıza çıkmadıklarını söyleyen Psikiyatri Uzmanı Mazlum Çopur, “Bunlar çocuklara ilgi duyu yorlar. Pedofili vakaları yaşları kaç olursa olsun, hep çocuklara yöneliyorlar. Çocukları hediye, oyuncak ve oyun yolu ile kandırıyorlar. Medyaya pedofili pek fazla yansımıyor. Ergenlik dönemi cinsel dürtülerin arttığı dönemdir. Başka şekilde cinsel dürtülerini tatmin edemeyen ergenler fırsatı buldukça çocuklara eğilim gösteriyorlar” dedi. l İSTANBUL Facebook arkadaşı kurtardı K ( Röportajın tamamı www.cumhuriyet.com.tr’de) O bebek felçliymiş İstanbul Beşiktaş’ta geçen çarşamba iki günlük bebeğini üst geçitten atarak öldüren baba Seyfi E’nin doğumu yapan eşinin değil, bebeğinin felçli olduğu ortaya çıktı. Seyfi E’nin baldızı Güler Öğretmiş, doktorun ilk doğumu olduğunu söyleyerek “Doğum sonrası bebeğin yüzünde morluklar vardı. Bebeği başka hastaneye götürdüler. Enişteme bebeğin belden aşağısının felçli olduğu söylenmiş” dedi. l İSTANBUL/Cumhuriyet 55 yıl sonra ağlatan kavuşma Yunanistan’ın Gümilcine kentinden 55 yıl önce ilk olarak İzmir’e ardından da Bodrum’a göç eden 76 yaşındaki Fehime Özkan, yıllar sonra bayram tatili için gittiği topraklarda kan kardeşi Sabriye Hüseyinoğlu’nu bulmanın sevincini yaşadı. 55 yıldır birbirlerini görmeyen kan kardeşler, gözyaşları içinde hasret giderdi. Özkan, 21 yaşında tatil için geldiği İzmir’de gönlünü kaptırıp evlendi, bir daha memleketine gidemedi. 55 yılın ardından bayram tatili için Gümilcine’yi ziyaret eden Özkan, çocukluğunda yaşadığı evi buldu. Evde 12 yaşından beri kan kardeşi olan 76 yaşındaki Hüseyinoğlu’nun yaşadığını gören Özkan, duygusal anlar yaşadı. Hüseyinoğlu da “O zamanın şartlarında Türkiye’ye giden bir daha geri dönemiyordu. Biz de yokluktan anavatana gidemiyorduk. 55 yıl sonra buluşmanın sevincini yaşadım” dedi. lDHA epez’de lise öğrencisi Ü.E (15), yüz yüze görüşmediği Facebook arkadaşı E.P’ye “Eniştem beni taciz ediyor. Onunla sevişmem karşılığında bana para veriyor” diye başından geçenleri anlatınca, Mahmut E (57) tutuklandı. Cumhuriyet Savcısı, mağdurenin suç tarihinde 15 yaşından küçük olması ve taciz zincirleme tekrarlandığı için ceza artırımı istedi. Çirkin olay E.P’nin okul yönetimini arayıp durumu anlatmasıyla ortaya çıktı. l ANTALYA/DHA 8 gün direnebildi Gasp suçundan kaldığı Fethiye T Tipi Cezaevi’nde işkence gördüğü ve yakıldığı ileri sürülen Tarık Karaman (30) tedavi gördüğü hastanede öldü. Cezaevi yönetimi, 17 Eylül’de hastaneye kaldırılan Karaman’ın ailesine, çocuklarının dilini kesip, kendini yaktığını bildirdi. Karaman’ın kuzeni Bülent Arslan, “Ailesine infaz görevlileri ve mahkumlar tarafından sıkıştırıldığını anlatmış. Hücrede kalıyormuş. Oraya çakmak giremez” dedi. l MUĞLA/DHA Fehime Özkan Sabriye Hüseyinoğlu rhangazi’de 6 aydır eşi Sema Kementoğlu’ndan ayrı yaşayan Turgay Kementoğlu (31) kayınvalidesini tabancayla vurup yaraladı. Markete sığınan baldızı Nazike Çetin’i (23) başına silah dayayarak rehin alan Kementoğlu, 2 saat süren ikna çabaları sonunda keskin nişancı tarafından vuruldu. Kayınvalide Neziha Sağlam ve Kementoğlu götürüldüğü hastanede kurtarılamadı. Kementoğlu’nun baldızı Nazike Çetin’e “Son beş dakikan var. Ablan gelmezse öleceksin” demesi üzerine vurulduğu öne sürüldü. l BURSA/DHA Keskin nişancılı müdahale O C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear