20 Mayıs 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Pazar 20 Eylül 2015 EDİTÖR: SERKAN OZAN analiz 7 4 UZMAN, CUMHURİYET İÇİN aday listelerini değerlendirdi KP’nin milletvekili aday listesini görünce onu bir “settarüluyub” nişanesi olarak yorumlamak geldi içimden!.. “Settarüluyub”, malum, “ayıplarıkusurları örten Allah” demek, ama onun başka bağlamda, bir sosyal (ve “politik”) davranış normu olarak da işlerliğe sokuluşuna İslâmi camianın içinden bir zatla konuşurken tanık oldum. O, gayet iyi ve “içeriden” tanıdığı AKP hareketi ile hareketin önde gelen isimleri üzerine çok çarpıcı bilgiler aktarıp tespitler yaparken bunları neden yazmadığını, eğer yazarsa çok yararlı ve yapıcı bir eleştireltarihsel çalışmaya imza atabileceğini söyledim. Şu karşılığı verdi: “Olmaz, bizde ‘settarüluyub’ inancı vardır.” Yani Allah ayıplarıkusurları örter inancından hareketle bazı acı, nahoş, kabul edilemez gerçekler özel sohbetlerde dillendirilse de onları kamusal alanda, herkese açık kılmaktan kaçınma eğilimi... Yani, “ayıpları örtme” tercihi... İki gün önce açıklanan AKP milletvekili aday listesinde olan ve olmayan isimlere bakıldığında da kısmen böylesi bir “ayıpları örtme” girişiminde bulunulduğu söylenebilir. Özellikle partinin peşine takılmış kitlelere yönelik ve onların kafasında da çoğalan soru işaretlerini bastırma hedefli bir girişim bu. 7 Haziran 2015 seçimlerinde ortaya çıkan sonuç karşısında artık “Ya faşizm, ya ölüm” demekten başka çıkış bulamayan bir “Tek Adam Hareketi”ne dönüşmüş AKP, kendi kitlesi nezdinde de itibar kaybı yaşıyor, kaygı üretiyor. Artık dışarıdan, (toplumun laik kesimlerinden veya Gülen hareketinden) yöneltilen tepkilere yapıldığı gibi kolayından “lanetli öteki” kılınamayacak kadar içerden tepkiler de söz konusu. Yolsuzluklara batmış postunu kurtarmak isteyen bir mukte Olan ve olmayan isimlerle bir ‘kayıpları örtme’ listesi A 7 Haziran’da ortaya çıkan sonuç karşısında artık “Ya faşizm, ya ölüm” demekten başka çıkış bulamayan bir “Tek Adam Hareketi”ne dönüşmüş AKP, kendi kitlesi nezdinde de itibar kaybı yaşıyor, kaygı üretiyor. TAYFUN ATAY şet saçan bir çocuktan illallah deyip evinin kapısına dayandığınızda babasının size “Merak etmeyin, ben onun kulağını çekerim” demesine benzer bir durum ya neyse!) Yine de bu “settarüluyub” çabalı liste tanzimine doğru yol alınan süreçte karşımıza gelen bir başka haber vardı ki o, AKP’yi özellikle 2011 seçimleri sonrası girdiği totaliter, “İslamofaşist” yolda besleyen ruh halini ortaya sermesi bakımından kaydedilmeye değer. SinopBoyabat’ın AKP’li belediye başkanı Şefik Çakıcı’nın Erdoğan’ın memleketi Rize’yi “kutsal toprak”, kendisini de “ümmetin lideri” addettiği konuşması bu. Aslında 2011 seçimleri sonrasında parti bünyesinde bir “radikal çekirdek” tarafından sıkça ama sessiz ve derinden dillendirilmeye başlanmış bir kanaatin dışavurumu bu sözler. Alınan yüzde 50’ye yakın oyu imkân, askeri vesayetin tasfiyesini de fırsat bilen bir kesim, Erdoğan’a “Artık sen Emir ülMüminin oldun, bunun gereğini yap” demeye hanidir başlamıştı. Şimdi Boyabat’tan yükselen ses de bunun bir uzantısı ve bize başkanlık sistemi ile aslında neyin murat edilmekte olduğunu işaret ediyor. Sonuçta AKP’nin hâlihazırını anlama yolunda kısmi ve içedönük bir “ayıpları örtme” girişimi olarak karşımıza gelen aday listesinde görülenlere değil, Boyabat belediye başkanının dilinden dökülenlere bakmak gerekir. dirin ne pahasına olursa olsun iktidarını sürdürme yolunda ülkeyi ateşe atmaktan çekinmemesi ve bu yolda parti içinde paramiliter mahiyetli bir kliği aktif hale getirmesi, iç rahatsızlıklara, çatlaklara da yol açmaya başladı. Belli ki hem bu çatlağın iyice derinleşmesini, hem de seçmen tabanında bunun yaratabileceği olumsuz sonuçları önleme yolunda bir strateji ile düzenlenmiş yeni aday listeleri. Son dönemde olup bitenler karşısında ayrı, aykırı düşmüş bazı isimlerin (Ali Babacan, Mehmet Şimşek, Beşir Atalay) listelenip “soğurulması” bundan... Aynı şekilde hanidir ortalıkta bir “linç moderatörü” gibi dolaşıp lümpen kalabalıkları provoke eden Abdürrahim Boynukalın’ın listedışı bırakılması da bundan... (Tabii onunkisi, mahallede deh uruç katliamında HDP parti meclisi üyesi olan eşi Ferdane Kılıç ile oğlu Nartan’ı yitirmişti Metin Kılıç. HDP’nin Bursa listesinde 2. sıradan milletvekili adayı oldu. Kobane’nin yeniden inşa sürecine katılmak için yola çıkanlardan biri de Şerife Erbay’dı. Aynı katliamda yaralanmıştı. İstanbul 2. bölgeden 4. sıradan milletvekili adayı gösterdi HDP Erbay’ı. Gezi Direnişi döneminde, Ankara’da polis kurşunuyla katledilmişti Ethem Sarısülük. 1 Kasım “tekrar seçim”inde HDP’nin Ankara 2. bölge 1. sıradan HDP aday listesine girdi ağabeyi Mustafa Sarısülük. Roboski katliamında 11 yakınını kaybetmişti Ferhat Encü. 7 Haziran seçiminde Şırnak milletvekili seçilmişti. Encü de yeniden HDP’nin Şırnak adayı oldu. HDP’nin 1 Kasım seçimindeki milletvekili aday listelerinde belki de en belirgin değişikliklerden biri buydu; Roboski katliamında yaşamını yitirenlerin yakınının yanı sıra Suruç ve Gezi katliamlarının mağdurları ve yakınlarını yitirenler de daha çok yer buldu listede. Aslında 7 Haziran seçimlerine göre HDP listesinde çok radikal bir değişiklik yok. Daha doğrusu, en radikal değişiklik çok az farkla milletvekilliği yitirilen ya da hiç vekillik kazanılamayan yerlerde var. Örneğin Aydın ve Manisa gibi kentlerde daha çok sosyalist kimliği önde olan adaylar gösterilmişti 7 Haziran’da ve bu kentlerde çok az farklarla seçimler yitirilmişti. Bu kez HDP yönetimi bu kentlerde Doğan Erbaş ve Mustafa Avcı gibi Kürt kimliği önde olan adayları liste başına yerleştirdi. En belirgin değişikliklerden biri de geçen seçim Gaziantep’ten seçilen CHP kökenli Celal Katliamlar AKP’nin peşini seçimde de bırakmayacak S Roboski katliamında yaşamını yitirenlerin yakınının yanı sıra Suruç ve Gezi katliamlarının mağdurları HDP listelerinde daha çok yer buldu. HDP’nin aday listelerinde belki de en belirgin değişikliklerden biri buydu. CELAL BAŞLANGIÇ be Başkanı Raci Bilici’nin seçilecek bir sıradan aday gösterilmesini de sadece HDP’ye değil, parlamentoya da, insan hakları aktivizmine de büyük bir katkı olarak değerlendirmek gerek. Daha genç bir liste ile giriyor HDP 1 Kasım seçimlerine. Halklar ve inançların temsili, kadınerkek oranlarının dengesi açısından çok belirgin bir değişim yok. Sosyalistlerin temsili de, “dondurulan” EMEP’le ilgili “yol kazası” dışında şimdilik fazla sorunlu değil. Doğan’ın bu kez İstanbul 2. bölgeye kaydırılmış olmasıydı. Doğan bu değişikliğe “Bizim İstanbul’da daha çok katkı sunacağımız düşünüldü herhalde” derken bu değişikliğin özel nedenlerden dolayı kendisi için de iyi olduğunu söylüyordu. Doğan’ın İstanbul’a kaydırılmasıyla, ilkelerine aykırı bir durumu da düzeltme fırsatı buldu HDP. 7 Haziran’da Doğan faktöründen dolayı Kürt, Alevi ve “diğer kesimler” dengesi uğruna kadınerkek fermuarının uyumu bozulmuştu. Doğan İstanbul’a kaydırılınca Van’dan milletvekili seçilen Yurdusev Özsökmenler de Gaziantep’te 2. sıraya getirilerek kadınerkek oranı düzeltildi. Bölgede belki de tek dikkat çeken gelişme Batman listesinde oldu. İHD’nin çok çalışkan ve üretken olan Diyarbakır Şu Tartışma kapıda Özellikle seçilecek milletvekilliklerinin garanti olduğu yerlerde çok büyük bir liste değişikliği yapmadı HDP yönetimi 7 Haziran listesine göre. Ancak bu durum, özellikle parti içinde 7 Haziran sonrasında başlayan liste tartışmalarının da sonlandırıldığı anlamına gelmiyor. Yani HDP yönetimi 7 Haziran sonrası yapılan ilk Parti Meclisi toplantısında tartışmalara neden olan “aday belirleme yöntemi” ve “parti içi demokrasi” tartışmalarına, eleştirilerine bugüne dek yanıt verme fırsatı bulamadı. O nedenle eğer “ortalık biraz durulursa”, HDP’yi “milletvekili adaylarını belirleme” yöntemi dışında Parti Meclisi’nin belirlenmesi, Merkez Yönetim Kurulu’nun seçilme yöntemlerine kadar hayli kapsayıcı bir “parti içi demokrasi” tartışması bekliyor. HDP büyüdükçe de bu tartışmalar artacak ve daha bir anlam kazanacak. CHP ‘Önce huzur’ dedi, Listeler tamam: Kim niye kaldı, kim niye gitti? tartışmaların önüne geçti eçime doğru ilerlerken önemli bir kapı daha geçildi. Partiler aday listelerini YSK’ye teslim etti ve bayramdan sonra da listeler kesinleşecek... Peşinen söylemekte yarar var: Bu liste meseleleri, medya ve siyaset profesyonellerinin aşırı ilgisinin aksine seçmen tercihleri ve dolayısıyla seçim sonuçlarında sanıldığı kadar etkili değil. Ama işin magazini, dedikodusu, kulisi o kadar cazip, her türden analiz için üretebileceği argümanlar o kadar zengin ki, işte bu yüzden listeler hâlâ seçim folklorunun en önemli parçası... “Kim kaldı, kim gitti”, “Niye kondu, niye çizildi” gibi işin eğlenceli kısmına geçmeden, listelerin açıklanmasıyla ortaya çıkan en önemli bilgiye işaret edelim: Seçim sonuçlarını etkileyecek (olsa ne kadar etkilerdi ayrı bir tartışma konusu) yeni bir ittifak yok. Çıkan tabloya genel olarak bakıldığında, seçimin “liste” aşamasını en önemseyen partinin AKP olduğu anlaşılıyor. Diğer partilerde çok ciddi değişiklikler görülmüyor ama yine de her parti geleneksel “liste” haberleri için kendince malzeme temin etti. S Liste değişiklikleri taktik çalışmalardan çok, 7 Haziran sonuçlarıyla ilgili ceza tebligatlarına benziyor. “Yeterince iyi çalışılmadığı için” potansiyelin altında kalındığına inanılan isimler yerlerinden oldu. KEMAL CAN lin altında kalındığına inanılan ki önemli kısmı doğru merkezlerde, bazıları milletvekili olan önceki adaylar yerlerinden oldu. HP’nin 1 Kasım seçimleri için ilan ettiği milletvekili aday listesi sürpriz olmadı. Parti yönetimi, tahmin edildiği üzere şu anda TBMM’de bulunan 131 milletvekillinin 128’ini yeniden seçilebilecek yerlerden aday gösterdi. C Aday listesiyle örgüte, ‘Tercihlerinize riayet ediyoruz’ mesajı verildi. Seçilebilecek yerler açısından statüko büyük oranda korunarak 1 Kasım seçimleri öncesi parti içi tartışmaların çıkması engellenmiş oldu. Statüko korundu MEHMET KARLI sayısı çok az olacak. MYK üyesi Murat Özçelik’in liste dışı kalması ile tek diplomat kökenli aday, Ardahan 1. sıradan aday gösterilen, Musul’da IŞİD’in rehin aldığı Öztürk Yılmaz. Yılmaz’ın seçilip seçilemeyeceği bir yana, dış politikanın bu nebze gündemde olduğu bir aşamada CHP’nin daha fazla ve daha tecrübeli dış politika uzmanlarına kadrosunda ihtiyaç duyduğu açık. Mevcut durumda, Genel Merkez, en fazla 2530 kişiyi seçilebilecek yerden kontenjan adayı olarak belirleyebiliyor. Bu koltukların çoğu da MYK ve Parti Meclisi (PM) üyeleri tarafından dolduruluyor. Dolayısıyla, eğer MYK ve PM’de bazı alanlarda uzman eksikliği varsa bu eksiklik doğrudan listelere de yansıyor. İkinci ince ayar yapılması gereken nokta ise önseçim ile aday belirlenen yerlerde başarı değerlendirmesinin nasıl yapılacağı. Her ne kadar bu yerlerde adayların sıralarına dokunulmamış olsa da, bunun ana nedeni bu bölgelerde CHP’nin başarısının artmış olması değil. Hatta 7 Haziran’da 2011’e göre yüzde 1 oy kaybeden CHP’nin, önseçimle aday belirlediği bazı bölgelerde, oylarının Türkiye genelinden daha fazla düştüğü de biliniyor. Bu durum devamlılık gösterirse CHP’nin bunu düzeltmesi için tüzüğünde bir enstrümanı da bulunmuyor. Şu aşamada, CHP’nin bu bölgelerde üye sayısını artırarak üyelerin seçmen tabanını temsil oranını yükseltmesi dışında bir çaresi görülmüyor. MHP’nin liste işleri Aday listelerinde çok fazla değişikliğin görülmediği MHP, “liste haberleri” sıralamasına Tuğrul Türkeş ve Meral Akşener dolayısıyla yüksek bir skorla girdi. Tuğrul Türkeş’in Ankara’dan AKP listesine girmesi, bu sayfalarda 7 Eylül tarihinde yayımlanan değerlendirmede tarif olunan “siyasal simyacılık” faaliyetinin beklendiği gibi devam edeceğini gösteriyor. Meral Akşener’in hikâyesi biraz daha farklı. Akşener, MHP’ye biraz “flaş transfer” ha vasında gelişinden beri, bir üslup ve doku uyuşmazlığıyla yüz yüze aslında. Ama yakın zamanda yaşanan iki buçuk olay, bu durumu iyice sertleştirdi. Birincisi, “Cemaat itirafçısı” Latif Erdoğan’ın ortaya attığı “kaset iddiası” sonrası Akşener’in olayı partiye saldırı değil kişisel bir mesele gibi ortaya koyması. İkincisi, Meclis Başkanlığı seçimi öncesinde isminin dolaşıma sokulması. Son olarak da, AKP tarafından Akşener’e bakanlık teklifi götürülmesi (Teklif götürülen bir diğer isim Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun hemen Genel Başkan Yardımcılığı’ndan istifa ettiğini hatırlayalım.) Diğer liste değişiklikleri de taktik çalışmalardan çok, 7 Haziran sonuçlarıyla ilgili ceza tebligatlarına benziyor. “Yeterince iyi çalışılmadığı için” potansiye MHP’deki “liste haberlerinin” olası etkilerine ilişkin değerlendirmeye, Türkeş ve Akşener’e ek olarak daha önce ihraç edilen Sinan Oğan’ı ve şimdi aday olmayan Murat Başesgioğlu’nu da ekleyerek; bu isimlerin, genel kamuoyunda ve medyada bilinir oldukları için “önemli isim” unvanı verilmiş figürler olduğunu söyleyerek başlamak gerek. Dolayısıyla, bu isimlerin medyada konuşulur olmalarıyla, yaratacakları etki arasında daha çok bir ters orantı mevcut. Ve aslında, bu isimlerin “başına gelenlerde” de bu “çok konuşulmanın” önemli katkısı var. Siyasette, çok konuşmak, fazla görünür konuşulur olmak daima avantaj değil ciddi bir tehdit de oluşturuyor. MHP, bu örneklerin biraz daha fazla olduğu bir siyasi gelenek. Bu durum, bazı yorumcularca iddia edildiği gibi sadece Bahçeli’nin “liderlik tarzından” değil, MHP’nin taban dinamiklerinden de besleniyor. Medya tarafından “flaş, şok, deprem, bomba” gibi nitelemelerle haberleştirilen ve genel kamuoyunda da böyle algılanan gelişmeler, parti tabanında aynı yankıyı bulmuyor. Galiba, MHP liste değişiklikleri de kayıtlara böyle geçecek. Fazla konuşmak ve çok konuşulmak CHP, bu davranışı ile öncelikli olarak 1 Kasım öncesi parti içi huzuru düşündü diyebiliriz. Ön seçimden çıkmış 81 milletvekilinin de yerlerini koruması bu açıdan önemliydi. Örgüte, ‘sizin tercihlerinize riayet ediyoruz’ mesajı verilmiş oldu. Seçilebilecek yerler açısından statüko büyük oranda korunarak 1 Kasım seçimleri öncesi parti içi yeni tartışmaların çıkması engellenmiş oldu. Doğu’da değişim Bununla beraber CHP’nin vekil çıkaramadığı veya performansının düşük kaldığı, genelde Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da bulunan 33 ilde de listeler nerdeyse baştan aşağı değişti. CHP, bu illerde şansını yeni adaylar ile deneyecek. Kürt sorunu konusunda kutuplaşmanın geldiği aşama ve Kürt oylarının HDP çevresindeki artan gruplaşması düşünüldüğünde, bu yapılan değişikliklerin çok büyük bir kazanca yol açmayacağını tahmin edebiliriz. Lakin, geçen seçimin aksine temayül oylaması ile adayları belirlenen ve birinci sıraya partinin güçlü isimlerinden Gürsel Erol’un geldiği Tunceli’de bu sefer CHP’nin şansı daha yüksek olabilir. CHP’nin 7 Kasım listesini bundan önceki seçimlerdeki CHP tercihlerinden ayıran önemli özelliklerinden bir tanesi de artık ‘çekirdekten siyasetçi’ diye adlandırılabilecek isimlerin ön plana çıkması. Vekillerin yaklaşık yüzde 60’ının önseçimden çıkarak gelmesi bu durumun ana nedeni. Gerçekten de önseçim olmadan, merkez yoklaması ile adayların belirlendiği seçimlerde CHP listelerinde daha çok akademisyen, bürokrat, uzman isim bulunurdu. Siyasetin içinde gelen, alan siyasetini iyi bilen isimlerin sayısının artması CHP için pozitif bir durum olabilir. Bununla beraber bu değişimin ince ayara tabi tutulması gereken bazı yan etkileri olduğu da görülebilir. Bu yan etkilerden birincisi, listelerde bazı alanlarda uzman kişi sayısının azlığı. 7 Haziran sonrası oluşan tabloda CHP’nin iktidarda olmasının çok daha yakın bir ihtimal olduğu düşünülürse, partinin Bakanlar Kurulu’ndan TBMM’nin ihtisas komisyonlarına birçok alanda uzman vekillere ihtiyacı olduğu aşikâr. Ama, misal, CHP’nin dış politika alanında uzman vekil Uzman eksiği C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear