20 Mayıs 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Pazar 20 Eylül 2015 EDİTÖR: ELİF TOKBAY TASARIM: ÇAĞLA SEVİNDİK haber 3 İstanbul 210 /2 8 0 Ankara 170 /3 2 0 İzmir 210 /2 8 0 Bursa 160 /3 0 0 Antalya 210 /2 8 0 Adana 230 /3 5 0 Trabzon 210 /2 9 0 Artvin 170 /3 0 0 Çanakkale 190 /2 9 0 Balıkesir 150 /3 1 0 Sivas 120 /3 1 0 Diyarbakır 170 /3 6 0 Mersin 270 /3 4 0 Erzurum 100 /2 7 0 Eskişehir 150 /3 1 0 Aydın 190 /3 0 0 Gaziantep 210 /3 5 0 Konya 160 /2 0 0 Gök gürültülü yağmur NEM BUNALTTI Antalya’da nem oranı yüzde 58’e çıktı. Atina 220 /3 1 0 Berlin 110 /17 0 Girne 230 /2 7 0 Londra 100 /2 0 0 Moskova 100 /2 1 0 Paris 90 /1 9 0 Madrid 120 /1 7 0 Amsterdam 100 /17 0 Roma 170 /2 6 0 Karla karışık yağmur Çok bulutlu 37 35 32 28 25 22 18 13 8 5 Güneşli Parçalı bulutlu Yağmurlu Erdoğan’a açtığı ‘ucube’ davasında kazandığı tazminat kararı bozulan sanatçı Mehmet Aksoy: argıtay 4. Hukuk Dairesi, Kars’ta yaptığı ‘İnsanlık Anıtı’ heykeline ‘Ucube’ diyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, heykeltraş Mehmet Aksoy’a 10 bin TL tazminat ödemesine ilişkin kararını bozmuştu. Yargıtay 4. Ceza Dairesi’nin bozma kararında, Erdoğan’ın heykelle ilgili kullandığı EVRİM “ucube” sözcüğünün, geALTUĞ nel bir eleştiri ve değerlendirmeye ilişkin bulunduğu ifade edilmişti. Y Hukuk artık göstermelik Aksoy’un yıktırılan ‘İnsanlık Anıtı’ heykeli. ‘UCUBE KUTLAMASINDA’ PARAYI HARCADIM’ ehmet Aksoy, geçmişte alınan karar üzerine kendisinin de dolaylı biçimde maddi kayba uğradığını savunarak, şunları belirtti: “İşin tuhafı, bunun maddi tarafında biz de 10 bin TL’lik kayba uğradık. Biz bu kararı geçersiz sayıyoruz; çünkü ben parayı daha almadan harcadım! Cumhuriyet Köyü’ndeki atölyemde, aynı günlerde bir ‘Ucube Kutlaması’ yaptım. Hatta bu paradan pay isteyen sempatizanlarımız dahi oldu. ‘Tayyip’in parasından bana da ver,’ diyenlere, para dağıttık. Zor durumdayız, oradan bir endişem var. Belki de ben de yeni bir dava açacağım. Bunun sonunda, bir ‘haram’ davası da var. Kendisi beni mahkemeye vermişti. O, benim haram ve helal anlayışıma da karışıyor. Dört yıla kadar hapsimi istiyor. Hukukun düştüğü bu durumda ‘haram’ davasını da kaybedersem, Türkiye’de adalet var, hukuk var diye, kimse konuşamayacak.” Aksoy, gazetemize verdiği demeçte, kararın Türkiye’de hukukun geldiği seviyeyi gösterdiğini ifade ederek, şunları söyledi: “Yargıtayın verdiği son bozma kararı, Türkiye’de hukukun ne durumda olduğunu ve hukukun bir etki ve politik baskı altında olduğunu kanıtlıyor. Tazminat kararı çok önemli olmasına rağmen bunlar öylece, bir gerekçe olmadan reddetmişler. Büyük ihtimalle mahkeme yine aynı kararı verecek. Hâkime hanımın o kararı gerekçelendirmesi, örnek teşkil edecek bir şeydi. Bu son karar ise Türkiye’deki hukukun geldiği zavallı noktayı gösterir. Hatta hukuk bir göstergebilim haline gelmiştir.” Politik baskı M itmekte olan bir ilişkinin, klişeleşmiş ipuçları vardır: İlk dönem bolca tüketilen iltifatların giderek kesilmesi, serenatların, sürprizlerin tükenmesi, derin sohbetlerin, yerini uzun suskunluklara terk etmesi... Karşılıklı suçlamalar, yatağa kadar uzanan zıtlaşmalar, “Ne istedin de vermedim” diye başlayan, “Artık biz, biz değiliz”e uzanan, “Sen artık beni sevmiyorsun”a tırmanan yakınmalar... Dalan gözler, dolan gözler, yakaran, yaşaran gözler... Çarpılan kapılara uzanan restleşmeler... HHH İktidardan devrilmekte olan siyasi partiler de benzer ipuçları verir. Balayı döneminde partide herkes birbirine bağlı, halka karşı müşfik, söyleminde hoşgörülüdür. Yokuş başladı mı, yakınmalar da başgösterir: Birer özgürlük mabedi olacağı söylenen meydanları polis çevirir. Mutlu yarınlar vaat eden konuşmalar, “Düşmanlarımızı tanıyalım” seansına çevrilir. Vaatten çok hamaset işitilir. Evladını kaybettiği için mutlu olmayan babalara hakaret edilir. Sandık bekleneni vermedi mi, önce “Yaptıklarımızı anlatamadık” özeleştirisi verilir, ardından “Bu nankör halk...” noktasına gelinir. HHH Seçime 40 gün kala, iktidar partisinde, devrilişin tüm alametleri gözleniyor. Daha önce benzerlerini yaşadığımız sıralamayla üstelik: Yüksek ateş, önce ekonomik verilerde hissediliyor: Enflasyon, işsizlik, milli gelir, döviz kuru, sanayi üretimi; hepsi birden alarm zilleri çalıyor. Sonra sokaklar hareketleni B 40 gün kaldı; gidiyorlar... yor; İçişleri bütçesi, Milli Eğitim’inkini aşıveriyor. Önce polis, ardından da “evde zor tutulanlar”, sokağa salınıyor. Giderek, hezimetin fiziki belirtileri çıkıyor ortaya: Ağız köpürmesi, göz dönmesi, burundan soluma, boyun kalınlaşması, diş gıcırtısı, yumruk sıkılması, akıl tutulması... Bu aşamada, dış dünyadan, özellikle de Amerika’dan uyarılar başlıyor. Oraların rüzgârıyla iktidar olanlar, bu kez oralara kafa tutuyor. “Uluslararası komplo” ve “yerli işbirlikçileri” klişesini devreye sokuyor. Aranan suçlu, “iç ve dış düşmanlar”da bulunuyor. “Ne istediniz de vermedik” serzenişleri, önce “Kandırılmışız” itirafına, oradan “İçimizde hainler var” paranoyasına varıyor. HHH Açın arşivleri bakın: Devrilmekte olan iktidarların, tipik belirtileri bunlar... Eleştiriye tahammülü kalmayan lider, çevresini boşalttıkça yalnızlaşıyor, alkışların dolduruşuyla mağrurlaşıyor. Gidişatı görüp uyaran eski yoldaşlarını tasfiye ediyor. “Eskiden ‘biz’dik, şimdi ‘ben’ olduk” diye sızlananlar derhal dışlanıyor. Liderin yeni şakşakçıları, kurucu kadroya “vizyonsuz yaşlılar” muamelesi yapıyor. Taban dağıldıkça, oylar azaldıkça, son yaklaştıkça, kırılan vazonun üzerine, kocaman “Biz Türkiye’yiz” bayrağı örtülüyor. HHH Filmlerin sonu söylenmez ama; daha önce kaç kez okuduğumuz senaryo bu; biliyoruz. Sırada, bugün sessizce izleyenlerin, “Ben uyarmıştım, dinlemedi” dediği bölüm var. Sezon finalini de liderin, “Beni dış odaklarla, içimizdeki hainler yıktı” cümlesiyle bitiriyorlar. Sabredin; 40 gün kaldı. Gidiyorlar. C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear