Catalog

Y ASAM 2 Beth Ditto Caretta carettalar denizle buluştu Deniz kaplumbağalarının Mersin’in Erdemli ilçesindeki kumsallara bıraktığı yumurtalardan çıkan son yavru caretta carettalar da denizle buluştu. Onlarca kaplumbağanın yumurtalarını kırarak hayatlarına ilk adımı atması, renkli görüntüler oluşturdu. EDİTÖR: EMİNE ÖZCAN TASARIM: ÇAĞLA SEVİNDİK Hasta puhuya bebek gibi bakılıyor Denizli ile Afyonkarahisar arasındaki bir bölgede vatandaşlar tarafından bitkin bulunan puhu, tedavi için Burdur’daki rehabilitasyon merkezine getirildi. Hasta olduğu için beslenemeyen puhuya ağzından şırıngayla ilaç, kursağına kadar da elle yiyecek veriliyor. Pazar 20 Eylül 2015 Bu kez ayrımcılığa karşı yürüdüler M Tenisçi Serena Williams’ın püsküllü detaylardan beslenen erkeksi koleksiyonu, modacılardan tam not aldı. oda dünyasının 1117 Eylül tarihleri arasında soluksuz izlediği New York Moda Haftası sona erdi. Bu yılki etkinlik diğerlerinden farklı olarak, seksizme, ayrımcılığa, polis şiddetine ve modadaki tek tipleştirmeye karşı çıkan bir seçkiyle akıllara kazındı. 18 yaşındaki down sendromlu Madeline Stuart İtalyan moda markası FTL Moda’nın defilesinin açılışını yaparken Pyer Moss markasının kurucusu Kerby JeanRaymond polis şiddetine ve ayrımcılığa dikkat çeken bir kısa filmle açılışını yaptı. Paris Moda Haftası’nda anoreksik mankenlerin podyuma çıkması yasaklanmıştı. New York’ta da büyük beden mankenler podyumdaydı. 77 kilo olan Kanadalı manken Ashley Graham da moda dünyasının kadınları tek tipleştiren algılarını kırarak iç çamaşırı defilesinde boy gösterdi. Modacı Marc Jacobs ise Britanyalı şarkıcı Beth Ditto ile ‘büyük beden’ bir gösteriye imza attı. Trans tasarımcı Gogo Graham da defilesinde yalnızca trans mankenlere yer vererek cinsiyet ayrımcılığına dikkat çekti. l Dış Haberler Servisi Madeline Stuart Savcının işi neden çok ama çok zor? avcı, iktidar yanlısı medyadaki PKK ve DHKPC destekçiliği iddiaları için Doğan Grubu’nun yayın organlarını mercek altına aldığını açıklayınca, işinin çok zor olduğunu göstermek için medyada bu konuda, politikacılar ve medya mensupları hakkında yazılan ve çizilen binlerce haberden sadece birkaç tanesini dün alıntılamıştım. Bugün aynı konuda Erdoğan’ın son günlerdeki iki demecinden birer alıntı ve Ahmet Hakan’ın iki gün önceki yazısından, “isyan satırları” diyeceğim bir bölüm aktaracağım. Böylece savcının işinin zorluğu, hem de çok zorluğu hakkında ikinci bir noktayı vurgulamak istiyorum. Bu nokta, AKP iktidarının ve Erdoğan’ın, PKK konusundaki çok sert ve çok ani bir politika dönüşü yapmasından ve birbirine zıt olan bu her iki politikaya da karşı çıkmış veya çıkmakta olanları “ihanetle” suçlamasından kaynaklanıyor. PKK ile müzakere masasındayken teröre pek çok ödün veren iktidarın buna karşı çıkanlara “hain” derken, birdenbire politika değiştirip her türlü “Barış” çağrısını bile “ihanetle” suçlaması, savcının işini son derece güçleştiriyor: Çünkü AKP ve Erdoğan destekçileri, (özellikle de dalkavukları) geçmişte, bugün “İhanet” denen çizginin çok ötesine de geçerek PKK ve Öcalan övgüsü yapmış, her türlü ödünü savunmuşlardı! Bunun nedeni de AKPErdoğan iktidarının, müzakere sürecinde, terörün ciddi mevziler kazanmasına göz yummuş olmasıydı. Bakın bizzat Erdoğan bu konuda neler diyor: “Burada, bu süreç içerisinde, güvenlik güçlerimiz tabii ‘herhangi bir çatışmaya, şuna buna girmeyelim’ dediler ama daha sonra anladık ki bu süreç içerisinde bunlar, bunu yaptılar.” “Çözüm Süreci içerisinde valilerimiz kendilerine verdiğimiz talimatlar gereği ciddi manada bu terör örgütlerine karşı şu andaki operasyonlara girmiyorlardı.” HHH Ahmet Hakan da, bu ani ve sert politika değişikliğinden dolayı ortaya çıkan çelişkiye, iki gün önce, belgesel nitelik S ‘Komünist’ Papa’dan gökkuşağı açılımı Komünist lakaplı Papa, Küba’da Castro’yla görüşmesinin ardından Beyaz Saray’da LGBT dini görevlilerle biraraya gelecek atoliklerin ruhani lideri Papa Françesco, yarım asır sonra ilişkileri normalleştirmeleri için arabuluculuk yaptığı Küba ile ABD’yi kapsayan 10 günlük tura çıktı. Dün Alitalia havayollarıyla Küba’ya giden Papa’yı havalimanında Devlet Başkanı Raul Castro resmi törenle karşıladı. 2. Jean Paul’un 1998, 16. Benediktus’un 2012’deki ziyaretlerinin ardından Küba’ya giden üçüncü Papa olan Françesko, bugün Devrim Meydanı’nda Che posterleri önünde yüz binlerin katılacağı bir ayin düzenliyor. İlk Güney Amerikalı (Arjantinli) ve Cizvit Papa olan, “komünist Papa” lakabı da yakıştırı K lan Françesko, Küba yönetiminin yanısıra devrim lideri, emekli başkan Fidel Castro ile de özel bir görüşme yapacak. Salı günü ABD’ye geçerek bügüne değin en önemli ziyaretini gerçekleştirecek 78 yaşındaki Françesko, çarşamba günü Beyaz Saray’da Başkan Barack Obama ve eşi tarafından ağırlanacak. Katolik Kilisesi içinde kadınlar ve eşcinseller lehine açılım yapmaya çalışmış Françesko’nun onuruna vereceği davete Obama gay bir piskopos, trans bir aktivist ve kürtaj hakkını tanıyan bir rahibe çağırdı. Vatikan listeden rahatsızlığını iletince Beyaz Saray “15 bin davetli arasında onların da bulunması sadece Amerika’daki çe Papa Françesco, 10 Mayıs’ta Vatikan’da, Küba Devlet Başkanı Raul Castro’yla görüşmüştü. sileyle BM binasına ilk kez şitliliği yansıtıyor” yanıtıVatikan bayrağı asılacak. nı verdi. 24 Eylül’de ABD Kongresi’nde tarihi bir ko Aynı dönemde Vatikan’ın da desteğiyle Filistin baynuşma yapacak Papa, 25 Eylül’de New York’a geçip rağı üye ülke bayraklarıyla dalgalanacak. BM Genel Kurulu’nda bir l Dış Haberler konuşma yapacak. Bu ve taşıyan yazısıyla şöyle isyan ediyordu: “Yeter be yeter! OSLO’da PKK ile gizli görüşmeyi biz mi başlattık da bize ‘TERÖRİST’ diyorsunuz? Öcalan’a çalışma ofisi hazırlayıp kendisiyle masaya biz mi oturduk da bize ‘TERÖRİST’ diyorsunuz? Osmanlı’nın en sembolik mekânı olan Dolmabahçe Sarayı’nda HDP heyeti ile mutabakatı, şatafatlı bir törenle biz mi dünyaya duyurduk da bize ‘TERÖRİST’ diyorsunuz? Kandil ile İmralı arasında biz mi mekik dokuttuk da bize ‘TERÖRİST’ diyorsunuz? Öcalan’ın mesajlarını Diyarbakır meydanında biz mi okuttuk, bu mesajı bütün televizyonlardan canlı olarak biz mi yayınladık, gazetelerde çarşaf çarşaf biz mi bastırdık da bize ‘TERÖRİST’ diyorsunuz? Havuz gazetelerinde günlerce ve sayfalarca ‘Öcalan çok süper biri’ diye yazdıran biz miydik de bize ‘TERÖRİST’ diyorsunuz? Ünlü Kürt ozanlarının elinden tutarak kürsülere çıkarıp hem Öcalan’ın hem de barış sürecinin alâyıvalâ ile propagandasını biz mi yaptık da bize ‘TERÖRİST’ diyorsunuz? PKK terör örgütü, ‘Çözüm Süreci’ boyunca saldırılarını sürdürürken, asfaltlara mayınlar döşerken, şehirlere mühimmat yığarken biz mi ‘aman görmeyin, aman ilişmeyin’ dedik de bize ‘TERÖRİST’ diyorsunuz? ‘Terör örgütü maalesef mühimmat döşemiş’ diye tarihin asla affetmeyeceği bir büyük gafleti biz mi itiraf ettik de bize ‘TERÖRİST’ diyorsunuz? Öcalan’a methiyeler düzen adamları biz mi milletvekili yaptık, bu arsız ve ahlaksız şahsiyetleri hiç utanmadan gazete basmaya biz mi azmettirdik de bize ‘TERÖRİST’ diyorsunuz? Yeter be yeter! Öcalan’la sanki ayrı bir devletin başıymış gibi masaya oturan sizsiniz. HDP ile mutabakat imzalayıp bunu uluslararası bir anlaşma gibi sunan sizsiniz. Öcalan’ın mesajlarını ‘tarihi belge’ diye meydanlarda okutan sizsiniz. Kürt şarkıcılara ‘Megri Megri’ diye şarkılar söyleten sizsiniz. ‘Süreç bozulur, oylarımız düşer’ korkusuyla PKK’nin mühimmat yığmasına göz yuman sizsiniz. PKK terör örgütü, yollara mayınlar döşerken görmezden gelen sizsiniz. Çözüm süreci yürüsün diye adamlarınıza ‘Öcalan çok harika, çok süper biri’ diye mesajlar attıran sizsiniz. Bütün bunlar kabak gibi ortadayken... Bize ‘TERÖRİST’ diyen de sizsiniz.” HHH Hukuk, evrensel kurallar bir yana bırakılıp, siyasal iktidarların hem her gün değişen hem de otoriter olan politikalarına alet edilirse, savcıların işi de çok ama çok zor hale gelir... Elbette yargıçların da! C M Y B