23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Pazartesi 17 Ağustos 2015 haber EDİTÖR: SERKAN OZAN 4 Çaycımız Sait’in Güneydoğu izlenimleri otoğraf F Bartın’dan geldi. 35 yaşında Teksas olmanın fotoğrafı ki bedensel engelli Levent S, eline silahı almış, çifte koltuk değneğine dayanarak nişan alıp ateş ediyor. İlk kurşun, cep telefonu bayisine isabet ediyor ama hafif yaralıyor. Allahtan tabanca tutukluk yapıyor, ikincisini sıkamıyor. Silah susunca, hedefteki cep telefonu bayii koşarak gelip, Levent S’yi yere düşürüyor silahını alıyor, uzağa fırlatıyor. Teksas gibi yani. O yüzden önce Almanya, dün de Amerika, “can güvenliği” bahanesiyle yıllar önce gönderdikleri Patriot’larını geri çekme kararı aldı. Türkiye’nin yaşadığı “İleri demokrasi”de askerlerinin hayatlarından endişe ediyorlar. azeteler arasında, “Plaza Medyası” olmamış, eski “Babıâli gelenekleri”ni koruyan yer çok azdır. Bunların başında Cumhuriyet gelir. Tüm çalışanlarıyla tam bir ailedir gazetemiz. Ve herkes birbirini tanır, müjdeli haberleri ile sevinir, hüzünlü haberler herkesi üzer. Mesela gazetemizin çaycısı Sait’in çocuklarının sınav başarıları ile çok sevinmiş ve ikram ettiği tatlıları yemiştik. Çaycımız, yaz tatilinde birkaç günlüğüne aile ziyaretleri için Diyarbakır’a gitti. Döndüğünde öyle şeyler anlattı ki, hepimiz üzüldük. İşte bazı notlar: “Diyarbakır’a bir günlüğünü G amcamı ziyarete gittim, şaşırıp kaldım. Eski huzur ve barış ortamı gitmiş, endişe ve korku gelmiş. İnsanlar topluca oturmaktan çekiniyor. Sokaklarda daha az insan var. Köye gidecektim ancak yollar kapalı. Saat 16.00’dan sonra PKK’liler iniyor köylere. Korucular merkezi yerlerde nöbete çıkmaya tekrar başlamışlar. Bazı korucular bir aydır nöbet tuttukları yerden ayrılamamış, evlerine gidememiş. Diyarbakır’dan Şanlıurfa üzeri Gaziantep’e geçerken, adım başı arandık. Herkes, yolda bomba patlayacak endişesinde. Bu gerginlikle gece yarısı İstanbul Sultanbeyli’de evime geldim, gece yarısı karakolda da bomba patladı.” Kısaca memleket bu halde. Oysa 7 Haziran gecesi, başta Sait olmak üzere seçmen sevinç içindeydi (üstte). Tek değişen, AKP’nin iktidarı kaybetmesi. ünün en ilginç haberlerinden biri, MHP lideri Bahçeli’nin, “Türkiye’de sistem değişti” diyen Erdoğan’a verdiği yanıttı. Bahçeli, “Bizim yer Bahçeli’den ‘ironik’ benzetme Ajda Pekkan: Sorunları şiddetle çözmeye çalışanlara karşıyım jda Pekkan lara karşıyım” diyor. tanınmışA Türkiye’nin “Bir hayalim var” tı, genç Süperstar’ı. sözleriyle tarihe geyaşta ölYıllardır hep başarılı, çen Martin Luther zirvelerden hiç inmeKing’in idolü oldudi, yüzlerce binlerce ğunu söylüyor. yeni müzisyen silindi, Dr. Martin Luther Martin Luther King o hep kaldı. King, bir din adaAjda Pekkan dün yazısınmıydı, yurttaş hakları hareda, “Ben şiddete ve sorunlaketi önderiydi. Şiddet karşırı şiddetle çözmeye çalışantı ve ırksal eşitlik görüşleriyle Ajda Pekkan D li üretim Hitler’e, Stalin’e, Kaddafi’ye tahammülümüz olmaz, bu iyi biline” dedi. MHP gibi, aşırı sağ bir partinin lideri bile, birilerine “Hitler, Stalin, Kaddafi” diyorsa, anlayın artık... dürüldü. Umarız “Şiddete ve sorunları şiddetle çözmeye çalışanlara karşıyım” sözlerinden nem kapan işgüzarlar, Ajda Pekkan’ı “Saray’lara” ihbar etmez de “Saray vetosu” başlamaz. Almanya’dan sonra ABD de Türkiye’ye gönderdiği Patriotlarını geri çekiyor DUYGU GÜVENÇ Teker teker gidiyorlar S ınır ihlallerinin artması üzerine NATO tarafından Türkiye’nin güney sınırına konuşlandırılan 6 patriot gidiyor. Almanya’nın ardından ABD de Ankara’ya Ekim ayından itibaren patriotlarının konuşlandırılma süresini yenilemeyeceğini bildirdi. NATO Konseyi’nde, balistik füze tehdidi kalmadığı değerlendirmesi yapıldı. 2013 yılında Adana, Kahramanmaraş ve Gaziantep’e konuşlandırılan 6 patriottan ikisinin sahibi olan Almanya, kararını Savunma Bakanlığı aracılığıyla duyururken ABD’nin kararı Ankara ile yapılan eşzamanlı açıklamayla duyuruldu. Benzer şekilde İspanya’nın patriotlarını yıl sonunda çekmesi bekleniyor. Yapılan açıklamada, “ABD, aniden ortaya çıkabilecek Balistik Füze Savunma (BFS) ihtiyaçlarının nakliyesini süratle yapmak ve desteklemek üzere harekât alanı yeteneğini muhafaza edecek olup, Patriot’larının gelecekteki konuşlanmalarını kolaylaştırmak amacıyla, mevcut konuşlanma mevziini, altyapısı olduğu gibi kalacak bir statüde idame etmeye hazır bulunmaktadır. İhtiyaç olduğu takdirde, ABD, Patriot unsurlarını ve personelini bir hafta içinde Türkiye’ye geri getirmeye hazırdır” denildi. Konsey’de henüz NATO’nun patriotları çekmesine yönelik karar alınmadı. Ancak patriot sahibi olan ülkeler, kendi araçlarını çekmek için hem Konsey’e hem de Türkiye’ye bildirimde bulundu. NATO’nun yeni bir konuşlandırma yapması beklenmese de önümüzdeki aylarda Konsey’de bu yönde bir karar alınması bekleniyor. Bunun öncesinde ise Konsey’de balistik füze tehdidi konusunda son durum değerlendirildi. Toplantıda, Esad kaynaklı bir füze tehdidinin kalmadığına işaret edildi. Bir NATO yetkilisi, Cumhuriyet’e yaptığı açıklamada, “Patriotların görevi yıllık olarak yenilenir. Son görev, bu yıl sonunda bitecek. Müttefikler konuşlandırma gereğini yeniden gözden geçirecek ve bir karar alacaklar. Şunu söylemeliyim ki Patriot bataryalarının görevi çok spesifiktir; Türkiye’yi Suriye’den balistik füzelere karşı savunmakla sınırlıdır. NATO, Türkiye’nin yanında olmaya ve güneydoğu sınırını korumaya devam edecektir” dedi. l ANKARA Bir haftada döneriz Kılıçdaroğlu, törendeki semah ekibiyle selfie çektirdi. DHA ‘Kim kul hakkı yemiyorsa onu seçmek lazım’ Nevşehir’in Hacıbektaş ilçesinde bu yıl 26. düzenlenen Uluslararası Hacı Bektaş Veli’yi Anma Törenleri ve Kültür Sanat Etkinlikleri başladı. Hacıbektaş Belediyesi tarafından Çilehane mevkiinde düzenlenen Hacı Bektaş Veli’yi Anma etkinliğinde bu yıl hükümet ve AKP’li milletvekillerinden katılım olmadı. Törende konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Kim bu ülkeyi daha iyi yönetecekse, kim kul hakkı yemiyorsa, seçimlerde onu başa getirmek zorundayız. Çıkışımız buradadır” dedi. HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ da Hacıbektaş’taydı. Fotoğraflar: DHA Esad tehdidi kalmadı DavutoğluBahçeli görüşmesi bugün MHP tarafı görüşmeden umutsuz KP ile CHP arasında gerçekleştirilen koalisyon görüşmelerinin olumsuz sonuçlanmasının ardından gözler bugün TBMM’de Başbakan Ahmet Davutoğlu ile MHP lideri Devlet Bahçeli arasında yapılacak görüşmeye çevrildi. MHP’de görüşmenin “kısa süreceği” çünkü Davutoğlu’nun görüşmeye elinde “azınlık hükümeti veya erken seçim hükümeti” önerisiyle geleceği düşüncesi yaygın. Yapılacak görüşme partide, “Tilkinin 10 türküsü var, hepsi tavuk üzerine” şeklinde yorumlanıyor. Bahçeli’nin Davutoğlu’na “CHP ile günlerce görüşmeler yapıldı, milleti oyaladınız. Saray’ın gölgesinde kaldınız” diyeceği konuşuluyor. MHP, “son günlerde artan terör olayları nedeniyle güvenli bir se Koalisyon bitti pazarlıklar sürüyor Yardım, baraj ve tüzük konuşuluyor lası bir erken seçimde partileri rahatlatacak bazı düzenlemeler için kulisler yoğunlaştı. Seçim hazırlığı pazarlıklarında 3 temel konu, “Partilerin 2016 öncesinde yapılacak seçimde Hazine yardımı almasının sağlanması”, “partilerin aday belirlemede tüzüklerinden kaynaklanan sıkıntıların aşılması” ve “barajın düşürülmesi” olarak öne çıkıyor. CHP, MHP ve HDP; Hazine yardımı için bir yasa önerisi verebilir. Ancak, “mali işlerle” ilgili düzenlemelerin TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülmesi gerekiyor ancak komisyon henüz oluşmadı. AKP’nin de Hazine yardımını istediği, bu nedenle önümüzdeki hafta yürütülecek pazarlıklarda bu konunun günde ktidar, aklımıza hep siyasal iktidarı getirir. Oysa iktidar, yapabilme gücüdür. Küçük bir çocuk bir an önce büyüyüp yetersiz durumundan kurtulmak ister. Ergen genç, kendi kimliğini bulup ailenin gölgesinde kalmaktan kurtulmaya çalışır. İktidar, yapabilme gücü, özünde bir dürtüdür, içgüdü kaynaklıdır. Onu bilince dönüştüren de nasıl yapabileceğini anlamak, çevremizin kabul edeceği bir biçime yerleştirmektir. İktidar dürtüsü bilince dönüşmediği zaman denetim dışına çıkan bir güç kaynağı gibi hastalıklı bir enerji yumağı olur. Kişiyi önce takıntıya, sonra saplantıya yöneltir. Kişi artık bu saplantının esiri olmuştur, bütün koşulları bu doğrultuya yönelterek zorlar, artık hem kendisi için hem de çevresi için sorun kaynağı olmuştur. Bütün diktatörlerin oluş mekanizması temel olarak budur. Hitler de bu yolda yürümüştür, Mussolini de, Pinochet de, Franco da, Salazar da. Hepsi de saplantılarını “ülkeleri için, insanları için, huzur için, istikrar için, refah için” diyerek açıklamışlardır. Oysa gerçek, kendi saplantılarından kurtulamayarak iktidar hastalığının hummalarını yaşamaları, toplumlarına ve dünyaya da yaşatmalarıdır. HHH Günümüzün siyasetine bakalım. İleri demokrasi savı ile iktidara gelen AKP, demokratik kuralların hiçbirisini kendisi için uygulamamaktadır. Parti lideri de kendisini iktidarın sahibi olarak görmekte, öyle hareket etmektedir. Bunun temelini de, kendisini cumhurbaşkanı olarak halkın seçmesine bağlamaktadır. Bu anlayışla AKP de parti olarak devre dışında kalmaktadır. İktidar hastalığında sorun kişide değildir, sistemdedir. Eğer sistem seçtiği kişiyi, seçtiği grubu denetim dışı bırakırsa, onun ya da onların yaptıklarını sorumlulukları olarak kabul etmezse elbette kişi de diktatör olur, grup da kendisini dokunulmaz görür. İktidarın hastalanmasına yol açan gidiş, parti içindeki denetim mekanizmalarının şu ya da bu nedenle kullanılmaması, yapılan yanlışlara göz yumulmasıdır. Elbette, bu gidişin görülmemesi, görüldüğü halde oy verilmesi de aslında bütün oy verenleri bu sorumluluğun içine sokmaktadır. Sistemin hastalıklı yanı budur. Gördüğünü görmezden gelme. Bildiğini bilmezden gelme. Yolsuzluklara aldırmama. Yasa dışına çıkmalara önem vermeme. Küçük çıkarlar. Gerçek demokrasinin engelleri bunlardır. İktidar hastalığı, bir süre sonra muhalefet hastalığına da yol açar. Muhalefet de bu sistem bozukluğunun yörüngesine girer. Bu nedenle de “muhalefet iktidarı” da hastalanır. Önemli olan sistemin hastalığını görüp ortadan kaldırmaktır. HHH İktidar hastalığı, gerçekleri görmeyi engeller. Kendisi hesap sorar, suçlar, hakaret eder, her türlü şiddeti uygular ve kendi hakkı sayar. Ama kendisine yönelen hesap sorma girişimlerini şiddetle reddeder, suçlar, ceza verir ve şiddetle uygular. Hastalıklı iktidar her türlü şiddeti kullanır, her türlü yolu dener, asla kendini sorumlu saymaz, kendi dışındakileri suçlar. HHH Bugün Türkiye siyasetinde bunları görüyorsanız, bunları yaşıyorsanız, biliniz ki ilk işiniz siyasetinizi bu hastalıktan kurtarmaktır. Bunun yolu da elbette “bilinçli iktidarı” işbaşına getirmektir. Demokrasi, bütün güçlerin bir araya getirilerek gerçek bir “bilinçli iktidar”ı işbaşına getirmektir. İktidar bir hastalık mıdır? İ A Yıl sonu bitiyor çim olamayacağı” gerekçesiyle erken seçime uzak dururken, en başından bu yana erken seçim için koşulları hazırlayan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın meydanlara çıkıp, stratejisini “Biz değil, muhalefet erken seçim istedi, biz de mecbur kaldık. Biz onlara süre verdik, onlar bu süreyi değerlendiremedi” propagandasını yapacağına dikkat çekiyor. Hükümetin kurulması için 45 günlük sürenin dolmasına çok az bir zaman kaldığının da anımsatılması beklenen görüşmede, “Türkiye terör saldırısının yoğun olduğu ortamda hükümetsiz kalmamalı, şartları kabul ettiğiniz takdirde biz elimizi de gövdemizi de taşın altına koyarız” denileceğinin de altı çizildi. l SELDA GÜNEYSU / ANKARA O me geleceği vurgulanıyor. Başkent kulislerinde özellikle AKP ve CHP’yi aday belirleme sürecinde rahatlatacak bir düzenlemenin seçim yasa önerisi içine eklenebileceği konuşulmaya başlandı. AKP’nin “üç dönem”, CHP’nin “adayların yüzde 85’ini önseçimle belirleme” zorunluluğunun bu yolla aşılabileceği ifade ediliyor. Barajın düşürülmesi de konuşuluyor. Ancak sıkışık takvim içinde bunun kolay olmadığı vurgulanıyor. AKP’nin “HDP’yi barajın altına itme” hedefi nedeniyle barajı düşürmeye yanaşmayabileceği belirtiliyor. Bazı AKP’liler ise “HDP’ye emanet oylar var, onları kesmek için yüzde 7’ye düşürülebilir” diyor. l TÜREY KÖSE / ANKARA umhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ‘fiili gücünün‘ anayasal olarak kesinleşmesi gerektiğini söylemesinin ardından Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, “10 Ağustos 2014’te, Cumhurbaşkanı yerine başkanı seçmiş olsaydık, Türkiye bugünkü kaosu yaşayacak mıydı? Yaşamayacaktı” dedi. AKP Osmangazi İlçe Danışma Meclisi Toplantısı’nda Müezzinoğlu, 7 Haziran seçimlerinin sonucunda AKP’nin, mazlum ve mağdurların beklentisini yakalayamamasının, üç kelimenin zafiyetinden kaynaklandığını belirterek, “Ya samimiyetimizde, ya gayretimizde ya da birlik ve beraberliğimizde bir zayıflama olmuştur” ifadesini kullandı. l BURSA / Cumhuriyet ‘Başkan seçseydik kaos olmayacaktı’ Müezzinoğlu C C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear