23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Pazartesi 17 Ağustos 2015 yorum TASARIM: İLKNUR FİLİZ 18 Knidos’un ışığı... onu. Yarı çıplak; sol elinde giysisini tutuyor, sağ elinin eğimiyle kapadığı yerden başka, güzelliğini örten hiçbir şey yok. Tiyatronun taş basamaklarında, Knidos Feneri’ni seyrediyoruz birlikte. Muhteşem bir coğrafyada, olağanüstü bir güzellikle, düşsel bir yolculuğu paylaşıyorum. Ayrıcalıklı olma hissiyatı... Yoo, yanlış anlaşılmasın; baş başa değiliz... Yanımızda, aynı toprakların çocuklarından çok ünlü bir heykeltıraş, ayrıca çok değerli bir matematikçi var. Derin bir sohbet bizimki, zaman tünelinde farklı yolculuk... Heykeltıraşla, Afrodit arasında çok özel bir yaşanmışlık var, biliyorum. Soruyorum bu yakınlığı, yanıtlanmıyor! Ne yapayım, Google’dan başka çare yok. Buldum, paylaşayım: “Knidos Afroditi ya da Çıplak Afrodit, Daçta Yarımadası’nın batı ucunda, Knidos’un ünlü heykelidir. Atinalı heykeltıraş Praksiteles’in yaptığı, dünyadaki ilk çıplak kadın heykeli olması bakımından önemlidir. O zamana kadar tanrı heykelleri çıplak, ama tanrıça heykellerinin sadece gerdanı ve bir göğsü açıktır. Praksiteles, İstanköy Adası sakinlerinin siparişi için iki Afrodit heykeli yontar. Bunlardan birinde tanrıça figürü örtülüyken, diğerinde çırılçıplaktır. Ada sakinleri çıplak olanı istemediğinden, heykeli Knidoslular alır, kentin en yüksek terasına yerleştirirler...” Ne diyebilirim, Knidosluların bu yaklaşımı için? Tarihe düşülen notlara bakılırsa, doğrusu çok anlamlı bir tavır; Knidoslular parlak dönemleri geride kalıp yoksullaştıklarında bile heykeli satın almak isteyen Bithynia Kralı’nın büyük para önerisini, yapılan halkoylaması sonucu kabul etmediklerine göre... HHH Anadolu, bugün de sürdüğü gibi ne kadar çok yağmalanmış. Bu toprakların eşsiz benzersiz yaratıları ve yapıtları nasıl yok olmuş, kaçırılıp başka topraklara götürülmüş? Antik tiyatronun basamaklarında zaman yolculuğuna çıktığımız, Datçalı mimar Sostratos’un dünyanın yedi harikasından biri İskenderiye Feneri bugün yok! Afrodit heykeli zaten kayıp. Knidos Aslanı, Knidos Demeteri, Bryaksis’in Dionysos ve Rahibe Nikokleia heykelleri İngiltere’ye kaçırıldı, British Museum’da. Osmanlı’nın da payı var; tiyatronun mimari parçaları, tapınağının sütunları, Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın Kahire’de yaptırdığı sarayda... İzzettin Vapuru’nun taşıdığı mermerleri ve oturma sıraları, Dolmabahçe Sarayı’nın yapımında kullanılmış... HHH Biz hafta sonu, Knidos’ta, antik tiyatroda düş ve zaman yolculuğuna çıktığımız arkadaşlarla, yüzyılları geride bırakıp, Palamutbükü’nün tepesindeki Yakaköy’e geldik. Bugünün heykeltıraşları, ressam, yazar, gazeteci, müzisyen, tasarımcı ve şairlerinin, ülkemiz ve dünya sanatçılarının buluştuğu, Nevzat Metin’in başkanlığını yaptığı Knidos Kültür ve Sanat Akademisi’ne ulaştık. Sanat yapıtlarıyla tanıştık. İnsan olmanın erdemini duyumsadık, uygarlığın yaratıcılarına selam durduk... Knidos’un Sır’ı Sanat Festivali’nin 5’incisinde, bu ülkede sanatın içine tükürenlere karşı heykel, resim, şiir ve kitapların dünyasında, “Can Yücel’e Bin Merhaba” etkinliğinde kucaklaştık. Bu kıyılarda olup da Fazıl Say, İdil Biret, Gülsin Onay ve birçok sanatçının önceki konserlerine katılmayanlar için hayıflandık. Ara Güler’in “Aphrodisias’ın Çığlığı” fotoğraf sergisini burada izleyenleri şanslı saydık. Bu toprakların kültürünü, sanatını yok edenlerin, yağmalayanların adları bir yazıya bile konu edilmeyecek kadar değersizdir. Oysa sanatçılara, bilim insanlarına, edebiyatçı ve şairlere sayfalar yeter mi? A rayıp da bir türlü bulunamayan çok ünlü bir kadın, Afrodit’le birlikteyim! Gözlerimin önünde, hayranlıkla izliyorum yerleştiği yerlerden biridir. Ahlat Kültür Vakfı’nın çıkardığı “Ahlat” gazetesi, yürüttüğü uygar yayın çizgisiyle işte bu değerbilmezliğe karşı 1993’ten beri direniyor. Ahlat Kültür Vakfı’nın Kurucu Başkanı İlhami Nalbantoğlu, bilgisunar ortamından da yayın yapan Ahlat gazetesinin yalnızca yurtta değil, tüm dünyada izlendiğini belirtiyor: “Gazetemizin yayın hayatına başladığı tarihten günümüze kadar geçen bu 22 yıllık süre içinde büyük mesafeler kat edildi. Ahlat adı, tarihi misyonuna yakışır bir biçimde evrensel bir boyut kazandı. Okuyucu kitlesi ile bir köprü kuruldu, karşılıklı bir iletişim ortamı yaratıldı.” Anadolu’nun üzerine bir karanlık şal örtülürken Ahlat gazetesi ve benzeri yayınlar birer çoban ateşi gibi çevresini aydınlatmaya devam ediyor. Ahlat gazetesi arihi ve kültürü açısından T önemi pek bilinmeyen Ahlat, Oğuz Türklerinin Anadolu’da ilk Çin’e dikkat ürkÇin İpek Yolu Ekonomik ve KültüT rel İşbirliği Derneği Gençlik Kolu Başkanı Tayfun Angın, gerginlikler yaşadığımız Çin ile Seçime giderken nkara’daki gelişmelerin ve gelişecek olanların genel değerlendirmesi: Kendi kendine sistemi değiştirdiğini ilan eden saraydaki, erken seçime giderken AKP’liler dışında bir siyasinin hükümette yer almasını istemiyor. Dolayısıyla Meclis’teki partilerden temsilcilerin yer alacağı bir seçim hükümetinin kurulması beklenmiyor. A Bugün Davutoğlu ile görüşecek olan MHP, erken seçim kararını saraydakine verdirmek istiyor. MHP ile görüşmeden de bir sonuç alınamayınca Davutoğlu bir azınlık hükümeti kurabilir. Büyük olasılıkla, güvenoyu alamayacağı şimdiden belli bu azınlık hükümeti ile seçime gidilecek. lamasına ya da Meclis’ten erken seçim öncesi önseçim yapılmamasına ilişkin bir düzenleme çıkarılmasına bağlı. Her iki olasılığın da gerçekleşmesi zor, bu yüzden CHP için yine önseçim zorunlu... ilişkiler konusunda duyarlı olunması konusunda uyarılarda bulunuyor: “10 yıl gibi kısa bir sürede Çin, en büyük 3. büyük ticari ortağımız oldu. 810 milyon dolarlık raylı vagon fabrikası, Adana’daki 10 milyon dolarlık yem fabrikası gibi önemli yatırımlar, ülkemizdeki istihdam rakamlarına Çin’in pozitif etkisine birer örnek. Çin ile aramızdaki müteahhitlik anlaşmaları 10 milyar dolara yaklaştı. Dünyanın en büyük ihracat ülkesi olan Çin, ülkemizden ciddi oranda mal ve hizmet ithalatı için TÜÇİDER gibi derneklerle iletişime geçmiş durumda. Özetle: Türkiye için Çin, önyargılardan arınmış, gelişime açık verimli bir işbirliğinin adresidir.” Çarın yaptığı araydakinin kankası, Rusya çarı Putin, BatıS lı ülkelerce Rus banka ve petrol şirketlerine yönelik yaptırımlara karşılık tonlarca gıdayı yaktırır, buldozerlerle ezdirirken... Dünyada yaklaşık 900 milyon insan aç! 1 milyar insan yetersiz besleniyor. 2 milyar kişi demir ve çinko yetersizliği çekiyor. Yılda 450 bin çocuk çinko yetersizliğine bağlı hastalıklardan, her dakikada bir, 6 çocuk mikrobesin eksikliğinden ölüyor. 165 milyon çocuk, yetersiz beslenmeden dolayı fiziksel ve mental potansiyellerine erişemiyor. Ağır kansızlık nedeniyle her yıl 50 binden fazla anne de doğum sırasında yaşamını yitiriyor. Bilmem anlatabildim mi?  araydakinin erken seS çim oyununa çerez yapılan Yine önseçim CHP’de Kılıçdaroğlu yönetimine karşı kılıçlar bileniyor. Ancak erken seçim öncesi bir kurultayın toplanması söz konusu değil. Tüzük gereği, erken seçim öncesi CHP yine önseçim yapmak zorunda. CHP’nin önseçimden kurtulabilmesi, bir tüzük kurultayı top Erol Manisalı ‘Bıçak Sırtı’ yazılarına bundan sonra Salı günleri devam edecektir. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr AKP’nin farkına varmadıkça! ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com.tr HARBİ SEMİH POROY 17 AĞUSTOS 2015 SAYI: 32821 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Tahir Özyurtseven Haber Koordinatörleri Murat Sabuncu Ayşe Yıldırım Başlangıç Yazıişleri Müdürleri Bülent Özdoğan Baydu Can Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Görsel Yönetmen Hakan Akarsu l Haber l Ekonomi: Reklam Genel Müdürü Özlem Ayden Şalt Reklam Genel Müd. Yrd. Nazende Körükçü Reklam Grup Koordinatörü Hakan Çankaya Rezervasyon Yönetmeni Onur Tunalı Kitap cennetlerine sığınmak... ir süredir en çok yaptığım şey: Kitap cennetlerine sığınmak. Artık her günü yaşamanın değil, fakat her gün ölmenin “Hayat” diye adlandırıldığı bir iklimde yaşıyorum. Ve biliyorum, hem de çok iyi biliyorum ki, kitaplara beslediğim inancı yitirdiğim gün, benim hayatımın da son günü olacak. Ama şimdilik, yaşadığımız ve her bakımdan cehennemden farksız günlerin en sıcak saatlerinde bile gölgelerden yürüyerek sığınabildiğim bir kitap cenneti var. O günün sabahından dışarıya çıktığım saate kadar gazete başlıklarından ve televizyonlardan yansıyan ölüm filtrelerinden geçiyorum. Apartman kapısından dışarıya çıktığımda, sabaha göre “azalmış” gibiyim. Üzerimde neredeyse en yakın kitap cennetine ulaşma umudumu bile yok etmek üzere olan bir bitkinlik var. “Manevi” ya da “psikolojik” bitkinlik gibi söylemler lüks kaçar. Çünkü sözünü ettiğim bitkinliği “organik” olarak, bedenimin bütün hücrelerinde hissediyorum. Evime en yakın olan kitap cen B Merkezi Müdürü: Aykut Küçükkaya l Dış Haberler: Ceyda Karan Olcay Büyüktaş l Kültür Sanat: Evrim Altuğ l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Grafik: Ahmet Sungur l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven editor@cumhuriyet.com.tr Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Ahmet Rasim İzmir Temsilcisi: Serdar Kızık Halit Ziya Sok. No: 14 Çankaya 06550 Ankara Bulvarı 1352 S. 2/3 İzmir Tel: (0232) 441 12 20 Tel: (0312) 442 30 50 Okur Temsilcisi: Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Can Dündar, Cüneyt Arcayürek, Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Mustafa Balbay, Hakan Kara. Mali İşler Müdürü: Bülent Yener l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Cumhuriyet Caddesi Beşler Apartmanı No: 44 Kat:3 Daire:4 34367 Elmadağ/İstanbul Tel: (0212) 251 98 74 75 81 82 Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: YAYSAT Doğan Medya Tesisleri Hoşdere 34850 Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 04.30 04.19 04.31 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 06.08 13.1 5 17.02 05.55 13.01 16.45 06.18 13.25 17.12 Akşam 20.10 19.53 20.14 Yatsı 21.40 21.21 21.46 neti, 6/45 Yayınevi’nin kitap dükkânı. Açıldığı günden beri tiryakisi olduğum bir mekân. Ama o ilk zamanlarda bir gün gelip de burayı bir “sığınak”, cehennemden farksız bir dünyadan “kaçış noktası” sayacağımı hiç düşünmemiştim. Şimdi ise vitrinlerin hemen arkasında karşı karşıya duran iki berjer koltuğu daha uzaktan gördüğümde: “Tamam, bugünü de yaşayabileceğim!” diye rahat bir soluk alıyorum. Çünkü içeriye girer girmez karşılaştığım kitap rafları, sadece o yayınevinin değil, fakat bütün dünya edebiyatının ve düşünce evreninin en seçkin eserleriyle dolu. Sanki çevremizi saran bunca ölüme ve öldürmeye inat, tüm doğurganlığı ile hayata ve yaşamaya çıkarılmış bir davetiye. Buraya adım atmak, elbette ölümleri ve öldürmeleri unutturmuyor. Ama istersek eğer bize ölümün ötesine uzanan yollar da döşeyebileceğimizi hatırlatıyor. Ya da, “bizi uyarıyor!” mu desem daha uygun olur? Raflar boyunca dolaşırken, arada parmaklarıma kendi yazdığım ya da çevirdiğim kitapların takıldığı da oluyor. Çocukça bir sevince kapılıyorum. Çünkü bizimkisi gibi anlamsız ölümlerle ve öldürmelerle tıka basa dolmuş bir iklimde yaşamak, insanın bazen, hatta sıkça, kendi hayatının, o hayatta yapıp ettiklerinin anlamından da kuşku duymasına yol açıyor. Böylesine seçkin eserlerle dolu bir kitapçıda kendi elimden çıkma kitaplarla da karşılaşmak, işte bu türden kuşkuları biraz olsun dağıtmaya yarıyor. Böyle karşılaşma anlarında, içimden bir sesin şöyle dediğini duyar gibi oluyorum: “Ölümleri ve öldürmeleri tek başıma durduramam elbet; ama sanırım biraz olsun sorumluluk üstlenmişim! Sözcüklerin kıyılardan kıyılara taşınmasına yardımcı olarak, öldürmeye karşı ve yaşatmaktan yana aslında çok güçlü bir bildiriye, ‘Sözcüklerin Bildirisi’ne ben de, küçücük de olsa, bir imza atmışım!” KPCHP arasındaki hükümet kurma görüşmelerinin sonuçsuz kalmasının ana nedeni AKP’nin niteliğidir. AKP’nin siyasal İslamcı kimliği, bu aşamada bir AKPCHP işbirliğine olanak tanımıyor. Toplumun önemli bir bölümü gibi, CHP de AKP’ye çok büyük bir yanlış bakışla gelişmiş ülkelerdeki merkez sağ partisi işlemi yapıyor; gerçek kimliğini görmezlikten geldiği için, bu partiyi anlamıyor. AKP ise ideolojisinin bir sonucu olarak CHP’yi anlamak istemiyor. Sonuçta, hükümet kurulmamasının tek sorumlusu AKP’dir. HHH Anımsanacağı gibi, CHP bu köşede sağcılaştığı için uyarıldı ve eleştirildi. Partinin genel başkanı ve genel sekreteri, Kemal KılıçdaroğluGürsel Tekin ikilisi, CHP’nin ideolojisi ve kadrolarıyla sağcılaşmasına karşı çıkan; yalnızca CHP’nin daha başarılı olması ve iktidara koşması için yapılan bu tür uyarıları göz ardı ettiler; son beş yıl boyunca CHP’yi sağcılaştırmak için her şeyi yaptılar. İktidardaki AKP’nin dokuz puan oy kaybettiği 7 Haziran seçimlerinde ana muhalefet partisi CHP’nin de 1.5 puan dolayında oy kaybetmesi, değil Türkiye’de dünya siyasetinde de bir örneği bulunmayan tarihsel bir başarısızlık örneğidir. Acı gerçek şudur: Sağcılaşarak kişiliğini iyice yitiren CHP, seçmen desteğini alamamıştır. Seçimlerde hiçbir getirisi olmadığı görülen sağcılaşmanın, büyük bir istekle ve tam bir uyumlu tutumla gidilen koalisyon görüşmelerinin de bütün iç ve dış kamuoyu istemlerine karşın, istenen sonucu vermediği hüzünle görüldü. CHP’deki büyük sağ sapma, AKP’nin gözünde de bir ortak hükümet kurulması için yeterli olmadığı gibi, AKP’nin kimliğinin doğru okunmasını da sağlamadı. Bu toplumun 200 yıllık çağdaşlaşma sürecini kapatılması gereken bir parantez ve bunu kutsal bir görev olarak gördüğünü her fırsatta açıklayan AKP’den günümüzün özgürlük anlayışını özümsemesi beklenemez. Hukuk devletinden, kadın erkek eşitliğinden ve değişik sermaye kesimlerine eşit uzaklıkta devlet anlayışından çok uzak olan AKP’nin insanın yaratıcı yeteneklerini ortaya çıkmasını sağlayan eğitime; bilimsel bilginin yol göstericiliğine, özgür kültür ve sanata nasıl baktığı, 13 yıl boyunca yaptıklarının sayısız örnekleriyle biliniyor. AKP kimliği, yalnızca imam hatip okulları ve kamusal alanda türban kullanımının çok ötesindedir; CHP yıllardır bunu görmüyor. Görüşmelerden sonra CHP Genel Başkanı, “Biz anlaşamayacağımız bir şey görmedik” diyebiliyor! Kendi ideolojisinden, daha doğrusu kendisinden kaçan CHP’nin getirildiği nokta, ekonomi konularına öncelik vermesidir. CHP politikasıyla büyük övgü aldı. Oysa, ekonomizm, siyasal ve toplumsal sorunlardan, giderek ideoloji ya da düşünce alanından uzak durmak için genellikle sendikaların başvurduğu bir kolaycılık yoludur. Emeklilere ikramiye ve asgari ücretin yükseltilmesi gibi önerilerle ne ölçüde süslenirse süslensin, buradan elde edilecek sandık başarısı geçici ve sınırlıdır. Sağcılaşmasını alkışlayanlar, koalisyon görüşmelerindeki uyumlu tutumunu da överek CHP’ye sağcılaşma yolunda devam et güzellemesi yapıyorlar. Böylece bir taraftan Cumhuriyetin değerlerinden tümüyle kurtulma sağlanacak, bir taraftan da AKP doğru yola gelecektir. Oysa bu önermeler CHP için sonu mutlaka başarısızlığa giden birer uyutmacadır. Çağdaş evrensel ve sol değerleri özümseyen ilerici kadroları ile tek başına iktidara gelecek bir sürece girmedikçe CHP’ye ve daha da önemlisi Türkiye’ye de yazık olacaktır. A C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear