25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Pazartesi 15 Haziran 2015 EDITÖR: ŞEHRİBAN KIRAÇ TASARIM: BAHADIR AKTAŞ ekonomi 9 Soma faciasının ardından madenlerin kapatılmasını, ‘pahalı’ önlem şartına bağlayan patron örgütü, mevcut şartların kötü olduğunu itiraf etti ömür Üreticileri Derneği Başkanı Muzaffer Polat, Soma’daki maden faciasının ardından 192 yeraltı kömür işletmesinden 126’sının kapandığını, 40’ının rölantide çalıştığını söylerken, buna iş güvenliği için konulan şartların neden olduğunu savundu. AA’ya konuşan Polat, Avrupa Birliği Parlayıcı ve Patlayıcı Ortamlarda Güvenlik Sertifikası (ATEX) alma zorunlulu Şirketler 3 bin madenciyi kelle koltukta çalıştırmış K ğunun çok kısa sürede uygulamaya geçtiğinden şikâyet etti ve kullanmaları şart koşulan ürünlerin pahalı olduğunu öne sürerek, kendilerinin aldığı daha ucuz ürünlerin kabul edilmesini istedi. Polat, ATEX standarları konusunda, “Biz bu standardı uygulamayız, yapmayız, demiyoruz ancak olabilecek şeylerin istenmesini rica ediyoruz. İngiltere, ATEX’in uygulanması için 9 senelik süre zarfını kabul ettirmişken bizim direkt uygulamaya geçmemiz bekleniyor” diyerek, madenlerini kapanmasını buna bağlarken, bugüne kadar mevcut yetersiz güvenlik tedbirleriyle çalışıldığını da itiraf etmiş oldu. Polat, “Biz Çin malı antigrizu damgalı ürünleri getirdik ama kabul edilmiyor. Doğu Avrupa’dan 45 misli ücretle ithal etmemiz gerekiyor” dedi. Polat, işçi ve sendikaların talepleri konusunda da “Günlük altı saat mesai ile bir ocak çalışmaz. Bu bir meslek. Doğru, riski var ama her alanda risk vardır” dedi. Üç sonuç ürkiye siyaseti 7 Haziran seçimleri sonrasında yepyeni bir döneme giriyor. Girilen dönemin üç önemli özelliği var: Siyasal İslamcı AKP’nin geriletilmesi, HDP’nin yükselişi ve koalisyon zorunluluğu. HHH Seçim sonuçları yorumlarında üzerinde hemen hemen hiç durulmayan büyük sonuç, ülkenin siyasal tarihinde ilk kez din kökenli bir partinin seçmen oylarıyla geriletilmesidir. Seçimleri hem dokuz puan gibi bir büyüklükte yani nicel, hem de ideolojisi nedeniyle nitel olarak yitiren, AKP’dir. Seçmen bu seçimde geçmişte kendi kendilerini ilerici güç ya da zinde kuvvet sayarak Siyasal İslamcı partileri silahla ya da yargı yoluyla geriletmek isteyenlerin yerini aldı. Sandık, AKP’nin uygulamalarıyla devletin ve kamusal alanın dinselleşmesine artık yeter demesini bildi. Doğrudan ve dolaylı sonuçlarıyla bu geriletme, iç ve dış yansımalarıyla, ülke siyasetinde kesin bir dönüm noktası olacaktır; bu nedenle de önemi gerçekten çok büyüktür; tarihseldir. Önemli bir nokta daha var, bu seçimde iktidar kaybedince ana muhalefet kazanır kuralı işlemedi; seçmen, ideolojisiyle ve kadrolarıyla sağcılaştırılan ana muhalefete de yeterli oy vermedi. HHH Seçim sonuçları, bundan sonra siyasetin gündeminin çok büyük ölçüde HDP’den sorulacağını söylüyor. Seçimlerde HDP’yi etkin kılan, seçmenin karşısına ideolojik bir bütünlükle çıkmayı başarmasıdır. HDP, öncelikle toplumun ezilen, sömürülen ve dışlanan kesimlerinin sesi olmayı başardı. Artı bu ses olmayı, yalnızca ekonomiyle değil, hak ve özgürlüklerle ve barışla ilişkilendirmeyi de bildi. Diyanet İşleri üzerinden, kamu alanının daha fazla dinselleşmesini ustaca eleştirdi. Bir arayış içinde olan gençliği sürece katan HDP, milletvekili adaylarının yarısını kadınlardan göstererek, toplumsal cinsiyet bağlamında eşitlik kavramına siyasal bir içerik kazandırdı. HDP’nin gücünü aldığı üçüncü kaynak barıştır. HDP, yaklaşık 30 yıl süren silahlı savaşımla olgunlaşan ve ucu savaş kokan AKP politikasına karşı çıkışla simgelenen barışçı bir özellik taşıyor. Seçimlerde bütün Türkiye’nin partisi olma yolunda önemli bir aşama sağlayan ve en hızlı büyüyen parti olan HDP, bu niteliklerini tüm toplum katmanlarında derinleştirerek ve yaygınlaştırarak, kendi geleceğini bu ayaklar üzerinde yapılandırdığı ölçüde, ülkenin geleceğinde daha da etkili olacaktır. HHH Koalisyon konusuna gelince, CHP’nin seçimlerde aldığı sonucu değerlendirmeyi ileri bir tarihe bırakarak açıkça belirteyim; bir AKP CHP koalisyonu, CHP için intihar olur! CHP’nin sağcılaşmasını ısrarla isteyen; bunu başaran ve şimdilerde AKP koalisyonu için özendiren yazar ve yorumcuların önerilerine bakmayın; böyle bir koalisyon, bir taraftan AKP ideolojisinin kamusal alanda daha fazla yerleşmesine hizmet eder, diğer taraftan da yalnızca küresel sermayenin çıkarlarına çalışır. Yakın geçmişe bakalım; 1991 genel seçimlerinden sonra kurulan Doğru Yol SHP Sosyal Demokrat Halkçı Parti ortak hükümetinin yaptıkları, bu iki partiyi siyaset tarihinin çöplüğüne göndermiş; sonraki gelişmeler AKP’ye iktidar yolunu açmıştır. CHP’nin SHP benzeri bir sona götürülmesi, ülke için ürkütücü; CHP’ye emek verenler için de gerçekten üzücüdür! HHH Seçimden çıkan koalisyon olumsuzluğu geçicidir; 7 Haziran’ın yukarıda belirtilen olumlu sonuçlarının kalıcılaştırılmasına çalışılması gerekiyor. T Çin malı aldılar Bakan aynı görüşte Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız üretim verileriyle ilgili yaptığı değerlendirmede, “Madencilikte yaşanan kazaların ardından al dığımız bir kısım sıkı tedbirlerin üretimi etkilediğini biliyoruz. Madencilikte iş sağlığı ve iş güvenliği üretimin önüne geçti” demişti. 301 madencinin hayatını kaybettiği Soma’daki maden faciasının ardından 2 bin 831 madenci işten çıkarıldı ve işçiler hala haklarını alma mücadelesi veriyor. İş güvenliğine vurgu yapılan açıklamalarda istihdam üzerinde hiç durulmaması dikkat çekiyor. FT: Türkiye’de büyüme sorunlu ünyanın önde gelen ekonomi gazetelerinden İngiliz Financial Times, Türkiye’nin büyüme modelinin “ciddi biçimde sorunlu olduğunu”, modelin gözden geçirilmesi gerektiğini yazdı. Gazetenin, uluslararası ekonomi editörü Alan Beattie imzasıyla yayımlanan analizde, AKP’nin seçimlerde çoğunluğu kaybettiği hatırlatılarak, “Bu gelişmenin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın otokratik İslami siyaseti için anlamı ne olursa olsun buna eşlik eden ekonomik model, başka yükselen piyasalarda da olduğu gibi ciddi biçimde sorunlu” yorumu yapıldı. Analizde, Türk hükümetinin büyüme stratejisi, “esasen popülist kalkınma modelinin D bir çeşidi olup, dış finansman sağlayan yabancıların teveccühüne tehlikeli biçimde bağımlı” denildi. Avrupa Komisyonu, AKP hükümetinin bu yıl için öngördüğü yüzde 4 büyüme rakamını “iyimser” buldu. Komisyon, “Avrupa Ekonomisi” raporunun Haziran güncellemesinde, Türkiye için kış döneminde bu yıl için yaptığı yüzde 3.7 büyüme tahminini korudu. Rapora göre, “Türkiye’de daha olumlu bir yatırım iklimi hukukun üstünlüğünün güçlendirilmesine, güçler ayrımı ve siyasi çoğulculuğa bağlı. Hem iç hem de dıştaki yatırımcıların mülkiyet hakları korunmalı.” Avrupa’dan eleştiri Türkiye dünyada toprak rezervi en fazla azalan 20 ülkeden biri haline geldi. Askerden dönen işe alınmayabilir skerlik nedeniyle çalıştığı işyerinden ayrılan ve askerlik dönüşü aynı işyerinde çalışmak isteyenlere Yargıtay’dan kötü haber. Altı aylık askerlik için çalıştığı işyerinden ayrılan bir gencin, kendisini işe almayan işveren aleyhine açtığı davada “işe iadesi” yönünde karar veren mahkeme kararını değerlendiren Yargıtay 22. Hukuk Dairesi, “sözleşmesini tazminatını alıp feshettiği” gerekçesiyle davacı aleyhinde karar aldı. Yargıtay, askerlik dönüşü işe alınmanın yeni bir iş söz Tarım arazileri 24 yılda yüzde 38 azalış gösterdi ürkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, tarım arazilerinin geri dönüşü olmayan bir şekilde elden çıktığını, işlenen ve uzun ömürlü bitkilerle kaplı kişi başına düşen arazi miktarının, nüfus artışının da etkisiyle 19902014 döneminde 4.9 dekardan 3.1 T A leşmesi gerektirdiğine, askerlik sonrası işe alınmama halinde “işe iade davası” açılamayacağına hükmetti. Çalışanın açtığı davaya bakan Ankara 10. İş Mahkemesi, davacının askerlik dönüşü işe başlatılmamasının hukuka aykırı olduğuna hükmetmişti. Kararda, işçilerin askerlik sonrası iki ay içinde işe girmek istedikleri takdirde eski işleri veya benzeri işlerde boş yer varsa derhal yoksa boşalacak ilk işe başka isteklilere tercih edilerek yerleştirilmesi gerektiği belirtilmişti. dekara indiğini bildirdi. Toprak Bayramı dolayısıyla yaptığı açıklamada, 19902014 döneminde, işlenen tarım arazisi ve uzun ömürlü bitki alanının yüzde 14 azaldığını belirten Bayraktar, bu dönemde nüfusun 56.5 milyondan 77.7 milyona çıkmasıyla kişi başına düşen arazi miktarının, yüzde 37.5 azaldığını söyledi. Türkiye’nin dünyada toprak rezervi en fazla azalan 20 ülkeden biri olduğunu vurgulayan Bayraktar, erozyon, çölleşme, toprak kirlenmesi, tuzlanma, toprak içindeki organik madde ve mikroorganizma varlığının azalmasını da sebepler arasında gösterdi. ürkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Kani Beko, işçilerin hür iradeleriyle istedikleri sendikaya üye yapılmasından yana olduklarını, hem siyasi hem sendikal barajlara karşı çıktıklarını söyledi. Beko: Sendika referandumla belirlensin T 1516 Haziran 1970’teki işçi direnişinin yıldönümü dolayısıyla Bursa’da düzenlenen yürüyüşe katılan Beko, Bursa ve İzmit’te otomotiv ve yan sanayi fabrikalarında çalışan işçilerin toplu iş sözleşmelerini beğenmeyerek eylem gerçekleştirdiğini anımsatarak, “Türkiye’nin her tarafında fabrikaların önlerinde referandum yapabilmek için sandıklarımızı kuralım ve işçi arkadaşlarımızın özgür iradeleriyle istedikleri sendikalara gitmelerine katkı koyalım” diye konuştu. ürkiye ciddi bir siyasi istikrarsızlık riskiyle karşı karşıya. Bunu kazasız belasız aşabilir mi bilemiyorum. Ancak uluslararası ekonomik koşullar bir dış şok olasılığının giderek arttığını düşündürüyor. T Senkronizasyon artıyor Dünya ekonomisinde, bir bölgede ekonomik büyüme yavaşlarken bir başka bölgede artmaya devam ederse, krizin etkilerinin yumuşadığını görüyoruz. Buna karşılık, ülke ekonomilerinin tempoları arasındaki benzeşmeler (senkronizasyon) arttıkça krizden çıkma olasılığı zayıflıyor. Bugünlerde en büyük 17 gelişmekte olan ülkenin (GÜ) dünya ticareti içindeki payı yüzde 43. Yükselen piyasalar olarak tanımlan grubun dünya hasılası içindeki payı, satın alma gücü paritesi (PPP) ile ölçüldüğünde yüzde 52. Bu oran dünya ekonomisinde önemli bir sarsıntı yaratan Asya krizi sırasında yüzde 38 düzeyindeymiş. Finansallaşmaya bakınca da yükselen ekonomilerin borçlarının bugün toplam 6 trilyon dolarla, Asya krizi dönemindeki düzeyin iki katına ulaşmış olduğu görülüyor. Küresel mali krizin ilk belirtilerinin ortaya çıkmaya başladığı 2000’li yıllardan 2014’e kadar (mali krizin en Ufukta fırtına var şiddetli yılı 2009 hariç) en büyük 17 GÜ’nün güçlü bir büyüme sergilediği, dünya ticaretindeki büyümeye her yıl ortalama 2.5 puan eklediği görülüyor. Yine bu dönemde merkezden çevreye sermaye hareketlerinde bir canlılık söz konusu. Böylece mali kriz yayılırken en büyük 17 GÜ ekonomilerinin merkez ülkelerdeki sermaye, mal fazlasını emmeye devam ederek krizin basıncını hafiflettiği söylenebilir. Dünya Bankası’na göre bu durum şimdi değişiyor. 2015 yılının ilk üç ayında bu 17 ülkenin dünya ticaretinin büyüme hızına etkisi (0.9) puan. İlk veriler bu eğilimin II. dönemde de, Çin ihracatının yıllık yüzde 2.5 daralmasıyla güçlenerek devam edeceğini düşündürüyor. Uluslararası Finans Enstitüsü’nün (IIF) verileri de sermaye hareketlerinin yön değiştirdiğini, çevreden merkeze, daha “güvenli” pazarlara dönmeye başladığını gösteriyor. Yukarda değindiğim 17 ülkenin bu yıl ilk üç aylık dönemde büyüme hızı yüzde 3.5 olmuş. UBS’nin yükselen piyasalar uzmanı Bhanu Baweja, “Çin’in etkisini çıkarırsak geri kalanın toplam ortalama büyüme hızı sıfır düzeyine iner” diyor (Financial Times, 10/06/2015). Gelişmiş ekonomilerin büyüme oranlarıyla gelişmekte olan ekonomilerin büyüme oranlarını kıyaslayan grafiğe bakınca da aralarındaki farkların daralmaya başladığı görülüyor. Oxford Economics’den Adam Slater de “Yükselmekte olan ekonomiler, dünya ticaretinin büyümesine önemli bir destek oluşturma konumundan, üzerinde yavaşlatıcı etki yapma konumuna gelmeye başladılar” diyor (FT, age). Kısacası dünya ekonomisini ileri çeken son motor da duruyor. Dünya Bankası’nın da bu koşullarda global büyüme oranını 2015 yılı için yüz de 2.8’le resesyon sınırına çektiği görülüyor. Ve Türkiye... Gelişmekte olan ülkelerde Asya kriziyle kıyaslanan bir ortam gelişirken, Türkiye’nin adı en kırılgan ülkeler arasında geçiyor. Dahası, Daily Telegraph’ın ekonomi editörü Ambrose EvansPritchard, “ilk devrilen domino Türkiye” yorumunu yapıyor. Prithchard’a göre gelişmekte olan ülkelerde, bir ekonomide veriler olumsuz bir görüntü sergilese bile eğer orada siyasi istikrar varsa, piyasalar daha dayanıklı olabiliyor. Pritchard, Türkiye ekonomisine bakıyor, parası hızla değer kaybediyor, dış borçları 430 milyar dolara ulaşarak zehirli bir hal almış, yıllık dış kaynak gereksinimi, GSMH’sinin yüzde 26’sına ulaşmış, özel sektör borçlanması kritik düzeylerde, buna karşılık merkez bankasında yalnızca 35 milyar dolar, iki aylık ithalatı karşılayacak düzeyde rezerv var, diyor. Pritchard yabancı sermaye girişinin azaldığına da işaret ediyor. Böylece, çok kırılgan bir ekonomi görüntüsü çiziyor. Pritchard’ın çizdiği görüntüyü kötümser bulabilirsiniz. Yine de tüm bunlar bizi, dünya ekonomisinde koşullar zorlaşırken, “Yükselen piyasalardan birinde bir mali kriz patlak verirse Türkiye ekonomisine ne olur” sorusundan, “Siyasi istikrarsızlık, krizin buradan patlamasına yol açar mı” sorusuna getiriyor. TMSF, Olay Medya’nın satışını erteledi T asarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF), “Olay Medya Ticari ve İktisadi Bütünlüğü”nün satışında ihale tarihini 15 Eylül 2015’e erteledi. Konuya ilişkin Resmi Gazete’de yayımlanan kararda, “Olay Medya Ticari ve İktisadi Bütünlüğü ihale takviminde, Son Teklif Verme Tarihi 15 Haziran 2015 saat 17.00’dan, 14 Eylül 2015 saat 17.00’a, İhale Tarihi 16 Haziran 2015 saat 11.00’dan, 15 Eylül 2015 saat 11.00’a, yapılması halinde Pazarlık Tarihinin 19 Haziran 2015 saat 11.00’dan, 18 Eylül 2015 saat 11.00’a uzatılmıştır” denildi. TMSF, “Sifaş Makineleri Ticari ve İktisadi Bütünlüğü”nü ise 15 milyon lira başlangıç bedeliyle satışa çıkardı. Muhammen bedeli 15 milyon TL olarak belirlenen Sifaş Makineleri Ticari ve İktisadi Bütünlüğü’nün satış ihalesi, 30 Haziran 2015 tarihinde saat 11.00’da TMSF’nin İstanbul’daki binasında yapılacak. C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear