20 Mayıs 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Perşembe 30 Nisan 2015 haber EDİTÖR: CANER ÖZTÜRK TASARIM: BARIŞ AKTAŞ 4 Cemaat Kırmızı Kitap’ta Fethullah Gülen Cemaati yeniden Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’ne girdi ürkiye’deki kimi olaylara şaşıranlara bakıyor da, şaşkınlıklarına şaşıyordum hep... Ama, bir haftalık yurtdışı gezisinden dönüşte ben de şaşırdım. Olay, Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca, eski İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürü Yakub Saygılı ve eski İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer’in de aralarında bulunduğu operasyonda tutuklanan şüpheliler hakkında İstanbul 32. Asliye Mahkemesi’nin verdiği tahliye kararı üzerine yargı içinde bir hukuksuzluk savaşının başlamasıdır. HHH Olayın hukuki yönü uzmanlar tarafından tartışıldı, bir şey anlaşılacağından emin değilim ama dilim döndüğünce özetlemeye çalışayım: Yukarıda sözü geçen ve tutuklu olan kişilerin avukatları, müvekkilleri hakkında tahliye talebinde bulunurlar. Tutuklama konusunda yetkili olan sulh ceza mahkemeleridir. Ama tutukluların avukatları İstanbul 29. Asliye Ceza Mahkemesi’ne başvurarak İstanbul bölgesindeki sulh ceza mahkemeleri hâkimleri için reddi hâkim talebinde bulunur. Mahkeme İstanbul bölgesindeki bütün sulh ceza hâkimleri hakkındaki reddi hâkim talebini haklı bulur, İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesi’ni yetkili sayar ve dosyayı oraya gönderir. İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesi de tutuklular hakkında tahliye kararı verir. Bunun üzerine İstanbul 10. Sulh Ceza Mahkemesi de 32. Asliye Ceza Mahkemesi’nin verdiği kararın yok hükmünde olduğuna, tutukluluk hallerinin devamına hükmeder. Bu arada Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu 2. Dairesi, olaya adı karışan asliye ceza mahkemesi hâkimlerini yıldırım hızıyla açığa alır. Olayın hukuki niteliğini tartışacak değiliz, çünkü hukuksuzluğun egemen olduğu ortamda neler olduğunu hukukla açıklamak olanaksızdır. HHH “Peki o zaman gerçekte ne oluyor” sorusunun yanıtı basittir. İki cemaat, Fethullahçılar ile Tayyipçilerin polis, adliye ve de medyadaki iktidar çatışmasında, Fethullahçıların adliye, polis ve medya içindeki uzantılarını tasfiye operasyonu sırasında tarafların adliye içindeki tayfaları kılıçlarını çekmişlerdir. Fethullahçıların adliyedeki nüfuzunu kırmak isteyen Tayyipçiler, çıkardıkları bir yasa ile tutuklama konularını sulh ceza hâkimlerinin inhisarına bırakırken bu hesaplaşmayı düşünmüş ve bütün yargı bölgelerinde, kendi güdümünde sulh mahkemeleri oluşturmuştur. Bu mahkemeler de hukuka aykırı tutuklama yapmakta da, tutukluluk hallerinin devamı konusunda da, rahatça iktidarın istediği doğrultuda kararlar vermekte de beis görmemektedir. Durumun farkında olan Fethullahçı cephenin avukatları ise, henüz kendi nüfuz alanlarında kalan, bir asliye mahkemesi bulmuş ve oraya reddi hâkim için başvuru yapmıştır. Bunun üzerine artık her alanda iktidarını güçlendirmiş olan Tayyipçiler, asliye cezanın kararını yok saydırmış, Fethullahçı olduğunu düşündüğü yargıçları da kendi denetiminde olan HSYK’den çıkarttırdığı bir kararla açığa aldırmıştır. Herkesin gözü önünde cereyan eden olayların özü budur. Olanların hukukla uzaktan yakından ilgisi de yoktur. Demokrasi ve bağımsız yargı talep eden biz vatandaşlar, bu kavganın bir zamanlar “bu yollarda beraber yürüyen” taraflarının ikisine de karşıyız. Çünkü hangisi kazanırsa kazansın, en büyük kaybeden biz olacağız. Peki bugün içinde yaşadığımız durumu nasıl adlandıracağız? Tuz koktu desek, o çoktan koktu ve durumu anlatmak için de hafif kalıyor. Doğrusu ben de bu duruma bir ad bulamadım. Bir Ad Bulamadım T KP iktidarında dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan’ın ısrarları üzerine, “Kırmızı Kitap” olarak bilinen Milli Güvenlik İç Siyaseti Belgesi’nin (MGSB) “irticai unsurlar” bölümünden çıkarılan “Fethullah Gülen Cemaati”, “Paralel Devlet Yapılanması” adıyla yeniden iç tehdit unsurları arasına alındı. MGK’nin gündemini ve içeriğini yönlendirme yetkisine sahip olan Erdoğan, kurulda, paralel yapı ile mücadele konusunda ilgili kurumlardan ayrıntılı bilgi aldı. Konu bildiride, “Milli güvenliği tehdit eden paralel devlet yapılanması ve illegal oluşumlara karşı yürütülen mücadele hakkında tafsilatlı bilgi arz edilmiş, mücadelenin kararlılıkla sürdürülmesine vurgu yapılmıştır” değerlendirilmesi yapıldı. Erdoğan’ın başkanlığında toplanan MGK’ye ilgili bakanlar, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel ile kuvvet komutanları katıldı. MGK’nin ağırlıklı gündemi ve konusu Erdoğan’ın Kuveyt dönüşü sert ifadelerle vurgu yaptığı paralel yapı oldu. Daha önce 20 Nisan’da başkanlık ettiği Bakanlar Kurulu’nda İçişleri Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve diğer ilgili bakanlıklardan konuya ilişkin ayrıntılı bilgi alan Erdoğan, İstanbul Adliyesi’ndeki “tahliye krizi”nin ardından konunun MGK’de ele alınacağını söylemişti. A Kırmızı Kitap’ta ne olmuştu? Ak Saray’da toplanan MGK’ye ilgili bakanlar, Özel ve kuvvet komutanları katıldı. (AA) Kurul toplantısında, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ilk gündem maddesi olarak konuyu değerlendirmeye açtığı; Adalet, İçişleri, Milli Eğitim ve diğer birimlerden güncel duruma ilişkin değerlendirme istediği öğrenildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 1725 Aralık sürecinin ardından gündeme getirdiği ve uzun süredir güncelleme çalışmaları süren MGSB de kurulda görüşülerek onaylanarak Bakanlar Kurulu’na tavsiye edilmesi kararlaştırıldı. AKP döneminde isimleri teker teker sayılan ve MGSB’den çıkarılan cemaatlerden, yalnızca, “Fethullah Gülen Cemaati”, “Paralel Devlet Yapılanması” olarak yeniden tehdit unsuru olarak yer aldı. MGK, güncellenen MGSB’yi yasal gerekler doğrultusunda MGSB’yi Bakanlar Kurulu’na tavsiye kararı olarak bildirilmesine karar verdi. MGK’nin ardından yayımlanan bildiride de, paralel yapı ile ilgili şu ifadelere yer verildi: “Milli güvenliği tehdit eden paralel devlet yapılanması ve illegal oluşumlara karşı yürütülen mücadele hakkınnda tafsilatlı bilgi arzedilmiş, mücadelenin kararlılıkla sürdürülmesine vurgu yapılmıştır.” Erdoğan’ın başkanlık ettiği Bakanlar Kurulu’nun ardından Emniyet Genel Müdürlüğü’nde 1776 emniyet müdürü emekliye sevkedilmişti. “Paralel yapının yurtdışındaki okullarına seçenek oluşturulması” gerekçesiyle kurulması planlanan “Maarif Kolej” konusu seçim sonrasına bırakılmıştı. MGK’den sonra Adalet Bakanlığı kadrolarına yönelik bir girişimde bulunulup bulunulmayacağı konusu ise bilinmiyor. Çözüm süreci Tehdit unsuru MGK’da seçim güvenliği, çözüm sürecine yönelik gelişmeler de görüşüldü. Terörün sona erdirilmesi için verilen mücadelenin kararlılıkla sürdürülmekte olduğu vurgulanan MGK bildirisinde, seçimlerde kamu düzeni ve güvenliği için alınacak önlemler değerlendirildiği dile getirildi. Bölgesel ve dış gelişmeler kapsamında ise Suriye’deki mevcut durum, bu ülkeden kaynaklanan tehditlerin Türkiye’ye etkileri, Yemen ve Libya’daki gelişmeler, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki güncel durum değerlendirildi. Ermeni soykırımı iddiaları da kurulda gündeme geldi ve Türkiye’nin geleneksel tutumu vurgulandı. Devlet güvenliğine yönelik alınan önlemleri içermesi nedeniyle kamuoyunun “Kırmızı Kitap” olarak adlandırdığı MGSB’ye yönelik eleştiriler AKP iktidarından sonra başladı. AKP iktidarının ilk döneminde, iktidarın tüm karşı çıkışlarına karşın güncellenen belgede “İrtica”, iç tehdit unsurları arasında yer almayı sürdürdü. AKP, sadeleştirme gerekçesiyle 2010 Ekim MGK’sinde kabul edilen MGSB’de değişiklik gerçekleştirdi ve “irtica” sözcüğü Cumhuriyet tarihinde ilk kez belgeden çıkarıldı. Adları teker teker sayılan cemaatlere de yer verilmedi. Olabildiğince kısaltılan MGSB’de iç güvenlik bölümünde “Din istismarı ile aşırı dinci örgütler” ifadesi kullanıldı ve kastedilen yapılanların isimleri sıralandı. Üç dönemliklerin tek umudu Haziran’dan sonAKP’de 3 dönem kuralı ra koalisyon hünedeniyle aday olamakümetini zorunlu yan milletvekillerini kılacak bir tablonun oryeniden umutlandırdı. taya çıkma olasılığı güçBazı 3 dönemlik milletlü biçimde tartışılırken, vekilleri kısık sesle de EMİNE AKP’de bir koalisyon olsa, “Hükümet kuruKAPLAN hükümeti kurulamamalamaz ve seçime gidisı durumunda yeniden lirse bizim de yeniden seçime gidileceği senaryosu aday olma hakkımız doğar” göda dillendiriliyor. Bu olasılık rüşünü dile getiriyor. 7 7 Haziran’da sandıktan çıkacak sonuçlara bağlı olarak erken seçim olasılığı da konuşuluyor. Tekrar aday olamayan AKP’nin üç dönemlikleri ‘Yeniden seçime gidilirse bizim için yasak kalkmış olur’ diyor AKP’de seçimin bir koalisyon tablosu getirmesi durumunda hangi partiler arasında bir koalisyon kurulacağından çok yeniden bir seçim olasılığından söz ediliyor. AKP’nin tek başına iktidarı getirecek 276’nın üzerinde milletvekilini kazanamaması durumunda CHP, MHP ve HDP’nin içinde olduğu bir koalisyon hükümetinin kurulmasının mümkün olmadığını dile getiren bazı AKP’liler, “MHP, böyle bir koalisyonun içinde yer almaz. AKP de koalisyon hükümetlerine karşı olduğu için bu 3 partiden biriyle hükümet kurmaz” görüşünü dile getiriyor. Hükümetin kurulamaması durumunda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ülkeyi yeniden se çime götürme yetkisinin olduğuna dikkat çekiliyor. Bazı 3 dönemlik miletvekilleri “Bizler 3 dönem kuralına takıldığımız için 25. dönem milletvekilliği için aday olamadık. Yeniden seçime gidilirse bizim için 3 dönem yasağı kalkmış olur ve 26. dönem milletvekilliği için yeniden aday olabiliriz” görüşünü ifade ediyor. l ANKARA FREEDOM HOUSE’UN 2014 RAPORU Can Dündar’a açılan davalar raporda Düşünce kuruluşu Freedom House, Türkiye’yi son beş yılda basın özgürlüğü en çok gerileyen ülkeler arasında gösterdi. İsrail’den Türkiye’ye normalleşme çağrısı srail’in 67. milli günü nedeniyle verilen resepsiyonda Türkiye temsil düzeyini bir kademe yükseltti. İsrail Maslahatgüzarı’ndan ilişkileri normalleştirme çağırısı geldi. Maslahatgüzar Amira Oron’un ev sahipliğinde düzenlenen resepsiyonda Mavi Marmara krizinden bu yana olduğu gibi bu yıl da Türkiye’den üst düzey katılım gerçekleşmedi. Siyasiler ve askerler yine gelmedi. Geçtiğimiz yıllarda sadeece Protokol Daire Başkanıyla resepsiyona katılan Dışişleri Bakanlığı, bu sene Ortadoğu Genel Müdür Yardımcısı ve Protokol Ekibiyle temsil edildi. Maslahatgüzar Amira Oron “Türk mevkidaşlarımızın işbirliği ile İsrail Türkiye ilişkilerini normalleştirmeyi ve geliştirmeyi umudediyoruz. İlişkiler iniş ve çıkışlar yaşamış, ancak her iki ülkenin ve halkın da atfettiği büyük önem sayesinde ilişkilerin temeli her zaman sağlam kalmıştır” şeklinde konuştu. ABD’nin Ankara Büyükelçisi John R. Bassgazetecilerle selfie çektirdi. l DUYGU GÜVENÇ / ANKARA Erdoğan, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker ile tarım fotoğrafları sergisini gezdi. İ CHP’nin vaatlerine çattı umhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Tarım ve Kırsal Kalkınma Hamlesi Proje Uygulamaları Tanıtım Programı’na katıldı; siyaset yaptı, CHP’nin vaatlerini eleştirdi. Erdoğan, tarıma yönelik desteğin 2003’te kendi dönemlerinde başladığını savunarak, “Mazot desteğini konuşuyorlar değil mi, şimdi ben de konuşuyorum. 2003 yılında bunu biz başlattık, şimdi birileri çıkıp vaat ediyor, bu hak gaspıdır buna izin vermeyiz” dedi. Erdoğan, Ankara Ticaret Odası Toplantı Salo Erdoğan tarım toplantısında da siyaset yaptı. CHP’nin mazot desteği için ‘Bunu 2003’te biz yaptık, bu hak gaspı’ dedi C nu’ndaki etkinlikte isim vermeden CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun tarıma destek politikalarını eleştirdi. Siyaset üstü pozisyonunu her defasında ihlal eden Erdoğan, tutumunu bu toplantıda da sürdürdü. Tarıma destek politikalarının kendi dönemlerinde başladığını savunan Erdoğan, “Gübre desteğini biz verdik, çiftçilere Ziraat Bankası yüzde 59 faizle kredi veriyordu. Tarım arazilerinin miras yolu ile bölünmesinin önüne geçmiş olduk. Bölünmüş arazileri tarıma kazandırmak için önemli adımlar attık” diye konuştu. Erdoğan, şöyle devam etti: “Bu toprakların hiçbir örgüt tarafından, hiçbir hain tarafından kirletilmesine izin vermeyeceğiz. Bu milletten topladıklarıyla semirenlerin, yurtdışındaki sırça köşklerinde ihanet çeteleri kurup, Türkiye’yi sırtından hançerlemesine asla göz yummayacağız. Türkiye’yi AB’nin meclislerinde Amerika’da şurada buradaki senatoda, arkasından vurma gayreti içerisinde olanlara göz yummayacağız.” l ANKARA / Cumhuriyet ashington merkezli düşünce kuruluşu Freedom House (Özgürlük Evi), 2014 yılı basın özgürlüğü raporunda Türkiye’yi bu yıl da basının ‘özgür olmadığı’ ülkeler kategorisinde değerlendirdi. Raporda gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar’a Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından Mayıs 2014’te ‘kendisini itibarsızlaştırdığı gerekçesiyle’ dava açıldığı yer aldı. Freedom House raporuna Erdoğan’ın sıklıkla başvurduğu hakaret davalarını da ekledi. 2014’ün tüm dünyada gazetecilik için son on yıldaki en kötü yıl olduğunu raporlayan insan hakları örgütü, Türkiye’yi son beş yılda basın özgürlüğü en çok gerileyen ülkeler arasında gösterdi. Türkiye, gerileyen ülkeler arasında Tayland (13 puan), Ekvator’dan (12 puan) sonra 11 puan kayıpla 3. sırada yer aldı. Avrupa bölümünde değerlendirilen Türkiye, 42 ülke içinde basını özgür olmayan tek ülke oldu. Türkiye’nin basın özgürlüğü 1997 aldığı puana geri döndü. Raporda, Türkiye’nin özellikle yeni yasal düzenlemeler ile gazetecileri daha çok baskı altına aldığı ifade edildi. 2014 raporunda, Cumhurbaşkanı Er W doğan dahil, üst düzey politikacıların gazetecilere karşı sözlü saldırılarda bulunduğu, hatta bazı gazetecilerin farklı bir şekilde ölümle tehdit edildiği belirtildi. Raporda, “Hükümet siyasi açıdan hassas konulardaki haberleri etkilemek amacıyla medya sahiplerine karşı mali ve diğer tüm kozları kullanmaya devam etti. Aralarında tanınmış köşe yazarlarının da bulunduğu düzinelerce gazeteci yıl içinde bu tür baskılar sonucunda işlerini kaybettiler, işlerini kaybetmeyenlerse giderek artan otosansür ve medya kutuplaşması iklimi içinde çalışmaya devam ettiler” denildi. Raporda “Erdoğan ve AKP yetkilileri eleştirel gazeteciler, iş dünyası liderleri ve bazı Alevi dini azınlıklardan hain olarak bahsetti” denildi. Medya sahiplerinin kazançlarının büyük bölümünü medya dışı kaynaklardan elde ettiğini belirten insan hakları örgütü, “AKP iktidarı altında kamu ihalelerine ilişkin kararların Başbakanlıkta merkezileştirilmesi sonucunda, ekonomik kozlar bu holdingleri partinin çizgisine uymaya zorlamak amacıyla daha fazla kullanılır hale geldiğini” savundu. C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear