29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Çarşamba 29 Nisan 2015 EDİTÖR: HAYRİ ARSLAN TASARIM: BARIŞ AKTAŞ haber 7 Erdoğan yine ayar verdi Cemaat için ‘ya bu devletin varlığını kabul edecekler ya da yok olacaklar’ ifadesini kullanan Erdoğan, ‘Çözüm sürecinde oturulan masa yok. Olması devletin çöküşü demek’ dedi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca’nın aralarında olduğu 63 polis hakkındaki tahliye kararını değerlendirirken “paralel yapı” olarak adlandırılan cemaate yönelik sert açıklamalarda bulundu. Erdoğan, “Ya bu devletin varlığını kabul edecekler ya da yok olacaklar. Yarınki MGK’dan sonra kararlarımız çok farklı devam edecek” dedi. “Kürt sorunu var demek ayrımcılıktır” ifadelerini kullanan Erdoğan “‘Çözüm Süreci’nde karşı karşıya oturulan bir masa yok. Olması devletin çöküşü demektir” dedi. Erdoğan, resmi ziyaretlerde bulunmak üzere gittiği Kuveyt Erdoğan, Kuveyt ziyareti dönüşü uçakta gazetecilerle sohbet etti. İbrahim Karagül (Yeni Şafak, ayakta sağda), Oğuz Haksever (NTVayakta solda), Bekir Hazar (Takvim, ayakta sol 2), Murat Kelkitlioğlu (Akşam, sol 3), Veyis Ateş (Habertürk, ayakta sağ 2), Alper Tan (Kanal Asağ 2), Ersoy Dede (Yeni Akit, sağ 3) Erdoğan’a eşlik etti. (Fotoğraf: Yasin Bülbül/AA) seyahati dönüşünde gazetecilere dikkat çekici açıklamalarda bulundu. “HDP illegal yollarla işimizi sıkıntıya soktu” ifadelerini kullanan Erdoğan, “HDP baraj altında kalırsa çözüm süreci etkilenmez” dedi. Erdoğan, Zaman Gazetesi’nin Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı’nın Diyarbakır’a giderek HDP’li Belediye Başkanı Gülten Kışanak ile gizli bir görüşme yaptığı ve belediye binasına arka kapıdan girdiği iddiasına ilişkin “Arka kapıdan giriyorsan meşru bir iş yapmıyorsun demektir” dedi. Erdoğan, paralel yapı iddialarına ilişkin KPSS’de kopya çekerek memur olan kişilere ödenen maaşların geri alınabileceğini söyledi. Erdoğan, “Bu yapının adamı olduğu tespit edilenler açığa alınacaklar” dedi. Kıbrıs müzakerelerinde Türkiye’nin garantör ülke olduğunu hatırlatan Erdoğan, KKTC için, “Keşke Rumlarla anlaşabilseler. Biz garantörüz. Sayın Cumhurbaşkanı kafasına göre götürecek değil” dedi. 27 Nisan 2007’de yayımlanan emuhtıranın yıl dönümünün hatırlatılması üzerine Erdoğan, “Askeri erkan artık bu durumlara düşmüyor” dedi. Erdoğan, 1 Mayıs’ın Taksim’de kutlanması talebi için “İlla Taksim dersen bu, aracın tekerine çomak sokmaktır” ifadelerini kullandı. lANKARA / Cumhuriyet Bürosu KKTC polemiği Tehlikeli İyimserlik ağlam bir temele dayanmayan iyimser hesaplar, hem iyimserliğin çok geniş bir yelpazede tanımlanmasına, zafer sarhoşluğuna, hem de olası olumsuz sonuçların hayal kırıklığı yaratmasına yol açar. O nedenle iyimserliği de sonuçlarını da iyi tanımlamalı. AKP’nin gerilemesi, CHP’nin oylarını artırması, HDP’nin barajı aşması beklentileri iyimserliğin kaynağını oluşturuyor. Ama asıl olarak iki partinin oylarının artmasından çok, AKP’nin gerilemesi, geriletilmesidir bizi heyecanlandıran. HHH Kuşkusuz iyi olur. 13 yıllık AKP iktidarının sona ermesini bırakın, eski gücünü yitirmesi bile Türkiye açısından iyi bir sonuçtur; iyimserleri haklı çıkarır. Ama o kadar. Bu noktadan sonra iyimserliği bir kenara kaldırarak olabilecek olumsuzluklara dikkat çekmekte yarar var. Öyle yapmalıyız ki, hazirandan sonrası için hayallere değil, gerçeklere dayanan politikalar geliştirebilelim. HHH Öncelikle bir durum saptaması yapalım. AKP 13 yıl boyunca iktidarını sürekli kılabilmek için politikalar geliştirdi; yasal zemini zorlayarak, rejimin işine gelmeyen yanlarını törpüleyerek kabul edilemez bir “meşruiyetin” peşine düştü. Bu yol ancak bol miktarda suç işleyerek, yasadışı işlere imza atarak, Cumhuriyet tarihinin en büyük kadrolaşmasını gerçekleştirerek tahkim edildi. Servetlerin belli ellerde yoğunlaşması, eğitimin dinselleştirilmesi, medyanın denetlenebilmesi, el değiştirebilmesi için bütün olanaklar kullanılarak “yeni bir Cumhuriyet” yaratılmaya çalışıldı. Büyük ölçüde başarı kazandıkları ortadadır. HHH Bu yolda o kadar kararlıdırlar ki, bir iktidar değişikliğinin olabileceğini, güçten düşebileceklerini hiç akıllarına getirmemişlerdir. Şimdi o korkuyu yaşıyorlar. Bu nedenle de öfkeleri akıllarının önündedir; içeriye, dışarıya ölçüsüz ayar verme yarışındadırlar. KKTC’nin yüzde 60 oyla seçilmiş Cumhurbaşkanı’na “Ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu” diyebilmekte, büyük sermayenin üst örgütünün başkanına “Biz senin Lüksemburg günlerini de biliriz” diye ne olduğunu kimsenin bilmediği bir tehdit gönderebilmekte, yargıdaki son gücünü kullanan eski ortağı tepelemek için kapısında sehven “adalet” yazan sırça köşke bir fil gibi girebilmektedir. HHH Bütün bunlar tehlike alametleridir. İktidardan ya da birtakım siyasi projeleri yürütebilecek güçten düşme olasılığı bu partiyi zıvanadan çıkarıyor. Temsili demokrasi adı verilen sistemin olurladığı çerçevenin de dışına çıkabileceğini gösteriyor. Yaptığı yasal hazırlıklar, yasaları kendince yorumlama pratiği AKP’yi normal bir siyasi parti olmaktan çıkarıyor. Bu parti “2071 demiştik öyleyse 2071” demeye, bunu denemek için her şeyi yapmaya hazır bir görüntü sergiliyor. HHH Öyleyse iyimserlik iyidir de hep bardağın dolu tarafını görmeye çalışanlar, bırakın boş tarafını, ansızın kırılabileceğini de hesaba katsalar iyi olur. Burada duralım, arkadaşların umutlarını kırmaya son verelim. Ama yine de iyimserliğimizi besleyen öteki hayali de kaydetmeden geçmeyelim. İyimserliğimizin temel kaynağı AKP’nin geriletilebilme ihtimalidir demiştik, ikincisi; iki parti ile ilgili ölçüsüz güzellemelerdir. CHP’den, HDP’den sol bir çıkış umudu beklentisi de etrafa pembe gözlüklerle bakmamızı sağlıyor sanki. Tamam pembe gözlüklerimiz yine gözümüzde kalsın; ama her iki parti de seçim bildirgelerinden anladığımız ve zaten bildiğimiz üzere neoliberalizmle barışık, piyasacı partilerdir. Yok, oy vermeyin, AKP’yi geriletme hedefinden vazgeçin diye değil, hani bilmekten zarar gelmez diye söylüyorum... S 32. Asliye Ceza Mahkemesi’nde geçici olarak görevlendirilen yeni hâkim, tahliye kararını geçersiz saydı. Tutuklu avukatları, Anayasa Mahkemesi’ne başvuracaklarını açıkladı ‘Tahliye kararı yok hükmünde’ Akdoğan: Yılanın başını koparmalı Başbakan Yardımcısı, tahliye krizini ‘hukuki sabotaj’ diye nitelendirdi. aşbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, Samanyolu Yayın Kurulu Başkanı Hidayet Karaca ve polislerin tahliye kararıyla ilgili olarak yaşanan sürecin hukuki sabotaj olduğunu belirterek, “Paralel Yapı’nın gördüğümüz gibi kertenkelenin kuyruğunu kesmek yetmiyor, kesiyorsunuz bir daha uzuyor, kesiyorsunuz bir daha uzuyor, kertenkelenin başını ezmek gerekiyor. Yılanın başını koparmak gerekiyor” dedi. Seçim çalışmaları kapsamında Ankara’nın bazı ilçelerini ziyaret eden Akdoğan, Şereflikoçhisar’ı ziyaret sırasında halka hitap etti. Akdoğan, güven ve istikrarın sürmesi için AKP’nin güçlü olması gerektiğini ifade ederek, Çözüm Süreci’nin başarıya ulaşması, yeni anayasanın yapılabilmesi için AKP’nin güçlü olması gerekAkdoğan tiğini söyledi. Akdoğan, IMF’ye borcun ödenmesinin, büyük projelerin yapılmasının ardından “üst aklın” düğmeye bastığını kaydetti. amanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca ile eski Emniyet müdürlerinin aralarında bulunduğu 63 kişinin tahliyesine karar veren İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesi hâkimi Mustafa Başer’in açığa alınması ile yerine geçici olarak görevlendirilen Erdoğan Şimşek, 25 Nisan 2015’te verilen tahliye kararlarının usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle yok hükmünde sayılmasına karar verdi. Hâkim Şimşek, soruşturmalarda hakim tarafından verilmesi gerekli kararları almak işleri yapmak ve bunlara karşı yapılan itirazları incelemek amacıyla sulh ceza hakimliklerinin kurulduğuna vurgu yaptı. Asliye ceza mahkemeleri’nin soruşturma aşamasındaki işleri ile ilgili olarak tutuklama ve tahliye kararı verme yetkileri olmadığını belirtti. Şimşek, hâkimin reddi talebini değerlendiren İstanbul 29. Asliye Ceza Mahkemesi ile tahliye kararı veren İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesi kararının hukuki dayanaklardan yoksun olduğunu belirtti. Adliye önünde açıklama yapan tutuklu avukatlarından Ömer Turanlı, kararın yok hükmünde sayılmasının hukuka aykırı olduğunu belirterek “Verilen bu karar ancak bir üst mahkemenin kararıyla bozulabilir. Aynı mahkeme farklı bir hakimle bu kararın kaldırılmasına yönelik bir karar ihdas ederse, bunun adı kaos olur, karmaşa olur...” dedi. Bugün Anayasa Mahkemesi’ne başvuracaklaını dile getiren Turanlı, tahliyeyi geciktiren kişilerle ilgili olarak her biri için ayrı ayrı 250’şer bin TL tazminat isteyeceklerini, gerekirse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gideceklerini belirtti. S B ‘Davutoğlu defol’ pankartına beraat Samsun Atakum’da 7 ay önce Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun ziyareti sırasında Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi öğrencileri Elif G. ve Mert Deniz Ö. ile işsiz Alper Kaan Y, Davutoğlu’nun aracının geçiş güzergâhında bulunan bir üst geçitte, “Davutoğlu defol. Karadeniz’den Kobani’ye sürüyor mücadelemiz. SDP, DEVLİS” yazılı pankart astı ve bunun fotoğrafını sosyal medyada paylaştı. Samsun 2. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından haklarında 2 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açılan 3 kişi hâkim karşısına çıktı. Şüphelilerden Mert Deniz Ö. pankart ve bunun asılması ile ilgisinin bulunmadığını, kamera incelemede fotoğrafı olan kişinin de kendisi olmadığını belirterek beraatını istedi, iki sanık da suçlamayı kabul etmeyip beraatlarını istedi. Mahkeme, yöneltilen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmaması nedeniyle 3 sanığın beraatına karar verdi. SAMSUN/DHA AYM’ye başvuru Hâkimlere soruşturma izni SYK 3. Dairesi, İstanbul’da cemaate yönelik operasyonda tutuklanan şüpheli polislerle Hidayet Karaca’nın tahliyesine kararı veren ve sulh ceza hâkimlerinin reddine ilişkin talebi kabul eden hâkimler Metin Özçelik ve Mustafa Başer hakkındaki soruşturmanın devamına karar verdi. HSYK Başkanvekili ve 3. Daire Başkanı Metin Yandır H maz, “Hâkim, savcı kanun dışına çıkarsa ülkede kaos olur. HSYK olarak buna müsaade etmeyiz” dedi. İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesi’nin kararından sonra HSYK Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından denetim amacıyla 2 başmüfettiş görevlendirilmiş, denetim kapsamındaki inceleme ve soruşturma yetkilerine istinaden başmüfettişlerce olaya el konulmuştu. HSYK 2. Da iresi de önceki gün İstanbul 29. Asliye Ceza Mahkemesi hâkimi Metin Özçelik’le İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesi hâkimi Mustafa Başer’in görevde bulunmalarının, 2802 sayılı Kanun’un 77. maddesi uyarınca, “yargı erkinin nüfuz ve itibarına zarar vereceği” gerekçesiyle tedbiren görevden uzaklaştırılmalarına karar vermişti. l ANKARA/Cumhuriyet ‘Hukuk saldırısı’ Akdoğan, Hidayet Karaca ve polislerin tahliye kararıyla ilgili olarak, “Seçim öncesinde ne tür tezgahlar yapıldığını, kimlerin kimlerle yan yana geldiğini, kimlerin kimlerle kol kola girdiğini daha iyi görüyoruz. Son yaşanan hadise açıkça bir hukuki işlem değil, bir hukuk sabotajıdır, bir hukuk saldırısıdır. Paralel Yapı’nın gördüğümüz gibi kertenkelenin kuyruğunu kesmek yetmiyor, kesiyorsunuz bir daha uzuyor, kesiyorsunuz bir daha uzuyor, kertenkelenin başını ezmek gerekiyor. Yılanın başını koparmak gerekiyor” dedi. l ANKARA/Cumhuriyet ‘Cemaate’ dava yağmuru Ankara Başsavcılığı, Hasan Palaz’ın, aralarında bulunduğu TÜBİTAK çalışanlarına dört günde dört ayrı dava açtı, 35 yıl ceza istedi. ALİCAN ULUDAĞ nkara Cumhuriyet Başsavcılığı, eski TÜBİTAK Başkan Yardımcısı ve BİLGEM Başkanı Hasan Palaz’ın da arasında bulunduğu TÜBİTAK çalışanlarına 4 ayrı dava açtı. Palaz hakkında 11 yıldan 35 yıla kadar hapis cezası istenen iddianamelerde “paralel devlet yapılanması olarak bilinen Fethullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) 2011’de derin bir operasyonla TÜBİTAK’ı ele geçirip örgüt üyelerini kurum bünyesine yerleştirdiği” savunuldu. Anayasal Düzene Karşı İş A lenen Suçlar Soruşturma Bürosu Savcısı Serdar Coşkun, TÜBİTAK’a yönelik dört ayrı iddianamede, 8 kişiye ceza istedi. Palaz ve ekibine ilk dava sahte diploma skandalına ilişkin açıldı. Hasan Başaran, Hasan Palaz, Kadir Bülbül ve Behra Güler suçlandı. Hasan Başaran’ın 2003’te ODTÜ Bilgisayar Mühendisliği bölümünden mezun olduğuna dair lisans bitirme diplomasının ve 24 Haziran 2005’te Kriptografi Yüksek Lisans diplomasının sahte olduğu belirtilen iddianamede, Palaz ve diğer şüphelilerin Başaran’ı başuzman araş tırmacı olarak işe aldığı, ayrıca Başaran’ın bu sahte diplomayla kısa dönem askerlik yaptığı vurgulandı. Palaz’ın Başaran’a “çok iyi” sicil notu verdiği, BİLGEM’deki maliyetinin 423 bin 322 TL olduğu anlatıldı. Yasadışı dinlemede 12 polis tutuklandı Yeni operasyon Savcı, TÜBİTAK’ta “cemaatçi yapılanmaya” yönelik yeni bir operasyon yaptı. 28 kişi hakkında gözaltı kararı çıkarıldı, 16 kişi gözaltına alındı. Eski MAM Başkanı Murat Aydın ile 11 şüphelinin de yurtdışında firarda olduğu öğrenildi. Palaz’ın arasında bulunduğu şüphelilere, “terör örgütü kurmak ve yönetmek”, “terör örgütüne para toplamak”, “usulsüz işe almak” gibi suçlamalar yöneltildi. l ANKARA / Cumhuriyet Hasan Palaz Yasadışı dinlemelere yönelik geçen cumartesi günü Van merkezli; Gaziantep, Kayseri, Ordu, Mersin, Ankara, Adana, Aydın ve Manisa’da düzenlenen operasyonda 19 polis gözaltına alındı. Manisa’da gözaltına alınan 1 polis sağlık sorunları nedeniyle Van’a getirilmezken diğer 18 polis önceki akşam Van’da adliyeye sevk edildi. Savcılık ifadesi sonrası hâkim karşısına çıkan 18 polisten 6’sı adli kontrol hükümleri uygulanarak serbest bırakılırken 12 polis “Suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak, resmi belgede sahtecilik, gizliliğin ihlali ve hukuka aykırı şekilde verileri kaydetmek” suçlarından tutuklandı. l VAN/Cumhuriyet C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear