20 Mayıs 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cuma 17 Nisan 2015 EDİTÖR: CANER ÖZTÜRK TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ haber 7 ruyorum: TESEV gibi bir oluşum desem, değil. Sanki “think tank görünümlü bir iş örgütü kurmuşsunuz” diyorum. Kurucu kaynağım gülüyor: “Açıkcası alternatif TÜSİAD kurduk. Aralarında Hamdi Akın’dan Etyen Mahçupyan’a kadar uzanan daha geniş bir listeyi de mayısın ikinci haftasında yapacağımız ilk toplantıda öğreneceksiniz.” Zamanlaması manidar bir oluşum ile karşı karCan şıyayız. Başta ErPaker doğan ve AKP hükümetinin hedef aldığı TÜSİAD’ın geri çekilmek zorunda bırakıldığı. İktidarın iyi günlerinde severek bağrına bastığı Cemaat’in TUSKON’unun hemen hiç ortada gözükmediği dönemde PODEM. Bu oluşumun icraatlarını ilgiyle izlemek gerekiyor. Eminim sürprizleri olacak. Nisan günü İstanbul Conrad Otel’de, gözlerden uzak bir bölümde yakın zamanda adını daha sık duyacağımız bir oluşumun ilk genel kurulu yapıldı. Oluşumun adı PODEM. İsmin açık halini “kamusal politika ve demokrasi çalışmaları” olarak tarif ediyorlar. Önce kuruculardan başlayayım. Aynı zamanda yönetimi de oluşturan isimler; Can Paker, Cüneyd Zapsu, Ebru Özdemir, Erdal Aksoy, Oral Çalışlar, Rona Yırcalı, Serdar Erener, Süleyman Seyfi Öğün... İş dünyasından medyaya yönetimdekilerikurucuları yan yana okuduğunuzda eminim siz de benim gibi “AKP’ye yakın isimler” teşhisini hemen koydunuz. AKP’nin kuruluş sürecinde Erdoğan’ı iş dünyasına takdim eden, sonra kopuş yaşayan Zapsu burada... Sabahatv’nin satın alındığı havuza “satın alana 100 milyon dolar borç verdim” diye para koyan, üçüncü havaalanı konsorsiyumundaki şirketlerden Limak Holding’in patronu Nihat Özdemir’in kızı Ebru da... Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yakın dostu, akil insanlar heyetinde görev yapmış Paker de kurucular arasında... Her iktidara “yanaşan”, iki ihale kaybedince “Ben Gezi’nin değil ticaretin emrindeyim” diye söyleşi veren Serdar Erener 9 Alternatif TÜSİAD Kuruldu de orada... Peki, bu oluşum ne yapacak? Misyonlarını şöyle tarif ediyorlar: Türkiye toplumunun ve Türkiye ile ilişkisi olan diğer toplum ve devletlerin değişen dinamiklerini araştırmalar aracılığı ile anlamak ve analiz etmek; elde edilen bulguların ışığında politika önerileri geliştirmek. Araştıracakları ilk başlıkları da sıralamışlar: Barış ve Çözüm Süreci, Güvenlik ve Demokrasi, Anayasa Reformu, Adalet, Yargı ve Hukuk, Din Devlet Toplum, Yerel Yönetimler ve Ademi Merkeziyetçilik, Toplumsal Çalışmalar, Türkiye ve Ermeniler, İfade Özgürlüğü ve Medya, Türkiye Avrupa İlişkileri... Ve bu konularla ilgili “araştırmalar, toplantılar, konferanslar, gerçekleştirip raporlarını kamuoyuyla ve ilgili siyasi ve toplumsal aktörlerle paylaşmak” istiyorlar. Çalışma prensiplerine ilginç de bir not koymuşlar: Kurumsal faaliyetlerimizde, hükümet, iş dünyası, medya ve sivil toplum arasında sinerji üretmeyi hedefleyen, yerel ile küresel sivil toplum kuruluşları arasında köprü oluşturan, kamu kuruluşları ve hükümetlerle özerkliğimizi koruyan işbirlikleri geliştirmeyi önceleyen bir tutum tercih edeceğiz. Siyaset yapımı ve reform süreçlerini olabildiğince etkileme ve destekleme gayreti içinde olmak önceliğimizdir. Hükümet ile iş dünyası arasında köprü olmak. Aslında kilit nokta burası. Kurucular içinden bir kaynağımı arayıp so 17 Aralık savcısı Celal Kara için ‘görevi kötüye kullanma suçundan’ hazırlanan iddianamede Muammer Güler ve oğlu Barış Güler şikâyetçi olarak yer aldı apatılan 17 Aralık soruşturmasını yürüttüğü için görevden alınan Cumhuriyet Savcısı Celal Kara hakkında “görevi kötüye kullanma” suçundan 3 yıl hapis istemiyle iddianame hazırlandı. İddianamede, eski İçişleri Bakanı Muammer Güler ile oğlu Barış Güler, şikâyetçi olarak yer aldı. Kara, Bakırköy 16. Ağır Ceza Mahkemesi, iddianameyi kabul ederse, Yargıtay’da yargıç karşısına çıkacak. İstanbul Cumhuriyet Savcısı Kara’nın 17 Aralık 2013’te verdiği talimat üzerine, dönemin İçişleri Bakanı Muammer Güler’in oğlu Barış Güler, dönemin Ekonomi Baka Kara’ya 3 yıl istendi K nı Zafer Çağlayan’ın oğlu Kaan Çağlayan, dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın oğlu Oğuz Bayraktar, işadamı Ali Ağaoğlu ve Rıza Sarraf ile Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan gözaltına alındı. Şüphelilerin ev ve işyerlerinde arama yapılarak ele geçirilen çeşitli eşya ve paralara el konuldu. Gözaltına alınan 62 kişiden 24’ü tutuklandı. Soruşturmaya iki savcı daha atandı. Savcı Celal Kara daha sonra, İstanbul’dan, Afyonkarahisar Cumhuriyet Başsavcılığı’na savcı olarak atandı. Afyonkarahisar Cumhuriyet Savcısı olarak görev yapan Kara, HSYK tarafından tedbiren görevden uzaklaştırıldı. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) 2. Dairesi, 3 Mart 2015’te savcı Celal Kara, 25 Aralık soruşturması savcısı Muammer Akkaş ve hakim Süleyman Karaçöl hakkında yargılama izni verdi. Karaçöl’ün de hapsi istendi Bu kararın ardından Kara, Akkaş ve Karaçöl hakkındaki dosya, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderildi. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı, savcı Akkaş’ın “görevi kötüye kullanma” suçundan 3 yıl, hâkim Süleyman Karaçöl’ün ise “görevi ihmal” suçundan 2 yıla kadar hapis cezasına çarptırılmasını talep etti. Kara’nın, 17 Aralık soruşturmasında şüphe sebebi be Celal Kara lirlemeden şüphelilerin ‘mal varlıklarına tedbir koydurduğu ve tanıklıktan çekilebilecek kişiler hakkındaki dinleme kayıtlarını imha etmediği’ öne sürülüyor. Kara’nın “görevi kötüye kullanma” suçundan, 3 yıla kadar hapisle cezalandırılması istenen iddianamede, suç tarihi 23 Ağustos 2013 ile 30 Ocak 2014 tarihleri arası olarak belirtildi. Eski İçişleri Bakanı Muammer Güler ile oğlu Barış Güler, iddianamede şikâyetçi olarak yer aldı. Kara hakkındaki iddianame de Akkaş ile hakim Karaçöl’ün iddianamesinin gönderildiği Bakırköy 16. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi. Mahkeme, iddianameyi kabul ederse, dosya Yargıtay’a gönderilecek. Diyarbakır’da Kobani için düzenlenen eylemler sırasında Hizbullah’a yakınlığıyla bilinen HüdaPar üyesi Yasin Börü, Riyat Güneş, Ahmet Dakak ve Hasan Gökoğuz’un öldürülmesiyle ilgili Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan davada firari sanık olarak aranan Ersin Adıyaman’ın (25) olay günü İzmir Menemen’de askerlik yaptığı ortaya çıktı. İstanbulda yakalanan, 1 gün tutuklu kalan Adıyaman, askerlik şubesinin evrakları göndermesi üzerine tahliye edildi. Daha önce de olay tarihinde cezaevinde olan ve hastanede psikolojik tedavi gören iki kişi tutuklanmış, itiraz üzerine serbest bırakılmıştı. l DİYARBAKIR / DHA Börü davasında yeni skandal Emniyet Genel Müdürlüğü, aralarında Dink suikastının kilit ismi Ramazan Akyürek’in de bulunduğu 1150 emniyet müdürünü emekliye sevk etti Fotoğraf: DHA Emniyette büyük tasfiye mniyet Genel Müdürü Mehmet Celalettin Lekesiz başkanlığında pazartesi başlayan Yüksek Değerlendirme Kurulu, emekliye sevk edilecek yaklaşık 3 bin 500 birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü sınıf emniyet müdürünün dosyalarını ele aldı. İç güvenlik yasası kapsamında 1725 birinci sınıf emniyet müdüründen 1150’si emekliye sevk edildi. Hürriyet’in haberine göre, Türkiye’nin gündemine oturan Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk, Poyrazköy, Hran Dink Suikastı ve KCK operasyonları yürüten kritik isimler emekliye sevk edildi. Hrant Dink suikastının kilit ismi olan, dava kapsamında tutuklanan ve halen cezaevinde bulunan eski İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek’in de emekliye sevk edildiği öğrenildi. Bazı isimler şöyle: Ergenekon, Balyoz gibi TSK’ye yönelik davaların operasyon ve soruşturmaları yürüten terörden sorumlu eski Emniyet Genel Müdür Yardımcısı İsmail Baş, eski Terör Daire Başkanı Cihangir Çelik, eski Emniyet Genel Müdür Yardımcıları ve daire başkanlarından Muammer Bucak, Feridun Taşçı, Mustafa Cankal, bu operasyonlarda görev alan eski Diyarbakır Emniyet Müdürü Recep Güven ile Mustafa Sağlam, eski Kahramanmaraş Emniyet Müdürü Metin Aşık, eski EGM Dış İlişkiler Daire Başkan Yardımcısı Fatih İnal Koç, eski EGM Hukuk Müşaviri Hakan Özdöl, eski Eğitim Daire Başkanı Metin Varol. lANKARA / Cumhuriyet E Saat 14.00’te tahliye edilmesi beklenen Pekünlü’yü karşılamaya gidenler, sabah erken saatlerde tahliyenin gerçekleşmesi nedeniyle geri döndüler. Reyhanlı’da yine bomba Suriye sınırına yaklaşık 400 metre mesafedeki Reyhanlı ilçesinin Kuşaklı Mahallesi’nde çiftçi Hamza Es, zeytin bahçesini traktörle sürerken saat 10.00 sıralarında içi dolu iki bidon gördü. İhbar üzerine bölgeye gelen ekiplerin çağırdığı bomba imha uzmanları, incelemelerinin ardından bidonları kontrollü bir şekilde jandarma aracına koyup yerleşim yerinden uzakta olan Suriye sınırındaki açık alana götürdü ve burada fünye ile imha etti. Hatay’ın Reyhanlı ilçesine bağlı Cilvezgözü Sınır Kapısı’nda 11 Şubat 2013’te meydana gelen bombalı saldırıda 13, 11 Mayıs 2013’te Reyhanlı ilçe merkezindeki bombalı saldırıda ise 53 kişi yaşamını yitirmişti. Bu yıl içinde 2 bomba imha edilmişti. lHATAY / DHA Pekünlü’ye yılın direnen bilim insanı ödülü Anayasa Mahkemesi’nin türbanla ilgili yasaklama kararını uyguladığı için aldığı 2 yıl 1 aylık hapis cezası 4 ay 16 güne indirilen Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Astronomi ve Uzay Bilimleri’nden emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Rennan Pekünlü, dün Foça Açık Cezaevi’nden tahliye oldu. Savcılık, cezaevi önünde karşılama etkinliği düzenlenmemesi için erken saatlerde Pekünlü’yü serbest bıraktı. Pekünlü de Foça’dan İZBAN banliyö hattına binerek Karşıyaka’daki evine geldi. Prof. Dr. Pekünlü, “Saat 14.00’te çıkacakken sabah erken saatlerde tahliyem gerçekleşti. Cezaevine girmeden önce üniversitede verdiğim ders için ‘son’ demiştik. Kitlenin tek vücut olmasından çok etkilenmiştim. Ama bu son ders değil. Öğrenmeye ve öğretmeye devam edeceğim” diye konuştu. Prof. Dr. Pekünlü’ye, İzmir Barosu Konferans Salonu’nda ’Yılın DiCezaevinden dün çıkan Prof. Dr. Pekünlü ödülünü aldı. kkuyu nükleer santralının temel atma töreni konunun bir kere daha, bu kez daha geniş çevrelerde tartışılmasına yol açar diye umuyorum. Açar mı bilmem. İktidar partisinin “biz ne diyorsak o” zorbası olduğunu biliyoruz. Yol, bina inşaatını ekonominin temeli sayan, kalkınmayı büyüme ile eşleştiren, gelir dağılımındaki açığı sadaka ile kapattığı propagandasına ağırlık veren parti inişte de, çöküşte de bildiğinden şaşmaz. Peki, halkın gerçekleri bilmeye hakkı yok mu? HHH Ben de çarşamba yazımda hiç değilse bu “nükleeri kutsama” reklamına hız verme günlerinde tehlikeye bir kere daha dikkat çekeyim istemiştim. 38 derece ateşle yazı yazarken yalnız konu ile ilgili belgeye, bilgiye değil ama aynı zamanda ateşe de dikkat etmek gerekiyormuş. Önce sevgili arkadaşım Filiz Yavuz’un kitabının adını yanlış yazdım; “Beni Akkuyu’larda Merdivensiz Bıraktın”ı “Fenersiz Bıraktın”a çevirdim. Sonra Almanya’nın Gorleben kasabasındaki nükleer atık depolama tünellerinin derinliğini, üstelik inmiştik o derin kuyuya, 900’den 9000 metreye çıkardım. Neyse, Filiz beni affeder, okurlarımın da affedeceklerini umarım. HHH Konu yaşamsaldır. Bilim insanlarının siyasetle ilişkilerindeki tuhaflığı gün yüzüne çıkarması açısından da önem kazandı üstelik. Çünkü nükleer santral yapmaya karar vermiş siyasetçiler, bilim insanları içinde bu işe gönül vermiş, siyasete meraklı teknokratlar bulmak zorundalar; buluyorlar da. Ne de olsa nükleer santral “teknik” bir iştir; insanla ilgili olmayan, onu oy pusulası olarak tasavvur eden siyaset, doğal olarak insanı istatistik olarak görmeye eğilimli “bilimcilere” gereksinim duyar. Var bunlardan epeyce. Burada insanı şaşırtan bilimin ikili karakteridir. Bilim öyle bir şey ki, kuşku ve insan faktörleri bir yana bırakılırsa Frankenstein’lar yaratabiliyor. Tarihte örnekleri çoktur. Dünya Savaşı bitmişti aslında; ama ABD savaş defterini iki nükleer bombayla; Hiroşima’ya, Nagazaki’ye atılan bombalarla kapatmayı seçti. Kitlesel, on yıllar süren acı sonuçlarını insanlık unutmadı. Unutamasın isterim. HHH Silah teknolojisindeki gelişmeler de bilimi insandan soyutlayan bilimcilerin marifetidir; gelişmeye devam ediyor. Geliştikçe de kullanım alanlarının genişlemesi için siyasete başvuruyor; vatan millet nutuklarıyla milliyetçi damarlar kabartılarak pazar yaratılıyor, piyasa genişletiliyor. Nükleer santral piyasasının kışkırtıcıları da öyledir. Kendi ülkelerinde meydana gelen kazaları geçiştiren Rusya, Japonya şimdi “yüksek teknoloji” satışındalar. Hiç denenmemiş bu yüksek teknoloji için seçilen “kobay ülke”nin Türkiye olduğu anlaşılıyor. HHH Atıkları Rusya alacak, böylelikle nükleer atık sorunumuz olmayacakmış; öyle söylüyor TV kanalında Filiz’in karşısında “ağır abla” pozlarında nükleer savunan bilimci, Akdenizden yola çıkacak “castor”; yani güvenli nükleer atık varilleri yüklü gemiler Ege’yi, Marmara Denizi’nin iki boğazını, Karadeniz’i boydan boya geçecekmiş... Kaza riski sorusunu duymak bile istemiyorlar. Dahası böyle bir “yap işlet” projesi için gerekli uluslararası anlaşmanın Meclis’te ÇED raporları olmadan “kaçgöç” onaylandığını, ÇED raporlarının sonradan “kapkaç” yöntemine tabi tutulduğunu biliyoruz. Bu “kader” Sinop için de geçerlidir. Üçüncü cehennem ise plan aşamasındadır. HHH Felaket için temel atma töreni yapıldı Mersin Akkuyu’da. Binlerce neden var ama yalnızca bu nedenle bile AKP’nin saltanatına son verilmesi gerekmez mi? 7 Haziran buna kapı açar mı bilmem. Açsın isterim... Siz istemez misiniz? Felaketin Temel Atma Töreni A Urla’da ikinci keşif İzmir’in Urla İlçesi Zeytineli Köyü Hacılar Koyu’nda, aralarında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ait olduğu öne sürülen villaların da bulunduğu evlerin, SİT durumunu inşaata olanak verecek şekilde düzenleyen 1 No’lu Tabiat Varlıkları Koruma Komisyonu kararının iptali için açılan davada, bilirkişi heyetiyle ikinci keşif yapıldı. Keşif zooloji yönünden yapıldığı bildirildi. lİZMİR / DHA renen Bilim İnsanı Ödülü verildi. Öğretim Elemanları Derneği’nin düzenlediği ve 200 kişinin katıldığı ‘Üniversite ve ülke sorunları’nı ele aldığı üniversite kurultayında, öğretim elemanları tarafından ödül Pekünlü değer görüldü. Öğretim Elemanları Derneği Ege Üniversitesi Başkanı Can Ceylan, ödülü Pekünlü’ye verdi. lEMRE DÖKER / İZMİR C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear