20 Mayıs 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Perşembe 16 Nisan 2015 haber EDİTÖR: AYŞEGÜL ÖZBEK TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ 10 ‘Muhalefet güçlü gelecek’ Önce Geçmişine Bak! konomindeki olumsuz gidişatı yüzüne söyledin mi zaten her an dikkat alarmı veren sinirleri birden boşalıyor. Örneğin yeni TÜSİAD Başkanı Cansen Başaran Symes, artan enflasyonun zedelenmiş Türkiye hikâyesinin sonucu olduğunu söyledi. Saray’lı kilitli dolaplarından, siyaset ve ekonomi alanında kim sahnede ise, muhalefet yaptıkları gün aleyhlerinde kullanacağı MİT’e mi yoksa özel istihbarat örgütlerine mi hazırlattığı bilinmeyen örneğin TÜSİAD başkanının özgeçmişiyle ilgili dosyaları indirdi. Sen geçmişte şuydun buydun diye söylemediğini bırakmadı... Hanımefendiler, beyefendiler; yıllardır karşınızda bu yönüyle duran adam bu ülkenin Cumhurbaşkanı. HHH Benzetmek gibi olmasın ama Saraylı, bu türden açıklamalarla bir zamanların ünlü olan veya olmaya yakın adaylar hakkında dosyalar hazırlatan; zamanı gelince o kişilerin dosyalarda aleyhlerine olan olay ve görüşmeleri kullanan ünlü bir FBI Başkanı Edgar Hoover anımsatıyor. Bugün söylenen haklı gerçekleri yanıtlayamayınca, içeriği doğru mu değil mi bilinmez kimi söylemlerle örneğin Bayan Başkanı karalamaya girişti... HHH Ağrı olayının gerçek yüzünü Genelkurmay açıklıyor; lakin bu açıklamaları kendi siyasal yararlarına uygun görmeyen Saraylı; bu açıklamaları külliyen yalanlıyor. Bu ülkenin yaşayan kurallarına göre milletin vekili olan, Ağrı/Diyadin olayının doğru yanlarını söyleyen HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş’ı “Sen kendini ne sanıyorsun?” diye aşağılıyor. Cumhurbaşkanı değil bir vekil ama terbiyesini bozmayan Demirtaş, “Yahu sen kimsin? Bu ülkenin sonradan görme, ne oldum delisi bir çiftlik ağası gibi sahibim misin ki bana bu soruyu sorabiliyorsun” diye karşılık vermiyor. HHH Herkesin geçmişini kurcalayıp kendine göre karalayan bir şey bulunca söylemeye başlayan Bay RTE; 12 yıllık başbakanlık süresince bugün örtmeye çalıştığı olayların bir gün hesabını vereceğini hiç düşünüyor mu acaba? Şu habere bakınız lütfen: Artık emrinde olduğu bilinen “Yüksek Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu”nun 2. Dairesi, paralel yapı dosyası diye 1725 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonlarını yürüten iki savcı ile bir hâkim hakkında iddianame hazırlanması için dosyaları Bakırköy Başsavcılığı’na gönderiyor. HHH Bu, o tarihte belgeyle ortaya çıkan rüşvet ve yolsuzlukların üstünü örtmeye ve başkalarını suçlamaya çalışan hukuksal bir örtüdür. 1725 Aralık sorumlu ve sorumlularının bugün kimler olduğunu elindeki devlet kudreti ile örtebilirsin ama… ...bugünün bir de yarını var. O günler geldiğinde başkalarına uyguladığın geçmişiyle ilgili saldırılar, suçlamaların başına geldiğini ve bir de bakacaksın ki senin geçmişinin yargı masasına yatırıldığını göreceksin! HHH Değerli hukuk adamı ünlü avukat Turgut Kazan; “Sen sadece 1725 Aralık meselesine ağırlık veriyorsun. 1725 Aralık’ın yasadışı dinleme olduğunu varsayalım. Ama sen de (o günün sabahı oğlun Bilal’e evdeki dolarları yok et diye) konuşmuşsun. Ortaya yolsuzluk çıkmış. Oysa öteki davalarda bir Genelkurmay başkanı, kuvvet komutanları sahte delillerle yok edilmiş, beş yılları çalınmış. Fakat sen bu konuda hiçbir duyarlılık göstermiyorsun. Bu konuda açılmış bir soruşturna yok” diyor. İşte bu saptama yazılmasını, açıklanmasını istemediğin geçmişinden sadece bir bölüm! Gül, muhalefetin seçimde başarılı olacağını öngürürken başkanlık yerine parlamenter sistemin daha da iyileştirilmesini önerdi 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, genel seçim sonuçlarına ilişkin, “Açıkça söyleyeyim, muhalefet partilerinin Meclis’te daha güçlü olacaklarını tahmin ediyorum ama tek parti hükümetinin devam edeceğini öngörüyorum” dedi. Gül, Financial Times Türkiye Zirvesi’nin kapanışında yaptığı konuşmada, şu değerlendirmeyi yaptı: “Türkiye çevresindeki ülkelerdeki gelişmelere bakıldığında nispeten daha istikrarlı, güvenli ve sağlam. Bunun esas sebebi ülkede geçen dönemde yapılan reformlar. Ülkemiz küresel mali krizden ve civardaki siyasi ve askeri çatışmalardan bir ölçüde etkilenmiş olsa da, bu etki Türkiye’nin istikrar ve dengesini bozmadı. Türkiye’de 12 yıllık iktidar döneminde bu yapılanların gayet iyi oldu. Son dönemlerde, ilk yılların reformcu heyecanı, dinamizmi kalmadı. Şimdi artık roketleri tekrar ateşlemenin zamanı geldi. Seçim bunun için fırsat. Bunun için önce siyasi iklim normalleştirilmeli ve kutuplaşma bitirilmeli. Kullanılan dili buna göre değiştirmek gerekiyor seçimden sonra. Bunu muhakkak ülkeyi yöneten hükümet yapacaktır. Bunlar sağlanırsa inanıyorum ki son yıllarda kaybedilenler kazanılabilir.” Gül, “Türkiye’deki başkanlık sistemine ilişkin itirazınızı muhafaza ediyor musunuz?” sorusuna şu yanıtı verdi: “Ben parlamenter sistemin iyileştirilmesinin daha doğru olduğunu önce de söyledim. Fakat bir başkanlık sisteminin demokratik olmadığını söyleyemeyiz. Yani gelişmiş demokrasilerdeki, hukukun gerçek anlamda evrensel olarak üstün olduğu ülkelerdeki gibi eğer başkanlık sistemi söz konusu olursa, ona da ‘demokratik değildir’ diyemeyiz. Fakat benim tercihim, Türkiye için doğrusu, parlamenter sistemin daha da iyileştirilmesi.” Gül, ifade özgürlüğü ile ilgili tartışmaların gündemden tamamen çıkarılması gerektiğini söyledi. l İSTANBUL / AA Başkanlık sistemi Soma’da Her İnsan Bir Volkan... E BTP lideri Haydar Baş dün asgari ücretin 5000 TL olacağını açıkladı. Bunun üzerine akıllara geçmişteki uçuk seçim vaatleri geldi ağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Haydar Baş, Twitter hesabından, 7 Haziran genel seçimler sonrası iktidar olduklarında, asgari ücretin 5000 TL olacağı sözünü verdi. Baş’ın bu çıkışı, Türkiye’de geçmiş dönemlerde tanık olduğumuz ‘uçuk kaçık’ seçim vaatlerini hatırlattı. Süleyman Demirel Bizce, unutulmazlar listesinde ilk sırada, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in “Ne verirlerse benden 5 fazlası” sözü yer alıyor. Demirel, yasaklar sonrası yeniden siyasete döndüğü 1991 seçimlerinde, “kim ne veriyorsa beş lira fazlasını vereceğim” demişti. Demirel, emeklilik yaşını indirmeyi de vaatetmişti. TANSU ÇİLLER Demirel’in ekonomi kurmayı olarak siyasete adım atan Tansu Çiller ise bu konuda Demirel’i geçti. Çiller, 500 günde herkese bir ev bir de araba anahtarı verecekti. Köylülere traktör sözü de veren Çiller, “her mahallede yüz Seçim vaadi: Asgari ücret 5 bin lira Siyasilerin unutulmaz taahhütleri trilyoner olacak” bile dedi. MESUT YILMAZ Eski Başbakanlardan ANAP’lı Mesut Yılmaz’ı “Susurluk’u Yılmaz çözer” vaadiyle hatırlıyoruz. Tankla tüfekle oy istemek NECMETTİN ERBAKAN Vefat eden eski Başbakanlardan Refah Parti’li Necmettin Erbakan’ın, “faizi kaldıracağım” sözü ise hafızalardaki yerini koruyor. Erbakan, her ile bir fabrika ile havaalanı da yapacaktı. Erbakan, 12 Eylül öncesi ise “5 bin tank üretilecek” diye oy istemişti. CEM UZAN Genç Parti lideri Cem Uzan, iktidar olamadan siyaset sahnesinden silindiği için seçim vaadi olan mazotu 1 TL’ye indirme sözünün arkasında durmadığını söyleyemeyiz. TL doğum ikramiyesi sözü verdi. Asgari ücretin 2 bin TL olacağını söyledi. Baş, son bombayı dün twitter’den patlattı: “‘Milli Ekonomi Modeli ile memurun ve işçinin asgari ücretini 5000 TL yapacağım. Rusya’yı lider ülke yapan tezim Türkiye’’nin son şansıdır.” Baş’ın bu açıklaması, Twitter’da günün konularından biri oldu. Tiyatrocu Levent Kırca da 2009 yerel seçimlerinde DSP’nin Üsküdar Belediye Başkan adayı idi. Kırca seçilmesi halinde, tiyatro ve sinemaların giriş ücretlerini kaldıracaktı. MHP’nin 2007 seçim vaatlerinden bazıları ise şöyleydi: “Milli çizgi film endüstrisi geliştirilecek. Türkçe’nin bütün lehçeleriyle kullanılabilir olması sağlanacak.” B Milli çizgi film lanabilmesi, kamu görevlilerinin dokunulmazlık ve imtiyazlarının kaldırılması ve personel sisteminin iyileştirilmesi konularında yapılacak çalışmalarla ülkemizin yolsuzluklar konusunda imajı daha iyi hale getirilecek ve toplumun kamuya güveni artırılacaktır.” Bir diğer ‘uçuk’ vaat ise şöyle: “2013 yılında kişi başına düşen gelir 10.000 dolar olacak. Her yıl 700 bin kişiye iş imkânı sağlanacak. Tütün ve alkol kullanımı, aşırı kilo, yüksek kan basıncı ve yüksek kolestrolle kararlılıkla mücadele edilecek.” AKP’nin 2002’deki, IMF’yi hayatımızdan çıkaracağı yönündeki vaatleri de unutulmuş değil. Gözler CHP’de Kılıçdaroğlu, hesap uzmanı olduğunu, her şeyin hesabını kuruşu kuruşuna yaptığını söyleyerek, oldukça iddialı. Kılıçdaroğlu, emeklilere iki maaş ikramiye sözü vererek, 7 Haziran’a az bir zaman kala dikkatleri üzerine çekti. lİSTANBUL/Cumhuriyet Baş bombayı patlattı Yaklaşan seçimler için ilk çılgın vaadin sahibi Haydar Baş ise mazotu 1 TL’den daha ucuza satacaktı. Baş, 2002 seçimlerinde, “mazot 80 kuruş olacak” dedi. Baş, o dönem, ev kadınlarına aylık 500 TL maaş, doğum yapan anneye 15 bin ültür merkezini duruşma salonuna çevirmişler. Giriş iki halkadan oluşuyor. Birinci halka polislerle örülü. Binanın girişini, çevresini etten bir duvar gibi örmüşler. İç içe geçmiş halkalar halindeler. İkinci halkada duruşmayı izlemek için gelmiş aileler, parti temsilcileri, aktivistler, sendikacılar var. 3 arama, 4 güvenlik kontrolünden sonra salona giriliyor. 13 Mayıs 2014’te işlenen iş cinayetinde yaşamını yitirenlerin sadece birinci derecede yakını olanlar içeri alınıyor. Bir kadın haykırıyor: “Derece merece soruyorlar. Ben ne anlarım dereceden...” Bir başka kadın üst araması uzayınca herkesin duyacağı hiddetle haykırıyor: “Biz hırsız mıyız?” Az önündeki geri dönüp karşılık veriyor: “Hırsız olsak itibarımız olurdu...” HHH Salonun içi ölüm sessizliği ile patlamaya hazır volkan gerilimi arasında. Bir anne çocuğunun altını temizleme telaşında dışarı çıkıyordu. Hemen yanında bebeğini yenice susturmanın huzurundaki bir anne vardı. Ayaküstü konuştuk. Adı Huma. Eşi madende öldüğünde 5 aylık hamileymiş. Doğumdan sonra ne ad verelim diye düşünmüşler, Şüheda olsun demişler. Yani Şehitler... Kınık’tan tanıdığım bir şehit babası kolumdan çekip kulağıma fısıldadı: “Şimdi şu heyetin karşısına geçip avazım çıktığı kadar bağırmak, vahşi kapitalizmin koruyucuları demek istiyorum... Cezası ne olur?” Yine Kınık’tan tanıdığım bir başka şehit madenci babası Durmuş Sidal kucağında torunuyla duruşmayı izliyordu. Oğlu Ergün eşinin hamilelik haberinden sonra hep, “Baba erkek olursa senin adını vereceğim” diyormuş. İş cinayeti hamileliğin son günlerinde olmuş. Doktorlar çocuğu erken almışlar. Baba, gelinine eşinin adını ver demiş. Gelin kayınpederine, “Olmaz” demiş, “eşim sizin adınızı vermeyi çok istiyordu.” Dede Durmuş Sidal torun Durmuş Sidal’ı kucağında severken mırıldanıyor: “Ben de madenden emekliyim. Bizim zamanımızda iş güvenliği bugünkünden önemliydi. Sonradan öğrendim oğlumun koşullarının bu kadar kötü olduğunu, bilseydim çalışmasına izin vermezdim...” HHH Özel yargılama için düzenlenmiş duruşma salonunda mahkeme heyetine 2.5 metre yüksekliğinde kürsü yapmışlar. Heyet üyeleri kürsünün ardında nokta gibi duruyor. Biz hukukun üstünlüğünü istiyoruz ama bunun yerine hâkimleri yüksek bir yere koymuşlar. Nihayet salona getirilen tutuklu sanıkları görmek mümkün değil. Çünkü etraflarında iki üç kat güvenlik var. Bir anne eliyle özel koruma altındaki sanıkları gösterip seslendi: “Keşke oğlumu da bu kadar iyi korusalardı...” K AKP ne demişti AKP’nin 2007’deki seçim beyannamesinde yer alan şu ifadeler de günümüzden bakınca oldukça ‘uçuk’ duruyor: “Kamu görevlileri mal beyanlarının kapsamının genişletilmesi ve açık Oğlum katledildi adalet istiyorum Nezir Tekçi davası Hakkâri’nin Yüksekova ilçesine bağlı Aşağı Ölçek Köyü’nde çoban Nezir Tekçi, 19 Nisan 1995’te Yüksekova’da görev yapan Bolu Dağ Komando Tabur Komutanlığı’na bağlı askerler tarafından gözaltına alındı ve kendisinden bir daha haber alınamadı. 1997’de Nezir Tekçi’nin babası Halit Tekçi’nin başvurusu üzerine askeri savcılık soruşturma başlattı. O tarihte yüzbaşı olan emekli albay Ali Osman Akın ile o dönem teğmen olan yarbay Kemal Alkan hakkında Hakkâri Ağır Ceza Mahkemesi’nde “Canavarca hisle adam öldürmek” suçundan dava açıldı. Dava güvenlik gerekçesiyle Eskişehir’e alındı. Dün yapılan duruşmaya tutuksuz yargılanan sanıklardan Yarbay Kemal Alkan katıldı, diğer tutuksuz sanık Emekli Albay Ali Osman Akın ise katılmadı. Tekçi ailesinin avukatlarından Hüseyin Boğatekin, sanıkların tutuklu yargılanmalarını istedi. Halit Tekçi, “Benim oğlum katledildi. Benim oğlum sizin oğlunuzdur. Ben de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım. Sizden rica ediyorum yemininize sadık olun. Türkiye Cumhuriyeti’ne güveniyorum” diye konuştu. 1. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, heyette değişiklik olmasından dolayı bu celse karar veremediklerini belirterek duruşmayı 19 Haziran’a erteledi. l ESKİŞEHİR/ Cumhuriyet Tansu Çiller, ‘Her mahallede yüz trilyoner olacak’ demişti Cem Uzan, ‘Mazot 1 lira olacak’ demişti. KPSS’de üç kişiye yakalama kararı 2010 yılında yapılan KPSS sınavında soruların sızdırılarak kopya çekildiği iddiasına ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında “örgüt lideri” olarak gösterilen Turgut Özal Düşünce Derneği kurucularından Mehmet Hanefi Sözen’in arasında bulunduğu 3 kişi hakkında yakalama kararı çıkarıldı. KPSS soruşturmasında 23 Mart tarihinde 82 kişiye yönelik ilk dalga operasyon yapılmış, bu kapsamda gözaltına alınan 75 kişiden 32’si tutuklanmıştı. Bazı şüphelilerin ise yurtdışına kaçtığı ortaya çıkmıştı. Soruşturmayı yürüten savcı Yücel Erkman, soruları diğer şüphelilere sınav öncesi dağıttığı iddia edilen Sözen, dernek çalışanı ve soruları Ispartalı öğretmen Baki Saçı’ya gönderdiği öne sürülen Berat Koşucu ve sınava giren bir aday hakkında yakalama kararı çıkarılması talebiyle mahkemeye başvurdu. lALİCAN ULUDAĞ ANKARA Süleyman Demirel Haydar Baş ‘Kalaşnikofla işyerimi bastılar’ Önceki gün gözaltına alınıp serbest bırakıldıktan sonra işten çıkarılan Zafer Cömert, ‘İşten çıkarılacağımı mahkemede anlamıştım’ dedi Gezi Direnişi sırasında Antakya’da polisin attığı gaz bombası kapsülüyle başından vurularak öldürülen Abdullah Cömert’in abisi Zafer Cömert, sosyal paylaşım sitelerindeki paylaşımları nedeniyle “Cumhurbaşkanına hakaret” ve “Örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla önceki gün Erzurum’da çalıştığı işyerinde gözaltına alınmıştı. Adli kontrol şartıyla serbest bırakılan Cömert, çalıştığı şirket tarafından işten çıkarıldı. Cömert, “ 15 polis işyerimi kalaşnikof silahlarla bastı. Bir anlamda itibarsızlaştırma, küçük düşürme işlemi yapıldı. Polise, ‘niye evden çıkarken gözaltına almadınız da işyerimde aldınız?’ diye sorduğumda ‘talimat öyle geldi’ denildi. Mahkemede ise hakim karşısına çıktığımda tutuklamaya ve yurtdışı yasağı konulmak istemine karşı itiraz ederken, ‘çalıştığım işyerim ve adresim belli’ dediğimde, ‘ya işten çıkartılırsan ne olacak? Nereye gideceksin? Yurt dışına çıkmayacak mısın? Çıkarsan döneceğinin garantisi var mı?’ denildi. O zaman işten çıkarılacağımı anladım” diye konuştu. Abisi Adnan Cömert’in işten çıkarıldığını vurgulayan Cömert, “Operasyonun sonucunda işimi kaybettim. Ekmeğimle oynadılar. Maddi durumumuz ortada. Aileme ben bakıyorum. Bu yaşanandan sonra beni kim işe alır?” dedi. l AKIN BODUR/ İSKENDERUN C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear