23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Pazar 12 Nisan 2015 yorum TASARIM: ZARİFE SELÇUK 24 iz bu satırları okurken ben Çorum’da Hititlerin başkenti Hattuşa’da dolaşıyor olacağım. Kendimi yollara vurduğum söylenebilir ve gezip gördükçe tuhaf bir karamsarlık her yanımı kuşatıyor. İşlerin Twitter, Facebook paylaşımlarından çok farklı olduğunu hissediyorum. Öncelikle bütün kentler birbirine benziyor ve yeşil ülkeyi terk etmiş gibi. Sadece yeşil mi? Merhamet de ülkeyi terk etmiş ve vasatlık bir virüs gibi yayılıyor. Dedim ya, karamsarım, bugünlerde belleğim birbiri ardına hep aynı görüntüleri, hep aynı sesleri katı bir inatla bana anımsatıyor. Yugoslav yönetmen Emir Kusturica’nın yurtseverlik adına yaratılmış bir destan niteliğindeki Underground (Yeraltı) filminin pek çok karesi ve özellikle de sonu, yürürken, çiçeklerimle uğraşırken ansızın aklıma düşüyor. Bir güzel yurt, yeryüzünü yöneten ve asla doymayan büyük şirketlerin inanılmaz oyunlarıyla parçalanıyor. Öylesine ağır bir iç savaş yaşanıyor ki, kardeş kardeşin kanında boğuluyor ve bütün güzel ölüler, parçalanmış bir yurt için en içli ağıtlarını S El çantasıyla Sanat Gerdeği Louis Vuitton Vakfı Gene Karamsarım yakarken film bitiyor. Ve Yugoslavya artık paramparçadır ve her bir küçük parça da büyük şirketler ve emperyalist devletler için daha kolay bir lokmadır. Aksaray’da bir ev geliyor aklıma ansızın. Ölüm oruçları nedeniyle bedenleri ve bellekleri sakatlanmış pek çok genç, bir sedire sıralanmış. Umutsuz, kara bir gün. Bu sakatlıklar onları bırakmayacak. Yaşamları bir yarı ölü yaşamı olacak artık. Peki bu gencecik insanları dünyanın en anlamsız eylemi olan ölüm orucuna başlatanlar nerede? Ölüm oruçları sonunda yitirilen bellekler, yitirilen yaşam sevinci, yitirilen bedenler onların değil. Başkaları, hep başkaları bir bedel ödüyor ve hiç sormuyorlar; neden ben? Van’dayım, görkemli Van Kalesi’nden vadiyi ve Van’ı seyrediyorum. Çevrem bana rehberlik yapmak için birbirleriyle kıyasıya dövüşen çocuklarla dolu. Öylesine çoklar ve öylesine yoksullar ki, vadinin güzelliği bile canımın acımasını geçiremiyor. Bu çocuklar bir zamanlar at sırtında rüzgâr gibi koştukları, koyunlarını, öküzlerini güttükleri yurtlarından göç etmeye zorlandılar ve kent onları hiçbir biçimde kabul etmedi, şimdi umut Van Kalesi’ne tek tük de olsun gelen turistlerde. Peki Kürt işadamları nerede? Alınan milyar dolarlık teşbehicak@yahoo.com.tr Ben bir öğretmen kızıyım. İktidar eliyle yapılan öğretmen kıyımları her seferinde bana annemin ölümünü bir kez daha anımsatıyor. Ve şu işe bakın, Nurhak’ta öğretmenlik yanpan Çilem Sakine Coşkun, çocukların yaptığı kardan kadını öyle sevmiş ki, onunla fotoğraf çektirmiş. Sen misin bunu yapan, hemen hakkında soruşturma başlamış, “toplum değerleriyle örtüşmediği için”. Bunlar neşeyi sevmiyorlar, hayatı sevmiyorlar, sevdikleri tek şey para ve ölüm! vikler nereye gitti? İstanbul’da yedi gün yedi gece, cümle âlemi doyuran ve tüm magazin basınında yer alan düğünleri yapanlar kimler? Yurtdışına kaçmış ve mülteci oldukları için korkusuz ve sıkıntısız bir yaşam sürenlerin bu çocuklar umurları mı? Hakkâri’deyim, çoğu “bir kilo toz, bir otobos” kuralı gereğince kurulmuş tam kırk beş kuyumcu dükkânı saymışım. Bir dakika, bu kuyumculardaki altınlar öyle on sekiz ayar filan değil, bütün bilezikler, kemerler, kolyeler hepsi yirmi dört ayar. Bir kıza dokuz kilodan az altın takmak ona hakaret etmeye geliyor, icabında silahlar konuşabilir. Kuyumcu dükkânlarının önünde mendil satan, su satan ve dilenen çocuklar... Ve her yerde göze çarpan bir uyuşturucu kullanımı. Bu çocuklar için kim, ne üretiyor? Bir Türkiye partisi olmaya çalıştığını söyleyen HDP’nin bu çocukların daha iyi yaşamaları için ürettiği politikalar ne? Bölge halkı için ürettiği politikalar ne? “Yaşasın Apo!’’ diye bağırmak bu çocukların hayatını değiştirebiliyor mu? Gerçekten bugünlerde çok karamsarım. Davası uğruna ölüme giden genç insanlar içimi yakıyor. Ve gene malum zattan bir balkon konuşması dinlemeye hiç dayanasım yok. Belki de bu karamsarlığın nedeni, demokrasinin, seçimin bir oyuna dönmesi hali. Bir de gençlerle konuşuyorum ve artık siyasette inanmadıkları için oy vermeyeceklerini söylüyorlar. En acısı da bu. Geçen mahalli seçimlerinde nabız yoklamak için Gaziantep’e gitmiştim, orada Tayyip Erdoğan’ın mitingine koşan, onunla birlikte Berkin Elvan’ın annesini yuhalayan kadınları gördüğümde dehşete düşmüştüm ve seçim öncesi acayip karamsardım. Şimdi gene aynı karamsarlık beni buluyor. Ne diyeyim, şu Meclis aritmetiği değişecek mi? Ben HDP’yi barajı geçmiş gösteren araştırmalara oldukça tedirgin bakıyorum. Bu, Meclis aritmetiğinin değişmesini istemeyenler için bir dayanışma nedeni olabilir? Dilerim ben yanılırım. larda yazıldı: LV. Lüks eşya sektöründe pek çok markayı bünyesinde toplayan LVMH, yani Louis Vuitton grubunun kurucu CEO’su Bernard Arnault, 30 milyar dolar civarındaki servetiyle dünyanın onuncu zengini. Özel merakı modern sanat ve tabii muazzam bir koleksiyon sahibi. Raslantıya bakın ki, bizimkinin halkın parasıyla Ankara’daki Atatürk Orman Çiftliği’ni tarumar ederek ortasına diktiği 1000 küsur odalı saray ile Bernard Arnault’nun kendi parasıyla Paris’in İklimler Bahçesi’nin bitişiğine yaptırdığı Louis Vuitton Vakfı’nın açılışı, geçen yıl aynı günlerde yapıldı. Bizimki, yaptırdığı sarayın halkın malı olduğunu, kendisinden sonraki cumhurbaşkanlarının da Türkiye’yi temsilen burada oturacağını söylerken adeta Bernard Arnault’nun söylemeyip yaptığını anlatıyordu... HHH LVMH’nin patronu Arnault, dünyaca ünlü mimar Frank Gehry’ye inşa ettirdiği devasa sanat vakfının arsa ve işletme hakkını Paris belediyesinden sadece 20 yıllığına aldı. Bu sürenin sonunHHH da tüm vakıf, paha biçilmez İşte bu simgelere yakın zamanda yeni bir mimari ha eserleri ve başlı başına sanat eseri olan binasıyla birrikası eklendi ve kapısına, likte Fransa devletine, yaharamzade ellerde harem helalliği olarak taşınan o ço ni halkının mülkiyetine geçecek. ook pahalı çantaların üstünBizimkinin 20 yıl daha sadeki iki harf, devasa boyutrayda kalmayı umduğunu düşünürseniz, yaptığı heG NOKTASI sabın dünyanın onuncu zenginiyTürkiye’de yıldızı parlayan az sale aynı kapıya çıkyıdaki “Top Level” şirketlerden tığı, ama masrafTHY’nin yöneticisi, en üst düzeyların aynı cepten deki aylık gelirini, yan imkânlarını, çıkmadığı söylemevki ve itibarını bir yana bırakıyor; nebilir. milletvekili adayı olmak için gözünü Tabii arada sakırpmadan istifa ediyor. Ne seyran nata ilişkin bir yokbir samanlıktır ki bu vekillik, içinsunlukla, düşkünde bu denli rahat edilsin? Bizim nilüğün farkı da olaye kılımız kıpırdamıyor, neyin farbilir. kında değiliz, milletvekilliği ne vaAma Paris’teat ediyor seçilene? Ne ganimeti var ki sanat tapınaki bu kadar peşinde koşuluyor, akğı LV’nin her talımızın almadığı nesi var bu makaşında, Ankara’daki mın, millete hizmetten başka? Tansanatsız sarayda rı biliyor ki iktidardan ya da muhasalınan her çanta, lefetten bir kişinin bile vatana hizeşarp, saat ve damet etmek için aday olduğunu düha birçok zenginlik şünmüyor, hiçbirini samimi bulmualametinin katkısı yorum. Vekil olmak adına her yolun olduğu da unutulmubah sayılacağına kalıbımı basamamalıdır! rım. Ne Kuran’ı tanırlar ne anayasayı. Ne zaman ki Küba’daki gibi milletvekilleri maaş almayı reddederler, makam araçlarından inerler, vekil olma‘GERÇEK dan önceki ve sonraki mal varlıklarında bir fark yokzenginLik, parayı tur, o zaman vazifeye koharcadıktan şanlara itimat ederim. ünyanın bir numaralı turistik destinasyonu Paris geçen yıl 47 milyon yabancı gezginin uğrağı olurken örneğin Londra 35 milyon turist ağırladı. Gerek yüzölçümü gerekse nüfusu Paris’in beş katı olan İstanbul’a gelen turist sayısı ise iyi ki 12 milyon civarında kaldı! Beton yığınlarının arasından insan sellerinin akıp araba nehirlerinin tıkadığı İstanbul’a bırakın 47’yi, 35 milyon turist geldiğini düşünebiliyor musunuz? Ya gelenler tırlatır ya da yerliler icaplarına bakar, her halükârda toprağı sıksan şüheda fışkırır, topyekun oynatırdık! Paris, İstanbul ve hatta Londra’ya oranla miniminnacık bir kent, ancak yerüstü ve yeraltı düzenekleriyle örnek bir megapol. Dünyada kanalizasyon şebekesi bile turistik atraksiyon olup kayıkla gezilebilen belki de tek şehir! Mükemmel altyapısını ilgilenen bilir, ama gezginlerin gözünü alan asıl ziynetleri, her biri küresel simgeye dönüşmüş yerüstü yapılarıdır. Kıvanç TATLICIOĞLU ElektrikElektronik Mühendisi D KİM KİME DUM DUMA BEhİç aK ÇİZGİLİK KaMİL MaSaraCI kamilmasaraci@gmail.com.tr HARBİ SEMİh POrOY sonra geriye kaLandır.’ anOnİM BİLGE T.C. İSTANBUL ANADOLU 3. İCRA VE İFLAS MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN İFLASA İLİŞKİN İLAN DOSYA NO: 201517 İFLAS Mülisin Adı, Soyadı: KARETTA ULUSLARARASI TAŞIMACILIK VE DIŞ TİC. A.Ş. Mülisin Adresi: Işıklar Caddesi Nergis Sok. No: 8 Başak Sitesi A Blok Kat: 6 D: 13 Ataşehir/İstanbul İstanbul Ticaret Sicil Memurluğunun 522825 sicil sayısında kayıtlı yukarıda unvanı ve adresi yazısı şirketin İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013126 esas sayılı dosyasından 01.04.2015 günü saat 14.30’dan itibaren ilasına karar verilmiştir. İİK 166. maddesi gereğince keyiyet tebliğ ve ilan olunur. 6/4/2015 “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” (Basın: 59871) akıyorum gazetelerin hiçbiri yasaktan etkilenmemiş. Haberler Twitter’da akıyor. Nasıl bir yasak bu? Twitter’ın kendisine bakıyorum. İnsanlar eğleniyorlar. “Geleneksel Twitter kapanma şenliği bu yıl da coşkuyla kutlanıyor” demiş biri. Yasakken Twitter’a yazmanın daha heyecanlı olduğunu düşünen bir başkası, yasağa karşın Twitter’a nasıl bağlandığını anlatıyor: “Twitter’a bağlanmak 3 dakikamı aldı sadece. Engelleyemezsiniz. Boşuna uğraşmayın!” İztuzu Dayanışması’nın tweeti beni gülümsetti: “Burada caretta carettalar bile Twitter’a girebiliyor.” Engeli aşmak o kadar kolay yani. Biraz bilgisi olanlar DNS değiştirerek ya da VPN kullanarak kolayca Twitter’a bağlanabildi. Bazıları “internet yasakları nasıl aşılır” diye kılavuz bile hazırlamış. Twitter’da oluşturulan hashtagler durumu zaten anlatıyor: #kapattisaniyorgaribim, #yasakbahaneerisimsahane, #yasaklarbizeislemez. Şöyle diyor bir Twitter kullanıcısı: “Bu beylere 21. yüzyılda yaşadığımızı birilerinin anlatması lazım.” HHH Yasak haberi Twitter’a düştüğünde, internet haftası bildirisini okuyordum. Türkiye internetle tanışalı 22 yıl olmuş. 12 sivil toplum örgütünün B Neyi Yasaklıyoruz? imzasını taşıyan bildiride şöyle deniyor: “İnternet haftasında hâlâ sansürü konuşmak utanç verici!” Türkiye aynı gün yeni bir sansür dalgasıyla karşılaştı. En özet tepkiyi İsveç’in eski başbakanı Carl Hild vermiş: Aptalca! Türkiye’nin üye olmak istediği Avrupa Birliği’nde Twitter’ı, Facebook’u, YouTube’u tümden kapatan, yasaklayan tek bir ülke yok. “Baş belası, Twitter miwitter, hepsinin kökünü kazıyacağız” diyen tek bir lider de yok. Türkiye’de internet kullananların yüzde 93’ü sosyal medyayı kullanıyor. 36 milyon Facebook, 11.5 milyon Twitter hesabı var. Birkaç sayfada yer alan bir fotoğraf yüzünden, milyonlarca insanın sosyal medyaya bağlanması engellenebilir mi? Milyonlarca insanın iletişim özgürlüğü sınırlandırılabilir mi? Google ile ilgili de karar alınmış. Yapılan aramalarda bazı sayfaların gösterilmemesi istenmiş. Haydi söyleyin o zaman internet üzerinde kaç arama moto ru var? İlk on tanesini herkes biliyor. Ya diğerleri? Türkiye’de yasaklı web sitesi sayısı 70 bini aşmış. Sayı her yıl artıyor. Düşünce kuruluşu Freedom House’a göre Türkiye’de internet özgür değil. Bütün bunlar ne anlama geliyor? HHH Türkiye internet ile tanışalı 22 yıl geçmiş ama hâlâ internetin ne olduğunu, nasıl işlediğini, potansiyelini, önemini kavrayamamışız. Yazık. 2023’te dünyanın 10. büyük ekonomisi olmayı hedefliyoruz. Bilgi teknolojileri ve internet olmadan bu hedefe ulaşılabilir mi? Bu sansürcü mantıkla nereye kadar gidilir? İnternet insanlık için sanayi devrimi boyutlarında bir gelişmeyi temsil ediyor. Ekonomiden kamu yönetimine, sağlıktan eğitime, yaşamımızın pek çok alanında internetin etkilerini görmeye başladık bile. Üstelik daha yolun başındayız. Çok daha büyük değişimler bekliyor bizi. Ne yazık ki Türkiye’de nüfusun sadece yüzde 48’i interneti kullanıyor. Ülkenin yarısı internete karşı ilgisiz. Bu oranla Avrupa ülkeleri arasında sonuncuyuz. Türkiye sosyal medyayı sansürlemeye çalışıyor, internetle kavga ediyor. Oysa, “Bu teknolojileri toplumun yararı için nasıl daha etkin şekilde kullanırız” konusuna odaklansa daha iyi olmaz mı? Bugün Türkiye’de internetin “doğum günü” kutlanıyor. Yasaklar yüzünden biraz buruk bir kutlama. Olsun: “İyi ki doğdun internet!” İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı AKIN ATALAY Genel Yayın Yönetmeni CAN DÜNDAR Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Tahir Özyurtseven Haber Koordinatörü Murat Sabuncu Yazıişleri Müdürü ayşe Yıldırım Başlangıç Sorumlu Müdür abbas Yalçın Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Reklam Genel Müdürü Özlem ayden Şalt Reklam Genel Müd. Yrd. Nazende Körükçü Reklam Grup Koordinatörü hakan çankaya Rezervasyon Yönetmeni Onur Tunalı Haber Merkezi Müdürü: Aykut Küçükkaya Dış Haberler: Ceyda Karan l Ekonomi: Olcay Büyüktaş Kültür: Celâl Üster l Spor: arif Kızılyalın Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner Grafik: Ahmet Sungur l Fotoğraf: Uğur Demir Düzeltme: Mustafa çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven editor@cumhuriyet.com.tr Ankara Temsilcisi: Erdem Gül İzmir Temsilcisi: Serdar Kızık Ahmet Rasim Sok. No: 14 Halit Ziya Bulvarı 1352 S. 2/3 Çankaya 06550 Ankara İzmir Tel: (0232) 441 12 20 Tel: (0312) 442 30 50 Okur Temsilcisi: Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Can Dündar, Cüneyt arcayürek, ali Sirmen, hikmet çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Mustafa Balbay, hakan Kara. Mali İşler Müdürü: Bülent Yener l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Cumhuriyet Caddesi Beşler Apartmanı No: 44 Kat:3 Daire:4 34367 Elmadağ/İstanbul Tel: (0212) 251 98 74 75 81 82 Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: YAYSAT Doğan Medya Tesisleri Hoşdere 34850 Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. NAMAZ VAKITLERI İmsak Güneş Ögle İstanbul 04.52 06.24 13.12 Ankara 04.39 06.09 12.57 İzmir 05.06 06.33 13.19 İkindi 16.51 16.35 16.57 Akşam 19.48 19.32 19.53 Yatsı 21.13 20.54 21.13 C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear