25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
6 MART 2015 CUMA CUMHURİYET kultur@cumhuriyet.com.tr SAYFA KÜLTÜR 17 Her söylediği bugün de geçerli! İyi ki doğdunuz Muhsin Ertuğrul! Baştan söylemeliyim: İstanbul Şehir Tiyatroları yönetimini, Erhan Yazıcıoğlu’nu, “İyi ki Doğdunuz Ertuğrul Muhsin” Gecesini yöneten Arif Akkaya, Dramaturg Sinem Özlek ve geceye katkıda bulunanları düşünceleri için kutluyorum. Köksüzlüğün moda, yüzeyselliğin revaçta olduğu dönemdeyiz. İktidarın “Her şey benimle başladı, benden öncesi zaten yoktu” tavrı ve üslubu yaşamın her alanına yayılırken Şehir Tiyatroları’nın tutumu daha da önem taşıyor. Bu değerli kurum 100 yılını çeşitli etkinliklerle kutlarken kurucusunu, hem bilimsel bir panelle (bu sayfalarda izlediniz) hem de 1 Mart akşamı “İyi ki Doğdunuz Ertuğrul Muhsin” başlıklı geceyle kutladı. O akşam sahnede bir tiyatro tarihi vardı. Muhsin Hoca’nın sözlerinden derlenmiş ve kurgulanmış metni, Şehir Tiyatrosu’nun gelmiş geçmiş nice sanatçısı yorumluyordu... Nedret Güvenç’ten Toron Karacaoğlu’na, Ayla Algan’dan Engin Uludağ’a, Zihni Gökay’dan Taner Barlas’a, 30 sanatçı... Sahnede oyuncular değişiyor Hoca’nın o “meşhuuuur” şapkası (hani her baskı ve despotluk döneminde çekip giderken eline aldığı şapkası!) elden ele , yürekten yüreğe geçiyordu. Eşi Handan Ertuğrul ve Gencay Gürün’ün kestiği pastalı bir kutlama... Ben de bugün Sevgili Muhsin Ertuğrul’un 133. yaşını burada kendi sözleriyle kutluyorum: “Ben bir tiyatro istiyorum. Bir tiyatro binası lâzım, bu İstanbul şehrine herşeyden evvel bir tiyatro binası lâzım. Bu bina mezbahadan, halden, köprüden, hastaneden, hatta mektepten daha mühim. Onun için bu şehre bir tiyatro istiyorum...(…) Efendiler, beyler, paşalar; Vilayet mi, Maarif mi, Baş ver gibi görünmek isteyenler, sevgisiz snoplar, züppeler, iyiler ve fenalar, büyükler ve küçükler, gençler ve ihtiyarlar, kadınlar ve erkekler, hanımlar ve beyler... Bütün millete lâyık muazzam bir tiyatro kurmak için hep elele verelim, hiç olmazsa bir defa olsun hepimiz bir kültür hareketinin etrafında omuz omuza, göğüs göğüse, elele birleşelim, itiraz yok, İstemek var ve istemek yapmanın başlangıcı, başlamak başarmanın yarısıdır.” Bu üç çığlık 1931 ve 32 yılına ait. Bugün hâlâ geçerli! “Dünyada bir tek din vardır, o da ‘Bilgi’. Bu bilgiye erişmek için çalışmak, en büyük cevap ve ibadettir. Dünyada bir tek mukaddes şey vardır, o da öğreten ‘Kitap’. İnsanların bir tane silahı olmalıdır, o da: Kalem. Beşer bu büyük gayeye eriştiği gün dünya bir cennettir, insanlar birer dindardırlar, kütüphaneler birer cami, kilise, havra olur, bıçak ancak kalem yontmak için kullanılır.” “Biz insanlığın gerçek kültürünün, sanat sınırından başladığına inanıyoruz. Ruh kalkınması olmadıkça Adamı hayvandan ayırt edemezsiniz. Gerçek medeniyet, edebiyat ve sanattan doğar. Tarih Tiyatrosuz yükselmiş bir millet gösteremez.” “Tiyatronun sahnesi sabun gibidir. Sabun nasıl kir tutmazsa, sahneye de öylece ahlaksızlık kondurulmaz.” Bu üç alıntı 1940’lardan. Şimdikilere duyurulur... Son alıntı, onunla 1972’de yaptığım bir röportajdan: “Her deniz teknesinin olduğu gibi, herkesin de bir pusulası vardır. Bu pusulanın ibreleri çeşitli yönleri gösterir. Kiminde banka hesabını, kiminde çıkar sağlamayı, kiminde koltuk hırsını, kiminde ün salmayı... Benim pusulamın ibresi hep tiyatro sevgisini gösterir...” Sizi çok özledim sevgili hocam... Dünyada tek din Serra Yılmaz başrolde Elif Şafak’ın ‘Baba ve Piç’ romanı İtalya’da tiyatroya uyarlandı FLORANSA (DHA) Eserleri birçok dile çevrilen yazar Elif Şafak’ın “Baba ve Piç” adlı romanı İtalya’da tiyatroya uyarlandı. Serra Yılmaz’ın başrolde yer aldığı oyunun Floransa’daki Rifredi Tiyatrosu’nda salı günü yapılan ilk gösterimi büyük ilgi gördü. Eser, “La Bastarda Di İstanbul” adıyla sergileniyor. Eseri, romana sadık kalarak tiyatroya uyarlayan Angelo Savelli, 11 yıldır aynı tiyatroda kapalı gişe oynayan ve başrolünde yine Serra Yılmaz’ın yer aldığı “Son Harem”i (L’Ultimo Harem) de Floransa izleyicisiyle buluşturmuştu. Savelli, “La Bastarda Di İstanbul”u sahnelemek için Elif Şafak’tan güçlükle izin alabildiğini, bunun için Serra Yılmaz’ın da yoğun çaba gösterdiğini belirterek “Serra Yılmaz gibi çok başarılı ve sempatik bir oyuncuyla burada çalışmaya devam etmekten memnunum. Floransa halkı, Türkiye üzerine yaptığımız her projeyi ve Serra Yılmaz’ı çok seviyor. Ben Türk dünyasını, kültürünü tanımaya devam ettiğim bu yolculuk için çok mutluyum. Bir diğer toplumun mantalitesine, psikolojisine girmek için tiyatro çok önemli bir araç. Çok uzun yıllardır takip ediyorum Türkiye’yi. Oraya âşığım” dedi. Savelli, “Baba ve Piç” hikâyesinin de kendisini çok etkilediğini belirtti. Serra Yılmaz ise “Baba ve Piç”te uyarlamasıyla ilgili olarak, “Angelo Savelli, adaptasyon konusunda çok başarılı bir yönetmen. Bu oyunu geçen günlerde kaybettiğimiz, çok büyük bir tiyatro yönetmeni olan Luca Ronconi’ye adadı. Bunun nedeni de Ronconi, tiyatroya 3. şahıs anlatımları getirmiş bir insan. Yani ben Banu’yu oynuyorum, ama aynı zamanda da Banu’nun kim olduğunu anlatıyorum. Aynı yöntemi bundan önceki oyunda da kullanmıştık” dedi. Oyunun, 1915’in 100. yılına denk geldiği hatırlatılan Yılmaz, “Bu çok anlamlı oldu, ancak biz özellikle böyle organize etmedik, kendiliğinden oldu ve kendiliğinden olması da güzel bir şey” diye ekledi. “Baba ve Piç” MüslümanTürk Kazancı ailesiyle Türkiye kökenli ErmeniAmerikalı Çakmakçıyan ailesinin İstanbulSan Francisco hattında iç içe geçen ve 90 yıla dayanan öykülerini, 1915’in etrafında anlatıyor. Tiyatro istiyorum! vekalet mi, bu binayı yaptırmak kuvvetini haiz makam hangisiyse ona hitap ediyorum ve diyorum ki: Bir tiyatro istiyoruz efendim bir tiyatro...” “Heyyy... yazdıranlar, yazanlar, elleri kalem tutanlar, dilleri ağızlarının içinde dönenler, kalplerinde küflenmiş ateş taşıyanlar, hep elele veriniz ve bu ihtiyacı halka duyurunuz, çünkü siz bugüne kadar bu yolda bir satır bile yazmadınız, bu mealde bir söz söylemediniz, bu ocağa bir kıvılcım sıçratmadınız. Bütün bunlar için amansız yarının sizi itham etmemesini isterseniz bugünün hizmetine koşunuz. İstikbal kincidir, affetmez.” “Muhterem münevver arkadaşlar, aziz yarım münevverler, cahil olup da münev Eyy yarı münevverler ANKARA’NIN İLK ÖZEL ARKEOLOJİ VE SANAT MÜZESİ ERİMTAN 14 MART’TA AÇILIYOR n Kültür Servisi Gü nışığı Kitaplığı tarafından he r yıl öğretmenler, kütüphane ciler ve eğitimcilere yönelik olarak düzenlenen Eğitimde Ed ebiyat semineri, 7 Mart’ta FM V Işık Ortaokulu’nda yapılacak . Selim İleri, Cevat Çapan, Mav isel Yener ve Semih Gümü ş gibi edebiyatın önemli isiml erinin konuşmacı olduğu tam günlük ücretsiz seminerde, yarat ıcı okuma uygulamaları da katılımcılarla paylaşılac ak. Eğitimde edebiyat semineri Binlerce yıllık hikâyeler CEREN ÇIPLAK rından çıkararak, çağdaş müzeciliğin amaçlarını yerine getirmeye odaklandıklarını belirANKARA Tarihi Ankara Kalesi daha çok ten Erimtan Arkeoloji ve Sanat Müzesi Müdüdükkânlarıyla, lokantalarıyla gündeme gelirü Emin Mahir Balcıoğlu, müze ziyaretçileyor. Kaledeki kültürel değeri görünür kılmak rinin artık sadece seyretmekle ve bilgi almakla için bir müze daha 14 Mart’ta açılacak. İşadamı yetinmediklerini, katılımcı ve paylaşımcı olmave sanatsever Yüksel Erimtan’ın yı istediklerini söylüyor: “Ziya2 bin parçalık tarihi eser koleksiretçi artık şaşırmak istiyor. Biz u Yüksel Erimtan’ın yonu Erimtan Arkeoloji ve Sanat de ona unutamayacağı bir deMüzesi’nde sanatseverlerle buluşaneyim sunmayı hedefledik. Bu2 bin parçalık tarihi cak. Müzenin asıl önemli noktası ise nun için de yenilikçi bir sergileeser koleksiyonu Ankara’nın ilk özel arkeoloji müzeme anlayışı benimsedik. MüzeErimtan Arkeoloji ve si olması. Ankara Anadolu Medenimiz, insanı çıkış noktası olarak yetleri Müzesi denetiminde varlığıalıyor. Ziyaretçilerimiz, binlerSanat Müzesi’nde nı sürdürecek olan müzenin yapım ce yıl önce kullanılmış nesnelesanatseverlerle maliyeti ise 10 milyon TL. ri o dönemin hikâyeleri ile ilişbuluşacak. Müzenin Erimtan Müzesi, MÖ 3000’li yılki içinde görme fırsatı bulacak. larda, Eski Tunç Çağı ve Hitit ile asıl önemli noktası ise Estetik olanla işlevsel olanı bübaşlayıp, Geç Roma ve Bizans uytünleştiren bu nesneler, izleyiciAnkara’nın ilk özel garlıklarına dek uzanan döneme ait geçmiş çağlara uzanan yolcuarkeoloji müzesi olması. yi taşınır eserleri yakından görme fırluklara çıkaracak.” satı sağlayacak. Kültepe tabletleri, Müzede, Fayum Portreleri de Urartu kemerleri, Roma camları, Bizans damga bulunuyor. Eski çağ insanlarını resmeden ve mühürleri, Roma ve Helenistik döneme ait sikdönemin modasından güzellik anlayışına, soskelerin yanı sıra, müzede dönemlere ait canlanyal hayatına ışık tutan Fayum Portreleri, üst sıdırmalar da yer alıyor. nıf Romalılara öykünen Mısırlı kadın, erkek ve Müzede ayrıca yenilikçi sergileme yöntemleçocukların giysi, takı ve eşyalarını resmediyor. ri bulunuyor. Örneğin, bazı cam vitrinlerde hem Bu portreler, müze koleksiyonunda bulunan ölü tarihi eserler hem de vitrinin üzerinde yer alan bantları ve mücevherler ile birlikte Ana Sergi dönemle ilgili tarihi videolar bulunuyor. MüzeSalonu’nda sergileniyor. de, Roma dönemine ait “ziyafet sofrası” gibi Müzede ayrıca Romalı şairin kadınlara gücanlandırmalar da yer alıyor. zellik tavsiyeleri verdiği şiir de ziyaretçileArkeoloji müzeciliğini 19. yüzyıl kalıplare sunuluyor. C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear