25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Pazar 29 Mart 2015 haber EDİTÖR: MÜNEVVER OSKAY TASARIM: ÇAĞLA SEVİNDİK Türkiye’yi izleyin ABD’li 5 milletvekili Dışişleri Bakanı John Kerry’e mektup gönderdi İLHAN TANIR 14 BD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Cumhuriyetçi Edward Royce ve kıdemli Demokrat Eliot Engel’in de imzasının bulunduğu, Demokrat Milletvekili William R. Keating tarafından hazırlanan bir mektup, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’e gönderildi. Mektup, ABD Dışişleri’nin “Türkiye ile resmi bir diyalog mekanizması kurularak’’ insan hakları ihlalleri ve yargı süreci ile gibi konuları sürekli görüşmesini talep ediyor. 5 Dış İlişkiler Komitesi üyesi milletvekilinin imzalarıyla gönderilen mektup, ABD Dışişleri’nin “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve diğer üst düzey Türk hükümeti yetkilileri ile görüşmelerde, medya özgürlüğü, güçler ayrılığı, insan hakları ve hukukun üstünlüğü’ konularının önemine vurgu yapılmasına devam edilmesini” ısrarlı biçimde talep ediyor. A tığı ve bunun da sistematik biçimde delillerin savcılarca manipüle edilmesinin de içinde olduğu adli süreç ihlallerine yol açtığı” ifade edilen mektupta, “binlerce avukat, akademisyen, gazeteci, etnik azınlıklar ve işadamı düşman olarak görülerek hapse atıldı. Bu cezalandırmalar birçok Amerikan vatandaşı ve akrabalarını da etkileyerek Türkiye’deki çoğulcu demokrasi anlayışını aşındırdı ve ikili ilişkilerin geleceği adına büyük endişe ortaya çıkardı’’ ifadeleri kullanıldı. Mektupta şöyle denildi: İnsan hakları, medya özgürlüğü ve hukukun üstünlüğü ABD’nin Türkiye’ye yönelik politikasının önemli bir parçası olmadıkça, Erdoğan’ın muhtemelen kendisini eleştirenlere, muhaliflere ve kendi politikasıyla aynı fikirde olmayanlara baskıyı artırarak, Türkiye’nin demokratik mirasını daha çok aşındırmasından çok endişeliyiz. Bu da Türkiye’yi giderek ABD’den ve Avrupa’dan uzaklaştırarak muhtemelen kendi toplumu içinde istikrarsızlığı provoke edecektir. IPI’DAn ÖnEMlİ İKAZ: ‘27 Mart’ta elimize ulaştı’ Erdoğan ve baskı vurgusu 1990’lara geri döndük ektup olayını Washington’da 1990’lardan bu yana Türkiye’yi izleyen uzmanlara sorduk. Türkiye’deki insan hakları konularında uzman olan St. Lawrence Üniversitesi’nden Prof. William Jones, Washington’da Türkiye üzerine çalışan herkesin Türkiye’yi artık “özgürlüklerin sürekli kısıtlandığı illiberal demokrasi” olarak kabul ettiğini söyledi. 1990’larda asker, jandarma ve polis tarafından çoğunlukla Güneydoğu’da yapılan ihlallerin artık hükümet ve sivil otoriteler tarafından “daha zekice” yapıldığına dikkat çeken Jones, “Şu anki insan hakları ihlalleri 90’lardakine benzer şekilde endişe verdiği için, Washington’da hiç görülmedik bir atmosfer yaşanıyor” dedi. BD’nin “Türkiye’deeff Rathke, TBMM’de ki ifade özgürlüğü ve önceki gün geçen İçtoplanma özgürlüğü konulaGüvenlik Paketi ile ilgirında endişelerinin sürdüğü li olarak da şunları söyleve bunların adli süreçle ilgili di: “Güvenlik Paketi’nden olanlarının dahil olmak üzehaberdarız. Biz, Güvenlik re dile getirdiklerini” kayPaketi’nin farklı görüşler deden ABD Dışişleri Sözcüiçin alanları azalttığı hakJeff Rathke sü Jeff Rathke, mektubun kındaki sivil toplum aktör27 Mart tarihinde ulaştığını belirlerinin ve başkalarının endişelerini tip talep ettiği şekilde bir sürekpaylaşıyoruz. Türk yetkilileri ile yargı li, resmi diyalog kurumunun kusürecini garantiye alacak adımların rulması önerisini değerlendirdikatılmasının önemini ve yasal değişiklerini söyledi. Rathke ayrıca, mekliklerin temel özgürlükleri erozyona tubun incelendikten sonra cevabi uğratmayacağına dair güvenin yenibir mektubun da Kongre’ye yazılenmesi hakkında görüşmeye devam lacağını belirtti. ediyoruz.” A ‘Endişeleri paylaşıyoruz’ J Demokrasi risk altında! luslararası Basın Enstitüsü (IPI) 2003 yılından bu yana Türkiye’de yaşanan gelişmeleri değerlendiren özel bir rapor yayımladı. “Demokrasi Risk Altında” başlığı verilen raporda gazetecilere açılan hakaret davaları ve tutuklamaların endişe verici olduğunun altını çizildi. 140 sayfalık rapor, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın milletvekili seçilerek başbakan olduğu 2003 yılından bu yana yaşanan gelişmelere odaklanıyor. Son dört yılda IPI temsilcilerinin Gazetecileri Koruma Komitesi’yle birlikte Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu başta olmak üzere üst düzey isimlerle yaptığı görüşmelere ilişkin bilgilere de yer verilen raporda “Türkiye, otoriterleşmeye doğru gidişin bir parçası olarak medya üzerindeki artan baskıya sahne oldu. Bu da yaygın bir otosansür iklimi ve Avrupa’nın en rahatsız edici basın özgürlüğü resimlerinden birine neden oldu” vurgusu yapılıyor. Raporda öne çıkan saptamalar şöyle: 4 Bazı hükümet yetkililerinin özellikle de Erdoğan’ın medyaya doğrudan baskısı son derece rahatsız edici. 4 Son yıllarda sadece medya kuruşlarına baskı yapılmadı, aynı zamanda medya patronları ve editörler de haberlerin nasıl ele alınması gerektiği konusunda ve eleştirel seslerin kovulması için telefonla arandı. 4 Yetkili kişilerin resmi açıklamalarında gazetecilerin “hain” ya da ülkeyi istikrarsızlaştırmak isteyen yabancı komploların piyonları diye nitelenmesi de aynı şekilde rahatsız edici. 4 Baskı aynı zamanda, bazı konuların işlenmesinin engellenmesi, belirli medya kuruluşlarının halka açık etkinlikleri haberleştirmesi için akredite olma taleplerinin reddedilmesi, eleştirel basın kuruluşlarına yetkililer tarafından gayri resmi ambargo uygulanması ve devlet yetkililerine “hakarete” karşı özel koruma sağlanması ya da hükümete yönelik yolsuzluk iddialarını açık bir şekilde yayımlayan herkese karşı cezaların yükseltilmesini öngören kanunların kullanılmasıyla da ortaya çıkıyor. 4 Türkiye’yi “tutuklu gazeteciler” konusunda dünya lideri yapan aşırı geniş kapsamlı yasalar gibi kısıtlayıcı basın karşıtı mevzuatları varlığını sürdürüyor ve resmi organların medyayı taciz etmek için kullanıldığına dair suçlamaları artıyor. U Mektupta, “yolsuzluğu ve siyasi sistemdeki gücün kötüye kullanılmasını artıran sistemik zayıflığı ancak Türk halkının tedavi edeceği” belirtilirken’, Türkiye ile görüşmelere “sivil toplum gruplarını dahil etmesinin önemi” anımsatılıyor. Mektup, Erdoğan’ın yönetiminde yüzlerce kişinin ‘gözaltına alındığı’, ‘milli güvenlik’ gerekçeli ‘komploculuk’ ithamlarının da bağımsız medya ve sivil toplumun yaşadığı ortamın yok edildiğini gösterdiğinin altını çiziyor. John Kerry’e (solda) gönderilen “Yürütme gücü ile yargı mektupta kıdemli demokrat Eliot kurumlarının birbirine karışEngel’in (sağda) de imzası var. Sistematik zayıflık M Jones’a göre, Erdoğan’ın medya sahiplerine baskı uygulayarak, çok sayıda gazeteciyi kovdurması 1990’larda bugünkü çaplara hiçbir zaman ulaşamamıştı. Türkiye konulu insan hakları analizleriyle tanınan Howard Eissenstat ise ABD’nin Türkiye’ye, 1990’larda henüz Soğuk Savaş parametreleri bitmediğinden güvenlik açısından yaklaştığını anımsattı. Eissenstat, Obama yönetiminin şimdi de Türkiye’nin çevresindeki istikrar sıkıntıları nedeniyle daha çok güvenlik odaklı baktığını ve demokrasi ile insan hakları konularını yine “arka koltuğa aldığını” belirtti. Eissenstat, bu mektubun aslında yönetimin bu tutumuna son vermesi için ikaz anlamına geldiğini söyledi. Amaç korku yaratmak Twitter’da Anadolu Ajansı’nı eleştiren mesajlar atan 58 kişi için soruşturma başlatıldı. Suç duyurusunda, şüphelilerin uzlaşma taleplerinin kabul edilmeyeceği, iddialara konu mesajlarının kaldırılması ya da hesaplarının kapatılmasına karar verilmesi de talep edildi. AHMET ŞIK Cezasızlığa isyan Cumartesi Anneleri 522. hafta da kayıpların akıbetini sordu. Galatasaray Lisesi önünde bir araya gelen Cumartesi Anneleri, 1994 yılında JİTEM elemanları tarafından gözaltına alınarak katledilen Mehmet Şen dosyasında cezasızlığın son bulmasını, bilinen faillerin cezalandırılmasını istedi. Kayıp Ahmet Kaya’nın kızı Emine Kaya, yıllardır adalet arayışlarını kar kış demeden sürdürdüklerini dile getirerek “Adalet için mücadelemiz sürecek” dedi. l CAN EROK/İSTANBUL nadolu Ajansı’nın şikâyeti üzerine, Twitter’da kuruma yönelik eleştirel ve küfür içeren mesaj atanlar hakkında soruşturma başlatıldığı ortaya çıktı. Ajansın eski genel müdürü Kemal Öztürk ile yardımcısı Ebubekir Şahin ve kurum çalışanlarının şikâyetçi olarak göründüğü soruşturmada, aralarında gazeteciler ve CHP milletvekillerinin de bulunduğu 58 şüpheli, “hakaret, iftira ve tehditin yanı sıra halkı kin ve düşmanlığa tahrik” suçunu işlemekle de suçlanıyor. Ajansın tarafsızlığına gölge düşürüldüğü öne sürülen suç duyurusunda kurum çalışanlarının devlet memuru olduğu da vurgulandı. A ‘Tarafsız’ aday adaylığı Suç duyurusu dilekçesinde Anadolu Ajansı’nın tarafsız ve bağımsız olduğunu savunan, eski Genel Müdür Kemal Öztürk, istifa ederek önümüzde ki haziranda yapılacak genel seçimlerde AKP’den milletvekili aday adayı oldu. Öztürk, AA Genel Müdürü olmadan önce de Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın basın danışmanıydı. Haklarında suç duyurusu bulunan 58 kişi arasında gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar, muhabirimiz Ahmet Şık ile Hürriyet Gazetesi yazarlarından Melis Alphan, Milliyet Gazetesi muhabiri Burcu Karakaş, Zaman Gazetesi Washington Temsilcisi Ali Arslan, Taraf Gazetesi yazarı Emre Uslu, Fazıl Say, Metin Uca, Behzat Ç. rolüyle ünlenen Erdal Beşikçioğlu, Atilla Taş ile CHP milletvekilleri Umut Oran ve Müslim Sarı da var. Ancak söz konusu şüphelilerin mesajlarında küfür ve ha karet bulunmuyor. Suç duyurusunda şüphelilerin uzlaşma taleplerinin kabul edilmeyeceği belirtilerek şüphelilerin iddialara konu mesajlarının kaldırılması ya da hesaplarının kapatılmasına karar verilmesi talep edildi. ‘Dondurucu etkisi’ Haklarında suç duyurusunda bulunulan bazı şüphelilerin savunmanlığını da yapan Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. Yaman Akdeniz, bu tür soruşturmaların korku yayarak sindirmek amacı taşıdığını söyledi. “Dondurucu etki yaratılmak isteniyor” diyen Akdeniz, “Emniyet ve savcılıklar işi gücü bırakıp bu tip şikâyetleri incelemeye alıyorlar” dedi. Fazıl SAY: Anadolu Ajansı büyükşehirlerde önce kırsal kesimi vererek asıl sonuçları manipüle etmeye kalkışmıştır. Can DÜNDAR: Anadolu Ajansı genel müdürünün Bülent Arınç’ın eski basın danışmanı olduğunu hatırlatmakta yarar var. Ahmet ŞIK: AKPCemaat savaşının seçim cephesindeki askerleri Anadolu Ajansı ve Cihan Haber Ajansı (Cemaat) oldu. Abonelik iptali için yeterli veri. Melis ALphAN: Ya bu yüz karası Anadolu Ajansı nasıl bu kadar fark koyuyor? Hayallerindeki sonuçları mı yazıyorlar? Umut ORAN: CHP’nin vefakâr partilileri Anadolu Ajansı’nın haberlerine itibar etmeyin. İŞTE O MESAJLAR 4 Protestoları haberleştirenler de aralarında olmak üzere gazetecilere saldıranlar cezasız kalmaya devam ediyor. 4 Geleneksel medya denetim altına alınırken vatandaşlar bilgi paylaşmak ve bilgi almak için internet medyasını kullanmaya başladı, hükümet de dikkatini buraya çevirdi. 4 Türkiye, Haziran 2015 parlamento seçimlerine yaklaşırken, ifade ve basın özgürlüğü de dahil olmak üzere insan hakları alanında erozyon yaşanıyor. l Dış Haberler Vatandaşlar internet medyasına yöneliyor Erozyon yaşanıyor ‘Şaşırmaya hazır olun’ çıkarıldı lman Havayolu şirketi Germanwings, düşen uçağın ardından Londra’nın metro istasyonlarında yer alan reklam afişlerindeki “Şaşırmaya hazır olun” cümlesini çıkardı. Daily Mail gazetesinin haberine göre, havayolu şirketinin yöneticileri talihsiz kazadan sonra böyle bir mesajın reklamlarda uygun olmadığı gerekçesiyle acilen kaldırılmasını talep ettiler. Londra Ulaşım Müdürlüğü TFL, kendilerine reklam şirketinden böyle bir talep gönderildiğini, şimdiye dek 80 reklam posterinden bu bölümün çıkarıldığını açıkladı. Bir gün herkes adımı öğrenecek demiş 150 kişinin ölümünün sorumlusu pilotun eski sevgilisi Bild gazetesine konuştu lman havayolu şirketi Lufthansa’ya ait Germanwings şirketine ait Airbus uçağını Fransız Alpleri’nde kasıtlı olarak düşürdüğü tahmin edilen yardımcı pilot Andreas Lubitz’in eski kız arkadaşına “Bir gün herkes adımı öğrenecek” dediği öne sürüldü. Hostes olan ve ismini vermek istemeyen Lubitz’in eski kız arkadaşı, Alman Bild gazetesine yaptığı açıklamada, A A Düşük fiyatlı uçuşlarıyla tanınan hava yolu şirketinin reklamlarında “Şaşırmaya hazır olun. Almanya’yı ziyaret edin. Almanya’nın farklı yerlerinin tadını çıkarın. Hamburg’a, Berlin’e uçun” ifadeleri yer alıyor. l DHA uçağın düştüğünü öğrenince Lubitz’in daha önce kendisine söylediği sözleri hatırladığını belirterek “Bana ‘Bir gün öyle bir şey yapacağım ki tüm sistemi değiştirecek, herkes benim ismimi bilecek ve beni hatırlayacak’ demişti. Ne demek istediğini anlamamıştım ama şimdi anlamlı hale geliyor” dedi. Lubitz’den neden ay rıldığı sorulan hostes “Konuşmalarımızda birden bana bağırmaya başlıyordu. Sürekli kâbus görüyordu. Bazen, ‘düşüyoruz’ diye bağırarak uyanıyordu. Korkuyordum” ifadesini kullandı. “Hastalığı hakkında pek fazla konuşmuyordu ancak bu yüzden psikiyatrik tedavi gördüğünü söylüyordu” diyen hostes, uçağı neden düşürmüş olabileceği sorusuna ise “Sağlık sorunları yüzünden Lufthansa’da pilot olma hayalinin mümkün olmayacağını fark etmesi olabilir” yanıtını verdi. l BERLİN/AA Andreas lubitz C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear