21 Mayıs 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Perşembe 3 Aralık 2015 haber EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: ZARİFE SELÇUK 4 açak Saray’ın kadrolu köşe K yazarı Cem Küçük’e, Can Dündar’la Erdem Gül’ün hapse Saray yazarı yine adres gösterdi Avrupa rüyası ç tavuğun darı ambarı rüyası gibi, Türklerin de ara sıra tekrarlanan Avrupa rüyaları vardır. Bunun ilki, 2. maddesinde, Osmanlı Devleti’nin Avrupa Devletler Topluluğu’nun bir üyesi olarak, toprak bütünlüğünün ve bağımsızlığının Avrupa Devletleri’nin ortak garantisi altında olacağının belirtildiği 30 Mart 1856 tarihli Paris Antlaşması ertesinde görülmüş, bu boş rüyadan 3 Mart 1878 günü Ruslarla Yeşilköy’de Ayastefanos Anlaşması imzalanırken uyanılmıştır. İkinci Avrupa rüyası daha komik olup, 17 Aralık 2004 tarihine rastlar. O tarihte yapılan Brüksel Zirvesi’nde Ankara ile AB üyelik müzakerelerinin 2005’te başlaması güya kararlaştırılmıştır. Bu rüyadan Türkiye istiskal edilerek uyandırılmıştır. Son olarak, AB’nin kendi için büyük tehdit olarak gördüğü göçmen krizine çözüm olarak, sığınmacıları Türkiye’de tutmayı öngören bir uzlaşmayı sağlamak üzere, 29 Kasım 2015 Brüksel Zirvesi’ni toplamasını da “Avrupa ile yeniden başlama” olarak yorumlayıp yeniden rüyaya dalanlar oldu. HHH Lafı uzatmadan söyleyelim: Avrupa ile yeniden başlamanın eşiğinde falan değiliz. Avrupa yalnızca Türkiye’ye büyük tehlike ile arasında tamponluk işlevi yüklüyor. Eğer bu işlevi yeni sanıyorsanız Davutoğlu gibi, 29 Kasım 2015’i tarihi bir gün olarak kabul edebilir, yılda iki kez toplanacak zirveyi, bazı koşulların yerine getirilmesiyle, yalnızca bir kısım öğrenciler ile işadamları için getirilen, henüz içeriği bile tam belli olmamış vize muafiyetini sevinçle karşılayıp yeni rüyalara dalabilirsiniz. Ama sonradan hüsranla uyanmak istemiyorsanız bilin ki, gerçek bir vize muafiyeti olmadığı gibi, üyelik sürecinin hızlandırıldığı falan yoktur. Fasılların açılması başlı başına bir anlam taşımaz, onların nasıl kapanacağı ve sonrasında, üye ülkelerin Türkiye konusunda ne söyleyecekleri önemlidir. Merkel’in önemle altını çizdiği gibi; müzakerelerin ucu açıktır. Ayrıca unutmayalım ki, Avrupa’da Türkiye’nin üyeliği konusundaki olumsuz hava hafiflememiş, ağırlaşmıştır. İslamofobi, artık laik bir ülke olarak değil, bir İslam ülkesi olarak algılanan Türkiye’nin karşıtlarının elini güçlendirecek bir başka faktördür. HHH Ayrıca Türkiye, Avrupa’ya ve ölçütlerine her zamankinden daha uzaktır. İktidarın kendine Avrupa içinde bir gelecek aradığı da söylenemez. Bu ahval ve şerait altında dahi Türkiye, AB’nin tampon bölgesi olabilir... Zira Avrupa’nın içine girilmeyip dışında kalınması durumunda değerlerinin benimsenmesi zorunluluğu da yoktur. Bu durumda Türkiye’nin, ne demokrasisi, ne kültürel, sosyal ve etnik sorunları Avrupa’nın tamponu olmasına engeldir. Öyle görünüyor ki, kendine Avrupa’da bir gelecek aramayan, yalnızca algı oluşturma peşinde olan Tayyip Bey de bu çözüme fittir. Yani alan memnun, satan memnun bir tamponluk durumudur söz konusu olan. Aksinin olmasını, Avrupa’nın Türkiye’yi içine almasını beklemek abestir. Öyle ya, 23 milyon mülteciden şiddetle kaçınan, bunu engellemesi için Türkiye’yi 3 milyar Avro bekçilik ücretiyle tampon yapan Avrupa’nın, şimdi, hem o birkaç milyon mülteciyi hem de tampon ülke Türkiye’nin seksen milyonunu bütün sorunlarıyla içine alması demek olacak olan bir çözüme, evet demesini beklemek olacak şey değil... A Üvey başbakan yardımcısı Tuğrul Türkeş arkaya atıldı BMM’de BakanT lar Kurulu için ayrı bir oturma grubu yer alıyor. O bölümün en ön sırasında Başbakan ve 4 yardımcısı oturuyordu. Ancak kurulan yeni hükümette, başbakan yardımcılığı sayısı 5’e çıkarıldı. MHP’li Tuğrul Türkeş de başbakan yardımcısı oldu. Meclis’teki koltuk sayısı ise artırılmadı. Böylece bir başbakan yardımcısı, arka sıraya geçmek zorunda kaldı. İlk toplantılarda “Üvey başbakan yardımcısı kim olacak” sorusu konuyu bilenlerin aklındaydı. Aslında herkesin bir tahmi Tuğrul Türkeş ni vardı ama kimse “Tabii ki Tuğrul Türkeş” demek istemiyordu. Sonuçta bu gerçekleşti; öz AKP’liler ilk sırayı paylaştı, “Üvey” veya “Sonradan AKP’li” Tuğrul Türkeş arka sıraya kaldı. Ancak Sayın Türkeş çok üzülmesin. Başbakan veya bir yardımcısı gelmeyince, hasret giderme şansı var. dar yalakası haline gelmiş ve şov yapmış.” Küçük, Erhan Çelik’in ticari işleatılması bile yetmedi. rinden de söz etmiş. Dün köşesinde, Hürriyet’in Altın Söylemleri, “Ya taraf olacaksın, Kelebek Ödül töreninde Can Dünya bertaraf” kanununu hatırlatıyor. dar ve Erdem Gül’e selam yollaBu kanunu kimin koyduğunu da yanları diline dolamış. biliyoruz. En kolay hedef olarak da GülÜlkede her türlü üretim ve yöben Ergen’i seçmiş ki, ona ve eşinetim tekeli sadece sarayda, sane yüklenmiş. ray destekli AKP’lilerde, havuzDiyor ki, “Daha birkaç ay öncularda ve Cem Küçük’te. Çelik ce Ramazan programında kocaBunu zaten biliyoruz. Gülben Ergen Erhan sı Erhan Çelik’le beraber gidip Şimdi şunu görüyoruz ki, bu Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Emine Erdoğan cenaha bir selam borçluysan, böyle başına Hanımefendi’ye yalakalık üzerine yalakalık yakakıyorlar. pan Gülben Ergen, Altın Kelebek ortamını Bu arada, hurriyet.com.tr bir anket yaptı. görünce de bir anda Hürriyet gazetesi ile AyHalkın yüzde 81’i Ergen’i destekledi. dın Doğan, Cumhuriyet gazetesi ile Can DünBu da böyle biline. ilas Belediye zabıtaları M dilencileri toplamış, yanlarında poz vermiş, fotoğraf Milas’ta akıl tutulması lik operasyonlar sürüyor” denilmiş. Ey Milas Belediye başkanı. Ey zabıta müdürü. Gücünüz onlara mı yetiyor? “Halkın duygularını istismar edip milyon Avro götürenleri” böyle teşhir etsenize. çektirip medyaya dağıtmış. Fotoğraflara ek basın bildirisinde de “Halkın duygularını istismar ederek, haksız kazanç elde eden dilencilere yöne FEMEN’in desteğinden de söz edelim. FEMEN Türkiye, dün kendilerine özgü eylem stilleri ile Can Dündar ve Erdem Gül’e destek verdi. Üstsüz bir FEMEN eylemcisi, “Can Dündar ve Erdem Gül yalnız değildir” diye üzerine yazıp poz verdi. Atılan tweette de “FEMEN, basın özgürlüğünün yanında, baskının karşısında” yazdılar. Öncelikle Cumhuriyet ailesi olarak teşekkür ederiz. Ayrıca FEMEN Türkiye’nin, Cem Küçük’lerin, Akit’lerin, sarayların şerrinden korkmaması da takdire şayan. Tebrikler. FEMEN den destek öz Can DünS darErdem Gül’den açılmışken edememiş. Onlar için de, “Zaten çoğu vatan ile gönül bağı olmayan ve Batı’ya tapan sömürge sanatçısı koCem Küçük numunda olan yoz kitle” demiş. Erdoğan, Bekir Coşkun’a niye kızıyordu: Göbeğini kaşıyan adam dediği için. Erdoğan, Yılmaz Özdil’e niye kızıyordu: Bidon kafalılar diye yazdığı için. Peki şimdi kadrolu köşe yazarı çıkıp sanatçılara ne diyor: “Sömürgü sanatçısı, yoz kitle.” Hakaretse, ikisi de hakaret değil mi? “Yookkkk” diye bir ses gelebilir saraylardan. “Benim köşe yazarım yoz da der, sömürgeci de. Çünkü o layüseldir.” Hadi canım sen de... Bidon kafalı yasak yoz kitle serbest em Küçük, Altın Kelebek Ödül C töreninde Can DündarErdem Gül’ü alkışlayanlara da tahammül MİT TIR’ları soruşturmasında 3 komutanın tutuklanmasına Kılıçdaroğlu’ndan iki sürpriz adım neden olan gizli tanığın ifadesi çelişkilerle dolu dana ve Hatay’da Ocak 2014’te MİT TIR’larının durdurulması ile ilgili soruşturma kapsamında tutuklanan emekli Albay Burhanettin Cihangiroğlu’nun ifadesine Cumhuriyet ulaştı. Cihangiroğlu’nun ifadesi İstanbul Başsavcı Vekili İrfan Fidan’ın soruşturmaya ilişkin hazırladığı 10 bin 529 sayfalık iddianamede yer alan “Alparslan” kod adlı gizli CANAN tanığın ifadesinde ciddi COŞKUN “zaman çelişkileri olduğunu” ortaya çıkardı. İstanbul Başsavcı Vekili Fidan’ın yürüttüğü soruşturma kapsamında Ankara Jandarma Bölge Komutanı Tümgeneral İbrahim Aydın, dönemin Adana Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Hamza Celepoğlu ve Jandarma Kriminal Laboratuvarları Daire Başkanı emekli Albay Burhanettin Cihangiroğlu tutuklanmıştı. Tutuklamaya gerekçe olarak “Alparslan” kod adlı gizli tanığın ifadeleri gösterilmişti. Alparslan ifadesinde, 67 Ocak 2014’te Ankara Kızılay’da Meclis’in karşısında bulunan Jandarma Genel Komutanlığı toplantı salonunda, o zamanki Jandarma Genel Komutanı’nın başkanlığında bir toplantı gerçekleştirildiğini, bu toplantıya çoğunluğu subay olmak üzere 200250 civarında jandarma personelinin katıldığını belirtmişti. Alparslan’a göre, dönemin Jandarma Genel Komutanı Servet Yörük bu toplantıda Suriye sınırının karşı tarafında birtakım grupların terör olayları gerçekleştirdiğini, jandarmanın daha etkin olması gerektiğini ve Türkiye’den Suriye’ye hiçbir şekilde silah, mühimmat ve benzeri şeyin geçmesine kesinlikle izin verilmemesini emrettiğini belirtti. Alparslan, Yörük’ün Aksaray’da meydana gelen ve jandarma personelinin şehit olmasıyla neticelenen olayı örnek göstererek “Suriye’den de Türkiye tarafina hiçbir şekilde militan ve benzeri unsurların ayrıca silah ve malzemelerin geçirilmemesi gerektiğini” söylediğini aktardı. Ancak bu toplantı gerçekleştiği sırada gizli tanığın Yörük’ün örnek gösterdiğini belirttiği saldırı gerçekleşmemişti. Toplantının gerçekleştiği yer ise Jandarma Genel Komutanlığı’na ait Beştepe’deki karargâh binasıydı. Cihangiroğlu ise savcılık sorgusunda olay günü 22 Ocak 2014’te yıllık değerlendirme toplantısına katılmak için Beştepe Karargâh binasında olduğunu belirtti. Cihangiroğlu, mola bölümünde Adana Savcılığı’ndan kurye ile bir delil geldiğinin kendisine haber verildiğini ifade ederek, tüm amirlerin ve İçişleri Müsteşarı Seyfullah Hacımüftüoğlu’na bilgi verildiğini aktardı. Geleceği gören tanık A Önseçim tüzüğe girecek ve bir milletvekili iki kez kontenjana giremeyecek. 17 Ocak’ta yapılacak 35. Olağan Kurulta’ya odaklanan CHP’de, iki çarpıcı düzenlemeyle ilgili tüzük değişikliği gündemde. Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, olağan kurultayda Tüzük Kurultayı ve Program Kurultayı’nın yapılacağını açıklamıştı. Tüzükle ilgili 2016’da kapsamlı çalışma yapılması planlanıyor. Ancak kurultayda iki maddelik bir revizyonun tüzüğe işlenmesi için çalışma yürütülüyor. CHP; ağustos ayında yapılan Parti Meclisi’nde milletvekili adaylarının büyük bir bölümünü ön seçimle belirleme zorunluluğu getiren mevzuatı aşabilmek için yönetmelik değişikliği yapmıştı. Yönetmelik değişikliğiyle aşılan bu zorunluluğun tüzüğe işlenmesi gerektiğinden yola çıkan parti yönetimi, ocak ayındaki kurultayda bu yönde bir değişiklik için çalışma yürütüyor. Diğer kritik değişiklik ise Kılıçdaroğlu’nun “Milletvekili seçimleri için bir kez kontenjan kullanan adaylar, ikinci kez kullanmayacak” sözüne uygun bir tüzük değişikliği. İki değişiklikle Kılıçdaroğlu’nun kurultayda elini daha da güçlendireceği belirtiliyor. l FIRAT KOZOK / ANKARA 16 Ocak 2014’te MİT TIR’larının durdurulması soruşturmasında son olarak Tümgeneral Aydın, Tuğgeneral Celepoğlu ve emekli Albay Cihangiroğlu tutuklanmıştı. Saldırı daha olmamıştı... Davutoğlu’na yanıt: Dağ fare doğurmasın Başbakan Ahmet Davutoğlu, “mini anayasa paketi”yle muhalefete gidebileceği sinyalini verdi. Kapıları açık bırakan CHP ise temkinli. FIRAT KOZOK HDP ‘gizli’ kampa giriyor Güvenlik gerekçesiyle yeri açıklanmayan kampta kongre hazırlıkları yapılacak. , Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyeleri ve Meclis grubu, yeni dönemde izlenecek politikaları belirlemek amacıyla kamp yapacak. 67 Aralık’ta gerçekleşecek kampa HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ da katılacak ve son dönemde parti içinde gündeme gelen söylem farklılıklarına yönelik tartışma yürütülecek. Barış umudunun tekrar yeşertilmesi yönünde izlenecek politikaların da belirleneceği kampta, 24 Ocak’taki kongreye ilişkin planlamalar yapılacak. Kongrede değişmesi beklenen MYK ve PM üye yapısındaki değişikliğe yönelik ön hazırlık gerçekleştirilecek. MYK ve PM üye yapısında bileşenlere daha fazla yer ayrılması ve Türkiye partisi söylemi doğrultusunda üye ağırlığının ülke geneline yaygınlaştırılması bekleniyor. Ankara’daki kampın mekânı henüz açıklanmadı. Kampın nerede yapılacağı bilgisinin güvenlik nedeniyle geç açıklanabileceği de ifade ediliyor. l MAHMUT LICALI / ANKARA Kurultay olmazsa yargıya gideriz Bahçeli’nin sözlerine yanıt veren Koray Aydın, ‘Gülen’le ilişkim olsa açıklardım’ dedi. SELDA GÜNEYSU HDP aşbakan Ahmet Davutoğlu, Brüksel dönüşü yaptığı açıklamada diğer partilerle iyi bir diyalog zemini kurup önyargısız ve kişiselleştirmeden anayasa reformunun esaslarını konuşmayı planladığını belirtti. Başbakan, anayasanın tekrar yazılabileceğini ya da daha önce yapılan görüşmelerde üzerinde uzlaşılan konuları içeren mini anayasa paketiyle muhalefete gidebileceğini ifade etti. Davutoğlu’nun muhalefet liderlerinin kapısını gelecek hafta çalması ve bu açıklamalarını detaylandırması bekleniyor. Ancak teklif henüz netleşmeden CHP kırmızı çizgilerini belirledi. CHP Grup Başkanvekili Levent Gök, CHP açısından anayasa çalışmalarında temel noktanın “kişi hak ve özgürlükleri” olduğunu belirterek “İktidarın yetkilerini artıran, otoriterleşme eğilimlerini yansıtan istemler, anayasacılık tarifine B uymaz. Tabii ki iktidarın görüşlerini görmeden bir şey söyleme imkânı yok ancak anayasa tartışmalarına bu gözlükle bakıyoruz” dedi. CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel de geçmişte yaşanan süreçleri anımsatarak “CHP, dağın fare doğurmasına ve hesap içinde hesapla karşısına çıkılmasına daha önce tanıklık etti. Kapımız sayın Davutoğlu’na elbette açık. Ancak, Sayın Davutoğlu’nun net olarak nasıl bir taleple geleceğini, kapsamını, içeriğini ve yine içinde hesap içinde hesap barındıran bir hamle olup olmadığını görmemiz gerekiyor” dedi. Özel, gelecek teklifi titizlikle ele alacaklarını belirtirken “Kendisinin ziyaretinden sonra konuyu CHP Sayın Genel Başkanı ve yetkili organları görüşerek tavrımızı belli ederiz. Şeffaflıkta, yolsuzlukla mücadelede, basın özgürlüğünde insan haklarında ve kuvvetler ayrılığında her geçen gün gerileyen bir iktidarın yeni bir anayasa paketinden ne murat ettiğini biz de merak ediyoruz” dedi. Kapımız açık Önce görüşleri görelim ’li Koray Aydın, partinin tüzük değişikliği için kurultay toplanması yönünde delegelerden toplanacak imzanın 1520 günlük bir süreyi kapsayacağını belirtti. Cumhuriyet’e konuşan genel merkezden kurultay çağrılarına olumsuz yanıt gelmesi durumunda mahkemeye gideceklerini açıklayarak “Bu da kayyum yolunu açar. Kayyum yoluyla kurultayın yapılması yolunu deneriz” dedi. Tüzüğe göre kurultay toplanması için 249 delegenin oyunun yeterli olduğunu ve bunun çok üzerinde imza toplanacağını dile getiren Aydın, tüzük değişikliğinin yapılması ve seçimli genel kurula gidilmesi durumunda, muhalefetin tek adayda birleşebileceğini söyledi. Devlet Bahçeli’nin muhaliflere yönelik “İçlerinde biri var ki Gülen hareketinin siyasi figürü olarak MHP’de görevlendirilme meselesidir” sözlerine de yanıt veren Aydın, “Benim siyasi çizgim bellidir. Hareket de çizgimi yakından tanır. Benim öyle bir ilişkim olsa, çıkar söylerim” dedi. l SELDA GÜNEYSU/ANKARA MHP C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear