20 Mayıs 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Salı 29 Aralık 2015 EDİTÖR: SERKAN OZAN Roboski gerçekleri Dava dosyasına giren İçişleri raporunda terörist sanılan grubun saldırabileceği bir yer olmadığı, ‘acil müdahale gerektiren saldırı tehlikesi bulunmadığı’ vurgulandı zerinden 4 yıl geçmesine rağmen hâlâ faillerin yargı önüne çıkarılmadığı Roboski katliamı ile ilgili dava dosyasındaki bilgiler bombardıman kararının alınmasının dayanakları olarak ileri sürülen gerekçelerin oldukça tartışmalı olduğunu ortaya koyuyor. Katliama ilişkin KEMAL dosyada, GenelkurGÖKTAŞ may Başkanlığı’nın bombardıman kararı alınmasında MİT’in önceden verdiği istihbaratların etkili olduğuna ilişkin görüşü de yer almıştı. Bu gerekçe, 34 köylünün yaşamını yitirdiği bombardıman kararının, “kaçınılmaz hata” olduğunu savunan Askeri Savcılığı’nın takipsizlik kararına da MİT’in adı verilmeden yansımıştı. Dosyada yer alan İçişleri Bakanlığı Müfettiş Raporu’nda ise MİT’ten gelen 12 istihbarat raporunun Operasyonel Bilgi Paylaşım Sistemi aracılığıyla 27 Kasım 28 Aralık 2011 tarihleri arasında Genelkurmay’a bildirildiğine dikkat çekti. 23. Sınır Tümen Komutanlığı ile İl Jandarma Alay Komutanlığı’nın istihbaratlarının da aynı yönde olduğu ifade edilen raporda “Bu bilgilerden BTÖ (bölücü terör örgütü) mensuplarının sınırdan geçebileceği ve üs bölgelerine saldırabilecekleri sonucunun çıkarıldığı, bu bilgilere dayanılarak eylem ikazı uyarılarının yapıldığı” anlatıldı. Raporda “Ancak 28 Aralık 2011 günü İHA görüntülerinde tespit edilen grubun BTÖ mensubu olduğu veya içinde BTÖ mensuplarının veya liderlerinin bulunduğuna ilişkin spesifik bir istihbarat bilgisinin elde edilen bilgi ve belgelerde olmadığı anlaşılmaktadır” denilerek dosyada bulunan istihbarat raporlarının bombardıman kararı için yeterli olmadığı savunuldu. Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı’nın olayla ilgili takipsizlik kararında bombardıman kararının alınmasında İHA’larla tespit edilen grubun, yapılan top atışlarına rağmen yollarına devam ettiklerine dikkat çekilerek bunun “kaçakçı davranışı” olmadığı ve grubun PKK’li olduğuna dair değerlendirmeyi güçlendirdiği belirtilmişti. İçişleri Bakanlığı raporunda ise top atışlarının grubun uzağına yapıldığı için grubun tepki göstermediği anlatıldı. Şırnak 23. Jandarma Sınır Tümen Komutanlığı’nda görevli Topçu Binbaşı Mehmet Bülent Ölçensoy, İçişleri Bakanlığı müfettişlerine verdiği ifadede, Tümen Komutanı’nın talimatıyla “İHA’nın aldığı görüntüdeki insanların tepkisini ölçmek amaçlı” 5 aydınlatma ve 7 tahrip mermisi olmak üzere toplam 12 top atışı yapıldığını söyledi. Ölçensoy, “Hedef kitlenin topçu mermilerine tepki göstermemesi benim kafamda soru işaretidir. Bu sebeple kuşku olduğu için BTÖ mensupları yok edildi diye bir coşku olmadı” dedi. Atışların 2. haber 11 Ü HAYATA DÖNÜŞ’LE AYNI KODLAR Dava dosyasındaki belgelere göre, hava bombardımanının planlanması aşamasında “Sınır çıkışı komuta kontrol uçağına ‘Bora’, sınır girişi ‘Tufan’ kod kelimeleri kullanılarak ikaz edileceği, havada muhabere aktarımına ihtiyaç olması durumunda röle kod kelimesinin ise ‘Ayna’ olacağı belirtildi. Buna göre görevin iptal kodu “Zafer”, erteleme içinse “Nacar” kodu kullanılacaktı. Bombardıman için belirlenen kodların Bora ve Tufan olması çarpıcı bir benzerliği de gündeme getirdi. Cezaevlerine 19 Aralık 2000 tarihinde düzenlenen ve 32 kişinin öldürüldüğü Hayata Dönüş katliamında hazırlanan gizli planların adı da Bora ve Tufan’dı. Siyasal alana dönüş çabası önemsenmelidir ırat Haber Ajansı, Diyarbakır’da hafta sonu özyönetim gündemiyle toplanan Demokratik Toplum Kongresi’nin arifesinde, Botan Sivil Savunma Birlikleri (YPSBOTAN) kurulduğunu ilan etti. Bu silahlı milis birlikleri, YDGH adı altında mahallelerde silahlı direnişi yürüten, hendekler kazıp, barikatlar kuran gençlik örgütlenmesinin, PKK/ KCK’nin merkezi denetiminde ve uzun soluklu bir silahlı mücadele hedefiyle tanzim edilmesi anlamına geliyor. Bir “özsavunma gücü” olarak tanımlanan YPSBOTAN’ın, “Botan’da gelişen demokratik konfederal sistemin savunma gücü” olduğu belirtiliyor. Aynı kuruluş çağrısı Nusaybin’de de yapılmış. Önümüzdeki haftalarda başka bölgelerde de benzer kuruluş ilanları beklenebilir. Bunları, Cemil Bayık’ın, “Türkiye’deki Kürt kentlerine savaşçılar gönderme hakkımızı saklı tutuyoruz” tehdidi ile birleştirince, iç savaşın Kürt siyasal hareketi cephesindeki adımları belirginleşiyor. Bunun karşı cephesinde ise, bir yanda TSK’nin tank, top gibi ağır silahlar kullanarak şehir içi çatışmaya dahil olması, diğer yanda Şırnak’ın Güçlükonak ilçesinde dün ilan edildiği gibi, yeniden geçici köy korucusu politikasına dönüş söz konusu. Bölgede görev yapan özel polis güçlerinin benimsedikleri sıfatlar ve davranış biçimleri de, iç savaş tablosunu tamamlıyor. F Raporlar yetersiz ROBOSKİ Asla vazgeçmeyiz Şırnak’ın Uludere ilçesine bağlı Gülyazı köyünde ölenler için anma programı düzenlendi. Saygı duruşunun ardından hayatını kaybedenlerin fotoğraflarını taşıyan grup, slogan attı. HDP’li Meral Danış Beştaş, bir kişinin bile savcının önüne çıkartılmadığını belirterek failleri yargı önüne çıkarmaktan asla vazgeçmeyeceklerini ifade etti. Konuşmaların ardından köydeki mezarlığa yürüyen grup, olayda yaşamını yitirenlerin mezarları başında dua etti. İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Hakikat ve Adalet Komisyonu, dün akşam Beyoğlu’nda eylem düzenledi. Niğde’de önceki gün Roboski katliamını protesto etmek için eylem düzenleyen HDP’liler taşlı saldırıya uğrarken gece geç saatlerde kimliği belirsiz kişiler parti binasına silahlı saldırı gerçekleştirdi. Ankara Kızılay Kolej Kavşağı’ndaki eyleme polis müdahale ederken 2 kişi gözaltına alındı. İzmir’de Alsancak’taki Kıbrıs Şehitleri Caddesi’ndeki eyleme polis müdahale etti. İl Eş Başkanları Cavit Uğur ile Dilek Aykan’ın da bulunduğu 9 kişi gözaltına alındı. Birlikleri’nin kuruluşunun DTK’nin özyönetim kongresinin başlamasından önceki gece ilan edilmesi bir rastlantı değildi. Böylece PKK/KCK, “özerk Kürdistan”ın ve “konfederal sistemin” savunma gücünün kendi denetiminde olacağını, kongreden hemen önce ilan etti. Bilinenin ilanı olarak değerlendirilebilir. Gene de üzerinde durmakta yarar var. Kürt siyasal hareketinin silahlı olmayan kanadının siyasal müzakere ve silahsız çözüm yolunu yeniden açmak için sarıldığı son fırsatlardan biriydi bu kongre. HDP yöneticileri sorunun yeniden siyasal alana dönüşünü sağlamak için epeydir bunu tasarlayıp hazırlanıyorlardı. Dolayısıyla bu kongrede alınan kararların ilk elde külliyen kabul veya reddedilmesi değil, etraflı biçimde tartışılması ancak siyasal alana dönüş yolunu güçlendirebilir. Kürt sorununda tüm seçeneklerin serbestçe tartışılması, özyönetimin ne anlama geldiği, “demokratik özyönetim” projesinin silahlı ve katı bir hiyerarşik disiplin içinde çalışan bir örgütün gölgesinde özyönetim felsefesine ne kadar uyduğu gibi soruların yanıtlarının aranması değil midir siyasal alana dönüş? Herkes isteyebilir İç savaşın aktörleri İZMİR ‘Tepki’ atışı uzağa Ordu Komutanlığı’nın izin vermemesine rağmen yapıldığı belirtilen raporda da atışların grubun 45 kilometre ötesine yapıldığı belirtilerek “Bu durumda grubun top atışına tepki vermemelerinin sebebinin mesafe olduğu söylenebilir” denildi. Takipsizlik kararında gelen grubun askeri üs bölgelerine saldırı düzenleyebileceği endişesi ile bombardıman kararı verildiği belirtiliyordu. İçişleri Bakanlığı raporunda ise “Bombalamadan önce BTÖ mensubu olarak değerlendirilen grubun kısa süre içinde saldırabilecekleri askeri üs bölgesi ve yerleşim yerinin grubun beklediği yere mesafesinin 5 km olduğu, ayrıca grubun sınırdaki Geymişule ve Barkur üs bölgelerine yönelmediği, grubun en yakın yerleşim yerine ve üs bölgesine ulaşmasının bir saatten fazla zaman alacağı, grubun saat 21.00’de sınır bölgesine geldiği ve yaklaşık 40 dakika burada beklediği, kısa zaman içinde saldırı tehlikesinin bulunmadığı, dolayısıyla bu şekilde yavaş hareket eden gruba coğrafi yönden acil müdahale edilmesini gerektirecek bir sebebin bulunmadığı” ifade edildi. l ANKARA K 4 yıldır adalet gelmedi rine Roboskili aileler, 18 Temmuz 2014’te Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulundu. Başvuruda; devletin yaşam hakkını ihlal ettiği, yaralıları kurtarmak için çaba sarf etmediği, ölüm olayından sonra etkili soruşturma yapmadığı belirtildi. Anayasa Mahkemesi’nin önünde iki yol bulunuyor. Eğer mahkeme, ihlal kararı verirse ve askeri savcılığın takipsizlik kararını kaldırırsa soruşturma yeniden başlayacak ve sorumlular yargılanacak. Mahkemenin, başvuruyu “kabul edilemez” bulup reddetme ihtimali de var. Bu durumda katliam, AİHM’ye taşınacak. l ALİCAN ULUDAĞ / ANKARA Üs bölgesi yok uzey Irak’a kaçağa giden köylülerin 28 Aralık 2011 günü Roboski’de terörist denilerek F16’lar tarafından bombalanmasının üzerinden dört yıl geçti. 34 köylünün yaşamını yitirdiği katliama ilişkin sivil ve askeri savcılıklar arasında gidip gelen soruşturmalardan adalet çıkmadı. 11 Haziran 2013’te Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, görevsizlik kararıyla dosyayı Genelkurmay Askeri savcılığı’na gönderdi. Askeri Savcılık, 7 Ocak 2014’te takipsizlik kararı vererek dosyayı kapattı. Takipsizliğe yapılan itiraz, Hava Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Mahkemesi tarafından reddedildi. Bunun üze Görünen o ki, hem devlet hem PKK/KCK bölge halkını parçalı bölüklü çatışma halinin pasif izleyicileri olmaktan topyekun bir iç savaşın aktörleri olmaya zorlamaya hazırlanıyor. Bölgedeki sivil halk, ya PKK ve onun hegemonya alanında yer alan siyasal oluşumların yanında taraf olmaya ya da Kürt siyasal hareketi tarafından hain damgası yiyerek devletin korumasına daha fazla sarılmaya veya göç etmeye zorlanıyor. “İyi Kürt, kötü Kürt” ayrımına dayanan devlet politikası ve uyguladığı şiddet, bölgedeki çatışmaların iç savaşa dönüşmesini hızlandırıyor. Sorun, hendek konusunu çoktan aşmış durumda. Botan Sivil Savunma DTK kongresinde ilan edilen 14 maddenin bir kısmı aslında Türkiye’nin diğer bölgelerinde yaşayan insanların da üzerlerinde hissettikleri merkezi otoritenin İslamcımuhafazakâr tahakkümünün kısmen kırılması için talep edebilecekleri öneriler içeriyor. Başka öneriler ise, lider/ örgüthalk arasında doğrudan kurulduğu iddia edilen ilişki çerçevesinde doğrudan demokrasi görünümlü bir militan yurttaş tahakkümüne kapı açma potansiyeli taşıyor. Bütün bunların tartışılabilir olması demokrasinin olmazsa olmaz gereğidir. Silahlı müzakere yönteminin hem PKK hem Türkiye devleti yönetimi tarafından artık baskın seçenek olarak dayatıldığı bu ortamda, siyasal alana dönüşü sağlamak elbette kolay olmayacaktır. Ama bu zorluğu aşmanın yolu, dört bir yandan ateş altında alınmış halde, siyasal alana dönüş için çırpınan HDP yöneticilerine el uzatmak yerine, yangına körükle gitmek değildir. DER SPIEGEL, Cerf suikastını değerlendirdi Tanrıkulu: Ülke Roboski oldu CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, 4 yıl önce gerçekleşen Roboski katliamından sonra dönemin Başbakanı Erdoğan’ın “Bu olayın failleri Ankara’nın karanlık dehlizlerinde kaybolmayacak” dediğini ancak, aradan geçen sürede hiçbir adım atılamadığını belirterek, “Bu olayın failleri her ne kadar cumhurbaşkanı, başbakan olmuş ise de dönemin milli savunma bakanı şimdi yoksa da işte komutanlar emekli olsa da bir gün mutlaka insanlığa karşı suçtan dolayı uluslararası ceza mahkemesi önüne sanık olarak çıkacaklar” dedi. TBMM’de düzenlediği basın toplantısında konuşan Tanrıkulu, “Maalesef 4 yıl sonra. Bunların failleri yakalanacağına, yargılanacağına adalet önüne çıkarılacağına bütün bölge bütün ülke Roboski’ye, Uludere’ye kana ve ölüme döndü. Topraklardan artık başaklar değil maalesef kan fışkırıyor” dedi. l ANKARA / Cumhuriyet Erdoğan’ın Kürtlerle savaşı IŞİD’e hareket alanı verdi A IŞİD’in eylem sahası: Türkiye Bir gazeteci daha öldüren örgüt, Türkiye’deki cinayet ve kitlesel saldırılarına bir halka daha ekledi DAMLA YUR lmanya’nın Der tüğünün ve ölüm tehSpiegel dergisi, ditleri aldığının bilin“Erdoğan’ın Kürtlerle samesine rağmen Cerf’in vaşı, IŞİD’e serbest hareöldürüldüğü vurgulandı. ket alanı verdi” başlık“IŞİD’in kolu Türkiye’ye lı haberinde IŞİD karuzanıyor” diyen Der Spişıtı belgeseliyle tanıegel, “Türk hükümetinin nan Suriyeli gazeteci IŞİD’le uğraşmak yerine Naci Ce ve film yönetmeni NaGüneydoğu’da Kürtlerin rf ci Cerf’in Gaziantep’te özyönetimine karşı açtığı öldürülmesine dikkat çekti. Susavaşa odaklandığını” akriyeli aktivistlerin IŞİD’e kartardı. Son iki haftada 200’den şı tüm dünyaya haber geçtifazla insanın öldürüldüğüği “Rakka Sessizce Katledilinü, Türk hükümetinin bunları yor” grubunun üyesi olan, yöPKK’li olarak sunmasına karnetmenliğini yaptığı “Halep’te şın görgü tanıklarının çok sayıIŞİD” belgeseli 12 milyon kez da sivil kurbandan söz ettiğini izlenen, Gaziantep’te Arapkaydetti. Kürt sorununa siyaça Alhita gazetesini çıkaran si çözümün çok uzak gözüktüCerf’in, Türkiye’de IŞİD tarafın ğünü, Cumhurbaşkanı Tayyip dan öldürülen üçüncü önde ge Erdoğan’ın Kürt bölgelerinin len IŞİD karşıtı olduğu belirtilözyönetimini kesinkes reddetdi. IŞİD’in aylardır peşine düştiğini belirtti. l Dış Haberler Türkiye’yi adeta savaş alanına çeviren IŞİD, önceki gün Gaziantep’te Naci Cerf isimli Suriyeli gazeteciyi öldürdü. IŞİD’in insan hakları ihlalleriyle ilgili belgesel çeken 37 yaşındaki Cerf, Gaziantep’te yaşayan Suriye halkının günlük yaşamını anlatan Hentah adlı bir dergi çıkarıyordu. Cerf cinayeti, örgütün Türkiye’deki yapılanmasını ve eylemlerini akıllara getirdi. IŞİD, Türkiye’deki saldırılarının ilk sinyalini Niğde’de verdi. 20 Mart 2014 günü Ulukışla’da yol kontrolü yapan güvenlik güç leriyle IŞİD militanları arasında çatışma çıktı. Bir asker ve bir polis şehit oldu, bir yurttaş yaşamını yitirdi. Yakalanan 4 IŞİD militanının gözaltındaki rahat tavırları büyük tepki çekti. Kahramanmaraş’ta 21 Nisan günü Suriyeli 39 yaşındaki öğretmen Şuca Gannum boğazı kesilerek öldürüldü. IŞİD’in Türkiye yayın organı Darul Hilafe yaptığı açıklamada Gannum isimli kadını casus olarak gördüklerini, bu yüzden de öldürdüklerini açıkladı. IŞİD’in Türkiye’deki ilk kitlesel kıyımı 20 Temmuz 2015 gü Öğretmeni katlettiler nü Şanlıurfa Suruç ilçesinde düzenlenen bombalı intihar saldırısı ile yaşandı. 34 gencin öldüğü, 100’den fazla kişinin de yaralandığı saldırıyı IŞİD militanları üstlendi. Gençler Kobane’nin yeniden inşası için gittikleri Suruç Amara Kültür Merkezi bahçesinde IŞİD bombasının kurbanı oldu. lunduğu Tren Garı kavşağında, 3 saniye arayla 2 patlama gerçekleşti, en az 100 kişi öldü, yüzlerce kişi yaralandı. MECİDİYEKÖY VE BEYAZIT’TA ÇİFTE OPERASYON İki gazeteci daha Barışa bomba İlk saldırı Ulukışla Suruç’ta katliam 10 Ekim 2015 günü sabah saatlerinde Ankara, Ulus’ta Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en ölümcül bombalı intihar saldırısı yaşandı. Çok sayıda sivil toplum örgütünün katılımıyla düzenlenecek olan Barış Mitingi yürüyüşü henüz başlamadan, kortej halinde ilerleyen grupların bu Şanlıurfa’da 30 Ekim günü 2 gazeteci Rambo bıçağı denilen kesici aletle boğazları kesilerek öldürülmüş halde bulundu. Gazeteciler İbrahim Abdulkadir ve Firas Hammadi, Şanlıurfa’da yayın yapan Suriye’nin El Vatan gazetesini çıkartıyordu. Edinilen bilgiye göre daha önce Rakka’da gazetecilik yaptıkları için 2 gazetecinin IŞİD’in ölüm listesinde olduğu ve örgüt tarafından ölümle tehdit edildiği öğrenildi. Cinayetleri IŞİD üstlendi. IŞİD’in ‘eylem timi’ yakalandı İ stanbul polisi, 12 Kasım günü terör örgütü IŞİD’e yönelik Silivri’de bir villaya düzenlediği operasyonda ele geçirdiği dijital verileri inceleyerek, örgütün “eylem timi”nden olduğu öne sürülen 4 kişiyi tespit etti. TEM ekipleri, yaptıkları teknik ve fiziki takip sonucunda, şüpheli 4 kişinin yaşadıkları yerleri belirleyerek, geçen hafta 2 ayrı operasyon düzenledi. Mecidiyeköy ve Beyazıt’ta gerçekleştirilen operasyonlarda Pakistan uyruklu Abdul M.A. (24), Hafız A.B.M.F. (26), Shanawa S (21) ve İngiliz uyruklu Hasan H.’yi (21) yakalayarak gözaltına aldı. Emniyet’teki işlemleri tamamlanan Pakistan ve İngiliz uyruklu şüpheliler mahkemeye sevk edildi. Şüphelilerden Abdul M.A., Hafız A.B.M.F. ve Hassan H. tutuklanırken, Shanawa S. serbest bırakıldı. l İSTANBUL / DHA C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear