22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Salı 3 Kasım 2015 12 EDİTÖR: SERKAN OZAN haber 13 AKP vaat ettiği istikrarı sağlayabilecek mi? eçim sonuçları hakkında söylenecek fazla bir şey yok. Kimlerin kazandığı ve kimlerin kaybettiği açıkça görülüyor. Sandıktan çıkan sonucun nedenlerine gelince, bunlar yeterince analiz ediliyor ve kuşkusuz uzun süre edilecek. Şu anda önemli olan tek husus, seçmenin, en azından önümüzdeki dört yıl için, iktidarı “istikrar” adına tekrar AKP’ye ve dolayısıyla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a vermiş olmasıdır. Ancak, ülke hâlâ içeride ve dışarıda ciddi sorunlarla karşı karşıya bulunuyor. AKP seçimleri kazandı diye bunlar ortadan kalmış değil. Örneğin, Ankara’nın Suriye’de gelişen durum karşında nasıl bir tavır takınacağına dair sorular her zamanki önemini koruyor. AKP’nin içerde, bazı trollerinin arzuladığı hesaplaşmalara yönelmesi, Türkiye’de dikkatlerin tekrar dağılması ve Ankara’nın bölgesinde daha fazla zemin kaybetmesine yol açacaktır. Öte yandan, seçim sonuçları Batı ile ilişkilere ve Türkiye’nin AB perspektifine önem verenlerin kaygılarını da artıracaktır. Elde edilen sonuçlar, bu kumaştan demokrasi, basın özgürlüğü, insan hakları ve hukukun üstünlüğü gibi Avrupai değerlere saygılı bir ülkenin kolay kolay ortaya çıkamayacağını da göstermiş oldu. Öyle anlaşılıyor ki, AKP’ye oy verenler, Türkiye’de bu alanlarda görülen ciddi eksikliklerden çok da fazla kaygı duymuyor. Halkın önemli bir kesimi, laik bakış açısı, çağdaşlık ve demokratik özgürlükler yerine, içi boş da olsa, “istikrar” adına yapılan vaatleri tercih ediyor. İslamcılık adına yapılan dayatmalardan da fazla endişelenmiyor, hatta bunları istiyor. Aynı şekilde, anayasayı yok sayabilen, hukuku kendi ihtiyaçlarına göre kullanan, muhaliflere baskı ve zulüm uygulayan eli sopalı bir lider portresinden de rahatsızlık duymuyor. Aksine böyle bir lideri tercih ediyor. Özetle, bu seçimler Türkiye’nin sosyolojik fotoğrafını da çekmiş oldu. Ortaya çıkan görüntü ise çağdaş uygarlığa erişmek isteyen bir ülke ile uyumlu değil. Karşımızda yapısı itibarıyla Avrupa’dan çok yeri Ortadoğu’da olan bir ülke görüntüsü var. Bu elbette ki Avrupa’daki sağı da memnun edecek bir gelişme. Toplumumuzun yüzünü Batı’ya dönmüş kesimi için gelinen bu nokta “felaket” olabilir. Fakat AKP’ye ve AKP’nin ideolojik bakış açısından çok da uzak olmayan MHP’ye oy verenler açısından bu ciddi bir sorun teşkil etmiyor. Onlar için bu durum aslında Türkiye için gecikmiş bir “normalleşme” ve “özüne dönme” sürecini temsil ediyor. Başka bir ifadeyle, laik Kemalist milliyetçiler ile Batı yanlısı liberal demokratlar Türkiye’deki siyasi mücadelelerini, en azından görülebilir bir gelecek için, kaybettiler. Ancak tekrarlamak gerekiyorsa, ülke, sadece dışarıda değil, içeride de ciddi sorunlarla karşı karşıya bulunuyor. Bunların başında Kürt meselesi geliyor. Kaybedilen göreli ekonomik istikrarın da yeniden tesis edilmesi gerekiyor. Bu sorunlara çözüm arayışlarında ipler tümüyle AKP’nin elinde olmayacak. AKP kontrol edemediği koşullara ve gelişmelere göre pozisyonlar takınmak zorunda kalacak. Tabii bunu yapar mı, o belli değil. Örneğin dış politikada gerekli olan revizyonlara karşı gösterdiği direnç bu açıdan pek de umut vaat etmiyor. Zafer sarhoşluğu ile “kim ne derse desin, bildiğimi yaparım” demeye devam ederse Türkiye’yi yeni açmazlara sürükleyebilir. AKP bu seçimleri sonuçta “istikrar” vaadiyle kazandı. Zaferine saygı duymalıyız. Ancak gerçek anlamdaki “istikrarı” sağlayıp sağlayamayacağı henüz belli değil. Seçim sonuçları AKP dahil herkesi şaşırttı. AKP’nin şimdi kendisine oy vermeyenleri, bu kez olumlu anlamda, bir kez daha şaşırtmasını bekliyoruz. Mayasında var mı bu, hep birlikte göreceğiz. Yoksa o zaman bu ülke iyice bölünerek tehlikeli bir rotaya sokulmuş olacak. AKP’nin içinde bunu görebilenlerin olduğunu umuyoruz. S Balkonun bir ayağı Gül bir ayağı Erdoğan aşbakan Ahmet Davutoğlu, önceki akşam, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın başbakanlığı döneminde seçim akşamlarının geleneği haline getirdiği “balkon konuşması” için ikinci kez AKP Genel Merkezi önündeki büyük kalabalığa seslendi. Erdoğan, 1725 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonundan sonra, başta oğlu Bilal Erdoğan olmak üzere tüm ailesi ile birSİNAN likte partilileri selamlamışTARTANOĞLU tı. Davutoğlu’nun yanında, 7 Haziran’da olduğu gibi, 1 Kasım akşamında da sadece eşi Sare Davutoğlu vardı. Davutoğlu’nun balkonunda çıkacak isimler için tercihleri de yeni döneme ilişkin ipuçları verdi. 1 Kasım seçimlerine kısa bir süre kala, kameraların karşısına geçen Eski Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile kendisinin “sınanmaması gerektiğine” işaret etmiş, “Heyecanımı kaybettiğimi, birilerine olan sevgimi kaybettiğimi söyleyebilirim” demişti. Arınç’ın “Yola çıktıklarını yolda bulduklarına değişirsen o zaman işler yürümüz” ifadeleri ise çok tartışıldı. Arınç, balkonda, zaferini ilan eden Davutoğlu ile birlikte yer aldı. B Davutoğlu, balkon konuşması sırasında yanında duran isimlerle ErdoğanGül dengesini gözetti VEDAT ARIK Ulus bölündü, Erdoğan kazandı Dünya basını manşetten gördüğü Türkiye’deki seçim sonuçlarına dair geniş analizler yayımladı. için farkı yaratan şiddet oldu. Beş aydır istikrarsızlık siyaseti izleyen Erdoğan, istikrarı bünyesinde somutlaştırabildi. 12 yıldır iktidarda olan Erdoğan Sünni Türk milliyetçiliğinin korkusunu ve gücünü anlıyor. Başbakan Davutoğlu’nun zafer konuşmasında sarfettiği “Türkiye’yi her türlü kutuplaşmadan, çatışmadan, gerilimlerden çıkaracağız” sözleri, kulağa riyakârlığın daniskası gibi geliyor. Wall Street Journal Büyük sürpriz: AKP yüzde 50’ye yakın oy alarak dört temel noktada avantaj yakaladı: Cumhurbaşkanı yetkilerinin artırılmasının önünün açılması, muhalefet partilerinin önemli ölçüde zayıflatılması, ekonomiye darbe vuran koalisyon görüşmelerinden kurtulunması, Türkiye’den IŞİD’e karşı daha kararlı duruş bekleyen Batılı müttefiklere karşı Erdoğan’ın daha fazla güç elde etmesi. Times Erdoğan siyasetin Houdini’si: Şimdi mesele Erdoğan’ın bir reformcu olduğu pragmatik ilk yıllarına geri mi döneceği, yoksa son zamanlardaki kutuplaştırıcılığa devam mı edeceğinde düğümleniyor. Belki zaferle, son birkaç ay içindeki kindar paranoyayı hafifletebilir. Guardian Türkler ağır bir bedel ödeyebilir: Erdoğan’ın mesajı insanların komşularından, Kürtlerden, mültecilerden, Amerikalılardan, AB’den ve birbirlerinden korku duymalarına dayalıydı. Erdoğan,‘‘benden sonra tufan’ politikası uygulayarak havayı New York Times Erdoğan’ın şiddetli zaferi: Erdoğan’ın AKP’liler seçim zaferini geç saatlere kadar kutladı. Arınç’la birlikte balkona çıkan önemli isimlerden biri de Melih Gökçek oldu. Gökçek, Arınç’ı “paralelcilikle” suçlamış ve istifasını istemişti. Arınç ise Gökçek’e “Paralel yapının kucağına oturmuştur. Ve bu yapıya Ankara’yı parsel parsel satmıştır” yanıtını vermişti. Davutoğlu, Arınç ile birlikte Gökçek’i de balkona çıkardı. Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak’ın ismi Ali Babacan’ın yerine Ekonomi Bakanlığı için geçerken, Davutoğlu’nun 1 Kasım’da çıktığı balkonda Babacan’ın da olduğu görüldü. Twitter’da “Mesele memleket meselesi, oyunuza dikkat edin, oyuna gelmeyin” sloganı ile hazırlattığı ve bir PKK’linin bir askeri hedef alırken Kürt olduğu için düşündüklerini içeren video paylaştığı için seçim öncesinde gündem olan eski Bakan Faruk Çelik’in de balkona çıkması dikkat çekti. Balkonda, Erdoğan’ın danışmanlarından Ali İhsan Arslan ve Taha Özhan’ın balkonda yer aldığı görüldü. Hem Erdoğan’ın hem Davutoğlu’nun danışmanlığını yapan Ali Sakarya da balkondaydı. l ANKARA Gökçek ile birlikte CHP kaleleri sallandı AKP, İstanbul’da CHP’nin güçlü olduğu ilçelerde oy oranını artırdı ken, CHP ise 3 ilçede birinci çıkabildi. AKP, CHP’li Kartal ve Ataşehir Belediyeleri’nin bulunduğu ilçelerilletvekilliği genel seçimlerinde resmi olmayan sonuçlara gö de oy oranlarını yüzde 6’şar oranınre İstanbul’da AKP ve CHP oylarını ar da artırarak CHP’yi geride bıraktı. Hemen hemen her ilçede küçük çaplı olatırırken, MHP ve HDP’de ciddi oranrak oylarını artıran CHP Adalar, Kada düşüş yaşandı. AKP, İstanbul gedıköy ve Maltepe’de AKP’ye üstünnelinde oy oranını yüzde 7.86 artırırlük sağlandı. CHP, Kadıköy’de AKP’ye ken, CHP’de ise yüzde 0.92’lik bir ar140 bin oy fark atarak birinci olurken, tış sağlandı. MHP il genelinde yüzAdalar’da da iktidar partisinin oylarını de 2.53 oranında oy kaybı yaşarken, ikiye katladı. MHP bölgedeki oylarının HDP’nin oy kaybı yüzde 2.36 oldu. İlçe bazında seçim sonuçlarına bakıldı yüzde 1.93’ünü kaybederken, HDP’de ise oy kaybı oranı yüzde 1.92 oldu. ğında AKP ve CHP bütün ilçelerde oy AKP’nin en çok oyunu artırdığı böloranını artırırken, iktidar partisinin ge ise 2. bölge oldu. 12 ilçesi bulunan CHP’li belediyelerin bulunduğu ilçelerde oy oranını ciddi oranda artırması bölgede AKP 10 ilçeyi alarak birinci parti oldu. CHP ise burada da elindeki dikkat çekti. Cumhuriyet’in resmi olbelediyelerden Sarıyer’de AKP’nin gemayan sonuçlara göre 3 ayrı bölgede risinde kaldı. AKP, yaklaşık 2 bin oy yaptığı inceleme sonucu ortaya çıkan farkla Sarıyer’de CHP’yi geride bıraktablo şöyle: İstanbul’un 14 ilçesi bulunan 1. böl tı. CHP elindeki belediyelerin bulungede AKP, 11 ilçede birinci parti olur duğu Beşiktaş ve Şişli’de AKP’ye fark ALİ AÇAR Albayrak değil Babacan M atarak üstünlüğünü korudu. MHP bölge genelinde yüzde 3.21, HDP yüzde 2.42 oranında oy kaybı yaşadı. AKP’nin 3 milletvekilliği çıkardığı bölgede en dikkat çekeci sonuç ise Avcılar, Beylikdüzü ve Büyükçekmece gibi CHP’li belediyelerin elinde olduğu ilçelerde birinci çıkarak süprize imza atması oldu. Avcılar’da 24 bin oy artışı ile CHP’yi geride bırakan AKP, Beylikdüzü’nde yüzde 2.97, Büyükçekmece’de yüzde 6.57 oy farkı ile birinci parti çıktı. CHP ise Bakırköy, Çatalca ve Silivri’de AKP’yi geride bırakarak birinci oldu. Küçükçekmece, Esenyurt ,Başakşehir, ve Bağcılar’da da CHP oy sayısını ciddi oranda artırdı. MHP bölgede yüzde 2.46 oranında oy kaybederken, HDP’de yüzde 2.73’lük kayıpla büyük bir hayal kırıklığı yaşadı. İlçelerde kritik durum Erdoğan’ın gölgesi Solda yeni hedef 2019 Kadınlar seçiyor, seçilmiyor S TÜREY KÖSE Seçim sonuçlarının ardından solda özeleştiri ve ortak mücadele çağrıları yapılıyor değiştirebileceğini düşündü. Independent Erdoğan Suriye’ye müdahale için bastırabilir: Partiler üstü olması gereken Erdoğan, AKP’nin stratejisini yürüttü. Kürtlerle çatışma AKP’ye milliyetçilik kartını oynama imkanı verdi. Bu sayede sağın oyunu aldı. Halktan aldığı yetkiyle Suriye’deki gelişmeleri etkileme konusunda Erdoğan’ın eli güçlenecek. Şimdi, Türkiye’nin Suriye’de askeri açıdan daha büyük bir rol oynaması için bastırabilir. Financial Times Erdoğan’ın zaferi: Erdoğan’ın müttefikleri ve yatırımcılar, otoriterlik eğilimlerinden kaygı duymakla birlikte, ekonomik ve siyasi istikrarın yeniden tesis edilmesini umacak. Basit çoğunlukla bile, AKP üzerindeki nüfuzu, Erdoğan’a Türkiye tarihinde hiçbir başkanın sahip olmadığı fiili yetkiler veriyor. Der Spiegel Ulus bölündü, Erdoğan kazandı: Haftalardır eleştirel sesler bastırıldı, muhalefet partilere ve gazetelere saldırıldı, gazeteciler dövüldü, dünya dindar olanlar ve olmayanlar arasında bölündü. Erdoğan çok yüksek bahisten poker oynadı ve kazandı. Kendisi aday olmasa da seçim sonucu onun zaferidir. Süddeutsche Zeitung Er doğan şimdilik başta: AKP hükümeti uluslararası alanda Türkiye’yi tecride sürükledi. Ne kadar bölünmüş olsa da muhalefet, Erdoğan’ın iktidar politikaları bir kenara bırakıldığında, seçmenlere bir perspektif sunamadı. Kürt yanlısı HDP, bir Türkiye partisi olmaktan çok uzakta. Erdoğan başta kalacak, şimdilik. Frankfurter Allgemeine Zeitung Tehlikeli yola devam edecek mi?: AKP’de kimse tek başına Erdoğan’ın karşısına çıkabilecek güçte değil. Fakat eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün başını çekeceği ve Bülent Arınç’ın da dahil olduğu bir grup bu mücadeleye girişebilir. Şayet buna cesaret edemezlerse, AKP şimdiye kadar olduğundan daha fazla iktidar hırsına kapılarak sefil bir duruma düşecektir. Seçimden sonra AKP’nin bu tehlikeli yola devam edeceği endişesi hâkim. Le Monde Erdoğan yolunu buldu: Erdoğan güzel bir kişisel başarıyı cebine attı. Cumhurbaşkanı ülkesini otokrat şekilde yönetmek istiyordu. Şimdi bir kez daha bunun yolunu buldu. Erdoğan güçlü bir pozisyonda. Ancak Türkiye’yi içerde ve dışarda aynı derecede otokrat yönetirse ona ne kadar taviz vermeliyiz? l Dış Haberler KP’ye yakın gazeteler seçim sonuçlarını “Zafer” olarak yorumladı ve manşetler attı. Milat Gazetesi seçim sonuçlarını dünkü manşetine “Şırraaak!” başlığıyla taşıyarak “Osmanlı Tokadı” yorumu yaptı. Sabah Gazetesi de seçimi “Sandık Devrimi” manşetiyle gördü. Star Gazetesi de seçim sonuçlarını “Nerede kalmıştık” manşetiyle duyururken Akit Gazetesi “Ümmetin Gözü Aydın” manşetini attı. Havuz medyası zafer şarhoşu A yasi geleneğin sahiplenilmesinin Türkiye için hayati problem olduğunu gösterdi” dedi. Star Gazetesi yazarı ve Cumhurbaşkanı danışmanı Yiğit Bulut da dün köşe yazısında “Yılmadan, usanmadan, her gün daha büyük bir azimle bizi bugünlere taşıyan lidere ve ona gönül verenlere sonsuz teşekkürler” ifadelerine yer verdi. Bir diğer Star Gazetesi yazarı Cem Küçük ise “Millet hainlere büyük ders verdi” başlığıyla kaleme aldığı yazısında “Ak Parti ezdi, geçti” dedi. Havuz medyasında yer alan manşetlerin yanı sıra köşe yazarları da seçim sonuçlarını zafer olarak değerlendirdi. İktidara yakınlığıyla bilinen Sabah Gazetesi Melih Altınok “Seni başkan yaptıracağız” adlı dünkü köşe yazısında “Seçmen 1 yıl önce Cumhurbaşkanlığı makamına seçtiği Tayyip Erdoğan’a yönelik yerel ve küresel saldırıları üzerine alındı. Ekseninde Erdoğan’ın bulunduğu si Başkan naraları Odatv yazarı Cüneyt Ülsever de seçim sonuçlarının ardından yazdıklarının “bir işe yaramadığını” söyleyerek köşe yazarlığını bıraktı. Kayyum tarafından Millet gazetesine genel yayın yönetmeni olarak atanan Hüseyin Yahya Şekerci resmi twitter hesabından istifa ettiğini duyurdu. l Haber Merkezi Kayyum atamıştı Haziran seçim sonuçları, Tayyip Erdoğan’ın başkanlık rejimi dayatmasına karşı bir tepkinin ifadesiydi. Tepki büyük olunca, pek beklenmeyen ikinci bir sonuç yaratmış, AKP Meclis çoğunluğunu da kaybetmişti. 1 Kasım seçimleri yeniden Tayyip Erdoğan’a başkanlık yapma olanağı sundu. Dünden itibaren Türkiye’de fiili başkanlık rejimi yürürlüktedir. Cumhurbaşkanı’nın başkanlık yetkilerini vekil olarak atayacağı başbakan aracılığıyla yürütecek olması, fiili iktidar ortamında bir detaydır. Ona sadık milletvekillerinden oluşan güçlü bir parti grubunun desteğiyle istediği yasayı Meclis’ten geçirtme olanağına sahip olacak Tayyip Erdoğan. Başbakanlığı başkanvekili olarak yürütmeye gönülden talip olmasa da, buna direnme kapasitesi olmayan, şefi taklit etmenin ötesine geçmesi zor bir başvekille dört yıl boyunca çok rahat fiili başkanlık rejimini hayata geçirme imkânı var Tayyip Erdoğan’ın. Bu da ona yeter, anayasa değişikliğini zorlamasına gerek yok diye düşünülebilir. Normal bir siyasal akıl için geçerli olan bu değerlendirme, sanırım Tayyip Erdoğan ve güç aldığı çevre açısından geçerli olmayacaktır. Hemen olmasa da, çok uzak olmayan bir zamanda başkanlık rejimi merkezli bir anayasa değişikliği girişimi muhtemelen gündeme gelecektir. Erdoğan tarzı otoriter rejimler, enerjilerini hiçbir şeyin hareket etmemesi, olduğu gibi kalmasına odaklanan statükocu otoritarizmden almazlar. Her şeyin yıkılıp, değişip kendi merkezli kurulmasına dayalı bir dinamik otoritarizmden beslenirler. Tayyip Erdoğan bu nedenle, 2019’a kadar fiilen mutlak hükümdar konumunda olma imkânlarını ona sağlayacak hemen her türlü araca şimdi sahip olsa da, acil olarak çok ihtiyacı olmayan başkanlık rejimini gündeme getirecektir. Normal koşullarda üç seçimin aynı yılda olacağı 2019 sonrasına bunu bırakmak istemeyecek, etrafında oluşturduğu Sünni, milliyetçi, muhafazakâr bloku bu hareketle diri tutmaya çalışacaktır. Ayrıca, yaşadıkları büyük şok ve iç gerginlikler altında sersemlemiş bir MHP grubundan bu amaca yönelik geçici veya kalıcı destekler bulmak o kadar zor olmayabilir. HDP’nin barajı yeniden aşarak AKP’yi halkoylamasına ihtiyaç duymadan anayasa değişikliği yapma olanağından mahrum etmesi, kuşkusuz önümüzdeki zor günler için önemli bir tesellidir. HDP’nin 1 Kasım’da aldığı oy, aslında 7 Haziran’da beklenen oydur. Önümüzdeki dönemde Türkiye’de demokrat, özgürlükçü ve eşitlikçi bir sol hareketin güçlenmesinin zeminini teşkil ediyor. Unutmayalım bundan beş yıl önce hayal etmemizin zor olduğu bir durum, bugün artık Türkiye siyasal alanında yerini aldı. Bunun uzun vadede kalıcı bir yer alış olduğunu söylemek için ise daha çok erken. Kendi içindeki zorlukları, çelişkileri, üzerinde başka türlü vesayet kurma emellerinin içerdiği engelleriyle birlikte, önümüzdeki dönemde HDP bunun sınavını verecek. Bizi bekleyen bu zor günlerde, HDP yönetimi ve milletvekillerinin sorumlulukları daha ağır, işleri daha zor olacak. Önümüzdeki günler uzun sürecek. Bu zor günler aslında bu toplumda çok uzun süredir yaşanan çok katmanlı kültürel sivil savaşın bir parçasıdır. İktisadi krizin gelmesini, AKP’nin içinden bölünmesini, ErdoğanDavutoğlu rekabetinin iktidarı zayıflatmasını ya da yöneticilerin sağlık sorunlarının nüksetmesini ya da dış politika tökezlemelerini bekleyerek avunmanın muhtemel sonucu, 2019’da da sol, sosyal demokrat seçmen topluluğunun aynı şoku yaşamasının koşullarını hazırlamak olacaktır. Önce kendimizi aldatmadan, ne de etrafa gaz vermek için küçük kazanımları büyütmeden, somut durumun somut analizini yapmakla işe başlayabiliriz. Durum kötü ama tutunacak dallar hâlâ var. Zor günler... 7 ‘Hızlı Başladılar’ tweeti attılar olda seçim sonuçlarının yarattığı hayal kırıklığını bir an önce geride bırakıp, 2019’da yapılacak üç seçim için hemen “bir leşik mücadele” yolları aranması çağrıları yapılmaya başlandı. Yapılan ilk değerlendirmelerde ciddi bir özeleştiri gereğinin altı çizi lirken “Milliyetçimuhafazakâr iklime teslim olmadan toplumu dönüştürme” hedefine odaklanılması gereğine de vurgu yapılıyor. 7 Haziran’da 97’ye ulaşan kadın vekil sayısı 1 Kasım’da 82’ye kadar düştü DAMLA YUR Nokta’ya toplatma ve gözaltı eçim sonuçlarının ardından ‘2 Kasım Pazartesi Türkiye İç Savaşı’nın Başlangıcı’ kapağıyla çıkacağını duyuran Nokta Dergisi’nin Cevheri Güven yeni sayısı için basılmadan toplatılma kararı alındı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şehit cenazesi önünde selfie çektirirken görülen tkapağı nedeniyle hakkında toplatılma kararı çıkarılan Nokta Dergisi’nin 24. sayısı için de basılmadan toplatılma kararı alındı. İstanbul 5. Sulh Ceza Hâkimliği, soruşturma savcısının talebi üzerine, derginin toplatılmasına, el konulmasına ve internet erişimin de engelllenmesine karar verdi. Nokta Dergisi kararı, twitter hesabından “HIZLI BAŞLADILA’” ifadeleriyle duyurdu. Akşam saatlerinde dergi binasına gelen Güvenlik Şube ekipleri, toplatma kararını tebliğ ederek dergilere el koydu. Derginin Genel Yayın Yönetmeni Cevheri Güven ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü Murat Çapan gözaltına alındı. Güven, sağlık kontrolü için götürüldüğü hastane çıkışında “Neden gözaltına alındınız?” sorusuna; “Haber yaptığımız için. Türkiye’nin durumuyla ilgili bir haber” yanıtını verdi. l İSTANBUL / Cumhuriyet Yalçın Akdoğan: Treni kaçırdılar Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, Twitter hesabından AKP’nin ANAP gibi çöküş dönemine girdiğini söyleyenlerin AKP’nin muhteşem geri dönüşünü anlamaya çalışması gerektiğini belirterek “İktidar ortağı olma şansını tepenler treni kaçırdı. ‘Seçmen koalisyon istiyor’ tezi de çöktü. Millet istikrar için güçlü iktidarı seçti. 7 Haziran ve 1 Kasım seçim sonuçlarını birlikte değerlendirerek, oy veren ve vermeyen vatandaşlarımızı doğru anlamaya çalışacağız” dedi. 11’inci Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Twitter hesabından AKP’yi tebrik etti. Gül, “Kapsayıcı ve uzlaştırıcı üslupla Türkiye’yi daha ileriye taşıyacak reform sürecinin başlatılmasını temenni ediyorum” dedi. Solun derdi birlik olabilmek PROF. DR. BİNNAZ TOPRAK: Bütün devlet imkânları AKP için kullanıldı, muhalefet susturulmaya çalışıldı, gazeteler, TV’ler kapatıldı. AKP milliyetçi söylemle HDP’yi şeytanlaştırdı, PKK ile birdir, diyerek. Ekonomi batıyor, IŞİD etrafımızı sardı, PKK öldürüyor gibi korkular etkili oldu. Mevcut genel başkanlığa gözünü dikmiş adaylar arasında Kılıçdaroğlu’nun CHP için şans olduğunu düşünüyorum. Talipler arasında CHP’yi dönüştürebilecek olan tek isim Kılıçdaroğlu. Mujika geldi, sordular, nasıl gelebildiniz, diye. ‘Sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada solun derdi birlik. Biz akıllandık solu birleştirdik’ diyor. İktidar hedefli muhalefet DOÇ. DR. GALİP YALMAN: Kara kaplı defterler açılacak. Yeni mevzi savaşları gündeme gelecek. Çankaya, Kadıköy, Karşıyaka’ya bakınca bir şey değişmemiş görünüyor. Onlar değil Türkiye. Toplumsal mücadele olacaksa başka yerlerden başlamak lazım. Sosyolojik olarak o tabanı nasıl dönüştürebiliriz diye düşünmek lazım. Neoliberal hegemonya da sorgulanmalı. Olayı CHP ve HDP’ye kilitleyerek bir yere gidilmez. Her ikisinin de ortak zemini bulunur bulunmaz o ayrı bir tartışma. Onları aşan bir mesele var. 2019’da üç seçim var. İktidar hedefli bir toplumsal muhalefet nasıl oluşabilir, yeniden düşünülmeli. Bugünden hazırlanmalılar TOPLUMSAL EKONOMİK SİYASAL ARAŞTIRMALAR VAKFI BAŞKANI EROL TUNCER: Herkes AKP zaferini konuşuyor ama sonucun böyle olması, sonuca götüren yolda yapılanları unutturmamalıdır. Bütün devlet aygıtları iktidar partisi AKP lehine kullanıldı, son derece adaletsiz bir ortamdan geçilerek buraya gelindi. Özellikle ana muhalefetteki CHP’ye önemli bir görev düşüyor. İlk işleri bugünden itibaren 2019’a yapılacak seçimlere hazırlanmaya başlamaktır. Seçim sonuçlarının ilçelerden başlayarak açık yüreklilikle, önyargısız bir biçimde değerlendirilmesi gerekiyor. Pervasızca saldıracaklar ÖDP GENELBAŞKANI ALPER TAŞ: AKP 12 Eylül’den bu yana oluşmuş milliyetçi, muhafazakâr iklimde savaş konjonktüründe korkuya, savaşa yaslanarak dağılan oyları topladı. Basını sindirdi, HDP miting yapamadı, CHP iptal etti, sahada tek AKP vardı. Toplumu terörize ettiler. Korkuyla, baskıyla, şantajla ‘istikrar’ adı altında kitlelerin onayını kazandılar. Bu seçim tablosu aslında Türkiye’nin istikrarsızlığı seçtiğini ortaya koyuyor. Bundan sonra pervasızlaşmış bir AKP saldırısı bekliyor bizi, basını, toplumsal muhalefeti. Meşru direnme hakkımızı kullanacağız. Birleşik mücadele çizgisiyle pozitif bir siyaset yürütmeliyiz. Zeynep Altıok Filiz Kerestecioğlu Aylin Nazlıaka Şafak Pavey Gül’den AKP’ye tebrik Selina Doğan Selin Sayek Böke esmi olmayan sonuçlara göre 1 Kasım 2015 seçimlerinde sandıktan 82 kadın vekil çıkabildi. 7 Haziran’da Cumhuriyet tarihinin en yüksek kadın temsiliyet oranı olan yüzde 18’e ulaşılarak 97 kadın milletvekili meclise girmişti. 1 Kasım seçimleri sonucunda ise meclise giren 82 kadından 34’ü AKP’den, 22’si CHP’den, 23’ü HDP’den, 3’ü de MHP’den oldu. Oysa kadınlar meclise tam 80 yıl önce 1935 yılında girmeye başladı. 80 yıllık tarihe bakıldığında ise meclise şu ana kadar Türkiye 30 bin 800 milletvekili seçti. Bu vekillerden 427’Si kadın iken, 30 bin 373’ü erkekti. İşte kadınların yükselemeyen 80 yıllık meclisteki yerleri: Kadınlara siyasetin kapısı belediye seçimlerinde seçme ve seçilme hakkını tanıyan Belediye Yasası’nın 1930 yılında çıkarılmasıyla sağlandı. 1933’de ise R kadınlara köylerde muhtar olma ve ihtiyaç meclisine seçilme hakları Köy Kanunu’nda yapılan değişiklikle verildi. Kadınlara siyasetin kapısı tam anlamıyla 1934 yılındaki Anayasa değişikliği ile ilk kadın milletvekillerinin TBMM’de yer almasıyla sağlandı. 8 Şubat 1935’te TBMM 5. Dönem seçimleri sonucunda 18 kadın ilk kez Meclis’e girdi. 1935’ten 2002’ye kadar aradan geçen 67 yılda kadınlar açısından bir şey değişmedi. 3 Kasım 2002 genel seçimlerinde kadınların tüm uğraşlarına karşın Meclis’e ancak 24 kadın vekil girebildi ve temsil oranı yüzde 4.6’da kaldı. Bir önceki dönemde ise Meclis’te 22 kadın vekil vardı. Bu rakamlar ile Türkiye kadın temsili açısından dünya sıralamasında Lübnan’ın hemen altında 122. sırada yer aldı. 2. Erdoğan hükümeti olan 60. hükümet döneminde 50 ka dın milletvekili Meclis’e girdi. Aysel Tuğluk’un Anayasa Mahkemesi’nin kararıyla milletvekilliği düşmüş, CHP milletvekili Özlem Çerçioğlu ise belediye başkanı seçildiği için kadın vekil sayısı daha sonra 48’e inmişti. Bu temsiliyet ile de Türkiye dünya sıralamasında kadın temsili açısından 100. oldu. 2011 yılında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün hükümet kurma görevi vermesiyle 61. hükümet Recep Tayyip Erdoğan tarafından kuruldu. Bu dönem TBMM’de kadınların temsil oranı 2007’ye göre yüzde 56 oranında arttı. Seçim öncesinde partilerin gösterdikleri toplam 262 kadın adaydan 78’i parlamentoda temsil hakkı kazandı. AKP’den 45, CHP’den 19, MHP’den 3, Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku’ndan da 11 kadın milletvekili seçilerek Meclis’e girdi. 43 ilden de hiç kadın milletvekili çıkmadı. Dönemin tartışılan BDP’li milletvekili Leyla Zana’nın 17 yıl sonra Meclis’e girdi. 7 Haziran’da 97 kadın meclise girdi. Bu sayı meclisteki kadın temsilini ilk kez yüzde 18’e taşıdı. HDP’nin 80 vekilinden 32’si, AKP’nin 258 vekilinden 41’i, CHP’nin 132 vekilinden 20’si, MHP’nin de 80 vekilinden 4’ü kadındı. 2002’den bu yana iktidar olan AKP seçilebilecek yerlerden daha fazla kadın göstermediği sürece kadın oranı yüzde 20’nin üzerine çıkamayacak. 7 Haziran seçiminden önce LGBTİ (lezbiyen, gay, biseksüel, transeksüel, interseks) derneği öncülüğünde hazırlanan LGBTİ Hakları Sözleşmesi’ni CHP ve HDP’den 21 milletvekili imzalamıştı. 1 Kasım seçim sonuçlarına göre bu 21 vekilden 13’ü CHP, 3’ü HDP’den olmak üzere 16’sı meclise girebildi. S İlk kez yüzde 18’di Bir şey değişmedi Yüzde 56 artış C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear