25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Salı 13 Ekim 2015 EDİTÖR: AYŞEGÜL ÖZBEK haber 5 Aman uyanmasın! Katliamı IŞİD’in yaptığı belirlendi ancak uyuyan hücrelerin tetiklenebileceği ve yeni saldırılara neden olabileceği kaygısıyla açıklanmıyor. Parmak izi olmayan iki ölünün canlı bombalar olabileceği üzerinde duruluyor. nkara’daki katliamın çok büyük olasılıkla IŞİD tarafından gerçekleştirildiği belirlendi ancak örgütün uyuyan hücrelerinin tetikleneceğinden ve yeni saldırılar için provoke edileceğinden kaygı duyulduğundan açıklanmamasına karar verildi. Türkiye’yi sarsan Ankara katliamının ardından güvenlik zafiyeti tartışması sürerken, katliamı kimin gerçekleştirdiği sorusu da yanıtını arıyor. Gerekli güvenlik önlemlerinin alınmayıp katliamın önlenemeyişi eleştirileri altındaki hükümet, katliamı gerçekleştirenleri bir an önce belirleyip m e Erd kamuoyuna açıkGül lamadığı için de eleştiriliyor. Edinilen bilgiye göre güvenlik birimleri katliamın gerçekleştirilme biçimi ve sonuçları açısından adres olarak IŞİD’i gösteriyor. Katliamın Suruç katliamıyla çok büyük benzerlik gösterdiği, bu nedenle de arkasında IŞİD olduğu değerlendirmesi yapıldı. İki gündür değerlendirmelerini sürdüren güvenlik birimlerince katliamın arkasında çok büyük olasılıkla IŞİD olduğu bilgisi hükümete de iletildi. Güvenlik birimlerinin yüzde yüze yakın bir olasılıkla katliamı IŞİD’in gerçekleştirdiği görüşünde olmasına karşın hükümet bu aşamada bunu açıklamama kararı aldı. Bu karar, “İŞİD’in Türkiye’de uyuyan hücrelerinin uyandırılabileceği” ve “IŞİD’in yaptığının açıklanması halinde ör İnadına barış, inadına umut... A lelerinde de kimliği belirsiz iki ölünün üzerinde duruluyor. Bu iki kişinin kayıtlarda parmak izlerinin bulunmayışına dikkat çekiliyor. Parmak izlerinin bulunmaması, bu iki kişinin yabancı uyruklu olabilecekleri şüphesini de doğruyor. Katliamdan önce mafya lideri Sedat Peker’in Rize’de “Teröre Lanet” adıyla düzenlediği mitingdeki, “Oluk oluk kan akacak” sözleri büyük tepkiye neden olmuştu. Peker’in bir süredir yakınlık içinde bulunduğu Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın memleketinde bu mitingi düzenleyip bu konuşmayı yapmasına da dikkat çekilmişti. Savcıların Peker’e karşı herekete geçmemesi de tepkileri artırmıştı. Hükümet ise tepkilere karşın bu konuda büyük bir sessizlik içinde davranmıştı. Edinilen bilgilere göre Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun yakın kurmay ekibinde de bu konu tartışıldı, Peker’in sözlerinden rahatsızlık ifade edildi, ancak bu konuda harekete geçilemedi ve bir tür çaresizlik durumu yaşandı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da önceki günkü görüşmede, Davutoğlu’na Peker konusunu, “Bir mafya lideri nasıl oluyor da bir kent meydanında miting düzenleyip oluk oluk kan akacak diye konuşabiliyor. Savcılar nerede” diye iletmişti. Edindiğimiz bilgiler Davutoğlu’nun Kılıçdaroğlu’nun bu sözlerine karşı şaşkınlıkla “Ya... Öyle mi olmuş” diyerek not almakla yetindiğini gösteriyor. l ANKARA Sedat Peker çaresizliği Antalya’da IŞİD’e yönelik baskınlarda gözaltına alınan 8 kişi, adliyeye sevk edildi. Adana’daki operasyonda 4 kişi yakalandı. İzmir’de ise gözaltına alınan 7 kişi, serbest bırakıldı. gütün Türkiye’nin şehirlerinde yeni saldırılar yapması için provoke edileceği” kaygısıyla alındı. Başbakan Ahmet Davutoğlu ve AKP sözcüleri katliamın arkasında IŞİD’in olduğunu ifade etmek yerine, PKK dahil tüm örgütlerin olabileceği söylemlerini sürdürüyor. Yabancı olabilirler Güvenlik birimlerinin katliamdaki canlı bombalarla ilgili inceleme Ankara katliamı, Suruç’tan ‘geliyorum’ demişti! ersin’den, Adana’dan rişimlerinin başka ortak Diyarbakır’a; Suruç’tan özellikleri de var: Ankara katliamına kadar “Diyarbakır’da HDP’nin bombacılar, yöntemler ve polisin tavrı mitinginde patlatılan iki arasında çok büyük benzerlikler var. bombanın, 18 Mayıs’ta 7 Haziran seçimleri öncesi HDP’nin HDP’nin Mersin ve Mersin ve Adana il merkezlerinde Adana il başkanlıklarında patlatılan bombalarla aynı olduğu tespit edildi. büyük bir katliam gerçekleştirmek amacıyla konulan bombaların şüphe 3 ildeki bombanın metal parçalarla lisi MİT’in, Emniyet’in elinden geçmiş, güçlendirilmiş TNT türü patlayıcı olduğu ortaya çıktı.” (24 Haziran 2015 sonunda IŞİD’e katılmıştı. Patlayan / Zaman) bombalardan sonra gelen bilgi de Seçimi öncesi Diyarbakır’da, önzanlının Suriye’deki IŞİD bölgesine ceki gün de Ankara’da yaşanan katkaçtığı yolundaydı. liamda da ortak yanlar var. Birincisi Diyarbakır bombacısı IŞİD’e kaDiyarbakır’da iki bomba peş peşe tıldığı bilinen, MİT’in takibinde olan patlatılıyor. Ankara’daki katliamda da kişiydi. Aranıyordu. iki canlı bomba çok kısa aralıklarla Suruç katliamındaki canlı bomba da MİT’in ve istihbaratın takibindeydi. kendilerini patlatıyor. İkinci benzerIŞİD saldırılalik de bombarının ardından ların patlaması CHP heyetinin sonucu polisin Diyarbakır ve takındığı tavır. Adıyaman’da İki katliamda da yaptığı inceleölüler, yaralılar meler hakkında yerde yatarken, Cihan Haber insanlar yardıAjansı’na açıkma koşarken lama yapan 21 Temmuz 2015 tarihli yazı polisin AkrepGenel Başkan lerle panzerlerle TOMA’larla alanlara Yardımcısı Veli Ağababa’nın MİT’e dalması, gaz atması, su sıkması. dönük ciddi bir iddası vardı: “Diyarbakır’da mitingde bomba Bombalarla seçim atan çocuk, Suruç’ta canlı bomba kampanyası olarak kendini patlatan çocuk MİT’in kontrolünde Suriye’ye gidip gelmiş.” 20 Temmuz 2015’te Suruç’ta (2 Ağustos 2015) patlayan bomba 32 fidanın, genç Türkiye’de yaşanan son beş katlisosyalistlerin canını aldığı gün am girişimini ve katliamı yöntem olaCumhuriyet’e yaptığım analizde şu rak da ikiye ayırmak gerekiyor. başlığı kullanmıştım: 7 Haziran seçimlerinden önce yapı“Erken seçim kampanyası IŞİD katlan katliam girişimlerinde, parti binaliamıyla başladı!” larına, miting alanına bomba yerleştiO tarihte Cumhurbaşkanı Erdorerek patlatma yöntemi kullanılıyor. ğan, Başbakan Davutoğlu’na hükü7 Haziran’dan sonra Suruç ve meti kurma görevi vereli daha 11 gün Ankara’da yaşan katliamlarda ise olmuştu. Koalisyon görüşmeleri yeni canlı bomba yöntemi kullanılıyor. başlamıştı. 1 Kasım’da yapılacak Seçim öncesi yapılan katliam gierken seçim kararının alınmasına da e güneşle ne de ay ışığıyla yıkanıyor alanlar, caddeler, sokaklar... Kanla yıkanıyor... Cumartesi sabahı barış için Ankara’ya gelenler... Üniversite öğrencileri, sendikacılar, memurlar, öğretmenler, emekçiler, solcular, sosyalistler, demokratlar, yurtseverler... Savaş değil barış isteyenler... Umutlarını çoğaltıp ağaçların ağırlaşmış tepelerinde sevgi tomurcuklarına sarılanlar... Türk, Kürt, Laz, Çerkes! Sünni, Alevi! Sevgisizlere, oluk oluk kan akacak diyenlere “savaş değil barış” yanıtı verenler katledildi... Yüreğim yangın yeri... İçim paramparça! O gece sabaha dek uyuyamadım... Gecenin içinde fısıldayan ağaçları dinledim, ölülerle yatanların üstüne dallarını uzattıkları saatlerde. Ne denli çok özlemiştik değil mi gökyüzüne kansız bakmayı... Aslında hep kanlıydı gökyüzü... Acılı! Ağlamaklı! Hüzünlü! Silahların susma zamanıydı oysa... Sevginin, beraberliğin, insanca, kardeşçe yaşamanın zamanı! Çok gördüler bunu bize, çok... Çekilen halayların ötesinde, alçakça kurulan pusu, Cumhuriyet tarihimizin en büyük terör eylemi birkaç dakika sonra gerçekleşecekti. Gökyüzüne paramparça olmuş bedenlerin bakma zamanı geliyordu. Suruç’tan Ankara’ya uzanan o yolda, ölüm kapıyı çalmak üzereydi... Saklanan sözcükler arkasındaydı yaşam, vahşet çok yakındı Ankara sabahında... Umutlarımızı kan gölü yuttu! Sadece bakakaldık... Hüznün türküsünde yitip gittik... Oluk oluk akıtılan kan, kahpelik, alçaklık kol kolaydı... Gözlerimizle gördük! HHH Bu ülkeyi yangın yerine çevirenler, “kana kan intikam” diyenler, kendi siyasal çıkarlarını gözetenler, “terör nereden gelirse gelsin, bir insanlık suçu” demeyenler, parçalanmış bedenleri gördüler... Yaşadığımız coğrafyada acılar, hüzünler kuşaktan kuşağa geçti... Benim kuşağım “sancılı yıllar içinde kırıldı...” Öldürüldü, idam edildi! N Bu yangına, felakete karşı birleşmenin “zaman”ı. Korkmadan, sinmeden! Bir barış zincirini oluşturmamız gerekiyor... Pısırık, boyun eğen, korkan olmayacağız. Terörü lanetleyeceğiz! Yazı yazanın üzerinde baskı kuranları, tehdit edenleri, sansürcüleri demokrasi düşmanı olarak tanımlayacağız... İnsanca bir yaşam için, demokrasi, özgürlük, barış için... Saf tutacağız hep birlikte... İdeolojimiz ne olursa olsun, teröre karşı çıkacağız... İnancımızı, düşüncemizi elimizden almak isteyenlerle demokratik mücadele yapacağız... Polis, asker, çocuk, kadın, genç, yaşlı, etkisiz hale getirilmiş kaç insan öldü, kaç? Bunun hesabını soracağız! Yeter artık, diyeceğiz, silahlar sussun, ülkemize barış gelsin, emeksermaye çelişkisi gündemden düşmesin... İnsanca, hakça bir düzen isteyeceğiz, yaşamı türkülü çiçekli dallarda çoğaltacağız... Mavi suların derinliklerinde özgürlüğe doğru kulaç atacağız... İntikam dili değil, sağduyu, barış dili egemen olacak... Ankara Garı’nda barışa atılan bombalar... Bunu yapan alçaklar... Sevgi’nin Ateş’inde kavrulacak... Hep birlikte Miroslav Holub’un dizelerindeki bir hayatı ortaya çıkaracağız: “Git, kapıyı aç. Sadece karanlık varsa bile tıkırdayan, sadece boş bir yel varsa bile, sadece hiçbir şey varsa bile git, kapıyı aç.” HHH Haydi açalım kapıyı... Korkmayalım, yılmayalım, sinmeyelim... Barışa, demokrasiye, özgürlüğe, kardeşliğe koşalım... Kini, nefreti, intikamı değil, sağduyuyu yaşama geçirelim... Sevda türkülerini söyleyelim birlikte... Karanlığın perdesini yırtıp mavi bir aydınlığı yakalayalım. Haydi durma! Çabuk ol! Umutlarımızı katliamlara dönüştürenlere inat, birlik olalım! M daha 35 gün vardı. Ama görünen köy kılavuz istemiyordu. Suruç katliamı öncesi 21 Temmuz 2015’te Cumhuriyet’te çıkan analizimde bazı tespitler şöyleydi: “Genel kanı oydu ki, IŞİD Suriye’de bir ‘vekâlet savaşı’ yürütüyordu. Bu ‘vekâlet’in baş zanlısı ise, kendi sınırında bir Kürt oluşumunu şiddetle reddeden AKP iktidarıydı. (...) Adana’daki, Mersin’deki ve Diyarbakır’daki ‘IŞİD bombaları’nın amacı özellikle HDP’nin tabanını oluşturan kitleleri ayaklandırmak, Türkiye’de bir 68 Ekim olaylarının benzerini yaratmaktı. Böylece, ‘kriminalize’ edilen bir HDP, seçmen nezdinde gözden düşürülecek, alacağı oyun yüzde 10’un altında kalması sağlanacaktı. (...) Sonuç olarak diyebiliriz ki, IŞİD, Suriye’de ‘vekâleten’ yürüttüğü savaşı artık Türkiye topraklarına taşımış ve iyice köşeye sıkışmış AKP ve Erdoğan için erken seçim kampanyasını Suruç katliamıyla başlatmıştır!” Eğer 7 Haziran öncesi Mersin, Adana ve Diyarbakır bombacılarının arkasındaki güç, örgüt, azmettiriciler ortaya çıkarılsaydı, Suruç katliamını yaşamayacaktı bu ülke. Eğer Suruç aydınlatılsaydı Türkiye’yi büyük bir mezarlığa, ülkenin dört bir yanını taziye evine çeviren Ankara katliamı yaşanmayacaktı. Elbette “Ankara katliamını Saray ve AKP yaptırdı” denemez ama, Saray’ın isteği doğrultusunda AKP’yi tek başına iktidar yapmak için birilerinin gözünü fena halde kan bürümüş; bombayla, katliamla başladıkları erken seçim kampanyasını bütün vahşetiyle südürüyorlar! 1915 Ermeni Katliamı 1938 Dersim 1955 67 Eylül 1977 1 Mayıs 1978 Maraş 1993 Madımak 1995 Gazi 2011 Roboski 2013 Reyhanlı 2013 Gezi 2014 Soma 2015 Diyarbakır D Engele rağmen 4 milyon kere barış! ünya, Ankara Katliamı’nı konuştu. Kanlı Cumartesi ve sonrasında yaşanan gelişmeler 124 sosyal medya etiketine konu oldu. İnternete ve sosyal medya sitelerine iki gün boyunca uzun süre yavaşlatma ve erişim engeli uygulanmasına karşın, 48 saatte 4,5 milyona yakın tweet atıldı. Ankara Katliamı, Türkiye’nin aktif zaman dilimi dışında da (01.0009.00 arası sosyal medya aktivitesinin en düşük olduğu zaman aralığı) dünyada TT (trending topic) idi. Pamuk: Sorumlu Erdoğan talya’nın saygın gazetelerinden La Repubblica’ya röportaj veren Nobel ödüllü yazar Orhan Pamuk, Türkiye’nin mezhep çatışmasının kıyısında olduğu uyarısında bulundu. Ankara’daki saldırıların Türkiye’deki güvensizlik iklimini yansıttığını söyleyen Pamuk, bundan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı sorumlu tuttu. Gazetenin “Durumun iç savaşa dönüşeceğinden korkuyor musunuz?” sorusuna “Kesinlikle bundan korkuyorum” yanıtını veren Pamuk, Türkiye’de çoğu insanın Erdoğan’ın İ ne yapmak istediğini anladığını savunarak şöyle devam etti: “Başlangıçta IŞİD’le mücadele eden uluslararası koalisyonun parçası olmak istemedi. Daha sonra Amerikalıların ondan istediklerini yapmayı kabul etti. Aynı zamanda Kürtleri bombalamaya başladı. İnsanlar şaşırdı, şoktalar. Barış içindeki bir ülke bir anda kendisini hem IŞİD hem de Kürtlerle savaş halinde buldu. Türkiye için endişeliyim çünkü Erdoğan’ın bedeli ne olursa olsun tek başına hükmetmek istediğini biliyorum.” l Dış Haberler 2015 Suruç 2015 Ankara Garı Acımız bir türlü bitmiyor. Ama umudumuz da bitmiyor, bitmeyecek... C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear