28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 3 OCAK 2015 CUMARTESİ 12 Ecdat Yadigârı Dilimize Sahip Çıkalım Ses bayrağımız, dilimiz Türkçemize yönelen saldırılara karşı 12 Eylül’ün generallerince devlet dairesine döndürülen Türk Dil Kurumu’ndan hiç ses çıktı mı? Çıkmadı. Çünkü iktidar yanlısı, adı sanı bilinmez bir takıma bırakıldı epeydir orası. Türkçemize sahip çıkan tek bir örgüt var: Dil Derneği. Türk Dil Kurumu’na bütçeden pay aktarılıp adı sanı bilinmez takım, maaşcıklarla, teliflerle beslenirken gönüllü bir avuç aydının desteği ile ayakta kalan Dil Derneği, büyük işler başarıyor. Dergi çıkarıyor, etkinlikler düzenliyor, sözlükler yayımlıyor, Türkçeye nefret kusanlara karşı kamuoyunu aydınlatıyor. Derneğin Türk devriminin kazanımlarının kuşatıldığı bu dönemde desteğe gereksinimi var. Dil Derneği Başkanı Sevgi Özel, sorumlu yurttaşlara çağrı yapıyor: “Atatürk Türkiye’sini, Çankaya’yı karartan karşıdevrime dün ödün vermedik; hiçbir zaman da vermeyiz. Şimdi daha güçlü olmak zorundayız. Üyelerimizin ve dilseverlerin bu seslenişimize hemen karşılık vereceğini biliyoruz.” Okurumuz Şevket Çizmeli, Hicri takvimin 1916’da Sultan Reşat zamanında kaldırılarak Batı takvimine geçilmesine ilişkin yasanın ilgili maddesini göndermiş: “Tarihi Hicrii kameri kemakân istimal edilmek şartıyle Devleti Osmaniye muamelatta takvim müstesna olmak üzere takvimi garbiyi kabul etmiştir. Binaenaleyh 1332 senesi Şubatının 16. günü 1333 senesi Martının birinci günü itibar edilecektir.” Bugünkü dile çevirirsek: “Tarihi Hicri ay takvimi kullanmak koşuluyla Osmanlı Devleti işlemlerinde takvim başlangıcı ayrık tutulmak üzere Batı takvimi kabul edilmiştir. Bu nedenle 1332 yılı 16 Şubat günü 1333 yılı Mart’ının birinci günü sayılacaktır.” Buna göre, yılbaşı da 1 Kanunsani, yani 1 Ocak olarak benimsenmiş. Yılbaşını “gâvur icadı” bulan Osmanlı torunlarına duyurulur. Tepebaşı’nın Başarısı Belediyelerin çoğu, ranta ve mafya türü işlere bulaştı, birilerini kolay yoldan zengin etmenin aracısı durumuna geldi. Halktan yana çalışanlar yok mu? Var kuşkusuz. Geçtiğimiz günlerde “Akıllı Şehir Tasarımı” için Avrupa Komisyonu’ndan 5 milyon Avro’luk hibe alan Eskişehir Tepebaşı Belediyesi örneğin. Aşağısöğütönü bölgesinde 30 dönüm alanı kapsayan Yaşam Köyü’nde gerçekleştirilecek olan tasarımın neler içerdiğini Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç şöyle özetledi: “Bölgede binaların enerji verimliliklerinin artırılması için bina kabukları ve doğrama sistemleri yenilenecek. Doğalgazdan vazgeçilip enerjisini güneşten alan su kaynaklı ısı pompası sistemleri kurulacak. Sıcak su için güneş panelleri ve organik atık yakan kazanlar kullanılacak. Bina ve çevre aydınlatmaları LED armatürlerle değiştirilecek. 4 elektrikli otobüs, 7 hibrit araç alınacak. Akıllı bisikletler için 6.2 kilometrelik yol düzenlenecek, 50’si elektrikli 150 bisiklet halkın kullanımına sunulacak. Enerjisini güneşten alan şarj istasyonları kurularak bisikletlerin ve araçların enerji ihtiyaçları karşılanacak.” Dürüst, iyi niyetli çabalar, tertemiz başarılar getiriyor. Okurlarıma Rapor İki hafta kadar süren tembellik kaçamağım sona erdi. Tembellik dediğime bakmayın siz, bizimki ille de yapılacak işlerden biraz uzak kalmak, yoksa başıboş bir avarelik değil. Ne yapalım? Bizim kuşak tembelliğe yer olmayan koşullarda dünyaya gelmiş, bin bir dertle, sorunla boğuşarak yaşamış. Benim iki haftalık tembelliğim de işte böyle bir şey. Bir süre yaşamımın 12 yılını geçirdiğim Hamburg’daydım. Oğullarım, gelinlerim, torunlarımla birlikteydim. Bir de Hamburglu dostlarım benden “Türkiye Nereye Gidiyor?” başlıklı tartışmalı bir konferans vermemi istediler. Doğal ki geri çevrilemeyecek bir istekti; çok verimli bir akşam oldu. Mutlaka biliyorsunuzdur, benim TÜYAP’ta 22 yıldır sürdürdüğüm “kültür fuarları genel koordinatörlüğü” gibi bir an bile boşlamaya gelmeyen, dünyanın öbür ucunda da olsam boşlayamayacağım bir görevim var. Arkadaşlarım harıl harıl çalışıyorlar; amacımız Çukurovalı kitapseverlere 1318 Ocak tarihleri arasında Adana’da dört başı mamur, başarılı bir Kitap Fuarı sunmak. Dolayısıyla telefonlaşmalarımızın, eposta iletişimlerimizin ardı arkası kesilmedi. HHH Bu arada Hayko Bağdat’ın “Salyangoz” adlı kitabını okudum. Bir Türk’ü hem sarstığı, hem düşündürdüğü, hem de “nihayet” bir şeyler yapmaya yönlendirdiği kadar acı acı gülümseten de bir kitap. Okurken öz teyzem kadar sevip saydığım, aile dostumuz Madam Ana Ahoranyan’ı, kardeşlerim Anahit’i, Garo’yu, Sarkis’i düşündüm. Ve doğal ki yarım yüzyıllık arkadaşım Nurhan’ı, sevgili eşi Meline’yi sonra görece yeni arkadaşlarım Moda’dan Anais Martin Magaryan’ı, Gökçeada/İmroz’dan Arek Boğosyan’ı, onun gözleri hep ışıldayan kızları Valeri ve Aşya’yı… Tümünün ortak özellikleri ketumluklarıydı. Hayko Bağdat’ın kitabını okuduktan sonra nedenini daha iyi anlıyorum şimdi. Okuduğum ikinci kitap ilk yapıtı “Gırnatacı”yı beğenerek okuduğum Ercüment Cengiz’in geçen kasımda çıkan “Çellocu” adlı kitabıydı. Bu romanında yazar dostum Abdülmecit dönemi İstanbul’unda kurguladığı “insanı insanlıktan çıkaran” bir aşk, bir kıskançlık trajedisini işliyor. Okunası bir kitap. Uzunca bir zamandır “Cazın sosyal tarihi” üzerinde çalışıyorum, bir süreliğine dinlenmeye bırakmıştım. Yeniden ele aldım, kaynak taraması yaptım. İyi oldu. Böyle giderse 68 ay sonra yayımlanabilecek olgunluğa geleceğini düşünüyorum. Yani “ha gayret”! HHH 2014, Türkiye’de demokrasinin duvara tosladığı, yoksulluğun diz boyunu aştığı, yolsuzlukların tavan yaptığı, ekonominin çuvalladığı, insanlarımızın iki kutba ayrılıp birbirine düşman kesildiği, Kürt sorununda çözümün iyice belirsizleştiği felaket bir yıldı. Ortada 2015’in “daha iyi bir yıl” olacağına ilişkin ne yazık ki bir işaret yok. Ana muhalefet partisi haziranda yapılacak genel seçimlere yönelik ne yapıyor? Bilemiyoruz. Tek bildiğimiz, bu ayın sonuna kadar önseçimleri gerçekleştirip adaylarını belirleyemezse bu treni de kaçıracağı. Ülke koşulları CHP’yi ivedilikle davranmaya zorluyor. Parti, adaylarına kendilerini seçmenlerine tanıtmak, kendilerini anlatmak için en az beş aylık bir zaman vermeli. Yoksa son yine hüsran olacak. Kendi şahsım için söylüyorum: CHP eğer bunu yapmayacaksa, yapamayacaksa desteğim bundan böyle HDP’ye. HDP’nin en azından gözle görülür bir “sahiciliği” var. Dediğini tutuyor, yapıyor, yerine getiriyor. Evet değerli okurlarım, iki haftalık “tembellik” sonunda böyle bir “haleti ruhiye” içindeyim. Sizlerle paylaşmasam raporum eksik kalırdı. Her şeye rağmen herkese beklentilerinin gerçekleşeceği, sağlıklı, mutlu, başarılı, barışı yakalayacağımız huzurlu bir yeni yıl diliyorum. Parası Olana İmar Hakkı Öyle bir torba yasa geliyor ki, bu kez parası olan yalnızca düdüğü çalmayacak, imar hakkını da kendisi belirleyecek. Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası Başkanı Ertuğrul Candaş’a göre, hazırlanan torba yasa tasarısı, mülkiyet hakkının sertifikalandırılmasını öngörüyor. Bu kadarla da kalmıyor, menkul değere çevrilerek piyasaya sunulabileceğini içeriyor. Böylelikle, ekonomik ve siyasi açıdan güçlü olan, güçsüz olanın mülkiyetini kolayca ele geçirebilecek. Ertuğrul Candaş, tasarıdaki bu hükmü şöyle yorumluyor: “Tasarının yasalaşması halinde, kentlerin gereksinimlerine göre bir imar planı ve uygulaması yapılamayacak, aksine parçacıl bir anlayışla, planlama tekniğine uygun olmayan ve fakat özel talepleri karşılayacak biçimde kentleşmeyi sağlayacak bir süreç başlayacaktır. Parası ve siyasi gücü olan parsel sahibi, parseli için önerdiği yeni planı, oluşacak değer artışının yüzde kırkını idareye vermek kaydıyla onaylatabilecek, geriye kalan yüzde altmışını ise cebine koyabilecektir. Parası olmayanın ise böyle bir hak talep etme durumu zaten olamayacaktır. Bu kadar önemli ve köklü değişiklikler getirecek olan ve kentlerin arazi yönetim politikalarını amansız bir şekilde spekülasyona ve ranta açacak olan bu tasarının, bu haliyle yasalaşmasının önüne geçilmesi tarihsel bir sorumluluk ve bir zorunluluktur.” Ye babam, ye! Nereye kadar? İdare Recep Tayyip Erdoğan, 19 Ocak’ta “başkanlığı”nı fiilen ilan etmeye hazırlanıyor. Ahmet Davutoğlu da, Bakanlar Kurulu Genel Sekreterliği ile idare eder artık... Gelene ağam, gidene paşam demekten sorumlu olur. UZMANLAR: ERKEN TANI ÖNEMLİ KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr Verem de yoksulun yakasına yapıştı İstanbul Haber Servisi Türkiye’de yılda yaklaşık 1314 bin kişi verem (tüberküloz) hastalığına yakalanıyor. Hastaların yüzde 59’u erkek, yüzde 41’ini ise kadınlar oluşturuyor. Hastalığın sosyoekonomik koşulların bozuk olduğu, nüfus hareketliliğinin fazla olduğu illerde yoğun olarak görüldüğünü belirten uzmanlar “Tüberkülozdan korunmanın en önemli yolu, hastaların erken tanısının konulup, tedavisinin başlamasıdır. Tüberküloz tedavisinde günümüzde oldukça etkili ilaçlar bulunmaktadır. Düzenli ilaç kullanıldığında hastalık tamamen iyileşir” diyor. Her yıl ocak ayının ilk haftası Verem Eğitim ve Propaganda Haftası olarak ele alınıyor. 410 Ocak “68. Verem Eğitim ve Propaganda Haftası” nedeniyle açıklama yapan Acıbadem Atakent Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Haluk Çalışır, veremin günümüzde artık tedavi edilebildiğini belir terek dünyada 2012’de 8.6 milyon yeni tüberküloz hastasının ortaya çıktığını, yılda yaklaşık 1.3 milyon kişinin de bu nedenle öldüğünü söyledi. Türkiye’de ise 2012’de 14 bin 619 tüberküloz hastasının tespit edildiğini anımsatan Çalışır, tedavinin Sağlık Bakanlığı’nca ücretsiz yapıldığını söyledi. Uzun süren ilaç tedavisinde devamlılığın çok önemli olduğuna dikkat çeken Çalışır, “Tüm dünyada yıllardır uygulanan ‘Doğrudan Gözetimli Tedavi Stratejisi’, ülkemizde ise 2006’dan beri uygulanmaktadır. Hastalık, sosyoekonomik koşulların bozuk olduğu, nüfus hareketliliğinin fazla olduğu illerimizde yoğun olarak görülmektedir. İstanbul, İzmir, Bursa ve Ankara gibi illerimizde bu hastalık çok görülmektedir. Kentlerin nüfuslarına oranla hasta sıklığına bakıldığında ise Edirne, İstanbul, Düzce ve Kırklareli’nde yoğunlaşmıştır” dedi. ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaracı@gmail.com BULMACA SEDAT YAŞAYAN 28 bin hasta organ bekliyor İZMİR (AA) Türkiye’de 22 bini böbrek olmak üzere 28 binin üzerinde hasta, bağışlanacak organla sağlığına kavuşmayı bekliyor. 2014’te 7 bin 748 kişi organ nakliyle şifa bulurken beyin ölümü gerçekleşenlerden 407’sinin de organları aileleri tarafından bağışlandı. Sağlık Bakanlığı verilerinden derlenen bilgilere göre, yılda yaklaşık 4 bin kişinin organ bekleme listesine dahil olduğu Türkiye’de, 22 bin 71 kişi böbrek, 3 bin 406 kişi kornea, 2 bin 188 kişi karaciğer, 253 hasta pankreas, 35 kişi akciğer, 4 kişi kalp kapağı, 2 kişi de ince bağırsak nakli olmayı bekliyor. 2014’te 3 bin 491 kornea, 2 bin 919 böbrek, 1211 karaciğer, 78 kalp, 33 akciğer, 9 pankreas, 5 ince bağırsak, 2 kalp kapağı olmak üzere 7 bin 748 nakil gerçekleştirildi. 2013 yılında ise toplam 7 bin 273 nakil yapılmıştı. HARBİ SEMİH POROY ‘Önemli bir hastayım’ deyip, doktoru dövdü KONYA (DHA) Eşi ve bir yakını ile birlikte üst solunum enfeksiyonu şikâyetiyle Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Hastanesi Acil Servisi’ne giden B.Y, sedyenin kirli olduğunu öne sürerek araştırma görevlisi Dr. Elif Özsağlam’dan sedyeyi temizlemesini istedi. Özsağlam, sedyenin temiz olduğunu ve kirli olması halinde sedyenin temizlik görevlileri tarafından temizleneceğini söyledi. B.Y. “Ben önemli bir hastayım” diyerek tekrar sedyenin temizlenmesini istedi. Tartışmanın büyümesi üzerine B.Y., Dr. Elif Özsağlam’ın türbanını çekerek, başına yumruk attı. B.Y. daha sonra acildeki başka bir doktor tarafından tedavisi yapıldıktan sonra taburcu edildi. Dr. Özsağlam da hastaneden darp raporu alarak kendisine saldıran kadın hasta ve tartışmaya katılan hastanın eşi hakkında polis merkezine suç duyurusunda bulundu. AYDIN (DHA) Milli Piyango’nun yılbaşı çekilişinde büyük ikramiye 4’e bölünürken, Aydınlı iki talihliden birisinin Sökeli kamyon şoförü Halit Abak olduğu bilgisine ulaşıldı. Talihli vatandaşın kızının, işyerinden izin alarak izne çıktığı ve pazartesi günü Ankara’ya gideceklerini söylediği öğrenildi. Sökeli bazı esnafların verdiği bilgiler doğrultusunda, Sökeli talihlinin Halit Abak isimli kamyon şoförü olduğu öğrenildi. Sökeli kamyon şoförü Halit Abak’ın 12.5 Söke’ye bağlı Sazlı Mahallesi milyon TL kazandığı belirtildi. (DHA) nüfusuna kayıtlı 54 yaşındaki Halit Talihlilerden biri belli oldu Abak’ın, ekonomik durumunun çok iyi olmadığı ve ailesi ile birlikte Söke’de ikamet ettiği öğrenildi. Milli Piyango talihlisi Halit Abak’ın kızı Öznur Abak’ın, Söke Türk Telekom Müdürlüğü’nde uzman yardımcısı olarak görev yaptığı ve bu gelişme üzerine izne ayrıldığı öğrenildi. Öznur Abak’ın Türk Telekom Aydın İl Müdürlüğü’ndeki amirlerine de büyük ikramiyenin kendilerine çıktığı konusunda bilgilendirdiği ve ikramiyeyi almak için babası ile birlikte pazartesi günü Ankara’ya gideceklerini söylediği belirtildi. SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Bir gö1 revin ye2 rine geti3 rilmesinde iş ortak 4 lığı. 2/ Ya 5 pılmış, ger6 çekleşmiş iş... Yapıt. 7 3/ Kilise8 lerde ana 9 kapıdan koroya ka1 2 3 4 5 6 7 8 9 dar uzanan bö 1 L İ K O P E N K lüm... Küçük 2 E S İ R S A K E mağara... Bir 3 V İ T İ R R A F nota. 4/ Suu4 Ü S G E M İ L E di Arabistan’ın Y A Z A N A K plaka imi... Ko 5 L 6 OC UMA K M İ kusu hardala S A benzeyen zehir 7 Z A V İ L B A E R A T O li bir savaş ga 8 zı. 5/ “Bu dün 9 D A K O T A L A R yada varsa zulüm var” (Türkü)... Hindistan’da hükümdar ve prenslere verilen san. 6/ 1517’de yapılan ve Mısır’ın Osmanlı ülkeleri arasına katılmasını sağlayan savaş. 7/ Rize’nin Çayeli ilçesinde, Bizans dönemine ait bir kale. 8/ Ege kıyılarında, özellikle İzmir’de etkili yerel deniz meltemi.. Ekin biçilirken sıralanan işçilerin, tarlanın sonuna kadar açtıkları yer. 9/ Artvin yöresine özgü bir halkoyunu. YUKARIDAN AŞAĞIYA 1/ Algılayıcı... İlkel benlik. 2/ Bilgide temel olarak düşünceyi alan ve varlığı, insan düşüncesinin kurduğunu kabul eden öğretilerin genel adı. 3/ Ege Bölgesi’nde bir dağın, ovanın ve akarsuyun ortak adı... “Yazarlar, edipler” anlamında eski sözcük. 4/ İlaç... Hammadde işlenerek yapılan her türlü mal. 5/ Kalın bükülmüş sicim... Denizcilik dilinde, “temiz, düzgün, derli toplu” anlamında kullanılan sözcük. 6/ Bir filmde emeği geçenleri içeren tanıtma yazısı. 7/ Duman lekesi... Güzel koku. 8/ Yağ tavası ya da kazan... Önü hendekli siper. 9/ Çekilerek balık avlamaya yarayan, genellikle daire şeklinde el ağı... Hatıra. C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear