25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA 6 HABERLER Bu kapılar açılırken Montaigne, Rabelais gibi bilge yazarlar yetişti... O kitapları bizim kuşak Sabahattin Eyüboğlu’nun Türkçeye aktarmasından öğrendik, sezgilerimizi değiştirmeye başladık. HHH Pazar günü, yüz binlerin sessiz çığlığını, Paris’in Cumhuriyet Alanı’nı doldururken izledik hep birlikte... Saldırılarda 17 kişi yaşamını yitirmiş, kör terör özgürlüğün, sanatın, kültürün başkentini kana bulamıştı. İnsanlar kaygılıydı... Hep Fransızlar, hem Müslüman göçmenler hem de o ülkeyi yurt bellemiş Cezayirliler... İlk kez bir araya gelen yabancı ülkelerin 53 lideri... Başbakan Ahmet Davutoğlu... Kendi kendime sordum ekrandaki görüntülere bakarken: “Türkiye’de laikliğin temeli oyulurken neler düşünüyordu ülkeyi yönetenler?” Yobazlığın kol gezdiği, laik eğitim sisteminin ve birliğinin çökertildiği Türkiye’de din dersleri niye zorunluydu? Üçdört yaşındaki kız çocukları başları örtülerek ya da kara çarşafa sokularak anaokullarına niçin gönderiliyordu? Din dersleri cami ve mezarlıklarda niçin uygulamalı olarak yaptırılıyordu? Köktendinci terör örgütlerinin yolgeçen hanı olan benim ülkemde düşünceyi ifade özgürlüğü var mıydı? Sivas katliamında sanatçılar, ozanlar, şairler, gençler cayır cayır yobazlar tarafından yakılırken devlet neredeydi? Uğur Mumcu, Turan Dursun, Musa Anter ve Hrant Dink’i kimler öldürtmüştü? HHH Bilmiyorum Paris’te 17 kişinin ölümüyle sonuçlanan köktendinci saldırıya Türkiye nasıl bakıyor? Avrupa’da hem İslamofobi var hem yabancı düşmanlığı... Fransa’da ırkçı partinin oy oranı giderek yükselirken, Almanya’da faşizm dalgası yükseliyor... Avrupa’dan kaç savaşçı gitti Suriye’ye? 10 bin kadar gittiği öne sürülüyor! IŞİD, Irak’ta bir devlet kurmuş gibi... Kendi parasını basıyor, merkez bankasını kuruyor... Kaçak akaryakıt satıyor... Puşkin, Fransız Devrimi’nin ve İnsan Hakları Bildirisi’nin coşkular yarattığı bir dünyanın aydınıdır, salt Rusya’nın değil... Puşkin soylu bir aileden gelmesine karşın sözde değil gerçek liberal düşünceyi daha ilk şiirlerinde dile getirdiği için Besarabya’ya sürülür. Bu yazar köle düzenine başkaldırdı, yoksulların dili oldu, o yılların toplumsal yapısını kırmaya çalıştı... HHH Aydın olmanın, bilim insanı, gazeteci, yazar olmanın tek koşulu vardır: Ortaçağın karanlığına, dinin siyasette egemen olmasına karşı çıkmak, sömürüye başkaldırmak... Laik demokratik, sosyal, özgürlükçü devlet yapısını silahla değil sağduyuyla korumak! Bugün Fransa bunu yapıyor, Türkiye ise din sarmalında yaşamayı yeğliyor! Ortaçağ kafasıyla yaşanır mı? CUMHURİYET 13 OCAK 2015 SALI Fransa’nın başkenti Paris’te önceki gün yüz binler alanları doldurup taşırdı... Cumhuriyet mitingi yapıldı, yüz binlerin sessiz çığlığını tüm dünya televizyon ekranlarından izledi. Demokrasi ve özgürlükler laiklik temelinde yükselir. O nedenle Cumhuriyet çok önemlidir... Din ve inanç özgürlüğü “laik, demokratik devlet” yapısı olmadan işlemez... Bunun yerini baskıcı, faşist, dinci rejimler alır; özellikle İslam dünyası bu rejimlerin sarmalında ortaçağı yaşar. Paris’te tek yürek vardı... Yüz binlerce insan özgürlük ve kardeşlik içen yürürlerken, o görkemli gösteri tarihin sayfalarında yerini aldı... Bir toplumda bilimselliğin kurallarını yadsımadan, sağduyu ve sezgilerle gerçeklere yaklaşım yöntemi tarih boyunca büyük değerler yaratmıştır. Bu değerlerin en başında laiklik temelinde demokrasi ve özgürlüklerin gelişmesi, kardeşlik, sevgi gelir. Ortaçağ bağnazlığının yıkılışı ve “uyanış çağı”nın başlaması böyle olmuştur. Avrupa böylece tüm özgürlük kapılarını açmıştır Fransa’nın önderliğinde; er ya da geç! Ortaçağ Kafası... İktidarın Suriye Politikası Tam İflas RTE ve Davutoğlu’nun Suriye politikası artık sona mi erdi, ABD ve müttefikleri Esad’ın ülkeye egemen olmasını mı destekleyecek bundan sonra? Sanki öyle. Bir iflas bayrağı göndere çekilecek gibi... Çok da iyi olacak.. Ayrıntıya bakalım.. HHH 1,5 milyon insan ve liderlerin kol kola gösterisi.. Bu sıradan bir olay değil.. AB liderleri toplandı toplanacak.. Derken Obama’dan çağrı geldi, 18 Şubat’ta teröre karşı liderleri Washington’da topluyor. Peki Türkiye bu “terör zirvesi”ne katılacak mı, çağrılır mı, bilmiyoruz. İki olasılık var: Ya üst düzeyde “güçlüler” toplantsı olur, kararlar alırlar, açıklarlar ve Türkiye ve ilgili ülkeler de uyar.. Ya da, Türkiye (siz RTE’nin diye anlayın!) o zamana kadar “göstereceği performans”a göre, çağrılır. Pazar akşamı Ece Üner’in yönetiminde gerçekleştirilen Enine Boyuna programında, bu konferansla “İslami Cihat” terörüne karşı bu toplantının yeni bir dönüm noktası oluşturacağı gündeme geldi. İddialı şu görüşü savundum: Suriye politikası tersyüz. ABD ile Türkiye arasında Suriye’deki iç savaşa müdahale için yapılmaktan olan, Esat muhalifi Özgür Suriye Ordusu falan gibileri “eğitdonat” programı, üzerinde henüz anlaşma olmadan, sona erecek gibi. ABD bu programla eğitilecek ve silahlandırılacakların sadece IŞİD’e karşı savaşmasını istiyor, RTE ise Esad’a karşı da.. Ama 18 Şubat toplantısına damgasını vuracak olan görüş ve karar, iç savaşa sürüklenen, iteklenen Irak ve Suriye gibi ülkelerde devlet yapısının güçlendirilmesi olabilir. Büyük olasılıkla.. Çünkü IŞİD bu bataklıkta doğdu, El Kaide, El Nusra gibi köktendinci cihatçıları büyüten toprak, rejimlerin yıkılması ve iç savaşın ateşlenmesi.. Burada büyüyen terörün dalga dalga yayılması.. Fransa’yı feci vurdu.. (*) Alain Juppe, eski Dış İşleri Bakanı, 2011 Kasımında Türkiye’ye gelmiş, Esad için reform Suriye rejimi için artık çok gec, rejime karşı yaptırımları ağırlaştırmanın zamanı geldi demişti. Fransa, Suriye’de iç savaşı kışkırtıcı pozisyondaydı. TRABDFR ve bütün diğer ülkelerin Esad’a karşı iç savaşı geliştiren her çabası, IŞİD ve benzerlerini hızla büyüttü, İslam coğrafyasında ve Batı ülkelerindeki “İslam diyasporası”nda, IŞİD (ve El Kaide) ile büyük bir sempati ilişkileri yarattı. Binlerce ‘müslüman genç’ Suriye’ye aktı. Türkiye’den de… Ankara bu akışı “ne güzel bunlar Esad’ı da yıkacaklar” tutumu aldı ve IŞİD’i destekledi. Üstelik onların şii karakteri de Ankara’ya uyuyordu.. Fakat Avrupalı cihatçıların profesyonel savaşçılıklarını kendi ülkelerine de taşıyacakları bilinmeyen bir olgu değildi, bizzat Avrupalılar “ne b.k yiyeceğiz” diyor ve önlemler araştırıyordu. Evet bu 7 Ocak Paris katlimanına kadarki durumdu. HHH Peki bu terörü nasıl önleyecekler? Aklın yoluna göre, bu devletlerin yeniden ülkelerine egemen olmalarıyla.. Sistemin, düzenin yeniden kurulmasıyla.. Batı oraya ordularını göndererek bu sorunu çözemez.. Ne gücü var buna ne parası ne de dünya kabul eder.. HHH Aslında ABD gibi ülkelerde düşünce kuruluşlarında, “hukuk ve düzen”in bu ülkelerde yeniden tesisi görüşü aylardır tartışılıyor. Sanırım Ergin Yıldızoğlu, bir yazısında bunu gündeme getirmişti. Saldırılarla bozulan düzen terör üretiyor ve bu terör Batı’ya yayılıyordu.. Bunu bizim yazmamızın önemi yoktu, ama bu düşünce kuruluşlarında bu politika tartışmaya girdiyse, devlet politikalarının bunu çözüm olarak gündemlerine alması akla yatkındır. HHH Dün de Davutoğlu Almanya’da Merkel ile yaptığı görüşmede “Bütün yabancı savaşçıların Suriye’ye terk etmesi konusunda her türlü desteği veririz..” demez mi?! tam sözü şöyle: “Yabancı savaşçılar kim olursa olsun ister Avrupa’dan gelmiş, ister Suriye rejiminin yanında savaşmak için başka ülkelerden gelen yabancı savaşçılar olsun, bütün yabancı savaşçıların Suriye’yi terk etmeleri konusunda yapılacak her türlü çalışmaya biz destek veririz, yapılacak her türlü istihbarat çalışmasında yer alırız.” Davutoğlu durumun önemini gördü, 18 Şubat Washington topantısının ruhunu okudu ve Suriye politikasında çarkı hızla çevirdi.. Diyebilir miyiz? Galiba öyle.. Irak ve Suriye’de istikrarı, düzeni desteklemek ve bu ülkelerin demokratik evrimine yardımcı olmak.. Tek yapılacak iştir.. Davutoğlu bu politika değişikliğinde RTE ile eşgüdümlü müdür, bilemem. Ama kendileri hala Başbakandır.. Yanılmıyorsam tabii... (*) Fransa 1991 Körfez savaşına ABD ile katıldı. 2003 savaşına odestek vermedi. Libya’nın bombardımanına katıldı., Suriye’de de kardışıklığın arkasında oldu. Aklamaları takipsizlik kararına bağlayan komisyon ‘orantısız’ artışı dikkate almadı Komisyon raporları görmedi AKP KULİSLERİ HAREKETLENDİ EMİNE KAPLAN ANKARA AKP’lilerin oylarıyla 4 eski bakanla ilgili Yüce Divan’a gerek görmeyen TBMM Soruşturma Komisyonu, aklama gerekçelerini İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 17 ve 25 Aralık soruşturmalarına verdiği takipsizlik kararına dayandırdı. Bilirkişinin bakanlarla ilgili “orantısız” malvarlığı saptamalarının görmezden gelindiği komisyon raporunda, bakanlarla ilgili tapelerin imha edilmesi gerektiği ve yok hükmünde olduğu savunuldu. Raporda, bakanlarla ilgili rüşvet eylemine yönelik bir delile ulaşılamadığı kaydedildi. TBMM Soruşturma Komisyonu’nun 197 sayfalık raporunda aklama kararı şu gerekçelere dayandırıldı: Tapeler yok hükmündedir: Bakanlar, Meclis tarafından denetlenebilir. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu ve emrinde çalışan Emniyet Organize Suçlar Şube Müdürlüğü ta Erdoğan Gül’ü iki kez reddetti ERDEM GÜL ANKARA AKP kulislerinde, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün iki kritik konuda arabuluculuk yapması için gelen önerileri reddettiği konuşuluyor. Kulislere göre Erdoğan’ın geri çevirdiği iki öneri, Gül’ün Ortadoğu ülkeleri arasında arabuluculuk yapması ve Anayasa Mahkemesi ile hükümet arasında yaşanan krizi çözmesi için yapıldı. Her iki öneri de hükümet içinde gündeme geldi. Hazirandaki genel seçimin siyasetin gündemini belirlemeye başlamasıyla birlikte kulisler de hareketlenmeye başladı. Erdoğan’ın ilk kez cumhurbaşkanı, Ahmet Davutoğlu’nun da başbakan olarak seçimlere girecek olmaları nedeniyle iktidar partisindeki kulisler, seçim sürecinde farklı gelişmeler yaşanacağının da habercisi gibi. Kulislerde son konuşulan konu, ağustos ayında görevi devrettikten sonra siyasi gündemle ilgili konuşmamaya özen gösteren ancak parti içindeki gücü ve etkisi nedeniyle “ne yapacak” sorusu en çok sorulan eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’le ilgili. Konuşulanlara göre Gül’le birlikte Erdoğan’ın da içinde yer aldığı iki kritik gelişme oldu. Bu gelişmeler şöyle anlatılıyor: Arabulucu olsun: Gül’ün arabulucu olarak görev yapması önerisi hükümetin gündemine ilk olarak Ortadoğu ülkeleriyle ilgili olarak geldi. Hükümette, 2011’e kadar en etkili güç olduğunu düşündüğü Ortadoğu ülkeleri nezdinde eski güçten uzak olunduğu görüşüyle Gül’ün görev alması önerisi seslendirildi. Bu öneri, Gül’ün, kendi içinde ve Türkiye ile sorun yaşayan Ortadoğu ülkelerinde etkili olabileceği gerekçesine dayandırıldı. Bu öneri Erdoğan’a da iletildi. Ancak öneri Erdoğan tarafından kabul edilmedi. AYM krizini çözsün: Hükümet ve iktidar partisi içinde Gül’ün arabuluculuğu Anayasa Mahkemesi ile yaşanan krizde de gündeme geldi. Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın hükümete yönelik eleştirileri ve kritik düzenlemelerin mahkeme tarafından iptal edilmesiyle yaşanan krizi Gül’ün çözebileceği görüşleri ortaya atıldı. Bu öneri, başkan Kılıç ve üyelerin AKP tarafından çok sert ifadelerle suçlanması sürecinden önce gündeme geldi. Anayasa Mahkemesi ile hükümetin arasını bulabileceği görüşünün altyapısını, Gül’ün mahkemenin 17 üyesinden 10’unu atamış olmasına ve “Üyelerin çoğunu ben atadım. Gurur duyuyorum. Evrensel hukuka uygun karar veriyor” sözleri oluşturdu. Ancak Ortadoğu’da arabuluculukta olduğu gibi bu öneri de bir şekilde iletildiği Erdoğan tarafından geri çevrildi. Gül’ün bilgisi dışında: Her iki önerinin de Gül’ün bilgisi dışında ve hükümet kanadından isimler tarafından gündeme geldiği öğrenildi. Önerinin kabul edilmesi halinde Gül’e görev için davet yapılması planlanıyordu. Ancak öneriler kabul edilmediği için Gül’e bilgi verilmedi. Gül’e vekillik önerisi: Bu iki gelişme çerçevesinde AKP kulislerinde, 19 Ocak’ta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başkanlık edeceği Bakanlar Kurulu toplantısı öncesinde Başbakan Davutoğlu’nun siyasi geleceği ve yapabileceği olası hamlelere ilişkin değerlendirmeler de yapılıyor. Davutoğlu için, “En zordaki isim. Seçimde partinin oylarını düşürse kaybedecek. Büyük olasılıkla gidecek. Partide çok sayıda isim Davutoğlu’nun sandıktan kaç oranıyla çıkacağını bekliyor. Partinin oylarını artırıp, milletvekili sayısını çoğaltsa bu kez anayasa değişikliğiyle başkanlık sistemi gündeme gelecek. Başkan Erdoğan olacak Davutoğlu yine gidecek” görüşü dile getiriliyor. Bu nedenle seçim öncesi Davutoğlu’nun sürpriz bir hamle yapıp, Gül’e milletvekili adaylığı önerebileceği, böylece seçim sonrasında yalnız kalmak yerine değişik ittifak olanakları elde etmeye çalışabileceği belirtiliyor. rafından yasaların hileli yollar denenerek aşılması suretiyle yetkisizhukuksuz olarak yürütülen soruşturma neticesinde 4 eski bakan hakkında düzenledikleri rapor ve ekinde yer alan iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması ve teknik araçlarla takip sonucu elde edilen bulgular yok hükmündedir. Hukuksuzyolsuz işlemlere kapı aralamak yeni hukuksuzyolsuz işlemlere davetiye çıkarmak demektir. Bu nedenle yargı erkini kullananların bu bilinçle hareket ederek yasa koyucunun muradına uygun davranması elzemdir. Rüşvet için yeterli şüphe yok: Bakanlara atfedilen suçlardan özellikle yolsuzluk olarak belirtilen rüşvet suçunun işlenebilmesi için taraflar arasında belirli bir işin yapılması veya yapılmaması konusunda bir anlaşma yapılmış olması gerekir. Yapılan soruşturmada her 4 bakana da isnat edilen fiillerin her biri ayrı ayrı değerlendirildiğinde bu fiillerde hukuka aykırı bir durum görülmemiştir. Dolayısıyla, rüş vet vermeyi ve almayı gerektirecek bir husus görülmemekle birlikte bir an için bunların hepsini bir tarafa koyduğumuz takdirde dahi rüşvet olarak bir para alışverişinin yapıldığı hususunda dava açmayı gerektirecek kadar yeterli şüpheye ulaşılamamıştır. Esasen yolsuzluk suçlarından sayılan zimmet, irtikap gibi fiillerin işlendiğine dair de hiçbir delil yoktur. Çağlayan’ın kardeşine Habbani’den gelen para: Bilirkişi raporunda kardeşi Şenol Çağlayan tarafından Zafer Çağlayan’ın hesabına aktarılan 2 milyon 465 bin TL’nin şirket hisse devrinden kaynaklanan ve daha önceki mal bildirimlerinde alacak olarak beyan etmiş olduğu 4 milyon 736 bin 810 TL’nin bir kısmına mahsuben yapılan ödeme olduğu beyan edilmiş, ayrıca Rıza Sarraf’a ödediği saatin parası olan 660 bin TL’nin de alacağın geri kalan kısmından ödendiği beyan edilmiştir. Aynı kişiden aldığı piyanoya karşılık 40 bin Avro’yu daha önce mal be l CHP’li Koç, istisnai kadrodan memur olanları deşifre etti Yeni VIP torpil listesi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkan Yardımcısı Haluk Koç, KPSS sınavına girmeden devlete memur olan AKP’lilere ilişkin üçüncü torpil listesini açıkladı. İki bölümden oluşan listenin birinde, bakanlardan, milletvekillerine ve koruma müdürlerine kadar 29 kişinin yakınlarının valilik ve belediye özel kalemleri aracılığıyla nasıl memur oldukları sıralanırken, diğerinde AKP’lilerin nasıl üst düzey görevlere yükseltildikleri gözler önüne seriliyor. Koç, dün partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında kendilerine binlerce ihbar yapıldığını belirterek, ihbarların ayrıntılı bir şekilde değerlendirildiğini söyledi. Koç’un yeni listesinde yer alan bazı isimler şöyle: 4 Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun kuzeni Mehmet Şenbabaoğlu sınavsız olarak Orman ve Su İşleri Bakanlığı’na Bakanlık Müşaviri olarak atandı. 4 Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi’nin ablasının torunu Gülsün Özdemir, Temmuz 2012’de Denizli Valiliği’nde Özel Kalem Müdürü yapılarak açıktan memur olması sağlandı. Zeybekçi’nin yeğeni Ümit Hamal, Denizli Belediyesi’ne özel kalem müdürü olarak atanıp sınavsız ve açıktan memur olması sağlandı. 4 AKP Karabük Milletvekili Osman Kahveci’nin yeğeni Bilal Kahveci, Pendik Belediyesi’nde işe alındıktan kısa bir süre sonra memur kadrosuyla Karabük İl Bayındırlık Müdürlüğü’ne tayin edildi. Diğer yeğeni Sezgin Kahveci yine Pendik Belediyesi’nde işe alındıktan kısa bir süre sonra Karabük Orman İşletme Müdürlüğü’ne atandı. Osman Kahveci’nin oğlu Rıdvan Kahveci, Telekomünikasyon Başkanlığı’nda çalışırken TİB’de Daire Başkanlığı’na atandı. Osman Kahveci’nin gelini Zeynep Kahveci de TBMM’ye atandı. 4 AKP İstanbul Milletvekili Harun Karaca ’nın oğlu Fatih Karaca , önce KPSS’siz olarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nda özel kalem müdürü olarak atandı. Ardından da kadrosu İstanbul Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne alındı. 4 AKP Kilis Milletvekili Hasan Kara’nın yeğeni Bekir Çiftçi, Kilis Valiliği’ne özel kalem müdürü olarak atanıp memur olması sağlandı. 4 AKP Kocaeli Milletvekili Nevzat Doğan’ın yeğeninin kocası Güray Oruç, özel sektörde çalışırken KPSS’siz olarak 2014 Mayıs ayında Kocaeli Valiliği Özel Kalem Müdürlüğü’ne atanarak memur olması sağlandı. 4 AKP Van Milletvekili Fatih Çiftçi’nin kardeşi Suna Çiftçi, Temmuz 2013 tarihinde Ankara Valiliği’nde özel kalem müdürü olarak memur yapıldı. 1 ay sonra da Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğü’nde mühendis olarak çalışmaya başladı. 4 AKP Zonguldak Milletvekili Ercan Candan’ın kuzeni Esra Aydın, Zonguldak Valiliği’nde Özel Kalem Müdürlüğü’ne atanıp sınavsız olarak memur yapıldı. Nisan 2014’te de TBMM Genel Sekreterliği’nde çalışmaya başladı. 4 AKP Gaziantep Milletvekili Mehmet Sarı’nın eniştesi İbrahim Alakuş , Haziran 2014’te Gaziantep’te özel kalem müdürlüğü görevine getirilerek sınavsız olarak memur olması sağlandı. 4 AKP İstanbul Milletvekili Mustafa Ataş’ın dünürü (lise mezunu) Fevzi Yılmaz, Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne özel kalem müdürü olarak atandı. 4 AKP Manisa Milletvekili Hüseyin Tanrıverdi’nin oğlu Ömer Faruk Tanrıverdi, Ocak 2014’te Avrupa Birliği Bakanlığı’nda özel kalem müdürü olarak atanıp açıktan memur olması sağlandı. 4 AKP Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Emin Önen’in kuzeni Muhammed Said Güllüoğlu, Şanlıurfa Belediyesi’ne özel kalem müdürü olarak atanıp açıktan sınavsız memur olması sağlandı. 4 Eski AKP İstanbul Milletvekili ve şimdiki Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmek’in erkek kardeşinin kayını Mahmut Bektaş, Erzurum Büyükşehir Belediyesi’ne Özel Kalem Müdürü olarak atanıp açıktan memur olması sağlandı. 4 Cumhurbaşkanlığı Koruma Dairesi Başkanı Ramazan Bal’ın kızı Handan (Bal) Ceylan, eylül ayında Van’ın Saray ilçesinin bir köyüne öğretmen olarak atandı. Önce Van merkeze görevlendirildi. Kobani olaylarının hemen ardından birkaç haftalık rapor aldı. Sonrasında da babasının devreye girmesiyle Ankara Tevfik İleri İmam Hatip Lisesi’nde göreve başlatıldı. Kasımdan bu yana da Ankara’da görev yapıyor. Oysa yeni yönetmeliğe göre ilk atanan öğretmenlerin 3 yıl atandığı yerden ayrılmasına imkân tanınmıyor. yanında bulunduğu listede yazılı olan eşine ait 47 bin Avro’nun 40 bin Avro’su ile ödediğini beyan ettiği, bu şekildeki savunmasının aksine Yüce Divan’a sevk edilmesini gerektirecek derecede yeterli şüphe oluşturan delil bulunulamamıştır. Bakanın sözüne itibar ettik: (Sarraf’ın Kaan Çağlayan’a kuryeleri aracılığıyla sırt çantasında 2 milyon Avro, 2 milyon dolar, 1.5 milyon TL gönderdiği iddiası) Salih Kaan Çağlayan ile babası arasında irtibatın sağlandığı noktasında yapılan malvarlığı araştırmasında herhangi bir bulgunun elde edilememiş olması ve bakan bilgisi ve talimatı doğrultusunda paranın oğlu tarafından teslim alındığına yönelik başkaca delilin de elde edilememiş olması karşısında bakanın savunmasına itibar etmek gerekmiştir. Muammer Güler ile ilgili iddialar: Malvarlığı konusunda anormal bir durum olmadığını, kızının malvarlığına kendisinin katkıda bulunduğunu, Sarraf’ın aleyhinde haksız bir yayın yapılacağını kendisine bildirmesi nedeniyle ilgili gazetelerin yetkililerini aradığını, bunun dışında herhangi bir haberin engellenmesi ve baskı yapılmasının söz konusu olmadığını beyan etmiştir. Dosya içinde mevcut diğer delillerin, tanık ifadelerinin ve bilirkişi raporlarının değerlendirilmesi sonucunda savunmaların aksine isnat edilen suçları işlediğine dair yeterli şüphe oluşmadığından Yüce Divan’a sevk edilmemesi yönünde kanaat hasıl olmuştur. Bağış hakkındaki iddialar: (Menfaat karşılığında Rıza Sarraf’ın turizm belgeli bir otel kiralama girişimi ile yakınlarına vize alınmasına aracılık ettiği, Sarraf’la ilgili bir soruşturma olup olmadığı yönünde ilgili kurum ve kuruluşlarda araştırma yapılmasını sağladığı, hakkında çıkacak haberleri engellediği) Bu olaylarla ilgili olarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Sarraf ve diğerleri hakkında rüşvet suçundan yapmış olduğu soruşturma neticesinde haklarında soruşturma yapılan şüphelilerin eylemlerinin rüşvet verme suçunu oluşturmadığı, esasen bu konuyla ilgili teknik takip ve dinleme kayıtlarının usulsüz, kanuna aykırı elde edildiği gerekçesiyle takipsizlik kararı vermiştir. Yaptırılan malvarlığı incelemesi sonucunda bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere dikkati çeken üç adet gayrimenkulün birisinin annesinden intikal ettiği, ikincisinin önceden satmış olduğu bir gayrimenkulün parasıyla satın alındığı, üçüncüsünün de bir inşaat şirketinden taksitle satın alındığı bildirilmiş, buna dair belgeler ibraz edilmiş olup bu savunmasının aksine kovuşturmayı gerektirecek yeterli şüpheye ulaşılamamıştır. Bayraktar’la ilgili iddialar: (Menfaat ve örgütlü suç kapsamında kişiye özel imtiyazlı imar planlarını onaylattığı, imar planlarına aykırı olarak yapılan bazı projelerin usulsüzlüklerine göz yumduğu) İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, yapılan soruşturma sonucunda suç işlendiğine dair hiçbir delil elde edilemediği gerekçesiyle takipsizlik kararı verilerek, verilen kararın kesinleştiği anlaşılmıştır. Ayrıca, komisyonumuz tarafından yapılan soruşturma sonucunda da, soruşturma önergesinde yazılı fiillerin işlendiğine dair hiçbir delil elde edilememiştir. Yurt Haberleri Servisi Adana Barosu’na bağlı avukatlar, katıldığı bir programda “6 yaşındaki bir çocuk ile evlenilebilir” diyen Sosyal Doku Vakfı Başkanı Nureddin Yıldız hakkında suç duyurusunda bulundu. Adliye binası toplantı salonunda bir araya gelen avukatlar adına konuşan İsa Ayanoğlu, “Yıldız, 6 yaşındaki bir çocuk ile 70 yaşındaki birinin evlenebileceğini, buna İslam dininin izin verdiğini, kadın spikerlere bakmanın haram olduğunu ve kadının çalışarak fuhuşa zemin hazırladığı yönündeki açıklamaları, alenen suç işlemeye tahrik ve teşviktir. Yahsın cezalandırılmasını istiyoruz” dedi. 50 avukatın imzalarıyla destek verdiği suç duyurusu daha sonra Adana Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderildi. CHP Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka da Yıldız hakkında savcılığa suç duyurusunda bulundu. ‘6 yaşla evlenilebilir’ sözlerine suç duyurusu C C M M Y Y B B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear