Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
26 TEMMUZ 2014 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA 15 Operasyonun Arka Planı Emniyet’teki tasfiyenin, derin bir araştırma sonucu gerçekleştiğine daha önce değinmiştik. Öğrendiğimize göre; son operasyon öncesi, Pensilvanya cemaatinin “istihbarat ve silahlı güç olanağına sahip olması, yargı ve soruşturma boyutuyla doğrudan ilintili bulunması” gibi gerekçelerle özellikle ve öncelikle Emniyet’te örgütlenmeyi seçtiği saptandı. Buna karşı; Polis Koleji’ne (şu anda son 2 sınıf eğitim görüyor) öğrenci alımları durduruldu. Polis Akademisi’ne de, cemaat ile bağlantısı olmadığı belirlenen adaylar seçilmeye başlandı. Ardından, Emniyet müdürlükleri ve amirlikleri düzeyinde değişiklikler öngörüldü. Son aşamada da, MGK dahil bir dizi toplantıda alınan kararlar gereği, cemaatin Emniyet içindeki en yüksek düzeydeki elemanlarına yönelik soruşturma aşamasına geçildi. Soruşturmanın nereye vardırılacağına ilişkin ipucunu da, Recep Tayyip Erdoğan, geçen hafta ATV’de, Fethullah Gülen’in iadesi ile ilgili bir soruyu yanıtlarken verdi: “Yargıdan konuyla ilgili bir kırmızı bülten çıkardığımız andan itibaren, bu kırmızı bültenle aranmaya başlandığında, herhalde şu anda bulunduğu yerde duramayacaktır.” Hiç kuşkusuz, Fethullah Gülen için daha önce açılmış bir savcılık soruşturma dosyasının AKP iktidara gelir gelmez kapatıldığını unutmamak gerekiyor. Dün Cumhuriyet’in kuruluş felsefesini yıkma amacında ortak davrananlar, çıkarları uyuşmayınca bugün birbirlerine düşman kesilmişlerdir, o kadar. Özel Din Görevlisi Gazeteci Yılmaz Polat’ın, Fethullah Gülen’in ABD’ye gidişi ve oradaki çalışmalarını özetlediği son kitabı “ABD’nin Özel Din Görevlisi” önemli belge ve bilgiler taşıyor. Sözde tedavi olup Türkiye’ye dönmek üzere turist vizesiyle ABD’ye giden Gülen’in oturma izni (yeşil kart) alabilmek için kimlerin devreye girdiği örneğin... Polat, Gülen’in yeşil kart alabilmesi için araya Amerikan istihbarat örgütü CIA’nın ve istihbaratçıların girdiğini anlatıyor: “...aralarında eski Ankara Büyükelçisi Morton Abramowitz, CIA Ortadoğu eski bölge sorumlusu Graham Fuller, CIA analizcisi George Fidas’ın olduğu 30’un üzerinde tanınmış Türk ve Amerikalı Gülen’e kalıcı statü verilmesi için mahkemeye destek mektubu yazdı. CIA, FBI’ya (ABD iç güvenlik örgütü) karşı Gülen’i savundu. Mektup yazanlar arasında çok önemli isimler vardı. Yunan Ortodoks Patriği Alexander Karloutsos, Yıldırım Akbulut, Mehmet Sağlam, Katolik Papaz Thomas Michel, Prof. John Esposito gibi ünlü isimler Gülen’e kefil oldu.” Yılmaz Polat, Amerikan İstihbarat (dinleme) Kurumu Ulusal Güvenlik Ajansı’nda çalışmış olan Wayne Madsen’in, CIA’nın dünyanın değişik yerlerinde aralarında Gülen’in de olduğu dini liderleri kullandığını açıkladığını da yazıyor kitabında. Bununla da kalmıyor, Gülen’e yakın cemaatçilerin FBI kurslarına katıldığını ve birincilik ödülleri aldığını açıklıyor. Özetle Yılmaz Polat, AKP iktidarının desteği ile 10 yıl boyunca Türkiye’yi allak bullak eden Pensilvanya cemaatinin ne mal olduğunu bir kez daha kanıtlamış... Hukuk Bülbülleri Geçen perşembe akşamı CNN Türk’te Şirin Payzın’ın sunduğu “Ne Oluyor” adlı tartışma programında İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal’ın, yanında oturan Poyrazköy Davası sanıklarının avukatı Celal Ülgen’i de kastederek “Biz buraya çağrılmamalıydık” demesi doğru bir saptamaydı. Gerçekten de onlar orada olmamalılar, meydanı Ergenekon, Poyrazköy, Odatv, Casusluk vb. davalardan tanıdığımız hukuk bülbüllerine bırakmalıydılar. Yıllarca hapishanelerde çürütülen bilim insanlarının, yazarların, gazetecilerin, askerlerin yargılandıkları davalara ilişkin tartışma programlarında sanıklara karşı bir ağızdan esip gürleyen Kanaltürk TV’nin hukukçu kökenli Ankara temsilcisi Faruk Mercan, emekli Yargıtay Savcısı Ahmet Gündel, emekli Cumhuriyet Başsavcısı Reşat Petek ve son İstanbul Barosu seçimlerinde Kocasakal’ın ardından en fazla oyu alan, eski AKP Ataşehir ilçe başkanı, avukat Rıza Saka, “keser dönüp sap da döndükten sonra” birbirlerine düşmüşlerdi. HHH Yukarıda sayılan davalarda sanıkların aleyhinde delil olarak kullanılan telefon dinlemeleri karşısında dut yemiş bülbüller misali sesleri kesilmiş bu “hukukçuların” dilleri birden çözülüvermiş, şakıyorlardı. İçlerinden ikisi “Telefon dinlemek mi? Ne ayıp!” mealinde laf gevelerken, öbür ikisi de “Eğer söz konusu devletin bekası ise telefon melefon teferruattır!” anlamına gelecek lakırdılar üretiyorlardı. Silivri tutsaklarının telefon kayıtları gazetelerde çarşaf çarşaf yayımlanır, sanıklar bu düzmece delillere dayanılarak peşinen mahkum edilirken susanların akıllarına hiç gelmeyen “masumiyet karinesi” şimdi dillerinden düşmüyordu. Ekranda hukuk adına sergilenen görüntüler içler acısıydı. HHH 17 ve 25 Aralık operasyonları bu tür hukukçuların ne menem “hukukçu” olduklarını cascavlak ortaya çıkarmıştı. Yıllardır hukuk adına kamuoyuna palavra salladıkları artık ayan beyan ortadaydı. Şirin Payzın, bunları programına “ibreti âlem” için çağırmış olmalıydı. AKP iktidarı uzun yıllar bu tür hukukçularla beraber yol yürümüş, yağan yağmurda beraber ıslanmış, fakat ayakkabı kutusu, para kasaları, kol saati falan derken beraberlik sona ermişti. Eski dostlar kavgaya tutuşmuşlardı. Kavganın “al birini vur öbürüne” tarafları bu ülkenin erdemli, onurlu insanlarının uzağındaydı. Böyle olunca bize yalnızca izlemek düşüyordu. İzlerken de ülkemizde düşürüldüğü derin bir bataklıkta debelenen; iktidarcılar, cemaatçiler, mezhepçiler, hemşericiler diye parçalara bölünmüş hukukumuzu düşünüyor, kendimize, başımız sıkıştığında sığınacağımız hukuk bu mu, diye soruyorduk. Kimi CHP’li dostlarımız ve okurlarımız bize sitem ediyorlar, ama Kemal Kılıçdaroğlu’nun tek başına belirlediği Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu’nun, Adnan Menderes ve Turgut Özal’ın mezarları başında yaptığı konuşmalara değinmeden edemeyeceğiz. İhsanoğlu, Menderes’in mezarını ziyareti sırasında “Menderes ve arkadaşları olmasaydı, Türkiye hiçbir zaman diktatöryadan, mutlakiyetten ve otoriter rejimlerden kurtulamazdı” demiş. Bildiğimiz kadarıyla; bizi mutlakiyetten, otoriter rejimlerden kurtaran CHP’nin Menderes ve Özal’a Övgüler kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarıdır. İhsanoğlu’nun üstü kapalı biçimde dile getirdiği ve olumsuzladığı dönem, CHP’nin tek parti dönemidir. Yani, toprak ağalarının çıkarlarına aykırı olarak “Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu” gündeme getirilene değin Menderes ve arkadaşlarının da üyesi olduğu CHP dönemi. İhsanoğlu, Turgut Özal’ı da mezarı başında şöyle övmüş: “En sevilen Cumhurbaşkanı, en başarılı Başbakan. Türkiye’nin ekonomisini, sosyal yapısını değiştiren, ceberuta ve kibre karşı mücadele veren, dört eğilimi birleştiren ve Türkiye’yi dikta rejiminin tasarrufundan kurtaran adamdı.” Bildiğimiz kadarıyla; Turgut Özal, 24 Ocak kararlarının mimarı olarak sosyal devleti yıkan, ardından başta emeğin olmak üzere tüm hakları askıya alan 12 Eylül diktasının Başbakan Yardımcılığı’nı üstlenmiş, sonra da ABD’nin de desteği ile Başbakanlık’a oturan bir isimdir. İhsanoğlu’nun, Özal’ın “En sevilen Cumhurbaşkanı” olduğu saptamasına gelince... O dönemin “Alışamadık”, “Çankaya’nın şişmanı, işçi düşmanı” sloganları bugün hâlâ kulaklarımızdadır. Buradan hareketle, İhsanoğlu’nu ve onu aday yapan Kılıçdaroğlu’nu eleştirdiğimiz için bize sitem edenlere bir soru soralım: Sizin en çok sevdiğiniz, değer verdiğiniz Cumhurbaşkanı ve Başbakan, Turgut Özal mıdır? Eski Dostlar SADIK ÇELİK ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com ederdi? Balyoz’u, Ergenekon’u, Oda TV’yi, Poyrazköy’ü ve bu davalarda türlü kurgulamalarla, delil üretimleriyle hayatını kaybedenleri, Kuddisi Okkır’ları, Ali Tatar’ları, Kaşif Kozinoğlu’ları, haksız yere ömürlerinden 56 yıl, haysiyetlerinden ve geleceklerinden epeyce çalınan onca insanı düşününce sevinmek gerekiyor aslında. Bir zamanların destan yazıcı polisleri, amirleri bugün bir başka destanın kötü adamları oluyor. Gün geliyor ve devran şaşılacak hızla dönebiliyor. Fakat bu dönen devran, iliklerimize kadar hissettiğimiz hukuksuzlukların aktörlerinin ettiklerini bulacaklarını ummamızı ve içimizin soğumasını sağlayamıyor yine de. Çünkü aslında bütün destanlar sadece ve yalnızca iktidar tarafından yazılıyor ve ancak, kendilerine kumpas kurduğunu düşündükleri, kendilerine meydan okuyanlar bu destanın kötü polisi oluyor. Bu şekilde belki bir vesayet bitiriliyor ama yerine yeni bir tanesi inşa ediliyor. Zamanında bu yolda beraber yürünenler üç gün sonra “eski dost” oluveriyor. Bugün yapılanlar ne gerçek bir adalet arayışından, ne de demokrasi hayalinden. Güçlü ve her daim mağdur olmayı başaranın, gücüne musallat olduğuna inandığını temizleme, iktidara baş kaldıranların kellesini kesme ve hesap vermeme arzusundan sadece. Düşünün; 17 Aralık ya da 25 Aralık operasyonları yapılmasaydı, yani o yılan kendilerine dokunmasaydı, bugünkü paralel emniyet operasyonları sadece Balyoz’da ya da Ergenekon’da yaşanan hukuksuzluklara, haksızlıklara dayanarak yine yapılır mıydı dersiniz? Yoksa ne olursa olsun, zehirli dilini kendilerine yöneltmediği sürece o yılan bin mi yaşardı; “o davaların savcısı” yine o davaların savcısı olmaya devam mı kmeleddin İhsanoğlu, sakin güç Çatı adayı İhsanoğlu seçim propoganda sürecinde kendisine yöneltilen tüm haksız suçlamalardan, iftira ve yalanlardan, anlamsız sorgulamalardan son derece rahatsız ve huzursuzdur elbette. Fakat ne olursa olsun sahip olduğu dengeli, soğukkanlı, mutedil karakter bu suçlamalara ve sorulara “layıkıyla” yanıt vermesine, aynı dil ve üslupsuzlukla karşı atağa geçmesine engel oluyor. Erdoğan’a yönelik yapılan iddiaların da hiçbirine yanıt vermemeye, polemikten özenle uzak durmaya da dikkat ediyor. İhsanoğlu bugün Erdoğan’ın temsil ettiği tartışmacı, kutuplaştırıcı, tek adamcı özelliklerin aksine uzlaşmayı, birleştirmeyi, sükuneti, güveni, ağırbaşlılığı temsil ediyor. Onun “iddiasız” diye yer yer eleştirilen üslubu aslında bu sakin ve derin gücü barındırıyor içinde. Hafta başında Yeni Akit gazetesi temsilcisinin “Sizin ekmek sloganınıza karşı Anadolu insanı ekmeğin fiyatının bile kaç lira olduğunu bilmediğinizi düşünüyor” şeklindeki son derece provokatif sorusuna karşı verdiği yerinde ve “kapak” cevap ve gazetenin bu cevabı bile çarpıtarak haber yapması hiçbirimizi şaşırtmadı örneğin. Sadece, birçok başka faktörün yanında bu ve bunun gibi sorular da cumhurbaşkanlığı seçimine doğru giderken muhalefet adaylarının nasıl da eşitsiz bir ortamda mücadele vermeye çalıştıklarını bir kez daha görmemiz açısından çarpıcıydı. Ne olursa olsun İhsanoğlu’nun, kendisini dört bir koldan sıkıştırmak isteyen gazetecilerin saçma sapan sorularına verdiği yanıtlar başta akıl, izan ve bu gizli, sakin, etkili gücü ısrarla ortaya koyuyor. Yapılması gereken tam da bu gücü daha çok belirginleştirmek, İhsanoğlu’nun birikimli, özgüvenli, sağduyulu tarzını toplum önünde daha görünür kılmaktır. E HARBİ SEMİH POROY UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇELİK fhakancelik@mynet.com BULMACA SEDAT YAŞAYAN T.C. KDZ. EREĞLİ 1. İCRA DAİRESİ TAŞINMAZIN AÇIK ARTIRMA İLANI 1 NO’LU TAŞINMAZIN Özellikleri: Zonguldak İl, Kdz. Ereğli İlçe, 123 Ada No, 121 Parsel No, GÜLÜÇ BEKYERİ MAH. Mahalle/Mevkii, 19 Bağımsız Bölüm Anataşınmaz üzerinde bitişik tarzda ZK+4NK+ÇK katlı olmak üzere 6 katlı betonarme apartman bulunmaktadır. Binanın zemin katındaki dükkanlar hariç tüm katlar daire olarak planlanmıştır. Şehir merkezine 4.5005.000 m. mesafededir. Çevresinde özel konutlar bulunmaktadır. Belediye hizmetlerinden yararlanmaktadır. Gayrimenkulün imar durumu Serbest Bölgede Ayrık Nizam 5 kat (A5) kullanım alanlıdır. Bağımsız bölüm: Yapının 4. normal katında iki katlı (dubleks) daire olarak kullanılmaktadır. Daire alt katta salon + mutfak+ balkondan, üst katta iki oda ve banyo ve WC’den müteşekkildir. Dış kapısı çelik pencere doğramaları PVC’den yapılmıştır. Döşemeler şap ıslak zeminlerin seramiklerin döşenmesine başlanmış olmakla beraber devamı yapılmamıştır. Duvarların kaba alçı sıvası yapılmıştır. Daire şu anda büyük oranda kaba haldedir. Daireinin her iki katındaki kullanım alanı 125,00 m2’dir. Kıymeti: 40.000,00 TL KDV Oranı: Taşınmaz 5582 sayılı yasaya tabi Konut Finansman Kredisi teminatına ilişkin olup 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 17. Maddesinin 4 numaralı fıkrası (ş) bendi gereği satış KDV’den muaftır. 1. Satış Günü: 01/09/2014 günü 15.0015.10 arası 2. Satış Günü: 26/09/2014 günü 15.0015.10 arası Satış Yeri: Kdz.Ereğli Adliye Binası Ana Giriş Kapısı Önü Kdz.Ereğli/Zonguldak Satış şartları: 1 İhale açık artırma suretiyle yapılacaktır. Birinci artırmanın yirmi gün öncesinden, artırma tarihinden önceki gün sonuna kadar esatis.uyap.gov.tr adresinden elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada tahmin edilen değerin %50’sini ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmek şartı ile ihale olunur. Birinci artırmada istekli bulunmadığı takdirde elektronik ortamda birinci artırmadan sonraki beşinci günden, ikinci artırma gününden önceki gün sonuna kadar elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada da malın tahmin edilen değerin %50’sini, rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmesi şartıyla en çok artırana ihale olunur. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2 Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen değerin % 20’si oranında pey akçesi veya bu miktar kadar banka teminat mektubu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı isteğinde (10) günü geçmemek üzere süre verilebilir. Damga vergisi, KDV, 1/2 tapu harcı ile teslim masrafları alıcıya aittir. Tellaliye resmi, taşınmazın aynından doğan vergiler satış bedelinden ödenir. 3 İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgilerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır; aksi takdirde hakları tapu sicil ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 4 Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse İcra ve İflas Kanunu’nun 133’üncü maddesi gereğince ihale feshedilir. İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak sureti ile ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5 Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6 Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2013/670 Tlmt. sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. 15/07/2014 2013/670 TLMT. “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” (Basın: 48416) SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Kiremit ve 1 tuğla tozları 2 nın kireç ve suyla karış 3 tırılmasın 4 dan elde edi 5 len bir çeşit 6 harç. 2/ İyi huylu kim 7 se... Araba 8 üzerine ge 9 rilerek içi ne saman ya 1 2 3 4 5 6 7 8 9 da tahıl dolduru 1 K O P A R M A G lan büyük kıl çu 2 I L I S U UMU val. 3/ Kuran’da 3 bir sure... Pamuk 4 T E R M E R E T L NO B R A N ipliğinden dokunD O muş kalınca kilim. 5 A T A R A Ç 6 M O L A E T İ K 4/ Azerbaycan’ın 7 A K M A K A R A plaka imi... İşitme, A G A H K E P duyma. 5/ Bisikle 8 tin oturulacak ye 9 S T O K M A K İ ri... Nazi partisinin, “Kahverengi Gömlekliler” de denilen hücum kıtasını simgeleyen harfler. 6/ İzmir’deki Balçova Kaplıcası’na verilen bir başka ad. 7/ Türk müziğinde bir makam... Ateş. 8/ Eski Mısır’da güneş tanrısı... Askeri havacılıkta “çıkış” anlamında kullanılan sözcük. 9/ Elektrik tellerinin eklem noktalarına konulan porselenden yapılmış yalıtkan araç... Ülke, yurt. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Erzurum’un bir ilçesi. 2/ Sağlam ve gürbüz kimse... Argoda aptal ve bön kimseye verilen ad. 3/ Müslüman ülkelerde oturan Yunan asıllı kimse... Ekvator kuşağındaki geniş çayırlara verilen ad. 4/ Ender, seyrek... Mevlevi dervişlerinin kollarını iki yana açıp dönerek yaptıkları ayin. 5/ Yayvan sepet... Suudi Arabistan’ın plaka imi. 6/ 30 Ekim 1918’de imzalanan Mondros mütarekesinin yapıldığı İngiliz zırhlısı. 7/ Ses, ahenk, nağme... Bir meyve. 8/ Radyum elementinin simgesi... Elektrik döşeminde lamba ya da fiş konacak kolların her biri. 9/ Çay, kahve gibi şeyleri içmekte kullanılan küçük kap... İsrail’in plaka imi.