29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 1 MAYIS 2014 PERŞEMBE 14 GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK n Baştarafı 1. Sayfada bile “ustanın gözüne girmek için şüpheli” olarak ifade vermeye elbette çağırırlar. Bu ne görev aşkıdır diye övüleceğini sanan, üstelik adının önünde bir de cumhuriyet savcısı sıfatını taşıyan İstanbul’da bir savcı; dokunulmazlığı da olan parti genel başkanlarını öyle herhangi sade bir vatandaş gibi sorguya çağrılamayacağından haberi yok! Herhalde genel başkan olduktan sonra Kılıçdaroğlu’nun başına gelen olayların en komiği, bir savcının, üstelik kafadan sallama bir hakaret suçu icat ederek 10 gün içinde gel ifadeni ver diye yazı göndermesi olmalı... Genel başkan, bu yazıyı çerçeveletip çalışma bürosunun bir köşesine asmalı. Gelen giden yabancı gazetecilere, Türkiye’de RTE sayesinde yargının hangi ellere düştüğünü gösteren bir belge diye göstermeli... Hani gülerken ağlatan olay bununla kalsa hadi neyse... Kılıçdaroğlu’nun başına gelenler, RTE Türkiye’sinde sıradan olaylardan biri diyenler olabilir ama... ... Bir başka olay, bu olayın gülünçlüğünü bir kat daha artırıyor. Savcının ifade vermeye çağırdığı gün, CHP Genel Başkanı parti grup toplantısında yargıyla ilgili bir konuşma yapıyordu. Kılıçdaroğlu, pazartesi günü RTE’nin sevgili 4 eski bakanı ile ilgili fezlekelerin görüşülmesinin ardından Başbakan’ın fezlekesini beklediklerini belirtiyor ve 17 Aralık’ta sabah rüşvet operasyonları başladığında... ... RTE’nin oğluyla, dinleme kayıtları açıklanan 6 kez yaptığı telefon konuşmalarında milyonlarca Avro’yu hemen evden uzaklaştırıp sıfırlamasını istiyor. RTE’nin oğlu Bilal’in başında olduğu vakfa gelen rüşvet nitelikli bağışların hesabını soracak bir fezleke yazacak “cesur bir cumhuriyet savcısı” aradığını açıklıyordu Kılıçdaroğlu... Kılıçdaroğlu, RTE hakkında fezleke düzenleyecek cesur bir savcı ararken, bir başka cesur, ama ne cesur bir savcı çıkıverdi karşısına... Başbakan hakkında rüşvet konulu fezleke hazırlayacağı yerde... Kılıçdaroğlu’nu şüpheli sıfatıyla ifade vermeye çağırdı!.. HHH Şu güne kadar rüşvet ve yolsuzluklara örtü diye kullandığı, cumhurbaşkanı oluncaya dek kişisel ve parti propagandası olarak kullanacağı Pensilvanya’nın liderliğindeki cemaatin devlet içinde devlet olmaya çalıştığını iddia etti ama ne çare... ... Hâlâ bu örgütün kalbur üstü elemanlarından hiç değilse birini yakalayıp yargıya teslim edememenin ayıbını yaşayan Başbakan, nihayet bula bula Amerika’da yaşayan Fethullah Gülen’i ABD’nin sınır dışı etmesini ve Türkiye’ye postalaması için kolları sıvadı. HHH Pekâlâ bildiği ama unutur göründüğü ya da itiraf etmek işine gelmediği için söyleyemediği gerçek; ABD’de yönetimler, burada olduğu gibi savcıları, bürokratları, yargıçları emir eri gibi kullanamıyor. Üstelik Gülen’in iadesi için hukuki süreci başlatacaklarını açıkladığı saatin hemen ardından; daha önceleri bu isteğini Başkan Obama’ya götürdüğünü hatta bakalım ne yaparız gibi umut veren bir yanıt aldığını basına sızdırdı, lakin aynı gün bu haberi Beyaz Saray’ın yalanladığını unutuverdi... Daha önceki tarihlerde imzalanan ABD ile Türkiye arasındaki anlaşmaya dayanarak, Gülen’in iadesini ya da sınır dışı edilmesini Amerika yönetiminden isteyecekler pekâlâ ama... ABD yönetiminin imzaladığı anlaşmaya ve iç hukukuna aykırı bir karar almasını nasıl bekleyebilir?.. Üstelik ABD’nin de kendi yasalara aykırı uygulamaları gibi, imzaladığı anlaşmaya ve iç hukukuna aykırı bir karar almasını karşılıklı dostluk alışverişi gibi, anlamsız, geçersiz ancak kendi kafasına uygun bir gerekçeye dayandırdığını saklamaya da gerek görmüyor. Gülen’le ilgili hukuk süreci başlatacaklarını açıkladığı günün ertesi, dün; büyük gazeteler, ABD ile imzaladığımız anlaşmaya göre Washington’ın iade talebimizin olanaksızlığını içeren maddesini açıklayıverdiler. “Bu anlaşmalar çerçevesinde hakkında kovuşturma, dava ya da kesinleşmiş mahkeme kararı bulunanlar iade edilebiliyor”. Gülen için bilinen bir soruşturma ya da dava bulunmuyor... Eeee öyleyse? ABD hangi hukuksal çerçeveye dayanarak, Gülen’i RTE’ye iade edecek? HHH ABD bir hukuk devleti... RTE gibi hukuk devleti kavramını biçe biçe kuşa çeviren, türlü yollardan yargıyı emrine alan bir hükümetin yönetiminde bir devlet değil ABD. Belki de RTE, ABD’nin Türkiye’nin iç işlerini karıştıran Gülen’i iade edip etmediğini sınamak için hukuksal süreç başlatacaklarını açıkladı ve bu nedenle kamuoyunu Gülen ve cemaati konusunda uyutmak için şimdiden ABD’den gelecek olumsuz yanıtı bekliyor olabilir. Cebindeki türlü oyunlar bitip tükenmez... Bu olasılığı yabana atmamak gerekiyor. Hatta RTE, bu son diplomatik manevraya girişirken, daha önceki yıllarda Gülen’in iadesini isteyen Türkiye’ye, ABD’nin hakkında soruşturma, kesinleşmiş bir dava olmadığı için Gülen’i iade etmeyeceğini bildirdiğini ayrıntılarıyla biliyor da olabilir. Olmaz dediğiniz her şey olabilir RTE döneminde!.. HABERLER Polisten AKM işgali Gezi eylemleri sona ermesine karşın Taksim’de denetimi artıran İstanbul Emniyeti, Atatürk Kültür Merkezi’ni izin almaya gerek görmeden kullanmaya devam ediyor MURAT İNCEOĞLU İstanbul’da Gezi eylemleri sonrasında polisler tarafından Atatürk Kültür Merkezi adeta polis merkezine dönüştürüldü. Yıkılma tehlikesi nedeniyle boşaltılan kültür merkezinin geçici kullanımı için Emniyet Genel Müdürlüğü, bakanlıktan talepte dahi bulunmamış. Taksim Meydanı’nda bekleyen çevik kuvvet otobüslerine yönelik eylemler sonrasında parkın bir bölümünü kullanmaya başlayan polis, giderek çevreyi de insanların geçişine kapatmıştı. Zaman içerisinde parkın bir bölümü polis merkezine dönüşmüştü. Gezi Parkı eylemleri döneminde protestocuların polis şiddetine yönelik tepkisinden bu merkez de nasibini aldı. Eylemlerin sona ermesine rağmen Taksim’de polis denetimini arttıran İstanbul Emniyet Müdürlüğü yıkım tehlikesi nedeniyle boşaltılan Atatürk Kültür Merkezi’ni kullanmaya başladı. Polisler binaya, çevik kuvvet otobüsleri ve TOMA’lar ise otoparka yerleşti. Gezi eylemlerinin üzerinden yaklaşık bir yıl geçmesine rağmen Atatürk Kültür Merkezi resmi ve sivil polisler tarafından kullanılmaya devam ediyor. Emniyet Genel Müdürlüğü, boşaltılan kültür merkezine yerleşirken Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan izin almaya gerek görmemiş. Binanın tahsisi ile ilgili bilgi istediğimiz bakanlık, “İstanbul Atatürk Kültür Merkezi’nin güçlendirme ve tadilat tamirat işleri için 09.04.2012 tarihinde ihale yapılmış olup söküm aşamasında ortaya çıkan yapısal sorunların giderilmesi için binada detaylı inceleme yapılması amacı ile çalışmalar 24.05.2013 tarihinde durdurulmuştur. Güvenlik amacı ile bina boşaltılmıştır. Bina İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne tahsis edilmemiştir” yanıtını verdi. GÜNDEM n Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY SORUŞTURMA BAŞLATILDI ‘Özenalp’e ilk müdahale doğru yapıldı mı?’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Mamak Askeri Cezavi’nde beyin kanaması geçiren Balyoz davası hükümlüsü Deniz Kurmay Albay Murat Özenalp’ın yere düşüp beyin kanaması geçirmesiyle ilgili idari soruşturma başlatıldı. Genelkurmay Başkanlığı’nın talimatıyla yapılan soruşturmada olayın cereyan tarzı araştırılarak, rapor hazırlanacak. Gerekli görülürse görev zaafı bulunanlar hakkında adli tahkikat başlatılacak. Mamak Askeri Cezaevi’nin bağlı olduğu 4. Kolordu Komutanlığı tarafından yürütülecek soruşturmada açık görüşün kurallarına uyulup uyulmadığı, Özenlp’e gerekli ilk müdahalenin doğru yapılıp yapılmadığı soruşturulacak. Öte yandan Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Bülent Bostanoğlu’nun GATA’da Özenalp’ın ailesini ziyaret ettiği öğrenildi. Bostanoğlu, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’in geçmiş olsun mesajını da aileye iletti. Genelkurmay Genel Sekreterliği ve Personel Daire Başkanlığı’ndan bir heyetin de GATA’ya gelerek, bilgi aldığı ve aileyle görüştüğü öğrenildi. Özenalp, 26 Nisan’da Mamak Askeri Cezaevi’nde eşi ve çocuğuyla açık görüşteyken yere düşmüş ve beyin kanaması geçirdiği anlaşılmıştı. Özenalp, Ankara GATA beyin ve sinir cerrahisi bölümünde uyutulmaya devam ediliyor. Oğlunun adını duyunca... İzmir’de şehit yakınları ile gazilere Devlet Övünç Madalyası verildi. Sabancı Kültür Sarayı’nda düzenlenen törende konuşan İzmir Valisi Mustafa Toprak, şehitlere ve gazilere minnet duygularını ifade etmek üzere bir araya geldiklerini söyledi. Törende şehitlerin öz geçmişlerinin okunduğu ve video gösterimi yapıldığı sırada yakınları gözyaşlarını tutamadı. Madalya takdimi sırasında da şehit yakınları duygulu anlar yaşadı. Törende şehit ve malullere madalyalarını Vali Toprak, Ege Ordusu Komutanı Orgeneral Abdullah Atay, İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanı Aziz Kocaoğlu, Hava Eğitim Komutanı Korgeneral Mehmet Çetin ve Güney Deniz Saha Komutanı Koramiral Hasan Uşaklıoğlu tarafından takdim edildi. Törende şehit polis memuru Murat Koç’un madalyasını 5 yaşındaki oğlu Ata Koç, Hava Eğitim Komutanı Korgeneral Çetin’den aldı. (DHA) Anne Çayıroğlu, oğlunun şehit düştüğü mevzide barış mesajları verdi ‘Umut’lar yok olmasın’ HAKKÂRİ (AA) Hakkâri’nin Yüksekova ilçesi Dağlıca bölgesinde konuşlu Yeşiltaş Karakol Komutanlığı’na yapılan saldırıda şehit olan Piyade Er Umut Bulut’un annesi Gülbahar Çayıroğlu, oğlunun şehit düştüğü mevzide gözyaşları içinde barış mesajları verdi. Acılı anne, “Artık başka Umut’lar yok olmasın. Analar ağlamasın, yavrular yetim kalmasın. Aynı bayrak altındayız. Artık bu kırgınlık, bu şiddet, bu kavga bitsin, kan dökülmesin” dedi. Yeşiltaş Jandarma Karakolu’na PKK tarafından 19 Haziran 2012’de düzenlenen saldırıda 9 asker şehit oldu. Şehit Bulut’un Samsun’da yaşayan annesi Çayıroğlu’nun isteği üzerine Genelkurmay Başkanlığı, anne ile abla Ayşe Bulut’u Yüksekova’ya getirdi. Şehit ailesi, 3. Taktik Piyade Tümen Komutanı Tümgeneral Mehmet Okkan, 3. Piyade Tümen Komutanlığı Kurmay Başkanı Albay Mehmet Yılmaz ve 7. Hudut Alay Komutanı Albay Cemalettin Doğan tarafından karşılandı. Şırnak’ta askerlikyapan yeğenleri Mert Şenol da Yüksekova’ya getirildi. Kucaklaşma anında duygusal anlar yaşandı. Oğlunun şehit olduğu Şehit Kamil Yakın Emniyet Üs Bölgesi’ndeki mevziye giden acılı anne, mevzide nöbet tutan askerlere sarılarak uzun süre ağladı. Çayıroğlu, “Yüreğim, ciğerim yanıyor. Artık kan dökülmesin” diye konuştu. kuruluşun da öncesinde kurtuluş günlerinden bu yana adım adım ilerledi. Birinci Dünya Savaşı’nın sonunda uluslararası ilişkiler yeniden yapılanırken kurulan Milletler Cemiyeti’ne Türkiye’nin üye olması gündeme geldiğinde, Atatürk’ün çevresinden bir kesim heyecanla, “Hemen başvuralım paşam” der. Atatürk de Türkiye’nin bağımsız bir devlet olarak dünya sahnesinde en etkili şekilde yer almasını istemektedir ama “Biz başvurmayalım” der, “onlar davet etsin.” Kısa bir süre sonra davet gelir ve Türkiye de üye olur. O günlerden bugünlere geldik... Başbakan’ın diliyle söylemek gerekirse; neredeeen nereye! HHH Bugün hangi noktadayız? 12 yıllık AKP iktidarının genel bir özetini yapmak gerekirse; bütün dünyayı arkalarına alarak iktidara geldiler, şimdi tüm dünyayı karşılarına alarak devam etmek istiyorlar. Her ikisi de Türkiye gerçeklerinin dışında. AKP’nin ilk yıllarını kısaca anımsatmak gerekirse; tüm dünya onlara hayrandı. Türkiye bu iktidarla birlikte reformlara doyacaktı. En geç 2013 yılında AB’ye tam üye olacaktı. Bunun gerçekçi olmadığını söyleyenler çağın dışında kalmış, statükoculardı. Özgürlükler çok hızlı gelişecekti... Bu hava estirilirken iktidarın temsilcileri ülke ülke dolaşıyor, arada bir Türkiye’ye uğruyordu. Türkiye bir dünya devleti olmuştu. Birbirinden ayrı kalmış medeniyetler bu iktidar sayesinde buluşacaktı. Başbakan gözüne kestirdiği her uluslararası kuruma üye olmayı hak sayıyordu. Öyle ki bir ara hızını alamadı, Sosyalist Enternasyonal’e de kendilerinin daha uygun olduğunu söyledi. Gelinen noktada AKP değil medeniyetleri buluşturmak, adeta medeniyetleri bozuşturmak yolunda ilerliyor. İçeride tüm kurumları ya çökerttiğini ya da kendi kulvarına soktuğunu düşünen Başbakan, dünyada da kendine ters herkesi hizaya getirmenin farz olduğu görüşünde! Türkiye’nin her türlü olumsuzluklara karşın, artılarıyla eksileriyle oluşturduğu uluslararası birikimi tüketen AKP, bu “başarıyı” yakaladıktan sonra kendi devletini kurmaya girişti. İçinden geçmekte olduğumuz sürecin özeti budur. HHH Yerel seçimler AKP’nin bu politikalarına karşı olan kesimleri bir doz daha karamsarlığa itti. Muhalif gazetelerdeki ortalama yüzde 10’luk tiraj düşüşünün başlıca nedeni bu. Ancak karamsarlığın yerleşmesine ve derinleşmesine izin vermemek gerekiyor. AKP’nin her türlü yıkımına karşın Türkiye’de hâlâ buna direnenler olduğu gibi, direnme gücünü harekete geçirmeyen toplumsal kesimler de var. Bunca zulme, dayatmaya, bayramları bile farklılıkları öne çıkarma günü yapma girişimine rağmen bu karanlığın yırtılacağı muhakkak. 1 Mayıs’ı bu duygularla kutlamalıyız. Bir haftadır vurgulamaya çalıştığımız gibi 1 Mayıs’ın alabildiğine gergin geçmesi için her şeyi yapan iktidara inat, başlıca hedef emeğin ve dayanışmanın kazanması olmalı. Diyalektiğin dediği gibi; hiçbir sorun yoktur ki içinde çözümü de barındırmasın. İktidarın kendisini çok büyük görüp etrafını da, hatta yıllarca birlikte yürüdüklerini de biçmeye girişmesi aynı zamanda çözümdür. Bir güç ne kadar büyük olursa olsun, yalnızlaştıkça güçsüzleşir. Depremzede Ankara yolunda VAN (Cumhuriyet) Van’da 2011’de meydana gelen depremlerin ardından konteynerlerde yaşayan depremzedeler, çözüm için Ankara’ya yürümek istedi. Polis tarafından yolu kesilen grupla polis arasında kısa süreli gerginlik yaşandı. Daha sonra yürüyüşe izin verilmesi üzerine VanBitlis karayolunda ilerleyen depremzedeler Edremit ilçesinde oturma eylemi yaptı. Sözcü Ali Ahi, “Bizim için kalıcı çözüm oluşturulması için açlık grevine girdik. Burada yaşayan birçok ailede çalışabilecek kişi yok. Evin yetişkinleri ya hasta ya da çalışamaz raporu olan kişiler. Bizler için en ideali kalıcı konut” dedi. 9 kişi seslerini duyurabilmek için Ankara’ya doğru yürüyüşe geçti. (Fotoğraf: DHA) Anne Çayıroğlu, oğlunun şehit düştüğü yerden toprak aldı. 3 MİLLETVEKİLİ BÖLGEDE AVUKATLARA FİİLİ GÖZALTI Kaçırılanlar için HDP devrede DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Diyarbakır’ın Lice ilçesindeki Abalı Jandarma Karakolu’ndaki inşaatı protesto için BDP’nin geçen hafta başlattığı eylem sürerken pazar günü terör örgütü PKK’nin gençlik yapılanması olan Yurtsever Devrimci Gençlik Hareketi (YDG H) üyeleri, DiyarbakırBingöl Karayolu’nu keserek 2 uzman çavuş ve 3 sivili kaçırmıştı. Kaçırılan 5 kişinin bulunması için güvenlik güçleri çalışma yürütürken HDP, BDP, İHD ve Diyarbakır Barosu da girişimlerini sürdürüyor. HDP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, Grup Başkanvekili Pervin Buldan ve İdris Baluken, dün Abalı Jandarma Karakolu’ndaki inşaatı protesto eden grup ile görüştü. Daha sonra bölgeden ayrılan 3 milletvekili, gazetecilere açıklama yapmayacaklarını, kendi aralarında yapacakları değerlendirme sonrasında grup ile tekrar bir araya geleceklerini bildirdi. TBB’den suç duyurusu Kenan Evren’in adı okullardan da kaldırıldı MUĞLA (Cumhuriyet) Marmaris ilçesinde 2009 Aralık’tan beri 7’nci Cumhurbaşkanı Kenan Evren’in adını taşıyan cadde, sokak, park ve çeşmelerde yapılan isim değişikliği, bu yıl okullara sıçradı. İlk olarak Kenan Evren bulvarının adı belediye meclisince Cumhuriyet bulvarı olarak değiştirildi. Kenan Evren’in eşi Sekine Evren’in adını taşıyan Siteler Mahallesi’nde Cumhuriyet bulvarındaki parkın adı da “Türkan Saylan Parkı” olarak değiştirildi. Armutalan Sinan Mahallesi yine Sekine Evren adını taşıyan çeşmeye, o zaman belde olan Armutalan Belediyesi meclis kararı ile Soğucak Çeşmesi adı verildi. Son olarak da Evren’in adının bulunduğu iki okulda isim değişikliği yapıldı. l Emekli albay, cezasını tamamladı Balyoz’dan ilk tahliye İstanbul Haber Servisi Balyoz davasında 6 yıl hapis cezasına çarptırılan emekli Albay Hakan Büyük, yattığı süre göz önüne alınarak adli kontrol konularak tahliye edildi. Büyük, Eskişehir’deki evindeki flaş bellekte Balyoz planı ile ilgili belgeler bulunduğu iddiasıyla 2011’de tutuklanmıştı. 3 yıldır cezaevinde bulunan Büyük’ün avukatı Hüseyin Ersöz, Silivri İnfaz Hâkimliği’ne başvurarak denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasını talep etti. Mahkeme Büyük’ün tahliyesine karar verdi. Büyük, cezaevinde kalması gereken süreyi doldurarak dışarı çıkan ilk hükümlü oldu. İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) İzmir Barosu, Başbakan Tayyip Erdoğan’a işadamı Mustafa Latif Topbaş tarafından armağan edildiği öne sürülen Urla Zeytineli köyündeki villaların olduğu bölgeyi incelemek isteyen Türkiye Barolar Birliği Çevre Komisyonu üyesi avukatlara, jandarma tarafından uygulanan fiili gözaltıyla ilgili suç duyurusunda bulundu. İzmir Barosu Başkanı Ercan Demir, 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun ardından hazırlanan fezlekede de yer alan Urla villalarının olduğu bölgede hafta sonu inceleme yapan avukatlara, jandarma ve siviller tarafından yapılanları kınadıklarını açıkladı. İzmir Adliyesi’ndeki baro biriminde avukatlarla birlikte açıklama yapan Demir, heyetteki avukatların 3 saat boyunca bulundukları yerden ayrılmalarına izin verilmediğini vurguladı. Demir, alıkoyma işleminin savcının ve jandarmanın yetkisinde olmadığına dikkat çekti. l İBB’nin ‘otopark’ kararına tepki ‘Ayvalıtaş’ kampanyası İstanbul Haber Servisi İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin, Kadıköy’de bulunan Mehmet Ayvalıtaş Meydanı yerine yer altı ve katlı otopark yapılması kararına yurttaşlar tepki gösterdi. Change.org sitesinde kampanya başlatıldı. Kadıköy Belediyesi, Moda Eski Havuz Meydanı’na yurttaşların isteği üzerine Gezi direnişi sırasında hayatını kaybeden Mehmet Ayvalıtaş’ın isminin verilmesi için Belediye Meclisi’nden karar çıkarmıştı. AKP’li üyelerin çoğunlukta olduğu İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi ise Mehmet Ayvalıtaş Meydanı’na yer altı ve katlı otopark yapılmasına izin veren imar değişikliklerini kabul etti. Bunun üzerine Caferağa Mahallesi’nde yaşayan yurttaşlar Change.org sitesinde imza kampanyası başlattı. Yapılan açıklamada otopark çalışmasının, “toplu taşıma yerine özel aracı özendireceği, dışarıdan daha fazla arabayı mahalle ortasına kadar sokacağı, trafiği iyice kilitleyeceği, gürültü ve kirliliği artıracağı, meydandaki ağaçları yok edeceği” vurgulandı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear